23 Birinciteşrin 1938 CTJMHUKİYET 20 nci asır sür'at ve göklere yükselme asrı Zamanımızda sür'at medeniyetin şiarı olmuştur; otomobille, tayyare ile rüzgârlarla yarış ediliyor Fransız kabinesinin Eski Çek Cumhurreisi Amerîkaya dün akdettiği hareket etti içtima IBaştarafı l tnci sahtiede) azmini göstermektedir. Paris 22 (a.a.) Nazırlar meclisi, Fransanın Barselon elçisi Erik Labon'u Tunus umumî vahliğine tayin etmeğe karar vermiştir. Şimdiki vali Guillon, bilâ hare başka bir memuriyete tayin edile cektir. Fransanın Barselon elçiiiğine Hariciye Nezareti kalemi mahsus müdürü Jül Hanri tayin edılmiştir. Moskova el çiliğine de şimdi Çinde Fransa sefiri bu lunan Maggiar getirilecektir. RiodeJaneiro sefaretine henüz kimse tayin edil memiştir. (Baştaraît 1 inci sahifede) Varşova, Slovakya için ne düsünüyor? Varşova 22 (a.a.) Hükumet mahfillerinde Slovakyanın tam bir istiklâle kavuşmağa çahşması lâzım geldiği kanaati izhar edilmektedir. Ekseriya hükumetin noktai nazanna tercüman olan muhafazakârlann naşiri efkân Czas gazetesi, «bundan başka bir hal çaresi bulunmadığını» yazmaktadır. Müsterek hudud meseleti Prag 22 (a.a.) Slovak rasyonalist teşekküllerinin reisi Sidor, dün Bratis lavadan avdet etmiş ve Polonya Hariciye Nazırı miralay Bek'le Varşovada yaptığı mülâkatın neticesinden memnun oldu ğunu beyan etmiştir. Mumaileyh, Polonyanın, Macaristanla müşterek hudud meselesinde Slovaklara karşı cephe almıyacağı kanaatinde bulunduğunu söylemijtır. Turing kulüb Vizeye bir seyahat tertib etti Doktor, muallim, memurlardan mürekkeb 25 kişilik bir kafile, Edirneden Vizeye giderek tetkikat yaptı Trakya turistik hareketleri Paris 22 (Hususî) Kabine bugün umhurreisi Löbrön'ün riyasetinde toplanarak beynelmilel vaziyeti tetkik etmiştir. Kabine ayni zamanda hariciyede yapılan Aerodinamik bir yanş otomobili değişikliklerle de meşgul olmuştur. Ankaradaki Fransız elçisi Henri PonFerdlerin ve cemiyetlerin, ölüm karş,ı /ara ahret yolundan başka tariklerle de sot tekaüde sevkedildiğinden, mumailey sında duyduklan nefreti ve ebedîleşme ar gidilebileceğini düşünmüş olmasmdandır. zusunu en kuvvetli şekilde ifade eden hâ Yükseklik rökorunu belki arttıracaklar, fa hin yerine tayin edilen Hariciye Neza Çek Rut paktt dise, kendilerinden. sonra gelccek nesillere kat geçenlerde bir tecrübe tayyaresile u reti siyasî işler müdürü Massiglı için AnPrag 22 (a.a.) Salâhİyettar Çe karadan istimzac yapılmıştır. duyurmak istedikleri birer hitab manası ta çuş yaparken düştü, öldü. koslovak mahfillerinde söylendığme göre, Kabine, Suriye Fevkalâde komiseri §ıyan terakki hamleleridir. Kendinden evNe bu akıbet, ne bütün fen fedaîleriKont dö Martel'in yerine eski Viyana Sovyet Çekoslovak paktmuı feshedile velki asırların hepsini geride bırakan yir nin ölümü insanların itilâ hevçsini önliyeelçisi Gabriel Pneaıuc'nun tayinini tasvib ceğine dair dolaşan haberler as'Uızdır. minci asrın fen sahasmdaki harikalan, biz mez. Nitekim, yükseklere, çok yüksekleSovyetler Birliğinin Prag elçisi saat den sonra geleceklere, medeniyetimizi an re çıkmak için tayyarenin de kâfi gelme etmiştir. 11 de Şvalkovski ile görüşeceUir. Nezalatmak ve hatıramızı ebediyen yaşatmak diğini görenler, göklerin derinliklerine keten yapılacak olan bu ziyaret hiçbir siiçin rekzettiğimiz âbidelerdir. dalmak için başka vasıtalar arayanlar var. yasî ehemmiyeü' haiz olmıyacakur. IBattarafı 1 inct tahVedei On dokuzuncu asırda, yerde başlayıp Polonyah bir doktor, Profesör Pikar'ın irBek'in haıuri kalem müdürü yirminci asırda göklere dal budak salan, tifa rökorunu kırmağa çalışıyor. Polonya vemlıcaya fazla ehemmiyet verilecektir. Budapeşte 22 (a.a.) Bek'in kaleMüteh&ssıs, Eminönü meydanıinm yeni mesafeleri fethetmek gayesi, bu âbidelerin Yıldızı ismini verdiği balonunun yüksekmi mahsus müdürü Kont Lubienski, bu iği 120 metre, ihtiva ettiği gaz 12400 şeklini tanzim için evvelemirde yıkılacak en yükseğidir. sabah Budapeşteden Varjovaya hareket Sür'at, buharla ve onu takib eden şi metre mikâbıdır. Polonya havacılan, A binaların ortadan kalkmasını beklemek etmiştir. mendiferle başlar. Fransız ricalinden Thi merikalı pilot Stevens'in 22000 metre ir tedir. Bu hedim işi yapıldıktan sonra hasıl Çekler, mevkuflara işkenc* ers'in, bir devlet adamı sıfat ve salâhiyeti tifa rökorunu kmp, yeryüzüne 28000 met olacak manzara gözönünde tutulmakla ediyorlarmif le, bir zamanlar aleyhinde bulunduğu şi re yüksekten bakmayı akıllarına koymuş beraber mütehassıs meydana millî husu Budapeşte 22 (a.a.) Macar ajansı mendıfer, rökordan rökora geçerek, dört lardır. Bu irtıfaa kadar yükselince, bam siyetleri ihtiva edecek bir cazibe verebil bildiriyor: nesil içinde h tlere seza bir merhaleye başka bir âleme girilmiş oluyor. Simsiyah mesi için alâkadarlardan bazı tarihî maHududdan gelen en son haberlere göerişti. Bugün, kıt'alan biribirine bağhyan bir semanın ortasmda, güneş, ay ve yıldız lumat istiyeceği anlaşılmaktadır. re, Munkacs hapisanesindeki mevkuflar lar ayni zamanda görülüyor. Kürei arz, Alınan malumata nazaran Belediye, demir örgülerle, yeryüzünün çehresine bronz renginde, muazzam bir daire haline meydanın istimlâkinden sonra jereflene Çekler tarafından emsali görülmedik işbaşka bir manzara vermiş bulunuyor. Şimendiferi otomobil takib etti. Fazla geliyor. Hararet derecesi, o noktada, sıfır cek bazı binalardan alacağı jerefiye rü kencelere tâbi tutuluyorlar. Bunlarm iniltileri ta uzaklardan bile işitilmekte sür'atten soluğu kesilen şimendıferin hızi dan aşağı 60 dır. Fakat, ısmma tertibatı, sumunu tesbit ettirmektedir. dir. Çekler mevkuflardan işlerme gelen Yeni Belediye meclisi açıhyor le iktifa etmesine imkân olmıyan bu yeni güçlükle nefes alınacak derecede muntaitirafları koparmak için her türlü işkenyapılmıştır. Şimdi, tayyarelerin 18 vasıta da rökordan rökora geçerek, bugün zam Yeni seçilen Belediye meclisi teşrini ce vasıtalarına baş vuruyorlar. Bilhassa, adım değiştirecek bir hale gelmiştir. Oto bin metreye çıkabilmeleri için tetkikat ya saninin birinde ilk toplantısını yapacakharicî izler bırakmıyan ve fakat tahammobili, bugünkü sür'atile, haceri semavî pılıyor. Hele 30,000 metreyi bulacak o tır. Buna aid ruzname hazırlanmağa ve mül edilmez ıstırablar tevlid eden çirinden başka birşeye benzetmek imkânını bu lurlarsa, saatte 1000 kilometre yol almak azaya davetname gönderilmeğe basja galar yapılmaktadır. Çek telsiz »tasyonmıştır. İlk toplantıda riyaset divarrile dalamıyan insanlar ona bu ismi verdıler. işten bile değildir. lan Rütenyada isyanın bastırıldıgını o1937 de, Eyston ismindeki îngilizin, saProfesör Pıkar, bu rekabetler karşısın imi encümen ve ihtısas encümenleri aynlanuncu defadır ki ilân ermektedir. Halbuatte 500 kilometreye çıkardığı sür'at Ae da boş durmuyor. Hazırlamakta olduğu caktır. ki Polonya kaynaklanndan alman haberrodinamik denilen bu bolid'lerden biri sa 60 metre kutrunda yeni balon, onu 30,000 ler darri Macaristana bu haberleri teyid yesinde elde edılmiştir. Sür'at bu kadarla metreden daha yukanya çıkaracaktır. Fa ya eden, tarihten çekilip çıkanlmı? bir âermekte ve Rütenyada isyanm gitgide da kalmadı, birkaç gün evvel, bir başkası kat, pek yakında, bu işin de oyuncak ka bidedir. büyümekte olduğunu göstermektedir. 500 kilometreyi 555,8 rakamma çıkardı, bîlinden ve müptedilere mahsus bir alıştıSanayiden doğan medeniyet, kendi ya Karpatlaraltı Rutyatında isyan mı yani dakıkada 9,2 kilometre. Bunu, saatte rıcı ders mahiyetinde kalacağı muhakkak rattığı eserlerin sağlamlığına fazla güvevar? 575,2 ye bile yükselmış görüyoruz. tır. Profesör Pikar, kürei arzdan seyyare nemiyen, bu vasıtalarla payedar olamaBudapeşte 22 (a.a.) Macar ajansı Hem spor, hem fen sahasır.da parmak lere seyahat etmenin pekâlâ mümkün ola maktan korkan bir medeniyettir. Onun i bildiriyor: ısmlacak birer harika olan bu rökorlarda, cağını söylüyor. Ancak, bu seyahat için çin, Amerikalılar, müstakbel beşeriyete Rütenyadaki isyan hareketi Romanya insanların mı, yoksa makinenin mi daha stratosfer balonları değil, 400 ton ağırh başka bir hitab şekli bulmak, yirminci asn hududundaki topraklara da sirayet et fazla takdıre lâyık olduğu cayi sualdir. ğında iştial maddesile harekete geçecek o gelecek devirlerde daha emin bir başka miştir. Asilerin bilhassa BelyTiyszaboryolla yaşatmak istemişler, madenî bir üs1899 da yüz kilometre ile başlıyan sür'ati lan fişekler kullanılacaktır. kur demiryolu üzerinde sabotaj hare bugün beş mislinden fazlaya çıkaran maSemalan kaplıyan, fezalara meydan o tüvane yapmışlardır. Bu madenî üstüva ketleri yaptıklan bildiriliyor. Revhely kineyi, bu yıldırımm içinde mesafelere kuyan, mesafeleri hiçe sayan bu medeni nenin içinde, bizim medeniyetimizin her ile Soslak arasmdaki demiryolu muhtelif meydan okuyan cür'etkâr insanla bir te yetten meselâ bin sene sonra ne eser ka sahada yarathğı eserlere dair malumat yerlerinden tahrib edilmiştir. Ung nehrazide tartabiliriz. lacak? Binlerce metreye yükselen balon mevcuddur. Üstüvane, 1939 beynelmiîel ri üzerindeki köprü havaya atılmıştır. sergisinde, toprağm 50 kadem derinliğine Yeryüzü sür'ati, şimdilik bu merkezde lar, birkaç saat içinde kıt'alar dolaşan taygömülecek ve 6939 senesinde oradan çıtspanyada harb vaziyeti duruyor. Fakat, bir yandan da havalara yareler, iz bırakmadan gelip geçen birer karılıp açılacak, muhteviyatı okunacaktır. yüksclen tayyareler, adı haceri semavî da medeniyet ifadesinden ibarettir. Bugünün Valans 22 (a.a.) Saat 11,30 da O zamanld insanların, bu üstüvanenin hi olsa gene yerde sürünen, yere yapışık insanını bugün içinde yaşatmaktan öteye Majork'tan gelen beş tayyare Malavar içinden çıkacak malumat karşısındaki ihrosa mahallesine 50 bomba atmıştır. Merolmadıkça hıç bir mana ifade etmiyen oto geçemiyen bu âciz vasıta, beşerin ebedîleşme ihtirasını tatmin edemez. Ona feza tisasları herhalde bizlerin TutankAmonun milerin büyük bir kısmı denize düşmüştür. mobilin miskin gidişile iktifa edemiyeceği lâhdi karşısında duyduğumuz hayrete Birkaç tanesi evlere isabet etmiştir. 3 için, gbklerde de, mesafelerle çarpışmağa lar kadar, mesafeler kadar ebediyet de lâ benziyecektir. Fakat, yeri, göğü ve deniz ev harab olmuş, fakat kimse yaralanma zrmdır. çıkan başka kahramanlar yetişti. leri fetheden yirminci asır medeniyetinin, mıştır. Eski Mısırlılar, kendilerini, istikbalin Jamcs Adams isimlı İngılizin tesis ettiği kendisini unutturmamak için bir üstüvane Salamanka 22 (a.a.) Franko hüson irtifa rökoru 16440 metredir. îngili nesillerine hatırlatmak vazifesini, ehramlaparçasına arzı ihtikar edişini de pek hakumeti karargâhından verilen tebligde, havacıhğında üstad tanınan bu adam, tay ra, dikili taşlara tevdi ederlerdi. O dikili zin bulacaklarına şüphe yoktur. cephelerde kayde değer yeni bir hâdise yareci olmadan evvel rahiblığe heves et taşlar, yirminci asır medeniyetinin kurduH. B. vuku bulmadısr: bildirilmektedir. mişti. Tayyareciliğe sülukü, belki, sema ğu mamurelerde eski Mısırın hâtırasını ih Edirne Turing Kulübünün tertib ettiği seyahatten muhtelif intıbalar Edirne (Hususî) Edirne Turing ve Otomobil kulübü Vizeye bir seyahat tertib etti. Doktor, muallim, memur gibi miinevverlerden müteşekkil 25 kişilik kadınlı, erkekli bir kafile sabah erkenden oto büslerin hareket noktası olan Rüstempaşa hanı karşısındaki büyük meydanda toplanmış ve biraz sonra da yola çıkmış bulunuyordu. Iki saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra Kırklarelıne varan kafile, orada bir saat kadar kaldıktan ve bu müddet zarfında şehrin görülmeğe değer yerlerini küçük gruplar halinde gezip gör dükten sonra tekrar yola devam etti. Gidilecek yerin uzkalığı dolayısile otobüs, Kırklareline kadar hiçbir yerde durmamıştı. Fakat buradan itibaren başlıyan dağ manzaralanna dayanamı yan seyyahlar, vakıt vakit otobüsü durdurarak tabiatin güzelliklerine dalıvor ve yol üzerindeki ömek köylerinde tetkikatta bulunuyorlardı. Saat on bir buçuğa doğru Kaynarca sırtlarmda otobüsün birdenbire bozul ması kafılenin bu köyde ıki buçuk saat kalmasn mucib oldu. Muhtar, Muallim ve Kaynakboyu kahvelerinde toplan mış bulunan köylüler Edirneden gelen bu güleryüzlü kafileyi adeta kucaklar casna karşıladılar; ayran, kahve ikram ettiler ve meşhur kaynaklarmm billur gibi berrak sulanmn başında bir öğle ziyafeti verdiler. Bundan biraz evvel Vize kaymakamı Enver de yanmda Belediye reisi olduğu halde Kaynarcaya gelmiş bulunuyordu. Misafirlere 580 haneli 2700 nüfuslu bu güzel örnek köyü hakkında izahat ve rıldikten sonra Pmarhisarm içinden geçilerek Vizeye varıldı. Edirneliler Vizenin modern otelinin altındaki kazinoda biraz istirahat ettikten ve eşine Trakyanm hiçbtr yerinde raslanmıyan bu güzel oteli gezdikten sonra şehirde bir iki gezi yaptılar ve örnek fidanhğını, yeni mezbahayı, modern hamamı, aşım durağını ziyaret ettiler. Bundan sonra misafirlere Belediye bahçesinde bir akşam ziyafeti verildi. Kısa, fakat samimî nutuklar söylendi ve saat altı buçukta Trakyanın gezilıp görülmeğe değer daha birçok yeni eser leri olan bu tarihî kasabadan Edirneye dönmek üzere yola çıkıldı. Vaktin geç olması dolayısile imrendirici bir yenilik manzarası arzeden Pı narhisarda maalesef gez lemedi Fakat bir nahiye merkezi olan bu köyün mo dern bir kasabadan farksız olduğu ilk bakışta göze çarpıvordu. Muntazam trotuvarlar, iki tarafında itma ile yetıştirilmiş akasya ağacları ve lüks lâmbalarla bezenmiş gen:ş uzun bir cadde den geçilerek sıra ile Kaynarca, Kırk lareli, înece ve yol boyunda daha bir çok kövleri takıben saat tam 24 te Edirneve dönüldü. Kafileyi Kaynarcada karşılıyan Vize kaymakamı Enver, ta Kırklareline kadar da uğurlamak nezaketini göstermiştir. Umumî Müfettış ve idare âmirleri de bu güzel ve faydalı gezilerle yakm dan alâkalanmakta ve elden gelen her türlü kolaylıkları göstermektedirler. îç turizme bir başlangıç olacak ma hiyette bulunan bu gezilere her on beş günde bir devam edilecektir. Müteakib geziler için Turing Kulübe şimdiden müracaatler vaki olmaktadır. Şehrimizin imarı f Tekirdağ Cezaevinde halk dersanesi J Tekirdağ (Hususî) Tekirdağ Cezaevinde^ Halkevi tarafından açılan halk dersanesinde muvaffak olan 32 mahkuma şehadetname veriîmişt^r. Bu merasimde Müddeiumumî ve Halkevi reisi de bulunmuştur' Gönderdiğim resım şehadetname alan mahkumları göstermektedir. nekşe yapraklan gılıi canlı gözlerini silerek nekadar şefkatli görünürdü. Elinden gelse seni kendi çiftliğine götürecek, kız kardeşi gibi sevip benimsiyecek, kimsenin hor görmesine müsaade etmiyecekti. Ahmedin sana olan düşkünlüğünü zaman zaman düşündüğüm, birbirine yaklaşan sarışın ve esmer bu çok güzel iki başm uzun geceler hayalini kurduğum çok ol muştur... *** Hayattan epey acı görmüş, hakarete uğramanın ne demek olduğunu çok gene yaşta Leylânın babasından öğrencniş bir adamım. Fakat diyebilirim ki çiftlik hâdisesi kadar beni şaşırtan, yaşamaktan iğıendiren, katil olmak isteğile kıvrandıran birşeyle karşılaşmadım. Ahmed üç gündür mektebe gelmiyordu. Çocuğun hasta olmasım düşünerek çiftliğe kadar uzandım. Eskiden de arada sırada yaptığım uzun kır gezintilerinde Rıza Beye uğrardım. Birkaç dakıka konuşur, karşılıklı kahve içerdık. Bu defa beni her zaman güler yüzle karşılıyan ihtiyar^ seyis durgundu. Yol göstermek için önüme düştüğü zaman halindeki isteksizlik göze batar bir şekilde idi. Rıza Beyin çatık kaşlarım, boZulan rengini görünce içime tuhaf bir ür'küntü doldu. Hayattaki değerini ucsuz bucaksız tarlaları, sayısı belirsiz hayvanları ve küpler dolusu altınilen öîçen hoyrat adam, uzun söze lüzum görmeden maksadını anlattı. O, bir piçi benimsiyen mekteb hocasını affedecek yaradılışta bir adam olmadığını dik ve korkunc sesile söylerken kendimi dokuz sene evvel Leylânın babasmın karşısında titriyen gene mekteb mezunu sandım. Günden güne köylünün de niçin benden yüz çevirmiş olduklarını öğrendıkçe tüylerım diken dîken oluyordu. Seni benimsememi, sana kucak açmamı hoş görmiyen insanlar'j beni iğrenc ve pek bayağı bir maceranınî kahramanı olarak dile düşürmüş, uzak,* yakın birçok köye de bu çirkin dedikoduyu duyurmuşlardı. Onlann görgüsüz, bilgisiz kafalarına kim bilir hangi zalim adam bu çirkin süphe tohumunu serpmişti. Onlara gÖre Eminenin hayatım allak bullak eden, yüz karasile ölümüne sebeb olan adam bendim. Çünkü böyle olmasaydı elin piçini ne diye evime alacak, bin türlü eziyete katlana rak, masrafa girerek onu büyütmeğe çalı şacaktım. (Arkası var) ATEŞTEN DAMLA ] Yazan: MÜKERREM KÂMİL SU Ben gene birçok defa olduğu gibi acı geçmişimin karanlık yollarına sapmış, kayu koyu düşünürken sahncakta bir kımıldama oldu. Yerimden sıçrıyarak yanına koştum. Elime doladığım ipi yavaş yavaş çekmeğe ve çabuk uyuman için gene küçük bir sesle birşeyler söylemeğe başladım. Altın saçlı başına, pembe yüzüne, bir gül goncesinin uykuya daldığın için yü zünde kaldığı hissini veren güzel ağzma uzun uzun baktım. Salıncağına biraz daha sokuldum. Nefes gibi bir sesle «Serab! Kücük kızım, rahat rahat uyu, dedım. Seni koruyacagıma, hayatta her an raslanan tehlikelere karşı koyacağıma ve seni mes'ud etmege çalışacağıma yemin edi yorum.» Seninle bu kısa konuşma kalbime derin bir haz ve dinlenme verdi. *** O günlerde çocuğu ölen taze bir gelin kocasınm iznile gündüzleri sana süt vermek işini üstüne aldı. Bütün gün mektebde, talebelerimin başında idim. Akşam üstleri Rabiş teyze seni süt annenden alıp bana getiriyordu. Seni gece sütüne alıştırcnamıştım. Yatırmadan önce banyonu yapıyor, vücudünü kolonyalı su ile oğ duktan, pudraladıktan sonra biberonla portakal suyu içirerek beşiğine yatırıyordum. Her gün su ve güneş banyosu yaptığm, kuvvetli bir kadının sütile beslendiğin için huysuzluğun, hırçınlaştığm yoktu. Günden güne serpiliyordun. Bir gün yeni çıkmağa başlıyan dişini, bir diğer gün gülüşünü, bir başka gün yumuk ellerini sallıyarak beni çağırdığını görmek yıllar danberi değişiksiz geçen hayatıtna taze bir serinlik veriyordu. Renksiz bir yaşayış içinde yuvarlanan sinirlerim canlanmağa başlamıştı. Böylece yıllar geçti... Fakat köy çocukları seni sevmiyorlardı. Görmiyeceğimi sezdıkleri zaman seni köşeye, bucağa sıkıştırarak dögmekten, piç piç diye arkandan taş atmaktan zevk alıyorlardı. Doğru söylemek lâzım gelirse köyde iki kişiden başka candan sevenin yoktu. Ne idiği belirsiz bir adamın, soysuz bir kadının piçi diye sana yan bakıyorlar, yüzünü okşar, tatlı sözlerle gönlünü alacak olurlarsa günaha gireceklerini sanıyorlardı. Kaç kere onlarla anlaşmak, kalblerini biraz yumuşatmak istedım. Fakat ne yazık ki sözümü geçiretniyordum. Onlar bildiklerini yapmaktan geri kalmıyorlardı. Senin bu felâkette hiçbir günahın olamıyacağını, hatta zavallı anneni bile suçlu görmemek lâzım geldiğini anlıyabilecekleri bir dille söylüyordum. Muhakkak ki bu meselenin ayıbı, günahı anneni düşüren, onun çok gene yaşta canına kıymasına sebeb olan şeref katil adama aiddi. Köylünün manasiz inanışlannı duydukça sinirleniyordum. «Piçin bastığı yerde ot bitmez. Bu kız köye uğursuzluk getire cek... Biz şimdiye kadar yüzünün akile yaşamıs insanlanz» diye seni aşagılamaktan geri kalmıyorlardı. Sana benim ve Ahmedin sevgisi kâfi gelseydi mutlak mes'ud olmak için hayattan daha başka şeyler pek istemiyecektin. Seni seven, agladıkça güldürmege çalışan, düştüğün zaman bir yerinin inciyip inci nediğini araştıran, elindeki yemişleri sensiz yemiyen bir tek çocuk vardı: Ah med... Bütün ötekilere karşı seni koruyan tek kuvvet... Ahmed köye yakın bir çiftlik sahibinin oğlu idi. Her sabah iki at koşulu yaylı araba ile mektebe gelir; akşam üstleri ayni şekilde dönerdi. Aranızda epey yaş farkı vardı. Çalışkan, zekî, zaman zaman uysal ve zaman zaman pek haş,an, biraz moğrur, güzel bir çocuktu. Pınl pırıl yanan gözleri, hafif esmer rengini çok açan bembeyaz dişleri ve gür siyah saçları onu diğer talebeler.mden kuvvetle ayırıyordu. Annesi narin, okumus bir Istanbul kızı imiş. Kendisinden çok yaşlı ve pek haşin olan Rıza Beye böyle nazlı bir Istanbul çocuğunu nasıl verdiklerini zaman zaman düşünmüstüm. Acaba o da benim Leylâmm parlak bir üniforma büyüsüne tutuluşu gibi, hiç bitmiyecek zannını veren bir zenginliğin cekiciliğine mi kapılıp sürüklenmişti.? Kimbilir, belki... Adım başında hayatı roman olan bir insana rastla mak mümkün... Köy çocuklan seni taşladıklan, piç diye ağlattıkları zaman Ahmed, yaralı gönlünü almak için nekadar uğraşırdı. Güneşe karşı sırma gibi parhyan saçlarını düzeltir, üstünde çi damlaları titriyen me