21 Ekim 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

21 Ekim 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 Birinciteşrin 1938 CTJMHURÎYET îzmirdeki köy muallim mektebi Yapılan teftişler çok iyi neticeler verdi Fezayî dolduran seyyarelerden hiç birisi tabiatin küremize lâyık gördüğü imtiyazlara mazhar olamamıştır Maarif Vekâleti tarafından Izmir ve havalisindeki Köy Muallim Mektebi ile Köy Eğitmen kurslarım teftışe memur edilen Pedagoğ Hıfzırrahman Oymen dün ehrimize gelmiştir. KÖÇS PENCERESİNDEN İlk bayan su mühendisimiz ün bir evlenme merasiminde bulundum. Gelin, kıymetli edıblerimizden Erganon şairi Behçet Yazarın kızı Mülhime, güvey. de tanın '• mış şahsiyetlerden Nedim încenin oğlu Fahir!.. Kalabalık bir cemaat önünde ikâh memuru vazifesini yaptı, nıkâhı ıydı ve biz davetliler de tebriklerimizi er iki tarafa sunup dağıldık. Bu vaziyette hiçbir fevkalâdelik yoktur. Tanrı sayılarını çoğaltsın ve hepsini mes'ud etsin: Hergün yirmi otuz çiftin nikâhı yapılıyor, içlerinden istekli olanların vlenme keyfiyetleri de gazetelere yazılıor. Fakat Bayan Mülhime Yazarla Bay Fahir încenin evlenmelerinde bir huusiyet ve memleketimizdeki irfan ilerleişile harsî tekâmüldeki olgunluğu tebaüz ettiren pek hayırlı bir işaret var. Çün; ü Mülhime Yazar ve dündenberi aldığı simle Mülhime İnce, ilk bayan su müendisimiz olup o sıfatla yurdun fen işleinde yer ve vazife almış bulunuyor. Bütün Türkiyede bugüne kadar üç bayan mühendis vardı. Mülhime bunların dördüncüsü, fakat su mühendisliği dıploması Ian bayanlanmızın birincisi oldu. ALÂHAÛDJ «Güneşin yakıcı birşey olmaktan çıkarak, ince bir gabardin gibi sırtlara giyildiği şu mutedil mevsim, ah,.. biraz daba uzasa!..» Hıfzırrahman Oymen dün kendisile görüşen bir muharririmize Köy Muallim Mektebi ve Eğitmen kursları hakkında şu zahatı vermiştir: « Izmir eski Amerikan Kolleji binasmda açılan Kızılçullu Köy Muallim Mektebi ile bunun çiftlik kısmında bir yıl devam etmek üzere açılan Köy Eğitmen Yalancı bir bahar içindeyiz. Sürekli nı düşününce, dudaklarımıza yapışan tekursunu ve Manisanın Horozköyündeki yağmurları, zerre zerre bır sünger gibi bessümler, hemen sılıniyor! Eğitmen kursunun faaliyetini tedkik etEskiden, bu mevzula uğraşanlar araSokaklarda, bakıyorum: Pardesü taiçine çeken toprakta, yer yer çımenden ve tim. îzmirdeki kursun diğer on bir vilâsında, suali müspet karşılıyanlar çoktu. çiçekten tablolar peyda oldu. Yalnız şıyan yok gibi... Hatta açık renk, yazlık yette açılmış olan kurslardan iki esaslı huŞimdi, biraz daha ihtiyatlı davranılmak elbiselerle dolaşanlara sık sık rastlanıyor. usiyeti vardır. Birincisi: Burada erkek e ağaclar, günlerini şaşırmıyarak, ona göre âdet oldu. Daha doğrusu, fezanın heyeti Zerzavatçı dükkânlarında, hep bahar yeğitmenlerle bir arada kadın eğitmenlerin an'ane\î terııbatlarını almakta kusur etmiumumiyesi değil de, sadece bizim manşıllıklerı satılıyor: Taze soğan, tere, taze de yetiştirilmesı, ikincisi: bu kursun tam yorlar: Her adımımızda buruşuk bir yapzumei şemsiyemize dahil seyyarelerin salata, turp. roka... rağın taze ölüsüne basıyoruz. Bu taze bir yıl devam etmiş olmasıdır. Burada kameskun olup olmadığı meselesi etrafında Yalnız, keskin bir göz, bu yeşillikler dm eğitmenler erkeklerle beraber okuma, ölüler, parklarda, bahçelerde, yığın yığın düşünülüyor ve konuşuluyor. yazma, hesab ve yurd bilgisi gibi dersle yolumuzu kesmeğe başladılar. Yerde arasında, meselâ marulun bulunmadığmı Bu meseleyi birkaç cepheden mütalea •inden başka sağhk, çocuk bakımı, ev iş kiler, henüz can çekişirken, dallarından görüyor, salataların biraz soluk, taze soetmek gerektir. Evvelâ, bir seyyarenin eri, dikiş ve nakış isleri gibi hayatî ders kopan yüzlerce, binlerce yenıleri, yeni ar ğanların biraz çelimsiz olduklarma dikkat kabili sükna olması, orada mutlaka haeri de görüyorlar. Kurs tedrisatını Teş kadaşları, ötekilerin yanıbaşma damla ediyor ve neticede anlıyor ki, bunlar da yatın vücud bulmuş olmasını icab ettiryalancı baharın, süreksiz çerezleridir. inievvelin 15 inde nihayet ayırdı ve eğit damla düşüyorlar. Onun eşi Fahir înce de su mühendisimiyeceği gibi, gayrimeskun, fakat hayat Tevfik Fikretin sonbaharı terennüm e dir. Mülhime ile ayni sınıfta okumuş, ayni menler de yeni işlerine başlamak üzere Vakıâ, sabahları, hâlâ kuşların cıvıltıiçin zarurî bütün şartlan ihtiva eden bir Bergama ve Çeşme köylerine döndüler. larını işitiyoruz. Kanadlı çiçekler adını den bir şiiri vardır: tarihte diploma almış ve ileride kendisile seyyarede de, ileride hayatın vücud bulızılçullu köy öğretmen okuluna gelince: taktığımız kelebekler, baharın ilk gün Ne zaman zerdü muhtazır eylul, >vlenmeğe karar verdiği mekteb arkadaEtse giryân bulutlarile hulul, masını gayrimümkün saymak doğru ol na rağmen, işin asıl rengini bozan bir Köy çocuğunun zekâsma ve yaşayışına alerinde olduğu gibi, etrafımızda, pır pır Ağlatır yâdımı bu şi'ri melul, >ına galiba cemile göstçrmek için birincimaz. Sonra, manzumemize dahil seyya nokta vardır ki, o da, Merihin etrafında, zamî inkişafı vermek üzere ilk defa Cumuçuşuyorlar. Sabahları kapımın önünden Âh, ben sonbaharı pek severiml iği ona bırakarak kendisi mektebden ikinrelerde hayatın vücudünü kabul veya oksijenden, su buharından, diğer herhan huriyet Maarifinin gerçeklendirdiği bu geçen bir sütçü vardır: Süt demeğe belki Sahiden de öyle değil mi?.. Bu sürek :ilikle çıkmıştır. Kadıköy Belediye dairereddederken, yeryüzündeki hayat tarzını gi gazdan ve yeryüzünü kuşatan nesimî müessesenin orta sınıflan açılmış ve iş isde dıli varmadığı için süüüüü diye hay siz bahann çabuk geçen güzelliğine insa sinde dün kıyılan nikâh, Yüksek Mühenmikyas olarak almamız da yanlıştır. Zi havadan zerre kadar eser bulunmaması tihsal faaliyeti ile fikrî mesaî arasmda tam kınr. Onun sesı bile, kaç zamandanberı nın bir yandan ağhyası geliyor, fakat bir dis mektebimizin geçen yıl memlekete arra, tabiat kuvvetleri, mevcud şeraite gö dır. bir âhenk meydana getirmek suretile müs dıkkat ediyorum, ağız sütü sattığı nisan yandan da avunmağa vesile olduğu için mağan ettiği bu iki gene arasmdaki birinŞu halde, havasız ve susuz bir iklim pet randıman temin edilmiştir. Bu mekre, başka başka şekilde tesirler yapar ve günlerinde olduğu kadar gevrek çıkıyor. onu sevmekten kendini alamıyor. Bağ cilik ve ikincilik farkını aradan kaldırdı, • de canlı mahlukun yaşaması imkânını na tebin meslekî kısımlan önümüzdeki yıl ibaşka başka tezahürlerde bulunurlar. Hararet derecesinin şeytan kulağına kur larda, tam üzümlerin bal olduğu, kavun ki zekâyı ve iki fennî ehliyeti bir yaptı. Fakat, bu umumî mütaleaları bir ta sıl tasavvur edebiliriz? Seyyarelerin en çerisinde teessüs edecektir. Mektebde bi şun on sekiz, yirmiden aşağı düştüğü yok. denilen koku ve lezzet kâsesinin olgunlukendilerine saadetler temenni eder ve bu rafa bırakıp «acaba içinde adam var misafirperveri diye tanıdığımız Merihten rinci plânda tutulan işler; ziraat, inşaat, Geçen pazar günü, Boğaziçine işliyen tan çatladığı, güneşin yakıcı birşey ol mes'ud izdivacdan yurdumuza bir çok demircilik, marangozluk, motörcülük, komı, yok mu?» sualile mütemadiyen zih de, gün geçtikçe ümid kesiliyor. Şirketi Hayriye vapurları, hıncahınc ka maktan çıkarak, ince bir gabardin gibi mimar Sinanlar doğmasım dilerim. Manzumei şemsiyemiz haricindeki operatifçilik, daktilografi, oyun ve müzikninizi gıcıklıyan seyyareleri birer birer labalıklı. O kadar ki, yazın bittiği yerde yorgunluk duyulmadan sırtlara giyildiği *** dolaşalım. Şimdiden haber verelim ki, se seyyarelere gelince, bunların, canlı tnah tir. Mektebin talebe tarafından ekilen tarşu mutedil mevsim, ah, biraz daha uzasa!. yeniden başladığına insanın hükmedeceği Malum olduğu üzere, mühendislik Onyahatimizin sonunda, gezdiği kiralık ev luka karşı olan vaziyetlerini âdeta kor aları, ve işletilen atölyeleri faaliyete başgeliyordu. Akay vapurları da durmadan Ve kış bize kendisinden ne dokuzuncu asırdanberi muhtelif jhtısas lerin hepsine birer kusur bulup, gene otur kunc tabirile ifade edebiliriz. Meseli, lamıştır. Önümüzdeki yıllarda bu faaliyet Adalara, Yalovaya yolcu taşıdılar. kadar mümkünse o kadar geç şubelerine bölünmüştür. Köprü ve yol, daha çok inkişaf edecektir. Bu müessseeMüşteri ve Zühal yıldızlannda, kayala», duğu evin konturatını tazelemeği tercih Sayfiyelerinde kalmak cesaretini gös bahsettirse... Halbuki, şehrin iç manzaramühendisliği, inşaat mühendisliği, makine eden bir kiracı gibi, kendi dünyamızdan madenler, binlerce kilometre derinlikte nin çiftlik kısmında ayrıca 200 kadar da terenler, bu sebatlarından nekadar kârlı sı, bu ihtimali pek zayıflatıyor. Ağaclar, eğitmen çalışmaktadır.» mühendisliği, su mühendisliği bu şubelerin başka, ikamete lâyık yer bulamıyacağız. ve Okyanuslarm teşkil ettiği kalın ve geçıktılarsa, vakitsiz şehre inenler de, bu taraf taraf budanır, yapraklar, kütle kütle mihverleri olup başka şubeler bu mihverGüneşe doğru yola çıkalım. Yolda ilk niş buz tabakları ve bütün bunlardan son aceleciliklerinden o kadar pişmanhk duy düşer, ve seyrini değiştiren rüzgârlar, aralere bağlıdır. Bizde, Cumhuriyet devrine rastlıyacağımız seyyare utarid olacaktır. ra, tahammülün fevkinde bir hava tazyida bir, kışın pek uzakta olmadığını, bize dular... kı, bu tazyik o derece muazzamdır ki, kadar, bu ihtısas keyfiyeti temin edilemeBu seyyarede güneşin harareti, en merHavalar böyle giderse, yürekleri gene hatırlatıp dururken, bu günlere bilmem mişti. Fakat Türk zekâsmın bil kezî noktada tam üçyüz derecedir, fazla seyyarenin etrafını kuşatan daimî gazlalik hararetile yanıp tutuşanlann, soluğu fazla bel bağlamak doğru olur mu? hassa müspet ilimlere olan kaolarak Utaridin etrafında havayi nesîmi rı sulb haline getirebilir. Üranüs ve Nep(Baştarafı ı tnct sahıfede) Floryada almaları da beklenebilir! Yalnız bir nokta kalıyor: Kış olmasaytün de Zuhale pek benzerler. den eser yoktur. Bu iki bakımdan, Utazaman değerli ribu araştırma işin mahiyetinin değişmesi Anca k! Hepsi iyi hoş amma, bu dı, bakalım yazın kıymeti bilinecek miy biliyeti zaman ridi, havası boşaltılmış bir cara balondan Bütün bunlardan sonra, uzak veya üzerine Emniyet Müdürlüğü de mesele tezahürlere pek aldanmak da doğru de di?.. Ve eğer, mevsimler mevsimleri takib yaziyeciler ve değerli mühendisler, miibaret olan elektrik ampulüniin yanar va yakın, büyük veya küçük, bütün seyya den haberdar edilmiştir. ğil! Çünkü, kamyonlarla taşınan odun etmeyip, yaz ile güz ve baharın ilki ile so marlar yetişmesini mümkün kıhyordu. ziyetine benzetebiliriz. Bu ampulü, haya reler, canlı mahluklar için, barınılabileEvde araştırma yapmıya giden memur ların sert ve haşin dıli, fani çiçeklerinkin nu birbirlerinin ayni olsaydı, zaten mono Meselâ Kadızadeler, İbrahimzadeler, linizin müsaadesi nisbetinde şişirin, fe cek bir âlem olmaktan çıkıyor. Günün bi ar daha ilk adımda burasının bir gizli fu den daha belâgatli!.. tonluğundan bıktığımız şu dünyada; hep Atmacalar, Efeoğulları, Pir Mahmudzanın azametine yakışacak kadar büyü rinde, arz cazibesinden kurtulup gönlün huş yuvası olduğunu görmüşler ve EmniBugünkü yalancı ılıklığa, baharın ger bir kararda geçecek günlerin ne zevkmi lar, Matrakçı Nasuhlar, Seydi Ali Reistün, sonra da, bunun içinde nefes alıp ya istedıği tarafa gitmek mümkün olsa ve yet memurlarının da iştirakiyle evin içi çeğinden gelen üşütücü serinliği kim var bulacaktık?.. er Onbeşinci, Onaltıncı asırlarda yurdun şamanın kabil olup olamıyacağını bir göz farzı muhal, yeryüzü, oturulamıyacak gizlice şehrin tanınmış bazı aıle kadınları dır ki tercih etsin?.. Sonbaharın. biraz olsun bahara benze rennî ihtiyaclannı tatmin eden birer yüköniine getirin. Utaridde canlı mahluk var bir hale gelip umumî bir hicret mecburi da dahil olduğu halde dokuz kadın ve Her geçen güneşli günün kara ve du mesi de simc'ilik bir tesellidir! sek ehliyetti. Onspkizinci, Ondokıi7uncu mıdır, yok mudur? sualinin cevabını bul yeti kendini gösterse, insanlar hakikaten erkek cürüm halinde yakalanmışlardır. SALÂHADDIN GÜNGÖR manlı kısa, bızı biraz daha yaklaştırdığıasırda Gelenbevî İsmailler, Hoca İ^hakmuş olursunuz. Neler bulundu müşkül bir vaziyette kahrlar. Zuhale gilar, Seyid Mustafalar, Başhoca Sevid Yalnız, Utaridin, kendine mahsus demezler, etrafını amonyak bulukları büKaçakçılık bakımından yapılan araşAliler ve daha sonraki yıllarda da Tevbir garib tarah var. Kendi mihveri etra rümüştür. Buram buram tüter! Zühre, tırmada memleket dışına yenı kaçırılmış id Efendiler, Vidinli Tevfik Paşalar, fındaki devri, güneşin etrafındaki devri yanma yaklaşanı kavurur. Merih, durma olan 20,000 Türk lirasına aid vesaik ve Tayyar Efendiler, Salih Zekiler o ehlibipçok altın bulunmuştur. Bu arada diğer r.e tamamen muadildir. Yani, bu feza am dan buz tutar; ot, ocak bulunmaz. yete tevarüs etmiş bulunuyorlardı. Mimar bazı vesikalar da elde edilmiş ve bunun pulünde bir gün ve bir sene müsavidir. Bütün âlimlerin, bütün heyetşinaslaîlyaslar, Mimar Sinanlar, Mimar AyasDiğer bir tabirle, Utaridin bir günü bi rın son zamanlarda vardıkları netice, iç üzerine tahkikat derinleştirilmiştir. ar, Mimar Sarucalar, Mimar Hayred zim seksen sekiz günümüzle, bir senesi lerinde ilk kanaatlerini hâlâ feda etmek Kadın ticareti dinler, Mimar Davudlar, Mimar Kurban gene seksen sekiz günümüzle ölçülür. Bu istemiyen bazı kimseler bulunmasına rağTahkikat esnasmda ifadesi alınan baNasuhlar ve emsali ise riyaziye ilminin vaziyet, güneşe en yakın olan bu seyya men kâinatta, arzımızdan başka, haya zı genç kızlar bu şebekenin mekteb sırabütün inceliklerini kavrıyan ve Türk renin yarısını ebedî bir gündüz ışığiyle ta elverişli bir âlem bulunmadığı merke larındaki genç kızları ve evli kadınları yurduna sra sıra şaheserler armağanlıyari nurlandırırken, öteki yansını ebedî bir zindedir. fuhşa teşvik için teşkilâtlı bir şekilde çagecenin karanhklarına gömer; aydınlik seçkin şahsiyetlerdir. Fezayı dolduran ve her biri başlı ba lıştığını, ve Türk kızlarını fuhşa sürüklekısımlarda kavurucu bir yaz, karanlıkMisal olarak gelişigüzel isimlerini s a y sna bir azamet ifadesi olan seyyareler dikten sonra muhtelif memleketlere gönlarda öldürücü bir soğuk hüküm sürer. dererek orada çalıştırdığını ve oralarda dığım bu insanlar arasında garb riyaziy& den hiç birisi, tabiatin küremizi lâyik görUtaridden ümidi kesmek icab ediyor. düğü imtiyazlara mazhar olamamıştır. kadın ticareti yapan bazı şebekelerle alâciliğini büyük bir vukuf ve ihata ile Türlc Zühreye geçelım. Ayni nısfı daima gü Hayat için vücudü şart olan bütün un kası bulunduğunu söylemişlerdir. Bunun eline tanıtan âlimler vardır: Hoca îshak neşe müteveccıh olan bu seyyarede, gü surlar, kâinattan birer birer toplanıp, kü üzerine tahkikata bu bakımdan da ehemEfendi gibi!. Gene onlann içinde eserleneşli iklimin arz iklimine benzediği riva rei arza kucak kucak verilmiş gibidir. miyetle elkonulmuştur. rini Avrupalılara beğendiren ve okutan Üçyüz bin lira yet edılır. Lekesiz beyaz manzarasını, Maamafih, seyyarelerden hiç birisi bilginler de vardır: Seyid Mustafa gibi!., Zühreyi her zaman kuşatan kalın bulut nin canlı mahluk barındırmağa cııüsaıd Araştırmada ancak son defa kaçırılan tabakalarına atfeedrler. Her güzelin olmadığını en kat'î ifade ile söyliyen bir 20,000 liralık Türk parasma aid vesaLâkin onlardan hiçbiri bir ihtısas nümı Eminönünde bugünkü vaziyet kendine göre bir kusuru olduğu gibi, gü âlim, bu iddiasında daha ileri gıderek, ik bulunmuş olmakla beraber Madam Anesi olarak gösterilemez\ Çünkü hepsi Eminönü meydanının açılması için yı da yıkılmasına devam olunmaktadır. Bu zeller güzeli «Venüs» ün adını taşıyan «seyyarelerde hayat tasavvur etmek bey tina ve arkadaşlarının kaçırdığı döviz ve riyaziyenin her şubesinde meşgul olmui bu seyyarenin kusuru da, oksijenden ve hudedir. Kürei arzda hayatın vüc :d bul para mikdarınm üçyüz bin lirayı buldu kılacak dükkânlardan birçoğunun enkazı hanm bulunduğu ada üzerindeki dükkânlar ve bu dağınık çalışma yüzünden z sudan mahrum olmasıdır. Havas'z Uta muş olînası bir misal teşkil etmez. Küre ğu tahkikat safahatından anlaşılmıştır. kaldırılmıştır. Yenicamiin karşısındaki lann süratle boşaltılması hususunda *edkâlarının kendilerine vadettiği yükse rid ne ise, susuz Zühre de odur. Bunu mizin meskun olduğuna bakmayın, aslın Ayrıca kaçırılan altın mikdarı da pek bü ayakkabıcı dükkânlarının da hepsi bo birler alınmıştır. Meydandaki üzeri kaşaltılmış; dünden itibaren bunlar da yıkpalı tramvay bekieme yeri de kaldırıla mertebelere ulaşamamışlardır. Mesel da geçelim. da onun da gayri meskun kalması icab yük yekuna baliğ olmaktadır. Bilhassa tırılmağa başlanmıştır. Bektas hanının caktır. büyük mimarımız Sinanı ele alalım: kacırılmak üzere olan birçok altın bile Merih, nedense, hayatın teşekkülüne ecerdı» diyor. zikler elde edilmiştir. hem köprü, hem inşaat, hem de su mı en müsaid seyyare gibi görünmüş, bütün Âlimin bu mülâhazasında hatâ veya Tevkif hendisidir. Gerçi bu şubelerin hepsin münakaşaları ismi etrafında toplamıştır. savab aramak abestir. Ancak, düuya yaBu münakaşaların belli ba=lı mevzuunu ratıldığı günden beri, yer yüzünü dolduBu husustaki tahkikat dün tamamen şaheserler yaratmıştır. Fakat zekâsmı te! teşkil eden şey, Merihte görülen kanallar ran canlı mahluklann hazin mevcudiveti inkişaf ettiğinden Madam Atina, muavini bir şubede kullansaydı elbette yarattı dır. Bugün bu iddia menfi şekilde nıha karşısında, insanın, bu mütaleayı «keş vaziyetinde bulunan Katina ve yakalanan eserler, bugünkülerden daha üstün olurd dokuz kişi dün Cumhuriyet Müddeiumuyetlenmiş ise de, bu seyyarenin tneckun ke!» diye karşılayacağı geliyor. Cumhuriyet kurulduktan sonradır miliğine tevdi edilmiştir. Cumhuriyet olduğu kanaatini kuvvetlendirecek daha H. Bilsic bizde de mühendislik lâyık olduğu ehem Müddeiumumıliği meseleyi Sultanahmet başka noktalar mevcuddur. Evvelâ, Me miyeti aldı, şubeler ayrıldı ve ihtısas yo! Birinci Sulh Ceza Mahkemesine havale rihin gündüzü, takriben yirmi drirt saatetmiş ve duruşmayı müteakib Madam AÖdemişte ölümle biten iki açıldı. Bununla beraber su mühendisliğn t;r. Güneşe olan mesafesı bızım mesafetina ile Katina tevkif edilmiş, diğerlerikaza ne rağbet henüz azdı ve hele bayanlarımizden fazla olmakla beraber, güneş zinin duruşmalarının gayrimevkuf olarak icÖdemiş (Hususî) Ödemişin Zeytinmızdan çok yorucu hesablara ihtıyac yasını hiçe indırecek kadar değildir. Nirasına karar verilmiştir. Madam Atina ve lık köyünden Mustafa oğlu 45 yaşında gösteren bu şubeye rağbet eden yoktuhayet, orada, zıyanın mevcudıyetıne hükKatina dün akşam Tevkifhaneye göndemettiren diğer delillerde,Merihin tıpkı kür Mehmed Gölcük, kesmekte olduğu bir riltniştir. Dün izdivacını tes'id ettiğimiz Bayaffl ağacın, üzerine devTilmesi neticesinde rei arz gibi mevsimlere ayrılan senesi, Mülhime, o rağbeti gösterenlerin ilki, ayHâdise dört şekil arzettiğinden suçlubaharda yeşerip, yazın sararan ve kışın feci şek 1de ölmüştür. ni zamanda sınıfınm birincisi olarak harsî" larının fuhuş ve kadın ticareti hakkında Ödemişin Gölcük yaylasına çıkan Ya olanları Adliyede, ve altın kaçakçılığiyle kaybolan, mahiyeti meçhul renkleridir. tekâmülürrüzdeki olgunlugu şahsında teBu renkler, teleskoplarla bakılınca, yer zı mahallesinden Dramalı Ahmed kız para kaçakçıhğı hakkındakiler de kaçakÜsküdar Djkış Biçki Yurdunun bu seneki mezunları tarafından dün barüz ettirmiş oldu. Kıvanc duymakt* yüzü ormanlarının mevsimine göre bürün Fatma namındaki kadm da gölde yı çılık davalarına bakan Beşinci Asliye Ce Üsküdarda bir dikiş sergisi açılmıştır. Sergide kızlarımızm muvaffakiyetr dükleri güzel renkleri hatırlatıyor. kanmak istemiş, fakat yüzmek bilmedi zada muhakeme edilmesi takarrür etmiş lerini gösteren güzel elbıseler ve kostümler vardır. Resmimiz bu yıl me haklı değil miyiz? zun olan talebeleri göstermektedir. M. TVRHAN TAN Yalnız, bütün bu arz manzaraları ğinden boğulmuştur. tir. Yıldızlarda canlı mahluk bulunup bulunmadığı meselesi o kadar eski bir mevzudur ki, yeryüzünde teneffüs etmeğe başlıyan ilk insanların bile, geceleri başımızın üstünde tutuşan o parıltılı âleme, hayran nazarlarını dikip, zihinlerinden ayni suali geçirdiklerine hüknredebiliriz. Dün gizli bir şebekenin elebaşılan yakalandı C Eminönü meydanında faaliyet ^ ı Üsküdar Biçki Yurdunun yeni mezunları J

Bu sayıdan diğer sayfalar: