CUMHURÎYET 19 Temmuz 1938 ZONGULDAKTA bugünkü atnele hayatı Zonguldakta, daha doğrusu bütün kömür havzasında iki hayat, iki tabiat, iki âlem vardır: Biri yerin üstünde biri yerin altında. Bunlara yer üstü âlemi, yeraltı âlemi; yahud da yeşil hayat, kara hayat diyebiliriz. Yemyeşil sırtların arasına sıkışmış, sularınm yarısı mavi, yarısı koyu kahverengi koyun etrafına dizilmiş, yer üstü Zonguldağmm ve azçok ona benziyen Kozlunun mamurluğunu, refahını, zenginliğini, bir bakışta göze görünmiyen yeraltı tabiati temin etmektedir. Yeşil hayatın kökü, kelimenin her iki manasile kara hayattadır; yer üstü âlemini yaşatan yeraltı âlemidir. Kömür havzasında, taprağm altındaki kara kömür olmasaydı, toprağın üs tündeki yeşil tabiat de yaşıyamazdı. Ekseri yerlerde olduğu gibi burada da balta ve ocak, ağac değil funda bile bırakmazdı. Onun içindir ki Zonguldak Ereğli havzasında gÖzleri doyuran yeşil tabiatse, mideleri doyuran ve cebleri dolduran da kara tabiattir. Fakat bu kara tabiat, işlenmek ister. Havzanın derin liklerinde, toprak yığınlan altında uyuyan kömürleri, oralardan söküp çıkarmak lâzımdır. Bu iş de, tasavvur ve kabul edersiniz ki benim size bu satırları yazmam ve sizin d« okumanız kadar kolay ve basit değildir. Şirketi Hayriye vapurlarını Boğazda gezdiren, îskenderundan Hopaya kadar kıyılarımızda postalar yaptıran, gecelerimizi gündüzleştiren, tramvaylarımızı iş Ieten, binlerce kilometrelik demiryolları mızda canavar gibi lokomotifleri koştu ran, nihayet kışın kaloriferlerde, soba'arda bizi ısıtan, kısaca bütün bugünkü hayatımızm nâzımı ve hâkimi olan kömürü çıkarmak, ilmî, fennî, teknik, iktısadî, idarî, harta insanî ve ruhî birçok bilgilere, kaidelere ihtiyac gösteren karışık bir iştır. ( Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Havzada dünkü ve Başvekil bir müddet TETK1KLER: 3 Yalovada oturacak «Sus» vapuru geldi İngiltere Fransa Cumhuriyet rejimi, amele meselesini, dün sefalet ve zulüm içinde ezilen ameleyi bugün insan gibi yaşatmak suretile halle çalışıyor büyük bir kısmı muvakkat ve geçicidir. Köylüler, muhtelif sebeblerden dolayı kömür ameleliğini sevmiyor, 15 20 lira kazanınca köylerine dönüyorlar. 2 Amelenin ekserisi bedenen zayi ve cılızdır. «Türk gibi kuvvetli» sözü, maalesef, kömür ocaklannda çalışanlara uymaz. Saltanat idaresinin ihmali yüzünden, hastajıklar, harbler, sefalet, zaruret, burada zavallı nesiller yarat mıştır. Havzada çalışan amele için de, aslan gibi delikanlıları, yalnız ce zaevinde gördüm. Güçlü kuvvetli in sanlar hep mahkumlardı; sanki eli ayağı tutanlar, bir suç işlemişler ve bunu yapacak kuvveti olmıyan zavallılar da amele yazılmışlar gibi... Ocaklarda çalışan mahkumlar, günde 10 kuruş biriktirdikten başka, her çalıştıklan gün için cezalarından aynca bir gün eksiliyor. Meselâ iki seneye mahkum bir suçlu, bir sene ocakta çalışırsa cezasını bir yılda bitirmiş oluyor. Onun için, memleketin her tarafından koluna güvenen birçok mahkum, ocakta çalışmak için buraya gel miş. Garibdir ki başlarında bir tek jandarma bile olmadığı halde, tek kaçma vak'ası olmuyormuş. Görülüyor ki bu talihsiz yurddaşlar, işledikleri suça ne damet etmişler, çalışarak hayatlarmı ve hürriyetlerini kazanmak istiyorlar. Bunların arasmda, bir zaman matbuatı uzun uzadıya işgal etmiş olan Mes'adet hanı cinayetinin bedbaht kahramanı olan genc de vardı. İsviçrede matbaacılık tahsil etmiş olan delikanlı bize «daha çocuktum, bir iştir oldu. Pişmanlık içindeyim. Biran evvel hürriyetime kavusmak, kırılan hayatımı yeniden yapmak için çalışıyo rum.» derken gözlüğünün buğulandığını gördüm. Allah, kimseyi şaşırtmasın ve doğru yoldan ayırmasın. • » *? 5f5 T Bandırma hattına tahsisi takarrür eden gemi, bu hafta içinde seferlerine başlıyacaktır Eylul içinde de Bükreşe gideceği anlaşılıyor Şehrimizde bulunan Başvekil Celâl Bayarın birkaç güne kadar Yaîovaya giderek bir müddet kaplıcalarda istirahat edeceği haber ahnmıştır. Başvekilin îz mir fuarının açılış töreninde bulunup bulunamıyacağı henüz malum değildir. Yalnız aldığımız malumata göre, Başvekil Celâl Bayar, eyîul ayı zarfında refakatinde Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras ve gazetecilerden mürekkeb bir heyet olduğu halde Bükreşe giderek dost ve müttefik memleket ricalile görüşecektir. Nafıa Vekili Mühendis mektebinde • *** Kömür meselemizde, bugün en can alacak iki noktayı iki kelime ile if ade ve, hulâsa etmek kabildir: İhracı artırmak. Burada «ihrac» kelimesini de iki rnanaya kullanıyorum: Biri ocaklardan kömür çıkarmayı artırmak, öteki de istihsal edilen kömürü havzadan dışarı çıkarmayı artırmak. Bunlardan birincisinin adı «amele» meselesi, ikincisinin ismi de liman meselesidir. Evvelâ amele meselesinden bahsede yim. Çünkü istihsal artmadıkça yükliyecek, taşıyacak, içeride ve dışarıda satacak kömür bulunmaz. Kömür havzamızın, bugün, amele mevcudünde 5000 kişilik bir açık vardır. Bu senenin istihsal programını tahakkuk ettirmek için 20,000 ameleye ihtiyac olduğu halde 15.000 amele çalışıyor. Fakat, amele meselesi yalnız kemiyet me selesi değil; keyfiyet meselesidir de. Amelenin hem sayısı azdır; hem de amelemizin çoğu iyi kömür amelesi değildir. Almanyada bir kömür amelesi, günde, vasatî 1600 kilo kömür çıkanr. Daha sonra Leh amelesi gelir. îngiliz amelesi vasatî 1050 kilo kömür j;ıkarır amma, Ingilizler bu işte o kadar ustadır ve o kadar iyi çalışırlar ki onların çıkardığı kömür, yüzde yüz kömürdür, denilir. O kadar ki yıkanmak istemez. Bizim amelemize gelince, 700, 600, hatta 500 kilo ile galiba sonuncu geliyor. Bu 700 kilo da yıkanınca 500 kilo kömür kalıyor. Neden böyle? Gördüklerimize ve işittiklerimize na zaran izah edeyim: | Amelemiz daimî kömür amelesi, binaenaleyh bu işin ehli ve mütehassısı değildir. Amele köyünden geliyor, 15 gün, bir ay ve nihayet iki ay çalıştıktan, 10 15 lira topladıktan sonra köyüne dönüyor. Şimdi havzada çalışan amelenin takriben yüzde 75 80 i ocaklann içinde, yüzde 20 25 kadarı da dıjmdaki işlerde çahşmaktadır. Maden işçiliğini kendine meslek edinmiş olan amele, mevcudün ancak yüzdç 1 0 1 5 kadannı teşkil etmektedir. Geri kalanı muvakkat ameledir. Muvakkat amele, bir müddet çalıştıktan sonra, köyüne döner. Orada 15 gün, bir ay kaldıktan sonra tekrar gelir, daha doğrusu getirilir. Ocak sahibleri köylere adam göndererek amele devşirirler. Bu yüzden muhterem Vekilin söylediği gibi muhtelif şirketler ve ocaklar tarafından amelenin müzayedeye konulduğu da olur. Köylerden toplanan amelenin ekseriyeti, Zonguldak vilâyeti hal kındandır. Karadeniz ve şimali şarkî vilâyetlerinden, Bolu, Çankırı mmtakalarından gelen amele de vardır. Amele Birliği, şimdiye kadar 58,000 kişiye amele hüviyet cüzdam vermiîse de, bunlann Türk köylüsü kömürcülüğü, kömür a: meleliğini neden sevmemiş? Bu maden o«ağından kaçışm iki sebebi vardır: 1 ^ Köylünün toprâgtriâ' ve töyütfe bağlı olması. Türk köylüsü, rurubetü, kâralılık ve soğuk yeraltı hayatını değil; güneşli, sıcak ve yeşil yer üstü hayatını seviyor. O, fıtraten madenci değil; çiftçidir. 2 îkinci sebeb, son senelere gelinciye kadar, ocaklarda çalışan ameleye o sömürgeci ecnebi ve sömürücü gayri Türk anasırın, cehennemî bir hayat yaşatmalarıdır. «Mümkün olduğu kadar kısa zamanda mümkün olduğu kadar fazla para kazanmak» tan başka bir gayesi olmıyan bu insan kanı ve canı emen sülükler, ameleyi insan, hatta hayvan yerine bile koymamışlardır. 1918 de Zongul dağı ziyaret ettiğim zaman, amele, kö yünde ineğini ve eşeğini bağladığı ahır dan daha fena, daha pis yerlerde, yatıyorlardı. Hastalarına, yaralananlanna bakan yoktu. Yedikleri içtikleıtle meşgul olan yoktu; zavallıları soymağa çalışan bakkallar müstesna. Ocakları işîetenler, ameleyi en zalimane bir şekilde istismar ediyor, amele de mustar kalmadıkça, mecbur olmadıkra ocakta çalışmağa gelmiyor, gelenler de, beş on lira kazandıktan sonra yeraltı hayatından en büyük nefret duyarak köyüne can atıyordu. Bu iki sebebden, hâlâ şimdi bile, yazın amele miktarı azalıyor; çünkü harmanlarda veya nafıa teşebbüslerinde iş bulan köylü, ocaktan kaçıyor. Köylünün kafasında, kömür ocağı, işsiz ve aç kalanların beş on lira kazanmak için, girdikleri bir zahmet kuyusu, kömür ameleliği, def'i belâ kabilinden katlanılan fena bir iş olmaktan bütün gayretlere rağmen kurtulamamıştır. Şehrimizde bulunan Nafıa Vekili Ali Çetinkaya, Mühendis mektebini gezmiş Sus vapunınun haricî ve dahilî manzarası Gemi süvarisi kamarası öniinde ve mektebin önündeki arazide bol ağach güzel bir bahçe vücude getirilmesi için lunmaktadır. «Etrüsk)) vapuru da 84,136 liradır. Vapurun maliyet fiatı Susun Traktan farkı, baemir vermiştir. Beşiktaşa kadar uzanan casının arkaya krum yağdırmıyacak terbu sahada yapılacak bahçenin projesini ay başında geliyor tibatı haiz olmasıdır. Nafıa Vekâleti mütehassısı hazırlıyacakSus'un etimolojisi tır. Denizyolları idaresi hesabına AlmanMaliye Vekili istiryhatte Eski Türkler, büyük dağ zincirlerinin yada Krup tezgâhlarında inşa edilen vaŞehrimizde bulunan Maliye Vekili purlarımızın ikincisi olan Sus da dün sa güneşe ve aya bakan sathı maillerinde, Fuad Ağrah Karadeniz feneri civannda bah limanımıza gelmiştir. Salıpazarı ö nehir kenarlarında şehirler yaparlardı ve Yanburnu mevkiinde istirahat etmekte, nünde demirliyen bu ikinci vapurumuz, buna Sus adını verirlerdi. Suslar, yaslanbazan şehre inmektedir. biraz sonra Denizbank erkânı tarafından dıkları sathı mailler dolayısile şimalin sert rüzgârlarından korunurlardı. Ken Adliye Vekili tzmire gitti ziyaret ve tetkik edilmdştir. Adliye Vekili Saracoğlu Şükrü, meSusun Bandırma hattına tahsisi ta • dilerine mabud olarak güneş ve ayı ınzuniyet müddetini geçirmek üzere, dün karrür etmiştir. Vapur, açık deniz sefer tihab etmekle beraber su bunlann en baİzmire gitmiştir. Adliye Vekili, Izmirde lerine mahsus olan tertibat çıkarıldıktan şında gelirdi. İskenderun körfezinde arkasını büyük Adliye işleri etrafmda da bazı tetkikat ve açık denizin boyalarda yaptığı arızadağlara vermiş ve çayı ile kendini denize ta bulunacaktır. lar düzeltildikten sonra bu hafta içinde seferlere başlıyacaktır. Vapur haftada bağlamış TerSus vardır ki Susların coğŞEHIR ÎŞLERÎ üç gün sabahları Galata rıhtımından ha rafya ve topoğrafya bakımından en ya îstanbula gelecek seyyahlar reketle Bandırma ckspres postasıru ya km misalidir. Türkler Sus kelimesini cana, yüze, alAğustosun ikisinde şehrimize Marko pacaktır. Şimdi yedi saat olan ve geceleri yapılan bu mesafeyi Sus, dört buçuk na, akan suya, su sathına ve bunların polo vapurile 450, Romanya vapurile 700 ve üçünde de Viktorya vapurile 600 saatte katedecektir. Devlet Demiryolları kaynağı olan Allaha tahsis etmişlerdi. idaresi de tarifelerini bu şekilde tadil Rodloff'a göre Teleütler cana Sus veya İtalyan seyyah gelecektir. edecek ve bu suretle sabahleyin îstanbul Suz diyorlardı. Lokantalar da sınıflara dan kalkan bir yolcu ayni gün akşamı iskenderun körfezinin eski adı tsusta ayrılıyor îzmire vâsıl olacaktır. idi. Bu itibarla Sus kelimesi tam ve muOtellerin beş sınıfa ayrılmalan üze Haftanın diğer günlerinde başka bir ayven büyük su manasında mütalea oîurinde yapılmakta oln tetkikat devam etnabilir. vapur sefer yapacaktır. mektedir. Etrüsk geliyor İlk yeni vapurumuz Trakın eşi oîan Lokantalarm sınıflara taksim edil Sus 1800 safî tonluktur. Türbin maki Bundan bir müddet evvel Almanyaya mesi muvafık görülmüştür. Yapılacak tasnif neticesinde bunlar hakkında bir nelerile mücehhez bulunan gemi, 3600 giden Etrüsk süvarisinin çektiği telgraf karar verilecektîr. ' ' jVar?'bey*gir kuvvetindedir. Tecrübele ' uzer'rrie'vap'ürun 'elliiclişilik'mürettebatı da rinde 18,5 mil yanmışür. 500 yolcu ala Aîmanyaya gönderilmîştir. Üçüncü yeni Bendlerin tadilinden tUpf ktejlir. L c biriaci.ve üçukinei mevkj. igetnirrlîz, ağustos başlarında HfnanımıA f v&zgeçridi ' '"'*"' kamarası vardır. iki vinçli bir ambarı bu gelmiş olacaktır. Terkos şebekesinin tevsi ve ıslahı etrafındaki ameliyata ve yeni getirilen makinelerin yerlerine konmasına devam edilmektedir. Terkos şebekesi tevsi edildikten sonra bendlerin tevsiine lüzum kalmıyacağı için evvelce bend lerde yapılması mutasavver bazı tadi lâttan vazgeçilmiştir. Terkos gölü civannda yeniden 60 metrelik bir su bacası da yapılmaktadır. ngiltere Kralı iyileşmiş olduğundan yarın Parise hareket edecektir. Umum îngiliz împaratorluğunun hükümdan ve yegâne bağı olan Altıncı Corc'un Fransa seyahatine başlaması; dünya politikasının en mühim bir hâdisesi olarak karşılanmaktadır. Çünkü bugün Avrupa politikasında mahiyet ve maksadları hayli farklı olmakla beraber en müessir ve hâkim rolü oynıyan iki zümreden yani Berlin Roma Tokyo ve Londra Paris mihverkrinden birinin sağlamlaşmasile bu seyahat çok yakından alâkadardır. Bundan kırk sene evvel Afrikanıc Sudan havalisindeki Faşoda'da, Fransız politikası ve ordusu îngiliz tehdıd ve zoru karşısında geri çekilmişti. Fakat bu hezimet Fransızların izzetinefsini hayli rencide etmiş olmasma rağmen İngiltere ile Fransanın anlaşmalanna bir başlangıç olmuştu. Çünkü her iki devlet dünyanın en büyük askerî, bahrî ve iktısadî devleti olmak istidadını gösteren Almanyanın karşısında menfaatlerinin ayni derecede tehlikede kalacağını düşünmüşlerdi. D ° Göçmen işleri Müsfik baba Sütlerin takimi meselesi Belediye îktısad müdürlüğü süt meselesinin ıslahı etrafmda yapmakta olduğu tetkikata devam etmektedir. îs tanbulda iki tane süt takim yeri mevcud olup bunlar da ancak hastanelerin ihtiyacmı temin etmekte, şehir ihtiyacı açıkta kalmaktadır. İlk tedbir olmak üzere takim yerlerinin ziyadeleştirilmesi düşünülmektedir. Romanya ve Bulgaristan Mahkemede tarziye vedan bu sene 22 bin ren suçlu oğlunu affedegöçmen getirilecek rek şefkatini gösterdi Bu sene memleketimize getirilmeleri mukarrer bulunan göçmenlerin nakline yakında başlanacaktır. Getirilecek göçmenler Romanyanm Durastar Türklerinden 12,000 kişidir. Bunlann emlâk ve arazi satış muamelelerinin icrasmda hazır bulunmak üzere Tokad saylavı Nâzım, bugünlerde Romanyaya gidecektir. Diğer taraftan haber aldığımıza göre, Bulgaristandaki Türklerin mallannın satı« işi etrafmda Bulgar hükumetile cereyan eden müzakereler ilerlemiştir. Bu sene Bulgaristandan da 10,000 kadar göçmenin memleketimize kabulü muhtemeldir. Asfalt inşaat ve kırpıla kîrpıla yıldız yapılan aylar! Beş yüz yedi bin liraya ihalesi yapılan yeni asfalt yolların inşaatma baş lanmak üzere hazırlıklar devam etmektedir. Bu yollardan çıkanlacak olan parkelerle de ikinci derecedeki cadde ve sokaklar tamir edilecektir. Kadıköyünde Selâmiçeşme ile Çiftehavuzlar arasmdaki 800 metrelik yolun inşaatı bitmiştir. Birkaç güne kadar da Ciftehavuzlardan Caddebostamna ka dar olan 1200 metrelik yolla gene Çiftehavuzlardan Cemilpaşa sokağına kadar olan 800 metrelik yolun tamirine baş lanacaktır. Diğer taraftan otomobil kazalarma mâni olmak üzere Zincirlikuyu ile Maslak arasmdaki çukurlarm da kapatılmaSonra, amele, ocaklarda toprak çök sma başlanmıştır. mesi, su basması, zehirli gaz hücumu, grizo iştiali gibi hertürlü tehlikelere ma kisilik bir tahlisiye müfrezesi vardır. ruzdu. Bu facialara kurban gidenlerin 45,000 liraya mal olan istasyonun büt köylerine dönmeyişi, kurtulanlann anlat çesi 18,000 liradır. Bütün masrafları tıkları korkunc hikâyeler, köylülerin gö madenci şirketler ve ferdler tarafından, zünde, ocağı cehennemdeki katran kuyu kudretleri nisbetinde, tesviye ve deruhde su haline sokuyordu. edilen bu müessese, Avrupada dahi örArtık, havza müdür ve başmühendisi neği az mükemmel bir teşekküldür. Amele Birliğinin ve sağlık teşkilâtının Cemal Zühtü Aysanm, bize verdiğı ocak amele ve müstahdemlerine yaptığı konferansta söylediği gibi, «henüz bir çoklarımızın hatırladığı sakat, tehlikeli nakdî yardımın ve bakımın tutan 1937 ve basit imalât usullerinin ve çok ıstırablı senesinde 300,000 liraya yaklaşmıştır. mesai hayatının ıslahına» geçilmiştir. Kömür havzası sağlık teşkilâtının evvelSimdi amele en esaslı sıhhat ve emniyet ce bahsettiğim 80 yataklı mükemmel Zonguldak hastanesinden başka Ereğli, tedbirlerile çalıştmlmaktadır. Artık, a mele, eskisi gibi, yorgunluktan düşüp ba Kandilli, Kozlu, Üzülmez, Kilimli ve yılıncıya kadar çalıştırılamaz, günde, Gelik dispanserleri amele ve müstahdemesai sekiz saattir. Ocaklarda kazalara minin yalnız kendilerine değil, ailelerine karsı tedbirler alınmıştır. Daha geçen de sefkat v$ ihtimamla bakar. Ocaklarda çalışan amelenin gündelik hafta îktısad Vekili, «Gazlerden korunhayat şartlarınm nekadar ıslah edilmiş ma ve kurtarma istasyonu» adile bir cankurtaran istasyonunun açılma törenini olduğunu ayrı bir yazıya bırakıyorum. ABİD1N DAVER yaptı. Burada 33 cihazla mücehhez 66 Said adında biri 10 sene evvel bir kadınla evlenmiş, fakat kadın kısa bir müddet sonra ölmüştür. Saidin evvelki karısından Muzaffer adında bir oğlu vardır. Ölen ikinci karıs.nın da eski kocasından Hatice isıninde bir kızı bulunmaktadır. îki genc, bir müddet evvel sevişerek kaçmışlar ve Saidden uzak yaşadıkları sırada Haticenin annesinden kalan malları yemişlerdir. Genc âşıklar, paralar bitince tekrar Saidin evine gelerek yerleşmişlerdir. Son zamanda Muzafferin babasile arası açılmıştır. Nihayet evvelki akşam Muzafferin eve getirdiği bir misafir yüzünden baba oğul arasında gene kavg£ çıkmıştır. Bu kavga esnasında Muzaffer, babasına hakaret ermiştir. Bu vaziyete fazlr. tahammül edemiyen Said oğlunu polise şikâyet etmiş, hakareti tesbit edilen Muzaffer, meşhud suçlar mahkemesine verilmiştir. Dün, üçüncü sulh cezada bu hakaret davasına bakılacaktı. Hâkim Reşid, suçlu mevkiinde otuıan Muzaffere babasına tarziye vererek elini öpmesini ve namuslu, dürüst bir rvlâd olacağma dair söz verirse bu tarziyeyi belki babasmın kabul edeceğini söylemişlir. Muzaffer, baba?.'nın ellerine sanlarak, bugünden itibaren namuslu ve müsfik bir oğul olacağına söz vermiş ve baba da bu tarziyeyi kabul etmİFtir. Muhakeme, sukut etmiştir. tskân ve Mübadele Komisyonuı un içtimaı Dün, İskân Müdürlügünde toplanan İskân ve Mübadele Konıisyonu, saat on dörde kadar süren bir mazakereden sonra muhacirlerin nakli ihalesine aid fiat üzerinde bir esas kabul etmiştir. Bu esas Vekâlete arzedilerek, muvafık cevabı geldiği takdirde mukavele yaDi!acak ır. f EVKAFTA Mütevellilik imtihanları Bazı cemaatler tarafından idare edilen vakıflara tek mütevelli tayinine dair olan mütevelli namzedlerine aid imtihanların bittiğini yazmıştık. îmtihana giren namzedlerin evrakı imtihaniyeleri, İstanbul Vakıflar Baş müdürü Hüsameddinin reisliği altında çalışan tevcih komisyonu tarafından tetkik olunmaktadır. îmtihan neticeleri yakmda ilân ve tebliğ edilecektir. ECNEBÎ MEHAFILDE Amerikalı profesör ve mual limler geliyor Amerikalı profesör ve muallimlerden müteşekkil 70 kişilik bir seyyah grupu bugün şehrimize gelecektir. Profesör ve muallimler, şehrimizde bir müddet kalarak pedagojik tetkikler yapacaklar ve bu münasebetle Üniversiteyi, muhtelif mekteblerimizi, enstitüleri ve müzeleri gezeceklerdir. Amerikalı terbiyecilere, Üniversite Pedagoji şubesinden bazı talebe ve asistanlar gezecekleri yerler hakkmda izahat vereceklerdir. KÜLTÜR tSLERt Orta Tedrisat Umum müdürü geldi Maarif Vekâleti Orta Tedrisat Umum müdürü Avni, bir ay mezuniyetle dün şehrimize gelmiştir. Umum müdür, mezuniyeti esnasmda orta tedrisat kador vaziyetile de meşgul olacak ve çifte tedrisat yapacak olan mektebleri tesbit edecektir. Neticede teessüs eden samimî itilâf; dünya politikasında asırlarca rekabet eden îngiltere ile Fransanın dünyanın birçok yerlerinde menfaatlerinin başka başka olmasından dolayı zamanına göre kâh gevşemiş, kâh sağlamlaşmış ve lâkin daima mahfuz kalmıştır. Lâkin bu itilâf isminden de anlaşılacağı veçhile hiçbir zaman vaktile Fransa ile Çarlık Rusyası ve şimdi de Frana ile Sovyetler Birliği arasmdaki ittifak iibi kat'î've muayyen bir ittifak şeklini almamış ve îngiltere her zaman politikasındaki serbestisini muhafaza etmiştir. Hatta ingiltere Fransaya şu veya bu ahvalde yardım edeceğini taahhüd etmekle beraber Fransadan ayni taahhüdü istememişti. Ancak Ren gayri askerî mmtakası Alman ordusu tarafından işgal edilerek Lokarno misakı bozulduktan sonra İngiltere ile Fransa karşılıklı askerî taahhüdlerde bulunmuşlardı. Fakat bu karşılıklı :aahhüdlerde de İngiltere, Britanya adalarının emniyet ve selâmetı için başka bir devletin daimî olarak eline geçmemesine lüzum gördüğü Fransanın Avrupadaki topraklarının askerî müdafaasına iştirak etmekten iîe'rî gitmemiştir. Bu taahhüdde de Fransanın kendi tecavüzde ve tahrikte bulunarak bir harb çıkarmamasını şart koşmuştur. Yani Fransanın orta ve şarkî Avrupadaki ittifak ve taabhüdlerinden dolayı gireceği belâya karşı İngilterenin kendisini müdafaa ve himaye edemiyeceğini anlatmıştır. Şu kadar var ki İngiltere ile Fransanın arasmdaki eski itilâfla yeni anlaşmanın ahval ve şeraiti arasmda mühim bir fark vardır. Son senelerde Avrupa siyasî mezheb itibarile cephelere aynldığı zaman İngiltere ile Fransa eski demokrasiye sadık kaldıklanndan âdeta kendiliğinden bir cephe teşkil etmiş bulunuyorlar. Bu siyasî akide karabeli iki taraf araiinda hususî bir teveccüh ve sempati u/andırmıştır. Ayni halettir ki bir zaman yekdiğerine can düşmam olduklanm bir türlü unutamıyan İngilizierle Amerikalılar arasmda ilk defa samimîbir teveccüh ve muhabbet uyand;rmıştır. Maahaza eski demokrasi akidesine üç büyük devletin sadık kalmaları bu devletlerin haricî politıkalarını birbirine sımsıkı bc.ğlamış değildir. Siyasette rol oynıyan daha ziyade maddî menfaatlerdir. İngiltere kendisinin maddî menfaatlerini Almanyayı korumakta, Japonyaya karşı koymakta ve İtalya ile anlaşmakta bulduğundan demokrasi düşüncelerini ikinplânda bırakmakla asla tereddüd etmemiştir. İngilterenin en büyük düşüncesi ne Avrupada, ne de Asyada büyük devletlerin birbirine düşrr.emesi, yani sulhun nıuhafazasıdır. Bunun için İspanyada ademi müdahale, Çekoslovakyada uzlaştırmak ve Uzakşarkta Japonyayı serbest bırakmak politikasma ısrarla devam etmektedir. İngiliz Kralınm seyahati münasebetile /apılacak temas ve müzakerelerde de İngiltere Fransaya karşı herhangi yeni bir taahhüdde bulunm;yacaktır. Bu seyahatin arifesinde İngiliz ve Fransız Başvekilleri arasmda teati edilen mektublann muhteviyatı da bunu isbat ediyor. ingiltere Fransayı kendi toprakları haricindeki yerlere aid taahhüd ve ittifaklarından dolayı ileri giderek mevcudiyetini tehlikeye koymaktan ihtiraza bir daha davet edecektir. Ciddî bir uzlaştırmak politikasma Fran=ayı iyice celbedecektir. Binaenaleyh İngiliz Kıalının seyahati sulhu sağlamlaştıracaktır. Muharrem Feyzi TOGAY,