CUMHURIYET 17 Haziran 1938 Telgraf Nihal kapıyı açıp da kocasının gene ayni vaziyette masanm önünde oturduğunu, elini başına dayamış, önünde duran kâğıdlara dalgın dalgın baktığmı görünce gayriihtiyarî kaşlarını çattı. Of bitirmedin mi hâlâ şu mektu bu? diye, söylendi. Halbuki akşamüzeri biraz çıkıp dolaşalım, sana bir sürprizim var, dememişmiydim.. Nekadar da me raksızsın Hasan!. Kocası derhal yerinde doğrulmuş, başını ona doğru çevirmişti. Yüzü biraz solgundu, koyu siyah, derin bakışlı gözleri vardı. Zoraki bir gülümseyişle: §imdi, şimdi bitiyor karıcıgım, dedi. Beraber sokağa çığınca postaya elimizle atarız. Nihal içini çekti, tekrar dışarı çıkmaga hazırlandı, fakat çckilmedcn evvel şikâyet dolu bir sesle şunları mırıldanmaktan kendini alamadı: Tuhaf bir izdivaç!. Evleneli şurada nekadar oldu?. Şimdi biz balayı geçiriyor sayılırız. Bununla beraber birbırimize küskün bir halimiz var. Ben otelde yalnız başıma sıkıntıdan ölüyorum. Sen ise daima odana kapanıyorsun, dünyadan bıkmış bir halin var. Sözünü bitirince dudaklarında acı bir tebessüm belirerek odadan çıktı. Hasan yalnız kalmıştı. Kendi kendine haklı kadıncağız, diye, söylendi, yavaş yavaş benimle evlendiğine pisman oluyor zavallı. Sonra tekrar elini başına dayadı, gözlerini halsiz halsiz kapadı. Ah bu mektub.. Ah bu mektub.. Evlendiği gündenberi hep onu yazmayı düşünmüş ve işte ancak bu sabah başlıyabilmişti. Onu postaya atmakla yıllardanberi devam edip giden hazin, üzücü bir ask hikâyesine nihayet vermiş olacaktı. Bu mektub çılgın gibi sevdiği bir kadına meş'um bir hükmü tebliğe gidiyordu. Sevdiği kadın çok uzaklarda yabancı bir memlekette bulunmaktaydı. Evliydi ve birçok manevî engeller onu kendisine gelmekten, kollarına koşmaktan geri tutuyordu.. Zavallı kadın.. O da Hasan kadar derdli ve me yustu. Hasan onun mektublarını okurken satırlar birer ateşten çizgi halınde gözlerini yaktığını hisseder, onları o kadar heyecan ve sabırsızlıkla bekleyip, sevincle aldığı halde okuduktan sonra bir çocuk gibi ağlardı. Bu mektublar daima ayrı lığın, taskın bir hasretin azabile kavruîup yanan bir kalbin çekt'klerinden bahse derler, koşmak atılmak isteyip de ayaklarını taktığı zincirden bir türlü kurtaramıyarak çırpınan bir mahkumun feryadlarını taşırlardı. Yıllardanberi birbirlerini görmeden yaşıyorlardı. Belki bir gün çektiklerimiz nihayet bulur, birlesiriz, diye düsiinen Hasanın nihayet bir gün sabn tükendi. Bu bitmez tükenmez bekleyişten usanarak yalnızlıktan çektiği azab lardan kurtulmak için hayatını değiştir meğe, evlenmege karar verdi. Zaten senelerdenberi onun ümdisiz münzevî bir hayat geçirdiğini gören birkaç yakm dostu ısrarla evlenmesini tavsiye cdiyorlardı. Genc adam biraz da onların tesirinde kalarak yakm akrabasından bir genc kıza talib oldu ve onunla derhal evlendi. Nihal yumuşak huylu, müşfık, sakin bir kızdı. Üstelik iç açıcı bir güzelliği vardı. Hasanla evlenir evlenmez daha ilk günlerden itibaren kocasındaki durgunlugu sezmiş, onun kendisine karşı aldığı lâ kayd, soğuk tavırdan açıkça şikâyet etmemekle beraber derinden derine kırıl mıstı. Hasan da ona olan vazifelerini hakkile yapamadığmı çok iyi biliyor, fakat bütün gayretine rağmen genc kadına şefkatten ileri bir alâka gösteremiyordu. Bir aydanberi herkesin akın akın kostuğu bu güzel savfivedevdiler. Bir değişiklik olsun, Nihal biraz hava alsın, oyalansm diye, bunu Hasan düşünmüstü. Fakat Nihal herseye rağmen hayatmdan hiç de memnun görünmüyordu. Hasan ise daima öbürünü, sevdiği kadını düsünüyor, onun hasretini eskisinden bin kat fazlasile içinde duyuyordu. Evlendiği zaman, sevdiği kadının, hayalinin kafasında gölgelenmesi, «hersey bitti» diyebilmesi için yalnız hayatına bir başka kadını karıştırmanm kâfi geleceğini sanmıştı. Bunun ne boş bir kuruntu olduğunu pek çabuk anladı. Öbürünü hâlâ ayni siddetle seviyordu. Tabiidir ki, herşeyden evvel izdivacmı ötekine bildirmesi lâzım geliyordu. Fakat günlerdenberi buna bir türlü eli varmamıştı. Ve nihayet işte bugün eline kalemi alabilmis ve birçok kâğıd kirlettikten sonra şu önündeki son yaprağı bıtırebıimisti. Bu mektubda genc kadına kısaca evlendığını haber veriyor: «Artık ikimiz için de birbirimizi unutmağa çalısarak kalbimizdeki askı yuvalarımıza karşı duymamız lâzım gelen alâka ve sevgi ile değistirmekten başka çare yoktur» diyordu. Kimbilir bu satırları okuyan güzel gözler nekadar ağlıyacaklardı.. Kendisi de bu mektubu yazarken az mı tstırab çekmisti? Fakat artık işte hersey bitmisti. Şimdi son sa tırları da ilâve ettikten sonra onu zarflıyacak, üzerini yazacak ve karısile dışarıya çıktığı zaman postaya atacaktı. Çonra, eger muktedir olabilirse şu zavallı Peride Celâl tzmirde bir işçinin işlediği cinayet İşinden çıkarılan Receb, ustabaşıyı öldürdü RADYO Maltalı güzel dansöz Saiia Fransız artisti Viviane Romance son çevirdiği «Maltızın evi» filminde bir lüks düşkünü kadın rolünü oynuyor Bu akşamki programj ANKARA: 12 30 karışık plâk neşriyatı 12,50 plâk: Turk musikisi ve halk şarkıları 13,15 dahilî ve harıci haberler 18,30 plâkla dans musikisi 19.15 Turk musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rıza ve arkadaşları) 20 saat ayarı ve arabca nesriyat 20,15 Turk musikisi ve halk şarkıları «.Handan ve arkadaşları) 21 çocuk Esirgeme kurumu namına konuşma 21,15 stüdyo salon orkestrası 22 ajans haberlerı 22,15 yarınki program ve Istiklâl marşı. İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk muslkisi 12,50 havadls 13,05 plâkla Turk musıkısi 13,30 muhtelif plâk neşriyatı 14 son 18,30 plâkla dans musikisi 19,15 konferans: Ali Kâmi Akyuz (Çocuk terbiyesi) 19,55 borsa haberleri 20 Grenviç rasadhane sinden naklen saat ayarı 20,02 Muzaffer Ilkar ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları 20,45 hava raporu 20,48 Omer Rıza tarafından arabca söylev 21 Muzeyyen ve arkadaşları tarafından Türk musıkLsi ve halk şarkıları 21.45 orkestra 22,15 ajans haberleri 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 22,50 son haberler ve ertesi günün programı 23 son. kadına, Nihale sahte âşık rolü oynamayı tecrübe edecekti. Kimbilir, belki de ıleride öbürünü unutur ve Nihali hakikaten sevebilirdi. Karısınm kendisine hazırladıgı sürprize gelince bunu hiç de merak etmiyordu. Dediğini yaptı. Biraz sonra karısile çıktığı zaman mektubu postaya attı. Sonra akşama kadar kol kola beraberce gezdiler. Genc kadın memnundu. Hasan onun sürprizini öğrendiği zaman heyecanlanmış, kendisine her zamankinden fazla sokulup alâka göstererek güzel sözler söylemişti. Nihal kocasmı dinlerken gözlerine dikkat c<lip onların derinlerinde gizli olan kederi farketmediği için memnun, mes'ud, sevincinden ne yapacağmı şaşırmıştı. Gezmeden geç vakit döndüler. îikisi de neşeli görünüyorlardı. Otele girer girmez derhal garsonlardan biri koştu. Hasana bir telgraf uzattı. Genc adam tel grafı ağır bir hareketle alıp açtı. Bir göz attı ve birdenbire yüzü sapsarı olarak olduğu yerde sendeledi. Karısı telâşla «ne var?» diye, soruyordu. Hasan inanmak istemiyormus gibi tekrar telgrafı okudu. Kâğıd titrek parmaklarının arasında sallanıyor, gözlerinin önünde kelimeler uzayıp kısalarak garib şekiller alıyordu. Telgrafta şunlar yazılıydı: «Kocam öldü. Derhal hareket edeceğim. Ebediyen seninim.» Genc adam başını kaldırdı. Gözleri karısınm korku ile büyümüş gözlerile karşılaştı. Bir an ne yapacaöını şaşırmış bir halde hareketsiz durdu. Sonra birdenbire sılkinip kendine gelerek: Bana kâğıd, derhal kâgıd getirin.. dedi. Nihal hiçbir şey söylemiyor, yalnız kocasına hayretle bakmakta devam ediyordu. Telgrafı veren garson koşup kâğıd getirmişti. Hasan hemen oracıkta titriyen bir elle kâğıda şu kelimeleri yazdı: «Hareket etme. Mektubum postadadır.» Kâğıdı büküp garsonun eline verirken boğuk bir sesle mırıldandı: Bunu yıldırım telgrafı olarak çek, çabuk.. O sırada karısı sokulmuş, koluna girmişti. Garson koşarak uzaklaşırken genc kadın alçak bir sesle fısıldadı: Fazla müteessirsin, bir felâket mi var? Hasan yavaşca onun kolundan kolunu sıyırmıstı. Ölgün bir sesle: Bana birşey sorma, dedi, rica ederim, sorma. Yalnız kalmak istiyorum. Derhal odama çıkacağım. Beni affet. Bu birkaç gün geçsin biraz kendimi toplarım belki.. Şimdi çok fenayım, çok fen a. Bunun benım için ne müthiş bir azab olduğunu anlıyamazsın. Bası önün« düşmüş. Yeni nekahetten kalkmıs bir hasta halsizliğıle merdivenleri güçlükle tırmanırken kendi kendine mınldanıyordu: Eğer biraz evvel yakında baba olacağımı söylemeseydi.. Solda maktul Haydar, sağda katil Receb İzmir (Hususî) Burada, Hükumet konağı yakınında bir tütün mağazas kapısmda vuku bu lan cinayeti bildır mıstim. Hâdıse, büyük bir teessürle karşılanmıştır. Çün Tahkikatı idare eden kü maktul tutün Muddeiumumı muavini Handan eksperi Haydar Yalaz kendi iş muhıtinde tanınmış ve sevilmiş bir adamdır. Tahkikatı Müddeiumumî muvaini Handan yapmaktadır. Varılan netice şudur: Kordonda Fethi Uyguner ve şürekâsı deposunda, Coya namında 19 yaşlarında bir kız vardır ki sesi de güzeldir. Coya, iş zamanlarında arkadaşlarına hafıf tertib şarkı söyler ve onları eğlendirirmiş. Tonga ustabaşılarından Receb de, bir aralık, denkler arasında Coya'ya şarkı söyletmistir. Bu hal, iyi görülmemiş olacak ki, maktul eksperle müessese saniblerinden Fethi kendisini işten uzaklaştırmak karannı vermislerdir. Fethi, buna rağmen, Recebe işlemediği günleri de dahil ederek haftalığını vermiş, fakat bundan evvel de: Korkma, birkaç gün geçsin, hâdise yatıssın, seni gene alırım. Demistir. Haftahğının tediyesinde ise, kendisine bir bonservis verilmiştir. Bundan asabilesen Receb, mağaza kapısına gelmis ve eksper Haydar bir iş için kapıya çıkınca, orada beklemekte olan Receb yaıuna yaklaşmıs ve: Bay Haydar, şunu bir oku, iyi mi yazılmış acaba? Diyerek bonservisi uzatmıştır. Hay dar bir göz atmak üzere bonservisi al dıktan sonra Receb, belindeki Brovnig tabancasını çıkarıp bir el ateş etmiştir. Kursun, Haydarın boğazına rasgeîmiş ve zavallıyı orada yere sermiştir. Haydarın kardesi silâh sesi üzerine fırlamış ve katilin pesisıra koşmustur. Katil elinde tabanca ile Hükumet dairesine girmiş ve bir jandarmaya yaklaşıp: Al su tabancayı, beni polise teslim et, birini vurdum. Demis, teslim olmuştur. İfadesinde diyor ki: Ben Coya'ya şarkı söyletmedim. Haydarın onunla alâkası varmış, kendisine ve müessese sahibine müracaat et tim: Beni bövle bir Ieke ile itham etrnevin, kendim çıkayım, dedim. Dinletemedim. O gün tekrar iş istemeğe gitmiştim, bu hâdise oldu. Yabancı merkezlerden müntehab parçalar Operalar ve operetler Beromunster; Comte de Lüxem bourg. 21,35 Lılle: Herodias. 21,05 Strassburg: Salombo. 21,40 Bukreş: Falstaff. 22,05 Frankfurt: Sihırli ağac. 20,40 21,05 21,15 21,35 22,05 Prag: Orkestra konseri. Riga: Letonya musikisi. Munih: Alman musikisi. Paris (P. T. T J : Orkestra konserL Roma: Italya Almanya mübadele konseri. 22,30 Pressburg: Orkestra konseri. 24,05 Kolonya: Alman musikisi. 21 Büyük konserler Oda musikileri 18,20 Prag: Muhtelif parçalar. 20,20 Bruksel: Muhtelif parçalar. 20,35 Stokholm: Musiki akademlsinia konseri. 22,05 Stuttgart: Konser. 23,20 Oslo: Muhtelif parçalar. Viviane Romance Paristen yazılıyor: Fransanın en kuvvetli sinema artistlerinden Viviane Romance, rejisör Pierre Chanel'in çevirip bitirmek üzere olduğu «Maltızın e\i» fılmındeki güzel dansöz Safia rolünü oynuyor. Bu vazife hiç şüphesiz başkasına verilemezdi. Çünkü Viviane sinemaya intisab etmezden evvel mükemmel bir MusicHalls dansözü oldwğu için oradaki rakıslarda büyük bir meharet göstereceği şüphesizdir. Viviane Romance, bu esmer yüzlü, genc kadın hassas dudakları arasından arasıra gösterdiği bir sıra inci dişleri, aşka ve hayata parlak nazarlarla bakan manalı gözlerile insana sanki Cezayirde doğmuş bir mahluk hissini vermektedir. Halbuki, hakikati halde Vniane'ın bu çeşid memleketlerle hiç alâkası yoktur. Âsıl ismi Pauline Hortmians olan bu kıymetli artist Fransanın şimal kasabalarından birinde doğmuş, sonra talıin ve kaderin sevkile Lyon ve oradan Parise gelmistir. Hayatını kazanmak mecburiyetinde olduğu için birçok işlere girip cıktıktan sonra nihayet büyük terzilerden birinin yanına manken olarak girmiş, lâkin orada da çok durmamıs, Moulin Rouge'da dans numaraları yapmağa baslamış, orada Mistinguett'le tamsmış, daha sonra da Tabarin'e geçmiştir. Gitgide nazan dikkati celbeden genc kız çok gülünclü bir operette mühimce bir rol oynamayı müteakib sinemaya intisab etmıs ve birçok filimlerde figüran olarak görünmüstür. Böyle bir tipin nadiren ele geçeceğini anlıyan rejisörler nihayet kendisine esaslı vazifeler vermekte gecikmemişlerdir. Çünkü Viviane'ın yüzündeki ifadeler, vücudündeki cazib inhinalar onun pek mükemmel bir «vefasız kadın» olabileceğine herkesi ınandırmıstır. Hususî hayatında gayet nazik, tatlı ve müsfik bir insan olmasına ve gerek sahnede, serekse beyaz perdede böyle görünmek istemesine rağmen Viviane sinemanın meshur bir «vefasız» tipi olmak mecburiyetinde kalmıstır. Artist asıl hakikî hüviyetini ne zaman gösterebilmek fırsatını elde ettiğini bizzat şöyle anlatıyor: Edmond. G. Treville beni «Aşk taciri» nin bir sahnesinde sördü. Oradaki vazifem birinden bir tokat yemek ve mukabele etmekte tereddüd etmemekti. Kimse bundan fazla birsey yapabiieceğimi zannetmiyorlardı. Halbuki o, hakikî hüviyetimi kesfetmis olacak ki «Liliom» ve «Prenses TamTam» da bana büsbütün yeni tarzda vazifeler tevdi etti. Fransız tarzı bir «vefasız kadın» oldum.. Yani Marlene Dietrich usulünde yanakları çökmüş, yaşı geçmis bir «vefasız» değil, genc ve hayattar bir «vefasız»... Evet bence her kadın «vefasız» tipini yaşatabilir. Alelâde bir daktilo bile.. Yeter ki âsıkını mükemmel bir şekilde tuzağa düsürmüş olsun!.. Nitekim, «Buseler diyan Napoli» de gene tam böyle kendi anladığım şekilde bir «vefasız» ı temsil ettim. Simdi Viviane Romance'ın asıl «Maltızın evi» filmindeki rolüne gelelim.. Bu kordelânın mevzuu oldukça enteresandır. Viviane'ı o eserde, Malta adasındaki bir rıhtım amelesinin metresi olarak göriiyoruz. Adam, sevgilisine çok düşkündür ve onun için nihayetsiz fedakârlıklar yap maktadır. Fakat genc kadın çok hoppa ve oynaktır. Ayni zamanda müthiş şatafa ta düşkündür. Bir gün bir inci tacirile tanısıyor ve onunla Parise kaçıyor.. Apartıman, otomobil, şık elbiseler sahibi oluyor, fevkalâde lüks bir hayat sürüyor.. Lâkin, sonunda eski âsıkı amele cesaret ve gözü pekliği savesinde onu tekrar buluvor. Ölümle tehdid ederek kaldırıp eski evine getiriyor.. Kadın, hayatının sonuna kadar o fakirane kulübede sefalet içinde mahpus yaşıyor.. Viviane yekdi ğerine zıd bu iki muhitte hâdiseler içerisinde rolünü o kadar canlı oynuyor ki hakikaten bu havatı yasadığını zannediyorsunuz.. E.. Ondan da başka türlüsü beklcnmezdi kü. Askerî bandolar 20,15 21,05 21,05 21,25 Saarbrucken: Muhteltf havalar. Kbnlgsberg: Nefesli sazlar orkestrası. Viyana: Muhtelif havalar. Sottens: Muhtelif havalar. NÖBETÇİ ECZANELER Mevlidi Nebevî Memleketimizde birçok hayratı olan Mısırlı merhum Prenses Zeyneb Kâmilin ruhuna ithaf edilmek üzere bu pazar günü öğle namazından sonra saat birde Beyoğlunda Ağa camiinde Mev lidi ftebevî okunacaktır. Merhumenin namma hürmet ve muhabbeti olanlar davet edilmektedir. Teşekkür Hayat arkadaşım Seraceddin Hasırcıoğlunun cenazesi münasebetile gerek cenazesine gelmek ve gerek telgraf ve mektubla teessürümüze iştirak eden dostlanmıza ve bilhassa cenazenin kalkmasında büyük yardımlan olan direktör Nuri Onur ve bütün Kabataş lisesi ailesine teşekkürlerimi bildiririm. Merhumun zevcesi Rana Hasırcıoğlu Duvar çökünce... Dün saat 9 da Yusufbaşı caddesinde 9 numaralı evin bahçesinde kazdığı duvar hendeŞinin dibindeki toprak yığını çökerek altında kalan Osep, İtfaiyenin yardımile kurtarılmıştır. Ruhsatsız duvar kazdıran ve sahibi Mançapulo hakkında takibata baslanmıştır. Açık teşekkür Oğlumuz, kardeşimiz teğmen Necatinin kilve tası ameliyatını meharetle yaparak hayatını kurtaran Gülhane hastanesi bevliye profesörü Bay Fuad Kâmille Başasistan Kemal, asistanları Bay Ziya, Emin. Hayriye ve ameliyattan sonra tutulduğu zatürrie hastalığı es nasında geceli gündüzlü müşfik ihti mamlarile hastamızı iyi eden asistan Bav Bürhana, stajver doktor Mehmed Celâl Yardımcıva, dahiliye asistanı Bay Ragıba ve diğer stajver doktorlarla hemşirelere sonsuz minnet ve şükran larımızın alenen iblâğma muhterem gazetenizin tavassut buyurmasını rica ederiz. Annesi Ağabeyisi Saffet Özerkan Hüsevin Özerkan îki muslukçu yakalandı Emniyet müdürlüğü ikinci sube me murları, Necmi ve Sabri admda iki muslukçuj*u yakalamışlardır. Bunlar. Üsküdar, Küçükpazar, Bakırköy, Ka litarya, Paşabahçe, Arabcamii, Unka panı, Beykoz. Hocapaşa ve Kadıköyünde muhtelif zamanlarda hırsızlıklar yapmışlardır. Caldıkları para miktarı 970 lira kadardır. Bu gece şehrimizın muhtelif semtlerindekı nobetçı eczaneler şunlardır: Istanbul cihetı: Enıınonünde (Mınasyan), Alemdarda (An Rıza), Kumkapıda (Cemıl), Kuçukpazarda (Necati Ahmed), Şehzadebaşında (Hamdi), Fenerde (Emilyadı), Karagumrükte (Fuad), Şehremininde (Nâzım), Aksarayda (Sarim), Samatyada (Rıdvan), Bakırkoyde (Istepan), Eyubde (Arıf Beşer) eczaneleri. Beyoğlu cıheti: Şışlı Halâskargazi caddesinde (Asım), Taksım Cumhuriyet caddesinde (Kurkçiyan), Kalyoncukullukta (Zafıropulos), Firuzağada (Ertuğrul), İstiklâl caddesinde (Galatasaray), Tunelde (Matkovıç), Okçumusada (Yeniyol), Fındıklıda (Mustafa Naıl), Kasımpaşada (Mueyyed), Haskoyde (Nesim Aseo), Beşiktaşta (Süleyman Receb), Ortakoy, Arnavudköy, Bebek eczaneleri. Kadıköy Eskiiskelede (Sadık), Yeldegirmeninde (Üçler), Uskudarda (Ittihad), Büyükadada (Halk), Heybelıadada (Tana§), jf Adolphe Menjou ile karısı 7 hazi Beykoz, Paşabahçe, A. HLsar eczaneleri. randa Nevvyork'tan «ile de France» vapuruna binerek Avrupaya müteveccihen Mes'ud bir evlenme yola cıkmıslar ve ayın 13 ünde Havre Gazetemizın gumrük komisyoncusu limanma çıkmışlardır. Mersin Nakliyat şirketi sahiblerinden ~Jr Fransız artistlerinden Corinne Abid Güranın Bayan Rahmiye ile ev Luchaire Londrada çevrilmekte olan lenme törenleri dün Emırgândaki ha «Kadmlar hapisanesi» ismindeki filimde nelerinde yakın dostları huzurunda icra büyük muvaffakiyetler kazanmıştır. Bu edilmiştir. Genc evlilere saadetler di kordelâ vaktile Fransada yapılmış ve leriz. gördüğü rağbet üzerine tngilterede de inÖLÜM gilizce bir versionu vücude getirilmek isŞehid Celâl Paşa kızı ve merhum ertenmis, fransızcasında basrolü oynnjan kânıharb miralayı Adilin zevcesi ve eCorinne de İngiliz filim amili tarafından davet olunmuştur. Fransız gazeteleri în mekli General Mustafa Şaban Öktemin baldızı Bayan Hadiye müptelâ olduğu giliz matbuatınm bu artistin resmini neşhastalıktan kurtulamıyarak vefat et rederken altına «ikinci bir Greta Garbo» miştir. Cenazesi bugün Gureba hasta cümlesini yazmakta olduklarını kaydet nesinden saat 10 da kaldırılarak Sirkemektedirler. ciden motörle Harem iskelesine nakledılecek ve öğleyin namazı Selimiye camii şerifmde kılmdıktan sonra Karacaahmeddeki aile kabristanına defnedilecektır. Mevlâ rahmet ej'lıve. Bir iki satırla ") 196 NATTANIN Ucuz seyahati 23 temmuzdan 24 ağustosa kadar Herkese uygun Lira ÖLÜM Samsun eşrafmdan merhum ALDIKAÇTI ZADE Rüştü haremi Zülfiye Aldıkaçtı dün rahmeti rahmana kavuşmuştur. Cenazesi bugünkü cuma günü saat 11,30 da İstanbul Belediyesi civarında Binbir direkte Askerlik şubesi karşısındaki 1 No. lı evinden kaldırılarak namazı Eyübsultan camii şerifinde kılındıktan sonra mahalli mezkurdaki aile kabris tanına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyliye. Otel, yemek, tren, vapur Dut ağacından düştü Dün saat 12.30 da Ortaköyde Cavidağa amahallesinde oturan tesviyeci Yunusun Satılmış ismindeki çocuğu, çık tığı dut ağacından yere düşerek yara lanmıştır Yaralı çocuk, imdadı sıhhî otomobilile Beyoğlu hastanesine kaldı rılmıstır. Gidiş Köstenceden Pasaport, bütün vizeler, eşya nakliyeleri dahil (Pasaportu olanlardan pasaport masraflan indirılır.) VEFAT Mektebi Harbiyenin eski ve emektar muallimlerinden esliha hocası emekli albay İsmet vefat etmiştir. Cenazesi Kısıklıda tramvay istasyonu civarındaki evinden bugün saat 11 de kaldırılarak namazı öğleyi müteakib Altunizade camiinde eda edildikten sonra Karacaahmed mezarlığmdaki aile kabristanına defnolunacaktır. Tiirkiye felsefe ve içtimaiyat mecmuası 16 ncı sayısı çıktı. Üçer gün Budapeşte, Berlin, Viyana, Roma İkişer gün Prag, Miinih, Venedik, Milâno, Napol Birer gün Dönüş Brindiziden Yeni çıkb ilk aşk H. Rifat Türgenef ÜÇÜNCÜ BAS1Ş Şimdiye kadar fiatı yüz kuruş olan bu meşhur eser üçüncü defa olarak Hilmi Kitabevi tarafından nesrolunmuştur, M r c a: N A T T A üa a t • Galatasaray, Tel. 44914 Bükreş, Laypzig, Dresten, Nurenberg, Triyeste, Atina