1 Haziran 1937 CUMHURIYET KIBRIS MEKTUBLARI: Bir îngiliz gazetesinde Yumurtalarımız için yeni Türklüğe y apılan hakaret mahrecler bulmalıyız «Cumhuriyet» in neşriyatı şükranla karşılandı Lefkoşa'da büyük bir askerî kışla inşa ediliyor îktısadî hareketler Italyamn takib ettiği ekonomi siyaseti Romanın da siyaseti Berlin gibi «başkasına muhtaç olmadan yaşamak» tır Deliler, delilikler ski bir tarihte Sıvasta bulunu yordum, gencdim, şiire hevesleniyordum, «öyle sözü duyma İtalyanın istikbalde takib edeceği eko kunun müthiş zorluklarla karşılaşmakta sın kulaklar âludesi olmasm dudaklar» Kıbrıs (Hususî nomi siyasetinde tutmak niyetinde bulun bulunduğunu söyledikten sonra: beytini hatırlatacak biçimde yaveler ka muhabirimizden) duğu istikamet geçen on gün içinde en « Metodik ve seri usuller takib edi ralıyordum. Bir gün yanıma bir delikanlı Son mektubumda, salâhiyettar iki zat tarafından oldukça lerek istifadeler temin edilecekse de bu geldi: buradaki içtimaî ha Sen, dedi, okur, yazar geçiniyor açık bir surette izah edildi. Duçe ile Ma ancak birçok zaman geçmekle kabil olayattan bahsederken caktır.» demiş ve Roma taburlarının zap sun. Lâyık ve lâgaydamdır ne demektir, liye Nazın Taon de Revel tarafından bu Kıbrıs Türklerinin 1936 senesinde Bulgaristan harice siyasetin ana çizgileri anlatıldı. Geçenler tettiği yerlerden en geniş bir surette men bil bakayım. her bakımdan ana 465,559,000 levalık yani bizim paramızde korporationlann üçüncü umumî mecli faatler istihsalinden evvel tamamile kendi Lâyıkı anladım amma lâgaydamı bir vatanla olan sıkı la 7,400,000 lira kıymetinde yumurta sine riyaset eden Duçe çok mühim bir nu kendine yaşamak politikasının tahakkuk türlü bulamadım, sordum. ihrac etmiştir. Halbuki 1935 senesinde bağlılıklannı ve bu Nerede gördün bu lugatı? bu ihracat 401,359,000 leva idi. Bulga tuk söyledi ve bu nutkun akisleri çok e edemiyeceğini iîâve etmiştir. alâkanın ehemmiyeBinaenaleyh Romanın takib etmekte ristamn en fazla yumurta ihrac ettiği hemmiyetli oldu. Roma Berlin mihveri Ben uydurdum! tine binaen gerek türmemleketler Almanya, İsviçre, İspan yalnız dahilî siyasetleri için değil, fakat olduğu kendi başına yaşamak siyaseti itMeğer zavallı şiire merak sardırmış kiyatçılara ve gerekya ve Avusturyadır. Yugoslavya 1936 bu iki memleketin takib edecekleri eko halât ve ihracat hareketlerinde yani baş ve kaydırmış imiş. Bunu öğrenince şiire se tarihçilere etüd senesinde harice 120 milyon dinar yani nomi politikası için de demokrat devletle ka milletlerle teşriki mesaide açık kapı hevesim azaldı ve delikanlının İstanbul mevzuu teşkil edebibizim paramızla 4 milyon lira kıyme rin alâkalanm uyandırmaktadır. bırakmaktadır. tımarhanesinde öldüğünü duyduktan sonleceğini kaydeyle tinde ve 1935 senesinde de 104 milyon Mussolini başka bir cepheye geçerek ra ise o heves tamamile söndü, kaybolup miştim. Reich'in son fevkalâde toplantısmda dinar kıymetinde yumurta ihrac etmişLefkoşa'da Turk konsoloshanesi Hitler'in dört senelik ekonomi programmı sözlerini ikmal etmiştir. Son günlerde gitti. Filhakika bu, öytir. Yugoslavyamn en fazla yumurta *** \t bir haleti ruhiyedir ki bütün Kıbns buraya gelen Türkiye postasile görüyor ihrac ettiği memleketler Çekoslovakya, hiçbif suretle ter^.etmek niyetinde olmadı meb'usan meclisine verilen 1937 1938 Beş altı gün evveldi. Onsekizinci Lüi ve anlıyoruz ki öteki refikleri sustuğu Almanya, îngiltere ve İtalyadır. Ro ğına dair söylediği açık ve kat'î sözleri senesi bütçesinde 3,173,000,000 liret Türklerini, haricî bir çok müeyyıdelere rağmen, her fırsatta, kendilerini mukaddes halde yalnız ve yalnız (Cumhuriyet) manya ise 1936 senesinde "harice 1336 İngiliz efkân umumiyesinde pek büyük açık vardır. Bu açığm en ehemmiyetli bir devrinin şairleri gibi giyinmiş yaşlı bir aana vatana ve mukaddes mefkureye ma The Cyprus Mail'e cevab vermiş ve böy vagon yumurta ihrac etmiştir. Halbu bir intıba bırakmıştı. Şimdi de Mussolini kısmının yani 1,200,000,000 liretin şarkî dam matbaaya geldi, arkadaşım sekreter Feridun Osmanın karşısma dıkildi, bir nen bağhyacak muhtelif hareketler icrası lehkle Kıbns Türklerile ana vatan ara kı 1935 senesindeki ihracatı ancak 805 aşağıyukan ayni şeyleri hemen ayni kat Afrikaya tahsis edildiğini anlatmıştır. Yeni bütçe münasebetile mecliste be tomar kâğıd uzattı: sındaki manevî yakmlığı bir kat daha vagondu. Romanyanın en fazla yumur iyetle bildirdi: «Italya, hiçbir vakit kendi çeklinde tecellı etmektedir. ta ihrac ettiği memleketler îngiltere kendine yaşıyabilmek ekonomi sistemini yanatta bulunan Maliye Nazırı da: Şedövr, dedi, gerçekten şedövr. Bunun en giizel misalini son günlerde kuvvetlendirmiştir. (yüzde 75,5), Almanya (yüzde 10.7), değiştirmiyecektir.» dedi. « Bir milletin ekonomi kuvvetini Gazetenizi evci bâlâya çıkarır. gördük: İngiliz Kralı Sa Majeste AltınGazeteler, mevzuubahs yazıyı iktiba Çekoslovakya (yüzde 8.15) tir. cı George'un tac giyme merasimi müna sa hazırlanıyorlar. Hatta rumca refikleriFeridun, acı bir ilâc sunulmuş gibi yüBu durumun sebebleri pek kolay anla toplanmış servetler ve bankalann mah • Bizim yumurta ihracatımızsa 1935 sesebetile burada intişar etmekte bulunan miz bıle. Bir kısım milliyetperverler de nesinde 1,369.000 lira ve 1936 senesin şılır. Mussolini'nin de nutkunda hatırlat zeninde saklanmış altınlarla ölçmeği iti zünü ekşitti, müessirden esere intikal etThe Cyprus Mail gazetesi, bir nüshai fev mezkur yazıyı bizzat The Cyprus Mail'e de de 1,682,000 liradır. Yani 1936 sene tığı gibi Italya Habeşistanı istilâya kalk yad edinmiş olanlar faşist ekonomisinin miş ve bir tomar saçmayla karşılaştığını kalâde neşretmişti. Ingilizce ve rumca o göndererek kendisini tarziye vermege da sinde Bulgaristan harice bizden 5 mil tığı devrede elli iki hükumetin iktısadî kuvvetinden şüphe etmektedirler. Fakat anlamıştı. Bununla beraber kâğıdları allarak neşredilen bu sayıda, değil yalnız vete karar vermişlerdir. yon 718,000 lira ve Yugoslavya da muhasarasına maruz kalmıştı. Bu muha İtalyanlar kat'iyyen bu hususta şüpheye dı, nezaketini takındı ve sordu: " Kıbrıs Türklerini, bütün Türkluk dünyaBakalım The Cyprus Mail bu centil 2,318,000 lira fazla yumurta ihrac et sara tekran faydasız olan malum sebeb düşmemektedirler. Bu kuvvetler doğru Kiminle teşerrüf ediyorum? miştir. Bizim yumurtalarımızm kalite lerden dolayı müessir olmamıştı. Hatta dan doğruya ticaret eşyası olmıyan intismı alâkadar edecek mahiyette haysiyet menliği gösterecek mi? Bir şark tarihi mütehassısile. si son seneler zarfında İktısad Vekâlezam, itaat, fedakârlık ve işte sebat ve şiken ve tarihî hakikatlere tamamen zıd *** petrol üzerine zecrî tedbir konmamıştı. Ve ilâve etti: tinin aldığı çok sıkı tedbirler sayesin arzudur. Bu manevî kıymetler faşist ekobîrkaç satır yazılmıştı. Böyle olduğu halde bile Italyamn sürükKıbnsta örfî idare kaldırılıyor de fevkalâde ıslah edîlmiş ve yabancı Akhmdan şüphe etmemenizi rica nomisinde maddî kıymetlerin yerini tutGazetenin; sahifelerinde rumcaya yer lenmekte olduğu tehlike meydanda idi. Kıbrıs (Hususî muhabirizden) piyasalarda Türk yumurtası artık çok ederim. Gerçi bir aralık tımarhaneye girmaktadırlar.» demiştir. verdiği halde, nedense, güzel türkçemızi Şimdi Mussolini atlattığı bu tehlike vesileiyi bir nam kazanmıştır. Bu mütaleanm hakikate ne dereceye dim, hatta iyileşip çıktıktan sonra talih ihmal edişine zaten muğber olan bura îngiltere Kralı Sa Majeste Altıncı GeYumurtalarımızm evsafı Bulgar, Yu sile daimî faydalar temin etmek emelinde kadar tevafuk edeceği bittabi ileride an sizlik eseri olarak ikinci, üçüncü ve dörorge'un tac giymesi münasebetile Kıbns iTürkleri, üstelik bir de millî izzeti nefsigoslav ve Rumen yumurtalarından hiç bulunuyor. Bunun içdn çizdiği ekonomi sidüncü defa orayı gene boyladım. Lâidn mizi rencide edecek yazılar muvacehesin Valisi Sir R. Palmer, irad ettiği bir nu bır veçhile aşağı değil, bilâkis üstün yasetinin istikametine Italyamn merbut laşılacaktır. şımdi Eflâtun kadar akıllıyım. Rapor tukta, 1931 Rum kıyamı münasebetile dc feveran etti. kalmasım, yani kendi kendini idare edevazedilen idarei örfiyenin kaldmlacağmı dür. O halde komşularımızın yumurta Yazı şudur: MÜTEFERRÎK larım da cebimde. ihracatı artarken bizimki neden düşü cek ekonomi istiklâline erişmesini istiyor. söylemiştir. Bu müjde, bütün Kıbrıslılan Feridun, elini koynuna sokan misafiri ' «Kıbnsta üç asır barbarca bir zulüm yor? Eğer İspanya ve Almanya piyasaMussolini îtalyanm benzin ve emsali Çemberlitaşta yıkılma sevindirmiştir. Gazeteler, tabiî halin av ları bugün yumurtalarımıza kapalıysa zahmetten kurtarmak için tehalük gös Ve istibdadm gölgelediği parlak semalar terdi: tehlikesi yok altında, Vis Amiral Lord Hey tarafın det etmiş olmasından dolayı, eskisi gibi biz de komşularımız gibi îngiltere, Çe maddelere olan ihtiyacmın 1938 senesinbir meşrutî meclis lüzumundan bahset koslovakya, İsviçre ve Avusturya piya de tamamile dahilen temin edilmiş olacaÇemberhtaşm bazı kısımlannm yı Hacet yok bayım, sözünüze inanıdan İngiliz bayrağı dalgalandınlmadan salarını tutamaz mıyız? Benim kanaa ğmı da söylemiştir. Gelecek sene içinde kılma tehlikesi gösterdiği etrafmda or yorum. yıllarca evvel, Büyük Britanya lehinde mektedir. tim tutarız ve biz bu piyasalara pekâlâ madenkömürü ithali 8 milyon tona indiri taya atılan haberler son günlerde gene HH* hisler doğmuş bulunuyordu.» Kıbnsta çıkarılan pullar yerleşebıliriz. lecek ve memleket için mutlaka lâzım o tazelenmiştir. Dün bu zat gene boy gösterdi, Feridun Son mektubumda tatili neşriyat ettikKıbns (Hususî muhabirimizden) M. TEZEL lan bakiyye 4 milyon ton da dahilden is Bu hususta alâkadarlardan yaptığı Osmanı ilk ziyaretinde olduğu gibi tan ierinden bahsettiğim (Söz) ile (Ses) ga Sa Majeste îngiliz Kralı Altıncı GeortihsaT eHîîecektir. Maden, kumaş ve zira mız tahkikatta, bu şayianın aslı olma tanlı bir selâmla taltif etti: zeteleri, bir müddettenberi tekrar sahai ge'un tac giyme hatırası münasebetile tedbir ittihazına Bursa Orman Müdürü at mahsulâtı için de Mussolini ayni nik dığmı, bu yolda ve mecburiyet hisseda Yazılarımı okudunuz mu, okudu intişara çıkmış bulunduklan cihetle mat mevkii tedavüle konan posta pullarmdan şimdilik lüzum binliği ilân etmiştir. buat vezaifinin en tabiî vecibesini yerine 40,000 tanesi zarflara konarak postaya dilmediğini, zaten taşın çemberlerinin nuzsa beğendiniz mi? tevkif edildi Mussolini'ye göre hazırlanan bu kendi 1326 senesinde gayet muhkem surette Feridun, mahud tomarı yazıhanesin getirmekte tereddüd etmedıler ve mezkur verilmistir. Bunlardan 22 bini taahhüdlü gazeteye susturucu cevablar verdiler. Bu mektubdu. Bursa 31 (Hususî) Vilâyet orman kendine yaşamak plânının haricde endişe takviye edildiğini ve halihazırda da taş den çıkarıp uzattı: ler doğurması caiz değildir. Çünkü faşist ta hiçbir yıkılma tehlikesi mevcud olcevabları, gene burada çıkan ingılizce Çok güzel yazı. Fakat bin tefrika 12 mayısta mezkur pullardan bütün müdürü Zühtünün bir takım genc kadın Embrol gazetesi kendi sütunlanna geçirdi Kıbnsta 1600 sterlinglik satış yapılmış ve kızları evinde toplıyarak ahlâk ve Italya diğeT müstahsil milletlere karşA madığını öğrendik. tutar. Ayni zamanda çok ilmî bir üsiub ve böylelikle İngiliz centilmenlığine par tır. âdaba mugayir bazı hareketlerde bulun ekonomi istiklâlini temin etmekle tecerrüYalnız, Çemberlitaşa lâzım gelen e ile yazılmış. Gazete harcı değil. Affui'zı lak bir misal vererek refikini mahcub etti. duğu nazarı dikkati celbetmiş ve dün de doğru gitmekte değildir. Ancak istih hemmiyetin verilmesi ve ziyaretçiler dilerim. Kıbnsta askerî kışla inşaatı cürmü meşhud halinde suç ortağı Nermin sal kabiliyetlerinin müsaid olduğu derece üzerinde iyi bir tesir bırakabilmesi için Kıbns Türklerinin bu millî asabiyetDört defa tımarhaneye girip çıktığım Kıbrıs (Hususî muhabirimizden) ile birlikte yakalanmıştır. de istiklâlinin en yüksek derecesine çık etrafındaki barakalarm istimlâk edilip söyliyen şark tarihi mütehassısı, sükunla leri, dost Rum matbuatında da makes o sahanın temızlenmesi ve taşın küçük Lefkoşa'da yapılmakta olan askerî kışla buldu: Dün pazar olduğu halde Adliyede mağa muvaffak olmak için çabalamakta bir bahçe içine ahnması yolunda bazı tomarını kucakladı: Esperini ve Gibriyakos Filâks gazete inşaatı üç, dört sene sürecektir. înşaat sabahtan geç vakte kadar bu davaya ba dırf Garib şey, dedi, kırk yıl evvel de teşebbüsler vardır. Asrî muharebelerin karakteri ve bilhasleri, The Cyprus Mail'i tenkid ederek için 50,000 sterling sarfedilecektir. Kış kılmış, bugün de cürmü meşhud mahkeTarik gazetesi, Servet gazetesi, Mizan Otobüslü seyyahlar asla unutamıyacağımız derecede büyük lanın inşası bittikten sonra Leymesun ka mesinde alenî muhakemesi devam etmiş. sa deniz, tayyare ve motörlü ordulann gazetesi, Tercümanı Hakıkat gazetesi saBelçika fabrikatorlarından mürekkeb hibleri bu eserim için ayni sözü söylemişbir nezaket ve hakikatperverlik gösterdi sabasına tâbi Polemitya a^kerî kampında bilâhare davaya hafi olarak bakılmışhr. ihtiyacı gözönüne getirilince silâhlanma asker bulundurulmıyacaktır. Halk Adliye binasmın içinde ve dışın meselesinin ortaya çıkardığı meselenin bir seyyah grupu Brüksel'den hareket lerdi. ler. da muhakemeyi takib ediyordu. Neticede vüs'ati pek güzel anlaşılır. Faşist rejimı ederek, otobüsle bütün Avrupayı do O giderken ben düşünüyordum ve: Bunlar, bütün bu mahallî gazetelerin laşmış ve şehrimize gelmiştir. İki günorman müdürü Zühdü ile suç ortağı Ner ekonomi teşkilâtını daima harbi gözönünArabacıların telâşı yazdığı nezaketâmiz yazılar, şüphesiz ki denberi Tokatliyan otelinde oturmakta Unutmıyan deli, diyip gizli bir hayret min tevkif olunmuştur. de tutmakla hazırlamaktadır. Bundan olan Belçikalı seyyahlar bugün gene geçiriyordum. Hafıza da akıllıya yakı bizim kalbimizi almıştır. Fakat bunlann Sırt hamallığı ve eşekle nakliyatın başka doğrudan doğruya liretin muha otobüsle memleketlerine döneceklerdir. şıyor galiba. yanında, bizim için ebedî bir teselli ve men'i için tedbirler ahndığmdan telâşa düşen yük arabacılan Belediyeye mü tnhisarlar Evrak müdürlüğü fazası ve ticaret bilânçosunun muvazeneBu akşam gene Belçikadan 15 kişilik mefharet vesilesi teskil eden millî bir alâM. TURHAN TAN ka var ki, bilhassa ondan bahsetmek isti racaat etmişlerdir. Her nekadar sırt haMünhal olan İnhisarlar Umum Mü sini temin etmek mecburiyetindedir. Bü bir seyyah grupu daha şehrimize gelemallığı ve eşekle nakliyat menedildık dürlüğü Evrak şubesi müdürlüğüne bu tün bunlar nazarı dikkate alınınca kendi yorum: cektir. Otobüsle seyahat eden bu ikinci Borsa Komiseri Londraya ten sonra bunlann yerlerine motörle Ötedenberi vatan ve millet meseleleri müteharrik vasıtalar geçecekse de bu kalemin şefi Kemal Sunal tayin edil kendine yaşamanın faşızm için hayat grup da şehrimizde iki gün kalacaktır. gitti memat meselesi olduğu meydana çıkar. üzerindeki hassasiyeti, ana vatandan her karardan arabalar müteessir olmıyacak miştir. Çarşamba günü de Fransanın Nis Borsa Komiseri İhsan Rifat, Osmanh Mussolini Habeşistan varidatından şehrinden hareket eden bir otobüsle on Bankasınm Londrada yapacağı senelik Kıymetli memurlardan olan Kemale nasılsa uzak düşmüş biz Türkleri minnet tır. Bilâkis araba nakliyatınm daha tar bırakan «Cumhuriyet» in neşriyatı. muntazam bir şekle konması için Be yeni vazıfesinde muvaffakiyetler te bahsederken bunların fevkalâde bir iki kişilik bir Fransız grupu İstanbula umumî toplantıda hükumetımizi temsil Meselenin dedikodusu henüz bitmeden lediyece tetkikat yapılmaktadır. menni olunur. etmek üzere Londraya gitmiştir. «•kuvvette» olduğunu ve fakat tahakku gelecektir. Yumurtalarımızm yüzde doksanım ihrac ettiğimiz İspanya ile Almanyanın şimdi bütün mallanmıza kapalı bulunması yüzünden bu sene harice yumurta ihrac edemediğimizi ve bu mevsim ancak Yunanistanla îtalyaya az miktarda yumurta satabildiğimizi yazmıştım. Yumurta ihracatımız böyle azalırken piyasa rakiblerimiz olan Bulgaristan, Yugoslavya ve Romanyanın yumurta ihracatı artmaktadır. i fr Cumhuriyetin edebî tefrikası: 89 BİZ ÎNSANLAR Yazan: Peyami Safa Samiye Hanım içeri girdi ve Orhana larını gösterir. Şimdi mektebe oğlunu gördoğru koştu: meğe gitmiş. Haydudun zoruna bakın, Safa geldiniz, dedi, ben burada hâlâ aklı bende. Köyün bakkalı çakkalı olduğunuzu bilmiyordum. Çok memnun da onu teşvik ederler, üstüme saldırdı. oJdum. Ben şimdi ne yapayım? Hüseynin anlaVediaya döndü: tışından vallahi gözüm korktu. Oturdu ve titriyen ellerile bir sigara Mustafa çıkmış hapisten... dedi, yaktı. Ateş vermekte geciken Orhana babizim ahçı Hüseyin görmüş. Şimdi anlattı. Yanm saat evvel kahveye gelmiş, karak tekrarladı: Bütün esnaf, kayıkçılar ayağa kalkarlar. Ne yapayım ben şimdi? Bunlar aUğursuza bir ikram, bir iltifat... Boy yak takımı... Hepsi haydud... Zaten banuna sarılan, elini öpen, kıyametmiş... na diş biliyorlar... Nankör tulumbacı Musiberin nesine ayol? Bu iltifat benim lar... Hepsi o kadar ekmeğimi yemişler: başımı yardı diye mi? Herkes bana o ka Bakkalı da, kasabı da, kayıkçısı da... idar mı düşman? Hüseyin beni telâşa verdi: «Hanımefendi, diyor, siz bahçeye filân çıkmayın, ne Samiye Hanımm yüzünde korku ve ofke, hafif sarı kırmızı bir dalgalanışla olur olmaz, duvardan atlar, bir ağac arbirbirine kanşıyordu. Orhana ve Vedia kasına gizlenir, bir fenalık yapar.» diyor. Jra bakarak devam etti: Ahali başmm etrafına toplanır, Orhan sordu: Çay, kahve ikram eden edene... Gözü Mektebe, oğlunu görmeğe mi gitti, Çıkası... Benim için neler söylemez: «Al dediniz? lah var, der, ben o karının gözlerini oy Evet, Orhan Bey. Size zahmet mazsam gözlerim kör olsun!» Hem bunu olmazsa... löylerken Hüseynin yüzüne bakar, tırnakOrhan bir sigara vakmak icin elini paketine götürürken vazgeçerek doğruldu: Basüstüne, dedi, Mustafayı zaten merak ediyordum, görmek istiyordum. Kendisile konuşayım bakayım. Şimdi mektebde ise... Sonra, lutfen, bana bir haber getirir misiniz? Tabiî... Orhan yalıdan aynldı ve mektebe hızla gitti. Mustafayı Samiye Hanımdan ziyade kendi hesabına görmek istiyordu ve bu arzusunun içinde, bir seri hâdisenin kahramanına karşı duyduğu tecessüsle beraber Vedianın yalıdaki hayatma dair bazı şeyler öğrenmek ümidi de kanşıyordu. Talebe son derse yeni girmişti. Bakkalm önünde aşure yiyen muid Ihsan, Orhanı gb'rünce kâseyi V€ kaşığı birdenbire elinden bıraktı: Hah! dedi, iyi ki geldin. Ne tesadüf, yahu, Orhan Bey; ben seni Istanbulda biliyordum. Tahsinin babası kayıkçı Mehmed geldi. Mustafa. Mustafa mı? Işte o geldi. Oğlundan evvel seni görmek istedi. Gitti mi? Hayır... Yemekhanenin önünde dolaşıyor. Bahçede. Gel gidelim. Sen asureni ic. B«n onu yalnız gör mek istiyorum. Yahud ben odama çıkayım, sen onu bana gönder. Basüstüne. Orhan merdivenleri ağır ağır çıkh. Yukarı sofada, parkeleri cilâlamak için kullanılan içyağı kokusunu duyunca, mektebden istifa etmeğe mecbur kaldığı günün korkularmı hatırladı. Belki şimdi de burada son günlerini yaşıyordu. Elâzizden döndükten sonra müdüre tekrar istifasını vereceği muhakkak gibiydi. Fakat arada ne fark! Odasına giden dar koridorda, yere kuvvetli basan adımlarının istikbale hükmeden akislerini duyuyordu. Gidip yazıhanesinin başına oturdu ve yaklaşan refah günlcrinin şimdiden içine dolan inşirahıle kollarmı açarak dirseklerini masanın üstüne koydu. Hiçbir işi olmamak ve maddî hiçbir endişe duymadan yaşamak! Bunun tahayyülünden gelen sevinc bile Süleymanın haklı olması için kâfi değil miydi? Bu sevinc neden herkese nasib olmasm? İçeriye kayıkçı Mustafa girdi ve arkasında duran Ihsan silindi. Tahsinin babası yürümeğe cesaret edemiyor, önüne bakıyordu. Orhan ona: Gel bakalım, Mustafa! dedi. Mustafa yaklaştı. Odanın ortasında, ayakta duruyordu. Başmı biraz öne iğmişti. Ortaboylu olduğu halde, belki mes Ne? Biraz hızlı söyle, Mustafa! lekinden dolayı kamburu çıktığı için kıDemişti. Kayıkçı birdenbire yerinden saca boylu görünüyordu. Kupkunı, zayıf bir adamdı. Sık, siyah ve kıvırcık kalktı, yazı masasımn kenanndan Orhasaçları altında basık ve dar bir alnı var nın yanına yaklaştı, iki avucile onun bir dı. Kalın siyah kaşlan, çukur gözlerine elini sımsıkı tuttu, yere diz çöktü, başını o kadar yakındı ki aralannda göz kapak Orhanın bir dizine koyarak sümkürür gilarınm beyazlığı uzaktan hiç görünmü bi sesler çıkarmağa başladı. Orhan diyordu. Küçük bir burunun altını dolduran zinde bir ıslaklık duyuncıya kadar onun kara ve pos bıyıklar bu kuru ve ufarak ağladığına inanamamışh. Elini Mustafanın omuzuna koydu: yüzü karanlıklar içinde bırakıyordu. Üstünde dirsekleri ve dizleri yamalı çok es Ağlama! dedi, kalk!... ki bir esvab vardı. Mustafa doğruldu ve hep önüne bakaOrhan yazı masasımn karşısındaki san rak, Orhanın ancak şu kelimelerini anlıyabildiği şeyler söyledi: dalyeyi göstererek: Şuraya otur! dedi. Allah hakkiçün... Olmasaydın biMustafa hep önüne bakarak oraya o zim oğlan sokaklara düşerdi... înşallah... turdu. göre verir... Ben, bak, bilir Cenabı Orhan ona bir sigara uzatarak: Hak... Anam, anası iyi gün görmediler.. Tahsini göremedin mi daha? diye Allah senin dilediğini... sordu. Pos bıyıkları altında ağzı çok az açıMustafa sigarayı ahrken bile Orhanın larak, genzinden konuşuyordu. Sözlerini yüzüne bakmağa cesaret edemiyerek he anlamak zorluğundan kurtulmak için Ormen ve tekrar başını önüne iğmişti. Yü han onu tekrar karşısma oturttu: zü gibi karanlık bir sesle, dolaşık heceler Mustafa, dedi, yavaş söyle, tane le, birçok harfleri yutarak mınldandı: tane... Az gördüm. Derse girdi. Allah biTahsinin babası bir silkindi ve biraz lir, ben zatınız hakkında... düzelmis bir telâffuzla: Orhan alt tarafmı duymadı. Mustafa Mâpusta konuşmayı unuttuk sannın dili dolaşıyordu. Başı büsbürün göğ kim... dedi. sünün üstüne düştü. Ne ise... Kurtuldun artık... Sana Orhan bir kulağını ona doğru uzata bir iş de buluru* Vorkma... rak (.Arkası var)