CUMHURİYET 13 Ağustos 1936 Sigorta Tekniğinin modern esasları üzerine kurulmuş yeni bir müessese: A N O N İ M SİGORTA hanında T Ü R K ŞiRKETi geçmiştir • H H H I ^ H M M Yenipostahane karşısında Büyük Kınacıyan faaliyete Sigortaya aid her müşkülünüz hakkında gişelerinden meccanen malumat alabilirsiniz KUçük Hikâye Bir kibrit ışığı dudaklanna götürdü, öptü: Bu yolların yabancısıyım. Fakat seni, bir kerecik olsun gezdirmek istiyorum. Genc kız, genc adamın kulağma iğildi. Hafıf bir sesle fısıldadı: Öyleyse gezelim. Genc adam, genc kızm ince, ılık vücudünü koljajı arasına alarak, pencere den yere indirdi. Yanyana yürümeğe başladılar. Ay ışığı gölgelerini, cam tozları parlıyan toprağa düşürmüştü. Genc kızm, ince tül elbisesinin etekleri, çırpını yor, uçuşuyordu. Genc adam, genc kızın uzun saç örgüsünün ucunu avuclarında tutuyordu. Güzel kız, beni, şehrinin en güzel yerlerine götür. Gidiyoruz işte... Geniş caddeden, dar bir bahçe yoluna sapmışlardı. Ikı yandakı çit duvarlardan, muz fidanlarının uzun geniş yaprakları, zümrüd renkli yelpazeler gibi sallanarak sarkıyordu. Havada ham portakalların yakıcı kokusu vardı. Bu ne güzel yol... Şehrimin bütün yolları bundan r'aha güzeldir. Nereye gidiyoruz? Kıyıya!... Bu duyulan uğultular ne? Çağlıyanların sesi... Yürüdüler, yürüdüler, kıyıya çıkmışlardı, deniz yüksek kayalıklann dibinde gök gibi mavi, ayna gibi düz ve pınltılı görünüyordu. Genc kızın saç örgüsünün ucu genc adamın avuclarında yürüdüler... Genc kız, sordu: Yüzüne çarpan havada, bir su serinliği duyuyor musun? Genc adam, gülümsedi: Evet, su serinliği duyuyorum,, ve çok hoşuma gidiyor. Çağlıyan köpüklerinden havaya karışan sular, bu serinliği yapıyor... Büyük çağlıyanın başına gelmışlerdı. Yatağı içinde uzanan sular, ağır homurtularla kayalıklara geliyor, oradan boşluklara fırhyordu. Derinlerdeki mavi denize, köpüklü sular, şafak aydınlıkları gibi dökülüyor, aşağılarda uğulduyordu. Genc adam, yanındakı taze kıza, sulara, hayran hayran bakıyordu: Ne güzel!... Burada oturalım mı? Oturalım... Oracığa, suların kenarındaki büyük bir taş parçası üzerine oturdular... îJS !jC 3(C Bibliyoğrafya Diyarbekir Tarihi Ulus Basımevi 1936 Fiatı 80 kuruş Diyarbekir Tarihi müellifi Basri Konyar eserini nasıl yazmaya başladı ğını anlatırken <geçilrnez ve aşılmaz bir çetinlakle yükselen çelik duvarlarına, yer yer gdklere dayanmış minare lerine, adım başmda kitabelerle bezenmiş önerlik izerlerine baktıkça, hele bu yığın yığın yazılar içinde Melik Şahlar, Kara Aslanlar. İnal ve Nisan Oğulları. İldadi, Alp İnanç, Baygu ve Uzun Hasan cenk erlerinin adlarını gördükçe kendimden geçer olmuştum» diyor ve dört, beş yıl bu sevda ile uğ raşarak eserini vücude getirdiğini ilâve ediyor. Diyarbekirin çok eski bir tarihi, asırlara mukavemet eden bir kalesi ve mevkiinin müstesna bir ehemmiyeti vardır. Buralarda o kadar vak'alar geçmiş tir ki müellıfin dediği gibi Said Paşa bile bu yurdun tarihini yazmak için umumi bir tarih olan «Mir"atülü>er» i vücude getirmiştir. Bu kıymetli kitabı vücude getirenler ise önlerine çıkan müşkülâtı takdir etmiş ve eserlerine çerçeve olarak «Fırat ve Dicle havzaları içinde Diyarbekir> motosunu almış olduklarından böyle likle mükemmelen hedeflerine varmışlardır. Eserin sonunda epeyce resim ve on tane harita vardır. Bursa Merinos fabrikasının insaatı R A D VO Bu aksamki program J İSTANBUL: 18 dans musikisi fplâk) . 19 haberler * 19,15 ımıhteliı plâklar 20 sıhhi konfe rans 20,30 stüdyo orkestraları 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verilecektir. VIYANA: 18,20 konser, gramofon, konuşmalar.20,05 haberler, hava raporu ve saire . 20,15 Berlinden naklen Olımpiyad haberleri, eğ lenceli yayın 21,05 akşam konseri 22,35 haftanm makalesi . 23,15 Şan ve musiki 24,20 konuşma . 24,35 gramofonla dana mıısikisi. BERIİN: 18,05 ağızdan üfleme âletler orkestrası 19.05 eğlenceli musiki 20,05 gramofonla eğlenceii yayın 20,55 haberler 21,05 O. lımpiyad haberleri . 21,25 konser: Wag nerin eserleri 23.05 haberler, Olimpiyad haberleri . 23,50 gece musikisi 24,50 dans musikisi 2.05 gramofonla konser. BUDAPEŞTE: 18.05 konferans 18,35 piyano musiki » si 19.15 siyasi haberler 19.35 konser • 20.35 konferanslar 21,25 Şan konseri 22 haberler, Olimpiyad haberleri . 22,25 konser 22.50 haberler 23.45 Çingens mu. sikisi 24,35 gramofonla konser. BÜKREŞ: 18.05 konferans. askerî musiki 20 konferans, havadis . 21,20 küçük orkestra kon seri 22.35 spor. haberler 23,50 fransızc ve almanca haberler 24 haberler. LONDRA: 17,05 karışık yayın, gramofon 18.20 çocuklarm zamanı 19,05 havadis, National istasyonu 21,05 piyano konseri 21,20 münakaşa . 21,50 eğlenceli yayın 23,05 spor, havadis 23.35 dans musikisi, havadis 24.45 viyolonsel konseri. PARİS [P. T. T.]: 19,35 havadis, tıb ve spor 20,40 piyano konseri ve şarkılar 21.05 konuşma, genc» lerin zamanı . 21.30 hava naklıye vasıta • • lan haberleri 21.35 operet: Cazband < • 23,35 havadis. ROMA: 18.05 havadis 18 20 Şan ve musikl19.25 yabancı dıllerde yayın, lıman haberleri, gramofon 20.10 ispanyolca turizm haberleri 20,25 eğlenceli musiki . 20,50 fransızca haberler 20.55 YunanLstan için yayın, haberler. konuşma . 21.50 opera yayını, istirahat esnasında edeblyat. en sonra ha vadis ve ingilizce haberler. t Caddede kimseler yoktu. Ay ışığı yerdeki cam tozlarını pırıldatıyor, ince bir rüzgâr da ağacların yapraklarında dola şıyordu. Genc adam, mavi ışıklı caddede ağır ağır yürüyor, bahçe duvarlarından taşan yasemin dallarındaki, beyaz çiçeklerin baygın kokulannı, kuvvetli soluklarla içine çekıyordu. Yürüdükçe, ona yaklaşan bir ses duyuyordu. Bu ses, uyuyan gecenin içine, serin bir su gibi akıyordu. «Sev, sen Ayşeni!» Genc adam, köşeyi döndü. Birkaç adım yürüdü. Ucdaki büyük, beyaz evin alt kat pencerelerinden, taze bir kadın sesi taşıyordu. Bu ses, genc adamı çağırıyordu sanki.. Yürüdü, pencereye yaklaştı. Odanın içinde, ay ışığının mavi aydınlığı doluydu. Beyaz elbiseli bir genc kız, büyük piyanonun önündeki tabureye oturmuş, parmaklan taşların üzerinde dolaşıyordu. Genc adam, dirseklerini pencerenin mermer içine dayadı. Uzun zamanlar danberi taze bir kadın sesi duyma mıştı. Yüreğinin özleyişi diniyor, yeni bir hasret sancısı içini yakıyordu. Bu taze kadınla konuşmak, onun yüzünü görmek istiyordu. Genc adam, tabakasını çıkardı, bir sigara aldı, dudaklarının ucuna iliştirdi, tam kibritle yakacağı zaman, genc kız birdenbire susmuş, parmakları durmuştu. Taburenin üzerinde döndü, çakılan kibritin alevile yüzü aydmlanan genc adamı gördü. A... Siz kimsınız? Genc adamın başı dönüyor, gözleri kararıyor, kalbi çarpıyor, kulakları uğulduyordu. Ben bir yolcuyum. Burada niçin duruyorsunuz? Caddeden geçiyordum. Sesiniz bei çağırdı. Buraya geldim. Sizi dinliyor'dum. Genc kız, pencereye yaklaşınca, yü züne ay ışığı vurdu. tri, parlak, kara gözleri, esmer yüzünde yanıyor gibiydi. Gergin, nemli dudaklan, tatlı bir gülümseyişle açıldı: Çocukluğumdanberi piyano çalar, şarkı söylerim, sesim şimdiye kadar kimseyi çağırmamıştı. Genc adam, genc kızm yanakları üzerinden göğsüne sarkan, kalın saç örgülerinden birini avucları içine aldı: Yarın sabah gün doğarken, bu şehirden gideceğim. Benimle şu ay ışıklı yolda gezer misin? Bızi kimse görmez... Genc kızın, yangınlı kara gözleri, genc adamın menevişli gözlerine dalmıştı. Dudakları hakikat olan bir rüyanın sevin cile gülümsüyordu. Genc adam, tekrar sordu: Güzel kız, cevab versene!.. Genc kız, belirsiz bir ürpertile titredi: Bekledığim adam sen miydin? Belki!.. Genc kız, sıçrıyarak pencerenin merkenarına oturdu: Yıllar var ki, portakal ağaclarının çiçek açtığı mevsimlerin, ay ışıklı gecelerinde yasemin, ful kokuları havayı sardığı zamanlar, bekliyordum, biri gelecek, beni gezdirecek, diye... Genc adam, genc kızın, saç örgüsünü Bursada insaatı ilerliyen Merinos fabrikasının Bursa (Hususî muhabirimizden) Bursaya büyük bir sanayi şehri çehresi verecek olan Sümer Bankın Merinos fabrikasındaki inşaat çok ilerlemiş bulunu yor. Fabrikada |imdi 750 amele çalışı • yor. Bazı günler amele sayısı 950 ye kadar çıkıyor ki; bunların vasatî olarak iki yüzünü ustabaşılar ve ustalar teşkil ediyor. Fabrikanın demir ve kereste gibi malzemesi Mudanyadan şimendiferle getiriliyor. Vagonlar fabrikanın yakınında derhal tahliye ediliyor. Bir an kovanı faalıyetıle devam eden bu inşaattan müdııiyet binasının büro kısmının betonarme aksamı tamamen bitmiştir. Asıl fabrikanın bodrum kısmının da yüzde sekseni ikmal edılmıştır. Şımdı fabrikanın şet kısmı üzerinde çalışılıyor. Yün yıkama dairesinin birinci katı da yapıhyor. İnşaata nezaret eden Sümer Bankm kontrol mühendısi Hüsameddinden öğ rendığıme göre, 156 bm lıralık üç depo binasının ınşası ışi de ayrıca ıhale edıl miştir. Bu depolar: Ham yün, mamul yün ve malzeme depolarıdır. Bir de 135 bin liraUc kuvvei muharrike binasile tamirhane yaptırılacaktır ki, bu yeni inşaat yekunu da 280 bin liraya baliğ olmaktadır. İnşaat 937 martının sonunda bitecek ve makinelerin montajı mayıs 937 de ikmal edilmiş bulunacaktır. Merinos fabrikasma en çok Iâzım o lan maddelerden biri de temiz ve hafıf sudur. Bu maksadla fabrikanın yapıldığı sahada üç büyük sondaj yapılmış, küi liyetli su bulunmuştur. Bu arteziyenler den bir tanesi 98 metro derinlikten sa niyede 22 buçuk litre su taşımaktadır. Bu su kendi kendine toprak seviyesinden Ö metro irtifaa kadar yükselmektedir. Bunlardan başka fabrikaya; şehre 67 kilometro mesafedeki Kaplıkaya bodrum ve zemin hatları Diyarbekir Kitabeleri Uulus Basımevi 1936 Fiatı 50 kuruş Bu kitab, Diyarbekir Tarihinin ikinci cildıni teşkil etmektedir. Müellifi de gene Basri Konyardır. Diyarbekir hakkında evvelce yalnız Van Berkaymın «Amida> adlı eseri vardı. Basri Konyar bunun tercümesini edmerek şehir hakkında türkçe olarak yapılmış diğer neşriyatla mukayese etmiş, yanlışlarını düzeltmiş, kitabeleri doğrultmuş. yenilerini bulmuş ve bu hususlar içinde ihtısas sahiblerinden istıfade ederek eserinin mükemmeliy^tini temin hususunda yapılabilecek bü tün gayretleri sarfetmiş. Kitabeler aynen derc ve resimlerle tevsik edildiği için bu kitab bu vadide çalışanların çok işine yarayacaktır. mevkiinden de su getirilmesi işi üzerinde etüdler yapılmış, güzergâh tesbit edilmiş ve projeler hazırlanmıştır. Maamafih biraz sertçe olan arteziyen sularmın yumuşatılması masrafı iktiham edilirse Kaplıkayadan su getirilmesine ihtiyac kalmıyacakhr. Kimyevî maddelerle bil hassa tuzla bu sular; yün yıkamıya el verişli hale sokulabilmektedir. Merinos fabrikası sevkiyat ve ithalâ t:nı Mudanya Bursa şimendiferile ya pacağından hattan fabrikaya bir kol a hnmaktadır, bu iş için de bir köprü ya pılmaktadır. Hat, kuvvet santralile de polar arasına girecektir. Şefkatli bir müessesemiz Bir aydanberi Bakırköy Emrazı Akliye hastanesinin dahiliye koğuşunda tedavi edildim. Fazla miktarda kan kaybediyordum. Müessesenin değerli doktorlarından şef Kamereddinin tek nik usulleri sayesinde tamamen iyileştim. Benim gibi, bütün hasta arkadaş lar, bu müessesede büyük bir şefkat ve ihtimamla bakılmaktadır. Gerek dok tora. gerek hastabakıcı Seyfiye hepimiz teşekkür ederiz. Hastalar namına: İhsan Avcılara ı Diyarbekir Yıllığı Ulus Basımevi 1936 Fiatı 10 kuruş Diyarbekir Tarihinin üçüncü cildi olan bu kitabın da müellifi Basri Kon vardır. Bu üç eser de Diyarbekir Vilâyeti Umumî Meclisi tarafından bastı rılmıştır. Diyarbekir Yıllığı evvelce bütün vilâyetlerde. bir taamül halinde, neşre dilmekte olan salnameler kabilinden, fakat her cihetle onlara faik olması için birçok gayret sarfile vücude getirilmiş değerli bir eserdir. Müellif bunu hazırlarken: «Yıllığa geçirilmesi faydalı ne gördise derle miş. evrak mahzenini yoklıyarak eski kavidlerden istifade etmiş> tir. Bu suretle eseri her suretle itimada lâyıktır. Tarihi mevzularla, yurd tetkiklerile uğraşan karilerimize bu üç kitabı da hararetle tavsiye eder ve müellifini tebriki bir borç biliriz. Ayni zamanda eserin neşrini temin eden Diyarbekir İlbayile, Diyarbekir Umumî Meclisi nin bu kadirşinas hareketini alkışla mak bir vazife olur. Kitabların fiatı da ehemmiyetlerine ve cesametlerine göre pek ucuzdur. Vapur, yüksek, kayalıkh, çağlıyanh kıyıların arkasında köpükten bir yol bırakarak, ağır ağır engıne açılıyordu. Genc adam, güvertede idı. Artık bir daha dönmiyeceğı, ve şayed dönerse, portakal bahçelerinin kokulu yollannda, dolaşan genc kızı bulabileceği çok şüpheli olan kıyıların, gittikçe uzaklaşan karar tısına bakarken içini çekti. Cebinden sigara tabakasını çıkardı, bir sigara aldı, dudaklarının ucuna iliştirdi, tam kibritle yakacağı zaman, vapurun radyosu başlamıştı. Genc adam, kibriti çaktı. Kibritin ışığı, bir an, karşı kıyılarla vapur arasında, küçük bir demet alev gibi yandı... TiYATRO FESTiVALi11 AGUSTOSTAN 16 AGUSTOSA KADAR / Istanbul Avcılar kurumundan: / İstanbul Avcılar Kurumu merkezini İstanbul Eminönünde Köprübaşındaki Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlar. Hüseyin Efendi hanına nakletmiştir. dır: Bütün muamelât için mahalli mezkura istanbul cihetindekiler: Aksarayda (Şeref). Alemdarda (Abdül müracaat edilmesi beyan olunur. kadir), Bakırkoyde (Hılâlj, Beyazıdda (AAvcılara sador Vahram), Eminönünde ı.Salih Necaîstanbul Avcılar kurumundan: ti), Fenerde (Hüsameddin), Karagümrük « Ambarlı av sahasına mahsus duhuiıye te (KemaD. Küçükpazarda (Necati), Sakartları hazırlanmıştır. Avcıların 22/8/ matyada fTeofilos). Şehremlninde (A. Hamdi\ Şehzadebaşında (Halil). 936 cumartesi akşamma kadar kartla Beyoğlu cihetindekiler: rını almak üzere saat 10 dan 12 ye ve Galatada (İsmet). Hasköyde (Neslm A6 dan 9 a kadar Eminönünde Köprüba seoi. Kasımpaşada (Müeyyed), Merkez naşmdaki Hüseyin Efendi hanında kurum hiyede 'Kanzuk), ıBarunakyan\ fitimad)! Şislide (Necdet), Taksimde (Taksim). merkezine müracaatleri. Usküdar. Kadıköy ve Adalardakiler: Bu3rükadada (Merkezi, Heybelide (Yu « suf), Kadıköy, Muvakkithanede fSaadet), Kadıkoy, Soğüdlüçeşmede lOsman Hulusi), Üsküdar. Çarsıboyunda (İttihad). Nöbetçi Eczaneler TEPEBAŞI BAHÇESiNDE NAŞiD FAHRi HALiDE ve arkadaşları Aynca VARYETE NUMARALARI Fiatlar: 1208060 kuruş ^hçesinde ^ H A L K OPERET1 Bu akşam 21.45 te F L O R Y A Büyük operet 3 perde NASREDDIN HOCA 3 perde tuluat Bu akşam saat 21 de CAHİD UÇUK >eşi kırk iki geçe «Cumhunyet» m zabtta romam: 134 Yazan: Charles de Richter Fotografiler maalesef net değildi. Sonra siz de yüzünüzün şeklini değiştirmeğe muvaffak olmuştunuz. Demek ki büyük bir işe atılmış oluyordum. O zamanlar «Beşi kırk iki geçe» kahramanı olarak tanmmış olan genc kızın iki samimî arkada§ı vardı. Onları görmeğe giderek, eski ar* kadaşlannı kurtaracak vesaika sahib olduğumu söyledikten sonra, ellerinde Thaisanın fotoğrafisi bulunup bulunmadığmı sordum. İyi ki kendilerinde, genc kızı iki muhtelif çağda gösteren fotoğraf la» vardı. Bu suretle hakikati kolayca gördürn. Siz saçlarınızın şeklini istediğiniz kadar değiştirin, halleriniz, mümeyyiz • hatlarınız ayni idi. O halde meseleyi tesbit etmiş bulunuyordum: Thaisa Strafford ile Muriel Smith ayrı ayn kimseler acğildi. Böylelikle Madam Corcutinin kim olduğunu da öğrendim. Aeht?W Ba:tien durarak genc kızı »üzdü. Thaisanm yüziinde tek bîr hat oJsun ne dıye Fransaya dokunsun? Muriel Smith, Sendika Z sözünü duyduğu vakit yerinden sıçrıyacaktı, fakat bunug önüne geçmeğe muvaffak oldu. Bununla beraber müstehzı müstehzı gü lümsemekten kendısini alamadı. Zabıta memuru bu tebessümün farkına vardı. Nasıl, Sendika Z meselesinin mevcud olduğunu da biliyor musunuz? N e zannettiniz ya, Mis Smith. Hem de bunun gibi daha neleri de biliyorum. Genc kız tereddüd ettı ve tebessümü Öyle zanediyorum ki Miss Smith, daha bariz bir şekil aldı. yanınızda hiçbir resmî rolüm olmadığını Bu kadar şey biliyorsunuz da bu arzetmiştim. Yalnız muhakkak olan birşey var: Sizi Abdel Mesinin katledil esrarı büsbütün meydana çıkarmağa ugmesi keyfiyetinden dolayı iz'ac edebilir raşmıyorsunuz, öyle mi? Achille Bastien başmı salladı: ler, lâkin iyi bir avukat bu cürmü Doria Neme Iâzım, Mıs Smith? ya yükletmekte hiç güçlük çekmez! Havır, hayır size biraz evvel de söylemiş ol Neme Iâzım da ne demek? duğum gibi, benim rolüm gayet basit olZabıta memuru hafif hafif ıslık çala • muştu. Bir sırdır oldu, bu da Madam rak dışarısını seyretti. Sonra dönerek gözCorcutinin sırn idi. Ben işte bunu hallet lerini genc kızın gözlerine dikti. meği kafama koydum. Bugünse bu sır Buna kâfi bir sebeb var, Mis artık ortadan kalkmıştır. Ben de daha Smith, çünkü Sendika Z sızsıniz de onileriye gitmiyorum. Lâkin Sendika Z nin dan. sım benim memleketimi alâkadar etmis Genc kız istemiyerek geriledi. Fakat olsaydı o zaman is belki değişirdi. Fakat birdenbire müfettise elini uzatarak: Irakta cereyan eden ve İngiltere, Alman Bunu da güzel oynadınız, Mösyö ya ile Rusya arasında geçen bir mesele Bastien, dedi. Bu kanaat size ne zaman yerinden oynamamıştı. Fakat şimdi daha fazla sararmıştı. Bu maziyi tahattur aşıkâr ki genc kıza pek ağır gelmişti. Zabıta memurunun sustuğunu görerek sordu: Pekâlâ şimdi ne olacak? Şimdi mi? Genc kız sabırsızlık gösterdi. Evet, şimdi ne yapacaksınız? Müfettiş, lâkayd lâkayd sigarasını atarak gülmeğe başladı. geldi? alındı mi? kaybolmak, sonra da tekrar işlere atıl Tam iki saniye evvel, yanılmadığı Para bugün Paris mümessilime tes mak, fakat kimbilir nerede ve nasıl! mı söylediğiniz zaman, benim tek bir Iim edildi. Bu sefer ödiyen Almanya olThaisa biraz düşündükten sonra sözüşüphem kalmıştı, onu da siz teyid ettiniz. Idu. nü şöyle bitirdi: Genc kız müfettisi şöyle bir tepeden Bunu sık sık yapmaz şu herifler de Unutmamalı ki tutulacak bir yemitırnağa kadar süzdükten sonra: ğil mi? Çok para verdiler mi bari? nim ve alınacak bir öcüm vardır. Biliyor musunuz ki siz dehşetli bir 25000 lira. Eğer sır sadece kafam Hayattan mı öc alacaksınız? adamsınız Bösyö Bastien, dedı. Sizi yok dan çıkmayıp ta hakikaten mevcud ol Herşey hayatın içindedir, hatta eretmedığıme yanıyorum azçok doğrusu! muş bulunsaydı buna o kadar para de kekler bile... Achille Bastien candan güldü. ğerdi doğrusu. Fakat o zaman bütün veAchille Bastien bu sözlerin harareti ö Peki amma bundan ne çıkardı? saikı İntelligence Sen'is elde etmiş olur nünde ısrar etmedi. Sözümden döndüm mü zannediyorsu du. Bu suretle onlar tehlikeyi bertaraf Zannederim birbirimizi son defa nuz? Sizin isinizden bana ne? Fakat ba ederlerdi, lâkin ben de bu sayede bir taş olarak görüyoruz, ne dersiniz? na yaptığımz komplimanı aynen size ia la iki kuş vurmağa muvaffak olurdum, Ben de öyle zannediyorum. Zira de edebılınm: Ingılız gızli servisıne oyun hem de kimseye ihanet etmeksizin. Böyle tasavvur edersiniz ki artık Madam Cor • oynamak fevkalâde birşey doğrusu.. Al şey pek mutadım değildir amma. cutin Paris sosyetesinde yerini tekrar zor manya gizli servisine olanları söylemeğe Achille Bastien karşıdan süzdü. Oy alabilir. Belki de öbür gün gitmiş buluhacet bile görmüyorum. nadığı oyun kendisinin o kadar hoşuna nurum. İngiltere benim babamı öldürdü, gitmişti ki Muriel gülmeden duramadı. Genc kız şaka etmeğe çalıştı. bunu hiçbir zaman unutamadım. Sendi Fakat emin olabilirsiniz ki, Madam Baxüfettişin de genc kızı taklid et ka Z yi babamin yanında bulunup ona Corcutin ölmüş değildir. Parisi o kadar memek elinden gelmedi. Sordu: sadık kalanların menfaatine kurdum. Ay Fakat siz ne yapmak niyetindesi sever ki oraya avdet etmemek elinden gelni oyunu kendilerine oymyarak onları içemez. Meselâ günün birinde sizi gafil avri sokmak hoşuma gitti. Fakat bütün bu niz şimdi? lıyabilirim, olur a, insan hali bu! Muriel Smithin yüzü tekrar ciddileşti. ışlerden ben on para cebime atmış değı Fakat çok cür'etkâr bir iş olur öyle lim. Arkadaşlarım, yalnız arkadaşlanm Genc kız içini çekti. bir hareket. Zira hafızam çok kuvvctli ıçın çalısıyorum. Mademki Madam Corcutinin kim dir. Son müzakereîerden iyi bir netice olduğu meydana çıktı, evvelâ ortadan lArkası var]