10 Birineik&mm 193& CUMHURİYET Tatl ı musa bak amız On gün neşredeceğimiz rey varakalarını kesip saklayınız ve sonra mütalealarmîzla beraber bize yollayınız Biz bize Bu da bu! 1 Dil üzerinde çalışmalar: «Artık batıl itikadlar devri geçti; müspet ilimler asnndayız.» der dururuz. Fakat, ikide bir, en medenî memleketler2ir misiniz? Böyle aâamlar de çıkan gazeteler, birinci sahifelenne çoktur: Talih, kendilerine habüyük başlıklarla «Bu sene neler olayatta, haz namına pek az şey cak?» diye falcı beyanatlan koyarlar; bağışlamış olduğu için, etrafa zart zurt alelâde tesadüfleri, gizli kuvvetlerin teederek, daha talihlı hemcinslerinden öc sirile olmuş meş'um birer facia gibi gosmevcudiyet gösteren insanlara «sag Konson değismeleri alırlar. terirler. Pekarskinin Yakut Dili lugatindeki zag zagen = soylemek, yani ses çıkarBirinciliği kazanan tatltya rey Karilerimize tatlı bir Şeker bayramı Geçenlerde birisi anlatıyordu: KöpTutankharaon meseleii de bunlardanmak» şeklinde; bazı sözlere bakalım: vesilesi vermiş olmak üzere hazırladığı veren karüerdeni rüden, geceyansına doğru kalkan Kadıdır. f 1. Sis, (eski türkçede) Yu = or 2. Fransızcaya: «Caus (koz) "kÖy vapuruna binmişler. Orta kamarada Blrinciye : 4 sandık, mız tatlı müsabakası devam ediyor: Fir'auvun mezannı açan âlimlerden Iklnciye : 3 sandık, er» olarak. bir kenara çekilip, oturmuşlar. biri ölünce", bütün gazeteler hep bir ağız manlık demektir. Müsabakanm esası şudur: OçOncDye : 2 sandık, Bu son sözün etimolojik şekli: O sırada içeriye geren iriyan, kabasadan «îşte gördünüz mü? Bakınız o da 2. Sas, (eski türkçede) Yaşm = Beş klş iye yarımşar sandıK 1 10 tane yazı neşredeceğiz. (eğ + es = ok + oz + eğ) ba bir adam, sellemehüsselâm gidip penölünün hışmına uğradı, çarpıldı.» diyor gizlemek manasmadır. 2 Her yazı bir başka tatluun pi Ikinciliği kazanan tatlıya rey 3. Sas, (eski türkçede) Yaş anla olduğu düşünülürse; almancada «zag» cereleria iki tanesini birden fora ettiktea lar. veren karilerden: {irilmesini tarif edecektir. ve fransızca ana kökün (ğ) sini (k) sonra, bunlann karşısına gelip çökmüş. mınadır. Şu telgraf haberini okuyaînn: Blrinciye : 3 sandık, 3 Her yazmın alunda bir de rey Bizim iki arkadaşın ikisi de zajıf, çe«Nevyork, 2. Kânunuevvel (Röy Bu üç örnekte Yakutça «s» harfinin şeklinde muhafaza ederek (koze) denIklnclye : 2 sandık, puslası vardır. QçQncQye : 1 sandık, :er) Tutankhamon'un mezannı keşfe başka Türk lehçelerindeki «y» yerine miş olduğunu kolaylıkla anlıyabiliriz. limsiz insanlardır. Gecenin o ayazında, Bes kisiye yarımfar sandık Halbuki bu Türk kelimesi, Türk ağzın bakmışlar ki ciğerleri donacak. Bir. iki den âlimlerden Jamesh Breadsted Avru geçtiği görülüyor. 4 10 tatlıdan yaînız üçüne rey veUçüncülağü kazanan tatlıya padan Amerikaya giderken bir ltalyan rilecektir. Binaenaleyh her rey varakasın4. Sâs (sağs) = Yaz, jaz, ças = da tekâmül ederek «Ses» şeklini almış dakika sabrebnişlerse de, nihayet hastarey veren karilerden br. Işte yukarıda gösterdiğimiz konson lanmak korkusu .galebe ettiğinden, herifin vapurunda esrarengiz bir hastalıktan öl ilkbahar demektir. da üç tatlı isminin yanına birinci, ikinci, Birlndye : 2 sandık, değişmelerinin manası bu son mütekâmil açbğı pencereleri usulcacık kapatmağ* müştür. Şurasını kaydedelim ki, Breadsüçüncii diye yazılacaktır. Burada da Yakutça «s» nin başka Iklnciye : 1 buçuk Sandık Türk sözünde göriilür. Sözün Avrupa davranmışlar. ted her zaman, Tutankhamon'a atfedilen Türk lehçelerinde «y, j , ç» yerini tuttudçüncüye: 1 sandık 5 Müsabakaya iştirak eden karileda intişarını temin eden Türkler, keli Herif bunun farkında olmuş; adeta şeametle alay eder, böyle şeylere inanBes kifiye yarımşar sandık ğunu görüyoruz. rimiz ayni zamanda şu suallere cevab vemenin mütekâmil foneb'k şeklini yaratan burnundan soluyarak ve bizimkilere fena manın çocukluk olduğunu iddia ederreceklerdir: Şeker hediye edilecektir. 5. Sem = Yem (bildiğimiz yem Türklerden çok evvel Avrupaya gibniş bir bakışla bakarak tekrar kalkmış, kai miş.» Müsabakamızda on tatlının tarifi yadir). A Niçin bu üç tatlıyı diğerlerine patılan pencereleri açnu*. Türk uluslandır. Yukanki telgrafı çekenler, âlim pılacaktır. Bunlardan beş tanesi pişiril Burada «y = v> müsavah goze çarlercih ettiniz? Bu sefer, arkadaşlardan biri, işj nez*II. SÖZ mesi kolay olanlarından ayrılmıştır. Di Breadsted'in de diğerleri gibi Fir'avunun pıyor. ketle ve isbrhamla halletmek istiyerek: B Bu tatlı yazılan şekilden başk* ğer beşi daha çok uğraşılmak icab eden ruhu tarafından çarpıldığmı söylemek isKelimenin kuruluşu; «ses» kelimesinin 6. So = ho: korku nidası. Affedersiniz, beyefendil demif. usulle daha iyi pişirilebilir mi? :iyorlar. Amerikan gazeteleri de, bu tatlılardır. 7. Sısık = hıhı (hihi); Sâsah = kuruluşunun aynidir. Mana ibbarile de Gripten henüz kurtuldum. Müsaade bumevzu üzerinde sütunlar dolusu fikir yüC Şahsan en beğendiğiniz tatlının ona yakındır. Fakat ufak bir nüansı da yurun da kapalı kalsın. Eğer zabâlinii hâha nida. rütüyorlarmış. tarifini yapınız. vardır: hava almak arzu ediyorsanız, yukanya, Bu iki örnekte de «s = h» müsavahVakıâ arasıra okunan bu telgraf haBir kilo iyi unun içine sekiz yumurta Burada bahis mevzuu sadece bir sa güverteye çıkabilirsiniz. 6 Karilerimizin yollıyacaklan rey sansı, iki yumurta akı, iki tatlı kaşığı berleri, ilk bakışta insanı bir |üphe altra nı buluyoruz. dadan ibaret değildir; bir düşüncenin, varakalan, gazetemizde aynlmış bulu Vay! Sen misin bunu söyliyen?.. He* 8. Sesen = çeçen = }ecen = hikarbonat ve aldığı kadar su koyup yo da bırakabilir. Fakat biraz düsünecek bir geçmiş habranm sesle ihyasıdır. Onun rif açmış ağzını, yummuş gözünü, bir denan ve salâhiyetli adamlar da katüan jükâye, nakil, rivayet. gurmalı. Hamur özlendikten sonra ufak olursak hepsinin kendi vehimlerimizden için «söz == hadis, fıkra, ifade» demek mediğini bırakmamış. ri heyeti tarafından tasnif edilecek, bu Sesenneğ = anlatmak parçalara ayınp bir müddet bırakmah. ibaret olduğunu anlarız. suretie birinci, ikinci, üçuncü seçilen lat tir. [ 1 ] Sesennes = görüşmek. Allahtan, kamarada bir dördüncü faSonra 750 Gr. nişasta ile parçalan teker Bir defa Tutankhamon'u nmezan keşlılarla bunlara rey veren karüer ayrılaKelimenin, orijinal şekli de mütekâ hıs daha varmi}. Bu davaya müdahalo teker açmah. Diğer tarafta 750 Gr. cefedileli on seneyi geçti. Sonra, bu keşfi Burada da «ş, s, ç» müsavah vardır. caktır. mil türkçede şu kelimelerde mahfuzdur: ederek: vizi iyice dövmeli. Evvelâ 4 sonra 6 yapan âlimler çocuk denecek yaşta deNot: 1 Güneş Dil teorisini izaha 7 Jüri heyeti bundan sonra, kari sonra 8 kat yufka üzerine bir kat ceviz ğillerdi. En genci ellisini çoktan asmış çalışan notlarda görülmüşh^r ki: ( V . + Söy, Soy [ * ] , Suy. Ben, sivil komiser filâncayun.. Bu monosilaplardan şu sözler çıkar: lerin reylerle beraber gönderdikleri mü döşemeli. En üste gelen 14 kat yufka a bulunuyordu. Meselâ, esrarengiz bir has K.) formülünün başında hangi vokal buDedikten sonra, kamaranın pencereleSöy f lemek = hikâye •a A ifade ri, bütün yolculann muvafakati olmadıkf» k talealan tetkik edecek ve üç tatlı hakkın rasma hiç ceviz konmaz. Bunun üzerine talıktan öldüğü bildirilen Jamesh Breads lunursa bulunsun ve ondan sonra gelen etmek, ihbar etmek [ 2 ] ; da mütaleasını bildiren karilerimiz ara •bir kilo yanmış tereyağı haşlamalı. Bak ted, tam yetmiş yaşında imis.. ça açılamıyacağını, kat'î bir lisanla hekonson hangi konson olursa olsun, ana Soy = Hikâye [ 3 ] ; rife anlabnış. smda birinci, ikinci, üçüncüyü ayıracak lava şeklinde kesip üzerine kahn bir kâŞimdi altmışım aşmıs. muhteretn âlimle kök mefhumunu temsilen onun yerini tutır. Soy lamak = irad etmek, tahkik f Bunun üzerine, herif te bizim arkadafğıd örterek fınna sokmalı. Tepsi fırın nn on, on beş sene gibi uzun bir zaman tabilir. etmek, tavsif etmek [ 4 ] , lara dönerek: dan çıkınca üç kilo şekerden kaynatılmış zarfında birer birer ölmelerinden daha Müsabakada kazanan karilerimize 27 Pekarskinin «Yakut Dili lugati» nden Eğer komiser bey burada olmasay» sandık kesme şeker hediye edilecektiı. tatlıyı üstüne dökmeli. Yalnız hamur tabiî ne olabilir? III. SAV aldığımız yukanki misaller ki, başka dı.. demiş, ben bilirdim yapacağımı!. sıcakken tatlı soğuk, hamur soğukken Rey ve mütalealann muvaffakiyetine göFakat insanlarda batıl itfkadlara karşî Türk diyaleklerinde de türlüsü göriilür «Sav» ve «savıt» kelimelerile «Sada» Komiser Haydarpaşaya çıkınca, ar re verilecek hediyelerin tasnifi şöyledir: tatlı sıcak olmalv övle bir zâf var ki, en tabiî hâdiselerde bilhassa, «ğ» ve ondan direyen «y, h» sözünü etimolojik şekillerine koyarak kadaşlardan en çelimsizi yerinden kalk • bile gizli bir kuvvetin tesirini anyorlar. gibi ayni kategoriden olan konsonlann mütalea edelim: mış, herifin karşısına dikilmiş ve: Ve sayrd bu Tutankhamon meselesile a «s, c, ç» ve «j» ile tebadülünü açıkça (1) (2) (3) (4) (5) îşte, komiser yok §imdi burada... lâkadar âlimlerden biri vüz vaşına kadar göstermektedir. Sav :ag4** + a v + • + • Söyle bakalım, ne yapacakbn?.. Yap ta REY PUSLASI Not: 2 Güneş Dil teorisinin keli Savıt : ag f *s 4 av 4 ıt f . yasadtktan sonra ölecrk olnrsa, gene görelim! «Gördünüz mü bu»» «*• Fiı^v*»* çarp* meler üzerinde tatbikab yapüırken dü Sada : ağ 4 «* 4 a 8 + a d + ağ Diyince, kurusıkı kabadayı, bir muhatSırıncı seçilen tatltt ••••«»,.,•,...«14.•....«•»>•»»,»»itrVitt*»»»»**"'»,*»... *• şülmesi muhtemel bazı tereddüdlerin iza( t ) ağ: Her üç keüme de köktür. tabınm yüzüne, bir de denize bakhktan h.» lesi için, derhal yukanda işaret ettiğimiz Anlamı «sada» dir. ft. İkinci seçilen tatltt sonra, ağız açmadan, kalkmış, ve kamakonson değişmelerini göz önüne getirmek (2) as: «sada» mefhumunun olduk rayı terkebniş. kâfidir. üçüncü seçilen tatlı: ça geniş «ahada tezahür ve tecellisidir. 4DL/YEDE Bu hâdise bana Nasrerb'n Hocanm Bu noktayı, hep bflinen bazı kelime(3) av, ağ: Uzak sahada tecelli eden güzel bir fıkrasını habrlattı: Gönderenin adı: Beraet eden âma leri semantik bakunından düşünerek, i • «sada» mefhumunu tamamlryan, tayin Hocanm, bir gün, eşeğinin üzerinden Ufak rakı şişelerinin içine su doldur zah edelim: eden, onu isimlendiren bir ektir. Adresi: duktan sonra bunlann ağızlannı mühürI. Ses, II. Söz, söy, soy, suy; (Ağ 4 as 4 av = ağasav = sav): heybesini çalmışlar. Buna fena halde caleyip bandrollamak ve bu sulan rakı diIII. Sav; IV. Say; V. Saz, caz. Oldukça geniş bir sahada sadanın teza nı sıkılan Hoca hemen kasabamn içinde Not: Bu rey varakasile berober yukarıda 6 numaralı maddede sorulan ye ötekine berikine satmak suretile do a, b, c svaüerinin cevablan da ayrı bir kâğıda yazılardk yollanacakttr. hürünü ifade eder. (Sav) sözüne yeniden tellâl bağırtmış: I. SES Ya heybeyi iki saate kadar gerî landıncıhk yapmakla suçlu Usküdarda ekler kablarak (savt) ve (sada) kelimeKelimenin etimolojik şekli şudur: getirirsiniz, .yahud ki ben yapacağımı bi* kahveci Rızanm muhakemesme dün ü leri de kurulmuştur. (1) (2) (3) DEN/Z İŞLERİ çüncü ceza mahkemesinde bakılmışür. GÜMRÜKLERDE (eg '+ « '+ ««) (4) ıt, ad: (sav) mefhumunun müsBir saate kalmadan, heybeyi çalanlar Şahid sıfatile dinlenen zabıta memurlan ( t ) Eğ: Ana köktür. Burada «sa pet ve katğî olarak yapılmış olduğunu iDün satılan unlar Kadrodan çıkan vapurlar onu Hocanın ayağına gebrmekle bera esasen iki gözü de âma olan kahveci da» anlamınadır. fade eden (. 4" t «d» ) ekidir. Bundan beş ay kadar evvel limon îs Son fırnnalarda batmak ve karaya o Rızanın bu suçla alâkası olmadığını; ber, sormuşlar: (2) Es: (. +" s). ektir. Merkezden (Sav 4rt= »avıt = »avt): Arabca £elesinde 350 çuval kaçak un yakalan turmak yüzünden Inebolu, Gazal ve kahvesinde Şakirle Hüseyin îsimlerinde Hocam! Allah için söyle, heybenî oldukça uzakta »ada mefhumunun var sanılan bu sözün Türk orijininden geldiGerze vapurlan deniz ticaret filomuzdan nuştı. Muhafaza teşkilâb tarafından yaiki kişinin bu isi yaptıklannı söylemişler lığma işaret eder; yani «ego» dan, «iç» getinneseydik, ne yapacaktm? ğini gösterir. Böylece teşekkül eden söz kalanın bu unlar ancak dün gümrük am ayrılmıştır. Bu yüzden deniz ticaret fi dir. Neticede Rızanm beraetine ve asıl Nasrettin, kemali ciddiyetle: ten gelen bir mefhumu haricde tebarüz de, Türk dilinin kelime kuruluş kanun lomuz 1432 safi tonilâto eksilmiştir. Yakat unlar geçen müddet zarfında çürüsuçlular hakkmda takibat yapılmasına ettirir. Bu tebarüz edenin adını koyan, Ne mi yapacaktmı?. Hiç! demîş. lanna göre, eksiktir. Bunu tamamlıyan, müş ve insanlarca yenilemiyecek derscede kında buna başta Gülnihal ve Dumlupı karar verilmiştir. GidİD çarşıdan başka bir heybe saön aonun anlamuu tamamlryan da nar olmık üzere diğer bir kısun vapurtayin eden. bozulmuş olduğundan domuzlara yedirillacaktım!. Türklüğü tahkir davası (3) Eğ: dir. (5) ağ: ekidir. mek üzere çuvalı 260,5 kuruştan satm lann kadro harici çıkması inzimam edeBöyle kurusıkılann sayısmî azaitmai: (Eğ + es + eg = egeseğ = eseg= Dün asliye üçüncü ceza mahkeme almmışbr. Beher çuval unun fiah dünkü cektir. Kelime (sadağ: sada) oTur. için, onlann tehdidlerine papuc bırakma' sinde Zeliha isminde bir kadın tarafın seğ): Insanın düşündüğünü haricde her [Afofcalcntn alttaraft yanriki borsada 850 kuruş olduğuna göre ha Adalarda torik bolluğu mak en doğru voldur. dan açılan Türklüğü tahkir davası gö kesin kulağına gidecek kadar aksettiren mtzda] zine bu sabştan iki bin liralık bir zarar Ercumend Ekrem TALU Birkaç gun Boğazın Anadolu yaka rüşülmüştür. Beşiktaşta Yenimahallede bir mefhumun ifadesidir. Kelimenin esetmiştir. [1] Mukaddime tül edep; Kamusu sma gelen torik balığı akmı Boğaziçin 19 numarada oturmakta bulunan davacı ki türkçede orijinal şekli budur. KelimeTürkî. Gümrük muhafaza teşkilâb sabştan den uzaklaştıktan sonra bir, iki günden Zelihanm iddiasma göre ayni fabrika nin tarihi kadimdir. Onu kullanan ced [*] «Soy sop> terimindeki «soy» üe Cezayir muvaridatına konulan 'daha evvel unlann çürümekte olduğunu beri Adalann etrafını sarmışbr. Şehrin da çalışbklan Fofo ve Evsavya isminde lerimiz de çok eskiden garbde Avrupada buradaki «soy» u kanştırmamalıdır. tedbirler kaldınldı görerek bu hale sebebiyet verenlerin tec dort bir tarafmdakj balıkçılar da bunla iki kadın Türklüğe hakaret etmişlerdir tesadüf ettikleri yerlere bu orijinal Türk [2] Kamusu Türkî Cezayirin «Philipeville» limanında ziyesmi ve bunun için tahkikat açılmasını nn peşleri sıra Adalara akm etmişlerdir. Ayni zamanda maznunlar zaten eskiden kelimesini şu şekillerde hediye etmişler [3] Dede Korkut Kitabı görulen veba vak'ası tekerrür etmedi istemiştir. Bu tahkikatın yapılmasına Bazı balıkçılar gecede 80 çift kadar to beri aralan açık bulunan Zelihayı saç dir: [4] Dede Korkut kitabı; Ahterîi ke ğinden bu liman muvaridatına konul başlanmışhr. rik tutmaktadırlar. 1. Bugün Alman namı altında bir; Cami ul hikâyat muş tedbirler kaldırılmıştır. lanndan yakalıyarak dövmüşlerdir. 27 sandık şeker mükâfat verîyoruz Şekilce bir olan ses Sus kelimelerininin tahlilde gösterdiği şematik fark DE BU.I Kurusıkı No:8 Baklava Cumhuriyet Tatlı müsabakası tatlı bir rehavet sanyor, mızıkanın nağ Yerli yerine avdet eden duvarlar kor haykınp, kaçb. Şehvetle coşan halkı pemeleri kendisini adeta uçuruyordu. Sa kunc bir hal aldı. Danseden delikanh or şinde sürükliyerek, odadan odaya koşu • yordu. Elbisesi sırbndan kayıyor, ve o, lonun zemini ayaklanmn alnndan kay tadan yok oluvermişti. Şimdi, mahud kannm parmaklan lre bunu güclükle tutabiliyordu. Derken, yobohnuş gibiydi. Böylece, dansederekten, yıldızlar gibi panldıyan albn avizeler ve nin bileklerine yapışmış, ürmalayıa sesi lunun üzerinde açılan bir kapıdan, kendini merdivene attı; fakat aşağıda, yün fi»tebessümünü ilânihaye aksettiren endam kulaklannda çmlıyordu: tanlı ve pençe elli korkunc kan gene ken Ver sevgilimi, hırsız kan! aynalarile süslü birçok salonlardan daha Zavalh tren çırpındı ve bir çığhk ko disini bekliyordu. Yana doğru bir hamle geçtiler. Mızıka gittikçe hararetleniyor, dans gith'kçe coşkunluğunu arünyordu. pardı. Altaka, üstüste boğuşmağa başla ile, deli gibi dısanya fırladı. Kan da pe» Delikanh şimdi kendisine sunsıkı sanlmış dılar; fakat kan daha kuvvetli idi. Ger şme düşmüştü. îkisi birden, ısaz sokaklartı; eli, trenin kolunu o kadar şiddetle danındaki inci dizisile, esvabınm yansını da, sıntan fenerlerin ışığı altında koşma Artık gidelim, değil mi> kavradı ki, baz ve elemle inledi. Gözlcri kopardı; üzerlerinde parça parça kumaş ğa başladılar. Evetl Edttbf roman Kannuı takunyalan, lrenin arkasm Adamın sesinde hem huşunet, hem de onun gözlerinin içine iyiden iyiye daldığı lar sarkan kollarile göğsünü meydana çıYazan ı Stefan Zw*ig Ç«vlr*n: E. Ekrem Talu 7 için, artık onu tanır gbi oldu. Bu, ilk kardı. dan, mütemadiyen bkırdamakta idi. Her husumet vardı. Kansınm önüne geçti, yuOraakta, birdenbire kalabalık toplan dönemeçte, îren onu görüyordu. Kan. Bir hançer gibi içine işliyen bu bakışu) lip geçen delice düşünce bu olmuştu. Ko rüdü. Ve tren, kahn ve tehdidkâr enseyi genclik eağında delicesine sevmiş olduğu bir aktördü. Tam, hazdan sarhoş olarak, mışb. Bütün öteki salonlardan, halk, git sanki sayısız çoğalmış, şikânnı yakalamak dnünde kekeledi: casını sanki ilk defa görüyormuş gibi, o gene gordü. Kürküne sanldığı halde, Ne var?. N e demek istiyomm, nun kuvvetli ve korkunc olduğunu duşün donuyordu. Yolda, ikisi de susuyorlardı. adını söyliyeceği sırada, onun kızgin pu tikçe artan müthiş bir gürülrü ile bu tara için her taraftan birden zuhur ediyordu. fritz? müştü. îren ağız açmağa cesaret edemedi. Şimdi, sesi, dudaklannın üzerinde, çıkmağa ha fa akın ediyordu. Ve şimdi hep gözler Dizlerinin dermanı kesilen îren, nihayet trene müteveccihti. Bir yandan da kan kendini evinin önünde buldu. Llkin ka Kocasînın bakışı, kalbini oyle bir deşiMızıka gene çalmağa başlamışh. Mos başka bir tehlikenin karşısında bulundu zırlanan feryadı boğdu. pıyı açar açmaz, oracıkta, elinde bir bıBöylece, dudak dudağa, vücudleri dunnadan haykmyordu: yordu ki, adeta haykırmak arzusunu du yönün biri îrene kolunu verdi; oda kabul ğunu hissediyordu. Artık her taraftan, Şılhk!.. Aşifte!.. Erkeğimi çaldı!. çak rutan kocasile yüzyüze geldi. Gözleayni alevin sıcaklığile erimiş olarak, tatlı yuyordu. Nihayet, kocası, hayret ifade etti. Fakat artık her tarafı ağırlaşmış ve iyice kuşablmışh. Îren nerede duracağını, hangi tarafa rinde gene o nafiz bakış vardı. Boğuk bir bir rüzgânn önüne kaulmış gibi, odadan £den, boğuk bir sesle: şakrak nağmeler, onun hamlaşıveren vü * * v odaya uçmakta idiler. Duvarlar, açılıp döneceğini büemiyordu, zira kalabalık sesle, kansına: JtAaf! dedi. cudünü kımıldatamaz olmuştu. GönlünO gece, korkulu bir ruya gördu: YükIreti, onun ne demek îstedigînî sorma den doğru gelip üzerine binen ağır bir yük sek tavanlı ve bol ışıklı bir salonda mrzıka kendilerine yol veriyordu. Hürriyeb'ne gittikçe etrafını sanyor ve meraklı ve a Nereden geliyorsun? diye sordu. | a cesaret edemedî. Ancak arkasım don bacaklannın kuvvetini kesiyor, her a çahyordu. Kendisi, içeriye girince bir sü kavuşan aefsi, tepesindeki tavanlan kale kvli nazarlar, çıplak vücudüne dikilmiş, Hiç! arsız arsız bakıyordu. Birdenbire, şaşkın Ayni zamanda, yanıbaşmda tîz brr idüğü zaman, onun demirden bir ensenin dnnda ısbrab duyuyordu. Birlikte danset rü insan ve türlü renkler arasında kaldı. almaz olmuştu. Ansızın, omzuna bir el dokundu. Ol gözleri bir kurtuluş yolu anyorken, kapı kahkaha kopta. Kan, !m mccnua ||İ8şil« ^Ibnda iki tarafına uzanan geniş ve kuv tiği adamdan özür diliyerek aynldı. Ge Tanıyor gibi olduğu, fakat adını koya •etli omuzlannı gorünce tibedi. riye çekilirken, etrafına dalgin bir nazar madığı bir delikanh ona doğru geldi, ve duğu yerde kalakaldı. Mızıka da ayai nıa eşiğindc M £ «li f k ı n a ^ . k a i U ^ r (Arkan 9ar) j^Bir katilin omuzlan!» zihninden ge gezdirip kocasînın nerede olduğunu araş koluna girip, birlikte dansettL Vücudünü zamanda susmuştu. Bütün ışıklar söndü. madan duran kocasını gördu. DeAaî tırdı. Kocası, onu bekliyormuş gibi, arkasında, ayakta duruyordu; ve nazan, lrenin nazarile bir daha karşılaşa. Ne istiyordu? Yoksa birşey mi biliyordu? Çıplak göğsünü örtmek için, gayriihtiyarî, elbisesinin yakasmı öne doğru çekti. Kocasmm sükutunda da, bakışmda olduğu kadar ısrar seziliyordu. Çekingen bir tavırla sordu: