'M Ağustos ' 34 tttft hüT t TELGBAF HABERLER! TUNA K1Y1LARINDA "lyisöyledi, fakat neticeyi bekliyelim! „ T Şıpka Fransız gazeteleri M. Hitlerin Sar hakkındakı nutku münasebetile Fransanm vaziyetihi değiştirmiyeceğini haber veriyorlar itlerm tutulduğunu teyit edecek haParis 28 (A.A.) Röyter Ajansı reketler beklemektedir. muhabrrmden: Fran»iz matbuatınm, diin M. HitSardan gelen haberler lerin Sar (Sarre) içirı söylediği nuSarrebruck 28 (A.A.) Deyli tuk hakkındaki fikri, Paris gazeteTelgraf (Daily Telegraphe) ın mulerinin btrisinm yazdığı gibi su cüm habhi Sarrebruck halkının Hitler I« ile hulâsa edilebilir: nümayişinm fena bir şekilde terti • «tyi soyledi. Fakat şimdi sözler binden dolayı istikrah duyduğunu den sonra yapılacak olan hareket bildirmektedir. * leri bekliyelim.» Filhakika halk, M. Hitlerin nutRöyter Ajansının muhabiri, M. kunu dinliyebilmek ve sıhhî sebep • Ierden dolayı M. Von Papenin söz Hitlerin nutkumın, bu sefer, daha söyliyemiyeceğini haber alabilmek yumuşak bir şekilde olduğunu da iiçin bes saat beklemek mecburiye • lâve ediyor. Fakat M. Hitler, bu söztinde kalmıştır. leri evvelce de söylemisti. Bunun iSosyalist gazeteler, nazi aleyhtan çin, Fransa, şüpheli bir vaziyette Sulzbah nümayişinde bulunanlaın kalmakta devara ederse, buna haysayısmı 100 bin olarak tahmin etret etmemelidir. mektedk'ler. Diğer taraftan, Fransız gazete • Von Papen niçin nutuk tövlemedi leri, Fransanm Almanyaya karşı feSarrebruk 28 (A.A.) Havas Ana ve gizli bir niyeti olmadığuu yaz jansı muhabiri bildiriyor: makta, daha iyi bir anlaşma saye • M. Von Papenin evvelki gün Hrensinde iki memleketin münasebetlerî braytstayn (Chrenbreibtstein) da düzeldiği takdirde, soğuk vaziyetin nutuk söylemesine mâni olan has • den vazgeçmeğe hazır olduğunu ilâ talık hakkındaki dedikodular devam etmektedir. Mumaileyhm köşküne ve etmektedir. Fıransa, Almanya tacivar olan Wallerfangen sakinleri rafından şarkî Avrupa paktmm imsabık Başvekil muavinini cuma günü zalanmasn ve Almanyanın Milletler gezerken ve tam sıhhatte olarak görCemiyetine dönmesi gibi yapılan vadüklerini beyan etmektedirler. ürkün, yaratüdıgı günden, şirodiye kadar uzun bir kahramanhk destanı olan tarihinde, du daklardan çıktıkça, en yahancılan bile saygı ile iğdiren birçok yer adı vardu*. Bunlardan biri de Şıpkadır! Şıpkada, alınlanndan düşman kur şunu, sırtlarından da yurttaş hançerile vurularak aslancasına ölen Türk yigit • lerinin hamaset menkıbelerini, çocuk • luğumun en içli ve duygulu bir çağm da, o savaşın sağ kalmu bir kahramanının ağzından dinlemiştim. Tamamile bir zafere benziyen bu nanlsa kaybedilmiş muharebenin heye • canlı safhaları, hâlâ hafızamda ehem • miyetli bir yer tutar. Ve, Şıpkanm şerefli ismini kulaklanm duydukça, ta • ribte emsali nadir görülen bir hiya • natin ruhumda uyandırdıgı nefretle tüylerim ürperir. Şıpkada, oranın şimdiki sahipleri, bu : hiyanet n 6 0 metro yüksekliğinde bir abdesini dikmişler. Temsil ettiği iha netl? ölçülecek olursa, bo irtifa çok azdır. Moskof Carının ordularile karşı karsıya, varlığı icin dövüşmekte olan Türk ordusunu arkadan vuran Bularar tebaai şahanesi orada, armâlâya kadar yükselen bir abide kurmalıydu Şairin: «Şecaat arzederken...» ımsramı maddileştirip ona şekfl veren bu 60 metroluk abidenin tepesine, bütün Bulgaristana nur saçacak, muazzam bir de fener koyuyorlarmı». Bu da muva • fıktır. Kendi özünden uur alamıyan camialann, bazan böyle sun'î ışıklara ihtiyadan vardır. Maamafih, ben, bu abideyi yapan • lann yerinde olsaydım, bir tarafına da, tkinci Abdülhanudm kabartma bir heykelini sıkışhnrdım. Bu, 9 3 harbinî bîliltizam denecek kadar cahilâne ve zeIilâne hareketlerfle kaybeden Ocmanlı hukümdanna güzel bir cemile olurdu •e o hiyanet abidesini tamam ederdi. Milletlerin, haklı veya haksız, noefahrrden saydıkları herşeye hürmet etmek, bizim terbiyemiz icabatmdandır. Istiklâlin kıymetini biltr oldugumuz için, eskiden vatanmtızın brrer par • cası ken bizden ayrılan milletlerin is • tiklâl bayramlarma istirak edecek ka • dar cîvanmert bir mîlletir. Bizim ma x*mîz, btrçok!(«nnkinden daha »erefli flcen, ktmseyi kırmamak için, millî mefnhirimizîn ekserisini tarihin koynun • da saklanz. Şıpkayı da, e'li altı sakladıfımız o kıymetli bugün çikarmağa lüzum senedenberidir mahfazadan görmezdik. Bütün bu yerlerde zafer dohı mazimiz yaşıyor! Tuna sahilleri insana, insan olarak, sonsuz zevkler veriyor; fakat Türk olarak.... Hangisini saymah? Vapurun pervanesi suya değil, tarihin böğrüne vuruyor ve eski beldeler, yeni bi naları ariyet elbiseler gibi atmış, kendilerinden eser kalmıyan o heybetli bürç ve barularuıı göstererek, hale diz çöktürmüs bir mazi ağıc • lığile yükseliyorlar. Kısa «bugün», uzun «dün» ün ağzında bir Iokma gibi kaybolmuştur. Göze görünen yok, hafızaya görünen var. Tarih ke fende değilmiş. Hatıralarm diriliği içindeyiz. İfte gecenin son karaltılarmda göremeden geçtiğimiz ve sabahın ük ışıklarile geride kalan mavi tepe lerini seçtiğimiz (Niybolu); yüz binlik haçh ordusuoa bir avuçla karşı koyan Doğan Beyin bir gece, gök • ten inen bir beşaret gibi, dinlediği «bire Doğan! Bire Doğan!» narasım ben de şimdi işitiyor gibiyim: Ses veren oraya yıldırım gibi gelmisti, sesi dinliyen orada granit gibi durdu. Tunanın ilk büyük harbini yaptığımiz yer. Macar kralı ki Yüdırıma bir sefaret heyeti göndererek ne hakla fütuhat yapıp durduğunu sordurmuştu. Yerinde bir işaret bin sözden belagatlidir, o afacan şehsüvar hiç birşey söylemedi, sadece duvardaki kılıcını gösterdL Beş buçuk asır ev•el o kral, seksen bin askerinin naşile ürperip şu bulunduğumuz su lardan güçbelft canmı kurtararak kaçarken şüphesiz anladı ki bu dünyada kilıç hakkı hakların en şeklisidirl **« îşte Pilevnenin iskelesi. Bu kü • çük kasaba o büyük hatırayı bir bayrak gîbi gözümün önüne dikti. Pi levne artık bîzim içm ne bir beldedtr, ne bir isim. O kandan ve san dan abide yarom asrın öteki ucun dan tarihin ucsuzluğuna bakıyor. Çürümüş saltanatın vehmile kaybolan o harbin bulanık badireleri ortasında Pilevne kendini kendi yaratan yakut bir ad'adrr: Pîlevne dedikleri küçük kasaba Rıu askeri çoktur gelmez hesaha. Sayısiz dtt;man saf saf dalgalar halinde saldırıyor. O küçük kasaba kale değildi. Alelâcele toprak ka zildı. Yumuşak toprak demir gülleleri yutan tuhaf bir devdir. Bütün harp tarihinde yeni bir sistem açı • lıyoc. O zamana kadar insanlık hep sertle çarpıştı, ilk defadır ki Türk yumusakla dövüfüyor. Engin Tunayi gectiler, yalçın kaleleri aldilar, şimdi bir çevre toprakla yeniyoruz! Kesüen kelleîer nğmaz kaîeme Arkama bakarvn imdatçı gelmez' Gelmedi. Çevrilen kırk bin Mehmetçik çeviren yüz binlerin orta smda, altı ay, bir ölüp on öldürerek savaştı. «Yıldız» o kadar kockak olmasa belki bütün mukadderat de ğişecek, işte düşman saşkın, dünya hayran. Çıplak toprafın önünde fen ezildi, mantık yuvarlandı. Kuvvet celâdete diz çöküyor, adet inada mağlup. Yere mıhlı toprağın şahlanışı, dayanan mucizedir, saldıran aciz. Fakat imdatçı yok: Pilevnenin içinde ordu kuruldu Osman Paşa sol yantndan vuruldu* Düşen bir gövde değil, bir küre idi. Hiçbir yaralı esir, galibine o kadar büyük görünmedi. Yenenler yenilenden utanıyor. Yenen, yeeıüen yok, yendiren var. Pilevne en yapılamıyacağı yaptı, ötetaraf en yapılacağı yapmadi. Bulgarlarm, Pilevnede Osman Paşaya karargâhlık yapan küçük ve beyaz evi neye dikkatle sakladfk'armı anhyorum. Bütün Bulgari=tan o evden doğmus tur, esirgedikleri bir hatıra değil, kendi besikleri. O ev dü<meseydi Tuna hâlâ bizimdi. Beyaz ev beyazlaşmış bir kor g'bi içimi yakıyor. Gurup vakti Vidine geldik. Ortada bizim eski hükumet konaklarını andıran hantal bir bina. Beride kavun kubbeli iri bir kilise ve yakınında ince bîr m'oare. tskeleden sonra daha ileride baska bir kilise, onun önünde ve kiyıda, bir liman feneri gibi duran, diğer bir minare. Belli kî ezaolar çana sığmmıştır, fakat gene belli ki bu minareler, şehadet par maklan gibi, birşey ispat ediyorlar. Vardık, bütün mazi haykirıyor; vanz, onlara sor. Minare bana hiç bu kadar nurdan bir dua gibi görün medi; gurbette minare yalnız din değil, milIetmN t«*. • • • İHEM NALINA MIHINA Kadirşinaslık I ^ •• 1 Seyahat hattralani \ u defa, Fransada otomobü ve otokarla biraz dolaşhm. ŞimaN de, Paristen, Mans sahillerm deki Diyep ve Purvile, cenupta da Nisten Fransa • İtalya hududuna kadar gidip geldim. Bütün bu cevelânlanm da birşey bilhassa nazarı dikkatimi celbetti: Harpte ölenlere hürmet. En küçük köyde bile harp ölüleri içh routlaka bir abide dikfliyor. Pariste, Galatasaray izcilerinin ve muallimlerin oturdukları Janson de Saflly (Janson dö Sayyi) lisesinin bahçesinde vatan için ölen talebe namına bir heykel dikildiği gibi büyük bir şeref levhasına da roektebin harpte verdiği ölülerin isimleri hâkkedilmiş. Uyondaki Park" lisesinde de ayni şeref levhasmı gör dük. Büyük Harpet, muharebe meydan lannda düşüp kalan 1,300,000 Fransu hemen hemen isimlerile Fransu tarihiM geçmişler... Dediğim gibi mektep, da* îre, banka, b'carethane, fabrika, köy, kasaba, şehir ölülerinm isimlerini s h w lerine albn harflerle hâkketmişler. Şehirlerinin meydanlarmda, cadde • lerinde, sokaklannda isimler, heykeller ve abidelerle bütün tarihi yaşıyan Fran* sanm her köşesinde, vatan uğurunda can verenlere karşı gösterilen bu hür • met, eidden hürmete lâyık bir kadirfi» naslıkfar. Fransa, kendisi içm ölenleri asla unutmamış, kat'iyyen ihmal etmemiştir. Bugünkü ve yarmki nesfller, bu kadirşinaslığı gördükçe elbette en bfl» ynk ve u M vatan vergisi vermekten kaçınmıyacaklar, memlekeHerinin ta • rihinde ebedî bir hayata kavuşacakla « rmı düfünerek öbnekten çekinmiyecek' lerdir. Fransanm, fedak&r evlâtlarma karşı gösterdiği bu kadirşinaslığı, harpte ölenlere karşı izhar ettiği bu minnet ve şükranı gördükçe ayni şeyi neden yapmadığımızı kendi kendime sordum. Bî« xun şehitlerimizin isimleri niçin unutulup gdiyor? Neden Harbiyeden başka n>ektepleriraizde, dairelerinuzde, diğer müesseselerimizde, o aziz ölülerin isinv lerile süslü bir şehitler köşesi yok? Çanakkalede yatan 55,000 şehide neden hâlâ bir abide yapmadık? ö y l e samyorum ki şehitlerimizm çofe luğu, onlara karşı olan vazifemîzi ihmal ettiriyor. Biz de, Fransızlar gibi yapsak hiç şüphe yok ki her adımda bir abide dikmemiz lâzım gelir. Çünkü Türk milleti, vatan içm can vermekte her m;lletten daha cömert davranmış • tn*. Fakat şehitlerimizin çokluğu, bizim duygularımızın yokluğunu affettirmez. Vatanî terbive itibarile bu eksiği ta mamlamalıyız. M. Gömböş Rorna M. Mussolininin yada gidecek bir nutku Macar hükumetine karşı şiddetli tenkitler «Askerî, hatta cenkçi bir millet olmalıyız» Bolonyadan Tan gazctesine yazıh Budapeşte 28 (A.A.) Katolik gazetesi olan «Magyar Hetfoe», Bas yor: vekil M. Gömböşün Varşovadan Büyük askerî manevralarm hitammsonra M. Muoolini ıle göeüşmek üzeda, bir bücum otomobilmin zırhlı tarere Romaya gideceğini haber ver • thvn SzeHne çıkan M. Musol)ni, manev mektedir. Maamafih resmt mehafil ralara istirak etmis olan 5000 zabitle böyle bir proejden haberdar olma yabanci devletler ataşemfliterVrlnin dıklarını söyleroektedir. Budapeşte 28 (A.A.) Havas A hojuı uiHİa mühlm bir nutuk söyiemîs • tir. Stnyor Mnsolini mfHs krtaahmn fahjansı bildiriyor: T . ı n . » a m A t ^ a toDİanan Lejitmıst rl orbası ün'formasım ıriymişti. millî fırkası heyeti lunumiyesinde Evvelâ, manevTalar için seçîlen sa • söz alan, meb'us ve aef Marki Jorj hanm aynen ltalyamn şark hudutlarırt Pallaviçini (Georges Pallavicini) hüd»ki araziye benzediğmi, burasmm da kumetin haricî siyasetini şiddetle sunrz ve anzah bolırodujhmu kayd^detenktt ederek demiştk ki: r*k söze baslıvan Sinvor MusoUnf. ku< M. Gömböşün haricî siyaseti, manda heyetile zabitler ve efradı teb bu erkâniharp zabitine Alman mirlk ettikten ve bilhassa hava kuvvetleHtarizminin yaptığı ipnotik tesirin rinin faaliyetini takdir eyledikt'n sonve Hariciye Nazırı M. Kanyanın sira, demiştir ki: yaseti de kendisinm millî sosyalizme karşı duyduğu fasik aşkın tesiri « Avrupada harbi arzulıyan hir kimaltmdadır. Her ikisi de bütün Av se yoktnr, fakat havada harp dü«üncerupantn millî sosyalist barbarlığından leri dolasmaktadir ve bu harp baçvn yüz çevirmiş olduğunu unutuyorlar. Bun yann patlak verebilir. lann siyaseti bizi tecrit edilmiş bir Temmuz lonlarında, tıpkı 1914 teki hale getirdi. Diğer taraftan bu si grbı. hic beklenmedik bir vazi.vel 1 ar yaset, M. Benesi, M. Musolininin kolşısında bulunduk. Eğer o esnada hudularına doğru atıyor. Şimdiki hükumet itimatta devam edemiyecek o • dumuza askr sevketmemiş oisaydık, lan ttalya ile Avusturyanın dostluğuancak top seslerHe halledilecek ihtilât nu kaydetmek üzeredir.» lar olabilirdl. Biz harbe, yann değil, bugiinden hazır bulunmalıvız. Biz. as kerî, hatta militarist, ve daha doğrusu Ankara 28 (Telefonla) Nafıa cenkçi btr millet ohnalıyız. Milletin siVekiii Ali Bey bugiin 9,50 de jehri yasî, ikttsadt ve ftkrî hayatı, bu askerî mize gelmis, istasyonda Nafıa erkâm lcabet üzerine mfiesses olmak iktıza tarafmdan karşılanmtştır. Vekil Beyin eder.» yann akşam tekrar tstanbula hareketi Müteakıben M. Musolini, mubarebemnhtemeldir. yi, milletler arasında bir temyiz mah kemesine kıyas edirek, nutkuna şöyle devam etmiştir: Semendiredeyiz. Akıncılarile Mohaçta düsmanı çeviren Bali Beyin beldesi. Diğer yerlerde mazi hatıradir, burada madde. Dünü gözünle de görüyorsun. Kıyıda ve baataki bürç, Piza kulesi gibi iğri. Meğer son harplerin birinde temeline bir güll« düşmüs. Türkün hendesesi: Güllelersin, sallanır; fakat yıkıl maz; iğrilmistir, fakat devrilmivor. Çarpıldı, çürümedi; çürük durdu ruyorsun, gene sağlams Bu iğri kuleye vaktile bütün orta Avrupa astrlarca bovun iğmi<ti! Bir yaz gunü geçtik Tunadan kafilelerle Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yo'dan. Onlar öyle jreçti, ben böyle gidiyorum. Tuna, Tuna, msan olarak verdiğin zevkler nekadar sonsuz, fakat Türk olarak... Sen o kadar güzel olmasan hatıraların bu ka • dar yakıcı olmıyacaktı. Bırakmanın azabı görmeninı zevkinden çok üstün. Gözlerimde en haşmetli gü zelli&e bakffi'nın pırı'tısı var; fa kat irimde kıvrılan bu hıçkırık neye? tSMAlL HABÎP F?kat, sulha susamış mîlletlerin, manevî terki teslîhattan bahsettikleri bu devirde, Şıpka abidesînîn vesîle olduğu küstah nümayisler sabnmızı tüketti. Bir değil.. tfci değil.. Trakya hudutlanmı 1 zm ötetarafmda bir müddettir esen mütefessih hava bîzi iz'aç etmeğe, ciğer • letimize işlemeğe başlıyor. Biz, fırsat buldukça, Bolgarlara bir dost eli uzattık. Geçmişteki olan bitenin üzerinden sünger geçirdiğimizi bildirdik. Beserî duygulan tekâmül m'ş, et yüksek bir millet oldugumuz için, Elektıik saatleri Ankara şirketi kiraları indirdi Ankara 28 (Telefonla) , Ankara Elektrik sirkefa', eylul 1 den in'baren f kktrik saatleri için müşterilerinden kira bedeli olarak ayda 10,5 kunış almağa başhyacağmı Nafıa Vekâletlne bfl • dirmiştir. tstanbul Elektrik şirketinln de bu doğru harekete imtisal ederrk halktan abnakta olduğu fahiş saat kuasmı Na ha Vekâletinin bühesap tayin ve l csbit ettiği miktara mdirmesine intizar olunmak*adır. Avusturyada neler oluyor? Hükumetin devletlerden yeni bir talebi Londra 28 (A.A.) tngiltere hü kumeHne bu hususta h'«nüz bir müıa caat yapılmamış olmakla berber, Retrter ajansmm haber aldıpına göre, A • Tusturya hukumeti, büyük devletlere müracaıt ederek, hükumeti tutan yan askeri teşekküllerle Heymver (Heimwehr) lerin bir kumından daimî ve yardimcı bir polis kuvveti teskili için müsaade istcniştîr. Loındrada gürültü i!e mücadele Otomobillerin geceleri korne çalmaları yasak Londra 28 (A.A.) Hükumet tarafmdan da müzaheret gören muhtelif İngiliz teşekküllerinin gürültüye karşı yaptıklaıı mücadele neticesinde, merkezi Çering Kros (Charing Cross) ta olmak üzere geniş bir «sessizlik mmtakası» çizil miştL. Akşam saat 11.30 dan sabah saat 7 ye kadar otomobillerin ve diğer vesaitm bu mmtaka dahilinde sesli işaret •ermeleri yasaktır. Hilâfına hareket edenlerden iki İngiliz lirası ceza ahnacakhr. Korne gürültülerinden başka, otomobil ve motosikletlerin çıkardıkları motör ve daha başka gürültü leri de azaltmak için tedbirler alınması düsünülmektedir. Nafıa Vekiii Ankarada gene bizim gibi düşünen ve duyan Yunan, Yugoslav, Rumen milletlerile beraber, Bulgaristana manen ve maddeten kuvvetlenmek ve yükselmek fırsa tını verdik. Fakat Bulgarlar bir türKi anlama • dılar.. Anlamıyorlar. Bize eski kinleri hatırlatmaktan, küllenen yorlar. Bizim her samîmî jestimizi, her va > kurane sükutumuzu aczimize hamledi yorlarsa, yerden göke kadar aldanıyorlar. Bilâkis, bu jestler ve bu taham • mul, kuvvetli milletlerin harcıdır. Âciz olan, yaygaracı olur. Maksat bize de maziyi hatırlatmksa, biz esasen onu unutmuş degiliz. Bugünkü Türk neferi, atalannm I:anile sulanmış Şıpkanm asil toprağından yuğurulmuştur!. kıvılcımlan uyandırmaktan, marazî bir haz duyu Ziraat Vekiii Artvinden Ardahana hareket etti Artvin 28 (A.A) Ziraat Vekiii Muhlis Bey, dün huraya gelmis kasaba haricinde kaza erkânı ve halk mümessilleei tarafmdan istikbal edilmiftir. Vekil Bey, Cumhuriyet Halk Fırkası binasında sıhhat ve ziraat vaziyeıtile mevcut bakır fabrikaları hakkmda malumat almıştır. Müteakiben hükumet dairesini gezmiş ve bu sabah Ardahana hareket etmişthr. « Mademki bazı mînetler yük<ieldiği halde diğerleri alçalmaktadır, bütün iyi niyetlere, konferanslara ve mtıkavelelere ragnıen, harbin asırlar devam ettikçe, milletlertn mukadderatile birlik tr sn'tmesi zaruridir. Buşrün, bütün ttalyan m'Ileti, lünımu anında, bir tek adam gibi, her davete icabet etmeğe hanrdır.» Korada bir tren faciası Seul 28 (A.A.) Koranm cenubu şarkisinde Gensan civannda Sinho Kuseiye giden bir tren yoldan çıkmış, 3 kisi ölmüş, 4 2 kişi yaralanmışnr. Vagonlar devrilmiş ve Kiyntokusen nehr'ne düşmüşlerdir. Bu faciayı tet • hişçilerin yaptığı zannolunmaktadır. Kumandan Feyi tehJit Budapeste 29 (A.A.) Avustur • yanm sabık Basvekil muavîni M. Vinkler (Winkler) Uînen Zedek gazetes'nin muhabirine, simdiki Avusturya hüku metinm kendisini v dos'Iannı tazyik altında bulundumn'stnın, pek te hos olnuy?n bazı sırlerın ortaya çıkmasindan korktuğu için olduğunu s8ylemi*tir. M. Vinklere göre, mumaileyh hükumetten kumandan Feyle birlikte ç'<kömek için M. Dolfüs (Dollfuss) ile mutabık kalmıstı. Kumandan Feyin istlfası kendi M. Vinklcr, istifasmı t?kip edecekti. Ceneral Artur öldü Londra 28 (A.A.) Umumi Harpte tngiliz orduları Baskumandanı bulunan Jeneral Arthur 75 yafmda olduğu halde bugün ölmüştür. Nutuk teessüfle karsdandı M. Çaldaris Atinada Atina 2 8 (Hususî) Başrekil M. Çaldaris dün öğleden sonra saat dörtte Atmaya gelmis, bütün nazırlar, siyasî ve askerî rüesa tarafmdan karşüanmıştır. Diğer taraftan. son gelen Avrupa gazetel'rine göre, M. Musolininin bu nutku bütün payitahtlarda vte ezcümle Londradı teessüfle karşılanmıştır. Zîra bu nutuk evvelemirde, harbin pek yakın olduğu hlssini verm'ltte ve saniyen, başvekilin bir müddettenberi vaz geçmiş gibi göründüğü tecavüzkârlığarii• cuunu göstermek^edir. Varşovada komünist teşklâtı feshedildi Seyyahlar gitti Heluvan vapurile Çarferdinant vapurile Akdenizden ve Varnadan şehRumen rimize gelen Fransız, ttalyan, r Ergani Bakır ERCÜMENT EKREM Varşova 28 (A.A.) Komünist tesküatı feshedflmiştir. 20 kişi tevkif olunmuştur. Moskovadaki askerî heyetimiz Moskova 28 (A.A.) M. Voro şilof, dün Fahrettin ve Muzaffer Paşalarla Nuri Beyi kabul etmiştir. Ataxem:l'ter vekiii Enver Bey heyete refa kat etmekte idi. ve Bulgar seyyahlan dün memleketlerine dönmüşlerdir. Dün akşam Tevere vapurile de şehrimize bir miktar seyyah gelmiştir. Meşhur bir kâşif öldü Sidney 2 8 (A.A.) Meşhur ka • sif Sir Ecevort Derd Edgewarth DairdöbiMİştür. Saklton mişb*. Kâşif, 76 yaşmda idi ve Shackleton un 1907/9 se Yolu tahvilleri Sencde 2 biiyiik îkramiy* % 5 4aiz Bugönön en kârlı igi ve ayni zamanda millî iktısat faaliyetine bir yardımdır bu anlaşmaya sadık kalmıyprak kumandanı kabinede muhafaza ettiği için M. Dolfüsü muahaze f/tmektedir. Sabık Başvekfl muavmi diyor ki: «Kumandan Fey hucumlanna niha yet versin, yoksa söylemek sırası bize gelecektîr.» son olarak r Yurttaş ! Yugoslav Macar ticareti Budapeste 28 (A.A.) Hudut hâdiseleri meselesinden dolayı vaki olan gerginlik üzerine inkrtaa uğnyan Yu goslav • Macar ticaret müzakeratma yakında yeniden başlanacakhr. FelemenİT kralices'nin yıl'tönUrrü Felemectk Kraliçesinin doğum yildönümü olması münasebetile bu cuma günü sefarethane binasındn bir resmî kabul yapılacaktır. nelerindeki kutup seferine iştirak et Bn Cumhuri\et bavramında yerli mal'arımızın resmigeçidi AnKara yeni serpi evinde yaoilacalctır. Kışiık ihtivaçlsr n ucuz ve saflam yerli tnalianmi7a hu sr^iden tedarik er. M1UI tktuat ve Tasarrnf