; e. t Kânunuevvel ihurivef SON TELGRAFLAR Fransada askerî tedbirler Yugoslavya K a rk Umumî Harp senelerinin tevellüdat noksanından mütevellit mevcut azlığını telâfi içîn verilen kacarlar Gazi Hz. ile Kral Hz. Paris 20 (A.A.) Meclis, mfflî mü 1914 te oldugu gibi, efrat supürülüp giarasında teati edilen dafaa vekâletinin askere almma yaşi • derdL nın dört ay daha arttınlması kakkın • Fransa tarihte ve dünysda eşi olmıtelgraflar daki kanun lâyihasmı 147 reye karşı yan bir tahkimat sistemine sabîpth* ve reyle kabul etmiştir. Bu tedbir sayesinde hükumel Umnmî Harp sene'eri dolayisile bilhassa 1936 mevcudunda eksfldîği hissedüecek o • lan esnan erbabı için bu dört ayı îhti • yat olarak elde bulunduracaktir. Bu Idfayetsizliğe 15000 mutehassn almmak suret3e çare bulunacaktır. Müzakere esnasında M. Tavdieu, a!el?cele uvduruluvermiş »elâkki etb" ği bu lâyihanra tesirsiı olaeağım bı'l dirmiştir. M. Fabry. sonra M. Daladye kendisîne cevap vermişler ve M. Daladye alkışlanan bir nutkund» Fransanm emniyetmî tenun edecek halde olma dığmı iddis edenlerin yanlışlıkîarmt anlatmıs, msmlektte sebepsiz perik hareketleri inkisaf ettirmeğe rtvahıf ma • nevraiara karşı şiddetle mukabele et • mîsrir. M. Daladve ordu mevcadunun fîlen 486,000 o!duğunu bunlera tam hiı talim ve terbiye gormüş 500,000 fl> • tiyatm ilâve edilmesi lâzun geldigmi i • lâve eylemiştir. MecTi» tarefmdan verilen krediler, orduya modern teçhizat temini için sarfedilmiştir. Eğer bunlar obnas?.ydı 449 harbiye nezareti bur.u denize kadar nlaşhrmak için lârım ge!en kredileri meclisten istiyecelrt'r. M. Daladye 500,000 kişilik bir ordu ile bir milletin mağ'up edilerek »steni • len şeyin yaphnlabfleceğni kabul et miyor ve bir milletin baslıca kuvveti nîn kuvvetli adamlar sınıfınm heyeti unmmiyesi oldugu flkrini söylemekte devam ediyor. Bütün mesele bıi adam'an süâhNndırmağa, seferber etmeğe mhic&r eder. Nihayet hâdiseler nekadar kansık olursa olsun Fransa onlan sükunetle telikki edebilecegine ve her ihtimale karfi durabfleceçine rearet edip yapıl?n teklifin basitligmi pÖsterdikten son«a M. Daladye sö'zlerini şöyle bıtirmis • tir: « Bugun raecburiyetler karsısmda • yıx. tntihap edinİ7t Mevcut noksanını doldurmafa mahıf hükumetin kabu) etmenizi istediği, meselâ hudutlartn muhafazası icîn bîr seyyar muhah7 lotVs: teçkili gibi tedKirieri arthnnak teîeb'ni tasvip ediniz, yahut 18 ay veva iki sene hizmeti mecSorevî tercih ediniz. Meclis hükumetin noktai kabul etmiştir nazannı Ankara 20 (A.A.) Yugoslavya Kralı Aieksandr Hazretlerinin doğuna münasebetile Reisicumhur Hazret lerinin miisarünilevhe gönderdiği teb rik felgraft ile cevabı aşagıdadır: Zah hasmetanelerinin dopınnlannuı yıldönümü mes'ut mimasebetfle en n cak tebriklerm'e birlikte şahsî saadetleri ve dost Yu^oslavyamn refahı hakkmdaki samimî temenniyatımı zab haşmetanelerine karşı besledijnm şabjî dostluğu terdifen sunanm efendirn. Gazi M. Kemal Hararetll tebriklermizden vr •ahsî dostlugunuzun ifadesînden çok müte hassis olarak bu vesile ile size tesekkür eder ve sahsınız ve dost mill?» hakkmda beslediğim takdir hi»l«rmi ^eyil eyleriro Alektandr Vatanı nasıl imar edecek ve kuvvetlendireceğiz? Birinci sahifeden mabat Bütçe muvazenesi demek, bütçenin ihtiyaca ve maksada kifayeti demek değildir. Memleketin ziraatine ve sanayiine, memleketin müdafaasına kâfi gelmiyen bir bütçede de muvazene ve mtizam bulunabi • lir. Fakat bu muyazene mektep a çamamaklığın, tarlalan sulamamanın, yolları, fabrikalan inşa etmemenm, hulâsa hastalan tedavisiz bırakmanın ve memleketin silâhlannı kâfi bulundurmamanın zarar larmı, tehlikelerini izah edemez. Memleketin ihtiyaçlan durmadan giderilmek lâzımdnr. Bunun içindir ki devlet bütçesinin intizamını temin uğrunda yekunu küçültmek usulünü nihayet bir hadde kadar tatbik edebilir. Bir acı hakikati acıkça soylemeü yim. Bütçemiz caiz olan hadden daha azma kadar indirDmiştir. Devletimizin mnhim olan vaziyetine ve ihtiyaclarma kifayet etmemektedir. Bütçevi arttn* mak içm tedbir bulmahyız. Yeni Türk devletinin en muŞlâk meselesi budur. Türk milletinm istikbali bin roenfî şarhn teshinden kurtulmuş, yalnız malî kudret şarhna bağlı kalrmshr. Devletm malî kudreti için, yani butcenin düzğün ve denk olarak yüksek ve yetişir olması için memleketin yeni vergi verraek mevzularma fazla güvenilmez. Asıl çare memleketin fazla kazanman ve bunun için de kendisme daha ev vel fazla para sarfedilmesidir. Bu fa sit dairevi do&ra doner bir daire haline getirmek, Türk nvlletmin en mübı'm vazifesidir. Memleketi imar edelim, ikhsadı vaziyethnizi yüksekelim, rahat rahat ve bahusus daha kuvvetli olalım diye hariçetn bize borç para verme&i kimse dusunmiyecektir. Vatandaslanma bu sozleri cetaretle soylüyorum. Büyük meseleleri halletmek içm yarahlmış olan Türk mflleti hakikatleri olduğu gibi bilmelidir. Millî mücadeleyi Turk mOlefa' kendi parasile kazandı. 10 senedir Cumhuriyetin kurulmasmı, mem Ieket imarmı, teçhizini ve müdafaasmı kendi parasile hazırladı. Haricte Tür kiyenin umranı ve saadeti içm bir ta kım msaniarm para biriktirdifini soy üvenler Türk milletinm aldahlabil ğini zannedenlerdir. Türkiyede para iş • letmesinden hakikî ve maddî men • faatler temini bevesi müteşebbisler i çin kuvvetli bir saiktir. Buna süphe yok~ tur. Fakat dünya şartlan gHtikçe kararsız ve kartşık olmakta, hele bu se • nelerde şartlar daha ağırlaşmaktadn1. Bizira kabu] edebileceğimiz şartlarla mütesebbislerin menfaatlerini ve beynelmilel ikhsadî şartlann kararsulıgı i • caplannı bir araya getirebümek epeyce güçtur ve çok tesadüfidir. Memleketi • mizin istikbalini tasadüfî şartlann ta hakkuk etmevne bırakamavız, bırak mamahvız. Memleketin atisi bizira himmetimize, bizim paranuza hağlıdır. Biz evvelâ bu hakikati büeceğiz, bu hakikati anhyacaJhz, kabt'l edeceğiz ve kendimize m*l edecefiz. Bu ınesele ancak bir mHlî ülkü gibi bütün vatandaşlann kafaiannda olgun hale areldikten sonra halledfebilir. Onun için meseleyi evvelâ milletçe anlamağa çalışma • byız. Memleketin iman ve ikhsadî inkisafı için dahilî istikraziarm mahivstmi göstermin olnvorum. Dahilî istikrnz sistemi millî ks'kmmanm en emin vasıta sıdır. Bu siyaset vatandast devletme itimadma, millî Daranm kivmelme gu venmesine, memleket imarmı ve mkisafmı bir borc bilmesme ve bütün bu yollarda kendi sahsrmn ve ailesînin men faatini emmvette bîim^^me b»£Iıdır. Ergani bakrr hath gibi eîK milyon sarfolunan bir buyük isin on milvonu nu tedarik etmek için dahilî is+ikrazdan baska care bo'nnabflirdi. Dahilî istikraz yolu tutuldu. Bir yeni anlavtstn bir yeni sistemm baslangıa olmak îcin kinv > se zorianmryor. Sistemm ve siyasetin ' muvaffak sayılman vatandasn» anlryarak ve istiyerek dahilî istjkraza iştirak ehnesindedir. Meselenm dugüm nok • tası buradadır. Vatandaslarorıza bu • nu anlatmağa borçluyuz. Bunun için mütemadî konferans vermekteyiz. Va . tandaşlarm her muhitine bu ihtiyacı i • zah etmeliyiz. Yeni vatanı dahilî istikrazlar yapa • bilir. Vatandaşlarm anlayışma, gonul nzasma istinaS eden dahilî istlkraz si • yaseti sermaye noktai nazarmdan içinde bulunduğumuz dar ve sakat daireyi genis, doğru ve müsbet işler bir düzen haline getirecek tek vasıta ve çaredh*. Bir muziplik! ehir tiyatrosunun şirin artisti Vasfi Rıza, her başına geleni bana hikâye eder. Büyükad* daki mehTik emlâkten aldığı, mükem melen tamir ettirdikten sonra döşeyip dayadığı evden palaspandıra* nasıl kapı dışan edildiğini anlatmış, ben de bu sütunda karflerime hikâye etmiş tim. Vasfi Rızanın, bu defa da, başka bir derdi var. San'atkâr, küçük bira derile beraber, Agacamisinde bir aparbmanda oturuyor. Bir de telefonu vardır. (Fakat telefonunun numarasını rehberde bulamazsmız. Çünkü yeni almıstff. Numarayı merak ediyorsanm isUhbarattan öcrenebilirsiniz.) Hem Vasfi Rızayı, hem de seven bhi, onun telefon numarasını nasdsa öğrenmiş... Artist, meslekî mecburiyeti dolayısile geç yattığı için geç kalkar. AzizKği seven adam, her sa bah erkenden telefonu acıp Vasfi Rıza Beyi uyatıdmyor, biraz şaka ettikten sonra telefonu kapatıyormuş. Telefon fcaoanıyormuş ama uykusu ka<çan Vasfi Rızanın gÖTİeri bir daha kapannnyormus. Vasfi Rıza, telefon eden ve hüviyetini s?klıyan adama, kaç defa yalvarm» yakarmıs: Ayağınızı öt>eyim efendim, bu şakadan vaz gecin! Estağfurullah efendim! Emre dersmiz beyim. Fakat ertesi sabah, dnha ertesi sabah telefon gene zırlamaktan geri kalmamıs... Vasfi Rıza, arhk, nezaketi, yalvar | mağı bırakmıs, tanımad'^ı adamm te « • miz ohm olmadığun büınediği ayaklannı oomekten va* gecmk ve muzipligi kü^nrle karsılamağa karar vermis! Ertesi sabah gene telefon çalmısı t Va^fi Rıza Bey zah âlmiz misi niz efendim? Uvlcn sersemi evvelâ seri tanıyamîyan Vasfi Rıza, Evet efendim, bedeniznn... Siz knnsin'T? Sesiniz Vasfi Rna Beyin sesfae benzemiyor da... ^ Bendenızrm efendıra» Hayır efendun, rica ederim, az Vasfi Rıza Bev de$il«miz. Israr etmeyîn. Ben Vasfi Rna Beym sesini pek iyi taııırıııı* Artist, bu defa, karnsmdakinht kend?*me muzipuk eden adam olduğunn anlamısı Hay senm... Diye a^zına gelen küfurS etmis, fakat beriki isi pi'kmli&e vurarak ertesl sabah ?ene te'efon etmiş... Vasfi Rıza, bu adamla basa çıka • nnvacasrıni anlaymca ertesi aksam yatarken telefonun r»H arasma bir mu kavva sdcfhnyor. Tabiî telefon da çalamıyor. Fakat bir iki gun sonra, mu zro adam. sart'atkânn evde bulundufu diğer saatlerde t''m ehneSe başh . yor. îraan evindeki teiefo'" bütün gfin çalmaz bir hale koiarnaa ya!... ' Vasfi Rıza Bey, zatı âliniz misiniz? Hay AOah senm... Geçen gun, gene telefon çalmış, ' Vasfi Rıza, ayni muziple karşı karşıya oldugunu zannederek. Alo! Ben, Vasfi Rıza dedOcten sonra basmış küfürü... Fakat karşı daki ses, Vasfi Rıza Bey çüdırdmız mı? Ben filânun, diyince, Artist fena halde mahcup obnuf. Çünkü telefondaki adam mahut mu zip değîl, çok hürmet ettiği muteber bir zatmış... Tabiî özür ve af dile • miş. Biraz sonra zırrr! diye gene telefon çalmaz mı. Bu defa gene muzip ama, zavallı Vasfi bir pot daha kır mak korkusile küfür dahi edememiş... Şimdi, hergün bu inatçı zata etmeyin, eflemeyîn, diye yalvarmakla meş gulmüş! Derdtni bana anlattı ve akıl danifh. Telefonu bnak! dedim. Telefona o kadar para verip koydurttum. Sonra lüzumu da var biraber. ö y l e ise meseleyi gazeteye yaztp o meçhul muzipten alenen bu şakadaH vaz gecmesini rica edelim. Hay Allah razı olsun. Böyle yapl Şimdi, Vasfi Rızaya, kendisi far kma varmadan bir muziplik te ben yapmıs oluyorum. Çünkü, bu yazıyı okuduktan sonra, ona bu sekilde telefonla azizlik edecek, kimbilir, kaç kişl daha ctkacaktır. Eskiden bir «dayan Karabet ağa!» sözü vardı, bundan sonra da «dayan Vasfi Rıza Bey!» diyebiürizl nm yıldönümü Orman kanunu Muhtelit encümen yeni lâyihayı müzakere ediyor Ankara 20 Muttelit encümeode müzakere edilmekte olan orman kanunu lây'ha^mı bu sene mediMcn çıkanlmara hakkmda müataceJiyet karan alınmiştır. Bu lâyihanm e«a«Ian Romanya, Bulgaristan, Rusya orman kanunlanndan almmjçtTr. Bu kanunla Türkiye ormancıhğı devlet idaresine geçmelrte ve es&slı bir tedbîrle rast gelenin îstifade etmesin • den kurtanlmaki&dir. Hususî ormanlar, kaıt*iyat yapiiacak ormaplar tamamile aynlacak tır. MuKtelit encümerbde halen su nokta üzermde hararetli münak&salar cereyan etmektedir. Hususî orman sahiplerinden bîr çoklan ellerinde 100 dooümlük bir tapu senedi bulumıyorsa zamanla hududu genişletmiş ve 100 dönücnlük yerini 300 hatta R00 dönüme kadar büyütmü.'tür. Lâyihaya buna mânî olacak hükümler konacaktır. Ormanlarda yeni muhafaza teskîlâtı vücude getirilecek kulübeler kurulacaktır. Hususî orman sahipleri de ormanlarmı istedikleri şekilde kul lanamıyacaklar. Meselâ o mınta kadan kat'iyata tnüsaade edilmemîs ise orman sahibi kendi ormanondan kat'iyat yapamıyacaktır. Devlet ormancılığı bu kanunla memleketin istifade edeceği tarzda esash bir idare altına alumuşbu lunmafctadır. Amerikada Hitler propagandası Pariste tutulan casuslar Hitler efkârı umumiyeyi Biiyük bir casus şebekesi ele geçirmeye çalışıyor yakayı ele verdi Vaşington 20 (A.A.) Hitler propaganda teşkilâh Amerika efkân a • mumiyesini Almanya lehine çevkmek iç'n büyük bir faaliyet göstermektedir. Ahnamyada İngilizce olarak basılan Hitler propaganda risaleleri on binlerce nüsfia olarak Amerikaya Hhal edÜmektedir. Berlinde bulunan Fredrik Ştanzen matbaası, tngiliz lisanile aylık bir ga • zete neşretmektedir. Bu gazetenin ismi «Almanya ve siz» dir. Hitler propaganda teskilâtı, yakın da «Uğursuz koridor» isimli bir kSçük kitap neşredecektir. Bu kitapta Polonyalılscin Almanyanın parçalanmasuMi karsı şahadetleri vardır. Birçok kıtaplarda silâhlan bırakma meselesinden, Almanyanın bu münasebetle Millet • ler Cemiyetine karşı vaziyetinden bahsedilecektir. Nflıayet «Leipziger tüustriete Zei • tung» gazetesinin ingilizce nüshalan yaoılacaktır. Bu gazete, harîcî siya • setter bahsetmektedir. Paris 20 (A.A.) Petat Paristenin yazdığına göre polis, Pariste mey dana çıkanlmıs olan muazzam bir cAsusltık meselesi nakkmda tahki katla meşguldür. Ş:mdiye kadar 18 kisi tevkif edil • miştrr. Daha da birçok kîmselerm tevkif edileceği zannediliyor. Parî» 20 ^A.A.) Caausluk meselesi baberi 11 kâmmuevvel tari bmde artarşist mehafiline tnensup brr kaipazan çetesinin tevkif edilmesile meydana çılrmışhr. Bu tevkif neticesmde ecnebi bir devlete raillî müdafaaya dair ma lumat verem bir teykilât kesfedilmişHr. Tevkifat miktan 12 kadardır. Mazmmlann ekserisi Lehliler ve Çeko«lovaklardır. Pari» 20 (A.A.) U Petit Pairsieı» gazetesi, Pariste meydana çı kanlan casusluk işinîn gayet iyi teşkil edilmiş bhr kvnpanya olduŞuuu yazıyor. Bu teskilâtın azalan birbirIerini tanımak m«cbudrye*ind« de • gillerdir. Ve ancak bir şahıs tanıyorIardı. Bu sahıs, cürüm serikleri ara sında irtibata temtn ediyordu. Sebeke mensuplan Rus, Leb, Amerikan ve Franaız gibi muhtelif milletlere mensnptnlar. Sovyet amelesi tarafmdan sporcularımıza motörsüz bir tajryare hediye Iktısadî program Ankara 20 'Te!efonla> Heyeti Vekile buçun de saat 10 da Başvekü tsmet Pasanın rivasetinde toplannuş, Biiyük Erkânıharbiye Reisi Fevzi Pa şanm işthakîîe iktısadî programın rau zakeresîne devam etmiştir. Program memleketin müdafaası noktai nazamv dan ve diğer bazı cibetlerden tefkfk edPdiği icîn rnüzak?ratın uzun rürecegi, Heyeti Vekîleriin perşembe ve eumartesi günleri de toplanaca^ı anl?«lmakta^ır. Evkafta yeni tayinîer Ankara 20 (Telefonla) Vefat eden Evkaf hukuk müsaviri Murat Be yin yerine Evkaf muhakemat müdürii Süleyman, muhakemat müdürlüfiiine hukuk müsavir maavini Lfttîf, munhal Afyon tapu mB^ürlüğBne Manisa tapu sîcil muhafızı Vehap Beyler taym edil • mis'erdir. Muhtarfık vazifeleri ve Belediyeler Ankara 20 (Telefonla) Belediye olan yerlerde iıuht*rlık vezaifiam ne suretle ifa edüeceği hakkmdaki nlzamname Heyeti Vekflece tefkik ve tas dik olunmuştur. Bir tanesi tporcularumza hediye edilen neviden birkaç Sovyet planöra Sovyet hükumea* tayyare fabrika • Iarmda çalışan amele, mühendis, mü tehassıs ve memurlar, Türkiyeye (plânor) denilen motörsGz bir tayyare hediye etmisler ve şu mektubu da g ö s • dermişlerdir: «Türkiye spor teskilâtı mSmessOlerinin fabrikalanmızı ziyareti hahrası olmak iizere, fabrika amelesi yeni Türkiyenin sporcu gençliğile ararmzdaki rabıtayı takviye ve Türkiyede bu eğIenceli ve sıhhî sporu tamim etmek I maksadile VS3 markalı bir ekzersiz «plânörü» inşa etmiş ve size hediye etmişlerdir. Bu hediye, kabul ettiğiniz takdirde, bildireceğiniz adrese gönderilecektir. Takdim ettiğimiz bu plânörün Türkiye için uğurlu olmasım ve memleketinize vusulünün bu yeni sporun sizde de tatbiln hususunda bir baslangıç vesilesi teşkil etmesini temenni ederiz. Atide yapacağimız SDor müsabakalarmda, Türk plânör ekiplerinin de bu lunacağmı ümk ve temenni ediyo ruz.» Ianma km, mtikam arzusu, para hırsı; yalnız btmdan ibaret değîl; heptinân haricîne de çıkıyordu. Yarmı asırdanberi kendirode benliğitne ait olan tarafı anlamamakla kalmamıştım, çocuklanma karşı adi iştihalar da beni teshir etmişti. Ben otuz yaşımda, kırk yaşmtda bunu anlama • Iıydım. Fakat bugün kalbi yavaş yavaş atan bir ihtiyantn, ve hayatımm son baharmin bagı uyuttuğunu, du manlar ve ışıklar altında uyuşturduğunu görüyorum Sevmeğe mecbur olduğum tnsanların hep»i ölmüs; beni sevebilecek insanlann hepsi öl tnüş. Ve geri kalanlann da tanımak için kendîlerine doçru gitmeğe vaktim yok. Arhk bende herkesin kar şısma di'ktiğim ve ismimi verdi^İTn canavsra ait sesimden, gülüşümden, tavırlanmdan başka birşey kalmadı. (Mabadi varj Hariciye memurin kanunu Ankara 20 (Telefonla) Hariciye Encümeni Giresnn meb'usu Hakkı Tarık Beym Hariciye Vekâleti memurin kanununun muvakkat birinci madde sinin tadfli hakkmdaki kanun teklifmi kabu] etmiştir. Mübadele komisyonunun lağvı hakhnda bir lâyiha Ankara 20 (Telefonla) MuhtelH Mübadele Komisyonunun lâğvına ait mukavelenin tasdiki hakkmdaki kanun lâyihası Mecüse gelmiştir. Nah'ye mödörleri kanunu Ankara 20 (Telefonla) Nahiye müdiirlerinin sureli tavini hakkindald kanuntm birinci maddesrrin tadili lâ • yihası Dahiliye Encümenince krbul e • dilmiştir. EDEBÎ TEFR1KAMIZ:$5 Engerek Ocağın içinde rüzgârm biraz kımıldattığı külrengi yığınlara bakı > yordum. Kullaztdıgi masa hâlâ orada, şömine ile duvann yanmda idi. Onu yakaladım ve bu kül yığınmın, bu hiçliğin içine daldırdun. Hayatımm, hayatınuzın sırlannı sakhyormus gibi külleri kanstırdım. Masa içine gir • dîkçe kül daha kesafet peyda ediyordu. Yanmaktan kurtulmus birkaç kâğıt parçası kurtardım ama manasi anlasılmıyan bir iki kelhneden ve kesik cümleden başka birsey elde edemedim. Ellerim titriyordu. Kurumlarla kirlenmiş küçük bir parçanm üstünde, bir haç işaretmm ahsnda su kelimeyi ve şu tarihi gördüm: Paka • 23 şubat 1913. Sonra: *Aziz kızun* hHabı. Diger parçalan da Düğümü yanyana getirerek ancak şu cümleyi okuyâbildim: <Bu çocuğun size il ham ettiği kinden siz mes'ul değilsiniz. Eğer buna mttvafakat etsey » diniz mes'ul siz olurdunuz. Bilâkis..^ Büyük bir gayretten sonra şu satırlan da okuyabildim: <ölüler hakkında cesaretle hüküm veriniz... Lü ke karşı beslediği muhabbet ispat etmez ki...» Kurumlar geri tarafını kapatıyordu. Yalnız şu cümle açık kalmışh: «Neyi affettiğinizi bilrneden affediniz, ona...> Bunların üzerinde sonradan dü • şünmeğe vakit bulurdum. Şimdilik araştırmağa devam ediyordum. Beni nefes almaktan meneden fena bir vaziyette iğilerek aramağa devam ettim. Bir an, elimo geçen yumuşak ve ateş değmemiş gibi görünen bir ı defter beni şsşırttı. Fakat içinden bütün yapraklan kcparılmiştı ve kapağında Hazreti tsanm bir sözü varda. Nafile yere bu küllerin karşutnda durdum, hiçbirsey bulamadım. Kalktım ve siyah ellerime baktım. Aynada küllenmiş alnımi görüyor • dum. Gençliğimde olduğu gibi bir yürüyüş arzusu beni yakaladı, kalp hastalığımı unutarak merdivenleri hızla indim. Çocuklan sebebile mi kıskanç? Lükü onlara tercih ettiğim içm mi? Fa kat tza Marineti de sevmezdı... Evet, evet: Benhn için ırhrap çek mişti: ben onu tazip etmek iktida rma maltk olmustuan. Ne delilik! Marinet ölü, Lük ölü, Iza ölü, ölü ler! ölüler!.. Fakat ben, yalnız bu fhtiyar sağ, ayakta, bir kadınra bana lâkayt kalmamış olmamasına, onda bu teessürleri uyandırmış olma • ma seviniyorum. Haftalardanberi ilk defa olarak Bu, gülünecek şeydi; ve ben de, bağlara doğru yürüyordum. Man • filhakika, azicık soluyarak ve bir zara hafif ve şeffaftı. Güneş ve rüzbağ kazığma dayanarak gülüyordum. gâr şimdiden araba tekerleklerinin Karşımda bütün köyler kiliselerile, ve öküzlerm izîerini kurutmağa basyollan ve kavak ağaçlarile sislere gölamıştı. tzanm bana meçhul kalan hayamülüyorlardı. Batan güneş bu kaylini taşıyarak jTİrüyordum. Bu ev bolan âlemin içine girmek için zoru kadjm kıskançlığın adeta kızkardeşi zoruna yol buluyordu. Cinayetimi tmiş! Küçük Lükten nefret ediyor • görüyor, hissediyor, ona dokunuyormu* .. Bir çocukcağıza garaz bağ • dunu Bu, yalnız engerek yuvasmın lamağa muktedir koskoca bir kadın... içine münhasır kalmıyordu: Çocuk Şehir Ttyatro temsiliennın radyoda neşri Radyo şirketi Belediyeye müra • caat ederek Şehir Tiyatrosu temsilIerinin radyo ile neşrine müsaade edilmesinî istemiş ve tiyatro sahne • sinde yapılması lâzım gelen tertibatı vücude getireceğini bildirmiştir. Bu teklif tetkik edllmektedir.