1 Ağuştos 1932 Asma köprü Dikkat ediniz, bizim Belediyeye ait her iş bir mes'eledir. Su mes'elesi, süt mea'elesi, plâj mes'elesi, plân mes'elesi gibi... Bu mes'eleler o kada*. çok ve o kadar çeşit çeşittir ki, Beledi yenin ismini (mes'eleler müdiriyeti) ne çevirsek daha iyi olur. Bu kadar çok mes'elesi olan Belediyemizin başma son gün lerde bir mes'ele daha çıktı: Köprü mes'elesi! Bir hayli ihtiyarhyan tstanbul köprüsünün yerine acaba nasıl bir köprü yapmalı?.. Gene eskisi gibi dubalar üstünde hir köprü mü, yoksa bir asma köprü mü?.. Ne hikmettir bilinmez, şehre ait bir çok işleri asan Belediye, köprünün asmasına taraftar değü! Geçen gün gazetelerde. Fen müdürünün beyanatı çıktı. Ziya Bey: (Asma köprü, İstanbul'un güzelliğini bozar) diyor!.. Bu itiraz, bana şu hakikî hikâyeyi hatırlattı: Bir gün, Yahya Kemal Beye, edebiyatta yenilikler yapmak id • diasmda bulunan bir genç, uzun bir şiir getirir: Üstat, lutfen okuyunuz.. Fikrinizi öğrenmek isterim.. Yahya Kemal Bey, dişini sıkıp şiiri okur: Ne vezin var, ne ka fiye, ne mâna... Yalnız şu mısra nazari dikkatini celbeder: Gözlerim yollarda kaldı benim! Eğer, bu mısra, kelimelerin yerleri değiştirilerek: Gözlerim kajdı benim yollarda! Şekline konursa mevzun ola cak.. Gence teklif eder: Şiiriniz güzel.. Fakat şu: Gözlerim yollarda kaldı benim Mısraını acaba: • Gözlerim kaldı benim yollarda Şekline koysak nasıl olur? Genç şair itiraz eder: Olmaaaz... Vezin bozulur! Bana öyle geliyor ki, Belediyemizin, asma köprü hakkındaki itirazı da bundan pek farkiı değil! Ak Baba Gazetelerden: Belediye, Büyükada'daki Dil mesiresini satın alacak.. Meşhedinin vapuru Âdres Doktor, hastasını teselli etti: Merak etmeyiniz beyefendi. Bu hastalık mühim bir şey değildir.. Geçen sene bendeniz de ayni rahatsızlığa tutulmuştum.. Bakınız, iyi oldum işte!..* Hasta hazin hazin başını sal ladı: Ya.. öyle mi?.. Lutfen bana doktorunuzun adresini verir misiniz? Bravo! Azizim, rakı senin düşma nındır... Ah doktorcuğum, bliyorum, biliyorum ama, ne yapayım, çok âlicenap bir kalbim var.. Bütün düşmanlarımı affediyor!.. Buhran plâjı! Meşhedi Cafer, arkadaşı Torik Necmi ve komşusu Salamon E fendi ile Sarayburnu'nda masayi kurmuşlar, bir taraftan Boğaz'ı, bir taraftan Adaları seyrederek demleniyorlardı. Kızkulesi açıklarında büyük, çok büyük bir gemi duruyordib Henüz o akşam gelen İtalyan seyyah gemisi... Sahili baştanbaşa kaplıyan ve yüksek gövdesi Selimiye sırtlarînî aşan bu müthiş sefine, a'deta bir seyyar memleketti.. Torik Necmi, her kadehten sonra bir ah çekiyordu: Ah gözünü sevdiğimin gemisi ah... Şunun içinde tayfa olmağa razıyım be... Salamon sordu: Vaz yeç be ik* yozum... Dinizden korkmaz misin? Yahu, deniz buna ne yapar be?.. Deniz bundan korksun... Salamon'un maksadı başka iâü. Torik Necmi'ye gizlice göz kırptı: Oyle soylema.. Bu yemiler, Haberin var mı?.. Belediye, Büyükada'nın (Dil) ini satm alıyorntuf... Ak deniz, Kara deniz yibi küçük Ben oham (Göztepe) ile (Karakulağ) t alırdım.. dinizler içindir.. Sor bakalum MeşNeden? hediye. İran dinize dayanir mi? Belediyemizin, söylemekien ziyade görüp işitmeğe ihtiyacı var da ondan!.. Ulan İran denizi hangisi be? Meşhedi, Torik Necmi'yi tepeMeşhur romancı Ethem tzzet Resim sergisinde konuşuyor den tırnağa süzdü:: ^ , geçen gün, dostlarına şöyle lardı. Birisi: Hey peder suhte.. 111e İran dert yanıyordu: Artık, Çallı'nm papuçları dennizi ümmülderyadı.. Hemmui Bu Selâmi tzzet kadar şöhdama atıldı, dedi.. dennizler onun yavrusudi! ret düşmanı, kıymet düşmanı, Çallı, derhal bağırdı: Peki adı ne? dehâ düşmanı adam görmedim.. Hiç bir zaman atılamaz.. Urumye gölü! Evi, yemeği, flkönce Şekispir'in aleyhinde buUzundan zî • Çünkü Çallı'nm papucu yoktur!.. E, dalgası filân çok mu olur? kahkahası, sohlundu.. Sonra, Göte'ye çattı.. Şim yade kısaya ya Ne diyersen gardâşım?... kil eder! beti! kın bir boy. Kendi de bana hücum ediyorî.. Dırrrnnn... Güüürrr.. Kah kah Dalgası sahile vuranda asüman Evet, Osman di tabirince, A zadenin Yeni • kah kah!.. nadolu gibi bir dâki bulutlar ısfanur! Anlarsmız ki, kapı çalınmış ve evi sehir*de, ağaç bas: Etrafı ipek Vay canına • Peki, sizin U« Beyefendi, hanımefendidön felar arasına gö bir misafir kalabalığı bastırmışt;r! •açlarla çevril rumye gölünde işliyen vapurlar ci bir dayak yemişti. Alnmda~ökmülmüş köşkü, miş münbit araFakat, demindenberi yazdıklarınasıldır?.. Bu İtalyan gemisi kaçe yarası, yüzünde tırraık, boyun senelerden beri zi, ortası cascavma bakıp ta, sakın Osman zadeyi: dar büyük mü? bağı yana kaymış, perişan bir içinde insaat bit Iç tâde, çuzel sev var ise aklu şuurun, lak! Sonra, pemmiyen bir mi be ve yumuk bir Dunya var ımı§ yâ kt yokolmuş, ne halde giderken bir arkadaşına Meşhedi, elinden kadehi bıraktı marî garibesidir. çocuk yüzü vo umvrum' rastladı: ve uzun kahkahalarla sarsıla sarDiyebilirim ki, bu masum yü Diyen bir kalender sanmayınız. Geçmiş olsun mirim!.. Bu sıla güldü:: köşkün tamir ve O, on temmuzdanberi, inkılâp hazün yumuşak ne hal?.. Bir kazaya mı uğradın? Behey hâne harap, sen ne tadiline sarfelığına gömül reketleri içinde didinmiş bir vatan Evet... dilen para ve müş pırıl pırıl söylirsen?.. Bizim sefineler, bunperverdir. Milleti (ittihad) a, mememekle Ankarabir çift mavi Vah, vah, vah.. Ne zaman, ları sandal diye yanlarına asupleketi (terakki) ye sevketmek icin nın ortasında bir nerede? ^ ^ ^ göz! İşte Osman ne kadar çahştığını ve (hak) yolunturlar ağa!.. ehram yapılabizade Haradi B.! da nice nice neşriyatta bulund'uğunu Üç sene evvel, Beyoğlu ni Çekirge lirdi. Onun nereli kendisini tanıyanlar iyi bilir... kâh dairesinde! Maamafih, siolduğunu, bah kâyet etmiyelim: çesinde yürüyii . Onun bu meraşünü görenler Şair Naci Feridun Bey, gaze kı sayesindedir anlamakta güçtede (kâtip aranıyor!) ilânını ki, Ankara'da lük çekmezler: işsiz düiger ve İzmir meb'usu görünce hemen tramvaya atlayıp rençper bulunnun her a<dım yola revan oldu. Kâtip arıyan, mıyor! atışında bir zeyOsman zadenin, bek oyunu ahenbüyük bir ticarethane idi. Müdür, kendisi bir âlem, gi ve bahçesintjenci tepeden tırnağa süzdükten bahçesi Hir âlem, de, doğduğu diköşkü bir âlem, yarın bütün f eyiz sonra sordu: fakat sofrası ve bereketi var Kaç yaşındasınız? büsbütün baska dır! bir âlemdir. Ta Yirmi üç! Bu itibarla, nıdığımız âlemOsman zadeye, Hangi mektepte okudunuz? lerden hiç biriîzmir'in bağ çosine benzemiyen İlk mektepte! cuğu diyebile • bu âlemde, her Şu gence bak... Nasıl ayak Necisiniz? Şimdi şu kayanın arkasından ceğimiz gibi, Anyemoğin bir cennet taamı olduğuna kara'nin bahçe babası da diyebiliriz bir genç çıkıp sana doğru koş • şüphe yok.. larıma bakıyor... Şairim! öyle zannediyorum ki, Ankara mağa başlasa, ne yaparsın? Osman zedenin e*i, öğle ve akilk yeşilliği Hamdi Beyin bahçesin Okuyup yazmak bilir misi Hakkı var... tskarpinlerin Bağırırım... de gördü.. Fakat o, kısır toprağa bu sam saatlerind'e h*.ç boş kahfiaz: Saniz?!.. çok şık!.. çamlan, bu gülleri, bu karanfilleri Sevincinden mi?.. dık dostları, kendisini asla sofrada doğurtuncıya kadar kim bilir kaç yalnız bırakmazlar. Bühassa ay sonbel kırmış, ne kadar tohum ve para larında!.. dökmüştür.. Osman zade, bin zah Yahu, dün Servetiniz metle avucuna geçirdiği fidanların Osman zadenin sohbetine gelin beraber rakı diplerini her gün kendi elile eşeler, ce: bu, kendine mahsus, eşi bulun • var mı? kendi elile sular.. içtiğiniz zat maz bir konuşma tarzıdır. Yok.. Faİzmir meb'usunda bu fidan mu • Hamdi Beyi, yalnız sesini ve sö kimdi?.. kat istikbale habbeti, âdeta bir aşk halini almışzünü tfinliyerek anlıyamazsınız. O Vallahiatır. Mümkün olsa, üstat, dünya yüait ümidim var. zünde yeşillenmedik yer bırakmıyanun ne söylediğini öğrenmek için, zizim, çok eski, kulaktan ziyade gözün dikkat etmecak! Nedir? bir dost.. Utansi lâzımdır: İzmir meb'usu, altı keFakat, Hamdi Beyin, meşhur Kızınızla dım, ismini solimelik bir cümleyi, iki kelime, üç olan yalnız bahçesidir sanmayınız. ramadım!.. Hamdi Beye ait her şey meşhurdur: hareket ve bir kahkahadan teş evlenebilmek! Şöhret düşmanı! • •••llllilllltlllllllllllllllilMIIII lllftlllllllllllltltlllllllt IIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIMMIIIUimillKHIIKIIIMKIIIIMIIIIIIIIIIMItllirllItlllllitllll*1* Papuç I ll tll Osman zade Kaza Şair! istikbalin ümidi Eski dost Çifte kazık! Bugünün güzelleri Dünya, müsavata doğru gidiyor, Çirkinlik, güzellik artık bitiyor, Ressam paletine dönen yuzlerde Kadınlar bin türlü renk eritiyor! Monşer, ne Florya'da göründüğün Var, ne Süadiye'de, ne Altınkum'da.. Bu yaz nerede yüznyorsun? Borç İ£İnde azizimi Şu süzgün gözleri, şu sedef dişi, Sakın zannetmeyin hilkatin işi! Şu ince, yay gibi bükülmüş ktnlar, Şu altın dalgalı kıvırcık başlar, Hele şu dudaklar, şu yakut taşlar: Biz Tanrı eseri değiliz, diyor! Ayna karşınnda san'atkâr eller, Her gün yaratıyor yeni güzelleri.. Çimdİk Ahçi Patateri gaça veriyon?.. Sattcı Yirmiye.. Ahçı Maşallah.. ben senden yirmiyeeiam < efendiye gaçtan hesap gorem?!..