lemaıuz Cumkariyet SON Belçika, İtalya, Japonya Alman tezine lehtar! .* * * Dün Lozan'da üç başvekil arasında yeniden temaslar başladı Lozan S (A A.) M. Heniot, refakatinde müstesar M. Paganon bulunduğu halde sabahleyin saat 7 de buraya gelmiştir. Mumaileyh Lo zan'da Fransız murahhasları ve bilhassa maliye nazırı Germain Mar • tin ile M. Bonnet tarafından takip edilmekte olan müzakeratın sırrı hakkında malumat aldıktan sonra harp borçları mes'elesinde İngiltere ve Fransa'nın mütekabil noktai nazarlarını tesbit ve tasrih ettirmek maksadile M. Mac Donald'ın nez dine gitmiştir. Mülâkat bir buçuk saat devam etmiştir. M. Herriot, tngiliz Başvekilîne Fransız heyetinin 4 milyar altın markla götürü bir meblâğ esasına müsteniden tamirat mes'elpninin halli için baş devlet arasında tanzirr edilmiş olan itilâf projesinin ipka • sında musir olduğunu söylemiş ve bu hattı hareketi muhik gösteren dıya izah eylemiştir. M. Mac Donald bu ciheti anlamakta olduğunu beyan ve Fransız mu tahhaslarının vaziyeti daha iyi tak. dir etmeğe imale için Alman nazırları nezdinde israr etmelerini söy • Iemiştir. Diğer taraftan her iki heyetçe de büyük bir ketumiyet gösterilmekte olmasına rağmen Fransız ve tngiliz nazırlarının mülâkat esnasında Fransa ve tngiltere'nin borçları mes'e lelerinin de . M. Grandi'nin Lndra hükÇmetini devletler arasındaki borç. lar mes'elesinde bir vaziyet almağa davet ed'en beyanatı dolayısile mevzuu bahsedilmiş olduğu bedihi görülmektedir. Mithat Pasa Reisicumhur Hz.l Gelecek hafta içinde teşrif ediyorlar Ankara 5 (Telefonla) Gaz Hz. nin gelecek hafta sonunda, tarih kongresi dağıldıktan sonra tstanbul'a hareket edeceği anlaşılmaktadır. Kongre, haftaya pazartesi günü dağılacaktır. Gazi Hz. nin çarşamba veya perşembe günü buradan hareketleri muh • temeldir. Reisicumhur Hz. Yalo va'da uzun müddet kalarak ilmî tetkikatla meşgul olacaktır. Berber İsmail çekine, Çekine faciayı anlatıyor (Slrinci sahifeden mabait) yiyecek bir Iukma ekmek bulamıyorum. Memlekette alışveriş yok. İş yok. Bu hal böyle giderse yakmda «Yarebbi ya kerim» diye sokakta dilenciliğe çıkacağım. Memleketinde iken de koltukçu mu idin? Hayır, dedi. Çiftçi iditn. Detnek koltukçuluğu askerlikten terhis edildikten sonra yapmağa başladın. Eevet! Dedi ama böyle suallerden hoş lanmadığını da bir işmizaz ile an • lattı. Sen hangi senenin kur'a efra dındandın?. Kısaca cevap verdi 96 lı. Taif'teki mahpusların muha • fazasına metnur olan efradın hepsi 96 1ı idideğil mi? Muhatabım bu sefer işe kestirmeden girti ve beni bir hayli şaşırttı: Orası doğru ama ben muhafaza efradı meyanında değildim. Ben Mithat Paşanın maiyetinde bir bendesi idim. O benim velinhnetimdi. Beni çok severdi ve benim de kendisine karşı fevkalâde hürmet ve tazimim vardı. Durdu ve başını salladı: Hey gidi günler hey! Neler gördük? Evet nediyordum? Beni çok severdi. önünde sıcak yemek varken bile beni beklerdi. Biraz geç kalır sam «İsmail neredesin?» diye sesle • nirdi. Ne söylüyordu? Anlatnıyordum. Mithat Paşanın seninle bu hususiyeti nereden ileri geliyor? dedim. Taaccüp eder göründü: Kale içindekilerin hepsi yekdiğerlerile arkadaştılar. Aralannda pa«alık, beylik, ağalık lüzumsuz payelerdi. Nöbetle yemek pişirir, nöbetle kahve dağıtır, nöbetle hizmet ederdik. Bu ihtiyarın kurnaz olduğunu anlamakta gecikmedim. Senin mehpuslar arasında işin ne? dedim. Sükunetle cevap verdi: Mithat Paşanın maiyetîne ts tanbul'dan terfik edilmiştim. Daha doğrusu adamıyun diye onun uğradığı akibete ben de uğradım. Şu farkla ki, dedim, sen hâlâ sağsm! Gözümün içine çok dik ve sert baktı: ömür Allah'ın emri! tsamil'i bir hayli yormuş oldum. Yetmiş sekiz senelik beynini fazla hırpalamağa gelmez. Memleket sigarasmdan birer tane daha içelim. Ne dersin? Karşılıklı bir Türk sigarası içerken nefesi ciğerlerine kadar çektikten sonra: Son zamanlarda çok hastaydım. Bir aralık öyle geldi ki öleceğim sandım. Göğsüm çok tutulmuştu. Sebebini bilir misiniz nedir? Bedevi tütününü çubukla içmeğe dadan • mıştım. O beni helâk etti. Sonra bıraktun. Böyle memleket tütünü bulabilsem günde yüzlerce sigara içer de bir şey olmam. Ah! Bir kere mem • lekete gidebilsem! Ne diye gitmiyorsun? Sebep olarak düşündü, taşındı. Şunu buldu: Param yok! Yapma tsmail Efendi; dedim. Senin paranm olduğu zamanı da görmüşler. O zamanlar gene git medin? Dediklerine göre binlerce sarı liranın bir tarafından girmiş öbür tarafından çıkmışsm?. İnkâr vadisine saomadı: Memlekete gitmek mes'elesi nasip işi! Demek ki kısmet olmadı. Paraya gelince kim söyledi ise doğr mi? Sevgilim Nebahat Hanım düşündü. Gözleri tatlı ve ebedî bir hayal içinde yüzüyordu. Elimi bir daha sıktı: Evet, dedi, bir «öteki» var. Kalbim çarptı. İtiraf ediyorsunuz! Bir daha... Evet, hem de bir değil, iki tane «öteki» var. Bu «öteki» denilen şey doğu ruyor mu kuzum? Gülerek: Hayır, dedi, hep iki tane idi. Üzüldüğümü sesimin perdesile ilân ederek yalvardım: Artık, dedim, şu muammayı bırakınız, tahammülüm kalmadı, söyleyiniz, hakikati karanhğa tercih ediyorum, bu «öteki» de benim nazarunda Tatar İbrahim gibi efsanevî bir şey olmağa başladı. Ne biliyorsunuz? Belki ikisi de ayni adamdır? Hemen hemen benim de bundan şüphe edeceğim geliyor. İHEM NALINA MIHINA] Hava müdafaası... Belçika, İtaalya , Japonya Alman teklifine tarafdar Lozan S (A.A.) Alman muka • bil teklifatı muvaeehesinde tekrar müzakerata iptidar olunmasının arefesinde İtalya, Belçika ve Japon. ya'nın 2 milyar miktarında bir meblâğın verilmesinde lehtar bulundukları müşahede olunmaktadır. tngiltere, bu miktarın 10 müsavi taksitte tediye edilmesini :ensip eylememekte ve bunu kıımı azamı kendisile Cemahiri Miittehide'ye ait bu. lunan hareketsiz kredilerin tediya • tını tehlikeye düfüreceğini diişün • mektedir. Fransa, kendUinin ne kadar büyük uzlaşma gayreti »arfeylemiş olduğunu işhat eden 2 temmuz tarihli itilâfa bağlı kalmaktadır. M. Germain Martin ile M. George» Bonnet, dün sabah Fransız delile . lerini teşrih eylemişlerdîr. M. Her riot, bugün 4 milyarlık götürü meblâğın edasile yapılacak tacfiye muamelesinin 30 milyarlık bir hesabın silinmesini ihtiva etmesi tibarile de Almanya için çok mucibi istifade olacağını teyiden tavzih edecektir. Diğer taraftan »enevî taksitlerin ademi edası mes'elesi de Almanya'nın malî siyesetinin alacaklılarm kont. roldan kurtulmasını intaç ayliyecekHr. Uç Yunan Jeneralı Muhalifler vaziyetten endişejediyorlar Atina 3 Bütün Yunanistan'da M. Venizelos'un diktotrölük tesis edeceği şayiası devran ediyor. Parlmantarizme şiddetle merbut olan Başvekilin bu ted bire tavassül etmiyeceği kanaati mevcut olmakla beraber muhalifler M. Venizelos'un askerî kuvvetlere istinaden diktatorluk vucüde getireceği, hatta Stratiotikos silogos isminde bir askerî cemiyet hafiyenin de gizli gizli çalış • makta olduğu söylenmektedir. Rivayete göre bu cemiyetin reisleri Ceneral, Gonatas, Plastras, CHoneosdür. Bu Hibarla bunlara ekanim sülüse namı da veril • miştir. Bugün hem nazır, hem Make donya umum valisi olan Ceneral Ga natas Anadolu hezimetinden sonra alh krallık taraftan nazın kursuna dizdi • ren hükumetin reisî, Ceneral Plastras o hükumeti tutan ihtilâl komitesinin reisi, Oteneos da kursuna dizilenleri mahkum eden divanı harbin reisi idîler. Bunların üçüç muhaliflere müthiş bir korku vermektedirler. Başvcekilin ve Ceneral Gonataı'ın tekıiplerine rağmen diktatorluk şayian devam etmektedir., Atina S (A.A.) M. Venizelos Lozan'a uğrıyarak M. Mihalakoplos'u gSrdükten sonra Bagnolles de l'Orne'a gidecektir. Mumaileyh bundan sonra Paris'e giderek bir müddet kalacakfar. Şark tamiratt ayrılacak Lozan 5 (A.A.) M. Mac Do nalrf, Romanya, Yunanistan, Yugoslâvya, Portekiz ve Çekoslovakya mümessillerini nezdinde cemetmiştir. Mumaileyhrma, şark tamiratını Alman tamiratı mes'elesinden ayrı bir muameleye tâbi tutacak bir ko. mitenin teşkili hakkında M. Mac Donald'ın terdeylemis olduğu tek • lifi kabul eylemişlerdir. M. Venizelos seyahata çiktt .«ramunimııiHiııııiHHIIIIIIIIItlllllllllllllfllllllllllllllllllı»"111""""""1"""'" JGâyrimenkul Satısları Devlet .ı Borçlarmın itfası Fırka Grupunda Ankara 5 (Telefonla.») Fırka Grupu busabah 9 da toplandı. Ruznamede bir şey olmadan dağıldı. Enciimen lâyihanm tet • Hükumet hazine bono ları çıkaracak kikinijehir etti Ankara 5 (Telefonla) Dün toplanan muhtelit encümen zirai gayri • menkullerin satışlarının tehiri esasından Ziraat Bankaımın istisnası dolayı sile gayeden uzaklattıgmı görerek lâyihanm tetkikini tehire karar vermiştir. Esbabı mucibe şunlan söylemektedir. Bütçe talimatnamesi Ankara 5 (Telefonla) Maliye Vekâletî bütçenin sureti tatbikî hakkında bir talimatname hazırlamaktadır. Ankara 5 Müvazenei uraumiye kanununun 11 înci maddesi mucibince hükumet yakmda yüzde beş faizli hazine tahvilâtı çıkaracaktır. Bu tahvİlât 1513 numaralı kanuna tâbi borçlann ve 931 Ankara 5 (Telefonla) Devlet malî seneti nihayetine kadar millî hü Bankası hisse senetlerinden memurkumet borçlanndan mütevellit tahsi • lardan istiyenlerin bunları ibraz esatsız borçlann yedi senede itfası için dîp hazine namına bankadan parayı tcra ve iflâs kanunu çiftçinin kendi hak sahipierine verilecektir. Tatbikata ne suretle alacakları hakkında Ma•inin ve ailesinin maişetini temine kâfi dair bir de talimatname hazırlanmak • liyece bir talimatname hazırlanıyor. tadır. gelecek araziıinin kabili haczolmadığını Talimatnameye göre memurken te1513 numaralı kanuna tevfikan ta • kabul eylemiş olup ziraî mahsulât fikaüt olanlar, ve küçük maaşlı mehakkuk eden alacaklardan yüz liraya atlarının kabili haciz sayılmıyacak aramurlardan istiyenler hisse senetlekadar olanlan nakten tesviye edile zinin tayin ve miktarında âmil olacağı rini hazineye satabileceklerdir. Bu cektir. Yüz liradan fozla alacakh olantalimatname bir kaç güne kadar hatabü olmakla endişe edilen keyfiyet lann matlubahnın 100 lirası için para, zırlanmış olacaktır. çiftçinin tarlasından büsbütün mahrum küsuratı için bono verilecektir. Bono kalması olmıyıp ancak maisetine kifa lann teminat makamında kabulü de yet edecek miktardan fazla araziye samukarrerdir. hip olan kıtmın bu tarlalanndan mah Bu meyanda 931 senesi gayesine kaParis 5 (A.A.) M. Herriot, Türnım kalacağı keyfiyeti olmasına ve haldar tekaüt olup ta ikramiyeleri henüz buki bilfiil ziraat yapmıyan ziraat erbabı kendilerine verilmemis olanlann ala • kiye sefiri Süat Beyi kabul etmiştir. Suat Bey itönatnamesinin bir suretini ise hükumet teklifinden hariç bırakıl • caklan 932 bütçesinin masraf teru'p • M. Herriot'ya tevdi etmiştir. mış olmasına göre kanunun tatbik sa • lerinden karşılık gösterilmek sureu'Ie tediye edilecek, fakat bütün borçlar ta • hası hemen kalmamış, gibi olacaktır. hakkuk tarihi »ırasile itfa edilecektir. Maahaza vaziyet fiatlann alacağı şekle Ankara 5 İstanbul Ankara telefonu 3 yaşına girmiştir. Hat 929 göre ve ihracat mahsulüne yapılmış temmuzundan 930 temmuzuna kadar avans muameleleri icra ve intaç edilerek 67,077 mükâleme, 931 temmuzuna gelecek hasılata göre bir karar veril kadar bir senede 93,341 mükâleme Varşova S fA.A.) Türkiye Bü mesi daha isabetli olacağı düşünülerek ve bu sene 102,201 mükâleme temin yük Elçisi Ferit B., Reisicumhur a iti lâyihanm müzakeresınin dört ay son • etmiştir. matnamesini vermislir. râya talikine karar verilmiştir. ondan bahsetmez olduk. Fakat büCUMHURtYET'in tefrikast: 15 tün bu pahrdılar, sevgilim Nebahat Hanımm bana karşı muhabbetini çok arttırmıştı. Hemen her gün birbirimizi görüyorduk. Bir kaç kere, kendisine: SERVER BEDl Beni bu azaptan kurtarınız, dedim, öteki» kim? Mevcudiyetini Omuzlarını silkti. Esniyordu. Biz Recep'le bu sefer kapıdan biraz Yatalım, üstat, yatalım! Dedi. itiraf ettiğiniz, fakat hüviyetini benuzakta, selâmhğa çıkan merdivenin den sakladığınız öteki adam kim? Sen çıldırdın mı? diye bağırbaşmda konuşuyorduk. İki defasında gene cevap vermeİkimiz birden kapıya koştuk, aç dım. di. Fakat üçüncü defasında elleriBaşımı tekrar pencereden uzatatık, dışarı fırladık, gene herifleri mi avuçlarmda sıkarken: rak gölgeleri aradım. Bizim kapı kaybettik. Siz hakikaten çocuksunuz, nin önünden ağır ağır uzaklaştılar. Yukarıki pencerelerden birine dedi. çıktık ve lâmbayı söndürerek sokağı ve köşeyi dönerek gözden kaybol Hakikaten çocuk olsaydım bu dular. Yarım saat kadar daha bektarassuda başladık. sözünüze belki canım sıkılırdı, faİki gölge, sokağın başındaki çeş ledik. Artık görünmemişlerdi ve kat şimdi bunu bir iltifat telâkki yatmağa karar verdik. meden etraflanna bakınarak çık ediyorum. Neden çocuk olduğumu 5 tılar ve tekrar bizim kapıya doğru söyler misiniz? geldiler. Bu vak'aların üzerinden bir ay Hâlâ masailar içinde yaşıyor Gölgeler yaklaşınca biz pencere kadar gecti. Bir taraftan cabıtanın, •unuz. den geri çekildik. Artık onlan gör , öte taraftan da sevgilim Nebahat Ne gibi masal? müyorduk. Hanımla benim birlikte aradığımiz Ne gibi mi? «öteki» ne aeıneK? Receb'e sordum: Tatar İbrahim ortadan tarnamile Bunu nereden çıkardınız? Maktatları n«? kaybolmuştu. Artık aramızda da Fakat «iz de itiraf etmediniz Devlet Bankası hisseleri M. Heriot yeni Paris se firimizi kabul etti istanbul Ankara telefonu Varşova Elçimiz Itimatnamesini verdi Büyük Millet Meclisinde, Mil Müdafaa bütçesi müzakere edili: ken Artvin meb'usu Mehmet Ali B havacılığm ehemmiyeti hakkında zel bir nutuk irat etti ve tayyarec söylemiş!. Şerif Hüseyin zamanından lerünizin kahramanlıklanna dair evvel burada biraz ticaretle uğraşgüzel menkabeler anlattı. tım. Bir hayli para kazandım. Es Türk'lük karada ve denizdeki me kidenberi buralarda kalmış mızıka fahirine havada da şerefler ilâve etefradmdan bazıları her akşam evim miştir. Çelik kartallarımız, hiç şüpde yerler, içerlerdi. Krnıi klarnet hesiz, icabında Türk'lüğü, onun timkimî piston çalar; beni eğlendirir sali olan hilâlin yanma kadar yük lerdi. İçkinin envaını hem kendim iselteceklerdir. çer, hem de bu ahbaplara ikram e Artvin'in muhterem meb'usu, pefc derdim. çok alkışlanan ve hakikaten de aL Şitndi içiyor musun? dedim. kışa lâyık olan nutkunu şu sozlerle Elini göksüne bastırdı: bitirmiştir: Artık tövbeliyim! dedi. Töv <Zehirli gazler hakkında ahali beli olmasam bile içki nereden bulamizin tenvir edilmesini ve bir j bilirim ki? Bir kadeh içip seksen • lâzım olursa zehirli gaz hücam m değnek yemeğe vaktim yok! lartna karşı ne yolda nefislerini mö Pekî sonra! dedim. dafaa edebileceklerinin muhtelif teş> Şerif Hüseyin geldiği vakit bakilâtlarımız vasıtatile halka gott4 na «gel askerlik yap!> dedi. Ben rilmesini rica ederim.* «artık ihtiyarladım; bundan sonra Mehmet Ali Beyin bu temenalsîn askerliğe yaramam» dedim. Emrine okuyunca, bütün Avrupa mîlletleri* itaat etmedim diye bana düşman olnin tayyare hücumlarına karşı ta « du. Ve eline fırsatı geçirince varımı haffüz çarelerini halka öğretraejc yoğumu zaptetti. Dükkânımın sahibi hususuna ne kadar ehemmiyet v de kirayı arttırıp beni mağazadan dik lerini düşündüm. Hele, Almaıu kovdu. Dükkânda ufak tefek işier lar, Alman nsilletine has basiretkâr, yaparken ayak satıcıhğına düştüm. Iık ve intizamperverlikle bu işi p e t Şitndi güçbelâ bir ekmek parası bile derind'en düşünmektedirler. O ka . çıkaramıyorum. dar ki Ahnanya'da halka muhtelif. Daha dün beni klarnetile eğlendizehirli gazlerin kokularını ve tesir. ren eski mızıka neferi bugün oldukça lerini göstermek için boğucu gazil mühim bir tüccardır. Kendisine gekibritler bile yapılmıştır. Bu kibriC* çen gün mtiracaat ederek bir yere lerin neşrettikleri gazler, tabiî ra vermeğe mecbur kaldığıtn altı kuruş sanı öldürmiyecek kadar hafîftîr kadar ufak bir parayı borç istedim. ve teneffüsünden sadece biraz ra • Yoktur dedi ve savdı. Evde kalan bir hatsızlık duyulur, o kadar... bakracı satarak borcumu ödedim. Fakat halk, bu kibritleri yakarak Mükâlemenin mecrasmı kaybe muh/îlif gazlerin kokularını, tesfrdiyoruz. Muhatabım hep işin hassas lerini ve gazin cinsrne göre lâzım noktalarını arayıp buluyor. gelen tedbiri almağı öğrenmektedîr. Her halde sana bakan bir kimse Tabiî halk arasında maske kullanvardır! dedim. mak fikri de tamim edilmekte, mas. tlk defa olarak başınt bir tazal • keler hazırlanmakta yeni yapılan lümü hal kılıkh iğdi: bütün evlerin ait katlarında tayya Allah'tan başka kim olsun? re bombalarma karşı üstü beton Bundan bir kaç sene evvel satın al mahzenler inşası mecburiyeti komıimış olduğum zenci bir cariyetn vardı. maktadır. Çorbamı pişirir, çamaşırımı yıkardı. Hulâsa, her millet hava taarru Ne de olsa evin içinde bir candı. zuna olduğu gibi hava müdafaasına Siyahi da olsa genç bir kadın benim da hazırlanmaktatfır. Biz de, hava gibi bir ihtiyarla yaşamağa daya • taarruzuna hasırlanıyoruz. Günden nabilir mi? Günün tirinde kaçarat güne kemiyeti ve keyfiyeti artan bir ecnebi sefarete iltica etti. Ban tayyareciliğimiz bunun en büyük acıdılar da teslim ettiler. Artık buı delilidir. Fakat hava müdafaası budan bana hayır gelmiyeceğini an ' rada hava taarruzlarma karşı hallayınca hiç olmazsa paramı kurta kın kendi kendini müdafaa etme • rayım diye kadını esir pazarmda sat sini kastediyorum . hususunda hetım. Şimdi çorbamı kendim pişirir, nüz hiç bîr hareket yapılmadı. Halçamaşırımı kendim yıkarım. Bu ihti buki Mehmet Ali Beyin dediği gibi yar yaşımda Allah bana yardımcı bunu halka öğretmek lâzımdır. olsun?. Çünkü tahdîdi teslihat konferan Allah onların yardımcısı oldu sindaki bütün dedikodulara rağ mu ki ?... CUmlesini bastırdım. Dönmen, istikbal harplerinde, istimali dürüp dolaştırdığı muhaverenin nene kadar şiddetle memnu olursa oltkesine kendisi de muntazırdı. «Onsun, milletler birbirlerinin beynine Iar kitnlerdir?» demedi. tayyarelerle ateş ve zehir yağdır i Sebep olanlan Allah kahretsin! makta devam edeceklerdir. dedi. Bu, kat'î ve muhakkak olduğuna Muhaverenin ucunu gene yaka göre, müdafaaya hazırlanmaktan ladık: zarar yok, fayda vardır. Sebep olanlar kimlerdir? de dim. Sen Mithat Paşanın yanından bîr dakika ayrılmadığını söylediğine göre olan biten işleri yakinen görmüş olacaksındır. Mademki sen Mithap Paşanın katili oltnadığını iddia ediyorsun, o takdirde şehadeti hakkında malumatm muhakkak vardır. Başını doğrulttu: Malumatım olmaz olur mu? Gözümün önünde cereyan etti. A radan bu kadar sene geçtiği halde vak'ayı bugünkü gibi hatırlarıtn. Kalede kaç kişi idiler? . On sekiz mevkuf vardı. Bizleri Eski harflerle matbu icra ve iflâs saymıymız. Ayrı ayrı odalarda bukanununun taşlığt lunanlar olduğu gibi beraber oturanYeni icra ve iflâs kanununu, bazı lar da vardı. Fakat yemek vakti hep kimseler eski Arap harflerile tabetbir arada salonda toplanırlardı. Biz tirerek gizliden gizliye ve iki buçuk de beraber bulunurduk. lira fiatla satmağa başlamışlardır. Siz kim? Müddeiumumilik keyfiyeti naber al« Ben ve bir de silâhşor daha mış, kanım hilâfına eski harflerle vardı! kitap neşredenlerin kimler olduğu Oda mı mevkuf? nun tahkiki zımmnda polise tezke Evet! re yazmıştır. Sonu yarln Hayret! Hâlâ eski harflerle neşriyat yapılıyor Çalınan Gönül Sevgilim Nebahat H. bir kahkahadan sonra çabucak ciddileşti. Yüzüme daha yakından bakarak: İki tane «öteki» var, dedi, bunlardan biri sizin başınızın içinde yaşıyor; hakikatte böyle bir şey mevcut değil. Onu siz icat ediyor sunuz. Ben? Evet, siz. Karşımza bir masal kahramanı çıkanyorsunuz, onunla hayalen mücadele ediyorsunuz. Peki... Ya öteki «öteki»? O da benim basımın içinde yaşıyor ve hakikatte böyle bir şey de var. Tamam. Kimdir o? Sevgilim Nebahat H. gözlerimin içine bakarak: Sizsiniz! dedi. tnanmamış gibi omuzlarımı silktim: Ben miyim? Dedim. Evet, sizsiniz. Olamaz ki. Ben benim. Biri nin «öteki» olabilmesi için benden başka biri olması lâzrm gelmez mi? Dinleyiniz. Ben sizi tanıdığm» vakit, biri hayalhnde, biri de hakikatte yaşıyan iki tane mevcudiyetiniz vardı. Sizin hakikatteki varhgınızı hayalimdeki şahsınızla dauna mukayese ediyordum. Anladınız mı' En büyük rakibiniz o idi, yani hayalimdeki mevcudiyetiniz. Eğer haki • katte mevcut olan siz, hayalim deki «siz» kadar mükenunel de ğilseniz, ben, hayalimdekini tercih edecektim. Yani? Yani, bir daha sizi gönniye~ cektim, yalnız hayalinizle yafiya caktım, çünkü ben kendime kapa narak yaşamasını severim. Aylar • danberi bu mukayeseyi yapıyorum» Daha bitmedi mi? Bitti. "^ Merakla sıçrıyarak doğruldum: Demek neticeyi biliyoraunaz. Alçak sesle: Evet! dedi. (Mabadt VJrY , ;