Cihan ticareti büyük Bir tehlike geçiriyor Maruf bir tngiliz iktisatçısma göre, dünya büyük bir f elâkete doğru gidiyor Cihan buhranı basladıktan sonra muhtelif milliyetlere mensup ikti • •atçılar bir takım fikirler ve müta lealar serdettiler. Bazıları geçmiş za i manlarda zaman zaman zuhur eden ı buhranlara bakarak ve bunlaria bir , takım mukayeseler yaparak şimdiki bahranın şiimulü. vüs'at ve eh»mmiyeti hakkmda nikbinane mütalealarda bulundu'ar. Bazıları da bugünkü buhranın misli nameshnk bir harbîn neticesi olmak hasebile eski buh • raniarla kahtli mukayese olmadıiirmı ve binaenaleyh insanlığm bu buh randan hayli miiteessir olacafrim tahmin ettiler. Manlcsef hâdisat bu ikinct kıaım âlimlerin dününcelfrı'ni haklı gösterdi. Filhakika buhr^n bütün siddetile devam edivor vc ihti lâtata mi'ncer olan bir hastal'k pib' endiseli bir mahiyet alıyor. Bunun içindîr ki milletler ikMsadî islerinde daha ihtiyatkâr olmakta ve vaziyete çare bulmak üzere muvaf ık zannet tikteri tedbirlere baş vurmaktadirlar. Beynelmilel bir şöhreti haiz olan bazı iktisatçılar bu yeni çareleri beğen mivor ve dünya islerînin salâh bul maktan uzak oldueunu ileri sürüyor. Bunlardan tsveç'li M. Kassel. Mister Hoover • V*val müiâkatını da ?ecenlerde tenkit ederek Amerika v« Fran•a'n<n iktisadî sıkmtıvı izale ed««cek esaslı bir *ev yapmadıkları netice aine varmıstır. Sayani dikkattir ki İktisadî buhranı zuhurundan evvel derpis eden fiiimler az olmuttur. Dünya gidisîni be ğenmîyerek ergeç bir buhran çı • kaca&ını talımin eden pek mahdut ik« tisat âlimî arutında tngiliz hüku • metinin sabık iktisadî mü«aviri maruf iktUatcı Sir George Galsh'tir. Bu zat cihan buhranını âdnta riyazl bîr surette keşfetmistir. Mumaîlevh bu defa da muhtelif hükumetlerin tatbikına hasladıkları veni jrümrtlk siyaset'nİT) ikti«adî buhranı izale etmekten ziyade siddetlendJreceifi ve milletler arasında samimî bir anlaşma hâsıl olmazsa dünya ticaret işlerintn daha berbat bir şekil alaoağı kanaatindedir. Son yazdığı maka lede d;yor ki: «Cihan siyasileri, tarzı hareket lerile mazide göriilmemiş müskül bir vaziyet ihdas ettiler. Gerçi cihan ticaretini gücleştirmek arzuları yoktur, fakat bugünkü ciddî vaziyetin beynelmilel ahvali iyi anlamamaktan ve ihtiyatkârlık ve dürbinlikte kusur ediimesinden ileri geldiği de muhak kaktır. Muhtelif devletlerin siyasî adamları, mevcut güclükleri yenmek ve fenalığa care bulmak için ytiksek gümrük resimlerine mUracaat ettiler ve fenalığın kökü fazla ithalât eş • yasında oldueunu tahayyül eyled'ler. Hakikatte i»e ithalâtm azalması bilmüşkülât, Avusturya'nm hariç piya salarından ald:ğı eşyadan mütevellit mecburiyetlerini yapmak üzere kâfi miktarda ihracat yapmağa muktedir olmaması neticesini sürükle • miştir. Amerika ve sair bazı ecnebi bangerler Kredit Anştalt'in vazi yetinden ürkerek diğer memleket • Ierden ve bilhassa Amerika'dan pa ralarını vâsi mikyasta çekmeğe başlamıçlardı. Almanya hükumeti o vakitki şerait altında Alman kredisi feliketinin gayrikabili içtinap ol • duğunu tngiltere'ye ve Amerika'y» beyan etmeğe mecbur kalmıştı. Mahsü* olan umumî asabiyet dolayisile geri alman krediler neticesinde Almanya'ya yapılan moratorvom di ğer bazı yerlerde de tesirini göster mistir. Amerika ve tngiltere Almanya'da plâse etmiş oldukları mühim mebaliği çekemediklerinden Londra ve Nevyork'ta endişe baş göstermiş, Londra'da mevzu mühim miktar Fransız ve Amerika sermayeleri Londra'dan ve ecnebi aermayeleri de Amerika'dan çekilmege başlamıştır. tngiltere, altın esasını bırakmağa mecbur olduktan sonra Fransa, Amerika ve diğer memleketler Lon dra'daki bUtün mevduatını çekememişler ve sterlinin sukutu Fransız, Amerika'lı ve diğer bankalara bü yük zararlar ika etmiştir. Bunun neticesi olarak Fransa ve Amerika'daki mevduatm da mühim bir kısmı geri çekilmiştir. Görülüyor ki düsüncesiz bir siyaset yalnız iktisaden fena neticeler doğurmakla kalmamış ve fakat siyasî mahiyette de işler açmış • tır. Fransız ve Amerikan bangerlerinîn paralarını Londra'dan çekmeleri neticesinde tngiltere hükumeti muayyen Avrupa esyası ithalfttına karşı memnuiyetkârane gümrük resıni koymağa mecbur olmuş ve \merika emteasına karşı da tedabir ittihazını dUsünmekte bulunmustur. Bu siyasetin âkibeti şu olacaktır ki cihan ticareti ölüme doŞru sürükleniyor, kredi suktıt edecek ve bu sukut şimdi ve çelecek sene içinde esaslı ted • birler alınmazsa umumî ve gayri kabî'î ictinap bîr mahivet alacaktır. Gerci her taraftan sikâyet sesleri yiikseiivor. Fakat bankalar fazla nrkmıîs bul'>nd»ikları ve sîvasiler mali ve Hrtisadî isierden lâyıkîie arâh olmad»V'arı îcîn ittîhaz edi'ecek yeni tedbirlerîn bu sukutu muhakkak bir sokmaktan cidden endise edilîr. Aksaray civarını * Haraca kesenler! Ağırceza mahkemesinde mühim bir muhakeme Pehlivan Alâettin, Âşık Ali, Çamur Mükerrem isminde üç kişi Aksaray, Yusufpasa ve civarını haraca kesmek, zorla ötekinden berikinden para almak, sokakta adam dövmek, muhtelif dükkânlardan cebren mal almak suçlann • dan dolayı mevkufen Açırceza mah • kemesine verilmislerdir. Bu üç kafa dann muhnkemesine dün baslanmıstır. Evraki davaya göre maznunlardan Pehlivan Alâettin, sütçü Nikoli'nin dükkânından süt, kaymak, fırancala almış, parasmı vermemiş, tütüncü lranî Hüseyin Efendinin dükkânma Çamur Mükerrem'i göndererek bir kaç paket sigara, istemiş, bir okka rakı aldırması için haber göndermiş, rakıcı Vasil'în dükkânına girmiş, evvelâ para istemiş, alamayınca dükkândan bes, on şise gasbetmiş, bu marifetlerî yaparken Âşık Ali'yi kapıya bekçi bırakmış, rakılann alınmasına razı olmıyan Vasil Efendiyi saldırması ile tehdit etmiş, Katma isminde bir Madamı sokak ortasında dövmüş ve daha buna mümasil bir çok vukuat yapmıştır. Dünkü muhakemede buiunan muştekiler, Alâettin'in o civan adeta haraca kestiğini, bıçağmm kuvveti ile her şeyi yaptığını, bü'ün esnafın kendisinden bizar olduğunu söylemişler, gördükleri vak'alann tafsilâtını anlatmıslardır. Dinlenen şahitler de bu iddialan tamamen teyit eylemişlerdir. Pehlivan Alâettin, iddialan inkâr etmiş, fazla serhoş olduğundan bir şey bilmediğini söylemiştir. Müdde'umumî, iddianamesinde maznunlann her üçü hakkında da ceza talebinde bulunmustur. Mahkeme çarşamba günîi karan • DI tefhim edecektir. Çok mühim bir iddia Mersin Ticaret Odası ((İhracat istatistiklerimiz yanlıştır)) diyor Mersin (Hususî) Şehrimiz Ticaret Odasının ihracat istatistiklerimizin yapılış tarzında mevcut bazı hatalar hakkında tktisat Vekâletine müracaat ettiğini işitmiştim. Eheramiyeti, bilhassa şu sıralarda, fevkalâde artan haricî ticaret istatistik • lerimizde hâlâ hatalar bulunduğu iddiası üzerine efkâri umumiyeyi ve «Cumhuriyet» karilerinî tenvir et • mek üzere Ticaret Odamıza müra caat ettim. Aldığım malumat şayani dikkattir. Mes'ele bir kere ihracat istatistiklerinin kıymetlendirme usulünde, diğer taraftan da memleketimizin başlıca mahreçlerinde elyevm tatbik edilmekte olan bu usullerin yekdi • ğerinden tehalüfündedir. thracat beyannamelerine doğru kıvmet vazedilmesine yanyan muamele vergisi, son ağustos ayından itibaren ihracat emtiasından refedilince, yerîne kaim olan şekli basiıca mahreçlerimizden tahkîk eden Mersin Odası, muhtelif limanların muhtelif usulleri bulun duğuna muttali olmustur. Alâkadarlar nezdinde açılan bir anket bu n«ticeyi resmen teyit etmistir. Filhakika oğrendi&ime nazaran, hîç bir limanımızda, ihracat «mtiasınm kıymeti • nin tesbiti için kulianılan usuller diğerine benrememektedîr. Bu pek calibi hayret bir mes'eledir. Muhtelif lunanlanmızda kullam • lan kıymetlendirme usulleri hakkındaki ankete gelen cevaplara bakılırsa, meselâ Samsun'da, ihracatçı beyannamesine ne yazarsa, ihracat istatistiğine de o miktar gîrmektedir. Bu usul vakıi ihracatçının hakikati tahrif etmesine sebep mevcut olma ması hasebile, ilk nazarda en koiayı olarak kabul edilebilir. Ancak ihracat beyannameleri umumiyetle ti • caretanelerin tftli derecede memur • lan veya kumusyonculan tarafın • dan doidurulduğundan bunlara maalesef lâyık olduğu kadar ihtîmam gösterilmemekte, kıymet hanesine alelusul tahminî bir miktar dercile, if bastan savulmaktadır. tstanbul'da ayni şekilde doldurulan beyannameler bir kere de güm • rük memurlarınca gözden geçiril • mekte imiş. Antalya'da da Ticaret Odasından alman aylık fiat cetvellerine nazaran beyannamelere kıy • met vazediliyormuf. tzmir ve Mer • sin'de kullanılan usullerde az çok müşabehet olmakla beraber, bilhassa tzmir Ticaret Odasının tatbik ettirmekte olduğu usul mükemmel ve sıhhati itibarile takdire Iâyıktır. Mersin Odasında da sitayişle bahsolunan bu usul, büttin mahreçlerimiz için nü munei imtisal olmalıdır. tzmir'deki tatbikat şöyledir: thracat eşyasından borsada muamele gören mevat, borsanın satış kıymetlerinin vasatisinden alman emsal ile, borsada muamele görmiyen mevadda da Ticaret Odasının haftalık piyasa cetvelinden alman fiat île, kıymetlendirilmekte ve buna da ayrıca Fop masraflar ilâve olunmaktadır. Fop masraf lar, mallann borsa veya piyasadaki alım fiatından sonra, vapura tahmil edilinciye kadar ihtiyarî, za • rurî masraflardan ve bir de ihracatçının vasatî bir kazancından terekktip etmektedir. Bu suretle hesaplanan ve ihracat istatistiklerîne giren kıymetler şüp • hesiz ki en doğrusu addedilmelidir. Zira ihracat beyannamesinde gösterilen kıymet, ihracatçının fop satış fiatı olmadıkça, diğer suretlerie hesaplanan kıymetler, daima keyfemayeşa olacaktır. Esefle anlaşıldıSına göre, bugün hayati ehemmiyeti haiz olan bu mes'elede al&kadarlar tarafından mevzu, memleketin her tarafında ayncn muteber doğru ve tek bir usul yoktur. Bugünkü keşmekeşîn emtia blânçomuz Uzerindeki tesirinin derecesini bîlmemekle beraber, bir çok ihracatı limanlarımızda noksan tesbit edilen kıymetler yüzünden tica reti hariciye muvazenemizde aley • himize kavdedilen açığin hakikate mukarin olmadığını kabul etmek lâzımdır. Bu, noktada sabık tstatistik Umum Müdürü Kamil Jakar'ın iddiasını hatırlamamak mümkün değil • dir. Halbuki, o zamanlar muamele vergisi alınıyordu ve gümrük me • murlarının vergi tahsilinde gösterdikleri dikkat ve itina bugün kuru bir angarya telâkki edilen istatistik fişi doldurmaktan kat kat fazla idi. Bu malumatı aldığım sıralarda haricî ticaret istatistiklerimizin, Gümrükler Umum Müdürlüğünde 120 memuru işgal ettiğini işîttim. Fakat istatistiklerimizîn toplanışındaki iptidailik ve insicamsızlığı dinledikten sonra aylık ve senelik olarak iftihar edilecek bir şekil ve surette bastı • rılan koca yeşil kaplı ciltlerin bu kadar çürfik temellere dayandığı ha kikati karşısında teessür duymak tan kendimi alamadım. ' C. CKMALETTİN a bir kadın Diri diri yandı Nişantaşı'nda Meşrutîyet" soka ğında oturan 70 yasında âma Hatice H. dün evde yalnız bulunurken man* galı devirmiştir. Yere dökülen atesler evi tutusturmuş ve yangın etraftan haber alıntncıya kadar zavallı âma kadın diri diri yanmıştır. Yan • gm, ancak ev tamamen yandıktan sonra söndürülebilmistir. Beşiktaş'ta garip bir hfldise Evvelki gece sabaha karşı Beşiktaş'ta Denizhamamı sokağında bir otomobü durmuş ve korne çalmağa başlamıştır. Bundan bir muddet sonra denizden bir sandal gelmiştir. Bu korne sesi süpheleri davet ettiği için Gümrük muhafaza memurlan oto> mobflin içini aramak istemilerdir. Ba sırada sandaldan sflâh atılmısbr. Muhafaza ve polis memurlannın geldiğini gören şofSr de Ortaköy'e doğru kaçraa. ğa baslamışhr. Muhafaza memurlan da diğer bir otomobil ile bunu takip et • misler ve otomobüi Ortaköy'de yakalamulardır. Otomobilde eîlerinde bıçak olduğn halde Latif ve Osman isminde iki kişi bulunmustur. Otomobilin şoförii tsmail ve diğer iki kişi hakkmda tahkikat yapılmaktadır, 1 Iktisat Vekilinin beyanah (Birinci sahifeden mabatt) Haseki hastanesi Çamaşırhane bir kaza neticesinde yandı mukabil memlekete sokulacak eşyanın da miktannı kolaylıkla tesbit edebilecektir. Bu teşekkülün diğer bir faydası da möstahsilin muhtaç olduğu krediyi temin olacaktır. Hükumet teşekkül haricindeki ferdî tesebbüslere de mtuaade edecektir. iktısat Vekilinin bevanatı Bu mevzu etrafında Iktuat Ve* kili Mustafa Şeref Beyle görü şen muhabirimiz dün akşam bize telefonla şu malumatı rerdi: Ankara 26 (Telefonla) thracat işlerimiz fçin hükâmetçe dtifunülen yeni tedbirler hakkmda Iktisat Vekili Muttafa Şeref Bey. le görüştüm. Matarünileyh bu men'eleler etrafında ehemmiyetU çalıştldızım, ancak bunun bir za~ man mes'elesi olduçuna, tatavourun önümüzdeki bir iki *ene zarfında tahakkuku için $arfı me > sai edildiğini tb'yledi. Böyle bir vazivetin husulü takdirinde stnaî mıntakalar ahalîsi açlik» tan ölmeğe mahkum olacaklardır. B'naenalevh vazîvete çare bulmak için biîtün hükumetler bîr arava gel» meli, rîcali sivasive, malîyeciler ve iktîsatcılarla birlikte vazivete yaraşan ciddî tedbirleri teemmül etmelidfrler. Ricali sîvasîve, Alman tanv • ratını ve A'manya'ya yaoılan tecili mukabele ihracatın da azalmasını in düyrın kevfivetinin temdit veya ataç etmiş ve ithalât esyasınm bededemi temdit hususunu miîrakere etImi ödemek üzere ihracat yapan mek üzere yen> sene iptîdaiarında memleketler artık ticarî muamle toplanacaklardır. Demek ki bu konIerme devam edemiyecek bir hale ferens, cihan inhidamının yaklasmış (elmislerdir.. olduğu bir sırada toplanaca^indan Devletler kolaylıkla para tedarik yalnız Alman mes'elesini de*il, ci•ylemek, bu sayade taahhütlerini ihan ticaretinln ve beynelmilel kredifa etmek ve âti için bir takım yeni ııin sukutundan tevellüt edebilecek taahhütler altına girmek mevkünde fena akibetleri derpis etmek ve mubulundukları zaman bu »iyasetlerinin vafık tedbirler almakla da mükellef tehl'keli ciheti mahsüs olmıyordu. olmalıdır.» Vaktaki taahhütlerine karsı çelmek tngiiiz iktisatçısmın şu bedbinane uzere para istikrazına devam ede mütalfaları cîdd"n mühfmdîr ve citnemek imkânsıztıği bas gostermişhan işlerinin ne derece bozuk oldutir; felâket gayr'^bili içtinaD bir ğunu g8*t<»riD<»ktedîr. Fazla bir şey hal almıstır. Geçen ilkbaharda Avus j ilâvesine de lüzum ^örmf'voruz. turya'da Kredit An«t*!t'm uŞ HAÜL MİTHAT M a !h k@ mrt e n e r & © Mahkemede iki tevkif Yani ve Osman isminde iki şahıs Taksun meydanmda Haci Memas isminde birinm yolunu keserek parasmı almaktan maznunen Ağırceza mahkemesine verilmislerdir. Dünkü muhakemede, hâdiseye şahit olanlar dinlenmiş, maznunlarm gayrîmevkuf olmalan dolayısile şahitlerin korkudan doğru olarak se • hadette bulunamadıkları anlasi1dı$ından maznunlar mahkemede tevkif edilmîşIerdir. Diğer şahitler müteaJdp celsede dmlenecektir. (Mlaaıröfte Zeytin yağlarımız ve leylî mektepler tkb'sat Vekâleti Vilâyete gonderdiği bir tamimde mebzulen ve nefis bir tarzda istihsal edıien zeytinyağlannnzın kâfi mahreç bulamamasına mukabfl Av rupa'dan mağsuş sadeyağlan getirtildiği, bu halin memieketin menafii ik • tİMidîve^ine mafayır oldofu bildiril tnis, bilumutn mâessesatta ve bîlhassa leylî mekten!erde fazla miktarda zeytinyatn sarfınm tahtı temine alınması emredilmistir. Tangmian sonra Dün sabah saat altı buçukta Haseki Nisa hastanesinin çamaşırhane kısmından yangın çıkmıştır. Yanrına, çamasırhanede yakılan sobadan sıçrıyan kıvılcımlar sebep olmustur. Yangın neticesinde çamaşırhane kısmı tamamen yanmış, ateş bundan sonra »öndürülebilmiştir. Sabaha karşı çıkan bu yangın, hastanedekî hastalar arasında büviik bir telâs ve korku tevlit etmistir. Bir çok hastalar yataklarından fırlıyarak koğuslardan kaçmağa tesebbüs etmişlerdir. Hastane idaresi, bir kısım hastaları koğuşlardan çıkarmıştır. ttfaiyenin gayreti sayesinde yangın, daha fazla zarar vermeden bastırılmış, •ükunet îade olunmuştur. Yangına sebebiyet veren hademeIer istijvap edilmekledir. Bursa niçin Kredi buhranı çekiyor? Bankalar fabrikatorlarla tacirlerin şikâyetlerine cevap veriyorlar Bursa, kânunuevvel (Hususî) Bursa fabrikatorlaruun bazılarüe tüccar ve esnaftan bir kısmı son günlerde kredi buhranmdan şîkâyet ediyor, sızlanıyorlardı. Dun, bir malî müessesenin müdürü bana bu mes'ele etrafmda şu izahatı verdi: c Mütekabfl bir çok taahhütleri karşılamak ve satulann durması yüzünden bir çok müşkülâtı iktiham etmek mecburiyetinde buiunan fabrika sahiplerine bankalann krediyi ani surette kesmeleri utok imaline mümanaat suretile buhranı hafifletmeğe matuf bir ha • reket değil, bilâkis memleketin sınaî faaliyetinde belki de çok vahim neti • celer husulüne bais yanlıs bir adım olur. Bununla beraber Bursa piyasasının hazm ve temsil kabüiyetinin fevkinde taahhüdat altına girmesine yol açan kredi bolluğu da piyasanın bugün mücadeleye mecbur olduğu mü*külâtın tezayüdünde müessir olmustur. Filhakika iplikçilik ve dokumacılık istisna edilirse umumî ticaret faaliyeti pek de ehemmiyetli olmıyan Bursa gibi mah dut bir piyasaya elyevm mevcut^ 5 bankanın bîrden kredi açması bir çok ticarethane ve fabrika sahiplerine altından kalkmalan müşkül zararh bir cesaret vermiş, bazılannı kudret ve kaK'iiyet . lerinin fevkinde if görmeğe sevketmiştir. Bugünkü iktisadî şerait altında te essüs eden çapraşık vaziyetin müskü lâh, utok imaline meydan vermemek için kredilerin kes'lmesi ile hafifliyecek şekilde değildir. Makul haddini aşan kredinin buhranı arttırması şüphesiz ki inkâr edilemez; fakat pivasadan kre dinin çekPmesi içtinabı güç bir inhidam husule getirmekten baska bir netice vermez zannedivorum. Binaenaleyh fab rika sahiplerinin kredilerini kapatmak değil, ancak mesru ihtiyaçlara ve ticarî zaruretlere tekabül eden kredileri idame etmek kanaatindeyim. tthalâtın tahdidini Bursa fabrtkatörlannın şahıî kredileri ile çok yakmdan alâkadar bulmuyorum. Esasen hariçten mevaddı iptidaiye ithal eden fabrika sahipleri ve bunlann ithalâtı yekunu mahduttur. Çünkü: tpek fiatlannın hali hazır piyasasma nisbetle düskün olduğu bir ay evve'ine gelinciye kadar ecnebi memleketlerden ipek ithali gümrük mânia • lannın yerli mallannı himayesi sebebile istifaedli obnuyordu. Yalnız bu sene koza mahsulünün noksanhğı yüzünden bazı fabrika sahipleri ttalya ve Bulgaristan'dan bir miktar koza celbine mecbur kalmışlardır. Bu da kozacılığımızm istıkbali noktasmdan çok dikkat ve ehem miyetle mütalea edilecek hayatî ehemmiveti haiz bir mes'eledir. Burada memleket iktisadiyatı noktai nazarından piyasamızdaki bankalar lebine şükran ile kaydedilecek bir mes'ele de vardır ki: O da bu müesseselerin hariçten koza ve ipek ithalini teshfle değil, yerli kozalar üzerine müsait şeraitle avans vermek suretüe hem fabrikatorlann iştira kabiiiyetlerini tezvide, hem de bilvasita yerli mahsulün süriim ve satısını daha kolaylıkla temine çalışmış olmalandır. Netice itibarile diyebilirim ki ithalâhn tahdidi ile fabrika sahiplerimirin kredileri üzerinde yeni bir vaziyet hâsıl olmuş değildir. Bu krediler daha ziyade piyasanın hususî vaziyeti ile u • mumî ticaret cereyanlarından müteessir olmaktadır. Bursa'daki sanayi hayahnm inkişafmda Bursa bankalarmm az çok hisseleri olmustur. Ancak dokuma imalâthanelerimizin çoğafmasında; tezgâh imal eden ecnebi fabrikaların da hayli mühim tesirlri görülmi^tür. Bu fabrikalar bazen; iki seneye kadar uzun vadeli bo ' Fransa'da işs zliğe karşı möcadele Lyon 26 (AJL.) Lyon'daki patronlar sendikalan birüği dün yaobğı bir içtimada işsizliğe karsı şiddetli bir mücadeleve jn'rismeçe karar vermistir. nolar mukabilinde veresive satıslar yapıyorlar. Fakat bu sühulete güvenip böyle uzun vadeler esnasında borçla • nnı ödiyeceklerini zanneden bir çok müteşebbisler, san'attan anlasm, anla • masın, kâfi sermayeleri olsun olmasra, dokumacılığa ahlmaktadırlar ki Bursa îpekçiiiğinin umumî cerevanmda husule gelen karısıkliklann bir kısmı da bSyle hesapsız islerden tevellüt etmektedir. .. ...Ancrk iktisadî ve sınai mkişaftna müteveccîh miicadelede zayıf ve kudretsiz olanlann sahayı pek çabuk terke mee bur o'acaklan şüphesizdir. BugünkB sekle bir ist'hale devresi denilebilir. Bursa ipekçiliemin inkissfım hali haınrdaki vaziyeti ile değil, üeride göster meğe n!>mzet oldvğu tekamülün dere • cesi ile ölçebileceğiz.» Tütün mahsu'ünün tahriri bitti. Komisyon'ar simdi kuru tütünlerin miktarmı tesbit ile uğraşıyorlar. Yeni tütün mahsulü ekilis itibarile geçen senekinden az farkhdır. Buna mukabil yeni mahsul hem hastahksızdır, hem de randman c!b«tinden yüksektir. Bursa ve köylermde bu sene (yirmi bir bin) küsur dönüm yer ekilmiş (bir buçuk milyon kflo) tütün alınmıştır. Mü'hakatta mahsul miktarı geçen seneye nazaran iki üç misli fazladır. Bil haısa M. Kemalpaşa, tnegöl ve Yeni şehir kazalarının tütünleri çok iyidir. Tütün tnhisar tdaresi pek kanşık bir halde olan tütün tohumlannı ıslah için senelerdenberi uğraşa nğrasa nihayet kansıkbğın Önünü almışbr. Bu seneki mahsulün yüzde yetmisî (Samsun) yüzde otuzu da kara tohum ve diğer bazı cinslere aittir. Bundan baska renk yapılif ta çok ilerlemiştir. Tütünlerin hevenk haliode kabul edilmemesi usul ittîhaz olundu • ğundan herkes malını demet ve denk yapmağa ve bu işi en iyi şekilde batarmak için çah*mağa başlamıştır. Bu su • retle tütüncülük fennî dhettea şayani dikkat derecede ileri gitmiştir. Bursa'da tütün vaziyeti Bugünkü Yeni Giin'de 1830 1930 Tarih nasıl tekerrür ed'yor? Alâettin Cemil Dostlar alışverişte görsün Kıvılcun Yakın tarihe ait iki vak'a Hâhim Ziya iki çocuk muhakeme ediliyor Bürhan ve Necati isminde on altı ve on sekiz yasında iki çocuk, Aksaray'da Def*iş Efendi adlı bir adamın üzerine httcdtn ederek Ionjin markalı saatmi •«sbetmek cürmünden dolayı Ağırceza mahkemesine verilmislerdir. Bu çocuklarm vekâletini sabık müstantik Hikmet Bey kabul etmiştir. Müddeiumumî. mazBunlar hakkınds» ceza ti'ebinde bulunmus, müdafaa için mahkeme talik edümiştir. Sinema artisti Jeanie Marez'in dört renkli bir resmi Kiraz Hamdi ile Vehip'in arası nasıl açıldı? Polonya'nm istiklâlini kazan mak için kendisini Imparator Napolyon'un askma feda eden Lehli kontes! Terbiye sahifesi Haftanm filimleri, Gençlik, Dertortağit Hanımabla yazıları ilk mektepte buiunan incil Bir kaç giin evvel Aksaray'daki kirk beşinci ilk mektep ikinci sınıf talebesinden Necdet Efendi isminde on yasında bir çocuğun elinde bir tna'l kitabı bulunmuştu. Maarif müfettisleri bu kitabın talebenin eline ne suretle geçtifi hak • kmd^ki tahkikata devam etmektedir • ler. Bir, iki güne kadar raporlanm vereceklerdir. MUSA