5 Eylül 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

5 Eylül 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"Camhuriyel • AMERİKA \ \SULAR1NDA ^ 5 Eylui 1931 ALMAN TAHTELBAHİRL Rİ Nakili: ABİDİN DAVER :ssif bir yangın 1 ^«^ I Bu yelkenlinin motörlü filikaları da mükemmel bir halde idi. Mürettebat kara yo lunu tutmadan evvel bağrışarak ve bizi alkışlıyarak etrafımızda bir tur yaptılar. Bu Amerika seferinde, istediğimizden çok fazla alkıslanmıştık. Zaptettiğimiz sefainir mürettebatı, işittiklerinin ve okuduklarının hilâfına olarak gemilerini içindekilerle beraber batırmadığımızı ve tahlisiye filikaları üzerine ateş etmediğimizi gördükce, hîç şüphesiz, ayni zamanda hem melek, hem şeytan oldueumuza hükmediyorlardı. «Haskell», «Wiley» den daha zarif. daha narin bir yelkenli idi. Bu şüzel, çok güzel yelkenlileri nicin batırmağa mecbur oluyor 1 9 'di' ' Asıl dibe göndermejçe can attıöımız vapurlar, neden bu kadar nadirdi? Öğle yemeğini henüz bitirmiştik ki 2 haziran gününün dördüncü numarah olan geminin göründügü haber verildi. Bu da, bir yelkenli idi. Sanki Atlas Okyanosunun bütiin yelkenlileri, bugün bizi ziyaret için, aralarında sözleşmişlerdi. Bu yeni gelen gemi adeta bir muamma idi. Kemali dikkatle baktıiımız halde gövertesinde canlı bir tek mahluk göremiyor'duk. Acaba bir tuzak ıtııydı? 15 Dünkü bilmecenin halledilmiş şekli Gemiye o kadar yaklaştık ki gövertesindeki en kiiçük teferrüata varıncıya kadar görebiliyor' duk. Yelkenlinin müsellâh olmadığı muhakkaktı. Düşünüp taşındıktan ve münakaşa ettikten sonra karar verdik ki bu kendi halinde seyreden bir gemidir. Mü rettebatı ise işunuşa dalmış ol • salar gerekti. Bundan başka akla yakın bir ihtimal tasavvur edilemezdi. Kema!i ihtiyatla gemiye yanaştık. Ben müsadere müfrezesile beraber gövertevitıe'atladım. Hâlâ meydanda kimseler yoktu. Hey, kimseler yok mu? Aşağıda kim varsa hepsi yukarı gel Tarih yolunda [Başmakaleden mabait] okuyordu. O bu şiirler içinde Turo va'nın atlar dolu efsanelerini tetkik ederken biraz ötedeki bir çadırda yerden çıkarılan kemikleri, kafa taslarını ölçen bir âlim, doktor Wir hov (Wirchow) Turova'lıların atı bilmediklerini yazıyordu. Ona bu fikri veren şey harabede bu hayvanın yaşadığını gösterecek tek bir at kemiği ele geçirilmemesiydi. Toprakların üst tabakalarından birinde Atene mabcdinin günes ilâhına ait nefis bir eser bulundu; başının üzerinde he raltique bir güneşin huzmeleri dağılan bir mabude, iki elile şaha kalkmış dört at idare ediyordu. Kırık bir mabet saçağı üzerinde kanatlı bir ilâ henin, içerisinde ayak üzeri durduğu bir arabaya, uçan atlar koşuluk idi. Bunlar, Turova'da Makedonya'lıların yaşadığı bir tarihi ihtar eden eserlerdi. Daha evvelki devirlerin ayni timsallerle alâkadar hatıralarını efsa neler muhafaza ediyordu. Şliyman'ın Yunan müeiliflerinden dağınık bir surette naklettiği at an'aneleri ve atlarla temsil edilen mabutlar, gene kendi eserinde Wirhov'un o an'aneleri tekzip eden sözlerilc bir arada bu güne kadar yaşadı. Henüz hiç bir münakaşa, hiç bir tetkik bu tezadın sebeplerini aramış değildir. Bize kalsa. ilk ve ikinci Turova şehirlerinin bul'nduğu tabakalarda bir at keele geçmemesini an'anelerle çalısırdık. Fransız âlimi Lângîle'nin bir eserinde bilhassa işaret ettiği gibi (1) Turova muha rebesinin en şiddetli günlerinde atls>rı nehirlere ve denize atarak ilâhe Neptün'e kurban ediyorlardı. Lângle bu âdetin bütün Şark'ta mün teşir bulunduğunu söylüyor. Turo va'lılar her zaman atlarını denizlere ve ırmaklara gömdüler. Kemiklerin bulunmaması bundandı! Yavaş yavaş efsanelere geçelim: İlk Turova şehri Ate tnabu duna mahsus bir tepe üstünde inşa edilmistir. Briar'lerin (Phrygiens) Atis, yahut Attis adını verdikleri bir îlâhe ile birlestirilen bu Ate ile Yu naı .»ıajude«i Atena'nın ayni mem badan çıktığı muhakkak addedili yor. Milâttan takriben 1270 sene evvel Turova'vı zaDtetmek ic^n tre\en müstevliler kendilerile beraber tahta (1) Mançu alfabev M»Jfca4rüme. sın! 1 TEMİZ, 2 • ARIK, 3 HÜLSüvari, gerinerek kamarasın YA, 4 İHSAN, 5 RÜYA, 6 ZAdan çıktı. Babacan, karnını do RİF, 7 ÜLKER, 8 HURİ, 9 REyurduktan sonra uyku çekiyor VAN, 10 • EYVAH. muş! (TAHİR ZÜHRE) Yazan: Muslafa Namık Bey Vay canına be! Burada ne Naşiri: Kanaat kütüphanesi • İstanbul 1931.işiniz var? Diye bağırclı. yese eylemiştir. Bunlardan ancak aMustafa Na CİK, ÇA, E, E, EN, ES, GER, Sonra, birdenbire, gemisinin kıl ve mantıka uygun olanlarını kamık B. Aristo KUR, KUY, LEN, Lİ, NAK, NAL, bordası boyunca uzanmış duran bul, diğerlerini ret ve inkâr etmiştir. unvanlı eserine RENK, RUK, SAK, ŞEK, TER, TIR, tahtelbahri gördü ve yüzünde (İlimlerin tasnifi) hakkındaki himEmile Bout ZIK. fevkalâde şaşkınhk alâimi be • meti, kendisinin bihakkın maddî ve roux'yu esas tutYukarıdaki hece1 lirdi. Bu esnada tayfalar da, birer leri ikişer ikişer tabiatçi bir âlim olduğuna en büyük muştur. Bun 2 bir şahittir. Aristo anlayış ve akli ikişer meydana çıkarak etrafı dan başka: yanyana getirip bi3 beşeri, feyizli semereler vermeğe A) Kınalızade rer kelime teşkil et4 mızda toplanmışlardı. Gemici sevkedecek âmilin (tecrübe) oldu Ali Çelebi. Bi tiğiniz takdirde, baş 5 .... lerin de hayretten gözleri dört ağuna kani idi. Zamanının en hâzik Erzurumî İbra harfleri yukarıdan 6 çılmıştı. Bir, bize, bir de üzerle tabibi ve en büyük (tabiî ilimler) him Hakkı. Cı 7 rine çullanmış olan gümüşî deniz aşağı okununca: mütehassısı olan Aristo şeeniyeti Taşköprü'lü Ah YERDE SÜRÜ 8 .... altı devine bakıyorlardı. (realite), Eflâtun gibi hareketsiz ve met. D)GelenAristo NEN BİR HYVAN 9 Kaptan, on dakikaya kadar değişmez bir cevher bir mahzı bevi ve Nafi Ef. ler. tSMİ 10 geminizi batıracağız! mücerret (abstraction pure) telâkki gibi Türk filozof ve mantıkçıların • Meydana çıkacaktır. Bu sözlerim, onların şaşkinlıetmiyordu. Eflâtun'a göre şeeniyet sa 1 Hayvanla insanı ayırt eden bir dan da iktibaslarda bulunmuştur. ğını izale etti. Beş dakika bile dece (düşünce) den ibaret bir mahFelsefeden başka her hangi bir iuzuv; 2 Katır; 3 Elvan; 4 Parzı mücerretti. Halbuki Aristo, geçmeden tayfalar eşyalarını lim ve fen şubesinde olsa idi, takrimakların ucu; 5 Meşhur uzun kuşeeniyeti şunda görüyordu: Mad topladılar, filikaları indirdiler ben yirmi be? asır evvelki nazari laklı; 6 İri kundura çivisi; 7 Küdenin (su.et) e doğru hareket ve ve içlerine yerleştiler. Geminin yelerin ve fikirlerin bugün kale a çük hayvan midesi; 8 Basılmış, yuitilâ etmesi ve bunun muhassalası ismi «Eduvard H. Cole» idi ve Iınması bile abes telâkki olunurdu; muşatılmış; 9 Bir nevi liğen; 10 olan vücut yani fert.. Bir cümlede Boston'dan geliyordu. Yelkenli ve onunla felsefe değil, doğrudan Köpek yavrusu. hulâsa ederek diyelim ki Aristo'ya nin sintinesine hemen bir dina doğruya (medeniyet tarihi) iştigal göre şeeniyet (realite) fiil (acte) den etmek lâzım gelirdi. Ancak felse mit paketi yerleştirdik. Fitil yabaşka bir şey değildi. Aristo felse feye ait fikirler, nazariyeler, bütün nıncıya kadar biz tahtelbahre fesi, tabiati şu suretle tarif eder: meslek ve akideler her zaman müta «Bütün tabiat, ham maddenin mazdöndük. Mürettebatı karaya doğlea edilebilir ve edilmelidir. Akli beru giderken gemi de bir tarafına harı itilâ olması ve (fiili mahiz • acte şerin en yüksek ve mücerret mah Paris 3 (A.A.) Başvekil M. La pur) e yani fikir (pensee) ve zekâya yattı ve sonra sulara gömüldü val ile Hariciye Nazırı M. Briand Al sulü olan felsefe: İlmi mahz (science (intelligence) münkalip olmak için gitti. Güle güle! pure) yani bütün malumatın umumî man Başvekili M. Brüning ile Hari muazzam bir gayret yapması de Saat 16,30 da, nihayet, bir vaciye Nazırı M. Curtius'un ziyaretlerini bir zübdesi diye tarif edildiği içinmektir.» Daha basit ifadesile: «Ham pur göründü, üstüne doğru git iade etmek üzere 26 eylulde Berlin'e dir ki, hiç bir felsefe mesleğinin madde, tekâmül ederek fikir ve zekâ çidecekler ve 28 eylule kadar orada tiğimizi görünce kaçmağa teşeb(systeme) kıymeti tamamile zail ve şeklinde tezahür eder.» kalacaklardır. büs etti. Bir başıı, \, bir kıçına iki sakıt olmaz. Bu sebebe binaendir ki, * ** ihtar mermisi attık. Efendi ce yirmi beş asır evvelki felsefe telâkBahsin çok çetin olması hasebile kîlerinden bahsettiği halde, gene, surmuş. Aldırış etmedi. Tam yolburada (mantık), (Mabadüttabiiye) Oslo 3 (A.A.) Şimal kutbuna Aristo unvanlı eseri zait ve faydasız la kaçmağa devam etti ya, öyle (metaphysique) ve saireden bahsetgirmek teşebbüsünde bulunan Notigörmedim. Zaten Türk irfan âlemi? Dur sana, bizi kızdırmanın miyeceğim. Bahisler arasında hele rüs tahtelbahrinden 30 ağustostan minde, eskidenberi en çok tetkik ekıyas (syllogisme), ilmi heyet ve saneye mal olduğunu gösterelim. beri hiç bir haJiPr alınamamıştır. dilmiş, izah ve tefsir olunmuş filezof: ire gibi mes'eleler ne kadar meraklı lyi nişan alınmış üçüncü mermi, (Aristo) dur. Denilebilir ki Türk five heyecanlıdır. Heyete ait Mari doğru vapura yapıştı ve sancak lezofları Aristo'yu tamikte, pek ileri fetname'den naklen yazılan sahifeBarcelone 3 (A.A.) 300 bîn köpeştesinin bir kısmını alıp gögitmiş, çok muvaffak olmuştur. KiIeri, o güzel ve selis üslubile ne bütürdü. Efendinin aklı başına gel amele grev yapmıştır. Grevciler vatabı okurken bu kanaatim bir kat yük bir zevk ile okudumj.. Bu vesile linin azlini ve içtimaî cürümlerden mişti. Derakap istaper ederek daha kuvvet buldu. Boutroux'dan ile heyet ilminin son harikalı keşif dolayı mevkuf bulunanların derhal Amerika bayrağım çekti. Mü salıvferilmesini istemektedirler. Bir tercüme edilmiş kısımlar ne kadar leri hatırıma geldi. Son keşfiyat zor ve sıkıntılı ise Türk f ilezof Iarınhakkında gene çok sade, hatta ço sadere postası vapura yanaşırken kaç hâdise olmuştur. Bir kişi öTrnüş, bir çok kimseler de yaralanmıştır. dan alınmış sahifeler o nisbette kocukça bir ifade ile merak erbabma mürettebatı filikalara atlamışlardı Ovideo 3 (A.A.) Eyalet dahi biraz malumat vermek isterim. (1) lay ve sevimlidir. bile... Bu, ne acele yahu! linde bir çok grevler olacağı zan ve *** 1 Amerika heyetşinaslart, fennî alet Mabadı var tahmin edilmektedir. Mustafa Namık Beyin mukaddime lerin mükemmeliyeti sayesinde şimdiye kadar: sini okurken, fikri kasiranemce, kat'iyyen kabul edilemiyecek bazı 1 milyar Ankara 4 (Telefonla) Burada mütalealara rast geldim. Muhterem yüdızın fotoğrafisini çekmeğe muvaffak teşekkül etmekte olan esnaf cemi müellif, bir çok tafsilâtı, tâbiin ıs oldular. bir at getirdiler. Yüz kişiyi istiap e yetlerinden manifatura ve tuhafiye rarile kitaptan tayyettiğini söyliye2 Kâinatın hudutlan ne mesafededebilecek bir cesamette buluna cemiyeti de teşekkül etmiştir. rek diyor ki: dir? Son nazariyelere göre: bu tahta atın içinde en kuvvetli mu «Son zamanlarda yazılmts bir çok eserharipler gizlenmişti. Tahtadan atı 100 milyar ziya senesi lerden istifade etmek mümkün iken onun yapanlar, Turova'lıların o şekilde 3 Kâinat mütenahi midir? NamüteAnkara 4 (Telefonla) İktisat (naşirin) çizdiği hududun haricine çıka nahi midir? Maeterlink diyor ki: (S. 45, bir şeyi mukaddes addedeceklerini, Vekâletinin Amerika'dan sureti mahona dokunmak cesaretinde bulunamımadık...* (S. 3). 46. 47). susada celbettiği tütüncülük müte yacaklarını düşünmüşlerdi. Filhakika Garbin son eserlerinden istifade «Vaktile kâinata (Allah) namı verildiği hassısı buraya vasıl olmuştur. öyle oldu. Turova'ya ilk girenler aimkânı varken, tabiin keyfi için bundevirde, bu sual hatıra gelmezdi. Şimdi halinin kendi ellerüe kale içerisine dan vaz geçilmiş olması çok garip (Allah) yerine (Kâinat) sözü kaim oldu. götürdükleri bu atın karnındaki A görünüyor. Gerek müellif, gerek naHer hangi bir vücudün, mantıkan, na gamemnun askerleri oldu. şir pekâlâ takdir ederler ki kitabın mütenahi olamıyacağı iddia ediliyor. Turova muharebesinden bahseden en kıymetli kısımlarını, ancak on Fakat ayni zamanda kâinatın mütenahi önümüzdeki teşrinievvelde Bo • müellifler atın imali fikrinin Yunan'lar teşkil edecekti. Kitabı onlardan olduğu da ileri sürülemiyor. (Kâinat) a lılara mabude Atena tarafın ğazköy harabelerinde yeniden asari mahrum etmek eserin değerini hiç dan ilham edildiğini unut şimdi şu vasıf verüiyor: (Müntehası gayatika taharriyatına devam edile şüphesiz çok, hem pek çok düşür mamışlardır. Bunda aranacak cektir. Bu hafriyat Alman Asari Arimuayyen).. Ve mekân şöylece tarif edimektir. Ben, naşirin keyfi için bir âmil Atena'nın esatirî evsafıtika Cemiyeti namına idare edile liyor: eserin mükemmeliyetini feda etmek dır. Bu ismi taşıyan ilâhe diğer bazı cektir. Boğazköy'ün asari atika iti (Kenarstz ve hudutsuz mütenahi bir kure..^ gibi bir mazereti arkadaşımız Mussıfatlarile beraber atların ve atlı barile çok büyük bir kıymeti vardır. İşte kâinat ve mekâna verilen bu (keIarın hâmisi idi. Kaleleri ve mahsur Şimdi bir köy olan bu yer vaktile Eti tafa Namık Beyin affına mağrurennarstz ve hudutsuz mütenahi küre) tarişehirleri muhafaza eden manevî kud İmparatorluğunun merkezi idaresi kabul edemiyeceğim. Onun yerinde fidir. Bu hudutsuz ve kenarsız mütenahi ret te ona isnat ediliyordu. olsa idim, kitabımı nakıs bırakmakbulunuyordu. Eti'ler hakkında son küreyi yani kâinatı baştan basa dolaş yarım asır zarfında tetkikatta bulu tan ise neşrinden f eragat etmeği terTurova tarihinde atlardan bahsemak için ne kadar zaman lâzımdır bilir nulmuş ve bu sayede tarihe ait yeni cih ederdim. dilmesi Ağamemnun'un istilâsındaki misiniz?. at hikâyesine inhisar etmez. Mabude hakikatler meydana çıkmıştır. Eti'* ** 1 milyar ziya senesi Atena'nın hatırası bu şehrin haya lilerin Boazky'den başka Ana Bu rak?.mların bizim adi senemiz Aristo'nun ilim ve felsefedekî mevtında daima atlar ve atlılarla alâ dolu'nun daha bazı yerlerinde ez • ve alelâde rakamlarımızla hesap ekiini hulâsaten, herkesin anlıyabile kadar suursuz bir itikadın izlerini cümle Kızılırmak havzasında da edilmek işini merak erbabııfı bırakı ceği bir lisanla, fennî kelime kullantaşımıstw k (Plutarque) bir serlerine tesadüf edilmiştir. Ana yorum. Bu mes'ele üstadımız (Ab madan izaha çalışalım: eserinde Turova'nın üç defa atlar dolu'nun geçmiş ve eski zamanlar dülfeyyaz Tevfik) Beyin hudutlarına Aristo (M. e. 384322 zamanı yüzünden istilâya uğradığını yazı daki halini aydınlatacak olan bu temas ettiği cihetle tecavüzü salâhinın bütün (müsbet ilimler) ini kayıt yor. İlk defa Herkül, Turova hüküm hafriyata hükumetimiz de kolaylıkyetten çekinerek sözü kesiyorum. dan Laomedon'un yarış atlarını elde ve nakletmiş bir allâmedir. Aşağı lar göstermektedir. etmek için şehri zaptetmisti. daki ilimlerin hakikî yaradıcısı adKitabın tercüme noktai nazarın Ağamemnun'un tahta atı ikinci bir ler güneşe tapıyorlardı. Buna verdik dolunmaktadır: dan değerine gelince: Elimde franistilâya sebep oldu. En sonra milât1 Teşrih, 2 Mukayeseli fizioleri kurban daha ziyade atlardı. Aysızca aslı olmadığından technique tan evvel dördüncü asırda Karidem bir mütalea yürütemiyeceğim. An loji, 3 Mantık, 4 Felsefe. ni merasim Buriyat'lar, Mançu'lar ve isminde aylıklı bir asker yorulmuş bir cak ifade bir çok yerlerde tıkız ve İnsanların medenî terakkilerine Yakut'lar arasında Şamanların tatat hud'ası icat etti. Bununla Turova'ya zor görünüyor. Tercümede bazı yanbik ettikleri en mühim ayinlerden ve yegâne âmil (akıl ve mantık) oldu girdi. hşlıklar olduğu zannı hasıl oluyor. ibadetlerden biri idi. Büyük Türk ca ğuna nazaran bunun mucidi olan Karidem'in her zaman yaptığı giMeselâ: Mustafa Namık B. diyor ki: Aristo'nun, dünyanın en büyük a miasına dahil olan bu kavimlerin bi geceliyin gönderdiği ganaimi ka(S. 9) «Her işte vasatı âdili gozetiri> damlarından biri olduğuna şüphe le muhafızlarına teslim eden adamsonbahara tesadüf eden umumî bayVasatı âdil ne demektir? Asyoktur. Aristo bütün müktesebatı veları geride kalan bir atı getirmek ramlarında atlar kurban ettikleri lında frainsızcasının (le juste milieu bahanesile kapıları açık bıraktırdılar. şamanlığa dair yazılan eserlerden an him ve hayal ile değil, ilim ölçüsü olacağını tahmin ediyorum ki burada Anî bir hücum kalenin işgalile ne laşılıyor.Hünlerde de ayni âdetin mu ile tetkik etmiştir. Onun kudret ve ( juste) âdil değil (tam) manasmdadır. ticelendi. Hikâyede itikadî bir kıy kıymeti, hakikate (müsbet ve tabiî teber bulunduğunu görüyoruz. İran Yani tam ortası (hayrülumurü evmet aramıyoruz. Fakat Pülütark giilimler) mütehassısı gözile bakmış İmparatoru Kurus (Keyhusrev) zasatuha) denilen hal. Eger böyle debi mütefekkir bir filozofun bu hâdi olmasındadır. Aristo beşeriyetin yemanında Sirderya vadilerinde yaşı ğilse (vasati âdil) terkibinin ne maselere dikkati gösterir ki, at hikâyetiştirdiği en muazzam zekâlardan yan Skit Türk'leri güneşe taparlardı. nası olabilir? leri Turova tarihinde bıraktığı inti Bunların mabutlarına verdikleri kur biridir. Vücude getirdiği eserler, aBir diğer sahifede müellif diyor balarla zihinlere saplanmıştır. sırlarca, beşerî malumatın hududunu ki: ban gene attan ibaretti. Birbirini teLangile'ye pHre msıbutlara atlar kurteşkil etmiştir. Hassalerimizin bize bildirdiği hâdiseleban edilmesi Buda'nın ve Brahman'ın yit eden bu malumat Turova'Iıların Atena mabedi önünde ırmaklara atlerin firarî mutaları. (S. 16). Bu büyük allâme, kendisinden evzuhurundan pek çok evvel Türk'ler, , Firarî muta kelimelerinin manaİran'lılar ve Hint'liler arasında müş i tıkları atların hangi diyarlardan gevel gelen âlim ve filazofların na len itikatlarla birleştiğini izah eder. sını anlamak için epey durdum. Ni terek bir dinden kalmıştır. Yunan zariyatını tetkik etmiş ve mevcut eski Bahse yarın devam edeceğiz. [1] Maurice Maeterlenik La Grande coğrafiyacısı İstrabo'nun Aguziler ve yeni meslekleri cem ve telfik e (Oguzlar?) le birleştirdiği Masajet'Feerie Paris 1920. SAMİH RİFAT ı derek onları muhakeme ve muka • Aristo Hereke fabrikası evvelki gece kısmen yandı Felsefe ( Birinci sahifeden mabait ) lara tahmil edilen itfaiye levazimatı saat altıda hareket eden b ı trenle Hereke'ye gönderilmişt' . Katar azamî bir buçuk saat zar * fında Hereke'ye vasıl olmuş, it faiye grupu derhal yangını sön dürmeğe başlamıştır. Kadıköy itfaiyesi gelinciye kadar geçen zaman zarfında ateç fabrikayı kâmilen ihata etmiş ve yanındaki depolar ve hususî meskenler ile diğer daireleri tehdide başlamış bulunuyordu. İtfaiyenin dört koldan sevkettiği sular ile yangının söndürülmesine tevessü etmemesine imkân hasıl olmuş vd ancak öğleye doğru yangın sön • dürülebilmiştir. Dünkü posta treni ile gelen yolculardan Şükrü Bey isminde bir zat yangın hakkında bir muhar • ririmize şu malumatı vermiştir Biz posta trenile Hereke'den geçerken yangın sönmüştü. Yanan mahal, dağ eteğinde bulunan fab> rikanın makine dairesidir. Kadı köy itfaiyesi geç vakit yetişmekle beraber Hereke'yi büyük bir afetten kurtarmıştır. Fabrikanın a' fetten kuratrmıştır. Fabrikanın asıl tezgâh ve mevadı iptidaiyesinin bulunduğu sahil kısmında hiç bir şey yanmamıştır. Insanca zayiat almadığını söylüyorlar. Şimdiki halde yanan kısımların makine dairesi olduğu anlaşıl mıştır.» Hereke fabrikası malum oldu ğu üzere birisi hattın deniz tarafında, diğeri de kara tarafında ol< mak üzere iki kısımdır. Kara tarafmdaki fabrikanın işletme makineleri ile bazı meskenler vardır. En mühim tezgâh ve depo kısım • ları deniz tarafındadır. Yangın fabrikanın yalnız k*ra tarafındaki kısımlarını yakmıştır. Hâdiseye İzmit jandajrma ku amndanhğı vazıyet etmiş ve derhal tahkikata başlanmıştır. Me • zunen İstanbul'da bulunan fab • rika miidürü Reşat Bey dün sa bahki trenle derhal Hereke'ye gitmiştir. Fabrikanın müteaddit sigorta kumpanyalarına sigortalî bulunduğu haber verilmektedir. Bugünkii bilmece Fransız Nazırlarmın Berlin seyahati Nautilus'tan haber yok 300 bin grevci Ankara'da esnaf cemiyetleri Tütün mütehassısı geldi izmiften gelen malumat İzmit 4 (Hususî) îçeriden makine dairesinden çıkan yangın neticesinde Hereke mensucat fabrikasının en mühim kısmı yanmıştır. Belediye itfaiyesi karadan yangın mahaliine gönderilmiştir. İzmit Valisi Bey bizzat yangın mahaliine gitmiş, ateş söndürüldükten sonra av • det etmiştir. Ankara'ya avdet etmekte olan Başvekil İsmet Pş. Hz. buradan ge çerlerken Vali B., Başvekil Hazretlerine yangın hakkında izahat ver« miştir. Kemal Boğazköy harabelerinde hafriyat Viyana'da karikatür sergisi Viyana Güzel San'atlar Cemiyeti, bu teşrinievvel başlangıcında Viyana'da beynelmilel bir karikatür sergisi açacaktır. Bu cemiyet, Türk Müstakil Res * samlar ve Heykeltraşlar Cemiyetine müracaat ederek Türk karikatüristIerinin de sergiye iştirak etmelerinî istemiştir. San'atkârlarımızın sergiye iştirak !« çin eserlerini Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Cemiyeti vasıtasile nihayet 24 eylule kadar Viyana'ya göndermiş olmaları lâzımdır. hayet fransızca ashnı düşündüm.olsa olsa (les donnees fugitives) kelimelerinden tercüme edilmiş olabileceği • ne hükmettim. Fugitif kelimesinin buradaki manası: az devam eden, geçici, fanidir; firarî demek değil dir. [ 2 ] Zaten buna başka türlü ma« na vermek imkânı yoktur. * ** Bu gibi mühim bahislerde tercümenin son derece dikkatli ve sariK olması lâzımdır. Mes'eleler haddi zatında çetindir. Ona bir de tercümeyanlışhkları munzam olursa okuyucular işin içinden zor çıkarlar. YUSUF OSMAN £2] Larousse du XX: Slecl*. if •••• *

Bu sayıdan diğer sayfalar: