5 Ağustos 1931 SON TELGRAFL AR Katolanya'da ARA SIRA: îlk uçan Türk Amertka'lı tayyareciîerin bir hamlede Nevyork'tan uçup getmeleri üzerine ilk uçan Türk'ü hatırlama mak kabil olmadı. Bu tahattur, bir masalı anmak kabilinden değildir. ÖyJe o'.saydı 'Dedal İkar» efsanesi de hatıra varit olurdu. Malum a; onlar, baba ve oğul iki mitolojik şahsiyettir. Guya, kuş tüylerini balmumu ile tenlerine yapıştırarak vücude getirdikleri kanatlarla güneşin ya nına kadar uçmuşlar, güneş kanatlarının balmumlarını eritince diişmüşler imiş! Biz bu masallan değü, ilk defa olarak bitfiil ve bilâmel uçuş tecrübesi yapan, yani insanlarıa yalnız yerde gezmek için yaradıldığına kanaat getiremiyerek onların gök te de dolaşabileceklerine inanan zab hatirladık. Bu zat, Sark Türk'lerinden (\» mail bin Hummadülcevheri) dir kî tarihte « Ebu Nasar Farabi » namile maruftur. Farabi, ka nına başka kan karısmıyan Türk güzidelerindendir. Edebivatta, lisaniyatta, riyazivatta ve nvjsikide mütebehhir ve müteferrit idi. *Sahhahülcevheri > ismindeki arabî lugati türkçeye tercüme olunmuş ve basılmıştır. İşte bu zat, bir çok seya hatler yaptıktan sonra bir gün «Ni şaburN a geldi, büyük camrm damına çıktı, toplanan halka bir nutuk irat etti: Her ilim subesinde herkese tefevvuk ettiği gibi yüksek bir hareketle de bütün dünya içinde yegâne olduğunu göstereceğini» söyledi ve iki kanat takarak kendini damdan aşaği bıraktı. Hicretin 396 ıncı se nesinde yapılan ve dünyanın ilk uçuş tecrübe»ini teşkil eden bu teşebbüs, maalesef, Türk âliminin ölü mile neticelendi. Farabi'den sonra uçmağa teşeb büs eden iki Türk'ü de, çok dikkatli ve çok kıymetli seyyahımız Evliya Çelebi'den öğreniyoruz. Mumaileyh Dek meshur olan seyahatr.amesinin birinci cildinîn 670 inci sahifesrnde, heza>fen Ahmet Qelebi isminde bir Türk'ün Okmeydanı'nda sekiz, dokuz defa uçuş tecrübesi yaptığım ve nihayet Galata kulesinden uçarak salimen Üsküdar'da Doğancılar meydanına indiğini yaııyor. Vak'a, dördüncü Murat zamanındadir ve Evliya Celebi'nin kaydettiğinie göre hun ! kâr, bu tayyar hünerverden kuşku lanarak zavallıyı Cezayir'e nefyetmiştir. Gene o devirde havaya yükselen ikinci Türk Lâgarî Hasan Çelebi'dir. Bu san'atkâr adatn, elli okka barut macunundan yaptığı büyük bir fi • seği tutuşturmuş ve onun üzerinde hayli mümtet bir irtifaa yükselmiştir. Onun, kendini havaya yükselten barut kuvvetine za,f gelir gelmez beline iki kanat taktığı ve bu paraşutla Sarayburnu'ndaki Sinanpaşa köşkü önünde denize inerek yüze yüze karaya çıktığı ve »eyircilere «İsa» dan selâm tebliğ ettiği seyahatnamede musarrahtır. 1861 de Bebek'li Atıf B. isminde bir zatın yarısı gürgen ağacından, yarısı saçtan yapılma kanatlı, kuy • ruklu bir aletle Protestan bahçesinden uçma tecrübesine kalkıştığtnı ve yükselememekle beraber ufkî vaziyette on metre kadar ilerlediğini yirmi sene evvel Ebuzziya Tevfik Bey yazmıştı. Fransız tayyarecisi Ble riot'un La gloire des ailes», «Ka natların zaferi> isimli eserinde de, Bizans Imparatoru Emanuel Com • nene'den bir asır sonra, yani milâ • dın 1280 tarihlerine doğru tstan bul'da bir Türk'ün uçarken düşüp kemiklerini kırdığı yazıhdır. Kitapta ismi tasrih edilmiyen ba Türk'ün Selçuk Türk'lerinden olduğuna şüp İspanj.a ikiye .ayrıldı ^ istiklâl yapılıyor, halk heyecan îçinde r Edebiyat Fakültesi Reisliğine iki namzet Fuat B, hakkmdan f eraçat etti Mu zaffer, Behçet B.ler namzet gösterildi ( Birinci sahifeden ma'nait ) İHEM NAL1NA MIHINA Söz atma! Yeni matbuat kanunu, şimdi bî zım en çok okuduğumuz, en drkkatIe okuduğumuz matbuadır. Tatbikına başlanacağı günler yaklaştıkça biz de yeni kanunu adeta ezberle meğe çalışıyoruz. Ba arada, dün, kaaunun bazı maddelerini ve B. M. Meclisinde, matbuat kanununu tetkik eden Muhteüt Encümen maz • bata maharriri Vasfi Raşit Beyin bu maddelere ait izahatını okuyor dum. Vasfi Raşit B., kanunda bahsi geçen «adabı umumiye» tabirini anlatırken ceza kanunundan bahsediyor ve bu meyanda «kız ve erkek genç kiraselere söz atma» nın da adabı umumiyeye karşı irtikâp edilmis bir cürüm olduğunu söylüyordu. Söz atmak bir cüröm olmakla beraber, galiba, hiç bir zaman ceza landırılamadığı için şehrin her köşesinde, her gikn yüzlercesi irtikâp edi> lir. Geçenlerde Mahmutpaşa'dan geçiyordum. Bir iki adım önümde, pek zprif giinTr: :ddî ve kibar bi' Va. dın gidiyordu. Caddenin iki tarafındaki dükkâncılarla işportacıların büyük bir kısmı, kendi halinde yoluna giden bu kadmcağıza lâf atı • şenliklerî Barselon 3 (A.A.) Ârayı umumiyeye müracaat neticesini anlıyarak şevk ve heyecana kapılan halk, diin akşam bir takım nümayişler yapa • rak şehri ve biihassa bulvarları do laşmıştır. Halk ellerinde Katalonya hayrakları ve «yasasın serbest Ka talonya! Yaşasın Katalonya devle tis> yazılı bîr takım îevhaîar taşıyor lardı. Vasconie ve Galicie'den gel miş olan gruplar, Cumhuriyet may danında binlerce kişi hükumet müşavîrî şair M. Veutura Gassol ile Barselon belediye reüinin ve bir çok meb'uslann nutuklarmı dmlemişlerdir. M. Macia, demiştir ki: Şimdi artık serbestiz. Simdi artık hiç bir şey ve hiç bh kimse Kata lonya milletinin iradesine muhale • fet edemîyecektir. Çok müteheyyi cim. Çünkü 26 senedenberi bekle noekte olduğurn an hulul etti. Simdi artık tamamen serbest olduğumuz şu T^nj^nAa diğer İspanyoJ milletlerine bizirn kazandığımız gibi hürriyetle • rini kazanmağa muvaffak olmak hususunda yardım etmek üzere kollarımızı açmağa her zamandan zi • yade istiyoruz. Halkın alkışlan ile tnükerreren inkıtaa uğrıyan bu nutuk, ulüvvücenap ve aşk sözlerile nîhayet bulmuştnr. Barselon 3 (A.A.) Demir sanayiinde çalışan 4600 işçiden 3S00 ü grev yapmışlardır. Barselon 3 (A.A.) Katalonya hükumeti reisi M. Macia, Katalon • ya'nın kanunu esasUmi tspanyol hükumetine tevdi etmek üzere Kata lonya meb'uslarından bir kaç kişi ile birlikte gelecek hafta Madrit'e gideceğini bildirmiştir. > ıll llllil!ll|«!lı<l>IIIHfflWIWııwnı«ı<ı Roma mülâkatı Alman nazırları cumaya hareket ediyorlar Berlin 3 (A.A.) M. Brüning ile M. Curtiiis, refakatlerinde Başvekâlet müşaviri M. Plauk ile Hariciye müşaviri M. Thomson olduğu halde cuma akşamı Roma'ya gideceklerdir. M. Brüning'in bir nutka Berlin 3 (A.A.) Yarın mikrofon önürtde bir nutuk söyliyecek o lan M. Brüning ihtimal Almanya'nın geçirmekte olduğu itimat buhranından bahsedecektir. Mumaileyhin, halkı Aiman ban kalarına itimat göstermeğe davet etmesî, çünkü artık br cihetten bir korku kalmadığını söylcmesi rouh temeldir. ,„,,,., Sosyal demohratların bir . nümayişi Berlin 3 (A.A.) Sosyal dpmokrat fırkası, 9 ağustos tarihinde ya • pılacak bîr plebisit ile feshine te • şebbüs edilecek olan Prusya diye tinin feshini protesto etmek üzere dün Berlin'in şark varuşlarından Neukolln stadyomunda bir içtima aktetmiştir. Bu içt'mada 30,000 ilâ 45,000 kişi hazır bulunmuş ve ha tipleri sürekli alkışlarla selâmla mıştır. Buğday mes'elesi Almanya'da ihracat teshil edilecek Berlin 3 (A.A.) Almanya hükumetinin, Alman piyasasındaki hububatı elden çıkarmak için mahsu lâtın idrakmi takip eden ilk aylarda buğday ve çavdarın ihracatını teshil etmeği derpiş eylemekte olduğu rivayet edilmektedir. Bu hububat hükumet tarafından verilecek ihraç şehadetnameleri île ihraç edilebîlecektir. Ellerinde bu şehadetnameler bulunaniar, ton başına 20 ilâ 25 ton ithal resmi tediye etmek mukabilinde ayni miktarda hububatı tekrar ithal etmek hakkına malik olacaklardır. Alman piyasasının şimdiki vazi • yeti dolayısile, hububat ihraç edenler, bu hububatı tekrar ithal ede • cekleri ana kadar, dahildeki fiat ile ihracat fiatı arasındaki farkı biz zat tediye edecek olurlarsa o zaman ihracata açılacak krediler çok müşkül olacaktır. Amerika ile yapılmakta olan müzakereler, Federal ziraat odasının Alman hükumetinin irae edeceği ihracat tacirlerine asgarî fiatla kredi açması için bir itilâf aktini istihdaf etmektedir. Alman ihracat tacirleri, Amerikan buğdaylarının tekrar ithalini taahhüt eylemektedirler. intihap edildiği takdhde divanın bu intihabı da reddedeceğrâi söyliye rek başka bir namzedin intihap e dilmesi lâzım geldiğinde ısrar et • mişlerdir. Divan azalarının bu sözleri üxe rine Fuat B. taraftarları meclisin hiç bir kayıt ile bağlı olmadığtnı ileriye sürerek Fuat B«yin tekrar intiha bında hiç bir mahzur olamıyacajrmı söylemişlerdir. Bu vadide uzun münakaşalar cereyan ettikten sonra Fuat B. ayağa kalkarak demiştir ki: « Arkadaşlar ben reislîk iste miyorum ve bu hakkımdan feragat ediyorum, zaten çoktaaberi bu makamda bulunduğum için bıktım. Başka bir arkadası intihap ediniz.Fuat Beyin bu feragati üzerine meclis azası sabık Maraş meb'usu Behçet, «abık Maarif Emini miiderris Mazaffer Beylerin namzetliklerini müdafaa etmislerdir. Yapılan ilk intihapta reyler da ğıldığı için süiüs ekseriyet haul olamamış ve celse beş dakika tatil edilmistir. Emel H. ın düğünü Londra Sefirimizin kızı Paris'te nasıl evlendi ? Londra Büyük Elçiraiz Ferit Be yin kızı Emel Hanımla Mıur pren seslerinden Şivekâr Hanımın oğlu Vâhit Yüsri Beyin geçenlerde Pa ris'te evlendiklermi yazmıştik. Gençlerüı düğünü Şivekâr Hanımın Courcelles bulvarındaki konağında ya pılmıs, Validei Hidivi'nin vefatı hasebile düğünde iki tarafın akrabalarile bazı cok samimî dostlarından başka kimse hazır bulunmamıştır. Büyük bir salonun nihayetine, kırmızı kadifeierle süslenmiş yüksek bir taht konmuş, genç evliler buraya oturtulmuştur. Tahtın etrafında sırma işlemeli elbiseler ve kırmızı fesler giymiş 10 hizmetçi durarak şamdanlar tutmuşlardır. Bîr prenses evlilere altın tepsi içinde kahve, şeker, tuz getirmiş, bun dan sonra gelinin başından altın ve gümüş paralar atılmış ve davetlîler tarafından uğur olsun diye kapışılmıştır. Vâhit B., Emel Hanımla ev velce bir çok kereler konuşmus ol • makla beraber Şark an'anelerine tebean guya hiç görüşmemiş gibi hareket ederek gelinin duvağını kal • dırmış ve elini öpmüş, zevcesinî güzel bulmaktan mütevellit bir mem • nuniyet tavrı takınmıştır. Gelinin yanında tzzet Pş. kızlan ile Arnavutluk sefirinin kızı bulunmuştur. he yoktur. Şu kısa satırlardan anlaşılıyor ki Türk; dokuz, on asır evvel, fakat her milletten evvel uçuş tecrübesi yapmıştır. Bu tecrübe, ilmin ve fennin müstakbel zaferini daha o asırlarda »ezinsemek itibarile mühim dir. O zaferin tahakkukunu gören bugünkü nesil, elbette ve elbette daha müsbet ve daha şerefli işler yapmak kabiliyet ve mecburiyetindedir. Af. T. dım. Teyzem çok zeki bir ha nımefendi idi. Beni hem belden yukarı hem belden aşağı mükem mel yetiştiriyordu. Türkçem, edebiyatı anlayış ve yazış kabi • Hyetim bir arttı, bir arttı ki... Ama ben de çok çalışhm, çok zahmet çektim. Her hoca her derste bana üç defa sarılırsa, ben ona altı defa sarılırdım, daha çok öğretsin diye... Harbin üçüncü senesi nişan • lamak sistemi ile geçti. Sen ba nu bilir misin? Nurinisa Hanımefendi gibi bir teyze sözde yeğenini motör gibi işletmeğe karar vermiş ise, işe nişanhhktan başlar. Bu dünya ne tuhafmış ni nem! Bir gün bana dedi ki: Seni şu beyle nişanlamak istiyorum. Dikkat et ama, nişanladım, nişanlıyacağım, değil, nişanla mak istiyorum... Harcirah izahnamesi Ankara 4 (Telefonla) Maliye Vekâleti harcirah ve yevmiyelere dair olan son kanun hakkında bir i zahname hazırlamıstir. izmir'de kaçak oyun kâgıdı Ankara 4 tzmir Borsası idare heyeti azasından ve tüccardan Aydın'lı Izzet Beyin mağazasında yedi çuval kaçak iskambil kâgıdı bulunarak müsadere edilmiştir. Bu ki • ğıtların cezası 60 bin lira tutuyor. Tahkikata devam edilmektedir. Dahiliye Yekilinin tetkik seyahati Ankara 4 Dahiliye Vekili gelecek hafta Adapazarı ve Bolu istikametinde kısa bir tetkik seyahatine çıkacaktır. 6ene Rasim Ali Bey Ankara 4 Vekâletçe henüz hakkında bir karar verilmîyen Tıbbiye muallimlerinden Rasim Âli Beyin ders senesi başlangıcında bir emri vaki suretile Darülf ünuna iade edi • leceği söylenmektedir. EDEBİ TEFRİKA : 44 Eski Maarif Müsteşarı Ankara 4 Vekâlet emrine ali nan Maarif Müsteşarı Mehmet Emin B. hakkındaki tahkikat bitmek üzeredir. Emin Beyin Şurayı Devlete müracaat ederek hakkının iadesinı istiyeceği söylenmektedir. Düşün ki sen çocukken... Küçük yah. Sofadaki lâmba... Birdenbire değişti. Ve sanki o bahsi ediyormuşuz gibi başladı: Ama kendi insan değil ki, bilsin. Zavallı teyzen bundan her zaman teessürle bâhis... Seni aldatmış öyleyse. Ne diye teessürle bahsetsin. Eski bir dost değil mi? Hiç bir dükkâna başını bile çevirip bakmayışından bir şey almak istemodiği anlastlan bu kadına: Buyurun küçük hanımefendi! Diye yıhşık yıhşık bağırarak dökkânlarına davet edenler, bir değil, iki değü, beş değil, on değildi. îçlerinden biri «kanaryam aman! diye eski bir şarkı tutturuyor. Çünkü kadın açık sarı bir elbise giymişti. Dükkânının önüne çıkarak yayvan bir şive ile: Ne emredersenis takdim ede Burgaz 4 tstanbul'dan Bük • lim hamfemiz! reş'e giderken Karnabat kazasının Divenler, cür'etkârltğını artırarak, Korucu köyü civarında yere düşe Mala bak mala! rek yanan tayyarenin yolcularına ait Diye nara atanlar da vardı. Ka cesetler kaza mahallinden Burgaz'a dıncağız sağdan soldan atılan bu getirilmiş ve hükumet hastanesinin mütecaviz sözlerin hedefi kendisi olmorgunda muhafaza altına alınmışduğunu anlıyor, sıkılıyor, adeta atır. Kazazedelerden Amerika'lı yakları birbirine dolaşıyordu. Birkley ve Mi» Kast'ın cesetl*»rile meş Sözde kurabiyelerini metheden gul olmak üzere Bükreş'te Marma j seyyar bir kurabiyeci, kadının ta ras Bank müdürlerinden M. Mari • gözlerinin içine bakarak: Yeme de yanında yat! loviç buraya gelmiştir. M. Marilo I Diye bağırdığı zaman, zavallı kıpviç'in buradaki Fransız konsolosu M. kırmızı oldu... Basan ve tngiliz konsolosu M. Ken Kadıncağız, burada tekrar etmedol ile görüşerek cesetlerin yakıî me, eski ve yeni matbuat kanunlaması ve küllerînin kutulara konularındaki ?adabı umumiye» kaydının rak ailelerine teslim edilmesi kararmüsaade etmediği daha bir çok çirlaştırılmıştır. kin ve lâstikli lâflara maruz kalaMerhum Ihya B. ile diğer pilot kala Mahmutpaşa yokuşunu inip biBontet'in cesetleri de yakılarak kültirdi. leri tstanbul'daki ailelerine gönderilecektir. Sehrin Mahmutpaşa, Balıkpazan, Tavukpazarı gibi bir nevi pazar yeri halini alan yerlerinden geçen kadınlara, bir kısım esnafın, böyle malını satar gibi söz atması, çok çirkin bir Ankara 3 Yüksek Tedrisat müdürü Nadir ve Gazi enstitüsü müdü adettir. rü Faik Sabri Beyler otomobille İs Şık, boylu boslu ve biihassa şiştanbul'a hareket ettiler. man kadınlar için böyle yerlerden ?eçmek felâkettir. En kabih ibhamlarla dolu mütecaviz feryatlar, yüz Ankara 4 Açıkta kalan bazı kızartıcı naralar, kadmları o yer memuriar buraya gelerek iş ara • : lerden geçtiklerine, geçeceklerine maktadırlar. Açıktaki maarif emin ! bin kere pişman eder. lerinden bir kısmı lise müdürlükle Ceza kanununun, söz atmağı men rine, bazıları lise muallimliklerine ta ve tecziye eden maddelerini bu vayin edileceklerdir. ziyette tatbik etmenin imkânı var mıdır? Kendisine söz atılan kadının dava etmesi, şahit bulup göstermesi Izmir 4 Komünistlikle maz lâzımdır. Bunları yapsa bile, atılan nun olanların isticvabına 3 üncü müs sözlerin, meselâ satıcının sattığı kartantiklikte devam edilmektedir. ts puza değil de kendine ait olduğunu tanbul'dan buradaki bazı müesse nasıl isbat edebilecek? selere ve ameleye beyannameler gönBu çirkin huyun önüne geçecek derildiği hab*r alındığından zabıtaca kuvvet, «ceza kanunu» ndan ziyade sıkı tedabir ittihaz edilmiştir. ' «terbiye» olacaktır. İkinci celsede de gene ekseriyet olamadığından cei«e tekrar tatiJ edilmiş, ücüncü celsede 24 adedi mürettepten 12 reyle Muzaffer, 11 reyle de Behçet Beylrin Fakülte reisliği için namzet gösterilmeleri takarrür etmiştir. Bundan «onra Edebiyat Fakültesi müderrislerinden Ferit Beyin altmış beş yaşını bitirdiği için yeni barem kanunu mucibince tekaütlüğii mevzuu bahsolmuştur. Ferit Beyin çok değerli ve emektar bir müderris olması hasebile müderrislik müddetinin beş sene daha temdidi için Da rülfünun divanına bir terkere ya zilmasma karar veriierek içtimaa nihayet verihniştir. Darülfünun divanı bugün saat 15 te içtima ederek Fakülte riyjısetine namzet gösterilen Muzaffer ve Behçet Beylerden birisini tercih e decektir. Haber aldiğimıza göre Behçet Beyden fazla rey alması hasebile Muzaffer Beyin riymseti tercih edile cektir. Yanan tayyare Kazazedelerin cesetleri yakılacak Otomobille Ankara'dan istanbul'a Açıkta kalan memuriar izmir'de komünistlık tahkikatı deli bitirmeden önce faizimden istifadeye kalktı. Pazar geceleri eve gelinec mutlaka bir kaç erkek misafir bulundurdu. Beni kimi kızım diye öper, kimi a n Yazan: AKA GÜNDÜZ ca sıfatile okşar, kimi de yetiş • kin kız olduğuma coşup kucak Sana kederli bir haber ve lardı. önce ben bunları hep sahi reyim mi? Ama bilmem o mudur, değil midir? Akşam gelen ajan zannederdim. Ben de onları ö sın verdiği habere göre Dam döperdim. Fakat mektebi bitirip Bordel mektebinin müdiresi Maçıktıktan sonra ne olduğunu ansör Elizabet adında altmışlık bir İyi ama yakm akrabadan zi lamağa başladım. kadın ölmiiş. ölür a deme. Feci Yalan söyledim. yade mirasa kondu. Babam miras bir surette ölmüş. Hasta imiş, Ben bu şeyleri mektepte öğ olarak bir yığın yanmış kemik bılâmbası mı parlamış ne.. Korkurenmiştim. En sevimli kız ben raktı, bir de beni.. Teyzem ke dan haykıramamış.. olduğum için ateşi kül olasıca mikleri Rumelihisar'ı mezarlı Lâmba, elektrik yakmazdı o! ğında bir çukura attırdı. Beni masör Elizabet odasına hep belcpermeçet mumu yakardı. ni çağırırdı, iki saat odasında de... Ha! Bu tuhaf bir hikâye Her neyse* vücudünün aşağı dir. Hele biraz ver çekeyim... Na Katolik jimnastiği yapardık, kah fc raf ı kâmilen yanmış. sıl istediğin gibi mi? Ne diyor kah, kah, kah ! Yaşasın harbi umumî! Zaten bütün günahları o ta dum? Tuhaf bir hikâye. Hay rafta îdi, temizlenmiştir. Kah, gözü kör olasıca muhterem teyHarbi umumî başladığı zaman kah, kah, kah! tam on sekiz yaşında; akıl yezem hay! Beni miras almamış rinde seytanhğı başında bir kızmıydı? Ben daha, Dam dö Bor • Seni hürmete davet ederim. OKAiN Ne olacak teyze? Dedim. Çok zengin, çok kibardır. Bir dediğini iki etme, bu sayede hem çabuk nişanlanmış olursun, hem hepimiz rahat ederiz. Saat on oldu mu teyzemin kanser sancılan hemen tutar, odasına çekilirdi. Ben nişanlanma namzedile yalnız kahrdım. Nişanhm, yanlış söyledim, ileride nişanhm olacak, olması ihtimali bulunan zat yavaş yavaş yani ma sokulur ve müstakbel saadetimizden bahsederdi, tabiî bahse ben de iştirak ederdim, çünkü mecburdum, çünkü teyzem böyle nasihat etmişti. Bilirsin ya, Katolik incilin şerhinde şuna benzer bir cümle vardır: »Nasi hat dinlemiyen felâket görür. «Misyonerlerin de başka bir şerhi vardır. Onun bir yerinde «sükut edilince günah yoktur» der. Aiâ tşte, ben de teyzemin nasi hatini tutuyor ve sükut ederek sevap kazamyordum. önceleri bu, benim de biraz keyfime giriyordu. Fakat harbin sonu yaklaştıkça kızmağa baş ladım. İzzeti nefis denilen şey benim içimde de bir kibrit çakmıştı. Henüz kıymetli, sağlam bir vazo idim. Çiçeklerim taze idi. Olur olmaz sularla doluyordum ama, ne de olsa bu toprağın malı idim. Tahammül edemedim. Hafifçe isyan ettim. Yoo! Teyze! Dedim. Bo ğaziçin'de Mis Klayn, Beyoğ • lun'da Masör Elizabet, evde yüksek rütbeli Türkçe muallim leri, salonda müstakbel nişan lılar.. Bu böyîe devam etmez. Ya göğsüme Pikmalyon mağa zası gibi bir etiket as, yahut benî serbest bırak! Mabadi var