Cumhariyef SON TELGRAFLAR Reisicumhur Hz. n n seyahatleri KÜÇÜK KÖŞE: Lâf arasmda Vergiler hakkında anket Arazi vergîsi, âşar vergisine rah yarısı Samsun'dan ayrıldılar Reisicumhur Hz. Ege Vapuru ile Samsun'dan müfarakat buyurdular Samsun 26 (A.A.) Reisicumhur Hz. bugiin hükumet dairesini ve belediyeyi ziyaret buyurmuşlardır. Liseyi ziyaretlerinde tarih, coğrafya, Fransızca derslerine girerek talebeye bir çok sualler sormuşlardır. Bundan sonra Türk 0cağını teşrif buyurarak gençlerle konuşmuşlar ve Ocağın aza adedi ve faaliyetleri hakkında malumat almışlardır. Ocakta büyük bir kalabalık teşkil eden kadın ve erkek Samsun münevverleri muhterem Reise güzel bir konser dinletmişler ve şiir oicutmışlardır. Reisicumhur Hz. muvasalat ve mufarakatlerinde hararetle alkışlanmışlardır. Gazi Hz. Ocakta gördüklerin iden ve işittiklerinden memnun olmuşlardır. Reisicumhur Hz. Ocaktan ayrıIırken: «milletin kıymetli ve güziide gençlerile konuşmak benim için saadettir. Bu saadeti uzatmek is • terdim. Fakat vapuru bekletme mek lâzım. Çok memnun oldum.» Buyurmuşlardır. Gazi Hz. Samsun'dan ayrıldılar Samsun 26 (A.A.) Reisicumhur Hz. sahilde biriken halkın şiddetli alkışları arasında motöre binerek Ege vapuruna geçmişlerdir. Vapur saat 16 da hareket etmiştir. Gazİ Hz. Samsun'dan ayrılirken Ege vapuru 26 « Telsizle » (A. A.) Samsun önlerindeyiz. Va pur saat 24 te limandan ayrılacaktır. Trabzon meb'usu Hasan B. Gazi Hz. ne Trabzon'a kadar refakat edecektir. Gazi Hz. Samsun'dan ayrıldılar Samsun 26 (A.A.) Reisicumhur Hz. sahilde biriken halkın şiddetli alkışları arasmda motöre binerek Ege vapuruna geçmişlerdir. Birisi bana dedi ki: Serbest Cumhuriyet Fırkasını neye benzetirdim bilir misin? Bir şirkete. Hatta adını da bulmuştum: Devlet içinde serbest maden isletici !er anonim şifketî. Bakıyorura, yapan da, kuran da, giren de, özenen de hep madene müteallik arzular, sözlerle hareket ediyorlardı. Şimendifer para, kuponlar para, vergiler para, istikrazlar para madenine dayanıyordu. Bunlarla alâkadar olmıyan serikler başka damarlarda işlemeği düsünüyorlardı. İktidar, memuriyet, kazanç ölümü, ve saire ki bunlar da netice itibarile paraya vasıl oluyordu. Dahası da var, fikirde, zamirde, hürriyette, adalette, müsavatta hep ayni madenm damarları göriinüyordu. Şu cevabı verdim: Eh, neye yarar ki müthiş bir maden kazasına uğradılar. Bütün da marlar çöktü, galeriler yıkıldı, senin şirket te iflâs etti. Bir baskası da dedi ki: Yahu! Karsı Fırkanın hacı vapurundan farkı yotu. Hem, şapkalı kaptandan lâpçmlı softaya, bonjurlu beyden cübbeli efendiye kadar her çesit insanla dolu bir hacı vapuru idi. Şu cevabı verdim: Galiba onun için sapa oturdu. Birisi daha söyledi: Serbest Fırkanın tesekkülünü görünce dedim ki: Tamam! Paris'te mesçit, Mekke'de opera yaptılar. Ben de ona: ö y l e ama, dedim. Puankara'yı îmam, İmam Yahya'yı tenör yapa • madılar. * Kimdi söyliyen unuttum: Çabuk infisah etmeleri iyi oldu, dedi. Bilâkis, dedim. Onlar için iyi oldu ama, bizim için fena oldu. Yiizüme bakınca izah ettim: Arkada daha pek çok tanıma dıklarımız kaldı. * Bir sivil işi anlıyamamif ki: Şasıyoram, dedi. Taarruzlan ne kadar sert oldiysa dağılmalan o kadar çabuk oldu. Acaba sebebi nedir? Bildiğim kadannı söyledim: Sebebi askeridir: Perakende sokak muharebeleruıde yorulanlar toplu meydan muharebelerini gaybederIer. İHEM NAUNAİ MIHINA1 Tayyare cemiyeti kongresi dün hitam buldu Kongre, havamızı müdafaa eden tayya recilere selâmlarını iblâğa karar verdi Bir kaç giin evvel, bizim gazetede Haseki Nisa hastanesi hakkında bir şikâyet vardı. Belediye hastanelerinden birinde çalışan tanı Müsakkafat, arazi, mesken ve yeni yapılacak dığım bir doktora, bu şikâyetten bahsetmek istedim. Halbuki o zabinalar vergilerine gelince... vallmın da şikâyeti varmış. He • men anlatmağa başladı: [Vergiler hakkında açtığımız an üzere bu «rgi bir hane veya dükkan ve « Yalnız hastaların ve gazeteket devam ediyor. Gönderilecek mağazanın varidatı gayrisafiyeei nami Ierin mi şikâyeti olur? Bizim de şile bir senelik ican nazari itibara alınacevaplar kısa olmah ve kâğıdın rak bunun muayyen olan yüzde nisbetle kâyetimiz var. Belediye hastane • bir tarafına yazılraalıdır.] ri hesabile tarh ve tahsil olunmaktadır lerinde bir çok malzeme ve ilâclar Arazi üergisi, mülga asar vergi Ralbuki, mevcut hane ve dükkânlar iki noksandır. İstiyoruz. Vermiyorlar. sine rahmet okutacak kadar ağırdır kısımdır. Biri kargir, diğeri ahşaptır. Her Çünkü veremiyorlar. Veremedik iki kısmın da sigorta ve tamiratı cüz'iye Vergilerin en ağırlanndan biri de ye gibi masraflan vardır. Kicada bulunan lerinin sebebi ise parasızlık ta deni tahriri yapılan arazi vergisidlr. Bu blr hane ve dükkânın kiracısı çıktığı za ğil, kambiyo derdidir. Malum ya, verginin nisbetsiz tahminlerle hiç taman hemen tutulmayıp boş kalması ih ilâçların ve diğer tıbbî malzemenin hammül edilemez bir vergi olduğunu timall mevcuttur. Sigorta ve tamiratı hemen hepsi Avrupa'dan gelir. sermuharririmiz Yunus Nadi Bey de bir cüz'iye masrafları ahşap hane ve dükkaç başmakale ile «Cumhuriyet» te teşKambiyo müsaadesi ahnamadığı rth etmişti. Biraz fazla arazisi olanlar kanlarda kârgirlere nisbetle daha faz için bunları getirtmek kabil olmıiçin bu vergi aşara bile rahmet okutacak ladır. Binaenaleyh tarha esas tutulan derecede ağırdır. Çünkii rençper açar varidatı seneviyenin veya kanunen mu yor. Ve bazı hastalara bazı ilâçları vergisini ekebildiği arazi ve toplayabil ayyen olan yüzde nisbetinin bu masraf veremiyoruz.» diği mahsul nisbeünde verlrdi. Yeni lar mukabilinde tadili suretile verginin Kambiyo mes'elesinin bu yanlış lâzımdır. tahrir ise bütün arazi ekilmiş ve mahsul telâkkisine hayret etmemek kabil idrak edilmişçesine yapılan bir tahmiArazi verglsi: Eshabmın intifa edemene müstenittir ki Trakya'mızm beş on diği ve kıymetinin ziyade düşüklüğü se değildir. Avrupa'dan devlet devasenede iki defa istilâya uğramasına ve bebile saüp nakte tahvil edilemediği ve iri ve Belediyeler için, lüzumsuz bu'sebeple bütün emvali yağma, mülkü imanna kudretyap olamadığı boş arsa ve fazla eşya ithal etmemek gibi, tahrip edilmesine rağmen hiç bir yar lardan vergi almamak daha doğru ol gayet musip bir tasarruf fikrile dım görmiyen çiftlik sahipleri binlerce makla beraber hiç olmazsa bunların yapılan bu kambiyo müsaadesi hulira vergi ile mükellef tutulmaktadırlar. kıymeti mukayyedesi üzerinden şimdi Binaenaleyh memleketin henüz pek binde dörde indirilmesi muvafıkı mad susunun halkın sıhhat ve hayatı cüz'l bir kısmında yapılan bu arazi tah delet olur. Diğer arazi vergisi de binde ile alâkadar işlere de teşmiline nariri artık muteber tutulmıyarak bir an sekiz nisbetini geçmemelidir. sıl şaşılmaz? Belediye hastanele evvel yeniden adilâne tahrir yapılmalı Mesken vergisi: Bir aile reisinin alle rinde tedavi edilenler, ekseriyetle ve memleketimizdeki nüfus kesafetsizsl efradını banndırmak İçin içinde otur halkın fakir ve muhtaç kısmıdır. liği, sermaye fıkdanı gibi bir çok avamakta olduğu hanelerden ötedenberi Bu hastanelere binlerce insan gi mili de nazari itibara alarak bütün araakar hanelerden aünmakta olan vergizinin ekllmesl imkânsızlığını da uzun rer. Bunların bir kısmını ilâçsı nin nısfı alınıyordu. Bu pek mantıkl bir seneler için kabul etmelldir. Bu sebeple şeydi ahiren bunlar da akar vergisi nis bırakmak, kambiyo itibarile beş arazinin vüs'atl nisbetinde vergi mükelbetlne çıkanldı. Bunun gene sabıkı veç on bin lira kazandırsa bile halkın Ieflerini daha hafif nisbetler dahUinde hile alınması lâzımdır. sıhhat ve hayatı itibarile edeceği mükellef tutmalıdır. Yeni yapılacak binalar vergisi: Müm miz ziyan, her halde, böyle bir ka< Kadıköy İskele caddesi No. 21 TtOât kün olduğu kadar memleketin imarını beş on bin lira ile dahi ölçüleme mucip blr teşvik mahiyetini iktisap edeMüsakkafat, arazi, mesken ve bllmek İçin bunların Iâakal yedi sene ol Kambiyo için şehri süslemekten yeni yapılacak binalar vergri sun vergiden muaf tutulması muvafık Cabi sokağını asfalt yapmakta ne dair... tır. memnuniyetle vaz geçebiliriz amMütekaldinden: Raşit ma hastaları ilâçsız ve hastaneleri Müsekkafat vergisl: malum olduğu levazımsız bırakamayız. Çünkü halkın sıhhat ve hayatı her şeyd akdes ve akdemdir. Kambiyo ve ilâç met okutacak kadar ağırdır Bir Türk fakiri!. Bu nasıl iş?.. Kongrenin hakkımda buyorduğu saAnkara 26 (A A.) Turk Tayyare Ce tniyeti kongresi bugün saat 15 te Türk O mimt hislere teşekkürlerimi takdim ve cağında B. M. Mecllsi Reisi Kâzım Pş. Hz. meşkur mesainizde muvaffakiyetler tenın riyasetlerinde ıkmcı umumi ıçtimaını menni ederim. ak*etnu«ür. Hesap encumenının raDoru Reisicumhur okunmuş ve cemiyetin 1 teşrınısanı 928 Gazi M. Kemal den 31 teşrinievvel 930 tarihine kadar iki Bundan sonra umumi merkez azalansenelik hesabatı ve plânçolan tetkik olu narak kuyut ve hesabatın usul ve kanuna nın seçümesine geçilmiş ve yapılan inmuvafık olduğu cemiyetin ciddiyet ve gay tihabat neticesinde atideki zevat umumi Meraklı bir zat »ordu: retinin ve milletimizin vatan mudafaası merkez heyetine ve yedek azalığa intiemrinde gdsterdiğı fedakârhğın şayanı hap olunmuşlardır Kongre mesaisine Ne dersin bu ise? şükran ve ıftıhar bulduğu hakkmdaki ma Karmcanın ağustos böceğine nihayet vermiştir: ruzatı muttefikan kabıü ohmmuştur. Diyanet işleri reisi Refet. Mardin dediğîni derim: Yazın ötüp durdunuz, Muteakıben idare encümeninin raporu okur.muş ve ayni veçhile kabul olunmustur meb'usu AIi Rıza, Avukat Muhittin Ba kışın da dans ediniz. Yalnız cemiyet nizamnamesinin 18 inci ha. Erzurum meb'usu Bahri. Zonguldak maddesınin (L) fıkrası ticari mahiyette meb'usu Nazif, Istanbul meb'usu HüseOnlardan biri hayıflandı: olan piyangonun şube mıntakalarındaki vin. İzmir meb'usu Kâmil, Rize meb'usu Oh, müthis bir idaresizlik gös işlerile nasıl meşgul olacakları merkezi i Fuat. Siirf meb'usu Mahmut, Bitlis meb'termiş olmasaydık.. satış ve idare tarzı ve şubelerin piyango usu Muhitıtn Nami ve İlyas Sami, Van dare heyeti tarafından tanzim edilen taTeselli ettim: limatnamelerle tesbit olunur suretinde ta meb'usu Hakkı. Erzincan meb'usu Saf Bilâkis memnun olunuz. Rekor dil edilmış ve gene nizamnamenin 22 inci fet. Tokat meb'usu Nuri, Afyon meb'usu maddesini <C) fıkrası kaldırılarak yerine Ali, Tekirdağı meb'usu Cemil, Malatya kırıp şampiyon oldunuz. Fena mı? mahallın en büyuk maliye memuru de var meb'usu Mahmut, Nedim, İzmir meb'usu AKAGÜNDÜZ sa gümrük memuru ve her kazanın vılâ Celâl, ve Osmanzade Hamdi, Amasya yet umumi meclisi azasından meclisçe se meb'usu Esat, Aksaray meb'usu Neşet, Maliyede yeni şekiller ^ilecek bir zat kaydı konmuştur. Bundan Kocaeli meb'usu Süreyya. İsparta meb'başka nizamnamedeki şehremini tabiri de Ankara 26 (Telefonla) Maliye Veusu Hâkim Rıza, Giresun meb'usu Kâkaldırılmıştır. kâleti istatistik müdürlüğü istatistik zım. Bursa meb'usu Asaf, Konya meb'uraptedilmiştir. Büyük Erkânı Harbıye Reisi muavinle su Musa Kâzım, Erzincan meb'usu Ab umum müdürlüğüne rinden Mümtaz Pş. gosterdiği yuksek meVekâletten yeni hazırlanmağa başlıyan sai ve yardımından dolayı Tayyare Cemı dülhak. Aydm meb'usu Emin Fikri, Kas teşkilât kanuna göre bir çok tebeddüyetine ve ordu ve hava kuvvetlerı namına tamonu meb'usu Hasan Fehmi, Sıva.s lât olacağı zannediliyor. Harcırah kateşekkür etmis ve kongre azaları hava şe meb'nsu Rasim, Reis muavini Şükrü Bey nuna vekilin iyileşmesini müteakıp hitlerinin hatıralarına hürmeten bir sa ler ve yedek azalar: Nebizade Hamdi meclise sevkedilecektir. niye ayakta durmuşlar ve hâlen Türk ha (Trabzon), Kadri (Beyazıt), Tevfik (Avasmı mudafaa için çalışan tayyarecilere dana) ve tüccarlardan Nafiz, Nemlizade Yeni sıhhiye tayinleri kongrenin selâm ve muhabbetlerinin teb Sıtkı, l^ustafa, Ziya Gevher, AbdurrahAnkara 26 (Telefonla) Ordu Vilâliğüıi tahtı karara almışlardır. yeti hükumet tabibi İbrahim Namık Bey man Naci Beyler. Reisicumhur Hz. nin kongre namına Hakârı sıhhiye müdiriyetine, Aksaray kendilerine keşıde edilen tazimat telgratapu müdürii Şükrü Bey Kayseriye, Sifına verdikleri atideki cevap okunmuşirt tapu müdürü Hilmi Bey Karahisarıtur: Ankara 26 (Telefonla) Yann mec şarki'ye, Kırklareli tapu müdüdıi. RahTürk tayyare kongresi reisi Kâzım liste 3 idam mazbatası ile bir lâyiha var mi Bey Afyonkarahisar'a nakil ve tayin Paşa Hazretlerine: dır. edilmişlerdir. Paris'ten geldi, yakında Numarotaj mukavele meharetlerini gosternamesi gene temdit * meğe başlıyor edildi Bir vakitler Hint Fakiri, diye ünü dünyayi tu tan Tahra B. den çok baskın bir Türk genci meharetlerini vatanmda göstermek üzere İstanbul'a gel miştir. Azlz B. lsmini taşıyan bu genç aslen Erzlncan'lıdır, İstanbul'da Kasımpaşa'da bü yümüş, küçük ya Maruf FaUr Adz B. şmda (Fakirlik) e heves ederek uğrasmış, fakat bir meslek halinde marifetlerini teşhir etmemlştir. 9 sene evvel Paris'e gltmiş, orada Tahra B. in Müslüman Fakir'i diye yaptığı rezaletleri görünce onu tekzip ederek meydana çıknuç, Femina tiyatrosunda ve bir etibba heyeti huzurunda ayni meharetlerin daha fazlasını ve hayretengizlni yaparak san'ate başlamıştır. Bunlar arasında bilhassa vücuduna şiş ve kama saplıyarak, diğer tarafından çıkarmak, ateş yutmak ve saire gibi cidden müheyyiç ve harikulâde olanları vardır. Sokak levhalarile numaralannın taliki için müteahhidin üçüncü defa olarak mukavelesinin kânunuevvel nihayetlne kadar temdidi belediyece kabul edilmlgtir. Halbuki müteahhidin bu işi üç dört ay evvel bitirmesi lâzımdı. Beledlyenin mütemadiyen temdidi kat'iyen doğru değildir. Müteahhidin vaktile mukaveleyl yaparken bu işi ne kadar zaman zçtrfında yapabileceğini tasrih etmesi lâzımdı. Nitekim bazı müteahhltler müddetin kısalığından ihaleye girmemlslerdir. Bunun bu kadar temdit edileceği onlarca da malum olsaydı Bandırma vapurile Tekirdain'na yapdiğer müteahhitlerin de bu işi daha u tığınız seyahate ait sikâyetlerinizi Seycuz olarak der'uhte etmeleri muhtemel risefain İşletme Müdürlüçüne bHd'rmeği daha muvafık buldıım. dl. Bana şikâyette bulunan doktor arkadaşıma, kambiyo yüzünden Belediye hastanelerinin ilâçsız kalması hakkmdaki şikâyetini yaza • cağımı vadettim ve bu vadimi tuttum. Fakat o arkadaşa söylediğim bir sözü de ilâve etmekten vaz geçemiyorum: Hastanelere ilâç almak iciıt] kambiyo lâzım. Fakat, Haseki Nij sa hastanesinde vukuundan şikâ ] yet edilen oislik için de mi kambi' yo lâzım? Yoksa temizİTSi ^e Avrupa'ya mı ısmarlıvorsunuz? *** Ahmet Beye îzmir gene bir korku geçirdi Ankara 26 (Telefonla) Hazırlanmakta olan yeni rüsumat teşkilât kanununa göre bazı müdürlükler ve muhafaza memurlukları lâğvedilerek ve Ankara'da lüzumlu görülen bazı şubeler ihdas olunacaktır. İstanbul'da da tetkik ve muhasebe kalemleri kadrosu tevsi edilejektir. Bir memurin kanunu ihzarile bazı memuriyetlerin lâğvı da düşünülüyor. Ankara 26 (Telefonla) Ankara'nın suyu temin edilmiş ve şehrin her tarafına su gelmiştir. Mecliste, Geeen grün İnnir'de gene iki saat kadar cok mebzol yağmurlar yağmıştır. Evvelki yağmarda Sel felâketine uğnyan mahallelerdeki evlerde oturanlar korkulanndan bir takım tedbiler ittihaz etmiçler ve kapılann aralıklarmı çuvaüar, çaputlarla kapatmışlardır. Bu esnada tramvaylar on dakika kadar işHyememiştir. Belediyenin bütün ameIesi yollardaki sa olnkları başında çaIışarak lâğımlarm tıkanmamasına çaAziz Bey 9 sene devam eden Avnıpa Iışmışlardır. Bu sayede evler su basmak seyahati esnasında Paris, Madrit, Roma, tehlikesinden knrtanlmıştır. Brüksel, Hamburg ve Afrika'da dolaşarak birinci sınıf tiyatrolarda oynamıştır. Aziz Beyi görerek kendisile bir angajman Maruf san'atkânmız Ferah sinema sa yapmıştır. Aziz Bey bugünlerde sahnede hibi Şadi Bey son Avrupa seyahatinde faaliyete ba§lıyacaktır. Yeni Riisumat teşkilâtı Ankara'mn her tarafına su geldi ONLARIN ROMANI Bulgur, paspal, şeker ma'denleri.. Onlar dururken bun lara kim bakar... Ve her devirde, şüphesiz, dağlardaki madenler durur, sehirlerdeki madenler işletilir. Bu kanunu bozacak hiç bir kuvvet yoktuT. Gülöz kafasının içindeki aslı avutmak için hep başka mevzularda yürümek ihtiyacında idi. Aarbacıya tekrar sordu: Bu renkli yerlerde maden mi var? Ne arasın. Çök şükür ki yok. Ama olsa fena mı? Fena ya. Maden olsa buraya gâvurlar, beyler, paşalar üşüşürler. yollar yapılır, kendi adamları ge lir, otomofiller, kamyonlar getirîrler. Yolcuları, yükleri bile onlar taşır, sonra bize ekmek kalmaz. Ya biz kendimiz işletsek. Alay mı ediyorsun hanıme fendi? Biz doğru dürüst şu yolla «CUMHURİYET» TEFRİKASl • 13 kimse bu lehçe müsavatından başı mım? Kuma sey demek, hani be ka müsavat görmemiş, görmüş ol nimki üstüme bir daha evlendi de, kuma işte ona derler. sa bile akıl erdirememişti. Akşam üstü hanın önünde indi EIi nasırh, dili naiirlı, ayağı naler. Yolların bozukluğu, havanın sırlı olan bu kadının kalbi de naYazan: AKAGÜNDÜZ bunaltıcı ağırlığı hepsini fena hal sırhydı. Gülöz bu kadar kabuk tutnmızı tamir edemiyoruz, şu tarlala de yormuştu. Hancı çok basit, çok muş insan hüviyetine hem acıdı, rı işletemiyoruz. Kalan maden mi Iâkayt bir itina ile üçüncü bir oda hem şaştı. Hemen lâf a başladı: kazacağız?! Hem senin neyinege ya yerleştirdi. Gülöz başka bir oda Kumaya nasıl razı oldun? rek; diyenler döğru demiş: Hüku istedi: Rızahk göstermez olur mumatın işine, halkın gidişine, fıka Veremem, dedi. Belki başka yum? Ben istedim.. ranın dişine... Karışmamah. Sen mi istedin? yolcular da gelir, Bu darbı meseli öyle açık açık İhtiyar hancı biraz aksi idi. Han Ben ya. Han var, bizimki uğsöylemişti ki Gülöz susmağa mec cı aşağı inerken jandarmamn se raşır. Tarla var, ben çahşırım, davar, mal, ev neyi var kim baksın? bur oldu. Arabacı çocuğu hayatta sini iştti: kadın, erkek, küçük, büyük tanı Defterdar beyin hanımı Cer Bir adam tutun. mıyordu. Gayet tabiî bir konuşma keş'e gidiyor. Her türlü rahatına Adam yılhk ister, ne bilem daha neler ister. Hem er kişi ektarzı vardı. Çişe idrar, eşeğe mer dikkat edin. kep diyecek terbiye mürailerinden Defterdar.. Yani salgıncı başı.. siklinin tutacağı işi tutamaz ki.. Sen de kadın tut. değildi. Türk'çeyi, en büyük edip Ve onun hanımı.. Bu ihtar bütün ten en allâme münakkitten daha hanın içinde bir telâş ve endişe ha Kadın mı? O da bir türlü. Ya mükemmel, daha dürüst kullanı vası estirdi. Deminki aksi söz ile hiyanetlik eder, ya kendi mahm yordu. Yokuşu tırmanırken atlara şimdiki ihtimam arasında dağlar değil varsın ne olursa olsun diye kızdı mı dağ başında atlarına ki kadar fark vardı. Hancının karısı bakmaz. Emme böylesi kocamın malı benim mahm diye candan bazan ne söylerse onu söylüyor, nasıl hemen koştu. Halü hatır sordu. kar, ne aylık ister ne yılhk. haykırırsa öyle haykmyordu. Ken Kumam şimdi evden kaba Gülöz hüzünlü bir iç çekişile disini bütün dünya ile müsavi te döşek, temiz çarşaf, yorgan neyi düşünmeğe başladı. Anadolu'nun lâkki ediyordu. öyle bir müsavat getirecek dedi. bu kadın tipini başka yerlerde a ki biz onun adına riayetsizlik deriz. Kuma ne demek bacı? Zaten geçmiş nesillerdenberi ' hiç Kuma mı? Bilmemiyon hanı radı, aradı. bulamadı, nihayet bir nebatat kitabının tozlu sahifeleri başladı ve en ipe sapa gelmez felsefe tekerlemelerile oyalandı. Belarasında buldu: Bazı ekzotik ağaçlar vardır ki li etmek istemiyordu, fakat bu genç göğdesinin hangi noktasına bir çi kadın çok muztaripti. Iztırapla vi çaksanız çüriik mantara girer rını saklamak isteyişi de başka bir gibi girer. Neresine bir balta vur azap oluyordu. Daimî ıztırap içinsanız bir lif külçesine vurulmuş gi de olan arabacının bir sükun ba bi ses verir. Fakat kurumaz. Onun cası vardı, duman yerine küfür sausaresi yoktur, elyafı lifleşmiştir, vuruyordu. Bunalan köy kadını kabuğu kav halindedir. Fakat bü dayak yiyordu. Muazzep ve bet yüktür. Dal verir, budak verir, baht ihtiyar bir darbı mesel ve iki yaprak ve meyva verir. Renkli ana avratla teselli buluyordu. Havarlığının azameti ta uzaklardan yat bütün hâdiseleri, zihniyetleri belli olur. Şaşarsınız, bu çorak ve ve hatta konuşuşları ile bir, tek ve kurak şerha şerha toprakta bu yo dar çerçeve içinde idi. ca, meyvalı ağaç nasıl tutmuş, na Arabalar hazırlandı. sıl yapraklanmış ve nasıl yaşı Jandarma ve hancının karıları selâmetledi. yor: Yarım saat sonra rahat etmiş Tavuklar kaçıştı. Çoban, köpeklerdi. Ve gece yansı bu rahatı yüz lere seslendi. Arabaların klrık dökük vücut de yüz bin faizi ile tahtakurula rına, pirelere ödediler. Sabaha ka leri çatırdadı. Ilgaz nahiyesinin yolunu tuttu dar gözleri kapanmadı. İhtiyar lar. kadın, hasta oğlunun biraz uyuyabilmesi için sabaha kadar tahta Bir gün evvel yağmur yağdığı için Keseyol çamurdu. Bu gece Kakuruları, pireleri ayıkladı. racaath'yı tutabilirlerse ertesi gün Ve Gülöz sabaha kadar filezoflaştı. Çünkü muztarip insanlar fi geçe kalmadan Çerkeş'e varacaklezoflaşırlar. İç ıztırabı olmasaydı lardı. Ie ten