20 TemmuE 1930 Spora tapan bir memleket: Almanya «iımııııtıııiBIHIIHIHIIHIİIIIIIHIIÜIIItlffllflmHIIHiBimımııııııım™ Cumhuriyet Aimanya'da âli spor ve jimnastik mektepler Aimanya'da spor yemek içmek gibi tabiî bir ihtiyaç halindedir vi bir linolyom ile döşenmiştir ki sporla hiç meşgul olmıyan zayıf ve nahif bir gazeteci arkadaşımın llhami Şevket Beyin dediği gibi, bu salonu görünce insanın boksör olacağı geliyor. Kapıdan içeri girer girmez sağ tarafta mektep binası ve yüzme havuzu, sol tarafta birbirinden yeşil taflan çitlerile ayrılmış üç tane saha var. Sahalann etrafında pistler, yüz metre koşu, uzun atlama, yiiksek atlama yerleri... Sahalar zümrüt gibi yemyeşil, otomatik su rette sağa sola dönen sulama hortumları veya bahçivanlar tarafından el ile mütemdiyen sulanıyor. Etraf çiçek bahçelerile süsltt... Sahalarda mayyo giymiş delikanlılarla genç kızlar, muallimlerin nezareti altında futbol, hentbol, tenis oynuyor, her türlü atletizm idmanlan yapıyorlar. Mektep binasma giriyoruz: Alt katta muazzam bir salon. Boyu 40, eni 25, irtifaı 12 metre. Piyano ile beden harekâtı, dans ritmik ve koşu salonu. Çok yağmurlu havalarda burada çalışıyorlar. Bu salonun yanında, müteharrik bölmelerle ayrılmış daha küçük diğer bir salon var. Salonlann bulunduğu koridorda muntazam sıcak ve soğuk duşlar, banyolar, ayak yıakmağa mahsus yalaklar, soyunma mahalleri, çamaşır kurutmağa mahsus sıcak havalı odalar sıralanıyor. Ayni tesisat, muallimler için, ayrı yapılmış. Ikinci katın bir tarafında kız talebe ile muallimeleri için aşağıdaki tesisatın tıpkısı mevcut. Bunların karşısmda masaj dersanesi, dans salonu, güres ve boks salonları var. Mükemmel güres minderleri, duvarlarm içinde gîzli dolaplara saklanıyor. Boks salonunda iki müsabaka ve on sekiz öğrenemedim. Yalnız hükumet mekteplerine mahsus spor muallimlerinin başka mekteplerde yetiştiklerini öğrendim. Alman ordusunun da ayrıca bir spor muallimi mektebi v ardır. Gerek Spor, gerek Jimnastik Mektebi Âlisin de ilim ve f ennin terakkiyatını öğretmek için iki haftahk kısa kurslar vardır. Bu kurslarda senede asgarî 50,000 jimnastikçi ve sporcu iki hafta ders görürler, yeni nazariyat ve ameliyat ile bilgilerini artırırlar. Talebe, yaz kış mayyo ile açık havada çalışıyor. Yalnız kısın ayaklarına birer jimnastik iskarpini giyiyor. Her sömestr'in donu ayrı renktedir. Buradaki Alman gençliğine baktım. Kadın, erkek hepsi, avam tabirile, çakı gibi gençler. Hepsi birer sıhhat, kuvvet, çeviklik, hayat abidesi halinde... Güneş, sıcak, yağmur, kar, soğuk dinlemiyen, her mevsimde, her havada arka larında birer mayyo, mütehassıs profesörlerden nezarî ve amelî ders ğören bu gençlik, Alman milletini sağlam ve kuvvetli yetiştirmek vazifesini der'uhte eden beden terbiyesi hocalariydi. Ktştn karda halat çekme müsabakan Viyana'da, nazik ve sevimli Sefirimiz Hamdi Bey tarafından sefaretanede Galatasaray'lılar şerefine verilen ça yziyafetinde, Merkezî Avrupa'nın futbol imparatoru meşhur Hügo Mayzel'den Avusturya'nın spor hayatı ve teçkilâtı hakkmda malumat istediğmi zaman bana dedi ki: « Avusturya pek küçüldü. Her çeysi ona göre küçüktür. Topu 2500 burjuva, 2500 amele olmak üzere 5000 futbolcumuz var. Mademki Berlin'e gideceksiniz; tavsiye ederim: Alman spor teşkilâtını tetkik ediniz. Orada muazzam, bir spor makinesi ve 60 milyonluk bir milletin bütün kudretile spor yaptığraı göreceksiniz.» Mösyö Hügo Mayzel'in hakkı vardı. Aimanya'da spor millî, içtimaî ve ferdî işler arasında birinci derecede ehemmiyet verilen bir iş olmuştur. Almanya'da spor yapmtyam insan yerîne koymayorlar. Almanya' da spor, okamak yazmak, konusmak güelmek, yemek içmek gibi bir ihtiyaç halini almıs, Almanya' da spor bühassa gençliğin dini, Allahı olmuş. Koea bir millet spora taptyor ve ibadet eder gibi spor yapıyor. Umumî harpten evvel bütün gayret ve kudretini askerliğe hasretmiş olan Almanya, spora pek o kadar ehemmiyet vermezmiş, harpzaman içinde mükemmel ordalar vacüde getiremezlerdi ve o badireden galip çıkamazlardı.» Bu sözleri, Türkiye'nin Berlin Sefiri, Millî Mücahedenin muzaffer kahramanlarından Kemalettin Sami Paşa, beni bizzat Alman Spor Mektebi Âlisine götürmek lutfunda bulunduğu zaman söylüyordu. Gerek bu mektebi, gerek yanındaki Jimnastik Mektebi Âlisini, Spor Mektebinde tahsil için ordudan •»önderilmiş olan Mülâzim Rüştü Beyin delâletile saatlerce gezdik ve en küçük teferruatma kadar •î Js**~ Masaj aerstnae tat öTftat yapan ttızlar Bu kadar yokluk ve bakımsızlık içinde Türk sporunun yaşaması bir harikadır. Hüdayi na nabit bir surette yetişen Türk gençliğinin, bu kadar büyük himmetlerle usul ve ilim dairesinde yetiştirilen Avrupa'lı hasımlarının karşısında durabilmesi ve bazan galip gelmesi ise bir mucizedir; Türk'ün temiz kanından, sağlam cevherinden doğan bir mucize... Spor saheleri arasında tunç bir heykel, gördüm: Prens Frederik Karl dö Prössen'in koşucu sporcular, fazla dolaşıp zahmet çekme " ler diye yapılmışlar. Ve bunu yapan Alman'lardır ki kendî gençlerinden sporda zafer istemek hakkını haizdirler. Serin ve rütubetli tüneli geçtikten snra stayoma geldik. Burası 60,000 kişi alan kocaman, fakat bütün tribünlerinin üstü açık bir stadyomdur. Diğer bir kusuru da tribünlerle sahanın arasında çok bosluk bulunması ve seyircilerin maçları çok uzaktan seyretmek mecburiyetinde kalmalandır. Stadyomun arkasında da Spor ' Mektebi Âlisi talebesinin ve sporcuların istifade ettikleri dersaneler, anfiteatr şeklinde konferans salonu, jimnastik salonu, duş yerleri vardır. Spor mektebi talebesinin lokantası da buradadır. Burada talebeye doyuncıya kadar yemek şartile ucuz fiatla tabldot yemek veriyorlar. Sporculara mahsus her binada olduğu gibi Stadyomda da duş, banyo yerlerinin taaddüdü nazarı dikkatİAii celbetti. Bizim stadyomda ise sporcular, yüzlerini meydandaki terkos ağzından yıkarlar. Duş denilen şeyi ise öbür gelişte göreceklerdir. Stadyomun kocaman bir yüzme havuzu da vardır. Yüzme bilenlere ve bilmiyenlere mahsus kısımları, Atlama yerleri, soyunma mahalleri ile bu havuz, hem yüzme ve atlama müsabakalarına, Jimnastik Mektebi Âlisi Spor Mektebi âlisinin büyük salonunun dısartdan görünasü gördük. Yarabbi, ne mektepler! İnsan içlerinden çıkmak istemiyor. Ne yazık ki Alman'lardan başka diğer milletlerden bir hayli gencin, hatta saçlarını kesmiş Çin'li lerin bile, beden terbiyesi muallimi olmak üzere tahsil gördüğü bu mektepte bir tek Türk vardı. Ne kadar sayanı dikkattir ki Büyük Erkânı Harbiyemiz, beden terbiyesinin bir ilim ve fen mes'elesi olduğunu takdir ederek buraya bir genç zabit göndermiş. Fakat böyle okumus bir spor mütehassısına yalnız ordunun mu ihtiyacı var, sivillerin yok mu? Gönül, bu mekteplerde bir kaçı tababet tahsilini bitirmiş beş altı Türk gencinin müstakbel Türk spor erkânı harbiyesini teşkil etmek için, ihtisas sahibi olmağa çalıştıklarını görmek istiyor. Sporcu Prens Karl'tn heykeli ten sonra sulh muahedesi Almanya'da mecburî askerliğî menedince askerlik yerine spor kaim olmuş. Fakat ne büyük farkla? Harpten evvel hazarî Alman ardusu 800,000 kisi iken simdi Almanya' nın spor ordusu, 20 milyon kişidir. (10 milyonu kulüplere mukayyet 10 milyonu gayrimukayyet) Bunun bir kaç milyonu da kadındır. Alman spor ordusu, öyle başıbozuk ordusu gibi maksatsız, gayesiz, rasgele çalışan bir kalabalık değildir. Bizdeki gibi başsız, bakımsız, teşkilâtsız değildir. Tıpkı muntazam bir ordu gibi teşkilâtı, erkânı harbiyesi, yiiksek kumanda heyeti vardır. Mektepleri, ilk, orta, yüksek tedrisatı vardır. Berlin'deki Jimnastik ve Spor Âli Mektepleri, Alman sporunu ilmî ve fennî bir surette idare için kurulmuş birer spor darülfununudur. •** Spor Mektebi Âlisi Jimnastik ve Spor Âli Mektepleri aşağı yukarı birbirinin aynidir. Birincisi bitmiştir, ikincisinin ise henüz dört kısmmdan biri yapılmıştır. Her iki mektep te Berlin'in ortasmda, Berlin'lilere kır hayatı yaşatan, sinesinde beden terbiyesi mekteplerini, çocuk bahçelerini, « Bir milletin yasamast için her şeyden evvel o milleti teşkli eden fertlerin bedenen sağlam, gürbüz, kuvvetli olmast lâzımdır. Cılız, zayıf, hastalıklı fertlerden müteşekkil bir eamia kendi kendine sb'nüp gider. Hayat mücadelesinde yalnız kavüetliler yasar, mazaffer olur, baka bulur. Jimnastik, spor, ktsaca beden terbiyesi, insanlart sağlam vcatlü, kuvvetli, hastalıklara makavim, uzan ömürlü yapar, ferdt ve millî mücadelelerde muvaffak olmak için hazırlar. Eğer îngiltere ile Amerika sporcu milletler olmasalardit Umumî harpte, ktsa bir Spor mektebi olisinde yüzme havuzu spor sahalannı, stadyomları, oyun meydanlarını saklıyan Grunevalt ormanının çamlıkları arasında kâindir. Alman"ların sporu ne kadar sevdiklerine bir delil daha. Doktor Diem isminde bir spor âşıkınm, bir jimnastik ve spor doktorunun teşebbüsü, gayretile vücude gelen bu mekteplerin bütün jimnastik aletleri ve her türlü spor levazımı ile salonlarının mefruşatı muhtelif fabrikalar ve ticaretaneler tarafından hediye edilmiştir. Jimnastik mektebinin boks salonu o kadar zarif ve zemini o kadar güzel ma Jimnastik Mektebi Âlîsi binasının tertibatı, tefrişatı ve tenviratı itibarile ötekinden daha güzel, daha şirin. Tertemiz ve bembeyaz güzel mutfağında yemek pişiren kadın aşçıbaşılar da o kadar tertemiz, bembeyaz ve güzel ki insanın iştihası açılıyor. Musiki salonunda Alman sporcularınm birbirine sanlmış dört F harfinden mürekkep arması, Jimnastik mektebi âlisinde açık riimüzu var. Bu dört F harfi Alhavada ders mancada hepsi F ile başhyan kıyafetinde bir heykeli. Bu prens «fromm, frei, fröhlich, frisch» yani sabık Kayzer Vilhelm'i'n oğludur. Bir koşuya iştirak ettiği için imparator Jnzmış,oğlunun iki sene Şar kî Prusya'ya nefyetmiş. Ahalisinin yansına yakın imparatorluk taraftan olan Aimanya'da, vaktile spor yüzünden belâya uğrıyan bu sporcu Prensin heykeli, şimdi, Alman gençliğine iyi bir örnek teşkil ediyor. 20 sene evvel sporcularla koştu diye Prenslerin nefyedildiği Almanya nerede, bugün spora tapan Almanya nerede? Ne büyük değişme! Spor sahalarından aşağı doğru inen yamaçların dibinde ka dm ve erkek talebenin atış poligonları var. Alman'lar nişancılığa da fevkalâde ehemmiyet veriyorlar. Ne olur olmaz, bir gün silâh başına! borusu öterse kadın, erkek bütün millet attığını vursun; diye... Biz stadyma gitmeğe hazırlanırken futbul sahasında iki takım teşkil etmis mayyolu genç kızlar, mektep muallimler inden Sporcu bir genç kızın mütenasip birinin idaresi altında Şloyderbal Alman Spor teşkilâtımn Reisi viicudü Ekselâns Levald dedikleri bir nevi ağır ve kayış saptane de ders ringi var. Demek ki «dindar, hür, şen, zinde» sıfatla lı topu birbirine atarak maç yapıyirmi çift boksör bir anda çalışa rına delâlet ediyor. Bu dört keli yorlardı. bilecek. Bu salonlann tenviratı ve me Alman sporcusunun dört umdeteçhizatı mükemmel değil, ekmel! sidir. Jimnastik muallimleri, civardan Spro Mektebi Âlisi, dörder aylık altı sömestre ayrılmış olup tahsil gelen mektep çocuklarına bilfiil müddeti üç senedir. Fakat alelu ders göstererek hocalık ilmini de mum bir sene daha fazla okuyarak öğrenmektedirler. Onun için ayrı bir şubede mütehassıs olurlar. ca 612 yaşındaki çocuklara mah Mektepte 400 talebe, 40 muallim sus salonlar, banyolar ve saire var. vardır. Bu muallimlerin 10 tanesi Mektebin her gün kullanılan kadın, talebenin ise yarısı kadm, jimnastik ve spor aletlerile levayarısı erkektir. Her sömestr için zımının bulunduğu depoya gittik. talebe 200 mark yani yüz lira Bu levazımm bolluğu karşısında Spor mektebi âlisinin stadyom tarafındaki kapısı mektep ücreti verirler. Talebenin hayret ettim. Buradaki malzeme bir kısmı leylî, bir kısmı neharîdir. bütün kulüplerimizi bir sene idare Berlin Stadyomu Leylîler, yeni inşaatm ikmaline in eder. Belki yalnız elli tane futbol Spor Mektebi Âlisinin müdürlük tizaren duşlu, banyolu, kalöriferli, topu var. Hiç bilmediğimiz, gör binası, Berlin Stadyonu denilen elektrikli mükemmel barakalarda mediğimiz hatta ismini bile işitme büyük stadyomun arkasındadır. yatıyorlar. diğimiz bazı terbiyevî oyun ve Arada at koşuları sahası bulunduKadın ve erkek talebe tamamen sporlara mahsus yeni aletler de ğu için, müdürlük binası ile stadayni dersleri görürler, nazariyatı gördük. yoma gidip gelecek talebe, güçlük Mektep binalarından çıktıktan çekmesin, diye yer altından bir tüberaber okurlar, ameliyatta da ayni şeylei yaparlar; fakat ayrı çalı sonra sahaları gezdik. Ah, bu yeşil, nel kazmışlar, mekteplerle stadyoşırlar. Kadınların amelî dersleri serin sahalar, ah bizim toz toprak mu birbirine raptetmişler. Bu tüiçinde boğulduğumuz çorak Tak nelin boyu bizim tünele yakındır, biraz daha hafiftir. Spro Mektebi Âlisi cemiyet ve sim stadyomu!.. Türk sporile Al tam 402 metredir, tünelin genişliği kulüpler için spor muallimi yetiş man sporu arasındaki maddî ve dört metre, yüksekliği beş metretirir. Mektebin mezunları, resmî manevî farkı ve bu farkın korkunç dir. Gördünüz mü himmeti? Kim bihükumet mekteplerinde spor mu azametini, bu sahalar kadar canlı lir kaç bin liraya malolan bu tüneli allimi olamazlar. Bunun sebebini olarak hiç bir şey gösteremez. Berlin stadyomunun bir manzarc hem de civar halkın banyo etmele*| rine yarıyor. Yüzme havuzuna nı zır tribünlerin iki cenahmda iki] güneş banyosu yeri var. Birinc kadınlar, diğerinde erkekler, çıplak, ama büsbütün çıplak yat mışlar güneşleniyorlar. Alman'lar, gençlik ve spor bilgi ve ihtisas dairesinde bu dar azim himmetler sarfettikl* halde gene spor için yaptıklarıı kâfi görmüyorlar, Alman spor kilâtınm Reisi Mösyö Levald ba ğınyor: « Hastalar, deliler, mücrimlt için hastaneler, ttmarhaneler, pisaneler açtığımız halde sağlc vücutlü gençler için neden pek şey yapıyoruz. Bir hastane açme tansa bir spor kulübü açmak yırlıdır. Çünkü spor vücntleri vetlendirir, hastaları azaltır.» Biz de bağırıyoruz, spor için bir şey, hatta tek hir çimen sahe stadyom bile yapmadan sporcul ra bağırıyoruz: Gene yenildiniz! İşte bu itabın cevabı: Spor sahalartmız, spor tehassıslarımız, ve antrenörlerimiı spor teşkilâtımız olmadıkça, spor işlerimiz Almanya'daki gibi ilim ve fen dairesinde idare edilmedihçe her zaman yenileceğiz. Abidin Dav*.