18 Ağustos 1939 CUMA Bile bile ö (ANADOLU) lüm Uyuşturucu maddeleri imal eden lere karşı şiddetli mücadele var Milletler Meclisi Ve Kaçakçılar Bazı devletler bu mücadeleye kulak asmamakta, tedbir- » lerinde z » Sağda esrar ha zırlanırken, solda uyuşturucu madde lerin verdi Cenevredeki Milletler meelisi bi-| |a Tasının ekseriyetle zannedildiği gibi, 46 yaramaz bir müessese olduğunu| | Süşünmeyiniz. Burası arı kovanına benzer ve BĞ kodine tüdtenevri işleri s0kr *izce başarmıya çalışır. İşte, binanın dördüncü katında- Yız. Kapının üzerinde gördüğünüz, 'Yuşturucu maddelerle mücadele) hası, insanlığa her yıl binlerce Akihahtı yeniden bediye eden v& Şok masumların gözlerini açarak Onların düşmeleri mühtemel olan Birda, hü'"?“ göstermektedir. Sok müsdnilerin çokluğu Tnsanın Mazarı dikkatini celbetmektedir. Be- Hi Yanına kabul eden memur, — Biz, dedi; mütevazi insanla-. nız. İşlerimiz hakkında gazetelerde Onuşulmasını istemeyiz. Bilhassa #iz bizim büromuza beynelmilel bir Dolis teşkilâtı gibi göslermiye çalış- Mayınız. Çünkü Milletler meclisi, Maalesef bir orduya malik değildir. Maamafih heyetimiz her memleke: n inzibati kuvvetleriyle yakından Bi Uyoshmrucu müadkleleri “nal edenleri bu kuvvetler sayesinde İp edebiliyoruz. Evvelâ, kokain, afyon, ve eroin çılığı ikiye taksim etmek lâzım- p dir. !, kaçakçılığı bizzat yapanlar, yani Müsellâh kuvvetlerle hareket ederek Kabında insan öldüren ve her nevi Mücadeleye hazır olan haydudlardır. İkinci kısmı, zehirli maddeleri edenler ve onları gizlice satışa #karanlar teşkil etmektedir. Her yıl, r:lnhı'n veremden ve kanserden da- fazla bir surette tahrip eden uyuş- u maddeleri dünyaya yayan lar, bilfil cinayet işlemiş gibi İtlâkki edilerek kanuni takibata uğ- :_uııl.n elbette çok tabii bir hâdise , Milletler meclisinin nazik memu-. » geniş masasından bir çekmece Bekti ve oradan aldığı çok büyük bir d*")'ıyı önüme koydu. Muhtelif raporlardan teşekkül) iş bulunan bu dosya, beş yılda, *ydana gelmişti. Dosyanın tanzi- tne ve dolayısiyle zehirli madde- Ki Mücadeleye vesile olan esas fi S gu idi. di C Yapılan tedkiklerden anlaşıl- Ka göre, 1937 seneninde dünya- Ka İstihsal edilen zehirli maddeler, Ölnbette ve ilmt araştırmalarda hip- Bdien ihtiyaçtan yüzde bin beş yüt inde fazladır. oıhulde bu fazla ihtiyaca sebeb r ir 'ıokıîu'l?a gittikçe zehirlenmekte ve âin, esrar, eroin mübtelâları gün Etikçe çoğalmaktadır. 'L'df.hılın uzun boylu müzakere- n sonra milletler meclisi, şöyle _rln meselenin önüne geçmek iştir. pların önüne sedler çeken bir| | yeirmaz an| | Bunlardan birinci kısma giren-|: Afyon çekiştiren Sırrı delerin imalâtı tahdid edilecektir. Bu hun ticareti ve tevzil işi devlet tara-| findan kontrole tabi tutulacaktır. Milletler meclisinin kararı kırk bir devlet mümessili tarafından im- za edilmişti. dığımız tedbir çok yerinde ol-| Hu. Binlerce adamın hayatını kur- tarmak- ve bu hususta propaganda- lar yaparak uyuşturucu - maddeler akkında menfi propagandalara gi- rişmek hakikaten zevkli bir şeydi. (Uyuşturucu maddelerle müca- dele) bürosunda, fişler bilhassa na- zarı dikkati celbetmektedir. Her dev- leti temsil eden kısımlerda istediği- niz malümatı bulmanız. mümkün- dür. Mesclâ ben, Londraya ait vuku- at raporunda su notlarla karşılaştım : (23 mayıs 939 da So Vang, Kei- ving Fong isimli 2 zencinin üzerin- de on kila miktarında afyon bulun müuştur. Bunlar, afyonları Marsilya- ya götürmek üzere iken bindikleri yapurun limanda kalması, onların Londrada yakalanmalarını - icap et- tirmiştir.) Bulgaristan dosyasında ise sâtırlar vardı: (Verilen malümata nazaran Ba- geriş kumpanyası, Sofyada gizli bir morfin fabrikası açmıştır. Uyuşturu- €u maddelerin çıkarılacağı bu ima- lâthanenin hariçteki müteaddid. ka- gakçı şebekeleriyle alâkadar olduğu ahnlaşılmaktadır.) İstanbula aid dosyada şu malü- Mmat yazılıydı: (Türk polisi li bir imalârhanı Tâthane: etenlerin isimleri, gar, Vassali, Markodur. Bunlar, Amerikaya mühim miktarda mal sevketmişlerdir.) Size şunu açıkça söyliyeyim ki; isimlerini kaydetmekten çekindiğim bu İbazı hükümetler, Milletler meclisinin bu hayırlı teşebbüsüne kulak asma- makta ve memnu maddelerin kont-) rolünü dahi zicri bir surette memle- ketlerinde yapmamaktadırlar. Biz, muhtelif yerlerden aldığımız malümatla derhal harekete geçeriz. Meselâ, Sofya civarında tekrar bu- lunduğunu öğrendiğimiz — gizli bir imalâthanedeki uyuşturucu madde- cri davranmamaktadırlar bir ıztırap. |lerin' Akdenizden Mısıra geçirilece- ğgini duyar duymaz alâkadarların sü- ratle nazarı dikkâtini celbettik. Sofya zabıtası derhal tertibat al- dı. Ve plânı kendilerine verilen fab- rika, günlerce kontrol altında bulun- duruldu. Bir gece ,boş bir kamyon imalât. hanenin önünde durdu. Kontrolü yapan adamlar, gözlerini dört açarak . |imalâthanenin içinden gelen büyük denklere dikkatle bakmıya başladı- lar, Polisler aralarında şöylece konu- şuyorlardı: — Bunlar fabrikayı başka tarafa — Evet, fabrika başka tarafa ta-| Pa şiniyor. — Bu kadar büyük ve çok uyuş- turucu madde dengi olur mu hiç! — Olmaz birader! Polisler yanılıyorlardı. Sofya ci- varındaki uyuşturucu maddeler ima- lâthanesi eşyalariyle birlikte bir ta- tafa taşınmıyor; bilâkis, yıllardanbe- Fi işliyerek meydana getirdiği mah- sulünü cenuba doğru naklediyordu. ir tondan fazla olan bu zehirli , baştanbaşa-bir memleketi öl- dürebilecek kuvvetteydi. Zabata ile birlikte gümrüğe giden gizli teşkilâta mensup bir memur, eşyayı gümrükten geçirmek istiyen Mösyö Signoriniyi gördü; ve ona, — Ben, gizli polise mensubum. Buradaki eşyayı muayene etmek is- tiyorum. 10018 Dedi. Signorini, endişe içinde derhal itiraz etli: Bunları açmak gayri mümkün- dür. Çünkü valizler konsoloshaneye &iddir. Ve onların — içlerinde siyasi evrak vardır. — © halde, konsolosu görmiye gideceğim. Belki o, -bavulların açıl- masına müsaade eder, Uzatmıyayım; uyuşturucu mad- deleri tamamen meydana çıkardı. Halkın bir numaralı düşmanı ve onun şebekeleri bu suretle meydana çıkarken, büronun daimi faaliyeti neticesiyle, dünyanın dört bir tarafı na uzanan kaçakçıların faaliyetleri |kısmen önlenmiş olüyordu. Memuru dikkatle dinliyorum. Onun ve arkadaşlarının insanlık için çalışmalarını takdir. etmemek mümkün değildi. Milletler meclisinin sessiz ve aadasız faaliyetini arasıra sevgi ile anmamak kabil olmuyor. H.G. ——— Operatöreme Cevdet Mustafa GÖNENDEN Memleket hastanesi baştat!bi 2 inci Beyler sokak furun karşışı No. 25 | Sulh mu, Harp mı? — Baştarafı 6 nci Sahifede — ta kara kumandasında zafer esazla- rinin bütün istifadeleri «sülh cephe- si> elindedir. 1914 deki vaziyetine nisbetle, Al- manya bugün çok dahâ zayıftır. Di- ise, namütenahi derecede Almanya o zamanla büyük bir de- kuvveti idi. İngilizlerden sonra bütün dün emişti. H ayli ihtiyat biriki n bir harp man içinde Demiştir ki: «Biper vuracak olür- . bir geci n yıldırım gibi. vura- cağıml» japonya da Çin harbini taç edeceğini tâhayyül etmiş General Franko, ispanyayı ayni retle hükimiyeti #ltına alacağımı dü- şünmüştü ! Onların tecrübeleri gösterdi ki «yıl- dirim» tile netice almak, hatta nis- beten müdafsasız halka karşı bile ka- bil değildir. Şu vaziyette karada, denizde ve ha. vada ingiltere, Fransa, Rusya, Lehis- tan, Türklye ve Romanyanın muaz - zam müdafaları karşısında onlar için ne gibi bir fırsat ve imkân vardır? Bence, hiç bir şey! Bu takdirde eğer Hitler harp tecrü- besine girişocek olursa, kendi harabi- olacaktır. Almanyayı ha- " fakat Avrupayı asla.. Fakat Almanya da karav edilmeğe razı olacak mıdır? Danzigğ mücadelesi. nin neticesi bunu göstecek. BZ Omünm —cevadrür Nazarı Dikkate Mevsimin en yenilik- lerini bayan kumaş- larının erkek kumaş- larının en eyisini Ibrahim Karakaş tan alınız. pazarı Ne 13 Doktor M. ŞEVKİ ULUR Dahili hastalıklar mütebasusı İkinci Beyler sokak No. 82 Telefon Na. 3286 Hastalarını Sabahtan itibaren ve gece dahi kabul ve muayene eder. ——— —— Te ee Köylü eşyası Sümerbank yerli mallar Paza- rında ucuz fiatle estılmaktadır. ————MM—M——E——— in.İzat günü muazzam bir insan sergisi (SAHİFE 9) Amerikada sıcaklar Boğazdan kesip gönül avına çıkanlar Bir milyon insan, plâjda ve denizde balık istifi gibi duruyor Koney - Aylontidahilleri her pa:1meydanina vardık. / Lüks lokantalar - faaliyette idi. haline gelir. Havadân toprak üstün-| Yemek yiyebilmek de mesele idi. den ve altından muttasıl gidip gelen) Nihayet plâjların — iki: üç kilometre katarların, durmadan insan taşıyan|uzanan sahiline çıktım. Adeta beşe- motörlerin, otobüslerin, otomobille-İriyet denize dökülmüş gibi bir man- rin, motosikletlerin, let ve yel İzara ile karşılâştım. Halley kuyruk- kenli kayıkların adedi k bir ra-|lu yıldızı kürremize yanaşıyor san- kam teşkil etmektedir. Plâjlara ya-i kın olan Manhaton, Broiks ve Brok- lin şehirlerinin tamamiyle boşandığı çok vakidir. Koney - Aylante varan yollar, dalgalanan — insan kitlelerinin, dur- madan yılanlar gibi insanlar arasın- dan sıyrılan otobüslerin, otomabille- rin, motosikletlerin, bisiklet ve oto-| karların istilâsı altındadır. Şimdiye kadar kendilerini Bahrimuhiti atlasi- nin bu meşhur sahiline atanların adedini, otuz milyon gibi muazzam bir rakama bağlıyanlar bile vardır. Ağustosun boğucu sıcaklarına tesadüf eden pazar günlerinin her birinde bu meşhur deniz sahilini bir TUT Ktşlatir etyarce Ceefge vekidir. Büyük plâjın otomatik kapıları açıldığı zaman ben de büyük bir in- san dalgasının cereyanına kapılarak içeri girdim. Nevyorktan gelen birisi koşarak ortalığı yarmağa çalışıyordu. — Allah Allah - dedim - insanlar eğlenceye gittikleri zaman bile ace- le ediyorlar: Şu esrarengiz dünyanın mahlük- larının heyecanlı, gürültülü manza- rasını seyretmek için kenara çekil- mek istedim. Fakat buna da imkân bulamadım. Sepetleriyle beraber yü- rüyenler, onları takip eden şişman kadınlar, pantalon giymiş kızlar, doğ rudan doğruya mayolariyle gelen gençler, analarının kucağına barın- mış ağlıyan veyahud gürültü yapan çotuklar birbirini iterek yürüyorlar- dı. O insan mahşeri arasında saatte bir mil yürümek hile büyük bir mu- vaffakıyetti. Müşkilâtla - plâjların ai ... .. ») e Düşündüklerim —Baştarafı 3 neül Sahifede— başka muallâk Avrupa meselesi ol. madığı gibi İtalyanın ağız açmasına müsaade edecek tek Akdeniz mem- leketi de yoktur.. Bliâkis ahlli lâzım gelen muallâk meseleler Hstesi, demokrasilerin ve bizim elimizdedir. İtalya, — Arnavudlukta kaldıkça, İtalya, Akdenizi bir Roma gölü hali- ne sokmak için tahşidat ve gösteriş yapmakta devam ettikçe, mihverin bütün teklifleri — yırtılarak sepete atılmak iktiza eder. İnsanlık âlemi, total'terleri kâfi 'miktarda tanımış. trt Yalancının mumu, yatsıya kadar yanar.. Biz — öyle zannediyoruz ki, artık 1 olmuş ve mihverin mumu, çıtır- daya çıtırdaya titreyip sönmeğe doğ- ru yol almağa başlamıştır. Netice şudur: Sulhu, onlar değil, bizim sulhper- ver cephenin kuvvet ve kudreti dikte |(ettirecekt'r. Biz ne istiyorsak - çünkü insanlığın, hakkın, sulhun, 'tlıun ve medeniyetin müdafileriyiz - © olmalıdır. Hele biraz daha, hele |biraz daha!., dım. Her cinsten yarı çıplak insanlar kırmızı toprakla karışmış kumuün üzerinde sardalya balığı gibi birbiri- ne yapışık ve yahud birbiri üzerine oturmuşlardı. Sahilin bu geniş sahası, bu insan kitlesini sığındıramıyacak kadar dar- laşmıştı. Belediyenin ayrıca yapmış olduğu plâjlar kompartmanlarına vardığım zaman büsbütün başka bir ufukla karşılaştım. Ciddi çehreler, esrarengiz nazarlar, garip tavırlar, buruşmuş simalar vesaire.. Şikago- da meşhur Dıyamelin böyle bir man- zara ile karşılaşır karşılaşmaz, «ÂAman gidelim, derhal Avrupa- ya dönelim> deyişi aklıma geldi. Prajtarın Tüks Risminda — dilber kızlar gibi sıralanmış olan kormnpart- manlara girip banyo almak için 10-25 senç tediye etmek lâzımgelir. Plâjların bu kısmına olan rağbet ha- rikulâde denecek kadar fazla idi. Plâjların bu kısşmına gitmek ve orada dolaşan dilber satıcı kızlarla vakit geçirmek için boğazından yiye- ceğinden beş ön kuruş iktısad eden- ler pek çoktur. Uil Stritin meşhur zenginlerinden de bir lakma ekmek kazanmak ümidiyle plâjlara koşan fakir bir kızı kandırmak için tayya- re masraflarına katlanarak gelenle- rin adedi de az değildir. Mehtap altında tertip edilen eğ- lenceler, sabaha kadar dayanır ve kayık gezintileriyle nihayetlenir. Deniz kenarında yayılmış ve Rus tepeleri teemiye edilen bir kaç yük- sek tepelerden yuvarlana yuvarlana denize düşenlerin gülüne manzarası da oldukça hoştur. İspanya Fransız sivil mevkuf- ları tahliye ediyor Madird, 17 (A.LA.) — İspanya hü- kümeti Frans elç ne yaptığı bir tebliğde, ispanyada bülunan bütün Fransız harp esirleriyle adi cürümler. den dolayı aleyhlerinde takibat mevcut olmiyan bütün Fransız sivil mevkuf. ların tahliye olunacağını bildirmiştir, ——— 0000—— Tayyareler için Sukut halinde yanma tehlikesi kalmadı Londra, 17 (A.A,) — Bütün ingiliz askeri tayyarelerinde sukut halinde yangın çıkmazına mani olacak bir ci- haz kullanılacaktır. Tayyare, yere düşe tüğü zaman hususi bir makanizma bu cihazı harekete getireceklir. Bu cihaz, uçma esnasında tay nteş âlmü. sı veyahud yere inecefi sırada kapak- lanması esnazında da otomatik olarak harekete geçmektedir.