28 TEMMUZ 1939 CUMA . * Ayda bir babasının sarayında kalıp yatan Avrupalılar mahallesinde met- | Tesleriyle hayatını geçiren, işret ve ağlencelerle gençliğini perişan eden Selâhiddin, o günden itibaren uslu çocuklar gibi babasının sarayında kal! mıştı. Cezintileri seyrekleştirmişti. Arkadaşlarını bile babasımın sara- yındaki selâmlıkta kabul etmeğe baş- lamıştı. y Lâtife pencereye ne zaman yak- laşta Selâhiddini görüyordu, Fakat Selâhiddin onu göremiyordu. Çün- kü Selâhiddinin selâmlıktaki odası sarayın esas binasından ayrı olarak bahçe kenarında inşa edilmiş bir yer- de idi, Selâhiddin saray halkını taciz et- meden arkadaşlarını içeriye alır ve anlarla konuşurdu. Bazan vakit ge-| Çirmek için kâğıt oynadıkları da gö- Tülüyordu. Lâtife bahçe içindeki kafesli pen- $ereye yanaşınca daima açık duran selimlik odasının penceresinden Se- lâhiddini görüyor, harekâtını takip tediyordu ve Selâhiddin bakışlarını fesli pençereye doğru çevirince tifenin yüreğinde garip bir heye- tan uyanıyordu. Aradan bir hafta geçmişti. Lâtife Çöl Nakleden (ANADOLU) Yıldızı : *rk ZI (SAHİFE $ Ibnissuud Ve Halifelik Bu zatın vücudu. kurşundan örülmüş, deniliyor. Mus- solini kendi kendine gelin güvey oldu Lâtife, Salâheddinin evlenme tekli. fine: “Salâheddin; kendim için de-| Sultan ve Kralların arkasında bü- gil senide kaybederim diye korkuyorum,, dedi — Belki.. Fakat talihin şar olma- di. Mükadderat & için bambaş! bir hayat hazırlamış. Nureddini ar- tık unutmağa gayret et ve onu da ölüler arasında say.. Çünkü sahrada eşkiyı yapanların cezası çok ağır- dır. Bilhassa babanı öldüren bir a- idamla hiç evlenemezsin. Çünkü ba- ban seni Bolad köyünden kaçıran Nu teddinin intikamına uğramış ve kat- ledilmiştir. Bolad köyüne avdet ede- mezsin. Farzımuhal avdet etsen bile, bir şey birlamıyacaksın. Nureddin bü İtün mallarınızı anlarınızı kesti, tarlalarınızı perişan bir hale soktu. Esir veya hizmetçi yaşıya - mazsın.. Binaenaleyh halin ne ola - cak? Sana bir teklifim var Lâtifet Beni dinler misşin? — Dinliyorum beyefendi. — Seninle evlenmeğe karar ver- dim. Hayat arkadaşım ol.. Lâtife, Selâhiddinin son sözünü işitince şaşkın bit halde ayağa kalktı. ve titrek bir seşle: — Ne söylediniz -dedi. hayat arka İdaşınız mı olayım ?.. — Neden olmayasın?.. Bu arzu- ti cevap bekliyorum. Lâtife tereddüd. ve buhran içinde idi. — Korkuyorum!.. Dedi, — Kimden korkuyorsun? — Fazla saadetin felâketi getir- mesinden korkuyorum. Lâtifenin yavaş yavaş yumuşa- dığını hisseden Selâhiddin cesaret - lendi — Lâtife, sualime dikkat et ve ©- na göre cevap ver: Zevcem olmağa razı oluyor musün? — Selâhiddin; söyledim ya, kor- kuyorum. — Fakat bu korku neden ileri ge- liyor? Eşkıya Nureddinden mi? Nu- ldin işlediği cinayetten sonra sah- raya kaçmıştır. Alıman tedbirlerle bir daha Kahirenin yüzünü göremiye- cektir. Binaenaleyh hiç merak et - me.. — Slâhiddin; kendim için kork- muyorum. Seni de kaybederim, diye| korkuyorum. Sen Nureddini tanımaz| sin; o hiç bir şeyden korkmıyan bir gençtir. Beni bütün mevcudiyetile se viyordu. Nureddin tam bir intikam| |lm Yapayalnız odasında istirabat ediyor-|ına karşı niçin titredin? Eğer katle-|almadıktan sonra rahât durmuyacak- du. Birdenbire kapı açıldı ve Selâ -|dilen arkadaşımın karısı olmuş olsaltır. Siz de Süleyman beye hiddin temiz bir kıyafetle, güzel vejidin © takdirde mesele başkalaşıyor-|ettiniz. Şu hale göre Nureddinin atil bir çehre ile göründü. LAtife, Selâhiddinin bu hareketini hayretle karşıladı. — Sahipt.. Siz misiniz? Selâhiddin odaya girdi ve kapıyı padı. Ve ayni zamanda Lâtifeye tevap verdi: — Beni sahip telâkki etmel. Çün- kfî sen buraya ne esir, ne de hizmet- $i olarak geldin.. Selâhiddin oda içinde ilerlerken, tife de geriye doğru çekildi. — Fakat sahip, odama girdiniz!.. alideniz sizi burada görürse ne di Yecek> Annemin bu ziyaretimden ha- heri vardır. Böyle olmasaydı buraya tulmak cesarctini gösterebilir miy- M? -, Hatta bizi serbest konuşturmak Va bütün hizmetçi kızları selâmlık )""mııı topladı. Selâhiddin odanın bir kenarın- Oturdu. Lâtife metanetini kaybet- len karşısında duruyordu. — Otur Lâtife, ayakta durma.. tuşulacak bir çok şeyler var.. iddin bu sözü üzerine da gişelah büyük bir hicap ve tereddidle ı.hliidcliııiıı gösterdiği — sandalyaya| u. n < Lâtifel!.. Ömer paşanın sara - ıl;:'hlı neden bu saraya geldiğinizi alııdüsündünüz mü?.. Sizi buraya _&um sebebini öğrenmeği hiç etmediniz mi? r_î__Ev—ı. defalarca hatırıma geldi. Sormağa cesaret edemedim. KKi H midyün oldu- du. Süleymanla son gece gecirdiğiniz macerayı da biliyorum, Zavallı o meyusiyetle saraydan çıktı ve mü-) cadele etmeden ruhunu teslim etti. Binaenaleyh hâlâ bakire ve masum bir kız olduğunuzu biliyorum. O - nun için teklifimi yaptım. Ve sizden 'ardım ü edeceği şakmlâfin kadrosunda siz de varsınız. Benimle hiç bir alâkanız almadığını bildiği halde sizin için de muhakkak intikam hisleri uyanmış- tır. Zevceniz olduğumu haber alırsa| neticenin ne olabileceğini takdir e- dersiniz. — Devam edecek — —- goz- Yakın Şarkta bir ba- raj kurulacaktır Fransız gazetelerinin askeri mü- Pariste çıkan komünist Humanite gazetesi İngiliz generali İronsidein Polonyaya gitmesinden bahis olan makalesinde Fransız heyetinin Tür- kiyeye muvasalatı keyfiyetine te - mâs ederek bu heyete tefviz edilmiş bulunan vazifenin muayyen olma - dığını ve fakat Şark? Akdeniz hav- zasında Fransa ile Türkiye arasında |işbirliği meselesini Türkiye Genel - kurmayı ile müzakere etmesi muhte- mel olduğunu yazmaktadır. Pari - Solr dahi memleketimize bir Fransız askeri heyetinin gelişini zakereler etrafında yazdıkarı kısaca mevzuubahis ederek Türkiye ile Fransa arasında Genelkurmay te- maslarının sarih bir şekil aldı İngiliz - Soyyet anlaşması imza edi- lecek olursa, Türkiye ile yapılmakta olan askeri müzakelerin kuvvet poy- |da edeceklerini, meselenin mükim ol duğunu , mihverin her hangi hir te - |Jeavüzde bulunması ihtimaline karşı yakın şarkda bir baraj, yani , Sü- veyşten boğazlara kadar bir baraj tesisi mevzuubahisş olduğunu yaz - maktadır. GD KA DDDDTDRAU KUUKT KONO AAT IKAKCAYAANAAK CI DANINDTAKUAKIUUUN VONK KAKIAKIKDAHINKANIKIII D &:bîlmîynrum. Çünkü hakiketen L Paşanın sarayı içinde korkulu Erçiriyordum. Bilhassa Zekiye taraır hakkımda müthiş bir kin ve Bay besliyordu. Halbuki evlâdının ı.m"f' gelen felâketi ben hazırlamış n B İhbür.. Süleyman bey için ö )k m“klbîdâıdL Ben bile, daha ha- ; Selmeden önce bu teşebbüse :" l>!ıaıııı; ietedim. Fakat beni din- du işi yalnız başına yapacağı “"'Mnce kendisine yardımda bu Magır, Çünkü Süleyman, iyi bir . imdı. Her ne ise, Süleymanın q'“’"ı sonra o sarayda iyi bir L Etsiremiyeceğini anlamıştım. a iğişPuki Balod ki lmış İ Namı, © kuzularımla vesevdiğim diç daha mesud bir hayat geçire- e b BOZDAĞ'DA TÜRİSTİK ÖTELİ Sabah kahvealtısı, Öğle yemeği, akşam yemeği ve yatması dahil ( 250) İki yüz elli kuruştur. Banyosu ve akar suyu vardır. İA UAODA KUK CKK YAKONNL VONT TALAOCTKAANLKLKATAKUANKRAYAKAAIIN KA Z, Sinir hastalıkları mütehassısı j Doktor | | smailZiya Tregul ı akliye ve asabiye mütehassısı M: İtor İsmail Ziya Tregul İkinci beyler İsokağında 25 llıııı_uılı hususi ııı-g I Hoktor Bakteryolog A. Kemal Tonay Bulaşıcı, salgın — hastahıklar amütehamı ( Verem ve saire ) Basmahane polis karakolu ya mında T47 TeT | Tonisuud ile yük Avrupa devletleri çarpışıyor İbnissuud, ben Halife olmayı ne düşündüm, ne de bunun için uğraştım, diyor («Petit Parisiens , 18.7.939) yâ- zetesinde okunmuştur. Tbnisvud halife olacak me? «İbnisuud ile Führer urasında mü tavassıtlar vasıtağiyle görüşmeler ol düğu hakkında muhtelif rivayetlerin deveran edegeldiği bir zamanda, Tü- nus müslümanlarından Elhac Nasır Celulinin, Suudi Arabistanda bir se-| yahat esnasında İbnisnuddan aldığı neşretmeyi enterossan bul- maktayız, Tunuslu arkadaşlarımızın sözleri- n| nakletmezden evvel büyük müslü man rüesa arasında büyük hilâfet mevklini ihraz için bu anda vukua gelmekte olan s'nsi mücadeleleri latmak her halde muvafik olur. 1923 senesinde Türkiyede hilâ - fet ilga olundu. 1927 senesinde Mus solini kendisini müslümanlığın hâ- misi olarak ilân etti. Bu suretle mü - him bir mesele ortaya çıkmış oluyor. Faşizm rejiminin 16 ıncı yılının Ben venütto Cellinisine, bedeli olan 200 bin liret Trablusgarp yerlileri tara- fmdan tesviye olunarak ikmal öttiri- len mahud «Seyfülislâm» 1 kendine .| 'thaf ettirmek suratiyle Mussolini , kondi kendine gelin güveyi olmak &bilinden, müslümanlığın hümisi unvanını aldı. Halbuki — islâmiyetin Allahtan başka hâmisi olamaz. Yak niz <Mübeşşir» unvanını — taşımak hakkımı haiz olan Muhammed bile bu unvanı taşıyamaz. Mü: anlığın Müssolini gibi bir «hâmi» yi kabul edeceğ mek için psikolojinin en ip' delerinden bihaber olma Bunün için mahud «Seyfülislâm> n Mussoliniye tevdii ve bu münasge - betle yapılan merasim mühtelif a - kislerde bulunmuştur. Müslüman dünyazının mukabelede bulunmasına intizar ctmek icap edi - şordu, Bu mukabele gecikmedi. on müslüman ken- d; kanlarından, kendi - akidelerini taşıyan ve islümiyet bakımından &a - dık ve feragatkâr olduğunu göster- miş bulunan bir halife aramaktaı rüesası arasında Zi em olmak hülyası ar- dından koşanlar çoktur. Bu ül? kuvveti eline almak Için manevralarda bulunan krallar ve sultanların ekserisi Avrupa otoriter- lerinden şunun veya bunun aleti ol- maktan başka birşey değildirler. Elhac Nasir Celuli, Hicaza muva - salat odilir edilmez bu hakikatin far kına varrldığını kaydediyor. Her sene muayyen bir günde Hacı- lar Kâbeye gitmektedirler ve müs- lüman rüesadan bazıları tebalarının pasaportlarını görünce ümidlerinin «kumlar üzerindek; yol izlerinin kü çük bir samum rüzgürmdan sonra kaybolması» gibi nihan olmasına şa- hid olmaktadırlar. Bu hükümdarların hemen hepsi «Rumi> lerin ayan ve yahut hafj ve- sayeti altında bulunmaktadırlar. Bun ların tebalarma verilmiş olan püsa- portlar sultan, bey veyahut emir na- mMimna verilmiş iseler de bu pasaport- lâr, ancak, Avrupa hariciye nezaret lerinden biri tarafından tasdik edil- miş olmaları şartiyle muteberdirler. Heor Hac esnasında hilâfet mesele- yeniden ortaya atılmaktadır. |Bügün Masır kralı Farukun adı ileri Bürülmüş bulunuyor, Ağahanın Ka- hireyi ziyareti ve en büyük müslü - | man üniversitesi EV Ezherin rektörü ivüesadan Mustafa- Maregi ile vâki (olan mülâkatı kral Farukun namz -|durma bir sonarş inin muvaffak olması ihtimalleri- kuvvetlendirmektedir. Binaenaleyh mihvar devletlerinin bir. suret ihbar etmektedirler.» Makalede İbnisuud hakkında iza- $ |hat verildikten sonra Tunuslu muhar ikinci derecede kıymeti haiz olan krallar ve sultanların ar - dında, biribirleriyle mücadele ha - Tinde bulunan büyük Avrupa millet- leri görülmektedir. Abdülaziz İbnisuudun hayatı uy- değildir, Necid kab nden birine men- sup olan bu prens, hâdiseler kendi - rdım etmekte devam edecek olursa, Napolyona münkalip olacak bir Bonaparttır. Bir gün soralan bir suale İbnisuud şu cevabı vermiştir: — Ben krallığımı tevarüs etmedim. Onu fethedebilmek için Arabistanın her parçasında çarpıştım. İbnisuudun 'vücudu, mahalli tabi- ve göre, kurşgundan örülmüştür. Vü- cudundak; mütcaddit yaralar yalnız kurşunlardan değil, Şerif Hüseyin ve K Hailin askerleriyle yaptığı çarpışmalar esnasında maruz kaldığı kılınç ve bıçak darbelerinden vücut bulmuştur. Sağ elinin küçük parmağını, ken- disi ile ulemn arasında zuhur eden İhtilâf esnasında kaybetmiştir. Ulema dini akideleri inhisar al - fina almiş kimselerdir. Bunlar İslâ- miyeti yolundan çıkarmış ve adeta püutperestlik haline getirmişlerdir. İbnisuud bu delâlete karşı isyan et- miş ve bu suretle islâmiyette, janse - niusun heristiyanlıkta oynadığı rolü oynamıştır. Buşün putperestliğin her şekli Hicazda memurdar. Bu kahramanane mücadelelerden «Kuranda mukayyed olmiyan herşey delâlettir. hükmü sadır olmuştur. Bunun için 10 müharrem - tarihi Tbnisund için, Fransız İhtilâlinde 10 Brumaire tarihinin haiz olduğu e- hemmiyet kadar ehemmiyetli olmuş- tür. Kralım huzuruna çıkan bedevileri takip edelim, Müstebit bir hükümdar olan İbni suud tevzii adalet hakkımı kendisi - nin en büyük imtiyazı addetmekte dir. Haftanin müteaddit günlerinde Ve kü:ğlkler sultapın adaletinden is- tiane etmektedirler. Binnotice hükümdar, geniş bir su- vette halk ile tomasta bulunmaktadır Şikâyetçiler, <Lakikatin sesini» sik £ hükümdara urz ve yüksek memur| rir ile arasında geçen muhavere, şöy- lece naklolunmaktadır: — Bu itibarla ben de, sırf bir müs- lüman sıfatiyle İbnisuuda yaklaşabil- dim ve suallerim; sordum. İbnisuud büyük bir nezaketle cevab verdi. . Kendisine dedim ki: —Mevkil iktidara geldiğiniz gün- denberi Hicazda mütlak bir asayiş hükümferma bulunuyor. Hayat ve mallarının muhafazası bakımından bütün müminler size minnet borç - ludurlar. - Cenabıhak sayesinde emniyet ve nde yaşıyoruz. Memleketi. mizi terakki ettirmek ve. medenf milletlerin ilk safına koymak husu- sunda, elimizde mevcut vesait dere- cesinde çalışmak emelindeyiz. — Hilâfet size teklif edilecek olur sa ne gibi bir hattı hareket takip ede ceksiniz? asayiş içi — Bu mesele ile henüz meşgul ol müuş değilim. Maamafih size sadece bir müslüman sıfatiyle cevap vere « birilim. Eger dindaşlarım bir gün bir halife inthiap edecek olurlarsa re» yimi onların reylerine katacağım ve kendimi halifenin hizmetinde hir ms- ker telâkki edeceğim. —Hİilâfeti deruhte eder misiniz? —Ben halife olmayı ne arzu ede- rim ve ne de bunun için uğraşırım. Modern hayat şartları içinde hali- fTelik büyük bir mesuliyettir. — Hiristiyan devletlerden bazıla- riyle dostluk muahedeleri ve ittifak- lar akdettiniz, değil mi? — Bunları yaparken kuranın eva. mirine mutabık olarak harckat ettik. Biz Kurana çok bağlıyız. Bu din bize dinleri ne olursa olsun bütün komşu larımızla dürüst münasebetlerde bu lunmayı emrediyor. Zaten müslü - manlık akideleri dünya işlerini ihmal etmiş değildir. Bu bakımdan herşey derpiş ve hükme raptetmiştir. Bu - Nün için y: uzak millet- lerle, islâmiyetin hakiki —manasını idrak etmiş insanlar gibi iyi mi İbetlerde bulunmak emelindeyiz. Mekkede veyahut Taifte büyükler|İ Eleksir Şahap Basur memelerini gi derir, Kuvveti, Erkek- iği, istihavı arttırır.