———T e— (ANADOLU) 8 Birinsi kânyn 1938 Pemembe Çıldıran Dünya Yazan: ANTONİ E. ZİSKA Taksi güçlükle Woll Streette İler-| liyor. Karşıda kapısı Üzerinde J. P. Mörganet Co. yazılı sade bir ev gö- rünüyor. Fakat Morgan mülâkat ver. miyor. Babası gibi o da matbuat- tan hefrel ediyor ve matbunta <Plü- tokrasinin kanlı köpeği» diyor. O, istiyerekten yalnız bazı mevzulardan bahsediyor. Onlarda: arkeoloji ile Amerika kilinesi tarihidir. Onun bü mevzu üzerinde duraması kendisine kıymatli olmiyan bazı şeyleri öğren- mek imkânını vermiştir; Papa Jle de- vamlı surette muhabere etmaktadir. Romaya gittiği vakit, Papayı ziya- ret etmek firsatını kaçırmıyor. Pa. pa da onu küçük bir kütüphafeye götürüyor, orada, imühtelif tarihi hâdiseleri münakaşa ediyotlar; esk yazılar bilhassa nazarı dikkatlerin celbediyormuş. Yolemuza devam ediyoruz. Kırmı- z gik, intizar. Sağ ve solumuzda uzun ihsan kafilelel. Gördüğümüz yüzlerin büyük bir kısmı enşelidir. Bi çoklarında ümldeizlik okunuyor. Otomobilimiz biraz daha ilerledik- «h sotra İnmek — mocbüriyetinde zaldık. Yolda bir kammyon ile bir oto- möbil çarpışmışlardı; otraf kirik gi- şelerle dölmüştü. Sonra su konsörverleri, evet su kon serveleri. Tazyik, suyu Grâtte Clelin en Üst katına çıkarmağa kâfi gelmi- yot. Bunün için küçük şişeler içinde döndurülmüş susaton âlınıyor. Ve bu on franga sâtiliyor. Nevyorkun, Yanan tarzı mimarisin de yapılmış bören satayına giriyoruz Galeride rastladığımız bir memur bi- ze: —. #Bağtin birşey yoks dedi. Son-|! râ müessesenin nelerden müteşekkil olduğunu anlatmağa başladı. Buhra- nâ Ve Kraşa rağmen bürada bir mev- ki üç yüz kırk bin dolara ma&l ölü- yormuş. (1790) da, buğün 78 numa- ranın balunduğu yerde bir ağaç var. miş. Bü ağaç altinda Nevyorkun on 1kt bangeri toplanirmış.. O vakit İçti- mâ serbestmiş. Tabit — börsada öyle imiş. Fakat bugün borsa azaları ârâ- larında bir konturat yapmış bulunu- yorlar, Nevyörk borsası, — hükümet içinde hükümet değildir. Önün ka nunlari şediddir, çünkü eskidir. Her borsada olduğu gibi burada da birçok bağırmalar. Fakat Ru ba- kırmalardan — birşey — anlaşılmyor. Çünkü bağıranlar rakamları dej Miş bulunuyorlar. Binlerin baş ra- kamını söyledikten sonra yüzlerin Yalnız son rakamını söylemekle iktifa ediyorlar. Burada her şey — kısaltıl- Mıiştir. Fakat her söylenen şey resmi listeye uygun gelmektedir. Bankacı bize bugün «birşey — yak» demişti. Lumunla beraber borsadaki müeadele © kadar şiddetli idi ki insan nefes al- Mağa vakit bulamıyordu. Sonra bor: Sadaki diğer yerlerini gezdik. Bura- da, milyonlarca insan yaşamak için Taücadele halinde bulunuyorlar. Arı kovanları; milyonlarca dolar burada Oynanıyor. Ve burada günden güne İnsanlar daha ziyade hayvani hayata Avdet ediyorlar, POLİS ROMA Esrarengiz konak —Z0 — —ati —e — İşte Broadwayin — köş eki kü- Çük karanlık kilise, küçü semaya çıkmak İstiyor. Fakat etra- fında bulunan bankalar onü işiktan mahrum etmiş bulunuyorlar. Bu para sokağı küçük ve, datdır. Sizi boğar, Arkaya baktığınız vakit ine «bugün birşey yoktur» denlildiği- ni haltırliyor. gibisiniz. Arabamız Timea Skaro dönüyör. 'Oradâ gazetelere ald müesseselerde bir metre uzunluğundaki — harflerle verilen haberleri öğreniyorsunuz: «Kıymetler düşmeğe devam edi- yorlar, son üç saatteki zayist miktarı kulelerile | Çeviren: ASIM KÜLTÜR losa gitmiş ve hurada mühim ülearet Mmüsasteedleti — kurmuştur. Üğln üt Nevyofkta hususi bir banka açihış- tir. 1917 de ticari, siyasi ve mali bü- tün bilgilere sahip olduğu halde Va- şingtona gelmiş bulunuyor. Buhran hâkkında neler söylüyor? Bana: — eller hangi bir fikrin bütün dün ya tarafından kabul edilebileceğine yorum. Şimdiki dünya buhra- € kredi sistemimizin bun- yük bir mesuliyet bhissesi var- dır. Ba muhakkaktır. Ben krediyi bir âea benzetirim. İlâç İyi eder. Fakat üç milyondur.> eğer fazla alınacak olursa kredi de &n fena ve bozguncu bir şekil alabi. lir. Eğer dünyada - istikrar olaa idi. Buna çare bulmak mümkün olurdu. Ertesi gün Vaşington da Amerika- n mallyesini ve bununla bütün dün- yanınkini de İdare eden Federnl Re- zerve direktörü E. M. Jumlorun kar- | Fakat dünyayı bir ucundan islah ede- şisndayım. Müdürün dahâa gene yaş-|ken diğer ucundan — bozuyorSunuz. ta bulunan babası Fransadan on altı|Dünya hiçbir vakit te notmal değil. ında iken Nevyorka hieret elmiş|dir.» Dedi. oradan Panamaya, sonra Los - Anye. (Arkası var) Günün işi un Ş — Baştarafı — nci Sahifede — — tehlikeler karşısında birakabilir. F düğünü söylüyor. Korunnta tertiba- Jektei &mnelerin ayni dakikada tını dethal harokete getirebilmek ve (harekete getirilme n salâhiyet- halkı sığınaklara bir saniye evvol sü- |tar bütün teknik tmütehassıhart meş- kabilmek — içlir tehlike — düdüklerinin | gul ediyor. mümkün mMmertebe süratle çalması | — Şimdiye kadar yapıları tecrübe- leap etmektedir. lerden sonra bazı ecnebi mütehas- Düşman tayyarelerin hit Oze-'sıslar her düdüğün başında birer rine yaklaşmakta — olduğunu h çer adam bulundurma- haber vermek için ekseri, kteik İsını ve tehlike işareti ve & müteharrik motörlü öö tükler kul-'ika düdüklerin aym ay ü &i muvefik dra, Patis, Rerlin, Roma gibi tler üzerinde tayyare hü- cumlarından korunmiâk — hustusunda| şimdiye kadar yapılan birçok tecrüi. belerde bu türlü düdüklerin Genenmiştir. Şehrin büyüklüğüne göre bu * düklerden muhtelif mintakatara olacı du. Bunlar düdüklerin elle Kareke te getirilmelerini istiyor ve elektrik- ten şüphe ediyordu. Bu takdirde, *nVat|şhüdafaa şefi düdük başlarında bu lunanlarla ayrı ayrı telefonla görü şecek ve emirlet verecektir. Fakat İspanyada hava hücumla- İrina karşı bu türlü tatbik edilen mü recaği ve tehlikeyi halkın duymüya- dalan tertibatının çok mahzüurlü ol cağa da nazarr itibare almarak dü-| duğu anlasılmıştır. Ayn âyri kir iklerin adedi çoğaltıllıyor. Modern |thandı harekete getirilen tehlike ombardıman tayyarelerinin müstak-| düdüklerinden bazıları Madrit ve bel harplerde saatte 40ükilemetre völ| Valansiya — şehirlerinde, ancak ilk alacağı hesaplanarak — hudutlardaki|bambalar yağmaya başlarlıktatı söri- nöbetçilerin on dakika ieinde düş-|ra ötmeğe başlayabilmistir. man tayyüreletinin geçtiğini müda-| — Halk adamakıllı — saklanamadığı fha gefine bildirmesi icap ediyor. Mü- ve sokaklarda kaldığı için tayyare- dafaa şefi tehlikeyi öğrenir öğreh- Jerin hücumu müthiş zararlara se mez elektrikli düdüklerle tehlikeyi|bep olmuştur. ilân ediyor. — Rir taraftan dt hallaj| — Binaenaleyh, hali hazırda İsvan- bomba — ve yangından — korunmük yada tek ve merkezi kumanda ve Üzere esasen hazir olan Müdafaa tere Mektrikli düdük v kabul edilmir tibatını harskete getiriyor. Böyle za- hulunuyor, Bu düdükler otomatik. manlardı r tek saniye bile kaybet- tir, memek | imdir. Bunun için de, şehs| — Yapılan istatistiklere göre aynı, Fin bütün mahallelerindeki dü ıa-hvn kurmanda ile tehliksyi haber Fin ayni zamanda ötmesi sarttır. Bir| vermek umülü bit İlücum esnanf ihsti g açıp kapayıncaya kas|da 1400 kisinit ölümüne sebep ol leştiriliyor. Sesi rüzgürın ahp — götü ü Mizah — l İğın aİa ğl ı Kıssadan hisse Dint taâösübün — Hddetle hüküm sürdüğü zamâtnlarda dini bütün Müs- lürmanın birisi yolda dini yarım bir zındığa raatlamış. Hacı Hektaş fıkt- rası; he nasılsa; eline bir koyun ge- çirmiş, hayvanı bağlamış, bıçağı çek- miş; boğazlıyacak... Bu hal dini bütün xgayretine dokunmu: — Ulatı zıtidik heif; üemiş. Senin kestiğin hâyvan mekruh olür, şer'an İyenmez. Çekil oradan bakayım... Ve adamin elinden bıçağı kaptığı gibi koyunu boğaslamak üzete ken- disi vaziyet almış.. Düt yaprağındı A, yutnurta- dan eivelv yapan Allah nelere kadir değildir; hemen o sırada koyunca- tızı dillendirivermiş, Üç bacağı bağs H, yerde yatan biçare; sabik ve iâhik teliğdların ikisine birden hhap et miş: — Sayım baylar!, Biriniz tarikat namıiha, diğeriniz şeriat namına ha- reket ediyorsunuz. İyi amma bıçağı yiyecek olan banim. Kopacak gırtlak benimki olduktan sonra tarikâtıti. zan da, şerlatınızın da Allah bellsi-| y versin... Fransa medeniyet namiına Tünü- sun kanını emerken İtalya da mede- niyet Bümlina esen çekil; ben eme. ceğim> diyor. Bu dünyada koyün öl. ha da ister tarikat postnişini, diler şeriât allâmesi kesil; müsavidir azi- zim... İdeal insan tipi Tühlaarlar milakirat reklâm edişi, yeşil acıları kızdırmış; içki düşmanları bu hareketi hoş gör- müyorlar. 'Tuhaf şey.. Taassubüm şekilleri de- Kişti de hüviyetinde 26rro kadar te- beddi! vükuüBulmadı Eskiden raki Müslümanıfi idaresinin |sadediliyor. içmek günahtı; şimdi muzir — oldu. ind günâhtı; — şimdi ayıp oldu, Eskideti gülmek, eğlenmek ha- Yiflik sayılırdı;. Şdi — terbiyesizlik Hocaların; ahlâk — ülemasının ve hekimlerin müştereken — istedikleri idezi insan tipi şu olsa gerek: Rakı içmez, sigara kullanmaz, kas dandan kaçar, kahve « çay - nargile filân istemez. Sabahleyin erken kâl- kar, akşama kadar didinir, akşam er kenden yatar, sabah gene erkenden kalkar. Bütün zevki dağlarda wez- mekten ve kadınsız yerde denize gir- mekten ibaret bir mahlük... Sinema, tiyatro filân rm buyurdu- nuz?. Ne münasebet?. Sinema ve tiyatro hekimlere göre izdihamdan havası fesada uğradığı için fennen zararlı; hocalara göre şer'an mak- duh, ahlâk ülemasına göre, filmde sek maşk olduğu için kat'iyyen mem- hudu: Yani yer yüzüne Wırgan otu gibi gel, pirasa kökü gibi yaşa va bayır furbü halinde vefat et... Bana bakmayın; bilmeni siz ne derhal sığmaklara koşar, itfaiyeci-|usulü ile 24 hava hücumunda yal ler de düşmam beklemeğe bâşlar. — |niz 150 ölü ve 300 yaralı kaydedil- Küçük bir aksaklık ve en ehem-|misi mivetsiz bir geçikme halkı - büyük NE: Binaenaleyh, teknik bakımından |Yan müsteri kayıt defterini önüne ismni ters okudü ve gözleriti dört Açtı. | Donald B. Sidmor.. aa | çekti, kalemi mürekkebe batırdı ve|böle Bir tanesini nereden ? yi teskilâtlandırılmış müdalan sa- yesinde halkı tayyare hücumundan korumak mümkündür. — Güzel kravat -dedi- benim de tedarik niz? F Ötel kâtibi büsbütün şaşırdı. A- gaba bir divane ile mi karşılaşmıştı. Hol şehrinde Spledit otelinin mer| bakmaktan kendini alamadı., Fakat | varmış gibi kâtip kuru öksürdü.|mi könüşüyordu. Mer sütunlarının arasından bir bu- dala gibi yürüyüp sıyrlan gencin teessürü gözlerinden okunuyordu. Üzerinde fena dikilmiş bir elbi- *& vardı. Ağır adımlarla ilerliyordu. Hor'un şık ziyaretçileri hayretlerini Bizliyemiyen —müstehzi — nazarlarla Sna bakıyorlardı. Eski ve pis bavu- 'Unu Lir nevi ikrahla taşıyan bir gar- Son kendisini takip ediyordu. Garse- Run yağlıca bir bahşiş alamıyacağı besbelli idi. Etrafındakilerin — müstehziyana Tebessümlerine dikkat bile etmiyen Zavallı genç, teessür dolu gözlerle, İdeta sersem sersem, ötelin — âltın tenklerle tezyin edilmiş tavanlarına 1yordu. Büyük bir salona girince etrafta İ > ulmmuş saksılara, yermyeşil geniş — Yaprakh fidanlara ayni sersamlikle tam bu sırada kırmızı yüzlü şişman|Abdal görünen adamın yazısı da o bir centilmene çarptı. nisbette güzeldi. — Affınızı rica ederim, dedi, Delikanlı Holün lâtif manzarası- Çok kibirli görünen muhataln,İna Bir göz gezdirdi. Ve herkesin önu; müşkülâtla —fark edeceği müstehzi Dikkat ederseniz daha iyi e-(bir hateketle dudaklarını z! ©. Fakat derakap ciddiyetini takın- Cevabile karşıladı. & Ka ib-mmhar & ) ap- | Sitinin Bnüne bir * 1 Çarson ise komik bir hareke, YAP İlin katfbt ndresi görütce hem hayret h ada SRELR y etti. hem de telâsla oturduğu yerden dü. Otelin teşrifat memuru ise çar-| Ş,çradı. Genç müştefi hüviyetini pışmayı gördü ve kaşlarını çatmak şöylece tamaml nr suretle hiddetini izhar etti. Fakat bir Yabancı müşterinin harici görü- nüşü, üzerinde taşıdığı — yıpranmış ve eski elbiselere rağmen, onun had- di zatında bir aristokrat olduğunu “gösteriyordu. Memurun tereddüdü- ne tağmen, genç adam, yazıhanenin mermer masası üzerinde açık du- pishaleri.. Sidmör vazih adresini yazdıktan ti. kravata bir bakış fırlatı: Garsönun Üzetindeki görtilekle Fakat içinden gelen bir ses, — Hayir -diyordu- bu acaip a- datn, ne sersemdir, ne de deli!. — Mösyö Sidmor bir dakika mü- saöâde buyurunuz. topladı, kapıyı Dedi defteri açatak içeriye girdi. Genç Sdmot ise yazıhanenin üze- rine dayanarak bu debdebeli muhi- Bir Fransız muharriri yazıyor Hayalimizdeki_şark ar- tık tarihe karıştı Greta Garboyu zaif buluyorlar- tiyat- roda bir hatıra - Peçeli, fakat kısa etekli kadınlar Şörkta bİr teyühat yapmüğ olan|neş Oğullarır Cufta buğday ekip biçi- Prandıt muharrirlerinden Roland Dor-| yorlar. Biz de öyle yapmak İstiyoruz. gelis Tütidülürüü bir konferans halin-| Bedeviler artik çölden çüle koşmaktan de anlatmıştır. Bu könferansın Yakir | Diklilar. Şarka ait olan kumunu naklediyoruz:| — Etrafımızda toplanmış, hiç ses çı. Filistin, Suriye ve bilhassa Palmira-| karmadan dinliyeü diğerlerini — gös. da, Bas) mabetleri harabelerinde damı | terdi. Çadır belsleri, kadıtlar ve bü- kübbe şekilindeki o çamurdan ve dal. lardan örülmüş külübeleri çok — gör- müştüm. Yeni tarzada yapılan bu ku- Tübeler güneşte gövalye zırhları — gibi parıl paril parlıyor. Beki — devirlerin Mmermer sütunları biraktıkları yerlerde büğünkü medeniyetimle sadece bir mafut kokan fiçilar birakmakta, bu- günkü insan da bundan memnun bu. Tanuyor. Çünkü benzin tenekelerinden kendisine tencere yapıyor, iki yüz lit- velik büyük fıçılardan da kulübesine dam geçiriyor. Fakat eski Palmiranın, o güzel ta- riht harabelerile, bugün, üzeri mimari eserlerinden kalma taş sütunlarla ör- tülmüş kulübelerine ve uzaktan başla- rında teneke bir kapla geçtikleri görü- len bedevi kadınlarına rağmen, yine, buralardaki kadınların başlarında gü-| zel testiler taşıdıkları günlerdek! haş- rheti var. Bu gi aşiret kadınları eski gark tan bugün kalan yeyâ larındaki her şey deitişik. Çi € güzel otobüsler geçiy relerde elektrik yânıyor, eskiden bir yerdef bir yere yalnız develerle gidip gelen güzel Şamlı kadınlar bugün Hi- leaz garında trene biniyorlar, «Güçebeler çöllerde dolaşmaktan bıktı> Bügün yalnız bedevi kadınları ana- neye riayet ediyor. IHâlâ, atının üze. rinde kurulmuş gidan kocalarının ar- kasından yaya olarak gidiyorlar, Ra- maâzâanın sönünâ kadar gece yündüz bir sene ayni entatiyi giyi Kİbİ ciltleri sertleşsin lerini deve idrarı ile yikıyorlar, Büyük bir inkişaf halinde olan Su- riyede eski âdetleri göldeki göçebeler, Tmhuhafaza ediyorlarsa da bunda daha dzun müddet devam edecekleri — pek zannolunmaz. Dahâ şimtliden tay, ler, tafttalyöz otomobilleri süratlerile onlara isbat etmiştir ki, artık yağına: çihik münikün değildir. Diğer - banla- arımı otlatacak fakir öt- laklat âtayarak şimal çi ini dolaş- maktan fayda çıkmıyarağını atlıyor- lar. Sbaa aşiretinin genç şeyhi Rakkân bana şöyle anlatıyordu: —Deve besleyip kime — satacağıı Herkes artık sizin arabalar ile gidip gelecek, mallarını onlarla nâkledecek, bize toprak versinler, ekip biçmesini öğreniriz. Gorük İngililerin, — gerek Fransızların idaresi altında bir Çok aşiretler var ki, arlik göçebeliği bırâ. hele: Kıp bir yere yerleğtiler. Mezeli «Gü-| | Mmüşteriye baktı. 'am o sırada kâtip uvdet etti ve ismini yazdı. Kâtip deftete yazılatı|edebileceğimi lütfen söyler misi -|Sidmor'dan kendisini takip etmesi- hi rica etti. Sidmor kâtibi takip ede- vek bir kapuya vardı. Kapıda par- lak bronz üzerinde « Müdür K. Bu isimde mıknatisi bir kuvvet| Yöksü sersemleşmiş bir biçare ile |Krekluk> ibaresi yazılı bir levha var di. M. Kreklük onu görünce sandal- yasından kalktı. Kendisi uzun böy- lu, şişman bir adamdı. Bakışları çok eanlı idlv'FJİeri kırmızı vücudüne göre zayıftı. — Biz..... Mösyö Sidmor musu- nuz? Diyerek önünde duran otel defte- rine bir göz gezdirdi. Genç süale ehemmiyet vermemiş| ?|Greta Garbodan, Marlen tün ötekflerin hopsi : —Doğrü söylüyötsün, Beşir oğlu, dediler. Bödetiler yörüldü ârtik. Ça- dırlarını toplamak istiyo: Bu âttüyü gösteretiler yalnız Sbaa aşitetindekiler değil. Ohun içih, diye- biliriz Ki, yakit bir istikbalde bötün bu göçebe çobanlar, çiftçi olüp çıka. caktir. Şüpkesiz ki, © zatmat çölün şİ- iriyeti kaybolacak. Fakat, belki buna mukabil Palinira etrafında, Sbsa mee likes! zamanindak! o güzel bahçelerin yeşerdiğini göreceğiz. Yüsü peçeli, kusa ötekli kadınlar Göçebelerin bu İtikilâbini bekleme ğe bile lüzum yok, Suriyenin günder güne değiştiğini görüyoruz. Her tt Fafta, koca koca natgileler gibi, ben zif tulumbaları yükseliyor, akbabalar buşün yollarda deve lâşelerinden de, patlamış otemobil İdetikleri yorlar.. Şam sokaklarındaki o — harikülâdi saçakların yerinde şimei öleklu çi . İlar var. Tekkenin karşısına bir gar yapılmış. Ömeyad — cami, yanıbaşından ötobüdler gidip geliyot, Şam güzelleri hâlâ paçe takma! ruber, ipek çoraplarıtı göstermek İç çarşaflarının öteklerini çok kısaltmı lar.. Kadımlarının şüzlerini örtmele. Yini kuran emreder. Yanlış. Kudınla. yüzlefini öftmelerin ismi İskende. riye yangını ile beraber hatırlanan ikinei hatife Ömer karar vermiştir. Bü belki, çirkin kıtların en — güzeller Hibi koca bulmaları içindi. Bin Üç sene sötira bü fenin âdet bü- yük bir tehlike karşısında bülünüyor. Girkin Müslüman kadınları Ömere derhal dua etmeli ve ona evde kalmış kazların babalığını vermeli. Halife bu- ma hak kazanmış bulünüyor. İster yüzleri örtülü ölsün, islef u- k, Müslümat kadınlatı bizim zevk- lerimizi, bizim üdetlerimizi — gittikçe daha fazla benimsiyorlar, Hiçbir ka. dim, odamı yöktur Ki, bugün — içinde, Londra ve Paristen gelen — pltklarile beraber gramöfon bulunmasın. Greta Garboyu zayıf buluyorlar! Bütün dükkânların önünde ürapça sİnema metmüaları görülüyor. Şik kü- çükbeyler, kurşuni redingotlu paşalar Ditrihten bahsediyorlar. Fakat hepsi de bu ar- tistleri pek zayıf bulmaktadır. Eski tiyatrolar ve evvelce bütün hal kı toplayan şarkılı kalivelerin müşte- Fisi şitdi birer birer sinema salonla- Fıina koşuyor. Şarkı söylenen yerlerde — Devamı 8 inci sahifede — €e kafasını salladı. — Pederinizi yakından tanıyor- düm. Vaktile bu ötele yüksek alâka gösteriyordu. — Biliyotum; önün için buraya geldim. —— Londradan üe zaman ayrılmış- tınız Mösyö Sidmor? — Tahminen on sene eveli. —Müfareket ettiğiniz zaman çok gençtiniz galiba!. — Ancak on sekiz yaşında idim. —Ani şekildde mi hareket etmiş- tiniz? — Evet, öyle hatırlıyorum. Genç Sidmor hem — konüşüyor, hem de müdürün kravatı üzerindeki © hüzün dolu bakışlarla gözden ge-|olacak ki bir baş hareketi ile cevapliğneden gözünü kaldırmıyordu. İsitmeğe başladı. Nazarları birdenbi- re garsonun ayakları dibi yen yıpranmış bavula ilişti. Donald B. S$idmot Meincon Ho-|garsönün göğsrünü sıkan altın düğe melerle müzeyyen dar cekete acalp! bir nazar fırlatı. Lâübaliyane dene- sonra kayıdsız bit tavırla elâ güzle-|bilecek bir şekilde, tini sersemleşmiş olan kâtibin yür züne dikti. Ve derin derin içini çek-İsir olmaz mısın? — Bu giydiğin ceketten tnütece: Diye sordu. — Ne dediğinizi anlıyamadım ! Garsön evelâ önüne, sonra genç! Genç üçüncü dılıah_?lıık- 'dilar. a ÖĞ verdi. Krekluk'un redingotunun ve — Mösyö Doland Simder siz mi- siniz) Genç başını daha küvvetlice sai- ladı ve o zaman müdürün ktavatı üzerinde dutan iğneyi gördü. Müdür tekrar sordu: — Siz Andrea Sidmor'un oğlu mu oluüyorsumuz? — Her halde böyle olacak. Cün- e bekli-|yeleğinin kesiliş tarzına bakıyordu.|kü bu uzun müddet zarfında herkes Sizi sordu. Genç derin bir düşünceye kapılır gibi gözüktü. Sonra: — Hâkikaten herkes muydu soruyor üzerindeki kırmızı, şi: renkk B 0A di yeşil bir S TaRr Cözenlet Bi yaz - —-Dzıdıılulı— D