(ANADOLU) Çıldıran Dünya Yazan: ANTONİ E. ZİSKA Bu korkunç anlarda Çin hükü -! meti büyük bir gayret gösterdi. Me- murlarını teşyi ederek, maneviyat- Tarını yükselterek kendilerine ümit veriyordu. Fakat daha fazla birsey yapamazdı. Şimdiye kadar — emsali görülmiyen bu facia karşısında dün ya bile birşey yapmağa muktedir de- gildi. Uzuün zamandanberi — hastaneler yıkılacak kadar dolmuş bulunuyor- lar. Bu hastaneler en modern bir şe- kilde inşa edilmişlerdi. Hastaler için camekân ve ayrı injeksiyon yerleri vardı. Bu gün ise buralarda tavan ve pençerelere asılı kalmış ölüler görü- yorsunuz. Bunlar kokmuş ve bozül müş bir halde durüyorlar. Bunlar toplanır toplanmaz nehir, yerlerine başkalarını getiriyor. Bütün Cine afişler dağıtılmış sıçan ve bitlerin vebayı nasil naklettikleri ve bu has- talığın ilk işaretlerinin neden ibaret olduğu bildirilmişti. Bu, acı bir uhza idi. Çünkü afişlerin yapıştıyl- dıkları duvarların altlarında çürü - müş İnsan cesedleri topanmış bulu- nuyordu. Bunları nereye gömmek lâzımdı? Toprak tamamen su al - tında kalmıştı. Her tarafı fethedilen tepelerde ise bunları gömecek yer yoktu. Petrol ve benzin bulunan. yerlerde ölüler yakılıyordu. Kireç havuzları, depoları sular tarafından tahrip edilmişti. Bundan başka aç- hk insanları o kadar bitap bir hale koymuştu ki, dirilerin ölüleri göm- meğe kuvvetleri kalmamıştı. Kor- kunç manzara... Yemek yenemiyor- du Üyumak için gözlerinizi kapadı ğınız vakit, fantomlar halinde ber- bad ölü kafilelerinin önünüzden geç tiğini görüyorsunuz. Buna rağmen, Hankeo'da gördükleriniz, Çinin i- çinde görüklerinizin hafif bir baş- Tangıcıdır. Ertesi gün bir kano motör bizi aratmağa geldi. Koonel Notwel ile Amerikalı doktor Holibroki bekler key imiz, da biribiri SDARR GAT SNT eRdanar v mekle rmeşgul bulunuyordu. Silâh patlar patlamaz havada gittikçe aza-| lan tiz bir seş işitiyoruz. Heglen ıyı Nişan alıyordu. Kanomuz hafif sesler çıkaran su üzerinde kayıyordu. Etrafta su için- de kalmış bir ev, ağaçlar ve tepeler örüyorduk. Yalnız Hankeo'nun iki civar vilâyetinde dört milyon ev tahrip edilmişti. Buranın sakinleri ya boğulmuş veya açlıktan ölmüşlerdi. Bunlardan kurtulanları veba ve kolera yakala mıştı, Yalnız bazıları bütün bu fe- Tâketlere mukavemet ederek kendi- lerini kampa götürecek olan kano- nün gelmesine kadar — tnükavemet edebilmişlerdi. Bugün de bir takını yler deniz — ortasındaki — adalara benziyorlar, Tamamile tecrid edil- mis bir halde bulunuyorlar. Kurtul- Malarını bizden bekliyorlar. Erken- den öraya gidiyor, seyahalimizi pu- Sulaya göre tanzim ediyoruz. Bu ümmanda insan yolünü — şağırıyor. Yolda ağaç dallarına, salkımlar gibi aslmış insan vücudleri görüyoruz. ir ağaç tepesinde bir bareket sezi Yor. Derhal öraya yaklaşıyorüz. Bit kadın, hayattadır. Yanında da Parçalanmağa başlamış bir kadavra, Suruvor. Kadın tamamen cıplaktı. Seffaf bir deri kemiklerini örtüyor- dü. Yalnız gözlerinden hayatta U İuğu anlaşılıyordu. Bize doğru çev Tlen bu nazar ve bu gözleri asla v- Tutamsyacağım. Kadını kanoya ala- Tük yolumuza devam ettik. İlerler- ken üzerinde, ihtimal iki kadının bu- hunduğu bir kulübe gördük. , Bunları da buraya dalga getirmiş- . Günlerdenberi — bekliyorlardı. funı., gerçekten iki kadındı. Biri Oltuğu altında itina ile bir paket tuyordu. Sirayet tehlikesini ber- raf için kamp, kadın olsun, erkek , --r;_ı herkesi :;.:.kı înıçxşıak ka- liyordu. Hastalık mikrobunu :Ğ"_"edecck hiç bir şeyin birlikte gö- mu'“lmeıine müsaade etmiyordu. K Çin doktoru ayni ihtarı kendile- Bit Yaptı. Üzerlerindeki şeyleri ne- ı:' attılar. Fakat daha genç olan in, Roltuğu altındaki paketi de Bcağı yerde onu di na ile sık- _:B- başladı. İsteğimiz üzerine bu eli paketi açtı. Dehşet içinde kal- bars ğ dık. Paketten çıkan şey minen Vüç yaşında bir çocuğun başıydı. Yal- İnız bu başa dokunulmamıştı. Diğer kısımlarının bir çok yerlerinden bü- yük ük et parçaları koparıldığı için cesed delik deşikti.. Kadin bir. şeyler süyledi. Tercüman da bize nakletti: — Çocuğumdu, diyor. Cocuğu yemişlerdi. Dört günden. beri gelin ve kayınvalide gü tında cereyanın sürükledi mete götürülmüşlerdi. Bu macera- tan şahidi olarak Kolombiya üniver sitesinden doktor Halbroke ile ko - lonel Fred Nalwyli, doktor Munay Reswiki ve Cin doktoru Suan-Liyi şahid olarak gösterebilirim, Yeminle temin ederim ki yazdıklarımı 1931 de üç milyon nufuslu Hankeo'ya İsaat mesafede gözlerimle görmüs bulunuyordum. Havanın ağırlığı gittikçe tenef Muamele Kanunla vergiden rak İcra Vekilleri Heyetince mua: verilen san'atlar bakkında Maliye Vekâletinden vilâyete umumi bir tebliğ gelmişlir. 71 seri numarasını taşıyan bu tebliğde deniliyor ki: «2430 numaralı kanunun ikinci maddesine 3535 numaralı kanunla eklenen «S> fıkrasile verilen & hiyete müsteniden muharrik kuvv ti beş beygiri ve günde çalıştırdığı İşÇi sayısı onu geçmeyen sınai mü- esseselerden nevileri listede yazılı olanların kanunun neşri tarihi olan 16/7/938 tarıhinden itibaten muâ- mele vergisinden istisnat hakkında lera Vekilleri Hetince ittihaz olunan 2/9466 numaralı ve, 24/9/6938 ta- tihli kararname gönderilmiştir Listenin tetkikinden anlaşılacağı üzere, evvelce 70 seri numaralı umu- mi tebliğ ile maktu vergiye tâbi tu- tulması tebliğ edilmiş olan sınai mü- esseselerden bazıları hükümetçe ver giden muaf tutulmuştur. Bunlar aşa- ğıda gösterilmiştir. Madeni eşya sanayiinden: Mus: luk dökmecileri, bıçak, destare ve kı yapan müesseseler. H Tıı)ııîaıaımyimden: Araba tamir- cileri (yalnız tamir dolayısiyle) kun- dura kalıbı ve ökçesi yapan müesse- seler, Müteferrik sanayiden: Ağızlık, :eıbih ve tarak imal eden mücssese- ler. Kararnameye bağlı listede mün- deriç sanayi nevileri açık olduğu ci- hetle bunlar hakkında ayrıca izahat verilmesine lüzum — görülmemiştir. Yalnız (her nevi maden döken mü: esseseler -yalnız döküm dolayısiyle- dökülen parçayı işlemek — suretiyle mamulât vücuda getirenler — hariç tir.) Kaydı hakkında bir az izahat verilmesi icap eder, 70 seri numaralı umumi tebliğin 4 üncü fıkrasında toplu imalât yap- madıkları cihetle muamele - vergisi mevzuundan hariç oldukları göste- rilen sanayi arasında (makine dök- mecileri, tornacılar ve tesviyeciler) zikredilmiş, İera Vekilleri Heyeti ka- rarına bağlı listede ise her nev'i ma- den.döken müesseseler yalnız dö- küm dolayısiyle vergiden muaf tu- tulmuşlardır. Muafiyet listesinde zikredilen müesseseler, toplu imalât yaptıkları cihetle girenlerden hükümetçe muaf tutul- ması iltizam edilmiş olanlardır. Binaenaleyh esasen toplu imalât yapmayan makine dökümcüleri sı- cak ve soğuk demirciler, tornacılar ve tesviyeciler vergi mevzuunun ha- ricindedir. Toplu imalât yapan ma- den döküm müesseseleri (ezcümle musluk dökmecileri) de bu defa İc- ra Vekilleri Heyeti karariyle vergi- mele vergisinden istisnanına karar| vergi mevzuuna| « Çeviren: ASIM KÜLTÜR füs edilmez bir hal alıyordu. Islak bezlerle burunlarımızı örtmek sure- ile nefes alıyoruz. Sigaramız kalma- lığı için saatlardanberi sigata içe - miyoruz. Bu vaziyette, bu facia karşısında milyonlarca Çinli gibi şaskın bir ha- le geliyoruz. Bundan sonra her tür ü ilâçtan, gıdadan, döktotdan mah rum bir köye varıyoruz. Küçük va- surumuzun tayfası ellerinde silâhlar olduğu halde hücum eden felâket: tedelere kârşı kampımızı müdafaa diyorlar Biz, beyazlar ilk rasladığımız ku: Ç Te doğuru yürüyoruz. Ümit: tiz bir insan kafilesi bize doğru ba- Hrarak, hareketler yaparak koşü - ror. Çinliler açık bir surette tecssür- erini izhar ederlerse biliniz ki, attık sturaplara tahammül edemez bir ha- * gelmişlerdir. — Arkası var vergisi hak- kında umumi tebliğ istisna edilen mü-|“ esseselerden vergi alı:mış ise geri verilecek 3535 sayılı kanuna müstenid ola'z den muaf tutulmuş oluyor. Ancak muafiyet münhasıran döküm işi ya- panlara aittir. Dükülmüş maddeleri şliyerek bunlardan mamulât vücu- da getirenler, ezcümle musluk dök. mecileri tarafından dökülen maden- lerden musluk, kilo aksamı, kapı tokmağı, hurufat ve benzerlerini imal edenler vergiye tabidirler. Bu -|imalâta ait döküm işleri de ayni mü- sese tarafından yapıldığı takdirde, senelik satış kıymetinin nde küme taallük aden kısım hariç tu. tulmak icabeder, Muafiyet listesinde yazılı sanayi erbabından muharrik kuvveti beş beygiri ve günlük işçi sayısı onu geç- miyenler nâmına şimdiye kadar ge. rek maktuan gerek beyanname esa tay sına göre tarhedilmiş olan vergilerin | terkini ve itirazli olup da kömisyon- lara sevkedilenler hakkında komis yonlara verginin terkini icabedece: ğine dair mütemmim lâyiha verilme- si ve tahsil edilmiş olanların da ala- lüsul müessese sahiplerine reddedi! mesi lâzımdır. Politika — Baştarafı 3 ncü Sahifede— yne İnternazionale gazelesi Franba ile anlaşmak için Süveyş kanalının Idare. at yapılmasından, — Cibuti şime anın İtalyaya terkedil- mesinden, İspanya meselesinin tasfi - vesinden, Tunns meselesinin hallinden ve Fransanın Sovyetlerle olan müna-| sebetlerinin yeni baştan tanziminden bahsediyor. Görülüyor ki İtalya Fran «& ile anlaşmak için 1986 senesinde Laval tarafından verilen konsesiyon - lar ile de iktifa etmiyecektir. r ha Wudhed komisyonu — tarafından neşredilen rapot ile Filistin meselesi yeni bir gafhaya girmiş oluyor. On beş &y evvel, Peel kam u Pilisti nin taksimini teklif etmişti. Bu tak - sim projesinin nasıl tatbik edileceğini *etkik etmek üzere Pilistine gönderi- len Wudhed komisyonu, taksimin ta biki İmkânsız bir proje olduğuna ka -« " İngiltere hükümeti bi kararı kabul ederek, Araplarla Yahu. diler arasında bir anla: için yeni yapacaktır. Yahudi mü- Filistin — Araplarile Arap memleketleri mümessil - lerinin yakında Londrada içtimâa çağ- rılacakları resmen bildiriliyor. Fakat Filistinde bir senedenberi devam eden tethiş hareketinden mesul addedilen müftinin çağrılmıyacağı İyma edildi- ginden, bu, araplar arasında sukutu vandırı . Fakat Londra iç- tima$ yahudi mehafili arasinda daha büyük bir hayal sukutu uyandırdı. Çünkü bu müzmin meseletin hallinde daki Atatlirk! Ne kadar muh san ve ahenktar bir isim. yalarına oyulmalıdır. Atatürk! Bu isim, taliin sihirli ve görünmeyen eli tarafından, efsan gayalara nakşedildi. Eski 'zamanlarda büyük hi ve kumandanlar ke anların v ururdu. Bi izerindeki k ndi menkıbelerini, haz günlerin tel & âacak ve yer yüzünde, bi rde, çok büyük ve kuüdretli asrımızda yaşadığını an. latacaktır. Senelerce evvel Napoly nı görmüş Ve bu mezar düşünmüştüm. adamın zamanım bahtiyarmiş, bu ba dan görebilmiş, a etmiş, bronz yüzünü gözleriyle göre- bilmişlerdir.» Şayet tall —Atatürkün türbesini baha gösterirse, ayni duygu- larla mütehassis olacağıma şüphe yok. tur. Amma, sağlığında bu fevkalbeşer adarm göremediğime de çok mütesesir olacağım. nde gunları ika bu büyük anlar ne kadar onu yakın- teneffüs aş Atatürk dünyanın en büyük idır adığımız ehgelleri, Atatürkün yüksek şahsiyeti- ni tamamile anlıyabilmemize — belki mani olmuştur. Fakat, bu kadar verim- li ve bukadar enteresan ol nkil İçinde n onun has yatını süratle gözden — geçirince, çok kısa bir zaman içinde meydana koy- dukları karşısında hayretten — şaşırıp yoruz. Bir vakitler, Dizraelinin ölü- münden sonra, onun uzün yıllar düş. manı olan Gladston, şahsına mahsas bir asuletle avam kamarasında şöyle itirafalta bulunmuştu: *BU MUKTEDİR VE BÜYÜK Sİ- YASİNİN SAHNEDEN ÇEKİLME. SİLE DÜNYANIN DAHA AZ ENTE- RESAN OLACAĞINI İTİRAF MELİYİZ.» DOKTOR M. ŞEVKİ UĞUR - MÜTEHASSISI İkinci Beyler sokak No, 82 Telefon No. 3286 Hakaret Kemerde Lule sokağında Hasan oklu Sabit, Azir kızı 80 yaşlarında Kâmile ve kardeşi Emineye sarhöş- luk saikasiyle hakaret ettiğinden tu- tulmuştur. Bi eee el Arap noktaj nazarına daha uygun bir formül aranacağı muhakkak gibi gö rünüyor. | Amerika soçiminin neticesi Ruzvelt için bir Mmağlübiyet telâkki — edilmek 'f' nşıiır. Gerçi hâlâ cumhur reisinin lideri bulunduğu demokrat partisinin güfek l:n!chı'e ve gerek âyandaki ek- seriyeti büyüktür. Fakat bu ekseriyet, qeq;rfıdın evvelki kadar kahir değildir. iyetçiler meelisteki âralıkları -  iş beş adet artırarak yüz yet- mişe İblâğ etmişlerdir. Ayandaki mev- c!:(lan da yirmi sekizi buldu..1928 se. şiminden beri ilk defadır ki cumhuri- )'_W.'il.—r. demokratlar karşısında mec- listeki ve âyandaki vaziyetlerini takvi ye etmiş oluyorlar. Son beş seçimii her birinde bir evvelkine nazaran za- Yıflamakta idiler. Bu iki sene sonra cümhurreisliği için yapılacak ocan se- çimde bu partinin muvaffakiyeti ü< midini artırmıştır. ,t $e Dömer imdar |k yonun mozlrı (8 | zamahıhn kandilg_ yağ atürk hakkında kol ilürken, bü ar katiyyen mü- oluruz. Çünkü, Ata- ünya artık o ka- vi İnin tır. Enerji, iman ve del yük Petro ilk Söylendiğine göl yi kaç üstr İleri götürerek inkişaf ettir- mek isteyen Büyük Petro, ensesine la Rusyayı az daha Filhâkika, y kışafa doğru ük inkılâpçının k: ruğunu yedikten sonra boy yalpaladı, ve emin adımlarla İlerliye- medi. Atsatürk için bu söylenemez. Filva', onun güttüğü davanın yolu üzerine de güller gerpilmiş değil ik ma- nlalarla karşılaştı. Terakkt ve modeni- yet namına kurbanlar ve verilen kurban « Bu büy ş olar lil ederken daima hakkaniyet - üzere hareket edemez. Pukat. orta çağı bü: yükleştirenlerin önünde hayretten hay- rete dalma düşeceğiz. Misir ehramları bizi hayran'edece Solon'un kanunpetverliğrini ceğkla. Perikli, Aristotel, Sokrat'ı izam edece. giz, Büyük Petronun R ileri Kö. türen kalın sopasmı, kendi yakı nin sakâlıni kestirmek idei mektep kitapları Öyledir « gençliğe hatırl; Neva üehri ağrında Peterabu: rini meydana gi Büyük Petronun gayret İcaktır. Fakat |türkün me hususunda asırlar âana Onun vaptıklarını Ata- na getirdiği büyük işler yanına Koyarak hasılı cem yapacak - lursak büyük asker ve devlet adami olan Atatürk yine üstün çıkacaktır. O Atatürk, ki profili Ankara kayalarına bediyyen nakşedilmiş kalacak, gölge- &İ asırlarca küçük Asya üstünde yata. caktır. Büyük Petro meskün olmiy tükenmez zengin Rus toprakları üzı rinde yapıcılık etti. Önün hudutsuz imkânları yanında, Atatürk yeni Tür. kiyeyi sultanların en çok ihmal ettiği eyaletlerin çölleri üzerine kurdu. At; türk, galiplerin kılıcı altında, fakit ve Zürurete düşmüş, küller içinde harap olmuş bir vatan üzerinde çalışmaya buşladı yalnız birkaç sene içinde cihan şaşılacak şeyler gördü. hayran kalınacak şeyler ası kere görülebilir, maamafih, bize yakın ve komşu, Bulgaristan havasımı — bi. zimle birlikte teneffüs eden büyük bir! adam hakkırda hükmü biz Jüyiklle Böyle larda bir. İatilâya gelen düşman bir yıldırım vuruşuyla geri ve kılıç darbesile &u yırtmak, halifelerin Şumrukla devirmek, devlet işlerini din- den ayırmak, hâkim bir milletin çürük ahanelerini ay ltana alıp ezebilmek ve bütün bunlardan sonra mödern, kül- türlü bir devlet meydana getifmek, bundan başka da meyus olmuş bir mil- lette milliyet ihtirasınt uyandırmak. şte, sırf Atatürkün eliyle bizim gözlerimiz önünde meydana getirilen hürikalar... Geçen gün, milletinin gözyaşları a- Tâsıtda dünyaya gözlerini kapayan, cihanın şöhretini kazanmış, herkesin hürmet ettiği adam, işte budur. İnsanların haystında rol — oynuyan ordularım tabilmek Mmuahedelerini asırlık tahtını bir 'ak alk *|Prometinin ebedi .Şlarak yürüdüğü için budala 26 İki Cumarı “Dünya artık eskisi kadar enteressan değildir,, Bulgarca S!'ovo gazetesinde Pr. Kojuharofun yazısı O, ağlamadı, göz yaşlarını ruhun- yaptı Bugünkü modern Türkiyenin doğuşunda o kandil hiç durmadan yanıp durdu bazı âmillerin ehemmiyetin! kim inkâ edebilir. Düşününüz bir kere: Gözleri. ni flk defa Selânikte güneşe aşması te- sadüfün bir eseri değildir. Çocukluğu- nun ilk günlerinde Selânik körfezinin muazzam panaromasını temaşa eden Atatürkün, geniş ufuklu kartal bakışı olması lâzımdır. Çünkü Selânikte O- lompin yükseklikleri, her şeyi, geniş. iği, efendiliği ve güzelliği hatırlatır. ateşinden — birkaç €eyi Allah, halktan bir çocuğun ru- buna, kol bu iyi temeli atılmış bir tohumdur. Böyle ruhlar müthi; şe-|laria kaynar. Bu ihtiras ateşi içindeki . Jinsan ya y mar, yahut vatani menfa- atleri İçin bir meş'ale olur. Atatürk, böyle ihtiras içinde bütün Öömrünce yandı, o, küçük bir Türk memurunun oğluydu. Selânik askeri —mektehinin genç talebesi, bilâhara Türk ordusu- dun zeki bir erkânharp zebit oldu. İnsan, onun hiç sükün n ha. vatının izleri ardında dolaşırken yoru- luyor. mak için doğan bir genç, adımımı ce- saretle İleri atar, Bi 1908 senesindeki genç Türk Etver bey, Ni Mahmut Tür efendili yeni ni kuşatanları Kemal beğen- Kemal için, genç Türk ihtilâ e anlaxamamının bir faci. nın onun kapısini açacağı yerde, dikkatini yük işler yapmaya kal yan küçük adamlar üzerine diktiği Kemal anlamıştı. İhtilâlden sonra yüksek makamlar işgal eden bu tesadüfün adamlarına, Kemal hudutsuz bir istihfafla baktı. Bir vakitler Napolyon da Direktorye« ye ayni suretle bakmıştı. Kemal bu ar'i da ağır seneler geçirdi. Çünkü ihtilâk. ler tarihte bir kere olurdu. O, kendi hayatının bir semere — vermiyeceğini ve fırsatı - kaçırdığını — hissediyordu. Fakat, büyük harbin sarsıntıları gelip çatmıştı. Hüsnüniyet sahibi — erkânı harp zabitinin gözü önünde geniş ufuk- lar açılmıştı. Fakat, Çanakkalede ka- zandığı zaferleri Kuver paşa örtmeğe çalışıyordu. Napolyonün Moskova Önünden ge- ri çeklldiği Kütuzova haber veri zaman, İlk Işi ağlamak olmuştu. O: Banra diz çöktü duaya başladı. Kemal böyle yapmadı. Sakarya harbinden sonra düşmanin firara başladığı haber verilince, O, güldü. Dua mı etsindi?. Kime dua edecekti. İhtilâlci mağrur bir ruh taşıyan Kemal kimin önünde diz çökecekti. O, general üniforması leki tahunda Dantonun vo Robes. piyerin etrafındaki bütün hınçlı mev cudatın hinemni taşıyordu. Ö, yehi Türkiye meydana getirmek Mazi ile hiç bir alâkası ölmyan yon hir Türkiyenin sabahınt görüyordu. Binaenaleyh, ne dun ediyor, ne de ağ- hyordu. O, gözyaşlarını ruhundaki kandile yağ yaptı ve modera bir Tür- kiyenin doğuşunda bu kandil yandı durdu, Büyük inkılâpçının ceturane jestle- Ti sayesinde yirmi milyon insan mede. niyet içine girdi. Şu halde, Gladstonun dediği gibi, Atatürk gibi feykalbeşek bir adam öldükten söonru da dünya da- ha az enteresan olmüştür, demekte /haklı değll miyiz? v —— BAD İK G et