SİNEMA Marko Polonun qıaceraları Büyük bir şark hikâyesinden çıkan film Geri kuperin çevirdiği bu çok enteressandır — İ ü B Alaturka sedirlere oturduk. ipek SA seccadelerin çevrelediği odanın için| * de ödağacı ve yasemin kokusu her yere dağılmıştı. Geniş ve muntazam kalçalı yarı uryan bir hizmetçi kız, bize nar şer- beti dağıttı. 'Tam şerbetleri içtiğimiz sırada. önümüzdeki köşeden atlas bir perde açıldı, Perdenin içinden kara kaşlı, ka- ra gözlü bir şark dilberi çıktı. Bu dik ber, uryan değildi. Topuklarına ka- dar ço ipekliler giymişti Yanımdaki dostum, onu-parma- ğgiyle bana gösterdi — İşte, dedi; bize en güzel şark hikâyeleri söyliyecek olan kadın! O, sizin için buraya kadar zahmet etti. Kendisine teşekkür ediniz! Hepimiz ayağa kalktık. Genç ve güzel hikâyecinin yumuşak ellerin- den tutarak onları hararetle sıktik ve sonra dudaklarımıza götürdük... Hikâyeci, evvelâ ipek yastıklarla çevrili olan bir köşeye oturdu. Önün oturması çok şahane ol du. Çünkü şark köşeleri, kadın vü- cudlarını öyle kavrıyor, onları o ka- dar kendisine çekiyor ki, insan gü zel bir kadının bu köşelerde oturma- sına bayılıp kalır! Bizim dilber hikâyecimiz de di- ğerleri gibi ayaklarını altına aldı Diz üstü gelerek bize gülümsedi. Ve gü- zel gözlerini kırpa kırpa hikâyesini anlatmıya başladı: Bir zynnnnlu Venedikte Marco k nefis erkek vardı. Yaşı henüz yirmi tü, Onun uzun kirpiklerini ve Üzüm gibi siyah gözlerini seyret- mek için Fransadan, Yunanistan / d'dyıyı gelen bir çok kadınlar va! . Marco Polo mağrurdu. Lâkin iyi kalpli idi. Onun uzun boyu, dinç öğsü, dar kalçaları kendisini bey- Bire binmekte, her nevi kara ve de- Nİz yarışlarında birinci getiriyordu. (Aşkta kazanan kumarda kay- t) derler! Fakat Marco Polo için bu darbı Mesel yersizdir. Çünkü o, heriki sa- hada da muvaffak oluyordu. Ancak bu göz kamaştıran, ve ka- dınları baştan çıkaran erkeğin baba- Si çok zeki, çok bilgin bir kumaş tüccarı idi. Doğrudan dooğruya şark memleketlerile yaptığı ipek ticareti endisine, o zamanın parasiyle yüz “binlerce sarı lira kazandırmıştı. Bir ğün o, güzel oğlunu yanına çağırdı: , — Oğlum, dedi. Seni çok mühim İt iş üzerine memur etmek istiyo- Tum. Bana yapacağın hizmet çok büyüktür; fakat eyni zamanda teh- kelidir. Düşün ki buradan tâ Pe- kine gideceksin.. Bu - yolculukta Uğzun denizler, sonsuz yollar, uçla- Ltvklcve değen dağlar ve nihayet-| Pezi bulunmıyan nehirler — gececek- bir Ğ 'olo adlı genç ve harikulâde güzel| .—— — Son günlerin en güzel filmlerinden bi rölde Gary Cooper, Çün imporatorunu lünde de Basel Ratkban verdir. Bir 'm sin! Bilmem ki teklifime rıza göste- rir misin! Marco Polo tereddüd bavasını kucakladı; — Sana bin teşekkür sevgili ba- bam, dedi. Zaten Venedikte otur- maktan ne çıkar! Ben de böyle bir seyahati çoktanberi istiyordum. Bi- neceğimiz gemi için ne emir buyu- rulur? Baba, bir iâhza düşündü. Sevgili oğluna gemilerinden en iyisini vermek İâzımdı: — Oğlum, dedi; sana en gemim olan (Paiso) yu ve iki de hizmetçimi veriyorum. Eğer Tanrı müsaade ederse, Çin imparatoriyle benim aramda yapacağın mukavele- den sonra gene ayni gemi ile yurda dönersin! Bu ticaret mukavelesi, bütün ÂAvrupa tüccarlarını benim küçük birer şubem haline koyacak- etmeden ır. k Göreyim seni oğlum! —— İş tehlikeli amma, netice bü Ümid ettiğinden daha fazla b Marco Polo, üç günlük bir hnı_lr: lıktan sonra gemisin lkenlerini açtı. Arkadaşları hakikaten cesur gemicilerdi. Bunlar; fırtına, bora ve kasırga dinlemeden aylarca deniz seyahati yaptılar. Bir çok limanlardan ve dillerini bilmedikleri bir çok adalar- dan. körfezlerden geçtiler. Herşey yolunda gidiyordu. An- ük! cak. Basra açıklarında Marco Polo| büyük bir frtınaya tutuldu. Fırtına iletam bir buçuk hafta mücadele etti. Bu mücadelenin neticesi ise çok kötü oldu. Çünkü, üç arkadaşile be- raber Venediğin en güzel delikanlı- s1 dalgaların içine düştü. O. yüzmek biliyordu. Fakat günlerce deniz üstünde kalmak muhakkak bir ölümdü. Tanrı, onları ölümden kurtardı. İki günlük bir meşakkatten son- ra, fakir bir İranhı kayıkçı Marco Polo ile arkadaşlarını kayığına aldı. Ancak bundan sonra gene felâ- ketler baş gösterdi. Felâketerin sebebi, Marco Polo- nun arkadaşsız kalmasıydı. ©, iki hafta sonra iki arkadaşını da topraklara gömdü. Artık yalnızdı. Yapayalnız yollara düştü. Arap çöllerinden, ve İranın o sı- cak yaylalarından geçtikten sonra Cin ülkesine müteveccihen ilerledi. ÇANANOLU) “ZEERART SAA ŞEŞREARİNE SAÇYe Ti eC P c jda Klark Gabe ile Karol Lomber' İ | — Holivuda giden bi ) |mecmuası muharriri, ga Teldiği mektubunda m tta oturanlar eğlenceyi verler; her toplanma ve; Fakat bu ilerleyiş biliyor musu-|karşılarlar. Hemen her toplant zuz kaç ayda imkân haline girdi? |kadehlerinin etrafında olur, Tam sekiz buçuk ayda! Sekiz bu-|bütün Amerikada en İçuk ay dağda, taşta, ve çadırda ya-|Gir, Ölisalirlilge gidildiği vakıt ev &: tan Marco Polo, bir çok şerirlerin | hibi viski üzerine viski sunar. Çok ki- hücumuna da maruz kaldı. bar ve çok tanınmış bir çok kadınların Şükür ki o, yanında silâhlarını| bir saat içersinde, oldukça hürmetli muhafaza etmişti. kadehlerle yarım düzüne viski içtikle. Nihayet bir gün Marco Polo ken-|rini gözümle gördüm. disini Çin diyarında buldu. Bir gün akşam üzeri Miryam Hop- Yolda rastgeldiği Tibetli bir sey-| Kinsin ziynretine gitmiştim. — Ameri- 'yaha yaklastı: kada ziyaretler eksteriya bu santlerde — Pekine hangi yoldan gidece-|yapılır. gim? ehliryam Hopkins çok tanınmış bir Seyyah, Marco Poloyu baştan|Y!İdızdır. Evini kime sorsam gösterir- tırnağa kadar süzdü: Jert> diye düşünüyo: — Pekinde ne yapacaksın deli-|!e olmadı. Beni yıldıza kanlı! arkadaşlarin bernber bir hayli dolağ- — Bir ticaret mukavelesi için ha-|tık. Epeyce uraştırdık, Nihayet — yol- kanı göreceğim ! dan geçen birisi: — Nateden göliyorsun sen? — Zannedersem burası olacak.. — Venediktan! Diyerek bize her tarafı güneş içer- -— Kafileniz nerede? sinde güzel bir köşkü gösterdi. — Ben kafileyle seyahat etme-| — Yarı açık kapıyı çaldım. Bir defa, dim! Tek bir gemi ile ve iki arka-|üç defa, beş defa... Cevap veren olma- daşla Çin sularına gelirken, Basrajdı. Yıldızın ötomobili bahçenin bir n kıze völünde Sigird Curie, Ahmet ro- uharrir, fümi şöyle hülâsa ediyor: delerini şöy- |d Simon Simon, Duğlasın üzerinde vücutları güzel iki delikanlı, tunç yüz gızan terlere aldırış bile etn & oyunyorlar. Bu delikar n |tala - eden bu bahçeye bu neşe ve bu hi .-.. tün kadın yıklızların evinde görm mümkündür. Bunların meslekler. dir? nereden para kazanırlar? Bu nok- 1 kimse bilmez kabildi şize bir «hog geldiniz> diyebildi Büz yük sahatkâr ucaba ne söyliyecek, sö- ze nasıl başlıyacak diye kulaklarımı dört açmış bekliyorum. - Birer kula — kuka içsek nasıl o- lur? Saat beş, bugün de her gün gibi bir. tayyare gökte dumandan harflerle bu çkini nreklâmını Biz de buzlar içersinden çıkarılan bir şi- şeden burdaklarımıza dökülen — kula- İçtik. m çok söyledi, çok güldü. Her şeyle alay etti. Ağzından bütün çıkan- lari not ettim. İste göyledikle iyor musunuz, Litvak, Beti Davis ile bir film çeviriyor. Bir kula; -kuka daha içer mizi Hava o ka da sıcak ki.. Ah ders saatim geldi. Bi- liyor müsunuz ben müzik dersi « rüm.» Hazin katıralarla dolu olması icab yeni «—HE açıklanında kazaya uğradım! şesjinekdi garajda duruyı — Tek bir gemi ve iki arkadaşla| — ademki ses çıkmıyor, girelim. mı? —Kapıyı itiyoruz, güzel bir holde-| — Evet dostum! tek bir gemi ve|Yİz. Yumuşak koltuklara — yerleşiyor, iki arkadaş! masalarda açık duran kutudan birer | ” Seyyah, Narco Polonun cesareti- İYaprak sigarası'alıp yakıyoruz. Güzel ne ve onun sekiz buçuk aydanberi | bir kız. karşımıza dikil İgeçirdiği kara sergüzeştine hayret Mis Hopkins havuzdadır, banyo etti. Ve, yapiyor. — OÖğlum, dedi. - Burada bana| — İğik içerisinde yüzen bir kaç odadan İyastgeldiğine hamdüsena et! Çünkü,| geçerek bahçeye giriyoruz. Havuzda gimdi Pekinde büyük bir harp var-|bir Insan şekli kımıldanıyor. arkada- d harbi yapan Ahmed adın -| $M söze başlıyor: —— j:'bş:uaıim Iîi:i;ıin Hakan onu _—B!'nberîmqe_ Holivüta gelen bir çok: yıldanberi bir evâd gibi Fransız gazetecisi var. : yında beslemiş, kendisine — büyük Havuzdaki kadın, suları köpürte - Yütbeler vermişti. O ise hakanın bu rek .V'üzrnı.hı devam ediyor : iltifatlarını sulistimal ederek, değill —Helot —— ü yalmız Çinin bütün Asyanın en gü- '—Dnllum bir Fransız gazetecisi- zel kızı olan Kukosine göz koydu! |dir. : İ Marco Polo, bu hikâyeyi can ku-! - Kadın tebessilm ediyor, başındaki lağiyle dinlemeğe başladı. Ve bir- lâstik başlığı düzeltiyor ve bize hay- BN Za kızının ba Ş ES pek siçak. İ ü nn yit Pt , Z K bauA;.!:.'â'iîıbu ee Birkaç dakika bekliyoruz, arkada- — Bizzat Çin hakanıdır! , — Lütfen hikâyenize devam edi- mğ.ı?l:ı:::din bu küstahlığı haka- Ne duruyorsunuz. Suya atılsı ni kızdırdı. Onu saraydan dışarıya |2â- Burası o kadar güzel ki.. attı. Fakat Ahmed rahat durmadı.| — Bahçede yalnız değiliz. Yıldızın oğ. Kendi aşiretinden topladığı kırk-bin|lu bir köşede Fransız mürebbhiyesiyle kişi ile Pekine hücum etti. Korka -| oYnuyor. Çocuktan başka birçok —da yabancılar var. Pakat bunları — bize Arkadaşım bir Fransız gazeteci- rim ki.. şım tekrar söze başlıyor: ı lik hiç yakışmıyor. Ba köşkü ve bahçe ptırmıştı. Zavallı Con buraya o kadar çok seviyordu ki öl münden sonra in küll ve bahçenin dört köşesine an vasiyet elmişli. Akşam saat sekiz, dokuza — doğru Holivutun barlara gitme zamanıdır. Los Anjelosun barları çok meşhurdur. Meselâ bunlardan Brovn Derbi tıpkı kocaman bir melon şar n yapılmıştır. Fakat bun hüru Trokaderodur. Burada bir bar- dak portakal şerbeti 100 franga (bi- zim paramızla beş ira)ya İçilir. Fakat buna mukabil burada bütün tanınmış yıldızları — görmeniz Marta Reyin del tirsiniz: mümkündür. gibi güldüğünü iş ger Roger gınıza bü- Ssar ve pardön bile demeye lüzum gör- meden geçip gider. Holivutta bu çeşit barlardan lercesi var. İçlerinden birkaçı sıniz, birdenbire parlamıştır. Fakat bu parlaklık muvakkakattır, — ancak altı ay, çok çok bir sene devam eder, Sonra söner gider, Bunları işleten â- mil yıldızları görmek morakıdır. Gro- ta Garboyu yahut Gari Kuperi gör. mek üzere kalkıp da Holivuda kadar gelmiş sinema meraklıları vardır. Bun. lar Gretanın Holivud — bulvyarlarında ayağında terliklerle dolaşmadığımı ve kar- tanıştırmak kimsenin aklına yor. Havuzun yam başındaki — Neden karkarsınız dostum? — Devamı 10 ncu Sahifedes- gelmi-|Gari Kuperin hiç tramvaya binmedi-|re serdi. Sonra üşerine cıkarak vücu. teniğ|ğini öğtenince bunları görmeği ümid © Birincitesrin PAZAR 1938 OLİVUT EĞLENİYOR Yıldızlar kanlı güreşlerden âdeta delicesine bir zevk duyuyorlar Hemde öyle güreşler ki, her sene bu güreşe giren- lerden bazıları ölü olarak kaldırılıyor kleri barlara deva r Sinema sanatiyle meşgul olanların gitmek me rindedir. kları y nereye gitsin Vakıa Los Anjeloada her dilden fi- İlimler gösteren birçok « (Fakat fim çeviren su ge ya git Tiyatroya mı? Holivutta da t yok gibidir. Bazen şehli seyyar bir tiyatro heyetinin yolu rar, burada birkaç temail verir. B #amatör davetlilerine hususi ayün oynarlar opera karika lacak kadar fena olan operasında size müzik diye dinletilen fanız şişer. Açık ha: Bovel de oturulacak gibi bil dir. Kudır pahalı eğ sek erkek sinema sanatkârları rlar. Holivutta bu m id. kulüpler ın en başında a Los Ajnelosta kumar oy- nanmasına müzaade etmez. FPakat be- diye ve polis erkânı arasında parayla darın-göz yum- nde buralardı elde edilmiş bazi ada ması saye r aynanır, polisin O vakit bü mücsse: derhal kapatıldiğı görülür Y birisi kapatılırsa yerine açılır. Yıldızlaj oynamaz Bilh ra Varan servetler kı bu at yarışlı bedi rışlarını takip etmek v mak koşan işlerini —güçlerini — birakıp pız. yıldızlar “değildir, — vejisür- r, film âmilleri, film ri idare meelisi azaları dır. Bazı şirketl kimlerin yarış aha git ve ne kadar kaybettiklerini için casus kullanır. Holivut Amerikahların. Vrestlingde dikleri güreşe de meraklıdır. Bu ü- reş, sert, berbad bir şeydir. Har sene Ç Küreşçinin güreş meydanından lerin grenmek Bu güreşlerden birini seyreftim. Se- yireller arasında ekseriyeti teşi den kadınlar daha Yalnız bu akşam altı h rıldı. Üç pehlivan sedyeyle götürülecek kadar ağır yaralandı. Ririg birkaç Jit- re'kanla sulandı. Müsamereyi Ali ha- banin güreşmesi kapadı. Ali baba iri yarı bir ermenidir. Rin- ge ayakları çıplak, sırtında — karmızı |bir bornozla çıkar. Ali baba karışaı İgikan muhasımını bir yumruk! — Devamı 10 acu Sahifedam.