SO ' GEerlee 506 Uzak Şark ahvaline bir bakış: Japonyadaki nüfus fazla- lğı karşısında Avrupa Avrupa ih—tli;yarlamıştır. Avrupada insan- lar az doğuyor, çabuk ihtiyarlıyor, çok ölüyorlar.. Son harplere iştirak ettirilen Japon kıtaatından ve '—',v motörize kuvuetlerinden bir kısmı Diyorlar ki: — Son uzak Şark kanlı ihtilâfı Japonyanın harikulâde bir şekil alan doğum ve nü- fus fazlalığının bir icbandır; bütün cihan bu ihtilâfa göz dikmiştir; fakat — Japonyanın nüfus fazlalığı karşısında, başta Fransa olmak üzere bütün Avrupa derin bir endişe için- dedir!. Evet, hzllkdoğhuı::ı İapon: yadaki şekli ile belki bir fe- nalıktır; fakat doğüm — azlığı en büyük bir fenalıktır! Avrupada doğum - gittikçe azalıyor; içtimaiyatçı ve siya. setçilar: — Mümkün meı:;ln fazla çocuk etiştirelim! Diye bey- hude yııe bar, bar bağırmak- tadırlar. Çunkü bu ihtara ve. rilen cevabların nibayet hulâ. dükleri vakit işsizlik belâsına maruz kalacak olduktan sonra çoçuk yetiştirmekte ne mana vardır? Yaşadığımız - devirler cennet ve altın devri değildir. İktısadi buhransız ve harpsiz bir hayat temin etmelisiniz. Bir İngiliz kadının, nasıl bes- liyeceğini tayin edemediği bir yaşındaki çocuğuyla kendisini denize attığını — tekrarlamak lâzım değildir! Vakıa, bu itiraza, bilhassa atçı, ahlâ- kiyatçı veya siyasetçiler ne cevap veriyorlar. — Bu misal, en fena bir misaldir. İstikbalde aç kalır mı endişesile bir çocuğu bir ya- şında öldürmek kadar çirkin birşey var mıdır? Bu çocuğun bir milyoner olması da ihti: mal dahiline giremez mi?. Fran sızlar, Alman veya İtalyanların esiri olmamak için 50 milyon olmağa mecburdurlar! Çünkü 1936 senesinde Fransanın 41 milyon 905,968, İtalyanın 43 milyon, Almanyanın da 67 milyon nüfusu tesbit edilmiştir. Fakat bu içtimai münaka- şaya doktorlar da karışmak- ta ve: — Doğumu arttırmak Jâ- zm, fakat vakitsiz. ölümün önüne geçmek daha ziyade lâ- zımdır. Verem, çocuk ölümü- nün gayri tabilliği, alkolizm, fakrü zaruret yüzünden doğan cebri ölümler var. Doğumdan evel vasati ömrü uzatmak, yaşıyanları sağ ve salim ya- şatmak lâzımdır. Diye bağır- maktadırlar. Bu münakaşada her tarahı haklı ve haksız görmek müm- kündür. Davamızda bu fikir- lerden hangisinin musib oldu- ğunu aramak - değildir. Esa- sen, Almanlar, İtalyanlar istilâ siyasetini daha iyi tatbik et- mek için nüfus siyasetine ehem- miyet vermektedirler. Fransız- lar da nüfuslarının azalmasın- dan sade bunun için kork- maktadırlar. Halbuki, nülus azlığının Av- rupa için en büyük bir tehlike olduğunu acaba düşünen var mıdır? Almanya ve İtalya gibi ço- cuk doğumu çok olduğu iddim olunan memleketler de dahil olmak üzere bütün Avrupa büyük bir tehlikeye maruzdur. | Kom:u devletlerde: dapon Harbiye Nazırı Ge- neral Gen Sugiyama Bu tehlike sarıların istilâsı tehlikesi midir? Mukadder ve müstakbel teh- ükeye vakıa sarı irk alet ve sebep olacaklır. Fakat bu teh: like hakiki şekli ile şudur: *Ayvrupa — ihtiyarlamıştır; Avrupada insanlar az doğu yor, çabuk — ihtiyarlıyor, çok ölüyor!, —. Avrupada, hayat şartları çok değişmiştir. Vakıa Jeponyada da hayat, en çetin bir müca- dele halini almıştır.Fakat Av: rupada duygularla, Japonların duyguları arasında çok derin bir fark vardır. Japon işçisi bir avuç pirinç lapasını bu: lursa kendisini mesud adde- der; Avrupa işçisi için vaziyet böyle değildir. Avrupalı işçiye yaşamak için pirinç kâfi gel- mez. Japonyada, hayat her 2a- man ve herhangi bir ihtiyaç karşısında harcanacak kadar kıymetsizdir; bunun için Ja ponyada çocuk doğurmak hiçbir. islikbal endişesi icab ettirmi- yen bir iştir. İşte tehlikenin şekli, nevi budur. Sarı ırktan 400,000,000 Çinliyi de yakında 10,000,0000 adedini bulacak, —muhtemel yaşaması kolay ve basit Japo- na katarsak, bir sürü nazenin ile dolu ihtiyar Avrupanın ha- Tini, istikbalini tayin ve — tak- dir mümkün olacaktır. Buna, bu tehlikeye, bu sarı tehlikeye çare? Şimdilik bu suale cevab yoktur! Dövmek Türkpazarında Hüseyin oğ- lu şişeci Avram; sarhoşluk saikasile elbiseci Hayım oğlu Eskinaziyi dövdüğünden yaka- lanmıştır. Son tahtelbahir hâdise- leri ve Yunanistan Bazı Yunan gazerelerinde bu tah- telbahirlerin Avrupayı harb dev- resine avdet ettirdikleri yazılıyor. Atinada çıkan Eînîki gııe-- tesi, Çanakkale önünde torpil- lönen İspanya vapuruna dair yazdığı lâkonik tıkrada, bu meçhul tahtelbahirlerin, Avru- payı harb deyresine avdet et- tirdiklerinden, İngiliz ve Fran- sız mahlillerini çok kızdırdık- larımı kaydettikten sonra, bu çetin bubranın bertaraf edil- mesini temenni etmektedir. Akropolis gazetesi de, bu hususta “Ege denizinde harb,, başlığı altında yazdığı başma: kalede diyor ki: “Son zamanlarda çoğalan deniz hâdiseleri, yakınlarımıza kadar gelmiş ve kpınyollınıı dünyayı ateşlemek niyetinde olduklarını ispat etmiştir. Harbin dünyanın en hassas bir noktasına ve sahillerimize kadar nakli ve bir zümrenin diğerine karşı tahtelbahir harbi açması, Londra ve Paris hü- kümetlerini haklı olarak sinir- lendirmiştir. Henüz yaralarını tedavi edememiş olan Ege havalisi, sulha dört elle sarıl- mış bulunduğundan, rahat bi- | rakılmasını istemekte ve bu | dileğinin kabul — olunacağını ummaktadır., kıptığım bilirler. Artist kartları Amerikada, maruf yıldızla- rın, çıplak bacaklar, açık ve cazib göğüsler, manalı ve imalı bakışlarla dolu olan kartları, piyasadan — toplam- yormuş.. Bunu iki sebebe at- fediyorlar: 1 — Bu artistlerin mevki- lesinin bu. çıplaklığa bağlı o madığını bilâhare sadece san'at dolu veserlerle ispat etmek. 2 — Artık umumi zevkte, çıplaklığa kıymet verilimemekte olduğundan bu suretle emni- yet tertibatı almak, Sizin anlıyacağınız, birinci- sini ortaya süren ve kartları toplatan gene artistlerin ken- dileri imiş. Onlara: — Sizin şöhret ve muvaf- fakıyetiniz, cinsi cazibenizde ve çıplaklığınızın — iştihaaver oluşundadır. Diyorlarmış. Onlar da buna cevab vereceklermiş. Doğrusu ya, ben de - çıplaklığın, * kısa bir müddet, bütün tecessüs ihtirasları söndükten sonra derhal kıymet ve cazibesini de kaybettiğine kailim.. Babala- rımız, çarşal ve peştemal al- tında, kat kat peçelerini yüz- lerine örterek geçen kadın- lara karşı, bugünkü erkeğin yarı çıklak bir kadını temaşa- ya karşı duyduğu arzudan çok büyük bir ihtiras taşır- larmış. Yağmurlu — günlerde, su dolu bir çukurdan atlıya- cak bir kadının, bir güzel tazenin, çarşaf veya feracesi- nin eteklerini toplamasını bek- lerlermiş. Çünkü ortada bir memnu vardır. ve o memnu şeye karşı ihtiras duymak, gâyet tabildir. Haramın zev- kide bundan ileri gelir. Fa- kat onu ortadan kaldırınca, herşey yavaş yavaş tabiileşir. Dün, kadının avuç içi bile bir yasağa tabiydi. Bugün plâjlarda tabanlarını gösteri- yor. Bunun içindir ki, artistler, çıplaklığı terkederek tecessüs, iştiha ve merakı —gıcıklamak istiyorlar. Fakat şu da var ki, gençler arasında — çıplaklığa rağbet, hakikaten tam manasile düş- müş değildir. Amerikada kart- ların toplanması ile de mesele bitmez. Mekteblilerin cepleri, çantaları, çekmeceleri, çıplak- lar kolleksiyonu halindedir ve eğer bunları toplamakta mu- veffakıyet hasıl olsa, belki kitab yığınlarından çok bü- yük bir yekün basıl olurdu. Gençler, çıplak kartı, - ki- tabdan daha evel okuyorlar. Bir fizik kaidesini, Merih yıl- dızının arzımıza olan uzaklı- ğim, telgrafı kimin keşfetti- ğini, İzmirin nüfusunun kaç olduğunu — bilmezler amma, filân yıldızın bacaklarının şek- lini, gülerken gözlerini nasıl Çimdik Denizlide cinayet Denizli, ( Hususi ) — Acı Payamlı olup Denizlinin Peltili bağı mahallesinde müsteciren mukim Ali oğlu Hulüsi, öte- denberi bir aile namusu me- selesinden, Denizlinin Dükkân önü mahallesinden Mustafa oğlu terzi Şükrüyü evinin av- lusunda bıçağile ağır surette yaralamış, yaralı birkaç saat sonra hastanede ölmüştür. Katil kaçmış, fakat emniyet memurları tarafından — tutula- rak adliyeye teslim edilmiştir. Bucadak Demir Alinin tabancas ' otomati Şahid jandarma ve Demir Alinin itirafını anlattı Buca nahiyesinde bir kuyu meselesinden Giridli B. Ha- midi — öldürmekle — maznun fırıncı Demir Alinin muhake- mesine devam edilmiştir. Bu celsede şahid - sıfatile jandar- mâ B. Kâzım dinlenmiş ve vak'ayı şöyle anlatmıştır: — Jandarma karakolunda vazile görüyordum. Nahiye müdürünün evinden telefonla haber verdiler, (yolda biri öl- dürüldü) dediler, derhal vak'a yerine koştum. B. Hamidi yerde ölü buldum. Orada bu lunanlara B. Hamidin kim tarafından öldürüldüğünü sor- dum: — Fırıncı Demir Ali öl- dürdü, bekçi kendisini yaka- ladı ve karakola götürdü. De- diler. Bunun üzerine ben de derhal karakola gittim, Demir Aliyi orada buldum. Cinayeti niçin işlediğini sordum: — Aramızda bir kuyu mes- elesi vardı. Kuyunun yanında bulunan taşları B. Hamid al- dırmak istedi, ben mani ol- dum. Aramızda kavga çıktı, şemsiyeyi başıma vurdu. Sonra karakola şikâyete gittiğini gör- düm. Mani olmağa çalıştım, durmadı. Ben de eve — gittim, zaten evelce aramızda uzun süren davalar olmuştu, ken- disine yetiştim ve silâhı aleş ederek öldürdüm. Dedi. Demir Ali bu sözleri anlat- tıktan sonra tabancasını mu- ayene ettim. Bu otomatik bir silâhtı, yani tetiğe dokununca içindeki bütün mermiler bir anda ateş alan cinsdendi. Sonra müddeiumumi - geldi, tahkikata başladı. Şahidin bu izahatından son- Ta maznunun sabıkası bulun- madığı hakkında müddeiumu- milikten gelen bir tezkere okundu ve dosyaya kondu. Mahkemece tabancanın -oto- matik olup olmadığının tetkik ettirilmesi için muhakeme baş- ka bir güne bırakıldı. İkiçeşmelik cinayeti İkiçeşmelikte Alanyalı Hü- seyini öldürmekle maznun ber- ber Salihin muhakemesine dün şehrimiz Ağırceza mahkeme- side devam edilmiştir. Bu muhakeme celsesinde maznunun vekili hâdise yerin- de keşif yapan ehlivukufun bir noktayı unuttuklarını söyliye- rek amme hukuku şabidlerin- den Münür ismindeki çocuğun evinin, hâdise yerine uzaklı- ğının tesbit -edilemediğinden bahsetmiş ve bunun tesbitim istemiştir. Müdafaaya taallüku nokta- sından mahkemece bu nokta- dan da keşif yapılması muva- fik görülmüş, muhakeme baş- ka bir güne bırakılmıştır. Buca cinayeti Buca nahiyesinde Kocakafa Mehmedle Hakkıya öldürmekle maznun pehlivan Mustafa ve karaeşlerinin muhakemelerine dün şehrimiz Ağırceza mah- kemesince devam edilecekti, maznunlar getirildiler. Fakat | evelki muhakeme celsesinde verilen karara göre, hâdise yerinde yapılması lâzimgelen keşfin bazı sebeblerden yapı: i cinayet k miydi? Kâzım, vak'ayı lamadığı anlaşılmış ve muha-- kemenin devamı başka bir | güne birakılmıştır. İhtilâs İhtilâs suretile zimmetlerine para geçirmekle maznun Sel- çuk nahiyesi Kredi kooperatili reisi B. Hasan Hulki, muhasi | bi Nazif, aza Mehmed, K seddin, Sıdkı ve Ali Haydarın muhakemelerine dün şehrimiz Ağırceza mahkemesinde de- vam edilecekti. Uzun zaman- danberi bu dava evrakı üze- * rinde tedkikler yapmakta olan — ehli vukufun tedkikatını bitüi mediği anlaşılmış ve muhake- menin devamı, başka bir güne bırakılmıştır. Denizli haberleri Denizli, (Hususi) — Baba dağı yolunun tehlikeli bir va- ziyet çaldığını nazarı dikkate alan vilâyet makamı bundan sonra Denizliden Tavasa gi- — decek bilümum nakil vasıta- — larının Sartova yolundan git- — melerini emretmiştir. Denizli detterdarlığı Defterdarımız Muhiddin Bap kan Afyonkarahisar defterdar- lığına tahvil olunmuştur. Yerine —— de Isparta defterdarı İsmail Hakkı tayin edilmiştir. 1 Çalda Tütüncüler Birliği Çal, (Hususi) İlçemiz | tütüncüleri tarafından bir Tü- tüncüler Birliği teşkil edilmiş — ve riyasete Avukat Ömer Öz- men seçilmiştir. Birliğin istih- dal ettiği gaye, tütün ziraati —— nin fenni surette yetiştirme ve işletme zamanında ihtiyaçları olan kredi vesairenin ve tütü- nün revacının temini gibi şey- lerdir. Birlik henüz yeni teşkil edil. — miş olmasına rağmen derhal bir tütün mütehassısı celbede- ek sergi mahallerini kontrola başlamıştır. j Zavallı kadın Çal, (Hususi) — İlçemize bağlı Kuyucak köyünde mu- — kim Ahmed kızı Sultan öküz: — lerini kuyu başında sulamakta iken içlerinden bir öküz başı ile vurarak biçare kadını ku- yunun içine düşürmüştür. Kadın, köylüler tarafından derhal çır — karılmış ise de biraz sonra öl- müştür. Adanalı bisikletçiler Uşak, ( Hususi ) — Adana Spor — bölgesi İdmanyurdu — bisikletçilerinden dört genç | Konya- Afyon tarikile şehrimi- ze gelmişler ve sporcularımız — tarafından karşılanara« Halke- — vimizin konuğu olmuşlardır. — Ertesi gün Alaşehir yolile İzmire müteveccihen - hareket etmişlerdir. Bir kaza Avlanırken bir kişi öldü Ödemiş kazasının Mursallı köyünde İbrahim oğlu Hasan arkadaşı Kadir Çalışkan ile Çatalderesinde avlanırken Ha: sanın tüfeği kazaen ateş almış, Kadir Çalışkan yaralanarak — ölmüştür. Hâdise tahkikatına, müddeiumumilikçe el konmuş, Hasanın katil kasdile hareket — etmediği anlaşılmıştır.