Şehirden röportajlar: Fuarda çalışan genç kız- ANADOLU ların yatak odaları.. Karşıyaka gazmosundan bir ses yükselıyor. Ha- nım teyzeeeeee, yidin beni, yidin.. Döktürü döktürü döktürü heeeeeey! Bir vapur Alsancak iskelesine yanaşırken Fuar açılmadan bir gece eveldi. Karşıyaka — vapuruna bindim, karşıya geçiyordum. Büyük bir yorgunluk, kafamın içinden başlıyarak bütün ada- lelerimi dolaşıyordu.. Denizin süküneti üstünde.. Şurada, bu- rada merak erbabından veya balıkçılardan bir kısmının san- dalla balık tutmağa çalıştık- ları görülüyor. Vapurün burün - tarafından yayık bir ağızın tavanına vura vura yükselen çatlak bir ses, alabildiğine şarkı söylüyor. Bugece çamlarda dalsak ne olür Felekten bir gece çalsak ne olur Denize mehtaha dalsak ne olur Şarkının tamam burasında geminin yanıbaşından geçen bir balıkçı cevab verdi: — Denize dalınca dekatri- yanın kaç olduğunu anlarsın. Gayri ihtiyari güldüm. Bizim âşık, rüzgârımı, havasını almış bir yelkenli gibi, hiç de aldır: madan bu defa gazele başladı. Ben neler çekmekteyim bilsen dili divaneden! Yanıbaşımda oturan - isim lâzım — değil-ve — edebiyatla epeyce uğraşmış bir zat de:- hal ilâve etti: Öyledir zahir kovulmuşsun bu şebi meyhaneden Vapurumuz Pasaport - iske- lesine gelmişti. Buradan va: pura yeni bir yolcu partisi biniyordu. Aralarında, hergün Karşıyaka — vapurlarında rast geldiğim genç bazı kızlar da vardı. Bunlar Karşıyaka vapu- runun küyuya sallanmış - gibi görünen alt kamara merdive- ninden, birer birer, gülüşe gülüşe aşağı indiler. Bulundu- ğum yerden onları görebili- yordum... Yanımdaki zat: — Fıuırdı çalışıyorlar, dedi, bütün dekorasyon bunların ve arkadaşlarının elinden geçti. Yorgunluktan bitmiş görü- nüyorlardı. Aralarında zarif uzun boylu bir genç kız, ka- napeye uzandı, dizlerini büktü ve çantasını yastık makamında başının altına koydu, gözlerini kapadı. Diğer bir arkadaşı da yanı başındakine, bir üçüncüsü de karşı kanapeye uzandılar ve onlar da gözlerini kapadı- lar. Tatlı bir uyku, onları birdenbire alıp götürüverdi. Kış günleri bu vapurun alt kamarasında, meyhaneden zor kurtulmuş olan akşamcıların horuldadıklarını — görmüştüm. — Fakat ayni kanapelerin genç | — kızlara bir karyola ve ayni —- kamaranın küçük ve seyyar bir Karşıyaka gazinosu otel olabileceğini hiç hatırla- mamıştım.. Bu uyku faslı Kar- şıyakaya kadar. devam etti. Vapur iskeleye sarhoş gibi omuz çarpınca fırladılar. — Ayy - dediler - gelmişiz çocuklar| Sahile baktım, gazino tık- lm tıklım. Sahnede bir kolun- dan mahrum, beline kadar çıplak, başına Hind - fakirleri | şeklinde kırmızı sarık sarılı bir adam.. Karşısında da, gene beline kadar çıplak diğer bir adam. Sarıklısı, hem ipnotiz- macı, hem manyatizmacı, hem bilmem neci imiş. Elindeki bir huniyi karşısındakinin çıp- lak göbeğine dayamıştı, —Öhhö de, öhhö deececel Diye diye bağırıyor ve kar: şısındaki “öhhö,, dedikçe hu- ninin ucundan sular fışkırıyor- dü. Halk da bunu gördükçe kahkahaları basıyordu. Bizim sahne artisti bu defa, ağız içinde yumurta pişirmek tec- rübesi yaptı. Daha sonra bir kılıcı sapına kadar gırtlağın: dan indirdi va alkış tufanı arasında biri bağırdı: — Yağma yok, yutmayız!.. Hipnotizmacının öyle bir şivesi de vardı ki, sormayınız karilerim. Takır, tukur bir şeyler.. Kelimeler — ağzından tahta parçaları gibi yuvarla- nıyordu. Derken, o çekildi, sahneye saz geldi. Artık ben de bir köşeye oturmuştum. Fasıl baş- lamıştı. Müşteriler arasından bir ses yükseldi: — Hanım teyzecee; kımız, hanım teyze.... Hanende kızlar, hep sesin geldiği tarafa baktılar. Orada arkadaşları ile masa kurmuş bir genç vardı. Onların bakışı Üzerine o da sözünü tamam- ladı: — Yidin beni, yidin..: Bu söz, koskoca bir gazino halkım kahkahalara boğmuştu. ha ei l ea z ee leRİR D ee el j Genç, bir aralık, arkadaşına döndü: — Hasan - dedi - keyfe gel- din amma paraları - verirken görürsün keyfin nasıl olduğu- nu?, Alimallah kafamız topaç gibi dönecek, Ben de dahil olduğum hal- de herkes gülüştü. Hanende bayanlardan biri şu şarkıyı teganniye başlamıştı: — Ne gelen var, ber.. İlh.. O genç derhal cevabı bastı: — Mektub yaz, mektubi... Çabuk gel, bekliyorum del.. Gelmezse beddua et de verem olsun. Hanende kız duramadı, gül- dü. Gencin hazır - cevablığı üstünde imiş: — Göülersin ya - dedi - ta- bit gülersin.. İnsan hazırlop çareyi bulur da gülmez mi? Bir âz sonra teganni sırası bir başkasına gelmişti. Bu, en iyi sükse yapmış, güzel bir bayandı. Bizim genç seslendi: — Haydi bakalım, seni de görelim Anşibus ablal. Ne söyliyeceğini biliyor musun ya? Başlar yine hep ona çev- rildi. O tutturdu: — Döktürü döktürü döktü- rü heeeeyl Hanende teganniye başlar- ken o son ihtarı yaptı: —Döktürü döktürü derken ellerini de kaldırmayı unutmal. Vakit geçiyordu. Kendi ken- dime: — Halk eğleniyor -dedim- amma, çoktan uykuya varmış, kafayı çekip sızmış olanlar da aynı.. Kalktım, yürüdüm, uzaktan gene o gencin sesi geliyordu: — Bana bak Japon entarili.. Sakın kıskarma, beni senden evel şu Anşıluş yidi, Gayri ihtiyari güldüm: — Afiyetler olsun! Dedim. Çimdik ne ha- — Başı I inci sahifede — istemiştir. General demiştir kit “Trakyada — cereyamını takib etmekte — olduğumuz — manevralar bize dost ve müttefik Türk ordu- sa hakkındaki hayranlığımızı gök termek ve herek — kitaalin gerek zabitan kadrosunun talim ve ter- biye, sevk ve idare ve bakım gibi mühtelif sabalarda takib edilya usülilerin mükem, etini takdir etmek fırsatını bal Bu manevralar ayrıca bize Türk ordusumun teşkılâtı, ta- lim —ve, terbiyesi ' ve . şeflerile zabitlerinin kıymeti - noktasın- dan en mükemmel bir. ordu olduğunu müşahede — ctmek imkânını vermiştir Bilhassa nazarı dikkatimizi celbeden bir. noktayı işaret etmek isterim. O da zabitleri- nizin inisiyativ küdretini ar- tırmak ve kendilerini seri ka- rarlar alı. ağa mecbur - etmek için bu manevraların cereyanı esnasında ordu şeflerinin evek- ce düşünülmemiş vaziyetler ihdas etmek hususunda — gös- terdikleri dikkattir. Bu tarzda karar vermek ve mesulyeti üzerine almak duy- gülarını - inkişaf ettirmek için en mükemmel bir yoldur. Çorlu, 21 (ALA.) — Dün manevra sahasında cereyan eden askeri harekât şudur: Dün mavinin Bağçar sırtı 194 orta bayır hattında bulu: nan ileri mevzüni işgal eden kırmızı kuüvvetler. bugün için mavinin Saray şimalinde Ko- vacık ve Sarayın bir kilometre kadar garbı. beklemesi küçük Manıka ve şarka doğru tem- didi hattında bulunan asıl mevziine taarruz etmek üzere dün öğleden itibaren keşiflere başlamış . ve bu sabah edin: diği malümata göre, saat se- kizden dokuza kadar mavi taraf yerlerine ve gözetleme yerlerine topçu ateşi yap:l- mıştır. Müteakıben dokuzdan 9/35 e kadar kırmızı piyadenin hücu- munu hazırlamak üzere mavi piyade —mevzilerine — şiddetli topçu bombardımanı - yapıl: mıştır. Bilhassa bu ateş çok ente- resan olmuştur. Hazırlanan kâğıd bombalar temsil edilmiş ve hakikatte insana bir muha- rebe meydanında bulunuyor zannını Vermiştir. Kırmızı kolordu şu — süretle yapmıştır: 3 piyade tümeni motörlü ve zırhli vasıtalarla - takviye edil- miş süvari tugayından ibaret olan kırmızı kolordu. taarru- zunu Şu suretle tevcih etmiştir: Merkez sikletile Saray şar- kındaki mintakadan — taarruz ederken süvari tugayı ile de mavinin saray şimalinde bulu- nan sağ kanadına tazyik — et- etmekte devam etmiştir. Tank ve tayyarenn iştirakile kırmızı merkezin yaptığı taar- ruz inkişaf etmiş ve birbuçuk kilometre kadar mavinin mev- zilerine girmeğe muvaffak ol- muştur. Mavinin buna karşı ihtiyatlarını kayırarak -sarayın en aşağısına yaptığı mukabil taarruzda bağlar sırtına kadar ilerilemeğe — muvaffak - olmuş kırmızının da bu esnada ge- tirdiği ihtiyat kuvvetlerle bu mukabil taarruzu durdurmuştur. Mavinin bu mukabil taarru- zu esnasında ayrıca kamyon- lara bindirilmiş olan topçu ile takviyeli alay da süratle saray garb mıntakasına kaydırılarak bu istikamette taarruza memur edilmiştir. Bu alayın da taarruzu ileri- lerken manevranın bitim saati gelmiş olduğundan harekât saat 15 de mihayet bulmuş ve verilen emir Üüzerine - kıt'alar ordugâhlarına çekilmişlerdir. Askeri harekâtın hulâsası: Bugünkü cereyan eden ha- rekât esnasında kırmizi - ve mavi tayyareler avcı tayyare- leri himayesinde hasımlarını bombalamışlar ve yer muha- rebesine iştirak etmişlerdir. Diğer günlerde olduğu gibi bugün de Atatürk sabahtan itibaren manevra - harekâtını yüksek bir alâka ve dikkatle takib buyurmuş ve Atatürkün yanlarında subay ve erlerin heyecan ve şevki bir kat da: ha artmıştır. Ordumuz geceli gündüzlü devam eden bu manevrada yüksek bir küdret ve kabili- yet göstermiş ve bu kabiliyet başta Atatürk olduğu halde bütün büyüklerimizi ve ecnebi misafirlerimizin kıymetli tak- dirlerini kazanmıştır. Atatürk, bindirilmiş piyade alayının taarruz — harekâtını tetkik — buyurduktan — sonra veda ederek ayrılmış — ve bu ayrılış esnasında orduya teşekkür ve selâmlarının iblâ- gını Mareşala emir buyurmuş- lardır. Edirne, 21 (A.A.) — Ec- nebi misafirler heyeti bu sabah saat 8 de otomobillerle Te- kirdağından bareketle Lülebur gaz, Babaeski, Havsa yolla- rından geçerek saat 11,15 de Edirneye varmıştır. Heyet, Lüleburgaz, Baba: eski ve Havsadan geçerken başlarında kaymakamlar ve jandarma kumandanları olmak üzere bu şirin kasabalar halkı taklar ve bayraklarla süsledik- leri kasabalarının sokaklarını, evlerinin pencerelerini doldur- muşlar ve kahraman ordunun sayın misalirlerini candan al- kışlar ve yaşa hoşgeldiniz ava- zelerile karşılamışlardır. Edirne şehrinin methalinde heyetten biraz evel muvasalat eden Mareşal Çakmak, Örge- neral Altay ve birçok gene- raller, Amiral Okan- ve biraz evel tayyaresile Edirneye gi- dip tayyare karargâhında biz- zat General Dirik tarafından karşilönmiş olan tayyareci Sa- biha Gökçen de hazır olduk- ları halde heyeti Trakya mü- fettişi umumisi General Kâ- zım Dirik, Edirne valisi, mev- ki kumandam, belediye reisi emniyet direktörü, mülettişlik, vilâyet ve belediye erkânile şehir ve vilâyet meclisi aza: ları karşılamış, muzika ve as- ker kıt'aları ihtiram resmini ifa etmiştir. Karşılama esnasında otomo: billerinden inen heyet erkâm biraz yürüdükten sonra tekrar rar otomobillerine binmişler ve baştanbaşa donanmış ve hınca hınç dolu olan şehrin sokaklarından geçerek halkın kesilmiyen alkışları âarasında vilâyet nümune fidanlığı bah: muvasalât etmişlerdir. CT | Bugün muazzam bir geçid resmi yapılacaktır Bir müddet istirahatten sonra General Kâzım Dirik burada kendilerine büyük bir ziyalet vermiştir. Ziyafetin — sonuna doğru Trakya Umumi müfet- tişi General Kâzım Dirik şu nutku irad etmiştir: Büyük misafirlerimiz, Günlerdenberi Trakyayı dol- düran büyük sempatiniz kül- tör âbidelerinin yüksek - bir kolleksiyonu sayılan Edirne- mizi de içine almakla pek çok sevinmiş bulunuyoruz. Trakyanın ekonomi ve ba- yındırlık hayatının ana hatla- rından kısa panoram çizmek ve hiç unutulmıyacak - olan ziyaret hatıralarınızı müsaade- nizle bu suretle de genişlet- mek isterim. Türkiye Cumhariyeti rejimi- nin iz ve şevki ile yaşayan büyük millet ve memleket plânlanmış bir kalkınma ha- reketinin içindedir. Atatürkün açtığı barış ve milletle arasın- da sempati devri Türk mille- tinin bariz harcketlerine sem- bol olan yeni bir çığırdır. Bu ümumi harcket içinde çalışan Trakya dört nehrin suları ile Akdeniz, Karadeniz ve Marmaranın tabiat güzel- liklerile bezenen toprakları kültür, ziraata ve hele çeşitli hayvancılığa çok elverişlidir. Yuvarlak hesap 30,000 kilo metre murabba olan bu saha- da İstaubulu Avrupaya bağ” byan (280 kilometre büyük tu- ristik beton asfalt yolumuz iki sene sonra 1939 da bitmiş | olacaktır. Devlet demiryollari - ile denizyollarının yeni ve ucuz tarifelerile mallarımız iÇ ve dış piyasaya sürülmektedir- Lüleburgazda her cins tohum” ların seleksiyonu için devlet tohum ve üretme çıftliği açık — mışlır. Hayvan seleksiyonu için de Çorlunun Muradlr nâ: bhiyesinde devletin aygır ve inek dep 6 arı modern bir taf?" da çalışıyor. Bundan başka vilâyetlerin d€ temizkan damızlıkları ve umu” mi müfettişliğin tay ve boğa büyütme çıftliği vardır, ayrıct köy zümrelerinde aşım durak” ları yapılmıştır. Kaç çi busene açılıyor. 100,000 ton pançar ııley’ Alpullu şeker — fabrikasını? — umuümi ziraate dahi yardım V€ — hizmeti vardır. Bu fabrikanıt — Sarımsaklı çiftliği ham tohutt — yetiştirmeye ve ayrıca cin* j hayvancılığa hizmet ediyv' Devlet çiftliği gibi Sarım: çiftliği dahi Aayrıca iyi citf ?.' hayvan yetiştirmek — için kld roları büyütülmüşlür. Ziraatte selektör makinelt” rine yer verilmiş ve dcvldf 4 bir çok merkezlere gönd! miştir. Umumi ziraat arı hububattan başka kuıyld denilen ve dünya piyııınl* iyi tutulan temiz mahsulümü? vardır. Üç senedenberi Y'd pamukçuluk - tecrübeleri müs” — bet bir şekilde yapılmış oluP Trakya cinsi adıyla bir döl alınacaktır. , Tütüncülüğümüz de iyidif Tekirdağında bir şarap kamız vardır. Bunun gibi bif çok yerlerde ve ıdılınnıl* hususi şarapçılık — vardır. çük kurslara çok kıymet vefi' — Sonu 5 inci ııw v