ğ l Efsane değil, hakikat! Kadınsız ada! Zavallı Amelia Erhart bu adaya uçmuştu, fakat kayboldu. ——— | Gitseydi, Amerikan fethini tesbit eden yirmi atlet genç de, gökten yere inen bir kadın göreceklerdi Hakikati ararsanız cihamn hiçbir tarafında Hovland adlı bir ada mevcud değildir! Fa- kat Okyanusların en göze iliş- mez bir yerinde mini mini ve — kırmıziı mercan - yığınlarından teşekkül etmiş bir Atol fortası sudan müteşekkil küçük ada- — cık) vardır ve karalardan 4000 — kilometre uzaktadır. Bu adacık 3-4 kilometre mühite maliktir, ve Amelia — Erhartın bulması imkânı pek az olacak kadar mini, minidir. Yakın zamanlara kadar hiç- — bir kimsenin aklına gelmiyen Hovland adı, artık malüm ve bir dereceye kadar meşhur olmuştur! Çünkü Okyanus de- ' nizinde askeri tabiye cihetinden mühim bir yerdir; daha doğ- rüsü bu ucuü, bucağı — bülün- maz denizlerde yegâne istinad noktasıdır! Bu Atol ilk defa olarak | kaptan Neker tarafından 1842 de ziyaret edilmiştir. Kaptan Neker, burasını aramakta ol- — duğu defineler adası sanmış- mıştır. Kaptan Neker eski korsanların servet sakladıkları —bu esrarengiz adayı aramak- taydı. Küçük bir araştırmadan sonra, bu Atolun aradığı esra- | rengiz ve defineler adası ol- madığını anlıyan kaptan Ne- ker, burada fazla durmamış gene açık denizlere yelken aç- Mıştır. Masamafih bu adada mil- — yonlarca deniz kuşu ve mil- yonlarca frank kıymetinde Gu- ano denilen kıymetli gübre vardı. Açıktan servet kazanmak istiyen bu adadaki guanoyu “çok çabuk - kaldırmışlar fakat bu çapulcu insanların mevcu- | diyeti, kuşlara bir daha dön- mek üzere adayı terkettir- miş ve bundan sonra insanlar A_'dı adacığa uğramaz olmuş- lardır! Bu vaziyet te 1890 senesine doğru doğmuştur. Mari Erhart da bu adayı sancak 1935 te nazarı dikkate mıştır. Bahrimuhiti Atlasinin iki sahilini biribirine bağla- Mak için en kısa ve emin hava yolunu ararken bu ada üzerine büyük ümidler kur- imuştu. (1) | Sizli Cihangir Nakleden: F.=mııddln Bınllnlu | | mıştı; aşk yolundaki ilerleyişi, B 20 — gelip gidemeyiz!. Bize mza bir yüva lâzımar k! demişti. İşte, general Mars son ola- tak Lidya ile görüştüğü — yu- H bu süretle — hazırlamıştı. ) ikisinde de birer anah- r vardı. Lidya sevgili kitab- rını ve bibelolarını buraya letmiş, firsat — buldukça İgin aşk saatleri yaşıyor- dı. Bıı aşk saatleri, general Marsın hayat ve hareketleri ünde derin izler - bırakı- SO G R İ R. Hırsızlık Keçecilerde Cephane soka- gında bakkal Mehmed - oğlu |Cemile: İbrahimin — dükkânına — giren biri 11 ve diğer ikisi 9 ya- şında İsmail, Rifat ve Salih adında üç çocuk, bir - çinko ve dört porselen tabak- aşır- mışlar, bunları satarlarken tu- tulmuşlardır. Dolandırıcılık Tabak Ahmed çavuş na> mina bir tezkere yazarak Bal- cılarda kanduracı Kâmil Fev- ziden beş “lira dolandıran İsmail oğlu İbrahim yakalanmıştır. Sarhoşluğun sonu Feyzullah — oğlu — Zekeriya adında biri, beraberce “rakı içtiği arkadaşı Osmanı sarhoş- lukla — demirle bıçın_d_ı_n ya- ralamıştır. " Taşla yaralamak Eşrefpaşada — Kavaklıpınar İzi hâlâ bulunmıyan Amelia Erhart Fakat bu sırada vaziyet si- yasi bir safhaya girmiştir. Birleşik Amerika hükümeti ticaret müsteşarı B. Miller bu adacığın ehemmiyetini ve sa- hipsiz olduğunu nazarı dik- kate almış ve adaya Havai adalarından bir heyeti seferi- ye göndermiştir. Bu süretle yirmi kadar atlet genç bu adacığa — yerleşmişlerdir. Bu yirmi genç adada Amerikan bayrağını — dalgalandırmakta- dırlar! Birleşik Amerika hükümeti adacığın resmen Amerika me- ikine ilhak edildiğini bil- dirdiği zaman, — İngilizler - ve Japonlar mühim bir fırsat ka- çırmış kadar müteessir olmuş- lardır! Fakat iş işten geçmiş ve Bahrimuhiti Atlasi merkez iskelesi Birleşik Amerikalılar tarafından tesis edilmiştir! İşte, 1935 senesindenberi | bu küçük atolda palmiyelerin gölgesinde beş ön ahşab bi- na mevcuttür ve yirmi kadar genç yaşamaktadır. Fakat bu adada hiçbir. kadın yoktur. Bu ada halkı, Mari Erhardın geleceği haberinden çok mem- nun - kalmışlardı. Bu sayede ada, kadın yüzü görmüş ola- caktı. Fakat heyhat... Mari Erhart emeline muvaffak olamadı ve Hovland adası da kadın yüzü göremedi. () Bu kudin, geyenlerde kay: | | | bolan 've hâlâ - bulunamıyan kadın tayyarecilir. yordu. Hele bir gün, kadınır ağuşunda geçen genç bir iki aşk ve meşe saatinden sonra, general Mars - evden dışarı çıkarken durmağa ve elini almna götürmeğe mecbur kaldı: — Ben ne oluyorum?, Ben- deki bu değişiklik nedir?. Ben bir makineye kendimi kaptır- mış mütemadiyen değişiyorum! Diye söylendi. Genç zabit Marsın bütün mevcudiyeti artık - sadece bir caddesinde bakkal Mustafayı taşla başından yaralıyan Ali oğlu Mustafa yakalanmıştır. Tramvay kazası Evelki gün Karataşta bir tramvay kazası olmuştur. Vat- man Sabrinin — idaresindeki tramvay arabası, Konaktan Güzelyalıya doğru giderken Karataşta dört yaşında Ferid isminde bir çocuğa çarpmış- tır. Feridin yarası hafiftir. Esrar taşıyormuş Sürmeli sokakta — yapılan silâh araştırmasında Ali oğlu oğlu Muradın üzerinde bir miktar esrar bulunmuştur. Ustura ile hücum etmiş Karantinada — oturan Ali oğlu Yakub, Osman oğlu Sü leymanın aşçı dükkânına gi- rerek usturasını çekmiş aşçının üzerine saldırmış, mü- tecaviz tutulmuştur lli reri Yugoslavya Erkânıharbiye reisi Fransa Harbiye Nazırını ziyaret etti Belgrad, 13 ( Radyo ) — Pariste bulunan Yugoslavya büyük erkâmharbiye reisi Ge- neral Nediç, bugün öğleden evel beraberinde Yugoslavya- nın Paris elçisi B. Suriç ol- duğu halde meçhul asker abi- desine giderek bir çelenk koy- muştur. Merasimde Paris ku- mandanı General Göro ve ve *Lidya, dan ibaret olmuştu. Günler, haftalar ve aylar, se- | B b hei ö Alp kıt'asından bir mülreze bulunmuştur. General Nediç, öğleyin Ge- neral Gamelin tarafından şe- refine verilen “ziyafette hazır bulunmuş ye 17,30 da Fransa Harbiye Nazırı B. Daladiyeyi ziyaret etmiştir. neler geçti; Marsın da Lidya- ya meclübiyeti azami haddini | buldu, general büsbütün baş- ka bir insan olup, çıktı. Maamafih, Marsın havacı- likla alâkası da büsbütün art- mesleki ihtırasını da azami dereceye çıkarıyordu. — Lidya, artık general Marsın — ruhu, heyecanı olmuştu. Lidya ara sıra Marsa: — Beni — cidden — seviyor musun? Diye sorardı ve Martstan da şu cevabı alırdı: — Bilmiyöorum, fakat seni sevmeğe başladığım günden- beri - benliğimin — ikileştiğini — ANADOLU KNR'TTT Ç FN eee Bu genç ve ğul kadın katil mi ÜFEĞG Çanakkalede öldür zengin kadın cinayetten haberim yok,, diyor — Başı T nci sahifede — Bn. Saadet, zevci General Yusufun vefatından sonra Ça- nakkale havalisindeki mühim miktarda emval ve emlâkinin icarlarını almak, onları kiraya verme üzere bizzat Çanakka- leye gitmekte idi. 1932 yılın- da İstadbulda Erenköyündeki köşkünden kalkarak gene Ça- nakkaleye gelmiş, fakat beş gün sonra birdenbire ortadan kaybolmuştur. Bu esrarengiz kaybolüş, — zabıtanın — nazarı Pikkatini celbetmiş, fakat ya- pılan uzün tahkikat hiçbir netice vermemiştir. Nihayet, bu hâdiseyi Ezine komiseri Bay Ziya, beş sene sonra çok güç şeraitle mücadele ederek Bn. Saadetin ortadan kayboluşunu örten esrar perdesini yırtmağa, muvaffak olmuştur. Çanakkalede (Cin ve peri- lerin cirid attığı ev) diye gös- terilen bir ev vardır. Komiser Bay Ziya, bu ev hakkında dönen rivayetlere ehemmiyet vermiş, vaktile burada oturmuş olan Bay Mehmedi bulmuş, evi gezmiş, bazı aruştırmalar yapmış, B. Mehmede aid olan bu evde, ortadan kaybolan Bn. Saadetin mantosile elbi- selerini ve bazı eşyasını bul- müş, bunları alarak Bn. Saa- detin İstanbuldaki çocuklarına ve akrabasına göstermiş, bun- ları suç delili olarak tesbit ettikten sonra Mehmedi sıkı bir isticvaptan geçirmiş ve Mehmed, cinayeti bütün tafsi- lâtile kendisine hikâye etmiş- tir. Mehmedin anlatışına göre, Bn. Saadeti oğlu Niyazile metresi Cemile öldürmüştür. Niyazi, Bn. Saadete aid olan bir dükkânı kiralamak için Bn. Saadeti gece evine davet etmiş ve bunda bir beis görmiyen Bn. Saadet, eve gitmiş, fakat gece orada öldürülmüş. Mehmed, gece uykuda — duydüuğu — gürültüler üzerine derhal aşağıya inmiş, Niyazi ile Cemileyi, Bn. Sa: adete bir mezar hazırlarken görmüş ve onlar, bu hâdise- nin duyulmaması için kendi- sine ricada bulunmuşlar, ce- sedi yanıbaşına gömmüşlerdir. Ku- yunun — yanıbaşında — cesedin kemikleri bulunmuş, fakat ka- fatası bulunamamıştır. Zabıta, şimdi kafa tasını aramakla meşguldür. Mars, aşk ihtirasının verdi- ği azimle çok çabuk — ilerledi ve Ardenyanın canı ve ruhu demek olan başvekil kendisine çok büyük bir emniyet ve hep - birlikte kuyunun | itimad gösterdi ve kendisini | hava erkânıharbiye reisliğine | kadar yükseltti. | Bu yükselis, Lidyada müb- | hem ve garib bir. korku hu: sule getirdi, bunun için, bir gün: | — Ah, korkuyorum, seni | kaybedeğim! | Dedi. General Mars: — Evham... Beni senden ayıracak hiçbir. kuvvet kalma- hissediyorum. Her düşüncem, | mıştır!. her emelim, — her hareketim sade benim değil, seninle be- raber olan benliğimindir. Dedi, Ve, bu şekilde yeniden günler, haltalar, aylar geçti. Bundan bir ay kadar evel, bir komiser Çanakkaleden İz- mire gelerek hapishanede Ce- milenin ifadesini almıştır. Ce- mile; henüz yirmi yaşında ol- masına rağmen şimdiye kadar dört kişinin metresi olmuş, ilk- dostu Haydardan sonra ikinci dostu Emine varmış, on lan Ahmed adında bir ço- cuğu olmuş, üç sene evel İz- mire gelerek Mustafa adında birine metres olmuştur. İzmi- re, kardeşi Hüseyinle birlikte gelmiştir. Hüseyin, şimdi Ti- rede tütün tarlalarında çalış- maktâdır. Cemile, Bn. Saadeti hiç ta- nımadığını, onun öldürüldüğü hakkındaki haberden de ma- lümatı olmadığını, Niyazinin, evelce dostu olan arabacı Eminin kardeşi ve kendisinin kayınbiraderi olduğunu, onunla metres — hayatı yaşamadığım söyliyerek herşeyi inkâr et- mektedir. Çanakkalede evlen- me memuru B. Cemalin evin- de bir gün bir vak'a geçmiş, B. Cemal, komşu çocukların- dan birine balta ile hücum etmiştir. O sırada B. Cemalin evin- de hizmetçi olarak çalışan Cemile, hücum ederek baltayı almış, B. Cemalın bir cinayete meydan vermesinin önüne geç- miştir. Cemilenin söylediğine göre B. Cemal, bundan muğ- ber olmuş, karısının ona ver- diği bazı eşyayı çalınmış gös- tererek iftira etmek suretile hırsızlık suçundan — kendisini mahküm ettirmiştir. Cemilenin, Eşrefpaşada Pazaryeri arka- sında Bn. Melâhat adında bir hemşiresi vardır. Çanakkale- den onün yanına gelmiş ve burada Mustafa adında birile tanışmıştır. Mustafa her hafta hapishaneye gelerek Cemileyi görmekte ve ona birer lira harçlık vermektedir. Cemile diyor ki: — Bana Bn. Saadetin res- mini getirip gösterdiler. Hiç tanımadığım bir kadının resmi olduğunu — söyledim. Benim böyle bir ciftayetle alâkam yoktur. Hatta Niyazinin de... Niyazi ile aramda hiçbir mü- nasebet yoktur. İnsan, koca- sının kardeşi ile nasıl görü- şür... Ve ben katil değilim. Böyle bir vak'a varsa, benim alâkam da yoktur. General Mars, başvekil;u “Niyazi benim metresim değildir, aa 14 Temmuz 937 Beyaz gece üıen Cumartesi akşamı veriliyor. Haftalardanberi hazırlanan Beyaz gece, nihayet cumartesi akşamı kordonda Şehir gazi- nosunda veriliyor. İzmirin gü zide halkı, Beyaz geceyi sa- bırsızlıkla beklemektedir. Fuar dekorasyon heyeti tara- fiından mühim - fedakârlıklarla ve uzün bir. çalışma netice: sinde hazırlanan Beyaz gece, en müşkülpesentleri bile mem- nun edecek mükemmeliyette ve ihtişamda olacaktır. Fransa Kantrola son verdi Londra, 13.(Radyo) — Dün Bay Koörbenin ademi müda- hale komitesine bildirdiği veç- hile bugün Fransız - İspanyol hududlarında kontrola nihayet verilmiştir. Portekizin Londra sefiri dok: tor Monte Hiro, Fransız se- firine, Portekiz hududlarında kontrolun yeniden ihdasına imkân olmadığını bildirmiştir. Berlinde Fransanın bu ha- reketi; vaziyetin vehametini arttıracağı ve B. — Edenin mesaisini müşkülleştireceği tah> min edilmektedir. Bu hareket uzlaşmayı imkânsızlaştıracaktır. Kardinal Paçelli Pariste verilen ziyafet- lerde bulundu Paris, 13 (Radyo) — Kardi- nal - Paçelli, dün Lizyöden Monlizon ve Şartreyi ziyaret- ten sonra Parise gelmiştir. Paçelli Papaya uzun bir telg- raf çekerek seyahati hakkında izahat vermiştir. Paris, 13 (Radyo) — Cum- hurreisi ve zevcesi Kardinal Paçelli şerefine büyük bir öğle yemeği ziyafeti vermiş ve bu ziyafette birçok sefirler ve si- yasi rical yer almıştır. Öğleden sonra, Paris bele: diye dairesinde Kardinal şe- refine bir resmi kabul yapılk: mıştır. Pariste Lokantacıların grevi devam ediyor Paris, 13 (Radyo) — Otel ve mümasil müesseseler müs tahdemin sendikası Vağram salonunda bir içtima yapmış ve Ögrevin devamına — karar — vermiştir. Bu akşam büyük bir miıinı yapılmıştır. Vaziyette şimdili hiçbir tahavvül yoktur. Açık muhabere Kemalpaşada Hükümet cad: desinde zahireci Salâhaddifi Onura: Gönderdiğiniz mektubu Vir lâyel makamına tevdi ettik. Yazı işleri müdürlüğü benziyordu. Başvekil, Hava Erkânmıhar- davetine icabet ederken vü- | biyesi reisinin gözlerinin içint cudsuz, ruhsuz, sadece — “Lid- ya, ya merbut bir aadamdan başka birşey değildi. Başvekâlet dairesinin yanın- daki odaya hapsedidiği za- man da yine bundan başka birşey değildi. Nihayet — kapının anahtarı | çevrildi, içeriye başımı uzatan Hâva Nazın: — Buraya gel! Emrini verdi. General Mars, bu şiddetten | birşey anlamamış gibi nazıra baktı; fakat hiçbir söz söyle- meden kalktı, nazırı takip'ede- rek Başvekilin yanına - girdi; kendisine gösterilen koltuğa oturdu. Bu koltuk salonun ortasın: da ve maznun — sandalyesine bakarak: — Buradan çıktığın zamâp nereye gittin? Diye sordu. General Mars; bu suale uıl_fl cevap verirdi? Gözlerini ön ne eğdi. Başvekil, daha şiddet ke$ beden bir ilade ile: a — Sana cevab vermekliği" emrediyorum. Bedi. a — Hususi yerlerimden bif” sine gittim. a — Nereye?. Nasıl bir yer” — Bu hususta size cevâ yerecek kuüdrete ve - hakkâ malik değilim. Â ' — Bir kimseye nlll"di"' yi — Sonu Var — h a n A aa S P ASA S T ÇB ÇBERESAEEETİTE e /