10 Temmuz 937 İslanbuldaln spor hâdisesi: İzmirliler kırılıp dökülür- ken nerede idiler? Spor derdi meselesi, acaba yeni mi gözlerine çarptı? Geçen hafta Güneş - Gala:- saray maçı, büyük bir spor skandalı halinde geçti. Oyun- cuların futbol sahasında me- şin yuvarlağı bırakarak biribi- rinin gırtlağına sarılmaları ye- tişmiyormuş gibi, iki kulüb taraftarları da saçlarını, bo- yunbağlarını düzelterek — ve kollarını sıvayarak kendi ele- manlarının yanında mevki al- dılar. İstanbul sahasının ufukla- rinda yakası açılmadık küfür- ler, yekdiğerinin suratına in- miyen yumruklar, - biribirine savrulmıyan tekmeler - kaldı. Yani mükemmel bir dayak ve boğuşma müsabakası oldu. Gözümüzle görmedik, fakat İstanbul refiklerimiz meydan- dadır: Yazılar ve resimler, hep bu intibalarla dolu.. Fakat işin garib ciheti bu mücadelenin, memlekette san- ki spor davası ve hastalığı yeni başlamış gibi birdenbire gazetelere geçivermiş olma- sıdır. Bir gazete, diğer gaze- teyi; “halkı ve oyuncuları yek- diğerine kapıştırmakla,, itham ededursun, diğeri de böyle birşeyin tamamile gayri varit Olduğunu söylüyor.. Fakat bir aralık, başmuharrirler de or- taya çıkıyor. — Memleket, gençlik, spor, teşkilât ilh... Diye diye sütunlar karalı- Yorlar. Evet, sanki memlekette Müzminleşmiş olan spor der- dini ancak yeni gormuşlı—r O gün, Haşimin bacağı kı Masaydı ve birkaç kişi dövü- $üp sövüşmeseydi, spor me- delesi namına ortada birşey Olmıyacaktı. Ortalık “gül gü- listan, olacaktı. Bu ciheti bil- lassa işaret etmeği faydalı luyoruz. Çünkü yazımızın dt kısımlarında bunu mevzu- hs edeceğiz. Gene ayni mü- hakaşa bize gösteriyor ki, or- ada hakikaten fikir ve pren- Sip dahilinde ve bütün genç- ı'h şamil bir samimi hareket il, doğrudan doğruya ga- İtte ve kulüb kaprisleri var- lir, Çarpışan bunlardır. Her Yazı, mutlak bir kulüb veya “mayül zaviyesinden yazılmış- * Her tenkidin arkasında bir K Razetecilik gayreti de vardır. zim gıbı meslek erbabı, bunu iyi bilir.. Amma siz diyeceksiniz ki: — İstanbulda şöyle, böyle Muş.. Bundan size, bize ne? Fakat biz böyle düşünmü- z. Bu noktalar İzmiri de alâkadar eder. Evvelâ hemleket sporu namına konu: ş"?or Elbette ki bu mevzu trinde söz söylemek hakkı, ı'“! İstanbula verilmiş de- '!q; Bu mevzu üzerinde ehi ferah konuşup münakaşa biliriz. Bu birl. ı'k'llı:ııı ki yazımızın asıl ulldını teşkil etmektedir - k...dıhı entressan geliyor. bul sahasında bir kavga ::— ? ve bir oyuncu yaralan- olı Matbuat ehlinin meslek Jç Femleket gayreti ile genç- haj Tühabbeti bundan sonra iş. İyi amma, sora- maz mıyız, İzmirli ve Ankaralı sporcuların kolu, kafası, ayağı, beli İstanbul sahasında kırı hirken, niçin susmuşlardı, niçin o hâdiseleri de bir gençlik ve spor işi telâkki etmemiş- lerdi?. Değil mi ya?. Doğanspordan Hakkı biça- re, çenesini tutarak, hâlâ ve hâlâ doktor doktor, hastane bastane dolaşıp durmadadır. Zavallı Fethi de keza İstanbul sahasında kırılan bacağını sü- rtüklemektedir. Bunlar da Ha: şim kadar memleket çocuğu- durlar. Bunları da, işte o bo- zulan spor ruhüu çarpmıştır. Haşimden ne eksiklikleri var bunların? Keza, Ankaranın en mühim iki elemanı da milli küme maçı denilen devamlı meydan muharcbelerinin malül gazileri arasındadır. İstanbulun © meşhur. spor muharrirleri, © meslekdaşları- mız, o zaman neredeydiler?. Mesele kendi aralarında ve İstanbul — çocukları aleyhine bir inkişaf gösterince, hepsi de kemali hararetle ve hab- beyi kubbe yapa yapa ortaya çıkıyor, — fakat diğer — şe- hirler ve onların sporcuları- nın vaziyet ve hakları olunca koskoca deveyi topal bacaklı karınca — haline - getiriyorlar. İşte bu son meselede de v ziyet aynen bu olduğu içii münakaşaların zerrece samimi olmadığını söyliyebiliriz. Mev- zu hakikaten vaziyetine — intikal takdirde elbette ki bizim de ileri şürecek - fikirlerimiz bu- lunur »e — Kardinal Paçel İçin Fransada büyük me- | rasim yapılacak.. Paris, 9 (Radyo) — Vatikan | Hariciye Nazırı Kardinal Pa- çel, yarın (bugün) Lijyo şeh- rine muvasalat edecektir. Frransız hükümeti, Kardinal Paçelin bir kral gibi karşılan- masını emretmiştir. İstikbal merasiminde bir pi- yade fırkası, bir süvari alayı ve muhtelif müfrezeler hazır bulunacaklardır. Vatikan Hariciye Nazırının muvasalatında 21 pare top atılacaktır. Bir Fransız filosu Japon sularına vardı Tokyo, 9 (Radyo) — Ami- ral (Leviko)nun kumandasın- daki Fransız filosu, Japon su- larına vasıl olmuştur. Fransız Amiralı, (Lamot Pike) torpi- dosunda Japon Bahriye Nazırı Amiral (Yonay) şerefine bir ziyafet vermiştir. Deniz müzakereleri yakında sona erecek Londra, 9 (Radyo) — Rus- ya, Almanya ve İngiltere ara- sında başlıyan deniz müzake- releri, hararetli surette devam etmektedir. Bu müzakerelerin, yakında sona ereceği söyleni- yor. Yeni itilâlnamede, üç devlet, yapacakları harb ge- milerinin miktar — ve tonajımı | Aw gelen, genç Türk sporunun | ederse o | ANADOLU . Bir hatıra Taopkapı sarayı müzesi mü- dür muavini İzzet Kumbaralar, toprağa göçtü. Kendisile bir defa konuşmuştum - ve ondan epeyce istifadem olmuştuşEser- lerinden birkaç tanesini de vermek nezaketini esirgeme- mişti. Ölümünü, derin bir acıle gazetede okudum. Cum- huriyet, ona yarım sütundan fazla bir yer ayırarak tam bir kadirşinaslık göstermiş.. Merhumun, “Kavukların ta- rihi, adlı eserini, İstanbuldan dönerken vapurda birine gös- miştim. Daha doğurusu, ben okurken gelip sormuştu. Eserin ismini görünce: Sizin kafanız kavuklu -dedi- öyle olmasa böyle zırva şeyleri okumazdınız. Muhatabım, bu şehrin ileri simalarından bi- riydi. Onu siz de tanırsınız. Babadan şöhretli, zengin, kalontor birşey. Böylelerine kıymet verme- diğim için, hiç sesimi - çıkar- mamıştım. Dün, gazetede bu havadisi okurken, o genç zer.- gin geçiyordu. Çağırdım: — Gel -dedim: bir. kahve içelim. Kâr, kârdır senin için.. Geldi, oturdu. Kahveyi 1s- marladık. Ölüm haberini ona gösterdim. Baştan aşağıya ka- dar okudu: — Allah rahmet eylesin. Fakat bunu bana neden gös- terdin? Yüzüne baktım: — Hani -dedim- şu, İstan: bul dönüşünde, - elimde “Ka- vukların tarihi, diye bir eser görmüştün de alay etmiştin | ya — Evet?, İşte o eserin sahibi? — Yaaaaal... Fakat maksa- sadını anlamıyorum. — Bak, sana söyliyeyim: Bu adam öldü, kara toprağa göçüp gitti. Bütün gazeteler, sütunlarla ondan bahsediyor. | Yarın, öbür gün..... — Noeye sustun, devam et- sene? — Baban ölecek, arkasından sen de öleceksin. — Tabii öleceğiz. — Fakat sizin arkanızdan böyle yarım sütunla bahsedil- miyecek. Yazılsa bile beş sa- tır.. Hem de parası peşin ola- rak.. Yani, anla ki, kıymet, içi para dolu kasada değil, içi bilgi ve fazilet dolu kasadır. Gördün mü “Kavukların tari- hi, nin kavuklusunu? Çimd'k Mütalea yürütmüyorlar Roma, 9 (Radyo) — İtalya mehafili, — Fransada — tatbik mevkiine giren yeni mali pro- jeler hakkında mütalea der- meyan etmekten çekiniyorlar. Yeni projelerin liret için bir tesir yapmıyacağı söyleniyor. Rumen subayları Torinoda Torino, 9 (Radyo) — Fran- saya gitmiş olan 21 Rumen subayı, bugün burâya gelmiş- ler ve İtalya askeri müesse- satını gezmişlerdir. İsviçreye gidecek Almanlar Berlin, 9 (Radyo) — İsviç- reye gitmek - istiyen Alman- daha evel biribirlerine bildir- mek mecburiyeti mevcuddur. ların, yalnız dört yüz mark dö- viz almaları tekarrür eylemiştir. Ana katili Ağırcezaya verildi Küçük Kemal idamdan kurtulacak mı? .—— Sayfa $ B. Nöyrat Yakında Londraya gidecel c ee Çorabım yamarken tabancayı an- | nesinin göğsüne ateş etmiş Anası Bayan Hediyeyi Ke- çecilerde tabanca kurşunile öldüren Mehmed oğlu 13 yaşında Kemal hakkında sor- gu hâkimliğince yapılmakta olan tahkikat neticesinde Türk ceza kanununun 45 inci mad- desinin birinci fıkrasına göre muhakemesinin — yapılmasına Ağırceza — mahkemesine sevkine karar verilmiştir. Türk ceza kanenunun bu maddesi ölüm hakkındadır. Okurlarımız, bu vak'ayı ha- On üç yaşındaki Ke- mal, anası Hediyenin aile oca- ve tırlar. ğından ve babasinın yanından | kaçarak Çolak Hüseyin adın- da birile yaşamağa başlama- sına tahammül edememiş, gi- dip kendisine, eve dönmesi ve namuskârane bir hayat ge- çirmesi için rica etmişti. Fa- kat Hediye, oğlunun bu tek- lifine kulak asmamış ve Ço- lak Hüseyinle metres hayatı yaşamakta — devam — etmişti. Bundan mütcessir olan küçük kahvede - biriktirdiği günde- liklerinden üç İira ile bir ta- banca satın almış ve çorabını yamatmak maksadile — anası Hediyenin oturduğu eve gitmiş: — Şu çorabı yama! Demiş, anası çorabı yama- dığı sırada birden tabancasımı çekerek anasının göğsüne ateş etmiş ve onu yaralamış, kaç- mıştı. Biraz sonra yakalanan Kemal: $ — Bu namus meselesidir, tahammül edemedim, onu öl- dürmek — istedim, — öldü mü, ölmedi mi? Demişti. Kemal, ana katili olmak itibarile Türk ceza kanununun idama aid maddesine göre, Ağırceza mahkemesine veril- miştir. Fakat suçu işlediği sı- rada 11 yaşını bitirmiş, on beş yaşını ikmal etmemiş olduğun- dan idam cezasından kurtula- cağı tahmin edilmektedir. Kemalin muhakemesine, ya- kında Ağırcezada mevkufen Kemıl çırak ıılırık çalıştığı | bışlanıcıktıı İki otomobil arasında ezilen jandarma Müddeiumumi, heriki şoförün mahkümiyetini istedi Kasden katil teşebbüsü Sıdkı y;ı.l;alandı, adliyeye verildi Karşıyakada Yamanlar suyu tesisatı mühendislerinden B. Yusuf Rusloyu öldürmek kas- dile silâh atan Erzurumlu Ma- hir oğlu Sıdkı vak'adan sonra kaçtığı için uzun zamandan- beri zabıtaca aranmakta idi. Hâdise esnasında Sıdkının at- tığı tabanca kurşunu, Mühen- dis B. Yusufun pantalonunu delip geçmişti. Zabıta; Sıdkıyı yakalamış ve adliyeye vermiş- tir. Sıdkı derhal tevkif edilmiş, evelce hakkındaki tahkikat ik- mal edilerek Ağırceza mahke- mesine verilmiş olduğu için muhakemesine yakında başla- naçaktır. Fevzipaşa mahallesi Susuz kalmıştır Dün, Fevzipaşa mahallesin- de oturanlardan İbrahim Sön- mezişik imzasile aldığımız bir mektubda, Fevzipaşa — mahal- lesinin, günlerdenberi susuz bulunduğu halkın, su tedarik etmek üzere civar ma- hallelere baş vurduğu — yazıl- makta ve şikâyet edilmekte- dir. Bu mahalledeki suyun, belediyeye aid olduğu ayrıca kaydolunmaktadır. Alâkadar- ların nazarı dikkatini celbe- deriz, Meslekt tedkikler Şehrimiz Tecim Lisesi mü- dürü B. Nail Esin bir buçuk ay mezuniyetle Avrupaya git- miştir. Muhtelif memleketler- deki Tecim Liselerinde ted- kikler yapacaktır. ve Menemen - İzmir arasındaki yolda; idarelerindeki otobüs ve kamyonları biribirine gayet | yakın bir şekilde sevkederek otobüsün çamurluğu üzerinde bulunan jandarma B. Ahmedi ezdirmek suretile öldürmekle maznun şoför Alman Mehmed ile İbrahimin şehrimiz Ağır- ceza mahkemesindeki muha- kemelerine dün devam edil- miştir. Bu celsede, hâdise ye- rinde keşif yapmış olan mü- hendisler -tarafından verilmiş olan rapor okunmuştur. Bu raporda; kazanın münhasıran şoför İbrahimin dikkatsizliği yüzünden ileri geldiği ve diğer şoför Alman Mehmedin alâ- kası bulunmadığı bildiriliyordu. Müddeiumumi muavini B. Şevki Suner, iddiasını serde- derek her iki şoförün hâdisede alâkası bulunduğunu söylemiş ve her ikisinin ölüme sebebi- yet vermek suçundan mahküm edilmelerini istemiştir. Maznun- ların müdafaaları için muha- keme, başka bir güne bıra- kılmıştır. V. Nafıa müdürü İstanbulda öldü Hastalığı sebebile mezuni- yetle tedavi için İstanbula gi- den Vilâyet Naha müdürü B. Turhanın, bir ameliyatı mütea- kıp oldüğünü teessürle haber aldık. Çok genç ve çalışkan bir mühendis olan - B. Tur- hanın feci ölümü kendisini tanıyanları fevkalâde müteessir etmiştir. Kederdide ailesi hal- kına taziyetlerimizi sunarız. Ziyaret Şehrimizde bulunmakta olan İktısad Vekâleti Standardizas- yon mütehassısı Dr. Bay Bade ile Vekâlet başkontrolörü Bay Hakkı Nezihi, dün vilâyette vali Bay Fazlı Güleci ziyaret etmişlerdir. Von Nöyrat Londra, 9 (Radyo) — giltere Hariciye Nazırı Bay Eden, Almanya Hariciye Na- zırı Bay Nöyratın, yakında Londraya geleceğini söyle- miştir. Londra, 9 (A.A.) Çemberlayn söylediği bir nu- tukta Fon Nöyratın Londra seyahati meselesinden bahse- derek demiştir ki: —Maattcessüf evelce karar- laştırılan ziyaretin tehirini icab ettirecek hâdiseler zuhur — et- miştir. Fakat hükümet adam- — ları arasındaki şahsi temas- lara büyük itimadım vardır. Edenin Von Nöyrat ile doğ- rudan doğruya görüşmelerini mümkün kılacak yeni bir fır- sat zuhur edebileceği hakkın- — iştirak — da izhar ettiği ümide ederim. Franko İngilterenin i muzaharetini istedi 4 Londra, 8 (A.A.) — Havas Ajansının muhabiri bildiriyor: Portekizin — Londra Monteiro general -Frankonun Londraya verilmek üzere Sa- lazara tevdi ettiği bir tırasını Edene vermiştir. Öğrenildiğine göre bu muh- tırasında general Franko, İse © panyanın ihyası için Büyük — Britanyanın iktısadi ve mali — İn- | Bj sefiri muh- | muzaharetini temin etmek üze- — re Londra ile bir detmek - istediğini bildirmek- tedir. İngilterenin bu — muhtırayı almış olduğunu — bildirmekle iktifa edeceği tedir. Bu muhtıranın huüsüle ge- tirdiği müsaid tesirin Sala- mankanın notasile kısmen zail olduğu kaydedilmektedir. Sa- lamanka - tarafından — verilen notada hükümetin muharib — olarak tanınması istenilmekte ve bu hakkını vermek istemi- — yen hükümetlere kârşı iktısadi mukabeleibilmisilde — buluna- cağı hatırlardadır. Bazı siyasi müşahidler nik- bin davranmakta ve yılundı İspanyadaki gönüllülerin geri alınacağı, bundan sonra da vaziyette mühim bir salâh ha- — sıl olacağını beyan etmck'e- 4 dirler. Dünya Sürat rekorunu kırmışla: Roma, 9 (A.A.) — Musso- — lininin uçuş muavini yarbay Atillio Bizeo ve Duçenin oğlu mülâzim Bruno Mussolini dün — iki bin kilo lüzumlu hamuleyle — 1000 kilometreye aid dünya sürat rekorunu kırmışlardır. — Elde ettikleri sürat saatte 423 kilomete 618 metredir. Uçuş mahdud . bir daire dahilinde — Eski rekor 380 yapılmıştır. kilometre 172 metre olup 1935 senesi Eylülündenberi Bııeoyı Z ııd hulıınmıhırhr itilâf ak- — zannedilmek- — kaydedilmekte — olduğu — ———