YAleviler aslen Türk'tür | Vali ve Parti başkanımıza açık mektup | zmir'in spor haysiyetini ahılıye Vekilimiz Bay Şükrü Kaya nın Ada-| kurtarmak elinizdedir |». akşamki program | a'da verdikleri önemli söylev Dreda — B | — Başı T inci sahifede — | asırlarca kanile, tarihile, kül- | türile öz bir Türk kütleden | uzak bulundurmuş olan zihni- | yetinin mahkümiyetini bu top- lantıda ilân ettik. Salonu dolduranların yarısı- | ni saltanat cehaletinin mana- osız bir mezhep davasının ad- Tarının başına bir Arab keli- mesi ilâve ettiği ve ırkdaşla- rımızdan mürekkep gurup teş- kil ediyordu. Bay Şükrü Kaya kendisini / sabırsızlıkla bekliyen bu mü- | nevver ve değerli insan kütle- sini tatmin için derhal konuş- maya başladı. Evvelâ iktısad | ve kültür bakımından büyük bir merkez olan Adana'ya / geldikten sonra Adana'lılarla bir konuşma yapmak hususun- gdı duyduğu arzuyu ifade eden vekil bu konuşmalarının esa- Osını bittabi politika işleri de dahil olduğu halde memleketi alâkadar eden iktısadi ve kül- türel işler olduğunu söyledi. Ve herşeyden evvel teşkilâtı çwîye kanunundaki son de- - gişikliğin ve partimizin altı “ümdesinin ana yasamız da geç- mesinde görülen lüzum ve | faydaların nelerden ibaret ol- Oduğunu izah etmekte büyük | fayda görecelerini ilâve ettiler. | — Bu hususta çok değerli ve | ikna edici tafsilât veren Vekil | altı ümdenin Kanunu esasi- /|mize geçmesindeki lüzumu “göyle ifade ettiler: V Bu umdelerin Kanunu —ıîuıııe geçmesi — bilhassa idaremizin ve ideallerimizin ınunlarımıza tevaluk etmesi kusunda samimi arzu ve | derin kanaatlardan doğmuş- » Her işde olduğu gibi unda da samimi olmamız mdır. Her yapacağımız “yeniliğin kanunlarımıza uygun olması icap eder. İşte bu sa: mimi düşünce ve derin kana- atlardır ki Partimizin altı um- &ıiııi Ana yasamıza komakta B TELMLA Ha ll( | köşesi: İzmir Halkevi man- dolir, kitara kursları Mandolin ve kitara öğren- mek istiyen halka kolaylık ol- üzere Halkevi'nde para- ız kurs açılacaktır. Kurs Martın 22 inci Pazar- tesi günü saat 18 de başlıya- ndan, iştirak etmek isti- yenlerin, bugünden — itibaren evi'ne başvurarak kayde- leri gerektir. 5 Martın 17 inci Çarşam- ba günü Sosyal yardım komi- toplantısı vardır. $ Martın 17 inci Çarşamba günü saat 17 de Spor şubesi- sin umumi toplantısı vardır. hu münasebetle eski ve yeni hlar ve talepname veren- & vermiyenlerin toplantıya gelmeleri rica olunur. $ Martın 11 inci Perşem: günü saat 17 de Halkevi ershaneleri komite toplantısı vardır. — $ Martın 11 inci Perşembe günü saat 17 de Kitapsaray Soıyıl yardım - toplantısı 5 Mııtm 13 üncü Cumartesi saat 15 de Müze ve Ser litesi umumi toplantısı çe ça zaruret gördük. Birçok - tec- rübelerden sonra altı umdenin memleketimizin bünyesine en uygun prensipler olduğu gö- rülmüştür. Bu sözlerden sonra Parti genel sekreteri, Büyük Türk inkılâbının muvaffakıyet - sırla- rını bilen Atatürk neslinin bu hakikatleri tamamen bildi- ğine şüphe etmediği halde bunun kendi tarafından tekrar edilmenin. sebebi Milletlerin umumi hayat ve mukaddera- tına taallük eden ve onun bü- tün bir istikbali ile çok derin- den ve sıkı bir alâkası olan büyük hakikatlerin sıksık ilân edilmesinin daima faydalı ola- cağını tebarüz ettirdi. Mütcakıben altı umdeyi bi- rer birer izah etmiye başlıyan Vekil Kamâlist milliyetçilik vasfından bahsederken mem- lekette dilek itibarile olma- makla beraber din bakımın- dan ayrılık gösteren bazı va- tandaşların mevcud olduğu bu çeşid vatandaşlarımız üzerinde durmanın bizi alâkadar etmi- yeceğini yalnız ırkan, tariken ve kültürel bakımdan Türk oldukları halde bazı sürekli ve yabancı temasların ve mez- hep davalarının tesiri ile ya- bancı bir dil konuşan ırk ve vatandaşlar üzerinde durmak mecburiyetinde — olduğemuzu söyledi ve bunların başında Çukurova'da — yaşıyan alevi Türk'ler geldiğini ilâve ettiler. Vekilin bu husustaki sözle- rinden zaptedebildiğim mühim kısımları aşağıya koyuyorum: *Bu Türk'ler alevi oldukları için bilhassa sünni hacıların, kadıların husumet ve garazle- rine uğramışlar ve mezhep husumeti onları büyük Türk camiasından ayırmağa, uzak tutmağa saik olmuştur. Hal. buki tarih gerek Lâzkiye ge- rek Hatay ve gerekse Çukür- ova'da bulunan Alevi'lerin öz Türk olduklarını itiraz kabul etmez bir şekilde göstermek- tedir. Nitekim Akçakoyun aşi- retleri gibi Türk oldukları halde Türk'çe — konuşmiyan Türk hükümetler - vardır. Bu Türk'ler bazı uzun süren ya- bancı temasların neticesi olarak Tisanlarını unutmuşlar ve arap- ça öğrenmişlerdir. Hattâ bu- gün konuştukları dilin yarısı Türk'çedir. Biziu. soyadını ka- bul etmediğimiz zamanlarda bile onların aile adlarının öz 'Türkçe olduğunu görürüz. Çukurova Alevi'lerinin Türk- lüğünü isbat edebilecek bur- hanların fevkinde ve en önde geleni kendilerinin hissen de Türk olmalarıdır. En karanlık günlerimizde milli mücadelede onların büyük Türk - kitlesile beraber mücadeleye karışarak kan dökmüş oldukları da bu- nu pekâlâ isbat eder. Bu hal onların Türk'lüğünü şüphe götürmez bir şekilde ortaya koyan unsurdur. Salta- nat devrinin kötü ve yobaz zihniyetlerinin kendilerini biz- den uzak tutmiya - çalıştıkları bu kan kardeşlerimizle aramız- da hiçbir fartk olmadığı halde böyle bir ayrılığı mevcutmuş gibi göstermek istiyen dar, kötü, cahilâne zihniyeti or- tadan kaldırmak - için herşeyi yakmaya kendimizi mecbur H saymalıyız. Çünkü böyle bir ayrılığın ciddi ve ilmi sebep- lere müsteniden mevcud ol- duğuna inanmak değil onun var olduğu hissini vermek bile bizim için, bizim milletçilk ve halkçılık zihniyetimiz için bü- yük bir ayıp olur. Vekil bu sözlerden sonra kanunu esasimize koyduğumuz diğer umdeleri izah etmiş ve müteakıben memleketin dış ve iç vaziyeti hakkında dinleyici- lere derin bir ferahlık ve em- niyet veren izahatta bulun- muştur. Memleketin politikasına dair söylerken Hatay meselesine temas edön Bay Şükrü Kaya, Hatay ana yasasının Milletler sosyetesinde münakaşa edil- mekte olduğunu, yalnız son günlerde Suriye matbuatının aleyhimizdeki neşriyatının üze- rimizde hiç te iyi bir tesir bırakmıyacak şekil aldığını ve bu neşriyatın iki memleket arasındaki dostluk münasebet- lerine halel verebilecek -bir mahiyet almış olmasından Türk milletinin müteessir olduğunu, halbuki Suriye efkârı umumi- yesinin Hatay — davasındaki Türk hakkını teslim etmiş bu- lunduğunu binaenaleyh bizim Suriye efkârı umumiyesinde aleyhimize yaradılmak istenen havanın Suriye'deki bazı parti rekabetlerinin eseri olduğunu kabul ettiklerini ve Hatay'da bulunan bazı ekalliyet unsur- larının bu kötü propagandaya kapılmamaları lâzım geldiğini, nitekim Alevi'lerin ve Çerkes- lerin Türk kardeşlerile anlaş- mış hareket etmelerinden duy- duğumuz memnuniyetin büyük- lüğünü ifade ettiler. İki saat süren ve orada bu: lunanlar tarafından derin bir zevk ve alâka ile dinlenen musahabelerini bitirdikten son- ra Vekil istiyenlerin kendisine sual sorabileceğini ve söz ala- bileceğini söylediler. Bunun üzerine orada bulunanlar ara- sında ve Alevi Türk'lerden Dr. Bay Salim söz istedi. Ve çok heyecanlı bir tonla Alevi Türk'lerin büyük Türk camia- sından hiçbir zaman ayrı kal- mamış olduğunu, Çukurova Alevilerinin. Yemn'de, Hav- ran'da, Türk'lerle yanyana harbetmiş ve kan dökmüş ol- duğunu ve bu sıralarda bir Çukurova'lı Türk'ün ne ora- larda kaldığını ne de Türk varlığına karşı koyan gayri Türk'lere karşı silâhını seve seve kullanmaktan- içtinap et. mediğini, eğer kendilerinin içinde! yaşıyan imâan ve duygunun damarlarında gezen kanın öz Türk kanı ve duygusu olma- saydı bunun aksi olması lâ- zimgeleceğini ve daha - sonra Milli mücadelede müstevlilere karşı ayni şekilde hareket et- miş bulunduklarını söyledi.Ve yanaklarının üzerinde damlıyan gözyaşları arasında bu büyük hakikati güneş gibi ortaya ko- yan Atatürk'e, Başbakan İnö- nü'ne ve şimdi onların kanaati ve dili ile konuşan Parti ge- nel sekreterine ve Adana'ya geldiği günden itibaren haki- kati müdafaa etmiş olan Balı- kesir mebusu ve eski Seyhan vilâyeti Parti Başkanı Örge Evren'e teşekkür etti. — Başı 7 inci sayfada — İdareciler, kulüp azasının muh- temel tarizlerinden korkuyor, firma gibi, forma gibi teferruat üzerinde ısrar gösteriyorlar. Bir nebze ida- recilik te yapmış bir insan sfatile diyebilirim ki, İzmiz'de kulüp azası » mahdud hakiki sporseverler müs- tesna * kendiami ancak arasıra sa- hada göstermekten öteye kulübüne hiçbir. yardımda — bulunmamıştır. Esasen, ileri hareketlerde, hiçbir zaman topluluğun rey ve mütalcası alınamaz. Çünkü toplalukta mantık ve şuurdan ziyado his hâkimdir, Bugün herhangi bir kulüp azası, kulüpler arasında birleşmeği ancak kendi forma ve firmasının bekası şartile kabul cder. Bu, onun kw- Tüpçülüğünün müfrid bir tezahü- rüdür. Başka birşey beklemek iste- mez. Halbuki, hakikat ve zaruretin bir ifadesi vardır. ki, ona yerine getirebilmek için, histen ziyade başka elemanların “fikrin, aklı selimin, mantığın, maddenin,, 1ö- zünü dinlemek Tâzımdır. Geçenler: de yazmıştım: Formanın ve firmana değiş mesi, ne nankörlüktür veya kudir- nüşinaslıktır, ne de zararlıdır. Fir- ma, dilediği kadar çaşanlı, forma diler şa renkte, diler şu biçimde olsun. Ona sahib olan teşekkül çü- rümüş, todaviye muhtaç olduktan şonra, ne kıymeti vardır onların? Hayatın ve çalışmamın, - şartlarına, icablarına göre, devletler do isim değiştirir, partiler de. Bayrak ve kanunu esasi gibi en kuvvetli eser- ler bile şekil ve renklerini, o güne bâkim veya istikbale aid fikirlere ve bâdiselere pekâlâ terkedebili- yorlar. Asıl olan tekâmüldür, kuv- vetli olmaktır, her zaman yaşamak ve yükselmek - kabiliyetine —mali. kiyettir. Binaenaleyh, — temiz olmakla beraber hakikatte dar ve havasız, yani hayatiyet vermiyen bir silhmi- yet üzerinde ısrarla durmak mana- sazdır: Kulüplerimizi birleştirmeliyiz. Meselede mantıkla beraber tek. nik ve hakikat te ayni safta bulr müyor: MNO AAAT TTi Dr. Selim Serce sözünü bi- tirirken toplantıda hazır bulu- nanlar sanki bir tek kalb ta- şıyormuş gibi bir anda müş- terek ve derin bir imanın yüksek heyecanını gösteren müthiş bir alkış tufanile salo- nu çınlatmışlardır. Dr. Selim'den sonra söz alan Örge Evren Çukurova- nın temiz yürekli, uyanık, mil- Tiyetçi Atatürk çocuklarının hiçbir zaman bu büyük ve milli hakikatten başka türlü düşünmemiş olduğunu ve çok kısa bir zaman içinde mün- deris saltanat devrinin diğer bütün kötü mirasları gibi kara ve yersiz zihniyetinde Çukur- ova çoktan ortadan kalkmış bulunduğunu söyledi. Bu toplantı esnasında alı- nan kararlar şunlardır: 1 — Ana dili, Türkçe'den başka ana dili konuşan Türk- lerin yalnız Türk dili konuşan kardeşlerinin medeni ve kül- türel mevkilerine yükseltile- bilmeleri için Partimiz ve Hal- kevlerimizin devamlı ve mü- essir müzâharetleri içinde ça- lışlacak, tamamen hususi faal heyetler teşkil edilecektir. 2 — Seyhan ilinin yalnız merkez kazasında bol azalı bir kaza komitesi olacaktır. 3 — Bir kaza komitesinin bağlı olacağı yerde bir de vi- lâyet komitesi yapılacaktır. Bu komiteye Seyhan meb'usları da tabii aza olarak dahil ola- caklardır. 4 — Vilâyet komiteleri An- kara'da teşkil edilecek merkez komitesine bağlanacaktır. Bizde dokuz tane federe kulüp vardır. Bir yığın da gay- rifedere takım, Oyuncularımız- dan, İstanbul ve Ankara'ya peşkeş çektiklerimizden geriye kalan kuvvetlice - elemanlar, bir. salkım — korukta — ol. gunlaşmış birer tane üzüm gibi, şu kulüpte, bu kulüpte- dirler. O kulüpler ki, büdçe- leri hiçtir. Oyuncularına, üs- tünde hassasiyetle durdukları formayı bile adamakıllı teda- rik edemiyorlar. Merkezin yar- dımı olmasa, bu müesseselerin kapıları çoktan kapanırdı. Ne antrenör gelirdi, ne de birşey yapılabilirdi. İzmir, fakirdir. İzmir'de spo- ra rağbet, maalesef dağılmış- tır. En küvvetli - takımlarımı- zın en iddiahı maçlarında bile seyirci adedi bini geçmiyor. Yarısı bedava olmak şartile. Gene kuülüpler infiradı ve bolluğudur. ki, bir yığın men- faat çarpışmaları ve kaprisler doğurarak, İzmir'de spor ha- vasını zaman zaman ifsad ede- gelmiştir. Kulüplerin yaşaması, spora ve kulübüne âşık bir gencin çalışmasına bağlı kal- mıştır. Meselâ, bir Altınordu, kuv- vetini, yarıyarıya Bay Reşa- dın, Bay Hoca Mehmed'le B. Mustafa'nın — enerjisinde — ve kafa patlatmasında buluyor. Altay'da B. doktor Hüseyin Hulki'yi, B. Gazi Kemali, B. Alâeddini, B. Fehmi ve birkaç zatı; Karşıyaka'da Binbaşı B. Şevket'i, B. Cemal Ahmed'i, Göztepe'de B. İbrahim, Bay Frerid, B. Şerif ve B. Alâ. eddini görüyoruz. Evet, şahis- lar bu çarkı çevirmeğe çalışıyor- lar. Kuvvetler ayrı ayrı, çalışma| tarzları ve düşünceler keza.. Millki küme maçları başlı- yor. Soğuk soğuk terliyerek sorabiliriz:) — Netice ne olacak? Cevabını da verebiliriz: İzmir'de sporun yıkılması, haysiyetinin büsbütün düşmesi, halkın sahaya büsbütün boy- kot etmesi, milli kümenin ha- ricinde kalmış takımlarımızda- ki oyuncuların zevk ve mane- viyetlerinin kırılması... Çünkü Ankara ve İstanbul sahaların: da gölle delik deşik olacak takımlarımız, kendi sahaları- mızda da halka ayni şeyi gös- tereceklerdir. Bu kadar par- lak bir tarihi olan İzmir spo- runun şu yakın günlerini bü- yük bir endişe ile düşünme- meğe imkân yoktur. Seyircisiz saha olmaz, Psikolojik bir hâ- disedir: Oyuncu, sahanın dolu olması ile şevk, zevk ve he- yecanını artırır. Yarın öbür gün milli küme maçlarından ayakta duramıyacak bir hale gelirsek, derhal söyliyebiliriz ki, artık İzmir 'halkını sahada görmek, balığı kendiliğinden kavağa çıkarmak gibi hayal ve muhal bir ideal olacaktır. Çünkü herkes; — Gördük. İzmir'de de oy- nadılar, Ankara'da da, İstan- bul'da da.. Bize zevk yerine ıstırap - verecekler değil mi? Diyerek sahaya karşı bir nevi hissi iğbirar taşımağa başlıyacaktır. Halbuki, İzmi: rin çocukları böyle bir cezaya müstahak - değildirler. Arala- rında bu kadar istidad ve kıymetler vardır. Onları kör- İstanbul radyosu Saat 12,30 - 14 Halk tür- küleri, havadisler, hafif muzik. Saat 18,30 dans musiki, 19,30 konferans, 20 Şark musikisi, 20,30 Aarap'ça söylev, 20,45 Şark musikisi, 21,15 Stüdyo orkestrası, 22.15 Ajans ve Borsa haberleri, 22.30 plâkla sololar. Âcele satılık değirmen Hali faaliyette yüz yirmi santimlik çift taşlı ve 27 beygirlik İngiliz. nasyonal markalı mazotla mütaharrik motoru ve bir tuz taşı ve bir arpa ezme makinesi ve muafiyet ruhsatnamesini ha- iz değirmen acele ve ehven fiatle satılıktır. İzmir'de Kestane paza- zarında 22 - numarada ma- kineci ve tornacı Raşid us- tıyı müracaat. SEVİ NL AOA A AMT letmek insafsızlık ve haksızlık olur. Bunun manevi mes'uli- yetini- kim üstüne alabilir? Forma ve firma endişeleri ile iştigal eden idareciler, yarın öbür gün böyle korkunç ne- ticeler karşında ne yapacak- lardır, felâketi ne ile tamir ve telâfi edeceklerdir? Esasen buna imkân var mıdır? Biraz da memleketçi olmak, İzmirin spor ve haysiyetini düşünmek lâzımdır. — Birleşmek - şarttır. Ancak bu takdirdedir ki, bu- gün için de, yarın için de vazi- yeti kurtarmış olacak, çocük- ları kulüp çatıları altında tu- tup yaşatabilecek ve - toplu, sistemli bir çalışma temin edebileceğiz. Altınordu'nun bu kadar küvvetli elemanı var. - İzmir sporun da keza.. Karşıyaka- nın da öyle.. Neden bu ço- cuklar milli küme haricinde kalsınlar? Altınordu ile Altay, Buca, Burnava, Göztepe ile İzmirspor, Egespor, Bucı İkat'iyyetle söylemiyorum, baş- ka şekilde de olabilir) birleş- tirilmiyor? — Çünkü idareciler bunu yapamıyorlar. Diyeceksiniz. Evet, bu cihet artık kat'iyyetle tahakkuk et- miştir. Binaenaleyh bu rol, idarecinin elinden alınmalı ve 5ençlığı, kendi çalışması altın- a barındıran partimizin ha- reket ve kararına bırakmalıdır. Bu teşkilât, idarecilere değil, partiye bağlıdır. Emir ve söz hakkı ve karar partinindir. Biz, gençliğin menfaati ve memleketin spor haysiyetinin kurtarılması — ve — bünyesinin gelişmesi bunu icap ettiriyor, kanaatindeyiz. İşin müstaceli- yet ve ehemmiyeti meydanda olduğuna göre, Parti Başka- nımiz olmak - itibarile yüksek şahsiyetinizin derhal buna el koymasını - teklif ve rica edi- yoruz. Her zamanki ve her- kesin bildiği isabetli kararınız, bu sahada da cidden değerli ve büyük bir eser vermiş ola- caktır. İdarecileri toplatıp der- hal bunu bir formüle bağlat- tığınız takdirde, eserinizle vic- dani hazzınızın artacağına em- niyetimiz, itimadımız vardır. Vaktimiz nakid değil, bir gün sonra elimizden gidecek bü- yük bir hazinedir. Derin saygılarımla muhte- rem vali ve başkanımız. EIHWW