MA 10/2/037 Ç serğğzik Şehirler için büyül tehlike tah- rip bomba- PP larından de ğgil, onlardan çok küçük ve gürültüsüz olan yangın bom- balarından gelir. Bunlar 1-5 kilo ağırlığında olup tutuştur- ma maddeleri yağ, fosfor ve en ziyade kullanılan da elek- tron - termit'tir. Bu bombalar durmadan yanar ve 2, 3 bin derece hararet neşreder. Bu hafif bombalar her tayyare tarafından çok miktarda taşı- nabilir. Meselâ Viyana üzerine “30, — tayyarenin — taarruzunu 20 bin yangın bombasının atıldığını tasavvur — cdersek bunlardan yüzde birinitı hedefe isabet ettiğini kabul etsek bile, 200 yangın çıkmış -olduğunu düşünebiliriz. Halbuki hedefe düşen bomba miktarı yüzde 1 den daha çok olur ve bir şehirde evlerin işgal ettiği sa- ha ne kadar fazla ve boş sa- ha ne kadar az ise o nishette evlere daha çok bomba düşer. Bu sebeple bombaların yüzde bir değil, hattâ o-da biri ev- lere tesadüf edebilir. Bundan dolayıdır ki şehirler - için en büyük tehlikenin yangın bom- geleceğini keşfede- biliriz. Böyle umumi yangın- lara karşı en mükemmel itfa- iye bile hiçbir iş göremez ve Umumi felâket başgösterebilir. Bunun neticesinde bütün şehir halkının açıkta kalması feca- Mi ortaya çıkar ki mutaarrızın da maksadı budur. Halk bu tihetten gelecek tehlikeyi iyi Rörmez ve zamanında tedbir- lerini almazsa netice buna Varır. Gaz tehlikesi Zehirli gazların tehlikesi öte- lenberi biraz fazlaca müba- ligı edilmiştir. Her ne kadar Sok tesirli gazlar varsa da te- Sirlerini tamamen yapabilme- keri için fazla miktarda ve fopluca — atılmak Tâzımgelir. selâ bir kilometre murab- ti yer için 10,000 : 12,000 ilogram gaz atmak icabeder i bunun için de 8 - 10 tane Bece bombardıman tayyaresi- lüzüum vardır. Bu suretle __Şleli Viyana'yı gazlamak tin 1000 tayyareye — ihtiyaç Vardır. Bir şehir halkının az bir famanda gazla — imhasından hfhletmek kadar — mantıksız ı"'ky olamaz. Zira bu kadar Yök tayyareyi bir defada kul- hamak mümkün değildir. Gaz *bette kullanılacaktır. Ve bu- h karşı ihmalden çok büyük lar doğar. Fakat gazin *hcak mahdud yerler — için q’e'hmiyeti ziyadedir. Bundan B'İkı ötede beride ancak :.“kl tedhiş etmek ve mâne- Jatını kırmak — gibi bir rol a Hele eğer halk en te- İt | gazın bile ancak mahdud " zarar verebileceğini ve ha- MD. güneşten ve bilhassa fürdan çok mütcessir oldu- Bilmiyorsâ o zaman ga- VAY lîenı: kanunlar hazırlanırEen..[* Ç luk ve ürkütme çok büyük olur. Bununla beraber her nevi gaza karşı, gene gaz tek- niği kadar terakki “etmiş olan maskelerle kat'i çare bulabi: liriz. Hava tehlikesinden nasıl korunabiliriz? Tayyarenin kullandığı tah- rib, yangın ve gaz bombala- rından gelecek tehlikeleri ve derecelerini söyledik. Şimdi bunlara karşı korunma çare- lerini anlatalım: Ağır tahrip bombalarına karşı korunma: Her silâha karşı korunma çaresi vardır. (2000) kilo ağır- hğında bombalara karşı 4 - 5 metre kalınlığında beton örtü ile korunulur. — Fakat, bunu her ev yapamaz. Buna lüzum da yoktur: Böyle bombaların atılacağı — yerler — askerlikçe ehemmiyetli olan belli yerler- dir. Bu gibi yerlerin hemen yakınında bulunan evler de harab olur. Tayyareden atıla- cak bombaları tam hedefe dü- şürmek — epey güç bir iştir. Hele tayyareye karşı - tayyare yahud dafi topları ve maki- neli tüfekler kullanılıyorsa oza- man bombayı hedefe düşür- mek daha çok güçleşir. Ve atılan bombalar hedefin ya- kınındaki diğer evlere düşebilir. Bu sebeple evvelce de saydı- ğimiz askerlikçe mühim — fab- rika, istasyon, köprü, mühim- *maât depoları, devlet binaları silolar ve sairenin yakınların- da evler yapılmamalı, mevcud evlerde ise ağır bibalar karşı tedbir alınmıştır. Zehirli gazlara karşı korunma Zehirli gazlara karşı emni- yetli maskeler ve zehirli ma- yilere karşı da koruyucu elbi- seler vardır. Fakat eğer bun- ları kullanmanın - usülleri — bi- Tinmiyorsa — milyonlarca gaz elbisesi ve maske vermekten bir fayda beklenemez. Esasen gaz elbiselerini ancak mayi gazlarla doğrudan doğruya temasa gelecek olan insanlara, daha doğrusu sivil korunma esnasında filen çalışan müca- dele teşkilâtına verilir. Tayyare taarruzları sırasında halkın en çoğu cadde ve sokakları terkeder. Bunlara (Passil halk) diyoruz. Her evin bir bodrumu olduğuna göre bunu korunma bodrumu ha- line koymak ve oraya - sığın- mak sivil hava korunmasının temelini teşkil eder. Bu tak- dirde düşman kendi bomba- larını daha geniş sahaya serp- mek mecburiyetinde kalır ki böyle geniş bir sahayı hiçbir zaman tamamen bombalarla dolduramaz. Her evde bod- rumun korunma bodrumu ha: line konulmasından şu faide elde edilir: Herkes, — tayyare — taarruzu esnasında olduğu yerde ko- layca sığınacak yer bulmuş olur, uzaklara gitmeğe mecbur kalmaz. Gece ise evinin bod- D AAA A h Muhavereler lznıir'gumıçlım Önü: me ve serlevhalarla karşı-kar- şıya konuşmağa başladım; Onlar — Millit küme maçları. Ben — Dananın kuyruğu bu hafta kopacak. — Tıb âleminde? — Aman doöktor Abdi Muh- tar, sakın yeni bir yıldız m doğuyor? Yoksa bütün hekim- ler, vizite " ücretlerini elli ku- ruşa mı indireceksiniz?. — İhtilâlciler Malaga'ya gir- mişler. — Merak etmeyin, öbür ta- raf ta Valansiya'ya girdiğini bildirmekte gecikmiyecektir. — Şehir meclisinde müna- kaşalar.. — Tadına bereket deseniz el, — Tütün deposu.. — Şık bir tâbirdir. hani!.. Benim içim gaz deposu olmuş, İbrahim'in de duman deposu, Avukat Murad'ın da sinir de- posu.. Bazıları da doğma bü- yüme fesad deposudurlar, on- ları hariç tutuyorum. — İnet Jlu faciasının muha- kemesi, — Vaaaaay ölüp te giden- lere!... — İzmir'de kaç kulüb tesis etmeli?. — Bana kalırsa, bir sene için hepsini kapamalı. Başımız dinlensin de sonra selâmetle karar verelim.. — Ne kadar içiyoruz?. — Sen de akşamcısın galiba aziz biraderim. Bilirsin ki, ağız bir kere alışmasın. Alışınca: da miktar mevzuubahis olmaz. — Çamur! t — Yağmurdan sonra gelir. Amur kelimesi ile hem kafiye olabilirse de, mübarek nesne gitmiş gitmiş te yağmura ar- kadaş olmuştur. Yağmur baş- ladı mi, onu da bir. kuyruk gibi çamur takip eder. — En şayânı hayret şeyler. — Nihayet yavaş yavaş ta- büleşip gitmişlerdir. Vaktile ( Balık kavağa çıkınca ) der- lerdi. Geçenlerde bir yerde seylâp - olmuş ve sular - ağaç- ların üstünden aşmış, bilâhare sular çekilince, çınar dallarının arasında sıkışıp kalan bir balık bulmuşlar. Buna ne buyurulur?. — İstanbul'da bir kumar- hane basıldı?. — Kaç para eder?, Asıl basılacak yer kumarhane de- ğil, kumarcının - kafasıdır. O kafanın içini basmadan kumar- haneye verilecek baskın, mak- sadı temin edemez. — Kleringi. — Rest söyle bakalım Ocak oğlul. Çimdik rer. Tabit bodrum o suretle hazırlanmalıdır ki, tam — ve emin bir sığınacak yer ola- bilsin.. Herşey tehlikededir Herkesin yalnız kendi ca- nını, kendi. malını ve kendi iş vasıtalarını korumak — kâfi değildir. Kendi korunmasını temin eden her insan, derhal en yakınının korunmasını da düşünmeğe ve ona yardıma mecburdur, — Şehirli, — köylü, memur, amele, tüccar herkes ayni derecede tehlikeye ma- ruzdur ve herkes ayni derece- de alâkalıdır Elbîıliğile çalışma- hdır ki hayat ve maişet müm- ANADOLU — Şehirden Akisler Karşıyaka vapur iskele- sinde eğlenceler.. Liman reisi, postu iskeleye ser di. Vapur kalkamaz, dedi. Karşıyaka vapur iskelesi Saat 8,5.. Karşıyaka'dan Dokuz Eylül vapuruna bindik.. Bu vapur, Alsancağa uğramaz, | Doğruca Pasaport yapar.. Vu- I pur, iskele tarafından yanlamış ve dayanmış.. Makine, ağır ağır işliyor. İskelede bir gürültü koptu: Halk, kapıları yumruklıyor: — Ne kapıyorsunuz kapıyı!.. Açsanız al.. Memurlar telâş içinde cevap veriyorlar: — Camım, rica ederiz.. Va: pur dolmuş ta.. — Dolmuş, molmuş dinle- meyiz biz.. Halkın yüzüne ka- pıyı kapamağa hakkınız yoktur. Bir gürültü daha.. Kapılar dayanmıyor, memurlar, tazyik- - le itile kakila çekiliyorlar.... Vapur, biraz daha yanlıyor, fakat harcket yok.. Yolcular arasında mükâle- meler başladı: — Ne oluyoruz. yahu, oluyor gene? — Vapurun karnı ağrıyor galibal, — Yok canım, günahı ağır gelmiş olacak ki, iskeleye da- yandı.. Liman reisi, iskelenin üze- rinde duruyor.. Herkes, bir kere ona başvuruyor: — Bay rcis, ne o'acak böyle! Reis, işinin tam adamı.. Fen- nin ve vazifesinin icabını ye- rine getirmeğe karar vermiş: — Bu vapur hareket ede- mez., Hacmi istiabisinden 100 fazla yolcu vardır. Vatandaş- ların selâmetini ve huzurunu temine mechurum.. Vapurun makinesi, marpucu ihtiyar bir ağızda duran köhne | bir nargile gibi ağır ağır ho- rüldüyor, tokurduyor.. Oh, oh, mükemmel bir sa- bah eğlencesi başladı! Yolcu- lardan bazıları vapurdan çık- tılar. Elleri ceplerinde, İskele üzerinde dolaşıyorlar.. Ara-sıra liman reisine tekrar tulsun, Ev sahibi evinin başına yıkılmaması ve yanıp mahvol- mamasile ne kadar — ilgili ise kiracı da o derece alâkalıdır. Bir şehrin yanması ve harap olması demek bütün şehir halkının derin bir Telâkete düşmesi” demektir. Zayıf ve Âciz vaziyete düşmemek, ser- veti muhafaza, çalışmayı ko- ruma ve yurd. istiklâlini mu- halaza halkın vazifesidir. Şahsi korunma Bugünkü ileri harb tekniği öyle gösteriyor ki, tarihe ka- rışmiş - olan ve bizim ancak tarih kitablarında okuduğu- muz (Şahsi müd. kesin kendi. malını V > Bu da şiir Çankaya vapuruna karşı iskelede söylenen parça: Hoşgeldin eya servi revanım || Körfezdeki tek nazlı cıvanım Bas nârayı eflâko gururla Ey çeşmi yaman kaşı kemanım —H başvuruluyor. Reis, kararını çoktan vermiş, aldırmıyor bile, — Bravo -Diyorlar- bravo, böyle olmalı!, Vapurun içindeki bazı yol- cular, yavaş yavaş telâşa düş- tüler, iki daktilo konuşuyor: — Ayyyy, bizim şefe de lâkırdı anlatılmaz ki!.. Bugün Salı değil mi? Talihe bak, Sahı günü oldumu, bizim şefte de surat iki karış.. Azrail gibi, çıkaracak can arar.. — A, doğrusu bizim müdür iyidir, ses çıkarmaz amma, şu kör olası parmaklarım da bir türlü çabuk çabuk yaz- mağa alışamadı. Şimdi otur- düm mu makinenin başına: Tak tak, takl... Tak tak!.. Şöyle tempolu olarak tuttura: mıyorum ki,.. Bir mektepli- kızcağız, ken- di kendine söyleniyor: — Zaten geç — kalmıştım. Bir de bu çıktı! Bazıları işi eğlenceye dök- müşler: En sonra gelir bezme ekâbir Diye diye alay ediyorlar. Telefon ziril zıril işliyor: — Aman vapur gönderin bayım.. Halk dinlemiyor. Ne dediniz, Çankaya mı?.. Lütfen çabuk.... Haber derhal yayılıyor: Çankaya geliyormuş.. Bir zat; Çankaya'yı istikbale gitmeli amma -diyor- vapur yokl. Ve kahkahalar yükseliyor. Çankaya, bu defa da güreşi kazanacağını — evelden bilen bir pehlivan gibi geliyor ve Sonu ? inci sahifede vetine dayanarak korunması ve yakınlarına yardım etmesi mecburiyeti tekrar ortaya çık- mıştır. Bütün halkın, bütün - sınıf ve tabakaların — elbirliğile ça- lışması, bir sivil hava korun- ması kurumunun temelini teş- kil eder. Gün politikalarını ve fikir ihtilâflarını bir tarafa br rakarak yurdumuzun ve mille- timizin yaşaması ve selâmeti için elzem olan hava korun- masında hepimiz elele vere- lim. Bu hususta herkesin ha- va korunmasını bir vazife di- ye kabul etmesi kâfi değildir. faa) yani her-| Her ferdin diğer birisinin yar- patronlar... —— .. — Detruat, 9 (Radyo) — Ge: neral Motores şirketi mümes- sillerile aamele murahhasları arasındaki müzakereler kesil- miştir. İhtilâf çok hâddir. A: mele ve patronlar iddialarında ısrar etmektedirler, Detruit valisi ameleye bir beyanname neşretmi; ve sü: kün tavsiye ve ayni- zamanda bugün 20,30 da yeni bir mür zakereye davet etmiştir. Fakat amele bir zam temin edilme:- dikçe müzakereye yaklaşma: mışlardır. Müesseseler amele- işgalinde bulunmaktadır. Vüuziyet, şimdilik bir uzlaş: ma imkâm göstermemektedir, Çünkü general Motors şirketi müesseseler işgal altında kal dıkça hiçbir vaadda bulunm yacağını bildirmiştir, Harb olursa Fransa'da umumi nüfusun yüzde yir- mibeşi asker.. Paris, 9 (Radyo) — Maten gazetesi neşrettiği bir maka- lede, harb ihtimalinde sefer- berlikten bahsederek: * Fransa nüfusunun yüzde yirmibeşini, İtalya da yüzde 19 unu seferber edebilecestir. İtalya, eğer iaşe ve teslih ci- hetini temin edebilirse, sefer- lik hazırlığına mükemmelen maliktir. ,, Demektedir. Eden - Ciyano Mülâkatı gayri vârid görünüyor. Londra, 9 (Radyo) — Kont Ciyano ile M. Eden arasında Montekarlo'da bir mülâkat olacağı hakkındaki haberler, henüz teeyyüd etmemektedir. Roma mehafili henüz yeni ak- tedilen uzlaşma hasebile böyle bir mülâkatı vârid görmemek- tedir. Fon Nöraht Viyana'ya gidiyor Berlin, 9 (Radyo) — Hari- ciye bakanı Baron Fon Nöraht Şubatın 22 sinde Viyana'da bulunacak ve iki gün kala- caktır. Bu seyahat münasebetile iki devlet arasındaki 11 Temmuz uzlaşmasının bazı maddeleri üzerinde müzakereler cereyan edecektir. Göçmen getirilecek Romanya ve Bulgaristan'dan ilkbaharda getirilecek göçmen- lerden bir kısmı, vilâyetimizde iskân edilecektir. Bu göçmen- lerin iskânları için şimdiden hazırlıklara başlanmıştır. mayı ve tehlikeyi cesaretle - karşılıyabilmesi ve yapabilmesi lâzımdır. Hükümetçe yapılmıyan ve her ferdin mutlaka kendi yap- ması icabeden bütün işler (Şahsi korunma) sırasına — gi- rer. Bunun temini ise ancak esaslı öğretme ilç olur. Bu yazılar her şahsın hava ko- runmasında ne yapacağını ve ne yapmağa mecbur olduğunu ana hatlarile gösterir. Daha esaslır ve mükemmel surette öğrenmek için bu maksı'a açılmış olan hususi öğretme kurslarına — iştirak lâzımdır.