Geceler ve hayatımız Soğuk, tahtaları çökük, pencereleri kırık ve kâğıdla yapışık odalar.. Dıvarların çoğu kambur, sıvasız - ve perişan.. Ortada birkaç eski, köhne yorgan ve onların altında biribirine sarılmış birkaç iasan.. Odada me ışık var ne ses! Saat sekizdir. şimdi.. N Sıcak, zemini lonlar ve odalar,. halı döşenmiş, pencereleri mkı sıkı kapalı, sabalı sa- Dıvarlarda yağlı boya tablolar, - irili-ufaklı çerçeveli fotoğraf'iler.. Birkaç — sehpa, yan yana dizilmiş birkaç insan... birkaç kış çiçeği.. Ortada büyük bir masa., Etrafında Oda bol aşıklar içindedir ve kahkahalar yükseliyor. Saat ondur şimdi ve poker oynamıyor” odada.. Dışarıda - rüzgâr var. Bir bekçinin düdük sevleri işitiliyor. Tokstük Birkaç gölge acele acele, elektrik lümbalarının soluk ışıkları altında çar- pıla çarpıla ilerliyor. Bekçi sokaklarda yapa- yalnız. Cecenin içinde düdük sesi ve rüzgâr esiyor.. Ara-nra, bir gıcırtı, — köhne bir pencere kapağının, yaralı bir kanad gibi çırpınışı duyulur. Şimdi, herkes evindedir, yuvasındadır.. Kahvehanelerde birkaç ihti- yar müpşteri, son laklakayı karıştırıyorlar. Bu çehizde halk, geceleri ne yapıyor? "Muhakkak ki ekseriyet itibarile uyuyor.. sadece poker masatı, bayatın seşini veriy Birkaç zengin evinde iso, Hem de öyle bir hayat ki., Ya sonra?: Nerededir bu insan yığını Yorgan, rehavet, korkarklık, sesizlik, titreyiş, çatılar altından geçen boş bir yığın lâkırdı., den başka, hep uykü harıltısı.. Mütemadiyen dersine çalışan birkaç genç talebe- Horultular ve sükünet.. Erken yatıb erken kalkmak iyidi Fakat geceyi ve gecenin ayrıldığı bol aatleri, böyle bir telâkki içinde öldürmeğe kimin bakkı vardır? Biraz gülmek, bir arada toplanmak, konuşmak, okumak, münakaşa etmek, muzik dinlemek, şarkı söylemek, sokaklara çıkmak ta lâzım.. — Hayatımızın hangi gününü hangi ve saatini iyi birşeye, lüzumlu, faydalı ve toplu birşeye hasredebiliyoruz? Sanki biz hayattan bizarız, hıyıı ta bizden müşteki... Garib bir hasta! Londra milli hastanesine — genç bir hasta getirilmiştir. Henüz 24 yaşında bulunan — bu hasta, zevcesinin gülmesi- — ne tahammül edemiyor, fena halde sinirleniyormuş! Bu hastalık, bu gence, Şarl Şaplin'in “ Son devir ., isimli son filmini seyrederken ansı- zın gelmiştir. Doktorlar, Şarl * Şaplin'in — filminin mevzuunun bu gen- cin zaif olan asabını bozdu- — ğuna karar vermişlerdir. Sinema da tehlikeli birşey oluyor demektir. — Tags'ın iki müsveddesi.. — İtalya hükümeti Londra'da bir eski eserler tüccarından Tas'ın iki müsveddesini bü- — yük bir para mukabilinde al- — mıiştir. Bu müsveddeler Tas'ın Jerusalem ve Amintedir. Bu müsveddeler Dük dö Ferore- 'nin elinde idi; birçok ellere geçtikten sonra 1727 de izi kaybolmuştur. — Bundan bir sene evvel bu el yazılarının Londra'da oldu- ğu öğrenilmiş ve İtalya hü- kümeti namına satın alınmıştır. - Bu müsveddelerin ciltleri üzerinde Lord Charles Stvart arması vardır; bu Lord da 1815 den 1830 tarihine ka- dar İngiltere'nin Paris sefare- tinde bulunmuştur. En küçük kitab.. 1855 Pariş umumi sergisin- de Sen Petresburg meşhur ta- bilerinden M. Reykel bastığı kitablardan birisihi arzetmiştir. Bu kitab ancak bir posta pu- lu büyüklüğünde ve her sahi- fesinde 17 satır vardı ve ismi (Liyon İncili) idi. Tâbi Reykel, matbaası us- talarının bundan daha büyük harikalar gösterebileceklerini de söylemiş ve Rusya'ya av- sinden bir eseri daha küçük hacimde tabettirmiştir. Ancak bir mukavva kalın- lığında olan bu eserin 87 sa- hifesi ve her sahifesinin 22 satırı vardı. Yıldırımın kaprisleri.. Yıldırımların kaprisleri meş- hurdur. Avusturya'da Lizinov köyün- de bir yıldırım, bacadan bir eve girmiş ve oniki yaşında bir kızın bacakları arasından geçerek — pencereden çıktığı halde kıza birşey yapmamış fakat pencere önündeki Ihla- mur ağacını mahvetmiştir. Yugoslavya'da Semendere kasabasında Vilâdiç isminde bir köylü karısı kocasından kaçmış ve bir çınar ağacının dalları arasına saklanmıştı. Bir yıldırım düşmüş, ağacın göv: desine umumi harb zamanın- da saplanmış bir obüsün pat- lamasına sebep olmuş ve ka- dıncağız da obüs parçalarile yaralanmıştır. Bugün doğacak çocuklar.. Güneş bugün, öğleye yakın bir zamandan itibaren uranus ile müşterek ve fena bir tesir yapa- caktır. Birçok kaza ve bâdiseler olabilecek ve bunlar arasında kan. h delilik faciaları da bulunacak. fır. Akşam ayni şekilde, aile ahenkleri de bozulacak birçok çirkin skandal ve kıskançlık vak: aları olacaktır. Bugün doğacak çocuklar çok zeki ve fakat hayatlarının her- bangi bir devrinde zalim ve mü- tecaviz — olacaklardır. Rakiblerini geçmek ve battâ ezmek için ann- dane bir çalışma plâm takibede. cekler ve bu emellerinde muvaf. fak olacaklardır. " Fakat elli yar şından sonra — felâkete uğraya» caklardır. i ANADOLU 'EHİ İş bürosunun Bölge âmiri vılâyet. leri dolaşıyor.. —— .—— İktısad Vekâleti dördüncü bölge iş bürosu âmiri Faris, Aydın, Denizli ve Muğla vilâ- yetlerindeki tetkikatıni bitir- miş, alâkadarlarla temas ede- rek iş evlerine beyanname tev- Zzüni temin etmiş ve oradan Balıkesir'e geçmiştir. Balıkesir vilâyetinde de lâzımgelen teş- kilâtı yaptıktan ve alâkadar: larla temas ettikten sonra bir- kaç güne kadar Manisa'ya ge- lecek ve bu suretle dördüncü bölgede beyanname tevzü iş- leri sona ermiş olacaktır. İş bürosu, şehrimizdeki iş veren müesseselere dağıtacağı beyannamelerin bir kısmını toplamış bulunmakta ve bir kısmını da toplamaktadır. He- nüz beyanname almamış olan- lar, büroya müracaatle vazi- yetlerini izah etmekte ve be- yanname almaktadırlar. İzmir, , Aydın, Manisa, Denizli, Muğla ve Balıkesir vilâyetlerinde tevzi edilmiş olan beyannameler kâ- milen toplandıktan sonra, mer- kezde tasnif ve tetkik edilecek, her vilâyetin müesseseleri, be-; yannameler esas tutularak ayrı ayrı siçile geçecek ve mütea- kıben de bu beyannameler İktısad Vekâleti İş bürosu baş müfettişliğine gönderilecektir. Taksitle mal alanlar Hükümetten alâka istiyorlar Evelce Milli Emlâk idare. sinden taksitle emlâk, bağ, arazi almış olup ta kiymetle- rin sukutu ve bu gibi emlâk ve araziden temin edilen va- ridatın azalması üzerine tak- sitleri vaktinde tediye edemi- yen birçok vatandaşlarımız, bu taksitlerin defaten ve Tah- sili emval kanunu ahkâmı da- hilinde tahsili hakkında gelen emir üzerine çok müşkül va- ziyete düşmüşler ve kendi aralarında seçtikleri bir heyet, dün Partli'de, Vali ve Başkan Fazlı Güleç'i -ziyaret ederek vaziyeti uzun uzadıya anlat- mıştır. Vali, tekliflerini formüle etmelerini bildirmiştir. Onlar da Cumhuriyet hükümetinin şefkatine emin olarak, veril- memiş, teraküm etmemiş ve son bir emirle defaten tahsil edilmek istenen taksitlerle he- nüz vâdesi gelmemiş taksitler mecmuunun bu tarihten itiba- ren başlamasını istemişlerdir. Yâni, faraza yirmi taksitten beşini vermiş iken beşi teda- hülde kalan ve onu henüz vâ- desini idrak etmemiş olan mü- tebaki ve ceman onbeş taksi- tin, şimdi başlamak: üzere, on beş senede mütesaviyen öden- mesini teklif eylemişlerdir. Bu teklif çok mülâyim gö- ,tülmektedir. Çünkü bu gibi vatandaşların, filhakika, kıy- metlerin sukutundan gördük- leri ziyan çok olmuştur ve bu günkü şartlar dahilinde müte- rakim taksitleri defaten tedi- yelerine imkân ıön”ılsmemck- barlir ABERLERİ 'Kestune parçasının öldürdüğü çoch — faaliyeti..T1 aylık!Mürüvvet. hasta- ne kapısında öldü Adliye, anası “anası Gülsüm hakkında kanuni takibata başladı Dün Tamaşalık mahallesin- de Sucu sokağında $ numa- ralı evde bir facia olmuş, 11 aylık bir çocuk, boğazına kes- tane parçası tıkanmak suretile nefes alamıyarak ölmüştür. Bu evde seyyar gaz satıcısı Mah- mud oğlu Hüseyin oturmak- tadır. Hüseyin'in dört yaşında Melâhat ve öonbir aylık Mü- rüvvet adında iki kızı, Gülsüm adında bir de Dün sabah Gülsüm ile Melâ- hat ve Mürüvvet bir odada oturuyorlardı. — Melâhat, bir aralık yerde bir kestane bul- müş ve mangalda yimiştır. Ablasının kestane yi- diğini gören küçük Mürüvvet, oturduğu yerden bazı hareket- ler yapmak suretile ablasından kestane — istemiştir. Melâhat, annesine: — Bak! kardeşim kestane istiyor. Deyince annesi işile meşgul olmakta devam ederek: — Bir parça ver. Demiştir. Melâhat Kestane- den nohut büyüklüğünde bir parça koparıp kardeşine ver- miştir. Küçük çocuk, bunu çiğnemeden yutmuş ve ansızın müthiş surette öksürmeğe baş- karısı - vardır. | pişirerek | lamıştır. Çünkü Şkesştane par- çası, çocuğun nefes borusunu tıkamıştı. Öksürük devam et- miş ve çocuk morarmağa baş- lamıştır. O vakit Gülsüm, te- lâşla komşularına koşmuşsa da onlar da birşey yapamamış- lardır. Çocuğun nefes alabil- mesi için yaptırılan muhtelif hareketler fayda vermemiş ve nihayet çocuğu alıp hastaneye götürmüşlerdir. Fakat — yavru- cuk, hastanenin kapısında öl- müştür. Hâdise tahkikatına müddei- umumi muâvini Rüşdü Uskent tarafından el konmuş, Gülsüm ve Melâhat'la hâdisenin şahit- leri dinlenmiştir. Küçük Mü- rüvvetin cesedine hastanede | otopsi yapılmış ve boğazında kalarak neles borusunu tıka- yan kestane parçası bulunmuş- tur. Nohud büyüklüğünde olan bu kestane, yavrucuğun nefes borusunun tam ağzını tıkamış bir haldeydi. Çocuğun anası Gülsüm hak- | kında, dikkatsizlik neticesi ölü- müne sebebiyet vermek suçun- dan takibat yapılmaktadır. Çün- kü Gülsüm'ün, çocuğuna veri- lecek yemişi kendisi koparıp, kontrol edip vermesi lâzımdı. Bunu yapmadığı anlaşılmıştır. | Izmir'liler bir yılda 2 mil- yon 638,035 kilo et yedi Bir kişiye yılda 21 kilo, günde 80 gram et düşmektedir Vilâyet Baytar müdürlüğü 936 yılında İzmir şehrinde yinen et mikdarı hakkında bir istatistik hazırlamıştır. Buna göre İzmir mezbahasında bir yılda 141,859 baş hayvan ke- silmiştir. Ağırlık itibarile bun- ların tutarı 2,638,035 kilodur. Balık, av hayvanları ve ehli hayvan etleri ile konserve et- Sadık Zade vapurunda Gemi doktorü sektei kalbden öldü.. Dün sabah İstanbul'dan li- manımızâ — gelen Denizyolları idaresinin Sadık Zade vapu: runda bir ölüm hâdisesi ol- müuştur. Vapur sabahleyin Ye- nikaleden girerken, geminin emektar doktoru sektei kalb- den ölmüştür. Sadık Zade vapuru limana geldiği zaman vak'adan müddeiumumilik ha- berdar edilmiş ve tıbbi adli raporu alınarak cenazenin def- nine müsaade edilmiştir. Sadık Zade vapurundaki bayrağın — yarıya indirilmesi bundan imiş. Bayındır'da keten istihsalâtı 936 Yılında Bayındır kaza- sı dahilinde 12 hektar keten zer'iyatı yapılmış, 10 ton ke- ten lifi ve 10 ton tohum is- leri hariç olmak üzere nülfus başına bir İzmir'liye yılda isa- bet eden et miktarı 21 kilo- dur. Beher nüfusa günde isa- bet eden et miktarı ise 80 gramdır. İzmir'in nüfusu 170,000 olduğuna göre süt çocukları bu miktarın dörtte birini bul- maktadır. Bu miktar da şehir nülu- sundan çıkarılacak olursa nü- fas 'başına günde isabet eden et miktarı SÖ gramdır. Tire'de — * İkinci Kânun ayında Tire belediye mezbahasında 295 koyun, 226 keçi, 495 kuzu, 5 manda, 75 öküz, 3 inek, 151 dana ve 1 deve olmak üzere 1251 baş hayvan kesil- miştir. Dr. F. Muhiddin Arkadaşlarına karşı şük. ranlarını bildiriyor. Dünkü nüshamızda Dr. Faik Muhiddin'in muvaffakıyetli ve mühim bir tedavisini mevzuu bahsetmiştik. Bir noktanın tas- rihi etrafında dün doktordan şu mektubu aldık: Doktor İsmail Vasıf ta ame- Tiyata bilfül iştirak etmiştir. Zaten aziz arkadaşlarımız operatör Mitat ile Dr. İsmail asıf'ın çok üstadane ve ma- birane — kullandıkları bıçakla kıymettar muavenetleri olma- saydı bu parlak neticeyi istih- sal edemiyecektik. Kendilerine şukrıuhnmı ılenaı mylemek 7/2/937 Ü. F Taşlar “ Kocanı idam edeceğiz!,, ——— .-. gaa ) Salhanede 397 numaralı ev.. Vakit, öğleden sonra... Kapıda bir ses tak-tak! KA Evdekiler cevap veriyorlar: — Kim ol — Biraz gelir misiniz? Ev sahibi bâyan iniyor ve bakıyor ki, bir belediye za- bıta memuru. Elinde de bazı tebliğ ilmühaberleri... — Peki.. buyurun ne isti- yorsunuz? — Burası Salih efendinin evi mi? — Hayır! — Ya kimin evi? — Sami beyin. — Sami bey de kim? — Evvelce gümrükte mu- ayene memuru idi. — Yal.. — Evet! — Sami beyin başka adı yok mu? — Hayırl — Ne yapacaktınız onu? — Ne mi yapacaktık, idam edecektikl. Kadıncağız, telâş - içinde bağırmıya başlıyor. ve, me- mur da yürüyor.. Dikkat bu- yurunuz, belediye memurudur bunu söyliyen!. Bir vatandaşı idam edecekmiş!?... Bilâhare anlaşılıyor ki, bu memur, sinemada sigara iç- mekle maznun ve cezaya mabküm, Salih efendi namın- da birinin evini arıyormuş. Anlaşılan, cezalı, meydanda yok veya yanlış adres vermiş. Onlar da kapı-kapı tahkikata çıkmışlar. Diyelim ki bunda hakları vardır. Fakat, bir evin kapısını çalıp ta kendi- sine nezaketle cevap veren bir vatandaş hemşire ile alay etmek ne demektir?Hele-hele alay etmek için, bir cellâd ağzı kullanmaktaki zevk ve his nedir? Bu memur ne salâhiyetle, ne hakla bunu söylemiştir? Üç gün evel bu sütanlarda mevzuu bahsettiğimiz hâdi- senin akisleri henüz zail ol- mamışken, diğer bir memu- run da ceza tebliğatı için çaldığı bir vatandaş kapı- sında, karşısına çıkan bir kadına: — Kaocanızı idam edeceğiz! Demesi kadar ağır ve dü- şündürücü bir harcket tasav- vur edilebilir. mi?. Bunu da, belediye reisimize açıkça olarak bildirmeği bir yazife sayıyorum. Öte tara: fim kendisi bizden iyi bilir. Sapan Vilâyet Umu- mi meclisi Yeni büdçeyi ha- zırlıyacak. Vilâyet Umumi meclisi 15 şubatta fevkalâde bir toplantı yapacaktır. - O gün Dahiliye Vekâletinin emrine göre vilâ- yet büdçesinin erken hazırlan- ması için Umumi meclisin çalışma müddeti ve tarzı ka- rarlaştırılacak ve ertesi gün işe başlanacaktır. Vilâyetin 937 büdçesi en kısa bir zamanda hızulını nk hıdık için Da