T A A Birinci kânun 26 Musiki ve Sahne Osmanlı üstadlarından Dede Nle arkadaşları musikide yenilik Tözümünü — bissetmişlerdi. Ne kadar eski zamandan — bahset Amerika'dan Sonra Şimdi De Paris'te Mi? mekte olduğumu görüyorsnaz. | Haydudlar Bir Kadın Veznedarı Vurarak 90 Bin Frangı Aşırdılar. Fakat dahastı ver: İlk yenileçen Osmanlılar, şarkçılıktan tema men — vazgeçerek, — salonlarına, doğrudan doğruya garb musi- kistini kabul etmişlerdir. Mea". eleyi şark — musiki bağlı olarak mı, yoksa — gerb musiki sistemici alarak mı bel ledeceğiz? Bu davanın üstünden asr geçti. Üçüncü Selim 1808 de ölmüştü:. 1928 de Anku ra'da Cumur relsliğinin henüz İki mızikası verdi: Alafranga, alaturka! — Atatürk'ün Saray burnu nutkuna kadar müva- kaşa devam etmiştir. Molyerln daha Ahmed Vefik paşa dev tinde, Bursa'da oynatılmış ol duğunü — biliyorsunuz. - 1908 meşrütiyetine İse — oria oyunu İle Kel Haosan arasında boca- hyarak girmişizdir. sistemine Tanzimatın bir garb muşiki ocağı İle bir tiyatro — ocağını kurmuş olduğaunu ve Avrupalı Ostadların İderesl altında har. biyede veya tıbbiyede olduğu gibi, bu esere devam edildiğini farzediniz. — Fakat hacet? Yeni nizam ve tanzimat devir: İleriye — doğra — aşımız: Birinci osmanlı meşratiyetinde köylü olarak bıraktığımız Bal garların operatına — ve tiyatro- söna bakınız. Eğer bir türlü tefekkür — inkılâbını - başarma- mak yüzünden süregelen ka Tarsızlık olmesaydı, büyük şe hirlerimizin bir kuçında bu,ün adamakıllı sahneler yüzü gö rürdük. Bâlâ büyük teknik ve zevk terbiyesinla başlaagıcında bu lunuyoruz. Hata bizlem değlidir: Hakikati anlamamış olanlara da büyük —bir kosor bulmakta belki baklı değiliz. Atatürk'ün musiki — davasını eeaslı olarak başarmak — İçin, *n ciddiğteşebbüsler yeni Kal tür bakamımız tarafından alın- Tuştır. Konservatavar ve örkes- tamamlanmaktadır. Kültür Bakanının Almanyalı danışma- aoın müsiki İnkılâbım bir ıoııu salona içine mabpus hrakmak (lkrinde olmadığını, Jeni scsl halk ağzına geçirmek, e büyük yığımı fakılâb içine lmak içla doğru fikirler söy- 'emiş olduğunu biliyoraz. Milli endüstri plânları dev- lnde, acaba beş veya yedi melik bir san'at plânı, musiki * sabne san'atı plâvı yapamaz Flyıı. Meselâ , şöyle bir hede imiz olamaz me: - Bize geçen- sahnesinden ne Moskoya TİND FAKIR LERİ| ARASINDA 20 Faik Şemseddin Benlioğlu — Sen eldden tsad bir ço ksun.. Haydi defol buradan, duba gözüme görünürsen mam, ha!.. | Dedi. Doğrusu, bu komlserden clid. yılmıştım; bü süretle elin: acuz kurtulduğumu sanmış s#evinmiştim. Fakat bu sevinç #ürmedi. Karakoldan — çıkınca, İlk İş k civar bir. mabede uğ- . Hind mabetlerinde - teşrifat, firperverlik — vesalre — gibi N Yaralı veznedar ve' müessesenin müdürü.. Paris'te, beş haydud, ellerin- de tabencalar oldağa balde göüpe gündüz. bir — haydatluk hüdisesi yepmış — ve — 90,000 Frank aşırmışlardır. Parle gazeteleri, biribirini ta kib eden bu hbaydudluk bâdi seleri dolayıstle: “Yoksa Parls'te de Şikago'da olduğu gibi korkunç, kanua tabımaz, öÖlümden korkmaz bay- dudların — saltanatına ı şabit olacağız?.* Demektedirler. Son hâdise şöyle olmuştur: Camartesi sebatı — saat onda Kuzanav mücesesesi müdürü M. Brue, yanında mücssesenin vez nedari Madam Simart olduğu halde — otomobille dönmekte idi. Mürssesenin mutadı. olduğu yeçbile her ayın G ve 20 slade veznedar Madam Simart ame- müesseseye lenin ve memurların yevmiye- lerl İçin bankadan 90—100 bla frank abır, bunları bir el çan- tasına kor ve çanta dizleri üze- rinde olduğa halde fabrikaya gelirdi. Cumartesl gün de veznedar Madam, bankadan aldığı 90,000 frangı fabrikaya — götürmekte idi, —— dostlarımıza, 1941 veya 19465 senekinde — Ankara'dan cevab veremez miyle? Bu plân, bir köül hulinde, her tarafı birden düşünülerek tenzim — olunebilir. Avropaya gidecek — veya memleketimize alınacak her talebe, organlzan- yon içine sokulacak — her yenl ansur, bep bu plânın bir kö şesini tamamlamak bakımından seçilebilir. Birdenbire — biçbir parlak netice almayız: — Fakat plânımızı tamamladıktan sonra tam bir eser vücade getirmiş olmak saadetini duyarız. F. R. ATAY ler — yoktur; mabede girince çok soğak bir balle karşılaştıar; hiçbir Hint'li yanıma bile yaklaşmadı; — battâ bir kıszmı benden mnefret eder gibi hareket ettiler. lik anlarda bu bâdiseye ehem miyet — vermedim, bir derece tabli boldum. Fakat biraz va kit geçince, Hiot'lilerin benden korktuklarını, benimle görüşme: meğe çalıştıklarını gördüm. Herifler adeta birbirlerile de görüşmüyorlardı! Acaba ne oluyordu?.. Ba adamlar benden ne için çekiniyorlardı?. Bu hal bir müddet böyle devam etti. Ben, bittabi bunların ne de mek olduğunu bir türlü takdir ve tahmin edemiyordum. Mabette ilk İşim topladığım | lamadan Otomobll çok — kulabalık ol. mıyan bir yoldan fabrikanın bulunduğu yere doğru giderken müdür M. Bruc, karşıdan yeşil boyalı bir otomabil görmüş ve otomobilin sür'atini kestiğini farketmiştir. Birez sonra, bu otomobil tarafından küçük bir manevra ile kendi otomobilinla yolunun kesildiğini görünce — boyret ile ne olduğanu anlamak lstemiş, fakat bir saal sormağa vakit bu otomobililo sağ — ve solundan İki şabsım tabancala . yökes yakarız! Dediklerini duymuş ve elle rini heman bavaya kaldırmıştır! Buna rağmen bir tubanca pat- lamış, M. Bruo kendini koru: mak için öne doğru eğilmiştir. Madam Simart ise, dizleri üs tündeki paera çantasına sarılmış, paraları kortarmak İstemlşaede, haydutlardan — birlel çantayı al- miış, bir. diğer baydatta oto mobilin ön tekerleklerine birer kurşün sıkarak, lâstikleri pat- latmıştır. İki baydat, hiç vakit kay betmeden kendi otomobillerine atlıyarak — firar etmişlerdir. Madam Simart çenesinden kurşunla yaralanmış — ve fazla kan kaybetmesine rağmen bay- dutların peşinden koşmak İste. miş, 1520 metre koşduktan sonra kuyvetten düşerek — ol duğu yere yıkılmıştır. Müdür heman yapına gelmiş, yaralı madam; — Paraları — çaldılar! Diye- bilmiştir. Müdür? Paraya şimdi bukacak vaziyette değiliz! Sizl kiliniğe götürelim! Cevabımı vermiş ve bunun Özerine yaralı veznedar kadın bastaneye kaldırılmıştır. Kurşun madamın bir - jki ianeleri vermek oldu; bu parayı kabul etiller. Epeyce bir ye- kündu. Fakat usul, mabedine para getiren bir dilenciye hüsnü muamele yapmaktır. Bu müna- sebetle şerefine disi bir âyin yapılır. Ba âyin, gene usul mucl- bince gizli olur. Ve şerefine verilen âyin de Paranın çokluk ve azlığına göre adedi artan veya azalan- Bayaderler ruhavi rakoslar yaparlar. Bayederler, Hiodistan'ın en güzel kızlarından mürekkeb ma- bed rakkaseleridir. Bunların yüzde seksenl kibar allelerin kızlarıdır; mabede vakfedilmiş- lerdir; bayaderleri her Hint'li göremez; ecnebiler iso kat'i sa- rette göremezler. Bayaderlerin mukaddes rakkaslarını - gören bir ecnebiyi, Brahmanlar mut- Insanlık Budur Laranın Tosaolığı; cemiyetlne olan bağlılığı ve düşkün kim şelere yaptığı yardımla ölçülür, Her dakikasını İyilik yapmak hisleriyle yaşayan erdemli İn- sanlara karşı beslenilen — sevgi ve saygı en temiz bir duy- güdür. Ve bu İosanlar çok ge- vilmeğe değer. Okalamaz resmi belgelerle de anlaşıldığı üzre Manlsa'nın en yoksul çocuklarını kucak- hyor. Ve çarın batı kıyısında bolunuyor. Manisa'nın — içinde ve çevremizde yaşayan fakat iyilik için her dakika yüreği çarpan İosanlar bu yokşul çev. renin zavallı yuvralarına da el ozatmak onları kurtarmak için görücü gözlerini bizden ayırmıyorlar Ba gsatların — çocuklarımıza gösterdikleri — yardımlara çok derin teşekkör borcu düyü: yoruz. Bu yardımlarla okula mozda 60 çocuğa ayakkabı İle birlikte elbise yapıldı. 60 ço coğa da bir aydanberi bergün okuldu yemek yediriliyor. Kışa girerken yapılan bu geydirme ve besleme 60 yavruyu hasta- lıktan, ölümden kurtarmıştır. Bundan sobdra sürecek — olan yardımlarla da bu yavrular mübakkak yaşatılacaktır. Sefa kt, fakirlik, bir çamardur. El- masları çürüten bir — çamur, Türk yavruları zekâ ve kepa site yönünden acanun en yük: tek, e0 değerli cevherleridir. Yoksulluk bu cevbecleri çâ rütür. Erdemli — yurddaşların bu yardımları ile Türk uluruna kaybolacak 5060 cevher ka, sandırılmış olüyor. Bu — yavru- ları kurtarmak İşinde bize yar- dımları dokunan — yarddaşlar onların minoet dolü kolplorini kazanmışlardır. Hele bakkal Mustafa, keresteci Maksud, Ge- mici oğla, Meveddet Nafiz Ed. güer İyllik yapmakta herkese örnek olacak kişilerdir: Böyle satların çoğalmasını ve - çok yaşamılarımı candan, yürekten dileriz. Manlsa: Ahmed Mitat okulau baş öğretmeni A, İşcan dişini kırmış, yanağını delerek geçmiştir. Ba - sebeble yarası haf iftir. Hâdiseyo Parls zabıtası vazi- yet etmiştir. ö İlk tebkikata göre bu hay- dütlağu beş kişi uştır. Bon. | . zneder t n |Matine Tedansan lardan üçü — veznedar İle mü- dürü bankadan — itibaren takib etmiş, ikisi de otomobili dar. durarak Madamı yaralamak sa retlle çantayı aşırmışlardır. Oto- mobll sahibi tosbit edilmiştir, fekat baydudların — hüviyetleri henöz meçhuldür. ——5' Aydın'da Kölnün | Toprak Ve Borç İşi! Eski Borçlar Yeı'ı-ileuîyoi'. Koçarl. Köylerinde Toprak Dağıtılıyor! * Aydin (özel) — Aydın Mer: kez lik okulu esirgeme kurul. ları ve çocuk esizgeme kurumu kış dolayisiyle bir. çok yoksul kimsesiz yavruları baştan sşuğı tam olarak — giydirmekte dirler. Cumhbariyet İlk okulü — eslr geme kurulu 37, Gezlpaça ilk okulu esirgeme kurulu 30, Gü zelhisar İlk okalu esirgeme ku rulu 25, Orta mahalle ilk oku a esirgeme kurulu - tarafından 29, Halide Hatan ilk okuln esirgeme kurula tarafından 20, Çocauk esirgeme kurumunda bu beş ilk okulunda onardan elli çocuğa kasket, olblee, çorap ve ayakkabı — vererek — giydirmiş lerdir. T Eylül ilk okulu esirgeme kurulu İse en mühtaç - on ço- cuğu tamsmen korumağa kırar vermiİştir. Bu korul bu on ço cuğun bötün İhtiyaçlarını — te min edecektir. Aydın (özel) — 2814 nu mara'ı kunun geregince Ziraat bankasınca 930 sencsl sonunda vadesi gelmiş borçluların müd detlerinin uzatılması İşine Ay din Ziraat bankasında önemle sürmektedir. Bugüne 300 liradan fazla borç — sene- dinla İşi bitirilerek uzatma İşi tamamlanmıştır. Yılbapına kadar bu miktar 400 bln rayı bulacağı sanıl maktadır. Banka direktörü borç laları ikaz ederek senetleri ye- nilsmeleri için davet etmekte ve köylüye bir kolaylık olmak üzre köylere kadar İşyar ve noter göndererek senetleri ye- nilemektedir. Toprak tevzü: Koçerlı kamunu çevresindeki Fotyadla çif tliğinin yedide üç bazine hissesinin de Ziraat ban: kasınca 50 bin Hiraya köylü hesabına hazineden satın alına: rak 8 köy halkına dağılılmağa | RTER OD 5İ Izmir Palas Cumartesi ve Pazar 28 ve 29 ilk kânun Şahin Cavid Orkestrası Her Akşam Orkestra kadar | ve kadastrosunüun — yapılmaj başlandığını bildirmiştim, dastro ve İşi biten yerlerdi İlkkânun ayının beşinden İt baren fereğ muamelelerine l lanacaktır. Toprak alan- köylü ler Bıyıklı köyünde Cumhurl, yet şlamıuda Atatürk'ün — heyi kelini dikerek altma — toprı N (sabibi olduğumuz günün ran anıtı) diye yasacaklardır, | Borsada Ürüm satışları: Ç. Alıcı K. $ 7TT M.j. Taranto 14 45 Mabi. b. koo, 16 19 Albayrak tlca, 11 5 S. Süleyma. 16 50 146 Bugünkü satış 478783 Dünkü yekün 478929 Umum — * Zahire satışları: Ç Cinsi K. S. 21 Fasulya 9 75 5 Nohut $ T5 1000 P. çekirdek 2 65 25000 Kilo pamuk 42 75 673 Ken. pala. 380 Piyasa Vaziyeti K. S 14 4 *Ü 12 5L 18 5| Üzüm — Dün 146 çuval- dan başka üzüm satılmamıştır. İncir ve buğday Düa hiç moamele olmamıştır. M Kambiyo Ttalyan liretl Taviçre frangı Florla K. Çekoslovak Avastur, Şilini Ba akşam Kemeraltında Bi — | Mâl, Güzolyalıda Altıntaş, Til- | kilikte Falk, Eşrefpoşada Eş- | refpaşa eczaneleri açıktır, Habeşistan'da — Yeni Japon Setiri — Roma 25 (Radyo) — Adle: — Ababa'dan —alınan haberlere göre; Japonya'nın yeni teşkil — edilen — sefarethanesi — İçin İlk — olarak — tayin edilen M. Uzaki Adis-Ababa'ya dahil — olmuştur, Adis-Ababa Japon — sefareti, Ü- — cari — münasebetlerin inkişafı — | dolayleile ihdas edilmiştir. B ğ | Ü —' #ürette yüzden Hindistan'da pekçok ve pek feci einayetler İka olun. muştur. Bayaderler, en yüksek rüt. beli brahmanların tasarrufu al. tındadırlar. Ve ender — olarak büyük bizmet yapan salr sımf mabed erkânına ve fakirlere gösterilirler. Bebim de en ziyade merak ettiğim ba nokta Idi. Mukaddes rakkanları görmek İçin çok merak ediyordum, Topladığım dane miktarı da, mabedin usul mucibince bana böyle ble fırsat bahşediyordu. Fakat... Aradon günler geç tiği halde, soğuk musmeleden başka birşey görmüyordum. Sabır. ve tahammül fakirliğin en başlı şartıdır. Ben bu soğuk müsmeleye sabırla mukabele katlettirirler. Bu | gösteriyordum. Hattâ, bu muz: meleyi bir deneme farzediyor: dum. Aradan' geçen müddet urtık sabri. taşırmağa başladığı bir sırada, hiçolm z*a yeniden lane toplamak için seyahat müsandesi verilmesini rica ettim, «Beratib silselcsl* bu mabed. de şiddetle hüküm sürer! İlk müracaat ettiğim brahman, bana hiçbir. cevab vermedi; çekilib gitti. Üsmülen üç gön bekledim; daha mafevk makama müracaat ettim, Bu da aynl suretle muamele etti. Bu defa üç hafta bekle- mek lâzımgeliyordu. Dayanamadım ve benim gibi dilenci rütbesinde bulunan bir fakirö vaziyeti anlattım. Bu fakir, hayret içinde kaldı. Elinden gelen — tahkikatı yapa- — | cığını ve beni bu gerib — vazl: yetten kurtaracağını söyledi. Fakat ne tuhaf şey.. Bu fa- kir, bundan tonra beni her F gördüğü yerde, benden adeta firar etti! Merak içinde yemekten, çe mekten kesildim. Nihayet bir- — gün yanıma mabed memutla- rından bir ürahman geldi ve; — Sizin lanenize Ihtiyacımız kalmamıştır. Mabedde de artık şinlz yoktur! Dedi. — Benl tardamı ediyorsu: İş nuz?.. 4 İ : Diye sordum, &| — Bilayorum. Vazifem Jik söylediğim sözleri size söyle- vi mekten İbarettir! Ğ N Dedi, yanımdan çekildi. İ — Sonu var — j