FO>AAAR 53 )| Bulgaristan'da Son Vaziyet y -- İzmirspor Takımları Dün 3-3 berabere Kaldılar. Altay ve İzmirspor takımları, ram Münasebetlle, dün Al- bir. şekilde Bu oyunun Umumiyesi, bize, İzmir. r takımı hakkında çok esaalı Tünıttar. ve kanaat vermeğe ya- ..U"H"I bakmaktan sarfına- _'. İ Mirspor takımı, — şild vİn bile mamzetler ara- “Cir, Takım gençtir, seridir, __:“r. teknik İtibarile de .___'“r- Hatası, bu enerjiyi #ertlik ve favol şeklinde İti gae ldir. Takımda yeni bir &dlle, Vardır. ki, hiçte ihmal .,“:— Biri sol açık, biri de .—'—:vhdı.. Bü takımın "!u' Ş da dün İyi muvaffak Bi Oyun 3- berabere Altay?a "_"?- gelince, Hilmi, Şük- Ür, ÂH mavaffak olmuşlar. M_ » İkinci devrede m_ Mış, bir müddet oyna- B vre: biz , kuumda, Altay'ın — nlsbi Yüt :..'“h pasını iyi kullandı SayIYI temin etti. Al kağ SEYTek, fakat fdaha tehli- n“"*'. T yapmaktadır. Büdafiln sırtına vura B GÜtti ve çekilen kor. Uştır. Bu zaman zarfında —hhb gol yimiştir. ti De yeti vardı. Altay ilk dakikada attı. Doğan, bu y t a sonraki akınları, N.._:ı..""' Pas tevzlatı Mür ive İsabetsiz İzmir- N 20, İzmirspor'un bir —_ , Reşad'ın sıkı bir Tik ı,:::-h kaldı. o 22., Gene bir İzmir- akını.. Merkez muhacim Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu qul.N Üz Türkçe köklerden gelen sözlerin karşısına (T. Kö.) beldeği (Alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında sırası ile uzmanlarımızın (Mütabassıs) Tim Bazetelere vereceğiz. ” Yeni konan karşılıkların iyi ayırd edilmesi için, gereğine göre, Fransızcaları yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. hl.. ;kîüka Türkçe olan Kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştır: Aslı ak olan hak, aslı ügüm olan hüküm, Türkçe “Çek,, kökünden il gibi. bar ni — teklik, tekkalma Hali infiradda âcizt » birleşince büyük İktisab ederler, tek- eksin olan İnsanlar, bir erk edi- — tek Bu, münterid bir hâ: bu, tek bir hâdisedir. etmek — tekleş- .'"l: Akran ve emsali ara- * N"'Il bep; ÖĞ etti, taydaşları İafileri arasında tekleşti. ) — bozülma (bak: ölmek — ayrılmak, H' — Yıkılma, yıkılım. .Nkh&" (::: ’hılaıı“l İj k, _“::î: — Pağılım, (fr.) Disso- th' İktasadi sebebler bir İnhilâle bayg Salk Bötüüy uğratabilir, bir sosye- İ q'ı.— Oğratabilir. ? h Nİ: .ı:l"- (fe.) vacance. Üçüi Slmadı felerde hiçbir t a bu ödevlerde tür'stle İaiyor. Ali'yi geçti. Altay müdafli yetişemiyeceğini anlayınca ceza çizkisl içinde omuz vurdu ve akını durdur mak İstedi. Penaltı: Reşad çekti ve takımını 1-1 berabere çıkardı. Altay İse bik-sık — firaatlar kaçırıyor. — Vabab, — esaslı bir mevcudiyet gösteremiİyor. Fır- mütemadiyen — ölüyor. Oyun artık mütevazin Fethinin mükemmel çıkışlarını görüyo rüz. Yalnız yakarda İşaret etil. glmiz gibi, fazla sert... Dakika 35... İzmirspor İndi, top kale önünde ve Reşad'ın ayağında. Tamı ba sırada bu eski kısrak oyunconun — gene diriplinglerle Altay'ın üç oyun. casunu atlatarak topu — ağlara taktığını görüyoruz. İzmirspor 2 — Altay 1 Bü vaziyet, İzmirspor oyunu üzerinde daha mücssir — oldu. Fakat Altay'lılar da uzun pas- larla ve bilbassa goldan İnkişaf eden akınlara — başladılar.. İz. mirspor, birkaç dakikalık bir tazyik geçiriyor, top kornerde çekildi, kaleye geldi, kurtar. dılar, fakat ceza çizgisi kena rında duran Eaver, kafa topu gene İzmirapor — kalesine yolladı, gene kurtardılar. Fakat bu kurtarış, kale İçinde ol muğtu; binaenaleyh göldü. Altay 2 İzmirspor 2.. Son dakikalara doğru Altay bir kaç nmeticesiz. akın daha yaptı.. İkinci devre: Bu devre başlar başlamaz, İzmirepor teknik denilebilecek bir oyun vermeğe başladı. Ye- dinci dakikaya kadar Altay gol satlar Inhilâl (Bogunluk anlamına), Çözüntü. örnek: içtimai bir müessesede görülen lahilâl — gosyal bir ku- rumda görülen çözüntü. Kabili inbilâl maddeler— Erirler. örnek: Suda kabili Inhilel maddeler şunlardır —suda erir- ler şunlardır. Münhal — Açık, (fe.) vacant. örnek: Münhal yerimiz yok, açık yerimiz yok. İnbimak (bak: iptilâ) — düş- künlük örnek: onda kitab okumak Anhimak derecesindedir — on de kitab okumak düşkünlük derecesindedir. İnbina — eğilim, başeğme örncek: İnhina bilmez' bir irade — eğilim bilmez bir irde. Münbasi — eğriç İahiraf — sapma örnek: doğru yoldan inhirafı sebebile bu hale düştü — doğ tu yoldan sapması - yüzünden bu hale düştü. İnbiraf etmek — sapmak İnhisaf, Inkisaf — tutulma örnek: hakikat İnsaf bilmez bir güneştir, hakikat unutulma bilmez bir güneştir. inbisar (Monopol) — teklt atamadı. Bu dakikada yapıları bir akında İzmirspor sleyhine firikik verildi. Basri, güzel bir şandelle topa — uzaktan — ağlara taktı. Altay 3 — İzmirspor 2 Bua devrede hakem Bay Fehmi (Altay) n buzı hatalı kararlarımı gördük. Altay artık canlanmıştı. Fa. kat İzmirspor, oodan geri kal mıyordu. 20 ve 22 incl daki. kada heriki kale, kat'i denile. cek birer tehlike geçirdiler, Oyan, bilbassa Altaylılar ceb hesinde hararetini — kaybedi. yordu. Dakika 27.. İzmirspor aley- hine korner, Kurtardılar. — Fa kat hekem dikkat etseydi, bu kurtarışın içeriden — olduğunu görecekti. Nitekim, biraz evel İzmirapor'a — gölle neticelenen faval cezası da böyle hatalı bir görüş tapıyorda. Çünkü fayul yoktu. İzmirspor gene — hücumda, Dakika 37.. Altay kalesine iİnl. yorlar. İlyas, ekseriya yaptığı gibi bir 1ska geçti ve bu hata, takımına bir gole maloldu. Top, Reşad'dan merkeze, sonra - sol uçığa git Kaleci Cemil de vazifesloi yapamadı ve gol.. Altay 3 — İzmirspor 3. Bu devrenin son kısımların. da Vahab biraz canlandı. Fakat İş İşten geçmişti. Bir iki şatu da ya avata gitti, ya direğe çarptı. Üyün 3—3 bltti. Mekteblerde 23 Nisan Burnava, Buca ve Karşıyaka- daki ilk mektebler talebesi de kendi — semtlerinde — yenlikler tertib etmiş ve. eğlenmişlerdir. Inhisara almak (monopolize) etmek — tekitlemek (bak basr) Inhitat — düşüm, ((fr.) dec lin, af falssement örnek: zekâsındaki inhitat konuşmasından belli, zekâsında- ki düşman konuşmasından belli. fahitat — ingizlik, (&.) abalssement örnek: bu topraklardaki İn- hitat, bu topraklardaki ingizlik inhitat — alçalma, (fr.) deg- radatlon münbat — İngiz, (fr.) abalse örnek: münbat olan yerler, Kngiz olan yerler.. dehşetâ fohizam (bak: Inkıraz) inikat — 1 bağıtlanma, 2 (meclis terimi) İnikâs — yasınma örmek: evler ve ağaçların dur- gun soya İnikâsı çok güzel gö- rünüyordu. Evler ve ağuçların durgün suya yansıması çok gü zel görünüyordu. İnikâs etmek — yansımak örnek: yürek temizliği fnan- nın çehresine inikâs eder. Yü- rzek temizliği Insanın çehresine yansır: İnitaf etmek — çevrilmek örnek: mnazurları onu İnitaf edince. Bakışları ona çevrilince İnkâr — yadısa tan İndirilmesi Beklenmektedir. İstanbal 238 — (Huşusi) — Bulgarfstanda fevkalâde ahval cereyan etmektedir. Kral aleyh- tarlığı çoğalmıştır. Genç münevver Bulgarlar bu cereya- nın başındadırlar. Kabine tu- tunamıyacak şibidir. ve Bugünlerde Bulgar kralımın tahttan İndirilmesi beklenmek- tedir. Sofya 23 (AA) — daşları krala karşı minnetter- Vatan- lıklarını İizbara davet eden birçok beyannameler — dağılıl- mauştır. Talebenin de yapmak İstediği zabıta menetmiştir. Solya 23 (ALA) — Kabine buhranını büyük bir ulâka ile takib etmiş olan gazeteler Toşef hükümetini yetle — kurşılamaktadır. gezetesi yenl kabinenin İktidar yın Öödün nümayişi mMmemnuni- Slava mevklile ulus urasında suğlam bağlar tesbit ettiğini ve siyasi hayatta normal tekâmül busu- sunda teminat teşkil — ettiğini yazmaktadır. Mir gazetesi Toşefin dahili hayatta sulhu ve kanuniyeti getirdiğini kaydetmektedir. “Dnaesik* gazetesi de kralın yüksek bir hakem olarak mem- leketin refahına ordu İle mil. leti birleştireceğini yazmaktadır. Sofya 23'(A. A) — Kabine bugün toplanarak yeni ana ya- ganın — esaslarını —hazırlamıya başbakan — Hle adliye bakanını memur etmilştir. Eski başbakan general Zlatef kendi talebi İle Ihtiyad kadro: sona geçmiştir. Sofya 22 (A.A) — Kral Bo nin İmanında kıymet olmaz. Ya- dısa nedir bilmiyenin inanında değer olmaz. inkâr etmek — yadısamak örnek: yaptıklarını lakâr et- medi, yaptıklarını yadışamadı. inkıbaz — bürülme inkıbaz — peklik inkılâb — deveiim fokıraz — batım İnkısam — bölünme, kışsım lanma İnkısam etmek — bölünmek, kısımlanmak örnek: bu şeklin dört par- Çaya inkısamı, bu şeklin dört purçaya bölünmesi. foklsar — kırılma, kırgınlık örnek; verdiği metlce onu fakisara uğrattı, verdiği sonuç onu kırılmıya uğrattı. Bu sözleri düyunca içimde acı bir İnkisar daydüum, ba sözleri dayanca içimde acı bir kırgınlık daydüm. İnkisarı hayal — omusa örnek: bu İşte Inkisarı hayale düştüm. Bu İşte — omusaya düştüm. iokisarı bayale uğramak — umusamak inklsarı ziya — yalkırı imkişaf etmek — — gelişmek, açılmak kammn n ris ulusa hitaben neşrettiği be- yannamede yakın bir fetikbalde yeni bir temel yasası tanzim edeceğini bildirmektedir. B. Henderson'un Beyanatı Dünyanın İki Fırtına - Merkezi Vardır. Bir Harb Zuhurunda Ingiltere'nin De Sürüklenmesi Muhtemeldir. S e gatlikelr Londra, 28 (A-A) — Silâh sızlanma konferansı başkanı B. Artur Henderson dün söylemiş olduğu bir söylevde bilhasıa demiştir ki: — Yeni silâhlanma yarışına uzak şark büdişeleri mühim bir şekilde sebeh olmuşlardır. Dünyada iki fırtına merkezi yardır. Uzak çark ve Avropa.. salh birdir. ve takslmi kabil değildir. Salhun temini mes'u- Hyetinia tekelmi için yapılacak her teşebbüs uluslar kurumu misakını İnkâr etmek ve yeni bir Avrupa harbinin kapılarını açmaktır. B. Henderson böyle bir harb vukuunda İngilterenin de buna sürükleneceğini mohtemel gör- mektedir. Bu itibarla umumi emniyet kadrosu içinde Alman ya için hukuk müsavatı met'e lesinla balli husosunda yapılan teşebbüslerin — muvaf fakıyetini görmek İngiltere Için faidelidir. B. Henderson'u göre, Al- mâünya'nın Cenevre'ye dönmesi ve son kararın kayıdlarını ka- bul etmesi mevcud mes'elelerin esaslı bir tarzda hbelli İçin ması elzem olan çeylerdir. Takiçaf etti, yazı yazmakta çok açıldı. Çocuklarımızın bedenen de lokişafına çalışmalıyız. Çocak- larımızın bedence de — gelişme- sine çalışmalıyız. İokıta — kesilme fakıta etmek — ketllmek fakıyad . etmek (tebaiyet) — bağınmak, başeğmek örnek: kendimizden — daha yüksek insanlara Inkıyad . ede-* biliriz, kendimizden daha yök.- sek İnsanlara başeğebiliriz. (ba- gınabiliriz) inkıyad ettirmek — (tebalyet ettirmek) — uyurmak örnek: başka milletleri em- rine inkıyad (tebalyet) ettirmek dstiyordu, başka ulusları emrl- ne ayurmak istiyordu. inkıza etmek — sonalmak fnsaf, mefet — ekli örnek: İnsafına — sığımırım, ekitine #ağınırım Insaf etmek — ekitmek örnek: İnsaf etmez misinlz? ekitmez misiniz? Yosan — İnsan İnsani — insel örnek: insani hislere hür- met göstermelidir, İnsel duy- gülara saygı göstermelidir. Ansibab etmek — dökülmek Varşova, 23 (AA ) — Pat Ajansının Venedik'ten öğren- diğine göre, İtalya dışarı işleri müsteşarı B. Saviç Venedik- ten geçerken orudu husüst ola- rak iİkamet etmekte bulunan Lehistan dışarı işleri bakanı B. Bek'le görüşmüştür. Bu mü- nasebetle Avropa — mes'eleleri hakkında noktal nazar — teatisl yapılmış ve ikl memleketli bağ. hyan dostluk münasebetleri mü- şahede edilmiştir. NISAN 1930 D4 1935 Kasım Gün KU şamba 168 Rumi 1351 11 Nisan Vasati 5,14 1212 16,00 18,58 No. 23 Arabi 1354 20 Muharrom Ezani 19,16 5,16 İosıbab eder, kızılırmak, kara- denize dökülür. insleam — 1 tutarlık, 2 (edebiyat terimi) örnek: — sözlerinde —İnalcam yoktur. sözlerinde tutarlık yok- tar. Inaldad etmek — tıkanmak, kapanma Ensllâh etmek — soyunmak, yüzülmek örnek: sanki Insanlıktan İn- sanlıktan İnsilâh etmişti. sanki İasanlıktan soyunmuştu. insiyaki — içgüdel İnşa etmek — yapmak bina etmek — kurmak, yap- mak örnek: bu evi 1895 te İnşe etmişti. bu evi 1895 te yap- mıştı, iaşla etmek — şavmak (bak: eşla) foşlab — (teşanb) etmek — dallanmak, kolsalmak şube — kol örnek: bu yol dört çubeye ayrılır. bu yol dört kola ay- rılır. hoşikak otmek — yarılmak, çatlamak, ikiyo ayrılmak Inşirah — ferahlık, iç açılma örnek: İnşirab içinde geçen