HER AKŞAM BİR HİKÂYE "Ahmed Cemil ateğlendikçe #teş- ort Azizim, diyordu, Aşık (olan keklerin sözlerine şöyle bir kulâk | ş. Kimi sevgilisinin siyah pınltil:| röilerini methede ede bitiremez! t nl mütemadiyen sevdiği kadının | boyundan bosundan, güzel: enda- '.ndan bahseder, durur. Kimi bir çift kurmaz, etli dude- ğı saatlerce anlatsa yine doyana. | Kimi de genç bir kadının Jüle lüle #a'lanma gönlünü kaptırmıştır. Halbuki ben bunların hepsinden iLK KOKU — Azizim, dedim, sen bir ruh doktoruna git... Hem senden para da almuzlar sanırım, çünkü bu sen- deki hastalık onlar için güzel bir mevzudur. — Hayır, hayır... Ben ruh dok- torundan evvel Mebrureye gidip beraber yaşamağı teklif edeceğim. Bakalım: vazı'olacak mı?... Dur, o kokuyu duyar gibi oluyorum... Bili- Yor musun? a göz hafıza- s1, kulek hafızası gibi, burun ha hizası da var. Bende'işte bu'son söylediğim hafıza pek kuvvetli. Ingiliz bütçe açığı 2 milyar 350 milyon sterlin Hükümet yeni 'bir istikraz aktedecek Bu defa faiz yüzde üç olacak beka türlü bir âşıkım. Ben Mebru-İMebrueyi düşününce onun koku-| zonâra 29 (AA) — Yüsde Wç faizli Teni ne kaşma, ne gözüne, ne ağ- (sunu burnuma getirebiliyorum. Al-| bir harb Htikran üktedleceğine dair) zıns, m burnuna, me lüle lüle saç- |laha temarladik. Ben fazla duramı-| maliye nezareti tarafından yapılan larına, me boyuna, ne bosuna, ne |yacağım. Sevgilime gidiyorum. OOlllân, efkâri umumiyece çok müsa'di,, birşekilde karşılanmıştır. Halk, ba BULMACAMIZ 12345678910 Soltan sağa ve yukarıdan aşağı: 3 — Atde - Damarın İçinde bulu- Ur. de endamına tutulmuş değilim. O- nun nesini seviyorum (biliyor iu“ sun? Nesini.,. Tabmin et bakalım... Boynumu büktüm, sevap verdim: — 'Ne bileyim? Her gönülde bir ailan yatarmış... Senin gönlün de benim için kapalı bir kutu gibidir. İçinde ne var, ne yok... Bunu tah- min #tmek pek güçtür. Ahmed Cemil bana hak verdi: | — Doğru söyledin.. dedi, Mebru- renin nesini sev mi dünyada tah- min edemezsin. Bundan sonra mühim bir sey söy- liyecekmiş gibi kulağıma eğildi: koku beni çağınyor!.. Böyle söyliyerek yanımızdan ge- çen bir taksiyi durduttu. Atladı, gitti. Onu tam bir ay görmedim. Mebrure ile beraber yaşadığını ar- k sdaşlardan m. Nihayet bir âk- şam kendisin: de rasgöldim. Eski coşkun hali yoktu. Sordum: — Ne 6? Yoksa kokuya doydun mu? Sen: pek coşkun görmüyorum. Kolums girdi: — Tuhaf bir vaziyet hasıl oldu, dedi, sen benim mecerunın baş ta- milarını biliyorsun, Mebrurenin ne- sine âşk olduğumu sana anlatmış- faiz haddinin, hükümetin, evvelden beri alışılmış olan yüzde beşe sapla- nıp kalmak gibi bir zihniyetten Kür- tulduğuna delâlet etöğini görerek memnuniyet izhar etmektedir. Bu, uynı #amanda, hükümetin itibarma karşı umumi itlmadın, bir sencdenbe. H son derece artmış olduğunu da gös- termekteğir. ir, hafbin gittikce artın masrafları- em. milf tasarrufa yeni bir müracaa- tu iab ettirdiğini tebarüz ettirmekte- dir. Daily Telegraph gazetesi, baştma- İ kalesinde, yüzde beş faiz zihniyetinin, İ geçen harbi 'beyhude yere çok paha — Azizim, dedi, ben bu kadının İtım sanısım. O genç bir duldu. Aile. |HYA maletiğini hatırlatmak. ve kokusunu seviyorum, o kokusunu.. Anlıyor musun? — Olur, dedim, ruh daklotları wi pek fakirdi... Kendisine beraber yaşımağı teklif ettim. Kısa bir te- reddütten sonra bana <Pekil,.3 de- yaşamağa Beraber başladık bazi kokualrın insanlar üzerinde bü-İdi yük. tesirler: olduğunu iddia ediyor- İSevgilim yeni hayatından pek ziya- İar, Nasıl koku bu? Herhalde birlde memnun görünüyordu. Öyle y. çiçek kokusudar değil mi? Ber zengindim. Her şeyim vardı. Ahmee Cemil kaşlarını kaldırdı;/Ona her istediğini | alabiliyordum. — O kokuyu sana tarif etmeme | Mebrure de. benim vaziyetimden imkân yok birader... Şimdiye kadar | hayatıma hiçbir kadında sasgelme- | diğim bambaşka bir koku... Tupkı| salgın bir musiki parçası dinlemişim gibi bu kokuyu duyunca içimde coş: kunluklar yapmak ihtiyacını bissedi- | yoram, İşimde, seyahatte Mebrure | yi düşündüğüm zaman bep bu ko“ ku busnumun ucuna geliyot. “Artik onun kokusum. aldıktan sonra ye- rimde duramaz oluyorum. Doğru Mehbrureye kaşuyorum... — Atlar da sokaklarda ahırları- nın kokusunu alınca süratlerini art- tırırlarmaş... Demek koku “denilen şeyin canlı mnhlâklar üzerinde bü- yük bir tesiri var. Ahmed Cemil kızdı; — Şimdi sen atları, ahırı filân karıştırma da beni dinle... Mebru- reyi ben kalbimle değil âdeta bur- mumla seviyorum... — Gerip bir aşk... — Evet, çok garip amma haki- kat... Ben onun gözletinden, bur- bu benzetişime adamakıllı istifade ediyordu. Yeni elbisl .. tuvaletler. mantolar, sap- kalar, iskatpinler umarlıyor, mücev- herler satın alıyordu. Artık o eski mütevazi kılıklı genç kadın değildi. Şık bir prensesi, bir sinema yıldızım andırıyordu. Adeta hüviyeti değiş- mişti. Lâkir işin müthiş tarafı o es-! ki, o ilk kokusunu da kaybetmişti. Vakia şimdi Arpejden tut da pahalı Avrup: kokularını sürünü- yordu. En baş döndürücü, en nadi- de lâvantaları kullanıyordu. Fakat nafile o eski, bambaşka, © benim başımı fırıl fırıl döndüren ilk koku. | placak bülçe tahminlerinden 409 mil| sına 1 - İkincikânun 94 su yoktu. Görüyorsun ya... Ne ta- Hihsizlikt. . Ben-onw valmez bu fev-| kalâde kokusu içi rdum. Bir kere hayatımız. birleştirdik. Arbk kendisin: — «Girls de deliği yok O da artık lâvanta süren; her kadın gibi kokuyor. Kendisine, dar. Hiç şüphe etmiyorum ki, balk, vas) mahsus kokusunu kaybettiği ar tık Mebrure benim nazarımda lâa- lettayin bir kadındır. İ #öyle devam etmekte lr istikraza teşeb- Vübarma kara beslenen emniyeti göstermekteiiir. Bundan başina bu hal, aynı zamanda, hazinece gayet büyük bir thtimamla «| tatbik, edilen tecrübelerin bilhassa Chambarlain hükümeli zamanında 1982 &e yapılan büyük Kanversiyon İiztikrazı teeriibesinin verdiği müsbet bir neticeye de dei eylemektedir. Halk, bu istikraz kaydedilmek için yeni müteremim bir hümle daha yap- harb imtikrazlarını yatırılan payalar, bazı kâhinlerin teh- minlerini pek geniş mikyasta agrı tır. Fakat harbin mütemadiyen ar tan maliyeti karşısında gayretlerimizi on misline cikarmağa mecburuz Son Üç aylık devre esnasinda, milli masrafların günlük vasatlası 11/750,000 © sterline baliğ olmuştur. Bu, senede! 4,250000,000 sterlinlik bir yektin tı tar. Bu hesaba göre maji senenin sarif yekünu 4;750,000,900 söeflini b lacaktar ki, bu rakamı temmuzda ya- yon sterlin fazladır. Bu muasem #asraflara amukabi, wmum varidat, ağlebi İhtimal 1 ml- yar 4904090:000 sterlini tecavüz etmi- yecektir. Bu hesapçı en aşa 2 mil yar 240,000:000 #torliniiik bir açık kar- şısında Bulunüyoruz demektir MU tasarruf bu açığı kapatmah- #ifesini, tayyarecilerimiz'e. askerleri» mizin ve Dahriyelilerimizin dü kavşısında her gün gösterdikleri kai ramanlığa mundii bir kahramanlıkla nundan, ağzından, boyundan, bo-| Ahmed Cemi bunlan anlatırken yypacaktır sundan, her şeyinden ziysde koku. |aklıma meşhu bir tuh doktorunun! emmsannunmmumunmsur sun suna üşikim. Ve bu kokusu yüzln- den âdeta onsuz yupamıyacak bir hale geldim, Kendisine bereber ya- şemağı teklif edeceğim... Çönkü bu koku beni zivanadan çıkarıyor, deli divane ediyor. Bu kokuyu duyar duymaz bambaşka bir mahlâk olu- yorum. Çilem aşka müheyya, bir hale giriyorum. Ah bu koku, uh bu kokul.. Onunla ilk başbuşa kal- dığım am hatırkyorum. İlk defa kitabında kokulara dair okuduğum | bir dasıl zelmişti. O söyledi, söyle-| di, söyledi. Sevgilisinden uzun uzun * settikten Osonra yanımdan uzsklaştı, Bir daha kendisini tamam! beş sen. görmedim. | Nihaye: ona dün Memnundu, hatta mesut bir insanı » #arhey gibi /andızıyordu. Lâkin ümü başı pek ln ilâve etti: dı, Yanıma yaklaşarak şem- siyemi altına girdi: — Sana, dedi. hayatımın en mü- İşte bu sıralarda dikkat ettim. Meb- Türe eski ilk kokusunu tekrar elde etmişti Tuha şeyl, Üzeri derece tesir yapan koku “yeniden meydana çıkmıştı. “— Peki ne kokusu imiş ©7... Ahmed Cemil mahcup bir tavır — Ter kokusu imiş (o birader.. Kir kokusu... Mebrureye ilk defa © fakirlik zamanında tesadüf Oetmiş- doyduğum bu koku genzimi gicikler İhim sırrın: anlatacağım. Şimdi ben|tim. Sonra om benim paralı haya- dığı zamen he kadar başkalaşmış- bm. o Adetâ ihtiras melikesi Üni atım şahlendırmış gibi idi Başım dönüyor, Şakaklarım #onk zörik ati- yordu, Birçok macernlar | geçirmiş bir adam olmama rağmen bu koku içinde Mebrure ile sevişirken sanki ilk defa hayatıma bir kadın giriyor! İbir odayı düştük. Banyolu ln I3adının Zateri Müellifi; P. de Conlevain Ab, işte, anlamıştı: «İlâhiş dedik- . Ve o derece yükseklikte) Ertesi sabah, bahçeye indi. Bir | ber vermedi. Bu, kontun. bahsi kay- | amıyordu bu habevel... köyede ders almıştı... Fakat iyi bir ders de Bu teselli verici düşünceler üze- rine, bavan Ronald, yatağının baş , Fakat kalbinde müphem bir en- dire vardı. Uyuyamıyordu. Kulağı |Perestişkirimiz kaybettiniz. Sant'-İdan dolayı iftihar duyarız!... Anna din gece bir telgraf almiş.İvam, bir fazilettir .. Halbuki sada-|İtalyana karşı masumane bir kırgın-İ varmadisn da, Bunda, hernşiresinin gelmyieceği velket, fantezi ve tahayyül noksanı- ak duyuyordu... Hoşuna giden kur- | Henri'y kiriste, bir müddet, öylece kaldı. emniyette — bulunduğuna İla beraber yaşadığımız seneler için- yine eskisi gibi mesut bir âşıkim. Çünkü Mebrure ilk kokusunu yine elde etti. Bak bu nasıl oldu. Onun-) de elimdeki parayı bar vurup har- man asvurdum. İşlerim pek berbad giti, Pek kısa bir zaman içinde pa- rasız kaldım. Sefnlet başladı. Tek sta etmek o İârrm gel "Tefrika No. 30 “Tercüme eden: (WA - nün .milemmen olduğundan omem- kin zihnini politika ve havadis- | i ler üzerine bir türlü tekâsüf ettire- müyordu. Her an konlun gelmesini bekliyordu. Acaba nasil bir vaziyet .. Kendi gayet aza- metli, gayet soğuk durncaktı. .. Bi- sun deği! de Verga'ların çı ni gördü. Markinin elinde açık bir mektup vardı. tım. Banyolu apartımana turn. Eski kokusunu kaybetti. Fakat sefa- let yeniden başlayınca ve banyolu partımandan çikinca... Anhyorun ya, Fahreddin Kerimin «Ruh hasta Jıklarır o kitabında ter kokusunun bazi hasta ruhlar üzerindeki tesirini okumadır. mu? Ne yapasım bu bsn- deki berbad bir hastalık...» mediğinden dolayı teemürlerini ve hürmetlerini ârzetmemi bu mekt bunda bildiriyor. Hâlüne, imkân son haddine İka- altınlık bir çek de bulunduğunu ha- bettiğinin kibarca itirafıydı, hastalığın Şüphesiz i çağın — Kimmiş Donna Vitoria? — Lelo'nun bir sevgilisi... Daha .İdoğrum. ilk sevgilisi... Kendisinden ihtiyar... Aralarındaki kesilmemiştir... Sülük İtalyanlar an iki yaş münasebet gibi biz kadın hulüm, #cdık değil, devamlıdır... Marki gülerek: — Bravo, Lilit... - dedi. - Tari Müstehzi bi: tebessümle: finiz tamamile doğrudur... Ve biz Bu gece, bu hususta yapılan tefsir-| | kete a | decek olan yoklama heyetines'mahal- 3 — Geni hareketler. 4 — Fransız parası sur, 5 — Ama şeriye hhkimi - Bir har- fin okunuşu. © — Ademi kobul - Dikkatle hazır- lanır. 7 — Leke yakma, 8 — Tersi zeâyettir - Yeni, 9 — Bir Rum Isini - Nota, 10 — Başırm eK» gelirse bıçak mah- | fezasdır - Teri yaşamaktan vazge- çındir. Minarede ökü- Geçen bulmacamızın halli Soldan safa ve yukarıdan aşağı: 1 — Esafilinas, 2 — Gığınak, Ye, 3 — Ağır, Sia, 4 — Fırlatamaz. 5 jin, Atila, Lüstiktop eN | İ 30 Birincikânun pazartesi öğe ve akşim şarkılar, 10,13 1930: Habe 0.15: Radye : Piyano ile caz dpihz) 30: Cazband (pâk), 31 Birinelkinmm salı #abâlı 8: Program, :843: Haberler, 8.18: | Hattt müzik (piik), 845: Ev kadını. PR zl Beykoz urkerlik şübesiriden: İ ik yollama» gününden İtibaren pastamacaktır. 2 — Beykoz, Yahköy, Paşabahçe 've İnce Köyünde bulunan 337 doğum, crat'ile 311 ilâ 332 doğumlu ihtiyat İ eretin yoklamaları şübhe merkezinde 2-2'el künun #4i günü baştıyacak | 5/1/941 de nihayet bulacaktır. Tahsis rdlien beş gün İçinde mahele mü. ieesilirile birlikde yoklama heyetle- rine mürasnabları — Diğer köylerde bulunan bu mü- flerin yoklamuları köylerine gi- linde yapılacaktır. Hangi gün hangi köye gidileceği kö; gönderilen i künye erdvelleri al İ yin edilen günlerde mükelleflerin ih- tiyar heyetlerile birlikte nüfus cüz- dmlarie yoklama heyetlerine müra- racantları. 4 — 337 doğumimların ilk yoklama» İste beraber $11 &â 332 doğumlu ih- İtiyat eratın da yapılacaktır. Bunlarm da nüfus cüz- danlari ve askeri vesaikle köyü ve mahallesi haricinde ikamet edenlerin ikemet vesikalarile yoklama heyetine müracaatları, Y. yaptırdı - yan ihtiyat erat hakkında 1899 sayılı n Ve askerlik mükellefiyeti ka- v ın 94 üncü maddesine eklenen İ B fıkrasına göre cezalandırılacakları İ #âin olunur. Kurbanımızı, kurban derisini Hava Kurumuna teberrü eder- ken, Türkiyenin havalarda da kuvvetli olmam gayesine emek vermiş olacağınızı unu! Bayan Verga — Bu övünmeyi duydunuz mu, iHölâne? ... dedi - Biz kadınlar je pek de ho; bir telâkki tarzı de- li. Hâlân müphem şekilde | gülüm- Bunu bavsalası almıyordu... İna- Gittiyse de hemen döner, gelir...» diye dü- söndü. ... Elinde olmaksızın, büyük bir âsa- İbiyetle, müreakip iki gün delikan- ının avdetini bekledi. Sonra kendi kendini şu fikre alıştırmağa çalıştı: İ « —Oh, iyi oldu, isabet oldu İginiği..» Fukat artık Ouchy kendisine ta hanmülfersa derecede o yeknasak geliyordu... 'Ne münasebetsiz sdam- muş bu Sant Anna ki, iyi geçen bir mevsimin sonunda böşle bir uygun- suzluk çıkarmıştı... Kendisini peres- tidârlığından, förtlerinden, komp- — Madem Ronald!:.. - dedi. -|İtalyaniar, böyle huyumuz olduğun |limanlarından muhrum bırakmiştı... De- : © okansat getizerek, zafer vö aamusu-İanneşinin tehlikeli bir surette bastaldır... are adl Kıymetli bir şeyini elinden almış gibi nda yazılıdır. Ta-| ihtiyat yoklamaları! | “3145: Radyo orkesirasi.| yeğ 1230: Ajans ve borun haberleri, 7245: | yen ini, | | Akyukız bu zahseyi görünce, ba- | ! 'Teffika No, 166 Ve nihayet son cevâbını verdi: zümle görürsem man sana varırım! Mehmisd derhal söttadan Kalktı: — O hülde Hurşld yatmadan 've yahut mahalle kahvesine çıkmadan, hemen gidelim. onu bahçe pence- retiriğden seyredelim. Açba Mehmedin söyledikleri doğ- Tu muydu? Hurşidin gerçekler. karısı ve çocük- Jarı var mıydı? . AL ülünde, -değtlan şehte iniyor- lardı. Deli Metimed yalan söylemiyordu. Onun södleri de ihtiyar yolcunun #öz- leri gibi doğru Jâl. “Fakat o, bu söz- lerin gerçekliğini genç kira nasil an- Tatsındı? — Atmı GüNtü. çarçabuk “dağlar şehre döndüler. Mehmed Kenar ma- kalleletden birine saptı 7e karanlık, bir sokağın sonunda küçük bir eyi! önünde durdu: — Iste, Hurşidin evi burasıdır. Attan indiler, Mehmed atını bu evin bahçe kapısını bağladı. Bahçe- nin arkasına gittiler, Hurşid. karsı ve çocuklarile bahçe üstündeki oda- da oturuyordu. l Pencerede asılı duran İnce bezden! bir'perdeyi rüzgür süyurdukça “oda nm işi apgçık görünüyordu. i Akrakir birdenbire gözlerine ina- namıyacaık kadar sersemlsrmişti, Hur. #ld, şocuklarım dizinin dibine almış, ra tar çalıyar, kazısı da yavaş ya- | İnce ve Yanik sesle türküler söy. u, Deli Metimed dayanamadı: — Şu alçağı gördün mü, Akçakı? dedi. Böyle güzel bir karım, nur to- 1230: Prozram, 1233: Pas heyeti. yu gisi yavruları, mesud yuvası var 1250: Haberler, 13/06: Paml heyeti,! en” halk gözü i (78220: Karişik program Gplâk). 18081 ap ve temie yürekli karları baştan çı-| Hibin eve sgölişinden (Dell Meleği Caz orkestrnsı, 1840: Beste. semai VE| karmapa çalışıyor, onlarla gönü eğ- çök memnun olmuştu. gidi iriyor. Bizim gis! özü sözü bir, nuslu insanların da < atak diye; diye — adı çıkmış. Şimdi sen e, Akçekız! Hangimiz kötü yü- iyis? Hangimiz deliyis? O mu, sından bir kazan sek #u dökülmüş gibi, terlemiş, sıkılmış, hiğdetinden dişlerini (oOgıcırdatmağa (başlamıştı. Eğer burada yalnız olsaydı, ona: — Alçak. namussuz köpek! Beni şimdiye kadar neden aldattım? diye bağırmaktan çekinmiyecekti. Bereket versin ki, Mehmed kolundan “çabuk) çekmişti. bahçeyi do'andıikr. tekrar ata bindiler, Mehmet sokağın başın- da son defa olarak sordu: — Kararını verdin mi, Akçıikz? Cevap bekliyorum: Şahsnvemin evine mi gitmek İsteren?. Yoksa, annemin evine mi? Akçakız başını Deli Mehmedin göğ- süne dayadı" - Sür atını annenin evine. “.. Kurumuş gül ağacının dibinde, O akşam Şabsanein gün batıncaya kadar Akçakım bekledi. Gece yarı oldu, Akçakızdan 8es yoktan, Âmk Oarib puzara gitmiş, izini bu- Yamamşatı, Evde o axşam yemeğe davetli bir İ çok kimseler vardı. Bunlardan bir ihtiyar, Aşık Garibe sokuldu: — Ben bu akşim şehre geliyor.) İM. dum. Deli Mehmed, atının üstüne bir genç kız bindirmiş götürüyordu. Öenç kız bana, Hurşidin evli olup olmadı- Bani sordu, Sakın bu kız, Akçe kız ol- masa”! N Deyince, hepsi birden: — Eyvah, dediler, Deli Mehmed onü irtemişti, Akçakız razı olmamıştı. De- iki yolunu beklemiş. dağa ka- çırmış. Ve Şahsanem bu hüberi dayünca matyus oldu: Yazın: İSKENDER 'FAHREDDİN #midi önüm yüzünü nereden gürece- gım? Diyerek ağlamağa başlamıştı. Gece yansına doğru düğün gvine bir haber geldi: « Merak vetmeyin! “Akçakız, Hur» #idi gözlle evinde görmüş, ve eli bir adam olduğunu anlâyınca ondan #0 ğumuş, Deli Mehmedle evlenmeğe Pa- zı olmuş. Bundan sonra, Deli Meh- med de uslanacak ve anasının evin- den ayrılmıyacakmiş.. dağa çikıp Yol kesicilik yapmıyacıKmış. Şahsanem bunu duydu.. fakat, inan- madı, Âşık Garibe: — Deli Mehmed seni çok sever, de- di, eğer bu haber gerçekse, bu gece buraya gelsinler. bisimle beraber eğ- lensinler. Garib sazını alıp: — Ben onları alır'gelirim Dedi, “Düğün evinden çıktı. Deli Mehmdin ânasının evine gisti, Deli Mehmedle Akçakız henüz yat- mamıştı. Deli Mehmedin anası Akçakızı gö- fünee sevincinden ne yapacağını Şa“ Aria oğul konuşurken, soküklen ya- nik bir ses duydular, Âşık Gürib kapının önünde sex çalı. yor ve maniler söylüğdüde: Akçakız çık, seni almağa geldim. Mkmdim, Yiğitler çöpünü çatmağa geldim, Deli Memed, Garibin sesini dayun. en: — Bizi arıyorlar, dedi, Garib ayağı- mıza kadar gelmiş. Aksakız sevindi: —gaksanem üzüldü diye gelmiştir. Haydi, düğün evinin tadimı kaçırmı- İ yalım... gidelim, onlara kararımızı bile | ötrenm. Deli Möhmed, Akçakıı aldı. Anas- İm ön düğün evime çağırdı. ÂştkGa- O gere düğün evinde gine güneş doğuncaya kadar eğlendiler, İki gür sonra da Deli Mehmedie Akçakızın nikâhları kıymış, - onlar da birbirine | kavuşmuştu. * Âşık Garib, Tiflise dönüşünün ye- dinci günü sabah, Şahsanemle bir. / likle, güneş doğarken bahçeye İn- ! göstererek: | — Bak, Resul! dedi. Yedi yi öne seninle son seviştiğimiz ve konuştu- "#umux gün, bu gül ağacının dibinde oturmuştuk.. hatırladın. mi? Garib. biranda, yedi yıl evvelki günlerini düşündü. İçini çekerek: — Rahmetli baban bize hiç göz aç- #ırmazdı, dedi, bu gül ağacının miş (kokulu dalları arasında az mı gös (yaşı dökmüştü? — Onların kökünü göz yaşlarımızla sulardık. Sen gittikten sonra kuru- dular, Resul gülerek sordu: — Senin göz yaşın yetmedi mi? — Sen gittikten sonra, ben bahçeye İ gikimazdım. Göz yaşımı, kimseye gös- /termemek için, işime akitırdım, Resul! İ Fazin yürüyemediler.. ikisinin de ayakları birbirine dölanmiş, yabut İyere çiylenmiş gibi, gül ağsecmın “önünde durmuşlardı. i Aşık Garib: | — Haydi gel, sevgilim! dedi, Şu kuru dalların dibinde oturalım. aşkımızın temelini kuran eski günlerimizi ana- Kurumuş gül dallarının dibinde / oturdalar. | Sahsanem, yıllarca odasında masıl kapanıp ağladığını ve Garibin yolunu anlattı. Âşık Garib de, dağdan dağa, şahir- den şehire nasıl gittiğini, Halepte İne karlar kaldığını, İstanbula niçin igittiğini ve oradan donanmaya geçte rek Akdenize nasıl çıktığını, bu hes yocunlı seferde başına neler geldiği- ni; İstanbula dönünce kaç defa pa- ra biriktirip, kaç kere çaldırdığım ve yecek işlerder değildi. İk: gün sonra, madam ve mat mazel Cavrol! Karlshad'dan dön“ düler, Dora'yı yazdığı bütün mektup- larda, bayan Ronald, Lelo'dan bah- setmişti, Genç kız bu erkeği görmek merakiie yanip Bunun için, annesinin kürlerini bile kum kastirmişti. — Nihayet şu maşhur kont Sant" Ana'yı göreceğim! - dedi. Hâlâne, gülümsiyerek: — Kont Sant” Anna mr»... Ev- ivelkı gün gitti. Kız, somurtuk somurtuk: — A... Rezalet... Gitti ha... Ne talihsizlik. .. Xu Teşrinievvelde küçük grup ister istemz di 1. Kânunasaninin ilk günlerinde Romada bulusmağı 2öz- leşerek ayrıldılar. Verga'lar İtalyaya döndüler, Dört Amerikalı Parise dönerek bir otele yerleştiler Hölâne'in mektubu kocasını fena halde rencide etmişti, Kadın farkına her o kelimesile başka bir yerir Jan vurmuş- (Sonu ede lar mı, feni kızalar. Amerikalıer- )kek de tepeden tırnağa inad “kesil. vmigti. Küansnı, artık cevap vermedi. Mektup alamayışı, Hölâne'i evvelâ şaşırtır. Sotra uzupla karişik bir hid- det duydu. Bu işte kayınvalidesile görümcesinin — tesirleri (o alacağını düşündü. B: fikir zihnine yerleşip onu hakszliklara, o mantıkazlıklara sevketti, Halası onu nalile yere ikna için Pağraytaz İ — ÖYK bir iş ve ilim adamı nasıl olur da yabancı memleketlerde boş boş vakit geçirmek üzere gelebilir... İnsaflı ol kerem... - diyordu, Hölâne ise: — Ben böy » bir fedakörliği hak ledesim... - cevabım veriyordu. - İÜst.lik Henri'nin istirahate, değişiler İliğe-ihiyacı var. Kendini bu.derece ilme vermesine de taraftar değilim. İZira bun'bir erkekle evlendim; kim- İva ile değil Bir kadın dımağma böyle düşün evleri sokunca artik ondan felâh Jumulamaz, Bayan Ronald, yalmz İkendisini değil, yat d haklı olduğuna ir j 1