12 Ağustos 1940 AKŞAMDAN AKŞAMA Alaturka fenne uymuyor$â, fen alaturkaya tuysün! ler — hatta gönül diler ki hors concours olanlar — maalesef yoktu. Derken spiker, türkçe ve fransızca bütün dünyaya bir türk eser ve mesai» rini takdim etti. N Başladı. Ama ne başlayış! ai Tâbir mazur görülsün, vaziyeti rif ettiği için intihap ettim: Papas ölüsü kaldırır gibi bir şey... Hani diye bir marş mı, hymne mi ne olduğu bellisiz bir şey çıkmıştı; o lâzarlıkta, ya vanlıkta, iptidailikte makamlar... Dayanılır şey değil... İnsanın içi fakanlar basıyor... elek Düşündüm ki bunları bütün dünya dinliyor. Radyomuz — İstanbuldan doğru dürüst işitilmiyorsa da — nazari kuvveti âlemşümul, Üstelik, «bizim neş- riyatımızdır!» diye göğsümüzü gere ge re yedi düvele ilân ediyoruz. Acaba da- ba yüksek bir sanat texabürümüz yok mu; olamıyor mu? Hatla şu İstanbul #ebri içinde her akşam sesini dinleyebil- diğimiz artistler arasından munsifane bir seçme yapılsa; Münir Nureddin, Safiye, batta onlara kıyasla daha az rağbet ka- zan:nışlar mikrofon başıma celbedilse | gerek sanat ve propaganda, gerek hal. kın zevkini tatmin cihetinden pek insaf k bir harekette blunmuş olmaz mıyız? Mısınn bir Ümmü Kelsum'u var. As rapca bilenler, bu bayanin #piker tara- İmdan radyo dinleyicilerine nasl pre xanta edildiğini anlatıyorlar; — Büyük artist şimdi otomobilinden İndi... Merdiveni çıkıyor... Salonâ girdi... Perestişkârları etrafını sardı... Bir kol- tuğa oturdular... Yelpazeleniyorlar... Bu tarafa mütebbesimane bakıyorlar... So- rulan suallere lütufkârane cevap veri- yorlar... Bu kısa istirahatten sonra miks | rofon başma yaklaşıyorlar... Şimdi sesi- ni dinliyeceksiniz... Ümmü Kelsum baş- hyor... Biribirini itmam eden radyo tekniği ie sanatkâr kabiliyetinin aralarındaki imtizacı böyle olmak lâzım gelir, Bizde, zeytinyağla su gibi, bu İki unsur ayrı duruyor heyhat... Bu mevzua dair kari» Jerimizden aldığımız mektuplar © kadar fazla ki artık dercetmekten bizar olduk, Herhalde bir çaresine bakmak lâzumdır. Başka bü mesele daha; — Sesin güzel maşallah kızım... Bo- Yun posun, kınlış dökülüşün de yerin de.. Yarm alşamdan itibaren angaje sin... Bizim saz heyetinde söylersin... Dode efendinin «Ceylânp türküsünü çı- yrabilirsin ya inşallah... Ve, o güne kadar hayatında ancak sl- nek avlıyan masum yayrucağız, o andan #ibaren gazinoya müşteri avcısı olarak getiriliyor: Türk musikisi semasında bir yıldız doğmuştur. ü MEISİRBİR nkü yelken yarışları AKŞAM Müsabakalara 24 tekne iştirak etti. Demir. sporlu Feyyaz şarpi yarışında birinci olda İstaniul su sporları ajanlığı tarafından fetib edilen ymevsimin ikinci yelken ya- mpi dün Moda koyunda havanın çok sert olmasına Tâğmen büyük bir muvaifakıyet- We yapılmıştır. Dalgalara mukavemet ede- miyen iki tekne de balmışsa da ajanlığın yasıtalarile tır, Klüpler tara- fından büyük bir alâka ile karşılanan şar- Pi yarışlarına Galatasaraydan 6, Demir- Spordan 6, Beykozdan 3, Fenerbahçe, İs- tiklâl ve Deniz klübünden birer olmak Üzere tam 18 tekne iştirak eteniştir. Ayrıca serbes tekmeler arasındaki yarış- da Anadolu, Galatasaray, Deniz klü- bile Mimar mektebinden 6 tekne girmiştir. Şarpi yarışları her saman olduğu gibi bu sefer da yelken şampiyonlarından Galata- saraylı Bürhan ile Demirspordan Feyyaz arasnda sıkı bir mücadele halinde geçmiş ve neticede Demirsporlu Feyyaz son şa- mandırada rakibini geride bırakmağa mu- vaffak olarak birinciliği elda etasiştir. Berbes tekneler arasındaki yarışlar çok kli olmüş ve şafpilere nazaran büyük 3 bu tekneler çok fazla rüzgüra rağmen avaffakiyetie yarışları nihayetlendirmiş- ir, Müsabakaların teknik neticelerini Girasile bildiriyoruz; garri YARIŞI: 1 — Feyyaz (Demirspor) 183 2 — Dürhan (Galatasaray) 1854 8 — Nejad (Deniz klübü) 11210 4 — Mahmud (Galatasaray) 14511 BERBES TEKNELER YARIŞI; 25 LİK KABA YOLA; 1 — Hikmet (Anadolu) 17297 » LİK Di 1 — Nedim ( ER z tasaray) 1059 1 — Bürhan (Galatasaray) 1199 2 LİK KÜÇÜK ŞARPİ; 1 — Tarık (Yüksek Mimar mektebi 1.2337 Müsabakalardan sonra kazananlara su Aporları ajanlığı tarafından muhtelif mü kâfatlar verilmiştir. —ğ— ğa Dünkü at yarışları çok güzel oldu Mevsimin at yarışlarının beşinci haftası dün yine kalabalık bir meraklı kütlesi ta- rafından Veliefendi koşu yerinde heyecanla takib edildi ve koşular bir gün evvel gaze- temizin gösterdiği favoriler tarafından ka- zanıldı, Beş katagori üzerine tertib edilmiş olan yarışlara şu atlar iştirak etti. BİRİNCİKOŞU Uç yaşında halis kan Arap erkek ve dişi taylara mahsus olan bu koşu 1600 metro mesafede yapıldı. 255 ira ikramiye veren bu koşuya Bava, Tuna, Işık ve Serim is- mindeki atlar girdi ve netlecde Suva birinci Tuna, #lacl oldu. Bu koşunun ganyanı 105 piseleri 105 ve 300 kuruş verdi. İKIXCİ KOŞU Baykoş koşusu olup üç ve daba Yukarı yaşlaki yerli halis kan İngiliş at ve kısrak- larına mahsus olup 2000 metrede yapıldı. (470) lira ikramiye veren bu koğuya prens Halimin Romansı ve Kara Osmanın Yata- girdi. Romans birinel, Yata- Bu koşu ganyanı 110 plâ- kuruş kazandındı. ÜÇÜNCÜ KOŞU daha yukarı yaşta halle kan İn- Weede Tomru birinci Parista ikinci oldu. Bu koşunun ganyanı 10$ kuruş verdi. İNCÜ KOŞU Dört ve daha yukarı yaştaki halis kan Arap at ve kısraklara mahsus olup 2800 metre Üzerinden yapıldı. 295 lira ikramiye dağıtan bu koşuya Yüksel, Karakuş, Ünlü, Tomurcuk, Örnek girdi ve neticede Tömük cuk birinci Karakuş Ikinci Örnek Üçüncü oldu. Bu koşu ganyani 210, plâseleri 120, 390 kuruş verdi. BEŞİNCİ KOŞU Dört ve daha yukarı yaştaki yerli yarışı kan İngiliş at ve köraklara mahsus olup 2600 metre üzerinden yapıldı. 255 Ura Ik- samiye. veren bu koguya Aleeylân, Olga, Mavzika, Cesur, Önkes ve Fru - Fru girdi, Neticede Olga birinel, Cesur Ikinel, Alcey- ân Üçüncü oldu. Bu koşunun ganyanı 720 plâseleri 200, 1000 kuruş kazandırdı. Dünkü kogularda Üçlü babis 21 lira ikili bahis 75 lira çift bahis de 275 kuruş kazan- Girmiştir. Tenis müsabakalarında İstanbul takımı kazandı İstanbul « Ankara tenisçileri arasında terüp edilen tenis müsubakalarna dün de yeni yapılan kordlarda devam edile» Tek nihayetlendirilmiştir.. Dünkü müsa- bakaların sonunda 4 e karnı 13 puanla İstanbul tenisçileri rakiblerini mağlüp etmişlerdir. Kömür depoları/ Kaymakamlar mıntakaların- daki ihtiyacı tesbit edecekler Şehrin her tarafında sömikak kömür de- polârı açılması için kaymakamlara salâhi- yek verilmişti. Her kara kayınakamı, ken- di muntakasındaki depo ihtiyacım tesbit ederek keyfiyeti belediye relsiiğine bildire- , Belediye pelsliği buna güre Ellbank- temas ederek halkın kolaylıkla kömür satın slabilmesi için mümkün olduğu ka- i Doğmuş mudur?... Acaba?,.. Bu bir | dark gk tali depolar açılmasını te- hüner değil midi ki böyle kolayca olup | min edecektir. bitiyor? Halbuk' eski tercümei hallerde “Fc Çi, Gnc tn, | EMİMÖNÜ meydanı sonra da filânen mevlevi on a sene musiki dersi almıştır.» "Tanzim işinin bu hafta sonun- Demek alaturkanın da bir öğrenilme- si varmış, Acaba bütün tedrisalı kaldır np şimdi işi niçin bu derece hüdai na- bitliğe vurduk?... Malöm itiraz biliyoruz — Alaturka fenne uymeyor. Cevabımız hazır: ez ! Öyleyse fen rn 3 VEN) le RR illinnnideini # Bir kadına sarkıntılık suçundan yö” Kalanarak karakola götürüldüğü sırada po- Ms memuru Nuri tarafından yirmi Hire Almak suretile serbes burakıldağını .—. Ve rüşvet şikâyetinde bulunan Mehmedin bu Nuri hakkında tahkıkcı a zerine poli — Eminönü meyd düzeltilmesi, erinin yök velilmesi bitiyor diye val» lecan içindeyim bay Amcacır da biteceği bildiriliyor me sonunda bilecektir. Köprü dubası Üzerindeki Inşaat yarın bitecektir. Meyda- e —— evli işi bittikten sonra beles diye, Balıkpazarı ve civarındaki istimlâk işlerine başlıyacaktır. Ancak istimlâk edi- Jecek binaların yıktırılması işi ileride ya- pılacaktır. ik yalnız Mısır çarşısının mn, önündeki dükkânlar kal dırılacaktır. hususta tedkiklere .. Zira meydan açıldı, diye sevinme- fe Kalundan ortaya yeni bir mesele Gi kaçak: Köprünün boyanlı. Haklı şikâyetler Terkosun azizliği Belediye sular idaresi geceleri mu- ayyon bir saatten sonra suyu kesiyor. Senelerdenberi bunun yakında hitam bulacağını ve her z#eman musluklardan su akacağım. işitip duruyoruz, fakat elin #aat on birden sonra sü bulemi: yoruz. Bunun yerine bol bol hava ve- riliyor. Sabahleyin erken kalkanlar Yptida bir müddet hava çıktığını, bun- dan sonra musluğun şiddetle su kürdüğünü görüyorlar. Sade görm kalmıyorlar, üstleri başları öırsıklam oluyor, Musluktan çıkan baya saati işletiyor ve bu suretle su sarfetmeden #u parasi veriyoruz. Haydi buna &det oldu diye #ss çıkarmıyalım, fakat şa azizliğe, üstbaşm ılarnmasına ne di- yelim? Bu münasebetsizliğin önüne geçmek lâzımdır. E.M. Acı bir ölüm Mitekait binbaşı Cavit Urasın kem ve Ankarada tücerrdan Adnan Taylan ve diş doktoru Cevdet Taylanın eğenleri bayan Ferhunde uras -dücar olduğu hastalıktan kurtulamıyarak genç yaşında vefat etmiş- tr, Cenazesi bugün Ortaköy Cudi sokak 26 numaralı hareden kaldırılarak cenase Damazi öğle namarını müteakip Ortaköy Mecidiye camlinde kılındıktan sonra Orta- köy kabristanında allahın rahmetine tevdi olunacaktır, Merhumeye cenabıhaktanı mağ- için istimjik etmek istiyordu. Şimdi | firet ve kederdide ailesine sabır Ve pi başlanmıştır. dileriz. izes Bay Amcaya göre... .. 4Sarıya boyanmalı, maviye mi?,.. Griye vi beyaza mite Yoksa eskisi gibi yeşile mi?...2, amma m 'Tefrika No. 45 i < Demak ki, kendisin; güyenemiyofsü- muz? — Hayır, Bir iki haber getirdi. Ondan ötesine gidemez. Elçinin casusları ondan (Çok daha kurnaz adamlardır, Befere iştirak iğini öğrenince, kendisinden derkal iflar. Bu vaziyet karşısında casus- fazla birşoy öğrenmek kabil olmaz. — O balde bunların İsaliyetlerini nasıl tedkik ve tarassud edeceğiz? — Her gece bu ve bunun gibi meyhane. lere başka başka adamlar göndermek suro- tie, İbrahim paşa düşünmeğe başlamıştı. Barbaros Uâve etti: — Fakat, bu adamların ağrı o kadar siki omalıdır ki. Ne şarapla ne de çil çil Ve- Dedik altinlarile kolayca açılmamalı, Bütün ümitler suya mi düştü? Zübeyde, paşadan aldığı söz üzerine, Os- Kâhyaya: man z — Garibi buğün donanmadan koyacaklar, Ben bu akşam tekrar, yanının birkaç adam alarak, Ayasofyadaki kahveye git. Garib ge- mdlen çıkınca oraya gelir.. Kendisini ya- kalayıp getirirsin! Demişti, Osman kAhya akşam Üstü adam- larını alarak Zeynel ustanın kahvesine git- ti, ortalık kararıncaya kadar kahvede otur- dular, Kâhya, kahveciye tordu: — Dün geee Garib ne xaman dönmüştü tersaneden? — Yatsı caanından sona... — O halde o zamana kadar bekliyeceğiz. Zeynel hayretle kâhyanın yüzüne baktı; — Garibin geleceğinden emin misiniz? — Kibette, Emin olmasam bekler miyim Zeynel bıyık linda güldü; — Ben, onun tekrar buraya geleçeğini ummuyorum, Hamza rels onu gemiden ayır. MAZ, — Sen işine bak, Biz meseleyi dalin bü- yük yezden ballettik, Geldiğ! zaman pörür. sün! Zeynelin hıncı vardı; bir geçe önce Ös- man ona &£ mi bakaret etmişti, Fakat, kâhyanın bu akşam getirdiği adamizr hem kalabalık, hem belâ kimselerdi, Zeynel kendini güç tutuyordu. Zübeyde o gece Garibin geleceğinden”e derece emindi ki, paşa Yalı köşkünden döndüğü zaman, bu iâsaleyi tekrar &or- Mağa Jüzum bile görmemişti, İbrahim paşa © gecü geç vakiç küdar a8es ve böcek ba- glara gizli talimat vererek, devlet işlerile meşgul oldu ve uykusu gelince — yanına hiç bir kadın çağırmadan — yatağına gis rip yattı, Zübeyde, paşanın uyuduğunu Öğrenince, odasında halvet elbisesi giyerek sağları- mi döktü; bir gece evvelki gibi süslendi, hazırlandı, (Arkası var) Suadiye plâjındaki hâdise Plâj sahibi: “Konser verildiği zaman dühuliye alınmıyacağına dair talimat ve emir yoktur,, diyor Birkaç akşam evvel Suadiye plâjında bir hâdise olduğundan bahsetmiştik. Kadıköy kaymakamı polislerle plâj ga- zinosuna giderek verilecek konser için duhuliye bileti alınması usulsüz oldu- ğundan bahisle halka, verdikleri parayı yiyip içtikleri şeylere mahsup etmeleri- ni bildirmişti. Gazinoda bulunan mali- ye memurları ise bilet alınmasının ka nuni olduğunu iddia etmişlerdi. Bu münasebetle Suadiye plâjı sahibi Mustafn Güler imzasile bir mektup al: dık. Matbünt kanununa tevfikan neşri istenilen bu mektupta deniliyor ki: $Gazinoda konser verildiği zaman duhuliye alınmıyacak diye talimat ve bir emir yoktur. Maliye konserlerde dü- buliye bileti nlunmasını mecburi tuttum ğundan biz istida ile maliyeye müracaat ettik, damgalı, pullu biletler aldık. Dus hüliye alınması kanunsuz 658 maliye nis se Bir müddet de bu sürecek, belki de — herkesin gönlünü hoş etmek için — bütün bu renkler biz yere getizir İerek iş hallediliverecekl.., IK GARİP Yazan: İSKENDER FAHREDDİN Garibi gemiden bırakmadılaraa?... Ya Hamm rels onu himaye etilyse?... Zübeyde bü ihtimalleri düşünmekle be- Taber, İbrahim paşanın umu YE vere diği sözü batırlıyarak gösünü bahçe penteres Acaba, Osman, kaldırıp getirebilir. Diyerek, bu ihtimal üzerinde de durmak istemiyordu. Bir arak yüzüne bakınak için, yeni aldığı aynaya el ottı. sanra birden elini çekti. Bir gece önce yere düşen aynayı hatırladı; — Eğer Garib bü gece de gelmezse, uğur» suzluk aynada demektir. Sandığın dibine sakladığım aysayı her halde buradan uztklaştırmalıyım. Zübeyde, ertesi sabah İbrahim paşanın çok erken kalkacağını ve Tersaneyi teftişe gideceğini öğrendi. #ğer, Garib © gece gelmezse, Zübeyde ertesi sabah paşanın ıblamurunu verirken, meseleyi tekrar hatırlatacak ve Garibi ne Pâbasina olurâ& olsun donanmadan atıl- masına çelişacaktı. Bastler, yıllar kadar uzuyor, boroslar açı acı ötüyor. Kimseler gelmiyordu. Zübeyde, Osman kâhyı «Garibi, icap ederse sabaha kadar bekle!» demisti, Os- manın kahvede beklediği muhakkaletı. Sa- bah oluyor, kuşlar yuvalarında civildaşie yordu. Osman kâhyı mişti amma, bundan faslı lamazdı. Paşa uyaninca, kâh, bulunması Jâzımdı, Zübeyde, güneş doğarken, kühyanın düğünü haber adi, O gece Amk Gi Ayasolyaya gelmediğim! öğrenince beynin- den-vurulmuşa döndü, sinirlendi. Saçlarını fazla in etmiyordu. Sık n Ye dökülmüş bir kadın, bu ka- darcık Ullfatla tatmin edilebilir miydi? Züzeyde sabâhleyin kalktı, Elbisesini de- Bişürdi. Paşanın ıklamurunu pişirdi, tep- siye koyarak odasından çıktı. Çafer ağa, paşanın kapısı önünde dolaşı- yordu. Zübeydeyi görünce şaşırdı. Ma- remağası, pşadan gizli tallmat almıştı; o sabah paşa Zübeydeyi odasına kabul etmi- yecekti, Fakat, Cafer bunu Kolay kolay Söyliyemezdi. Yavaşça Zübeydenin yanına sokuldü: — Paşa efendimiz bu gece birdenbire ra- hatsızlandı.. hekimbaşı geldi, Kendisini YAçladı ve ben gelinceye kadar paşanın Yanına kimse girmesin diye tembih etti, Dedi, Zübeyde, Caferin sözüne İnan- Hasta olsa mâni — bile, benim girmem, Yoktur. R Diyerek içeriye girmekte wear etti Cafer, Zübeydeyi önledi: çin izin verdi, kontrol memuru gönder. di? Kanuni ise kaymakamın hareketi nedir? Damgalı, pullu biletlerle duhuli- ye almak kanunsuz ise zabıt tutmak, hâs diseyi tesbit ederek tecziye etmek lâ zımdı. Zecri hareket edilemez. Sahneye çıkıp: «Sizi soymuşlar, yediğinizin, içti ğinizin parasını biletle mahsup edin.» diye söylemek doğru mudur? O akşam gazinoda konserlere mahsys yüzde 40 zamlı tarife tatbik edilmiş de- üildir. Hergünkü müzikli tarife - tatbik edilmiştir. Söylendiği gibi bel ikti sad müdürü teftiş için gelmemiştir. Re- fikası ve misafirlerle konser dinlemek İçin gelmiştir.» Plâj sahibi bu münasebetle Ankarada yüksek makamlara ve İstanbul vilâyeti- ne telgrafla müracsat ettiğini bildirmek- tedir. B. A, — Merak etme dostum, beledi ye reisimiz göz doktoru!... Elbet halkin özünü rahatsız etmiyecek bir rengi s6“