22 Temmuz 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

22 Temmuz 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAMDAN AKŞAMA Üç nesil ve üç tarih telâkkisi Odada akrabadan ihtiyar bir zat, to- venile birlikte FS li il yi iri Ef İç : Pist / Vi i | ii — İ MR m Ml ei ili Hi Hr ! 2F ri > Şi i : E hire ii Ti i Aİ LRİM a Kürek yarışlarını İSİSİRİOİR Güneşliler kazandı Denizin sert olmasina rağmen müsabakalar muntazam oldu bayanlar yarişinda Fenerliler birinci geldi İstanbul su sporları ajanlığı tarafın- dan tertip edilen mevsimin ilk kürek teşvik yarışı dün Yenimahalle ile Bü- yükdere arasındaki sahilde 2000 metre- İik mesafe üzerinde yapılmıştır. Denizin çok sert olmasına rağmen büyük bir intizam içinde geçen bu mü- #abakalar olmuş ve yarışlara iştirak eden klüp sporcuları fazla dalga- lara rağmen girdikleri o müsabakaları muvaffakiyetle biti ir. Yunşlara Galatasaray. Güneş, Bey- Koz, Fenerbahçe, Anadolu ve Demir- spor olmak üzere elti klip iştirak etmiş ve neticede erkeklerde Güneş, bayan- larda Fenerbahçe puan ikibarile birinci- sile bildiriyoruz: Bir çifte kik — Güneş 6.58. 2 — oz, 3 — Galatasaray. çifte kik — 1 Galatasaray 3.47, 2 — Güneş, 3 Beykoz. Dörtlük kik — 1 Güneş 3.49, 2 — Fenerbahçe dünkü maçı 3-1 kazandı Bir maç yapmak üzere Ankaradan gehri- miz gelen Demirsporlu oyuncularin tak- takımı dön riyali Ankaragücü Kadıköy stadında Fenerbahçe ile az bir seyirci küt- Jest önünde karşılaşmıştır. Hakem Samibin idare ettiği bumaça Ankaralılar hakiki kadrolarlie, Fenerliler e Melih, K. Pik- fet, Rebii ve Olhaddan mabrum bir kadro le çıkmış bulunuyorlardı. Maç Ankaralıla- ların rüsgürdan istifnde ederek Funec ks- Jesini tazyiki e başladı ve bu vaziyet dev- Tenin soruna kadar bu şekilde devam eder- ken Ankaralı Şevko: bir serbes vuruştan takımının gölünü yaparak birinci devfe 1-0 Anlenralılarn çalebesile bitli. İkinci dertede Fönerliler Zendilerini toplamış ve süratli oynuyorlardı. Bu tarz Ankara kale- sini ağa sa'k oldu ve Basri bir fır- *sattan İstlfede ederek beraberlik sayısını, bunu kaklben de Ömer müdafaa hattından attığı bir şütle takımızın galibiyet sayısını yapmağa muvaffak oldu. Bundan sonra maç Fenerin taxyiki altında devam eder- yer siki bir gütle üçüncü golüde yaptı ve bu suretle maç da 3-1 Penerbah- çenin lehine meticelendi. Beykoz, 3 — Anadolu. Kıdemliler: Bir çifte kik — | Güneş 8.59, 2 Galatasaray, kı , 3 — Beykoz. İki çifte kik — | Galatasaray 7.8, 2 — Güneş, 3 Beykoz. Dörtlük — 1 Güneş 6.43, 2 — Ga: talasaray, 3 — Beykoz. Bayanlar: ğ Bir çifte kik — 1 Fenerbahçe 6.8 ra- kipsiz. ; İki çifte kik — ! Galatasaray 4.47, 2 — Fenerbahçe. Dörtlük kik — | Fenerbahçe 5.11 2 — Galatasaray, sonunda yapılan umu- mİ puan teşmifinde Güneş 26 puanla birinci, Galatasaray 17 puanla ikinci, Beykoz 10 puanla üçüncü, Anadolu | olmuşlar, Bayanlar da Fenerbahçe 13 puanla birinci, Ga- latasaray 5 puanla ikinci olmuştur. Ajanlık tarafından Güneş ve Fener“ Bahçe klüplerine birincilik mükâfatı ola- rak Bin.r kupa verilmiştir. Dünkü at yarışları heyecanlı oldu At yarışlarının ikinci haftası dün Veli- etendi çayırında büyük bir Kalabalık önünde heyecan ve intizam içinde yapıl- muştar. Dünkü koşularda evvelce tâhmin edilen bir çok atların yarışları kazanmış olması bahatmüşterekte fazla kâr temin etmemiştir. Birinci koşuya Üç et girmiş ve Örnek birinel olmuştur. Bu koşu ganyanda 180 kuruş vermiştir. İkinci koşuya beş at girmiş ve neticede Mehlika birinci, Neriman iktnei gelmiştir. Bu koşunun ganyanı 125, | piasesi 120, İkinelnin plasesi de 140 kuruş İ kazanmıştır. Üçüncü koşu dört at arasında | yapılmış ve neticede Mis birinci, Gürayak #kinet olmuştur. Bu koşunun ganyan 240 | plasesi 120, Gürayağın plssesi de 300 Kuruş | kazandırmıştır. Dördüncü koşuya beş at | iştirak etmiştir. Bu koşuyu Sulutay birinci, Umacı ikinci olarak bitirmiştir. Bu koşu- nun ganyanı 120, pinasesi 100, Uroacinin pinsesi de 240 kuruş vermiştir. Beşinci ko- gopa dört at girmiştir. Fevkalhde heye- canla takib olunan bü koşuyu Yüksel bi- rnelliirie, Can da ikinellikle bitirmiştir. Bunun ganyani 180 plasesi 100, Canın pla- sesi lee 370 kazandırmıştır. Dünkü yarışlarda çifte babis 400, Ikili bahis 1250, Üçlü bahis ise 735 kuruş vermiştir. Bir köşk tamamen, 2ev kısmen yandı Yangının. sebebi henüz anlaşılamamaıştır Dün öğleden son Üsküdarda bir köş- tamamen, civardaki Iki evin de kıs- dk yanına neticelenen bir yangın #le Bağlarbaşı arasnda Altuni zade namı ile tanınan Tuphenelloğlü ma- hallesinde 58 numaralı köşkte yangın çık- tını haber alan Üsrüder Hfsiye Brupu, mahalline yetişerek ateşi söndür- mi çalışmıştır. Hava rüzgârlı olduğu için, İtfaiye, etrafa sirayeline olamamış, bitişiğindeki iki ev de kıs- Di tataşasaştur. Köşk tamamen yan- , dün okşam mıştır. Yangının sebebi, ; .. devam olunmaktadır. Tramvay yollarının tamiri Elektirik ve irarıvay İdaresi malzeme tedarikindeki müşkülâta rağmen, bir müd- beri tramvay şebekesinin takviye» | iri tamiri, Eminönü meydamnın | Takslm arasındaki " hemali MEB e çanı gibi işlerle olduğu caddesinin asfalta . Bu işlerin mümkün şa ile Ikmal edilmesi için tramvay Miteik idaresi tarafından icap eden ter- #ibet alınmıştır. Diğer taraftar Aksaraydaki tramvay endöesinin de kaldırımiarı bozulduğundan bunların da ikmmaline çalışılacaktır. Halk ekmeği Bugün kali karar verilecek Yüzde elli gert, yüzde elli yumuşak buğ- Any unundan yapılacak yeni halk ekme- #inin çeşnisi bugün belediyede kimyeha- neden alinacak rapor Üzerine katt şeklini alacaktır. Halk ekmeğini imal edecek fi- rınlar da tesbit edilecektir. Diğer fırınlar eskisi gibi ekmek çıkaracaklardır. Halk ek- meğine verilecek şeki de ayrıca tesbit Mr e # Eyüpte oturan İz yaşında Yârok, evinin bahçesindeki ceviz ağacına çıkarak ceviz toplarken dal kopmuş, yere yuvarla- narak ayağından yaralanmaılır. mma a Maruf riyaziyeci Mehmed İzzet öldü Riyasetieümhur dalze müdürü Cemilin kayinpederi ve Cümhuriyet Merkez Bân- İ kası umum müdürlük tehvilât şefi Nured- İ din ve İstanbul şubesi memurlarından Bü- İ Jendin büyük babaları bircok telifat ve ye- tiştirdiği sayısız talebesile memlekete hiz- met etmişolan riyaziye hocası (Şirketi Hayriye sabık mübaysat müdürü) Mehmed | İzset, uzun bir hastalıktan kurtulamıyarak dün akşam, Hakkın ratmeline kavuşmuş» tar, Cenazesi bugün sazt on ikide Çemberli- taşta Fuadpaşa türberi karşızmda 28 nu- maralı evinden kaldınlarak Bahçekapısın- da Yenlenmide namazı kılındıktan sonra Sirkeçiden husus! vapurla Üsküdara nak- ledilip Karacaahmedde Hattatlar mezarlı- Kındaki ale makberesine defnedilecektir. Cenabı Hak merhuma rahmet ve kederli ailesine sabır ve selâmet Ihsan etsin. ÂŞIK GARİP 'Tefrika No. 24 — İnsan, düşmanından memnun olabi- Me mi? O, saraya geld'ği gündenberi, benim rahatım, neşem kaçtı Haydi, söz ver bana: Bu işi yapacaksın, değil mii? Cafer, Zübeydenin elinden ve dilinden kurtulmak için söz verdi: — Merak etmeyin... Onu paşa efendimi- sin gözünden düşürmeğe çalışacağım. ... Nilüfer'i nasıl gözden düşürdüler? Cafer ağa, Züboydey! aldatmamıştı. Ona verdiği sözü yerine gelirmek istiyordu. Zü- Deydenin şerrine uğrarsa, kendini nasıl kurtaracaktı? Paşa, onun her dediğini ya- pıyordu. İyi amma, yen! gelen Sakızlı cari- Yenin de hiç kusuru yoktu... Bu kızcağızı pa- ganın gözünden düşürmek için ne yapma- Mıydı? Birdenbire Arabın aklına geldi: — Ni- Mfer, birini seviyormuş... Kulağıma çalın- & derim. Paşa böyle şeyleri nee elemez ve bemer gözünden düşer, dedi. Zaten İbrahim paşa da sz kıskanç değli- Gi. Göründen düşeni bir daha görmek iste- mediği gibi, eğer bu kıskançlıkla vaki ol- müşsa, âyni zamanda onun cezasını verme- yi de ihmal etmezdi. İşte, Zübeydenin dile» ği de bu suretle yerine gelmiş olacaktı. Arap dilberi, Türk sarayında yalnız kal. mak ve rakipsiz yaşamak istiyordu. Aradan iki gün geçmişti. Zübeydenin geytsn! zekâsı vardı: — Fellâh beni atini- mak istiyorsa, ben de onu atlatırım,di- yerek, Cnfere bir daha surdu: — Verdiğin sözü unutmadın, değil mi? — Hayır, sultanım! Bugünlerde bu işi bitireceğimden cmin olunuz, Zübeyde o gün fazla bir şey söylemedi; fakat Arabın yüzüne öyle mânalı bir ba- kışla baktı ki. Caferin kara suratı âdeta morarmış gibi, korkunç bir venge girdi. Cafer, o gün, akşama Goğru 0da- Mna gidiği zaman, Nilüfer hakkında efendisine birkaç söz söylemek fırsatırı kaçırmamışta. İbrahim paşa bir sedire Rölsiküttap efendi ile diran kâtibi, paşanm yanından yeni çıkmışlardı. İbrshim paşa, Caferi görünce: — Beni arayan olursa, istirahate çeki)- diğimi söylersin! deği, Bugün çok yorul- dum. Bu Venedik elçisine lâf anlatmak Babil değil. Herif taş gibi duygusuz... Sa- billerimizde yakalanan korsanları bile in- Kâr ediyor. Bu adama hakikati teslim et- İlrmek, deveye hendek atlatmaktan daha güç. — Siz üzülmeyin, devletlim! Böyle işleri kaptan paşaya havale edin. O, Venedik el- gisine Tâf anlatmak için güçlük çekmez. Bizin de boşyere kanınız oynanamımış olur. — Doğru söylüyorsun, Caferi Bundan sonra bu herif benimle görüşmeğe gelir- se, kendisini kaptan paşaya gönderiniz. varsın, biraz da o uğraşsin. Cafer bundan sonra, paşanın #erbetini getiren cariyeyi yalnız bırakıp git- mek istediyse de, Paza; — Nereye gidiyorsun, dedi. Bugün baş- bakalım. — Ben ona daha hizmetler vere- eeğim., O, çok Istldadi: bir kız, Çerkes ha- yıkları gibi beceriksiz değil, — Evet amma, sik sık dizginini çekmek ve göz hapsine almak lâzımdır, devletim! Yazan: İSKENDER FAHREDDİN İbrahim paşa, birdenbire başını kaldırdı: Onün da gözü genç erkeklerde, -— Ne diyorsun, Cafer? Bunlar senin gö- günden . Demek ki, Nilüfer de genç erkeklere bakıyor ha?.. Caferin cevap vermesine meydan kalma- dan, İbrahim paşa yerinden fırladı ve sözünü şu sözlerle tamamlamak istedi: — Fakat, ben kadınların haremden di- garı çıkmamalarını emretmiştim. Bu kâfir mahlüklar, genç erkekleri nerede görüyor- larda onlam göz atıyorlar? Yoksa, Nilü- fer, benden habersiz sokağa mı çıktı? — Sizden habersiz sokağa çıkması ka- bil mi, devledim? Onlar, birbirlerinin medhelüği erkeklere de uzaktan fişik olu- yorlar, Nilüfere de bir saz şairi medhet- mişler. Kızcağız şimdi her gece rüyasın- da o şairi görüyor ve uyandığı zaman: «Ah, ben bu zindandan ne vakit kurtula» cağım? Sevdiğim delikanlıya hangi gün kavuşacağım?» diye söyleniyormuş. Hattâ, Nilüfer bu sörleri bir gün kulunuza da Aymen tekrarladı, derletlin! Birdenbire şaşırdım, Ona; «Ser çıldırdın m, Nilüfer?» diye bağırdım. Fakat, sözlerim kuleğına girmedi, zira Ateş saçağı sarmıştı. İbrahim paşanın Cafere itimsdı vardı; bu sözleri işitince hlddetinden âteş püs- kürmeğe başladı. — Demek ki, undan da hayır yok Bü- tün ümldlerim boşa çıktı desene. — Saraya bu yaşta gelen cariyeden bayır yoktur, devlellim! O, on sekirine basmış. yaşı ilerilemiş. dünyayı anlamış. görü açılmış. yaşı küçük olsaydı, dünyayı burada görür, gözü burada açılır, yaş: bu- rada İlerlerdi. O zaman efendimize sadık kahır, başka erkek düşürmezdi. -— Döğru söylüyorsun, Cafer! Bunu Hamza rels de düşünmeliydi. Bözle yaşı Herlemiş, gözü dışarda açılmış bir kızı ne diye tutup getirdi buraya?! — Biraz ceza görür; işkence çekerse bel. Ki adöm olur, devletfim! Emrederseniz bir müddet hapisle ıslahuna güyret edelim. Ibrahint paşa gözlerin! yere dikti, saka- ni karıştırarak, dalrın dalgın odanın içinde dolaştı: — Pek de lâtir, pek de kaymak şey. Böy- Je bir içim suyu zindanü atmağn da gün- Yüm hiç razı olmuyor, Cafer! — Bugün merhamet ediyorsunuz, paşa- cığım, fakat yarın adınızı kirletir ve şere- #inize' halel getirecek rezaletlere meydan verirse, o zaman pişman olacaksınız! İbrahim paşa, Caferin dediklerini yaptı: — Öyleyse gözüm cörmesin o şıllığı. Hemen bir bodruma at. fakat yola gelin- ceye kadar, kendisile sen meşgul 01! dedi, O gün Nilüferi bordu katında güneş görinizen karanlık bir odaya attılar, Ni- Müfer birdenbire bu sillenin nereden gel- diğini anlıyamadı; korku ve heyecan için- do tütremeğe başladı. Haremafasına: — Benim suçum nedir? Allah aşkına #öyle, ağacığım! Diye yalvarıyordu. Cafer, söylüyebilirdi? “ Rüyada bir delikanlıya Aşık olmuş- suni Dese, bu çok gülünç bir sebep olacaktı. Sakızlı kız ağlıyordu: — Halamı bilsem, müteseli olacağım. Paşa neden beni bir kore olsun çağırıp sormadı, Ben! neden dinlemedi? 5 Diyordu. Cafer: — Sonra konuşuruz. diyerek, kapıyı ki- Mtleyip anahtarını koynuna koymuştu. (Arkası var) Nilüfere ne | Günün Ansiklopedisi Uzak Şarkta gezen meşhur seyyah Marco Polo Uzak Şark mevgularmdan bahsedilirken, rada sırada seyyah Marco Polo” nun ismi Beçiyor, 1254 de Venedikte doğan bu meş- bur seyyahın babası !le amcası çark mem- İeketlerinde gezmişler, küçük Maroo'nun kulağını sergüzeşlerile doldurmuşlardır. Çocuk bunlara özeniyordu. Nihayet 1271 yılında kendilerile birlikte dünyayı dolaş» Mağa çıktı. Bütün Asyayı geçtiler. Çin'e vardılar. O sıralarda Türk - Moğol hakanı Kubilây hayatta bulunuyordu. Seyyahları gayet iyi bir şekilde kabul etti. Kendilerine bazı vazifeler verdi; işler gördürdü. Marco Polo yirmi sene kadar Uzak Şark- Asyanın Bayahati hakkında anlattığı şeylere bel- ki valandaşları İnanmıyacaklardı. Fakat Marco gezdiği yerlerde. giyilen elbiseleri we hediye aldığı mücevherleri ve eşyayı da birlikte getirmişti, İnanılmaz sergüzeştle- rini anlattı. 1196 da Cenevizlilere esir düştü, sonra kurs tuldu. Muharrir olan bir esaret arkadaşına macerasını anlattı ve yazdırdı. 1763 de Venedik büyük meclisine öza seçildi. Seya- hatlerini daha doğru olarak bir daha yağ- dırdı. Mârco'nun kitabı ismin) taşıyan bu eser bütün Avrpalılara, o yamana kadar tanı- Polo, Moğol hanının memleketini ve sara- yını pek güzel anlatır. Kendisi 1333'de Vencdikte vefat etmiştir. .. Yirmi yıl evvel Urlaya iskân edilen Bay Amcaya göre ... | türkçe konuşmuyozlarmış!... ek Bizim Adah ekalliyetler gibi, hâlâ | ğa «. İşin fenası çocukları da kendilerine benziyormuş!. Urlalı biz zat bundan si even

Bu sayıdan diğer sayfalar: