AKŞAMDAN AKŞAMA “Eski ağza yeni taamj;, bir türkçe gramer kaidesi «İnönü'ye» demenin kati surette yan hş olduğunu iddia ediyor. Ve iddlası- nı isbat için de hepimizin ilk yahud ortamektepte bellediğimiz kaideleri tekrarlıyor, Mektuptan şu satırları birlikte oku- yalım: Malümunuz olduğu veçhile «İhönür ikin ci nevi izafet terkibinden yapılmış mürek- kep bir isimdir, Aslı «İns ve «Öne kelimes leri olup «İnönü, terkibinin, yani mürek- kep bir İsimdir. Aslı dns ve «ön: kelime odatıdır. Yoksa «önlü diye bir kelime yo- tur. Muzaf olan kelimeler meful veya mü- leyh olduğu zamen bir - eski tabirle « vunu yikaye, şimdiki deyişle koruma «ne si #lir. Halbuki sizin, irâd ettiğiniz misaller- deki «Köprü, Mi Şükrü. kelimelerin- de gördüğünü «isler asl kelimedendir. — sa «İtünün mürekkep İsminde olduğu muzaf üs sü değildir. Şu halde-ratı ilinirin mütalâdsi veçhile? (Mekân İsmi olduğu zaman «İnönüne», R hurumuzun soyadı olarak «İnönü Ye: denllmelidir!) şeklinde bir kaide vaf- ına lüzum yektur, Bu ve buna benzer mü- rekkep isimlerin, - ister mekân ismi olsun, ister soyadı - izah ettiğim kaldeyo uyarak dalma «İnönü'ne. şeklinde" kullanılması icab edet. Zira her hangi bir terkip veya kelime soyadı olarak alınmakla, o kelime veya terkibin mahiyeti değişmez. Çalışkan, hatlâ orta kabiliyette talebenin bildiği gramer kaideleri! Fakat bir de başka cihet var ki muhterem öğretmen nazarı itibara almamış: Soyadları bizde yenidir. Sekiz on sene evvel, hir insan «Hasan Eminğ) nü» tarzında -İsimlendirilemezdi. Bu Âdet şimgi zuhur etti, Öyleyse kal- desi de hirlikte doğacaktır. Nitekim doğuyor da, Halkimız da mütemadi. yen bu tarz soyadlarını yekpare mü- rekkep kelime telâkki etmek, mekân adından ayrı olarak nihayetlendir- mek meylini hissediyor. (Kimse «meydan olan» Eminönüne «Eminö- nü'ye gittimes demiyordu; bu kelime- Yi soyadı alan şahıs hakkında «Emin- önüyü gördüm» diyor. Hoş geçen yazımda, ben, mutlak birşey söylememiştim ya... «Bence diyerek kanaatimi yazmıştım. Şimdi büsbütün ısrar ediyorum. Zira o ma- kalemi okuyan Refik Halid gibi, Orhan Seyfi gibi türkçenin hakkile üstadı olan ediplerimiz, mütalâamı doğru buldular ve beni cesaretlendir. diler, Lisanımızın yeni taazzuv eden kısımları için kalde vezettiğimi söyle- mek suretile üstadımz Refik Halid bana iltifat bile etti. Filhakika, o (Eminönü'ye gittim) dediğimiz zaman, vanıh Şekilde bir İnsana gittiğiniz. anlaşılır. (Eminö- Dü'ne gittim) dediğiniz zaman ise mahud meydana > gittiğiniz mânası Çikar, Böyle ayırd edici bir şekli halkın meylinde hissetmişken Niçin hemen dilimizi zenginleştirici yeni bir şekil diye ona yapışmıyalım; istifade etmi- Yelim? Muhtelif şahıs isimlerini saydığımız Sirada, bay H. V. nin muvafık bulduğu tarz, bakınız nasıl soğuk düşüyor: “Rüştü'yü, Şükrü'yü, Hüsnü'yü, Öprülü'yü, Eminönü'nü gördüm.» Sakatlık derhal kulağa çarpıyor. Hal aki elküştü'yü, Şükrü'yü, Hüsnü'yü, Köprülü'yü ve Eminönü'yü gördüm.» dediğiniz vakit söz gayet nettir. Buna — Tramvay şirkete aittken maşal. lah tenkitlerinize payan olmazdı-bay Teberrüat 723,691 lirayı buldu Misafirhane ve otellerdeki felâketzedeler için Fatih ta Pelâketzadelere yapılacak yardım işleri- le meşgul olan milli komite dün de Vali Dr. Kırdarın relsliği ultında tiplanmıştır, "Tacir, emlâk sahibi, müessese mümessili olarak bir çok zevat komiteye müracaat etmiş, yapacakları teberrüat etrafında teahhildatta bulunmuşlardır. Dün akşam geç vakte kadar devam eden bu teahhü- dat 25 bin lirayı geçmiştir. Bundan başka dün kazalardaki Kızılay şöbelerile Kızılay merkezine yapılan te- berrünt yekünü 38104 lira 37 kuruştur. Evvelki günkü hasilat yekünü 685,587 lira olduğuna göre dün akşam geç yakla ka- dar toplanan para 723.601 İlrayı bulmuş- tur. Zeizele mıntakasından dün şehrimize yeni bir kafile gelmemiştir. Sirkeci misa- firhanesinde barındırılan felâketzedelerin hepeine yatak, çamaşır verilmiş, bunlar hamamlarda temizlenerek eski eşyaları ütüden geçirilmiştir. Misafirhane İle otel- ükürden geçirilmiştir. Şehrimizdeki ukra- balarına füca eden bazı kimseler de zarüri ihtiyaçları için kendilerine yardım yapılmasını istemişler ve bunlara dün milli komite tarafından nakden yardım- da bulunulmuştur. Diğer taraftan mili komite misafirha- nedo ve otellerde barınan aileler için ev tutmağa teşebbüs etmiştir. Bu evler, bu- > Nİ günden itibaren Fatih tarafında tutula- cak, soba, yatak ve diğer zaruri eşya te- darik edildikten sonra felâketzedeler bu evlere nakledeceklerdir. Evler tutulduk- tan sonra milli komite bunların iaşe ve Felâketzeedler Sirkecideki misafirhanede #batelerini temin edecek nisbette aile ba- | rafında evler tutulacak gına para verecektir, Folâketzadeler (evlere yerleştirildikten sonra Sirkecideki misafirhane yeni gele- cek felâketzedeler için boş bırakılacaktır. Belediyenin getirteceği otobüsler Ucuzluk değil, iyi evsaf tercih edilecek Belediyenin Avrupadan getirteceği 35 parça otobüs için açılan münakasa müd- deti 3 marta kadardır. 350 bin lira keşif bedelile ilân edilen bu münakasa, Elektrik, Tramvay ve Tünel idaresi tarafından ağıl mıştır. Bu müessese, ticari bir mahiystte olduğundan Belediyenin tabi olduğu Müs nakasa ve müzayede kanunu haricinde ha- reket etmektedir, Çünkü Müzayede ve mü- nakasa kanununda başlıca şart, en Ucuz flat veren talibe işi ihale etmektir. Halbu« ki otobüslerin mübayaasında ucuzluktan ziyade diğer ovsafın bulunması icab etti. inden, otobüs şartnamesine konan bir madde ile aranılan vasıflar gösterilmiştir. Otobüsler için Tramvay idaresi Şişlide tramvay deposu yanında bir garaj yapa- cak, ayni zamanda iramvay tamir atelyesi de otobüs tamirine elverişli şekilde geniş- letilecektir. Otobüslerin mübayaasına tahsis edilen 360 bin Ira Tramvay, Elektrik bütçesinden, ayrılmıştır, Belediyenin, Belediyeler banka» sından istikraz ettiği bir milyon lira bu işe tahsis edilecekti. Fakat Belediyenin ban- kadân borçlandığı bu para ayrı bir büt- çe ve teşkilât ile idare edilen otobüs müba- yaasına tahsis edilemiyeceğinden, Beledi. ye, bu bir milyon lirayı başka bir maksa- du sarfedecektir. nü, Eminönünü gördüm.» derseniz yer isminden bahsettiğiniz meydana çi- kıyor. Bunlar, «eski ağza yeni taam» ka- bilinden kaideler! Yeni hayatımızm yeni türkçesinden doğuyorlar. Şimdiye kadar yoktu ki ilk ve orta. mekteplerde okutulanlar meyanmda bulunsun ve bunları bir öğretmen ez- berlemiş olsun! Bu gibi kaideleri di- namik hayatın sinesinden bulup çi- karmak esasen biz muharrirlere de- fil, gene öğretmenlere, âlimlere düşer, (VA - Nü) .. Birinin parmağı çizilse tram- vaya kanlı katil payesi verilir... Karilerimizin mektupları Büyükadada başıboş köpekler Büyükada, şu son birkaç #eneden- beri, akla sığamıyacak bir kış gör- mektedir, Geçen üç sene gördükleri- mizden sarfınazar, şu son kış esha- sında, Hizırtepe (Ayayorgbden İnen Aç ve açlık yüzünden vahşileşmiş kö- pekler, şimdiye kadar biribirini 'mü- teakip dört koyun parçalamışlardır. Bunlardan dördüncüsü geçen gün, köyün tam ortasında, Aslan Presko köşkünün köşesinde görülmüştür. Bu gidişle bir gün hattâ insanlara saldır- mıyacakları ne malâm? Bir aralık Adalar kaymakamlığınm, koruculara ve çamlık bekçilerins köpekleri öldür- mek emri verdiği, hattâ beber öldürü. len köpek için Adali avcılara üçer M- ra vereceği şayi olmuş İse de, bu şa- yin tahakkuk etmemiştir. Adalarda kurt yok, yaşıyamaz. Lâ- kin Büyükadada kurttan beteri var Merelinin nazarı dikkatini celbetmeni: Yeni birlikler Otomobil ve motör acente- leri de bir birlik yapıyorlar Demir İthalâtçılar Birliği limited şirketi dün faaliyete başlamıştır. Birliğin serma- yesi 50 bin liradır. Demir tacirleri, dün öğ“ leden sonra Mili sanay! birliğinde ilk top- lantımnı yapmıştır. Pazartesi tekrar topla- mlacaktır. Kalaycılar ve Bakırcılar İthalât şirketleri de dün Ticaret odasında topla- narak kendilerini alâkadar eden meseli- leri görüşmüşlerdir. Dün gene Ticaret odasında çiviciler ve nalburlar toplanmışlardır. Toplantıda in- gaat malzemesi flatinin yüksek olduğu t93- bit edilmiştir. Bu yüksekliğe sebep, Şarki Anadoludaki yeni inşaat faaliyetinin uyandırdığı farla kazanmak hırsıdır. Vali ve Belediye Reisi B. Lütfi Kırdar, çiviciler ile nalburları vilâyete çağırmıştır. Otomobil ve motör acenteleri dün Tica- .. Fazla yolcu alınsa sardalya ku- tusu denirdi!... Gerçi milli menfaat bakımından pek yerinde târizlerdi... Bir kamyon bir ihtiyarı çiğnedi İhtiyarın hüviyeti anlaşıla- madı, ya da meydanda Evvelki gün sabahleyin saat 10 sıraların» da Edimeden İstanbula gelmekte olar sa- man yüklü bir kamyon Davutpaşada âskeri fırın civarından geçerken İstanbul tarafın- dan beygir üzerinde giden altmış yaşların- da bir adamı çiğnemişti. Beygirden yuvar- lanan adamın kafamı otomobilin tekerlek- leri altında parçalanmış ve vakayı müta- kip şoför kamyonla derhal kaçmıştır. Mahalli jandarması ve adiiye tahkikata el koymuş, ölen adamın Üzerinde evrâk ve saire bulunamadığından hüviyeti anlaşı- Jamamıştır. Cesed 6 civarda Widos köyüne gönderilerek köylüler arasında teşhir edii- mişse de kendisini köylüler de tanıyama- muşlardır. Hüviyetinin tesbiti için tahki- kat devam ediyor. Diğer taraftan, kazayı müteakip kaçan götürün kim olduğu da anlaşılamamıştır. Müddelumumilik tarafından yapılan Wk tahkikatta bu kazayı 3475 numaralı kam- yonun yaptığı ve kamyonu kaçarken gör- Gükleri iddia edilmişse de bu humaradaki plâkayı taşıyan kamyon da bulunamamış- far, Kazanın hakikaten bu kamyon tarafın- dan yapıldığı şüphelidir, Müddelumumilik bu cihetin aydınlanması için tabkikalı ge- nişletmiştir. Dün 200 bin kilo mazot geldi Dün, İngiliz bandıralı Dezan vapurile li- manımıza 200 bin kilo mazot gelmiştir. X Yeni yapılacak yollarda elekizik, su, havagazı ve telefon bacalarının yol vazi- yetine göre inşası için Belediye İmar m'i- dürlüğünde bu müesseselerin mümessi'le- rinin iştirakile bir toplantı yapılmıştır. Be- lediye, yapacağı yolların bir listesini bu müesseselere verecek ve bunlar bu bacaları en kisa bir zamanda inşa edeceklerdir. ret odasında toplanarak bir ithalât birliği kurmağa karar vermişlerdir. Şehrimizde #7 acente vardır, Gelecek halta tekrar top- lanarak birliğin nizamnamesini tesbit ede- ceklerdir. Demir, kalay, teneke, deri, çay, bakir it- balât limited şirketleri Ömer Abit hanında faaliyette bulunacaklardır. Önümüzdeki zel cer itibaren mezkür şirketler 'r Abit hanında müracaat kabul ede- ceklerdir. « Fakat Iş Belediyeye geçtikten sonra da bramraylar gene o tramvay!.. Ve üstüne üstlük bütün tenkit okları da kılıfta!, İSTANBUL HAYATI Inad da bir muraddır Sirkeciden binen zat tramvayın kapısını açık bırakarek orta yere di- kildi, paltosunun kalkık yakaları al. tından kalın kaşkulunu düzeltmeğe başadı. Tek kanapede oturan yaşlıca bir adam hiddetle homurdandı; — Kendisi iyice sarınmış sarmalan- mış da, başkalarını düşünmüyor bile.. Bu havada tramvay kapısı açık bıra- kılır mı? Zemherinin ayazında 7â- türreeye yakalanacağır. Sert rüzgârla kar tipileri içeriye gi- riyordu. Oturanlar birer ikişer başla- rını çevirip kapıya baktıktan sonra hiddetli nazarlarını ayakta duran yol» cuya çeviriyoi rlar; © hiç alrırış etme den kaşkulunu daha sıkı sarmağa uğ- raşıyordu. Arka sırada oturanlardan biri da- yanamadı, adamın paltosundan çeke rek: — Bayım, şu kapıyı kapasanız a, dedi, Haziran ayında değiliz. Soğuk- tan donduracak mısınız bizi?... Öteki, dudak büküp mırıldandı: — Orası beni alâkadar etmez, Oturan zat asabileşti: — Kapıyı siz açık bıraktınız bayım, Kapayınız. — Siz bana emir veremezsiniz, Ka- pıyı kapamağa mecbur değilim. — Mecbursunuz efendim. Açtığımız gibi kapayacaksınız. — Reca ederim, lâkırdıyı uzatmayı nız. Sizin de bana akıl vermeğe hak- kınız yoktur. Tramvay kapısı kapa mağa kimse beni icbar edemez. Başka bir yolcu münakaşaya ka rıştı: — Bayım, kışın tramvay kapısı açık durmaz. Bakınız, camın üzerine; «Kapıyı kapayınız» diye yazmışlar. İnadcı yolcu, hiddetle ona da cevap verdi: — Okumasını ben sizden daha iyi bilirim. Oradaki yazı bir emir değil dir. Biraz dikkat ederseniz, orada; «Lütfen kapıyı kapayınız» diye yazıl olduğunu görürsünüz. Bana da bu $$ kilde söyleseydiniz kapıyı kapatırdım. Fakat emirle iş'yapmam. İleriden başka bir ses yükseldi: — O yazı, kapıyı kapamaları için yolculara bir ihtar olarak yazılmıştır. Baştaki «Lütfen» kelimesini bir ne zâket eseri olarak koymuşlardır. Sağdan soldan tasdik sesleri; — Evet. Çok doğru, «Lütfen» ke Timesi nezaketen yazılmıştır. Kapıyı açıp giren yolcu tekrar kapamağa mecburdur. Tramvay Köprü üstüne geldi. Kapı hâlâ açıktı. Acı rüzgâr âdetâ enseleri ısırıyor, yolcular arasında da «Lütfen» kelimesi üzerinde münakaşa uzayıp gidiyordu. Bu esnada ön kanapede oturan yaşlı bir zat gülümseyerek yerinden kalkıp ayakta duran inadeı yolcunun önü- ne geldi: — Bayım, siz inadınızdan dönme. yiniz. İnad da bir müraddır. $imdi ben lütfen kapıyı kapayacağım. Fakat siz de lütfen yerime oturmayınız. Ayakta kalıp bir de ceza çekmiyeyim, Sinirler yatıştı. Hiddetli homur. danmalar kahkahaya döndü. Fakat; ihtiyar zat kapıyı kapayıp dönünce- ye kadar arka taraftan binen genç bir bayan zavallının yerini işgal etti. Cemal Refik » Halbuki halk yen! şekilde rahat ede. ceğini sanıyordu! B. A. — Kusura bakma bayım, tenkit oklarımızı kılflara koyduran da ümüt oldul.. a LE İŞ GR mi şii m isi Wu. agla çeyrek amk 4