usosl hagiyal (Akşam) — Nisan ayında ten, da vukua gelen değişiklik- Yanya müttefik ve dost Yuçoslay- küme, EİYeti cidden nazikleşti. Hü- Büret, Partisine mensup ve bir ciddi anan başmuharrirliğinde de bus hip © PİT mebus arkadaşımın masâr i ah <erinde duran kâğıd makasın bu, Sarak bana «İşte memieketimis makasın iki bıçağı arasında bulu- * demesi bu naxik vaziyeti açık» termektedir. Mihver devletleri #RSUD gazeteler coğrafi durumu ik olduğu tabii servetlerle şim beynelmilel siyasi ve iktisadi bar fevkalâde ehemmiyet. kesbe- lerin. misafirperver metrleketi ken- © İâmamile meyletmiş bir hak bi, terek için son asrın mühim sfİ olan propaganda İlminin bür | Diğ, Celiklerinden istifade ediyorlar. . taraftan zıd kutba ald devlew 4 arşı ye tbatı da mihver deri Uğoslaryanın gösterdiği hör- İkt ve nüvazişkâr muamele» LİN kuşkulanıyorlar, Va bu mua- Argg, <de biraz ifrat görüyorlar. BU Yö, * Balkan devletleri gazeteleri, İç lasyaya aid her nevi havsdis- on 0 kadar fazla alâka göste Beg © Kİ bu, hassasiyetlerinin yük- esini tebarüz ettirmektedir. tb, Erad, mevkiinin merkeziyeti ha- Ev en pk bügün filvaki Avrupanın mua- dan, siyasi manzumesinin, bir dü- eşe etmek için roülemadiyen iki ibin mücadelesini Gine, bir del sahası olmuştur. Bu taşyp Selerin neticesinde acaba hangi üni bu dildadeyi elde edecek? Bu Rl bir muammadır, l Mh, defa şu muhakkaktır ki bu G yileketin mevcud kanunlarla hari- Li © dahili siyasetinin. yegâne BÂZI- ; takriben on senedenberi saray huy, ray ile niyabet meclisinin rus da da Prenş Poldur. Dahlli politika- hzllerde belki de müsamaha şana prens, dış siyasek mev- olduğu zaman en ufak ve neyi ferrüntla alâkadar olup mu- £mirler vermekte ve her atıla- Ming an çizilen hududu aşmamâ Daş #alâde itina etmektedir. *€ biç neraleketin Hariciye Nazırı etler ok resmi heyetleri mihver det» lay Ç AİN payıtarhtlarına bu son 3y- ley da birçok defalar gidip gel Kiyy *Smaslar yaptılar; konuştular. 4 P3İbi, bu iik temaslardan sonra ip Seçen payitahtlara bizzat gi- tey | Yüksek salâhiyet sahibi devlet Sile temas etmek istemiştir. İlay Sslavyanın vaziyeti, Almanya - Yedey, Mihverile iyi geçinmeyi eni- LOM Masmafih ehemmiyetçe ondan iy almıyan ve umum insan kütle- de Ola, eharrik kuvveti mesabesin- “ir, “© Tuhi ve manevi vaziyet var tak kütleleri, muhtelif vesilelerle Hcteynletlerine olan bağlılıklarını Yüküek İştir, Bu temayüle rağmen “öy, , Makamların beş on makale, tü ,0*? ziyafet, sekiz on parlak ge Sü ni İle derhal eski ananelere, Sk, yahud hâlâ meri ittifaklara Bala, KAtİ bir karar vermeğe kalkış» Müstebaddir, tin 3 demokrasiler manzumesi de duğu “Kevvün halindedir; mensub ok hanedanın memleketine olan Büy, lerini ve terakkisi yolundaki büy, İNİ tamamile tevarüs etmiş Raçiy a ve her fırsat ve vesile ile bu Por, islerini izhar etmiş olan prens ei, İK devletlerin hepsini birer Dİ yazi, andil ettikten sonradir,ki ye- Yetlere uyan kararını verecek» dolayı telâşa şimdilik e lâdığ: fikri tekzib edilmek- « “Miyarak, ileri sürebiliriz z unakalâk Nazirile mülâkat SİK meseleler hakkında pek * Bunda; W an ty olr Spahonun AK, Svcut ittifakları inkâr etmedik. iyette bulunan devlet Yugoslavya: Misini emniyetle yürütmek ve umumi $ vyanın vazi Yugoslav Münakâlatnazırı B.Mehmet ŞAM'a beyanalı Ancak Balkanlarda en nazik adır. Bütün gayretimiz devlet ulh davasına hizmet etmektir mmm Belgradda Münakalât Nezareti binası Meh. Yugoslavya Münakalât Nazırı B. med Spahonun gastlam ettiği resmi kıymetli fikir ve mütalâalarını almak lere ve geçen hükü- metlerin mühim bir rüknü, devlet reisinin itimadına mazhar ve her gaybubetlerinde Başvekil ile Heriniye Nazırlacna niyabet meclisi iradesile vekâlet eden Münakalât Nazırı sayın Dr, Mehmed an (AKŞAM) namına bir mülâkat istemiştim. çen men bu mülâkatı vermeği iie tüttunda bulundular. Ve bi dairelerinde büyük bir nezaketle kar- , İlk sözleri şu olmuştur: kçeyi maalesef İyi konu- ni emi efkârıumumiye» e kıymetli ve asaf bir aynası olan «AKŞAM» in mümessilile becerebil- diğim kadar türkçe «konuşmaktan şevk alıyorum. Türkçe Kong Ekselâns Nazır evvelâ dediler ki: «— Türkiye, Sevr muaheğesile müstemlekeden daha aşağı bir men- ü, Bu çürüklük” zeleye gr a Di dev» Vekilimiz t etmişti. İşlerimin iğ rai yapmaklığıma imkân ee ine ralardı. Atatürkün ölümüne ik ra haber geldi ve asrımızın en taz bir siması, ap > habbetli dostu ei — i ak ğ Ma olan ve Türklerin refahını dileyen biz Yugoslavları > siyam büyük eleminden enn eden bir cihet varsa © da en mesai arkadaşı olan sayın İsmez İnö- nünün kendisine halef olmasıdır. Başvekil iken Belgradı ziyareti esma- sında şimdiki MİN Şefinizi tanımak şerefine nall olnruştum. Her nevi ve en güç meseleleri tahlil ve tavzihteki kudreti, açık kapliliği, tavırlarındaki necabet ve nezaketile ve sevimli mü- tebessim çehresile üzerimde yaptığı sihirkâr intibaların hâlâ zevkini duy- Dahili vaziyet hakkındaki sualleri- me şu cevapları verdiler; «— Şimdiki Başvekil, başta Altes prens Pol olduğu'halde niyabet mec- sinin tam itimadına mazhardır, halk arasında yetişen ve demokrat ruhlu olan Kabine reisi memleketi büyük bir kiyasetle idare etmektedir. Hırvat meselesi gibi mini tarihimiz- de mühim bir fasıl teşkil eden bir meseleyi ne devlete ve ne de milletin heyeti umumiyesinin umumi menâ« fiini reviş ve âhengine zarar vermiyo. cek şekilde ve Altes kral naibinden ak dığı direktiflerle halletmeğe çalış- maktadır» Yugoslaryadaki Müslümanların va- ziyeti hakkındaki sualime şu cevabı vermiştir: «Biz Bosnalılar 800,000 kişi kada- rız, 15 milyonluk bir nüfus içinde bu sayı, ihmal edilmeğe değer olduğu halde devlet Bosnalı Müslümanlara, asıl unsura yaptığı muameleden fark- lı bir müamele yapmamaktadır. Ka- binede, mahkemelerde, mekteplerde, umumi hizmet müesseselerinde, ordü- da mühim mevkilerin başında Müs- lüman Bosnalılar görürsünüz. Müslümanlarla meskün şehir ve kasabalarda yapılan her nevi meri- simde sayın Devlet reisimiz majeste kral ve gerekse Altes kral naibi, mü- messil olarak hep yüksek rütbe ve mevkileri İhtaz etmiş Müslümanlar gönderir. Cenubi Sırbistandaki Türk ekalli- yetine gelince sayısı 480,000 kadar tahmin olunan bu dindaşlarımız hak- kile lisan öğrenmediklerinden umum hizmetlere iştirakten mahrum kali yorlar, Bu ırkdaşlarınız münbit sa- halarda meskün olduklarından geçi- nip gidiyorlar. Umumiyetle Müslü- manlar devletin kendilerine karşı bu müsavatkârane ve şefkatpervera- ne muamelesinden dolayı müteşekkir ve minnettardırlar.» Harici siyasete ve Balkan ittifakı meselelerine temas ettim. Yugoslâv- yanın bu sayın ve mümtaz Devlet adamı şu fikirleri beyan etti; «- Biz mevcud ittifakları ve bu meyanda Balkan ittifakını inkâr et- medik. Ancak Balkanlarda son zaman- larda yeni vaziyet ve cepheler tahad- düs etmiştir. Bunları nazarı itibara almak mecburiyetindeyiz; çünkü coğ- rafi ve iktisadi vaziyetimiz Devlet menfaati bakımından, bunu âmirdir, Muhtelif cephelere karşı en nâzik va» gyette bulunan Balkan devletinin (Devami 12 nci sahifede) €tİ| MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIALİ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur. Tefrika, No, 49 Abdülhamid ————— Trablus için Fransaya müracaat ediyor İtalyanların teşebbüsleri hakkında her taraftan aldığı malümat üzerine 'Trabluagarpte bazı tedbirler ittihazı- na lüzum olduğu Abdülhamide pek aşikâr görünüyordu. Fakat lüzumu takdir İle icraata girişmek arasında mesafe pek uzundu! Memduh paşa (Esvatı Sudur) risalesinde Roma 58- fareti maiyetine tayinine delâlet etti- ğini beyan ettiği Jön Türklerden İs. hak Süküti efendiden bahsederken Şu malümat veriyor: Doktor İshak Süküti efendiye gön- derdiğim mektupta: (İtalya hükümetinin Trablusgarp kıtasını ele geçirmeğe hırsı vardır. Ro- mada kazanacağınız dostlar marifetile buna mütesllik malâmat almağa gay» ret, ediniz ve aldığınız haberleri yâzi- nız. Bu mazhar olduğunuz atifetin şükranına burhan olur.) demiştim, Birkaç ay geçti. İshak Süküti efen- di İtalyanların Trablusgarp için ne fikirde bulunduklarını, ne yolda eniri- ka yürütmekte olduklarını bir lâyiha şeklinde ban yazdı. Ben de bunu hu- susi bir tezkereme leffederek Yıldız sa- Tayına gittim. Kendi elimle başkâtip Tahsin paşaya verdim. Arzedildi. İç- raat mukaddemesi olarak Trablusta Kuloğullarından aşker alındı; vatan- larında bulunmak şartile bunlar talim ettirildi. Trabluslaki askerler de art- tarıldı. İhtiyaç halinde kullanılmak Üzere oraya kırk, elli bin silâh da gön» derildi. Bir de lâzım gelen vasıtalarla tah- kikat icrası da Hariciye Nezaretine emrolundu.) Memduh paşa bu sözlerile kendisi. nin uyanıklığını anlatarak Hariciye Nazırını ve Romadaki Osmanlı elçisi. ni gafletle itham ediyor. Kendisinin İshak Süküti efendi te muhaberesine kadar Babâlice Trab- lusgarp hakkında birşey yapılmamış demek istiyor. Hangi taraftan olursa olsun alınan kötü haberler üzerine vükelâ mecli- sinde verilen kararlara tevfikan Trab. lusgarpteki asker kıtaları bir derece takviye olundu. Trablusta eskidenberi yerleşmiş olup postacılık, tahsildarlık, zaptiye- lik, zabtiye zabitliği gibi hizmetler ifa eden ve (Başağa) namile kaymakam rütbesinde bir zatın idaresinde bulu- nan «Kuloğullarından; Recep paşa himmetile 1200 kişilik bir süvari kıta. sı ve bunlarla ahaliden karışık 5000 kişilik bir piyade kuvveti teşkil edildi. İtiyanlar ticari üzüm göstererek Trablusta bir banka açmak istiyorlar- dı, Abdülhamid buna meydan verme. mek emelile Osmanlı bankası müdü. rünü mahsşusen saraya celbederek Os. manlı bankasının Trablusta bir şube açmasını temin etti. İtalya hükümeti Trablusta İtalyan çocukları için bir mektep açmak da is. tiyordu. Bir ara İtalyanın Trablus. garbe asker ihracı maksadile tertibat- ta bulunduğu duyulması üzerine Pa ris büyük elçisi Münir paşa vasıtasile ve İtalyanların Trablusu istilâlan Fransa menfaatlerine de mugayir dü. şeceği beyanile mösyö Hanotonun dostluğuna müracaat edildi, Halbuki o vakıt İtalya için Trablus avı henüz nişangâha gelmemişti! Korkulan şey vaki olmadı. Fransa ile İtalyanın araları bozuk olduğu sıralarda İtalyanın Trablusgar- be taarruz edeceği hakkındaki şayla- lar üzerine Fransanın İstanbul elçisi Kont dö Montebello ve iki, üç sene sonra Kanbon böyle bir ihtimal fa- hakkuk ederse Fransadan müzaheret görüleceğini Babıâliye temin eylemiş. lerdi. Halbuki biraz sonra siyasi hav değişmişti, 1901 de İtalyan nüfuzu Trablusta başka bir şekilde tecelli etmeğe başla. dı; İtalya çoktanberi Bingazide bir pos. ta şubesi açmak istiyordu. Fakat vaki olan müracşatlarına Babıâliden kaça- maklı cevaplardan başka şey almıyor. du. Nihayet bir gün İtalya posta me. murları posta çantalarile birlikte Bin. gâziye çıktılar ve limanda iki İtalyan sarhlısının ve bir kruvazörünün himg- yesi altında çebrile posta şubesini açıp iş görmeğe koyuldular. Hükümet bu emrivakie boyun eğmek mecburiye- tinde kaldı! , Bundan sonra İtalyan zabit ve sey« yahlarından mürekkep (o misyonler Trablusgarp ve Bingazide daha serbes harekete kendilerinde kuvvet buldu. lar. Me ir. * Babıdli ve padişah Trablus müda. faa hazırlığı namına ciddi birşey yap. mıyor iken 1900 de kral üçüncü Vik- tor Emanuel tahta geçince İtalya hü- kümeti Fransa ile bir barışma ve an. laşma siyaseti takip etmeği muvafik bulmuştu. İtalya 1896 senesinde Fransa ile bir ticaret muahedesi yapmış ve Fransa» nn Tunus üzerinde himayesini tanı mıştı. Fakat Fransa İtalyanın 'Trab. lus üzerinde iddia ettiği hakları an. cak altı sene sonta Fas ihtilâfları es. nasında tasdik eylemiştir. Bu ihtilâf. lar baş gösterince Fransa bu «İtalyan haklarının; mevcudiyetini kabule to mayül ediyordu. Bu sıralarda Fransanın eski Hari- ciye Nazırı Hanoto - Hanoto paşa!- bir Fransiz gazetesinde İtalyanın Trablus. garp hakkındaki emelleri tabil görül- düğüne ve Franâanın bu emellere mü- said bulunduğuna dair bir makale yazmıştı da Abdülhamidi telâşa dü. şürmüştü. Bu tecssürle Abdülhamid Hanotodan izahat istemesini Paris el. çisi Münir beye emretmiş, o da padi. şahın iradesini yerine getirmişti | Hanoto kendisine âti için açık kapı bırakmak istercesine o vakıt şu cevabı vermişti: (1) — Hariciye Nezaretinden çekileliden beri ne hükümet, ne de parlâmento ile münasebetim kalmamıştır. Muharrir- Tik ile meşgulüm. Maişetimi temin için gazetelere siyasi makaleler yazıyor'uni. Fakat hükümetle alâkam olmadığın- dan makalelerime esas olan malümatı ancak gazetelerden iktibas ediyorum. Böyle bendlerin hükümleri her zaman hakikate uymaz ve bunlara ehemmi. yet vermek lâzım gelmez (1). Hem de benim gibi memuriyette bulunmıyan ve siyasi ahvali herkes gibi uzaktan görenlerin resmi bir vazife başına ge- çince başka türlü dil kullandıkları ve başka fikirlere hizmet ettikleri de ha- tırda tutulmalıdır. Makalemi devleti. niz hakkında fena bir fikir ile yazma» dım, Bunu Fransa ve İtalyanın Trab. lusgarp hakkındaki siyasi nazariyele. rine dair ecnebi gazetelerinde gör- düğüm rivayetler üzerine acele kale me almıştım, Ehemmiyet verilecek bir şey değildir. (1) Eski bir Fransız Hariciye Nazırının kendi kaleminden çıkmış bir makale. nin kıymetini bu suretle düşürmek iş- temesi garip değil mi? Sald paşanın altıncı sadaretinde (6 şaban 1319 - 16 şevval 1320) bu mese. le tekrar alevlendi. Trablusgarbın İtalyaca yakında iş. gal edileceğine dair mabeyine ve Ba. bıâliye muhtelif membalardan haber. ler geliyor. Buna mümanaat için tedbir alınma» sı hakkında mütevaliyen irâdeler teb- liğ olunuyordu. Said paşa Roma se- firi Reşid beyi İtalya Hariciye Nazırın« dan izahat istemeğe memur etti, İtalya Hariciye Nazırı (Trablusgarb Osmanlı hükümeti elinde bulunduk. ça İtalya arazi tevsii fikir ve niyetinde bulunmaz ise de Siçilyanın coğrafi mevkiine nazaran ecnebi bir devletin o havalide arazisini tevsi eylemesi ih. timaline karşı lâkaydane davrana- maz.) cevabını verdi, Reşid bey Babıâliye Fransa ile İtal. ya arasında bu bapta bir itilâf olaca, ğını anladığını, fakat herkes bunun Trablusgarp için derhal bir muhata. rayı davet etmiyeceği fikrinde bulun. duğunu bildirerek İtalya temayülâtı- nın tevsiine meydan verebilecek şey. Terin bertaraf edilmesine lüzum gös. terdi, (Arkası var) () Münir paşanın, Akşam gazetesinin M teşriniewwel 1088 tarihli nüshasında münteşir makalesi, b “ sakinler dd allikzn xd