Vize ve Kırklareli höyüklerin- deki kazılar sona erdi Mühim eserler bulundu, hafriyata gelecek sene e devam edilecek Edirne (Hususi muhabirimizden) — Türk Tarih kurumu tarafından iki yıldır Trakyanın Vize kazasile Kırk- lareli vilâyetinde yaptınlmakta olan hafriyat sona erdi. Doçent Arif Müfit Manselin başkan» lığında ve Arkeoloji enstitüsü asistanı Bayan Münire Karacalarlı ve Trakya Umumi Müfettişliği mimarı B. Maz- har Altandan mürekkep bir heyetin idare ve nezareti altında yapılan bu hafriyat Trakya Kültür ve târihi için büyük bir ehemmiyet arzediyor. Vizedeki hafriyat kasabanın cenu- Landaki ovada Hasboğa ve Düzova köyleri civarında mevcut ve sayısı otuzu bulan höyüklerin 4 tanesinde yapılmıştır. Ayrıca Vizenin tarihi ka- leleri eteklerinde ve Çömlekçitepede sondajlar yapılmıştır. Çok eski bir mezar Höyüklerde yapılan kazılarda 55 metre kutrunda ve 9,50 metre yüksek- Yiğinde bulunan A höyüğünde 6 met- re derinliğe inildikte Milâttan sonra birinci asra alt olduğu tahmin edilen ve muntazam yontma taşlardan yapıl- miş bir mezar odasına raslanmıştır. Bu taştan mezar odasının şark tara- fındaki yüzünde iki tarafı mermer söğeli ve üzerinde gene mermerden tabanlı ve ön tarafı yekpare ve masif bir taşlâ örtülü bir kapı vardır. Taş odanın içerisinde duvarların'alt kı. | sımları bugünkü serpme tabir edilen tarzda alçı sıva ve bunun üzeri 30 santim eninde ve kırmızı zemin Üze- rine vazo ve nebati resimlerle süslü firizli ve bu firiz çerçeveden bütün to- noz tavanı mavi zemin Üzerine yıldız şeklini andıran beyaz rozetlerle süs- lüdür. Odanın zemini dört köşe tuğ- Yalarla döşemeli olup şark tarafında ve kapının hemen yanında gene taş- tan ve üzeri Fresk tezyinatlı bir lâhi bulunmuştur. Lâhitten neler çıktı? Bu lâhit açıldığı vakit içerisinde Mi. lâttan sonra birinci asırda Vizede Ro- ma imparatorluğunun idaresi altında tesis edilen krallardan birine alt bir ölü bulunmustur. Yakılmış bir halde bulunan bu ölü. nün yanında hükümdarlara mahsus ve etrafı altın yapraklarla süslü bir, çelenk, sağ tarafında kabzesi yanmış bir kılınç ve ayakucunda gene hüküm» darlara mahsus gümüş ve demirden bir zırhlı elbise, kamalar, beş tane gü- müş kupa, iki altın yüzük ve bunlar. dan başka hakikaten çok büyük bir değer taşıyan ve şimdiye kadar eşine MEŞ'UM Ki Vizede A höyüğünde yapılan araştırma pek az tesadüf edilen miğferli bir mas- ke bulunmuştur. Bu maske üzerinde altın kakmalı bir deniz ilâhı tasvir öden çok sanat- kârane yapılmış kabartma resimeler ve maskenin iki yanak kısımlarında gene kabartma olarak altın kakmalı ilâh tasvirleri bulunmaktadır. Bun. lardan başka mezar odasının içerisin- de tunçtan bir büyük şamdan, vazo- lar, el feneri, bir kandil kaplar ve top- râktan kupalar ve bir çok çam eser- ler bulunmuştur. B höyüğünde çıkan eserler İkinci B höyüğünde ise, tabana inildiğinde yanyana iki mezar bulun- muştur. Bir Trak kadınına ait olduğu anlaşılan bu mezarlar geniş ve yay- van tuğlalardan yapılmış ve üzerin- deki ağır toprak tazyikile çökmüştür. Bu mezarda gene bir hükümdar aile. sine mahsus olup içinde altın yaprak- larla çerçevelenmiş bir taç, iki altın bilezik, bir altın yüzük, iki altın küpe ve kiymetli taşlarla dizilmiş bir pan- tantif ve bir çok bronz ve toprak, çam eseri bulunmuştur. Birbirine pek yakın olan A ve B hö- yükleri yanındaki 3 üncü diğer küçük bir höyükte yapılan kazıda gene hü- kümdara ait olduğu anlaşılan bir at mezarı bulunmuştur. Gayet kesif bir kük tabakasile örtülü olan bu me- zarda yanık hayvan kemikleri ve bronzdan at kemikleri ve parçaları bulunmuştur. Eski bir binanın temelleri Vize kasabası içerisinde ve tarihi Çömlekçitepede yapılan hafriyatta KADIN Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ - Memduh, İzmirdeki arkadaşına sık sık mektup yazıyordu. İsmail, dostu. nun endişesini hattâ tedehhüşünü satırların arasında okuyordu. İçinden gayriihtiyari hak veriyordu; zira oda her zaman neticeyi korkarak bekli- yordu. Leman gideli aradan sekiz gün geç- mişti. Genç kadın, on beş gün kadar daha kalacağına dair bir mektup yol- Tadı. İsmail bu yalnızlığa tahammül edemiyordu. İçini dayanılmaz bir hü- zün kaplamıştı. Sevgilisini görmeden yaşamak, ona, azapların en şiddetlisi geliyordu. Kimseyi tanımadığı, ken- dini yabancı hissettiği bu muhitte kalmağa tahammülü yoktu. İlk va- purla İstanbula hareket etti. Böyle- Yikle, uzaktan olsun, seyrek olsun, Lemanı görecek; hattı hareketini ta- kib edebilecekti. Rıhtıma çıkar çıkmaz, ilk işi bir taksiye atlayıp yalıya gitmek oldu. Uzaktan baktı: Pancurlar kapalıydı. Evde oturul, muyor, yahud iyice -yerleşilmemiş Nü) 'Tefrika No, 35 manzarası vardı, Kapıyı çalmağa cesaret etmeden, «we yapayım?» diye düşünüyordu ki, Reşid paşa konağ'nın eski kalfaların. dan Dilpezire rasladı. İhtiyar saray- Jlılara benziyen bu Çerkes kadını, Re- fika hanımefendinin sağlığındanberi bu ailede imtiyazlı bir muamele gö- rür, herkes kendisine hürmet eder, elini öperdi. İsmail Kenan da eve gi. rip çıktıkça, emektar ihtiyarın dalma gönlünü almış, kendini ona sevdir. mişti, Uzun şemsiyesi, yarım eldivenleri, eflâtun mantosu ve başörtüsile, Dil pezir mutad gezintisinden dönüyor. du. Genç erkeği görünce: — Vay, efendim, safa geldiniz... Ama, bizim küçük hanım da sokağa çıktı... Buyrun bir kahve için... . dedi. İsmail, el öptü: — Teşekkür ederim, kalfacığım... Girmiyeyim... Acaba hanımefendi ne- reye gittiler? — Bilmem ki, beyim... Şöyle biraz hava almak için çıkıyordum. Onu da Milâttan sonra 2 nel ve 3 üncü asra ait olduğu anlaşılan gayet büyük bir bina temelleri bulunmuştur. Çok ge- niş blok taşlardan yapılan bu binanın yüzü taş sütunlu ve garb yüzü yarım daire şeklinde ve gene sütunlu olduğu mevcut kaidelerden ve izlerden belli olmaktadır. Binanın zemini enli ve ge- niş taşlarla döşelidir." Bu binanın bir mabetten ziyade bir saray olduğu tah- min edilmektedir. Vizenin tarihi kaleleri eteklerinde yapılan kazıda ise, fevkalâde ehem- miyeti haiz ve büyük bir binanın Ra. ' vak kısmını teşkil eden kemerlerden birine raslanmıştır. Kemerin üstünde ve clrafında Roma mimarisinde tez- yinatlı Firis ve Arşitravlar bulun- muştur. Bu zengin mimari parçalara göre bu binanın büyük bir mabed veya büyük bir saray bakiyesi olduğu anla» şılmaktadır. Hafriyat heyetinin programında bu yıl Çömlekçitepe ve Hisaraltı civarın- da yapılacak kazıların bir sondaj ma- hiyetinde- olmasına göre elde edilen bu büyük 'neticeden dolayı hafriyatın gelecek yıl da devamına karar veril. | miş ve mevsim -dolayısile kazı nihayet bulmuştur. “Kırklarelindeki hafriyat Kırklareli mıntakasındaki 2 höyük- te yapılan kazıda; Milâttan evvel 4 üncü asra ve Trakyada Mâkedonya- lılarm hâkim bulunduğu devre ait iki mezar bulunmuştur. Kubbeli mezar adını taşıyan bu mezarlardan birin- | cisi 1829 ve diğeri 1870 de Ruslar ta- rafından açilmiş ve mezâr odası İçe- otomobiline binerken gördüm. Şofö- re «Taşlığa!» dedi. Delikanlı bu sözleri işitir Işitmez telâşını belli etmeksizin kadından ay- rıldı. Kendisini bekliyen taksisine at- liyarak: — Maçkaya... verdi, Beyninde bin bir düşünce, yüreğin- de müthiş bir &ıkıntı, Kuruçeşmenin yüksek duyarları arasından geçerken boğulacak gibi oluyordü. Arabanin hızla yürümesine rağmen Ortaköy, bitip tükenmiyor!.. Akaretlerden yo- kuş yukarı çıkarken: «- Yaklaşıyorum!» diye sevindi. Nihayet, otomobil, bütün İstanbu. Jun ve Boğazın manzarasına hâkim, yüksek bir sed halindeki Taşlık de- nen metrük cami inşaatının yoluna çevrilince, delikanlı, uzaktan sevgili- sinin arabasını farketti, Sevinerek: «— Oh... Burada... Buldum... ki geldim...» dedi, Lemanın da, arkası dönük, bir taşa olurmuş, yalnız başına manzarayı seyrettiğini görüyordu. Şoför, elinde sarı bir bez, çamurlukları parlatıyor. «— Demek hakikaten hava almağa gelmiş... Epey uzakta, taksiyi durdurdu. Pa- rasını verip savdı, «— İyi ki geldim... İçim rahatladı... 'Taşlığa!.. - emrini İyi ı i 4 | Orta avrupada musevilerin vaziyeti Alman ve Macar kanunlarına göre kim âri, kim yahudi sayılır ? Macaristanda bütün ecdadı hristiyan olan bir adam katolikliği bırakarak protestanlığı kabul ettiği için yahudi sayılıyor! Almanyadan sohra Macaristan ve İtalya da Yaliudiler hakkında bazı tedbirler almışlardır. Bu münasebet- Revue de Paris gazetesi orta Avlupa Yahudileri hakkında mühim bir ma- kâle neşretmiştir. Bu makalede çok garip vâziyetler (gösterilmektedir. Makalenin muharriri Georges Ou- dard diyor ki: *Orta Avrupada kimin âri, kimin musevi olduğunu hakkile ayırmak çok güç bir iştir. Bu yüzden bir çok garip vâziyetler hasıl olmaktadır. Alman ve Macar kanunlarına göre bir musevi âri, bir âri de musevi ola- bilir. Alman kânunlarına göre dördün- cü kuşağa kadar büyük babaları hi- ristiyan olanlar, ondan evvelkiler musevi de olsa, hıristiyan ve âri sa- jılırlar, Üç büyük babası yahudi olan- lar yahudi, iki büyük babası yahudi olânlar birinci derecede melez, bir büyük babası yahudi olan ikinci de- reöede melez addedilir, Bu son vazi- yette olan bir kimse hristiyan olur. sa çocukları âri sayılır. Ana babası yahudi olanlardan âri sayılanlar da vardır: Almanyada Ni zi rejimi teessüs etmezden evvel bir Nazinin metresi olan ve İdama mah- küm edilen bu Naziyi saklıyan bir yahudi kadınına âri payesi verilmiş. tir, Macarislanda 1 ağustos 919 tari- hinden evvel hristiyan “olan her ya- hudi âri addedilir, Bu tarihin kabul edilmesine sebep şudur: -Umumi harp- ter sonra Bela Kun Macaristanda komünist rejimi kurduğu zaman kendisinin adamları arasında birçok yahudi vardı, Bu rejim yıkıldıktan sonra İntikamdan korkan birçok museviler hristiyan olmuşlardı. İşte bunları ayırmak için 1 ağustos 919 tarihi kabul edilmiştir, Macaristanda harpte ölen yahu- dilerin dul zevceleri ve çocukları âri sayılırlar. Fakat bunlar, hristiyan olmazlarsa, çocukları tekrar musevi “öz. risinde bulunan eşya (kaldırılmıştır. Bununla beraber hafriyat heyetinin sistematik ve esaslı bir surette yaptı- ğı araştırmada çok kıymetli Seramit parçaları ve mezar odasının tabanın» da da bir at mezarı bulunmuştur. Bundan başka Arkeoloji ve Kons türüksiyon bakımından çok büyük bir kiymet ve ehemmiyet arzeden bu me- zarların resim ve plânları da alınmış- tar. Bir sürpriz yapayim da şaşırsın... Yas vdş yavaş gider, birdenbire karşısına çıkarım...» Ve düşündüğü gibi de yaptı. Sessiz adımlarla ileriledi. Fakat birdenbire beti benzi uçarak yerinde dona kaldı. Büyük bir irade kuvveti sarfederek İ dudaklarının ucuna gelen feryadı tut- tu. Gözleri karardı. Az kaldı, oraya düşüp bayılacaktı. Bir taşı siper aldı; ve baktı, Yokuşun öte tarafından çıkan iri yarı, geniş omuzlu, külhanbeyvari bir erkek lâübali bir eda İle Lemana yâk- laşmıştı, Kadın onu görünce, neşeyle yerinden kalktı ve koluna girdi. Gülü. şerek otomobile doğru yürüdüler. Şoför, vaktile İsmailin bahşışlerma garkolduğu zamanlar gösterdiği neza. ket ve tehalükü şimdi bu adama gös- teriyordu. İsmalli Kenan, gazetelerde muhtelif j seferler herifin resmine Trasladığı ve bir kaç kere de güreşlerde kendini gör. düğünden tamdı. Bu, Nail Kadriydi. Mahud balo gecesi, dedikoducu Re- fetin söylediği sözler, delikanlınm ku- ağında çınladı. Demek iğrenç bir if. tira değilmiş! Demek hakikatmiş!.. Nasıl oluyor da Leman hanımefendi gibi kibar, güzel, zarif bir kadın böy- Je bir rabıta tesis edebiliyor?.. Bilhas. sa ki genç erkek onu hayalinde bü. yüttükçe büyütmüş, ve bilmukabele addedilmektedir. Macaristanda en garip nokta şu- dur; Cedbeced katolik ve tamamen âri olan bir Macar 1 ağustos 919 tarihin- den sonra katolikliği bırakarak pro- testan olursa Yahudi sayılır! Macar kontlarından birinin oğlu, 1923 senesinde bir Yahudi kızile evlen» mişti, Son kanunlar üzerine bu zat kendisinin Yahüdi sayıldığını hayret- le öğrenmiştir. Halbuki 1 ağustos 919 tarihinden evvel hristiyan olan Ya- hudiler su götürmez âri sayılıyorlar.» Mavuna üstünde kalan Museviler Avusturya, Almanya ile birleştiği zaman Viyanada bulunan Museviler- den yetmiş kadarı bir mavnaya bine- rek mavnayı akıntıya bırakmış, bu su- retle başka bir memlekete gitmek üze- re yola çıkmıştı. Bu yetmiş Musevi aylardanberi mavna üzerinde bulun- maktadır. Mavna nereye yaklaşmış- sa içindekilerin dışarı çıkmasına mü- saade edilmemiştir. Son zamanlarda 70 Museviden bir kısmının Filistine, bir kısmının cenu- bi Amerikaya gitmesi için izim veril. miştir. Bunun üzerine mavna Roman- yaya doğru yola çıkmıştır. 70 kişi Kös- tenceden vapura binerek Filistine ve cenubi Amerikaya hareket edecektir. Taraklıda imar, yol faaliyeti Taraklı (Akşam) —'Taraklı nahiye müdürü B. Faik, köylerin beş yıllık kalkınma programını ele alarak köy yollarının çabuk inşası için büyük bir gayretle çalışmaktadır. 'Tarakhıya 7 kilometre mesâlede (Kil hamamı) namını taşıyan ve ro- matizma hastalıklarında tesiri görü- len bir kaplıca vardır. Buraya giden ve Kavak ve Hacıyakup köylerile Göl pazarının Köprücük, Akçagöz, Gey- venin Şehran köylerini Taraklıya bağ- lıyan yolun 4 metre genişliğinde tes- viyei türabiyesi yapılmış ve bu yol üze rindeki iki köprü tamir edilmiştir. Ayrıca da devlet şosesi üzerinde ve Tü raklının yakınındaki Aksu köprüsü Nafia fen memuru B, Suadın neza retinde yaptırılmıştır, Genç müdürümüzün, nahiyemize yaptığı bu hizmetlerden herkes çok memnundur, Müdürümüz, 15 inci yıl Cümhuri- yet bayramı için de hazırlıklara baş- lamış ve cemiyetlerle, Cümhuriyet Halk Partisi başkanile temaslarda bu- Tunmuştur. ondan ebedi aşk yeminlerini daha bir kaç gün evvel dinlemişti. Sükutu hayalin bu derecesine, saf ruhu dayanamadı. İlâhe halinde ta- savvur ettiği sevgilisinin böyle birden- bire çamurlara yuvarlarışı onu malı, vetmişti. Artık yaşamağada ür yoktu. Hazin bir sesle mırıldandı: «— Vakit geldi... Zaten bu akıbeti çoktandır biliyordum... Çoktandır kuruyordum.» l Arkaya baktı. Parasını verdiği oto- mobil, gazinonun önüne gelmiş, müş- | teri bekliyor. Hemen işaret edip çağırdı: — Şu arabanın peşini bırakmıyâacü ğa! V Pantalonunun arka cebini yokladı, Epey mesafeyle arbalar, arka arka- ya gidiyorlardı. Lemanınki, Boğazi. çinde bir otelin önünde durdu. Delikanlı, uzaktan, sevgilisile peh Yivanın inip içeri girdiğini gördü. Bi? müddet tereddüdden sonra kendi de merdivenlere doğru yürüdü. Karşılı. yan garsana, üst kalı işaret ederek; — Yukarıda ne var? « dedi, - Husüs si odalar mı? — Evet, efendim. Lâübali bir tavırla! — Öyle talihsizliğim vardır ki, Yoğ karım, şimdi şu önüm sıra gelenler, Sonuncuyu tuttular diyeceksin... Baş- ka boş yer var mi? (Arkası var) ik