*— ” .—— W mani ekiz Saçları kurutma makineleri Üç gün evvel Londrada Olimpiya binasının İmparatorluk salonunda beynelmilel berberlik ve saç kesme fuarı açılmıştır. Fuarda sağ kesmeğe, ondülâsyon yapmağa, diğer saç tu- valetine ald muhtelif âletler teşhir edilmektedir. Dünyanın en tanınmış berberleri fuarda birer köşe tutmuş- | tur. Bunlar müracaat edenlere, çeh- relerine en ziyade yakışacak tuvaleti yapıyorlar. Serginin açılış resmine tanınmış İngiliz ricalinden Sir Curtis Bennet reislik etmiştir. Sir Bennet bu müna- sebetle mühim birnutuk söylemiş, demiştir ki: «Saç kesmek en büyük, en ince sanatlerden biridir. alâkadar muazzam bir sanat vücude gelmiştir. Bunun sayesinde yüz bin- Jerce insan refah içinde yaşıyor. İşte Tuar, toplu olarak umuma göstermektedir. Çok adam saç kesmeyi basit bir iş addederek bu büyük sanata ehem- miyet vermez. Büyük bir gaflettir. Baç kesme ile güzellik arasında sıkı bir münasebet vardır. Saç tuvaleti çirkinleri güzelleştirir, güzellerin gü- zelliğini daha ziyade şa'şaalandırır. Fuar, berberliği basit bir iş telâkki edenlerin yanlış düşüncesini izale edecektir.» Sergide en iptidal daimi ondülâs- yon cihazlarından en modern perma nantlara kadar bir çok makineler teşhir edilmektedir. Saç kurutmağa mahsus âletler, tuvalet ile alâkadar her türlü eşya, sabunlar, pudralar, Nakleden: (Vâ - Sonra birdenbire bütün kanı başına bücum etti... “Tekrar soldu ve gene tekrar mosmor oldu. Dudaklarından boğuk bir inilti çıktı... Başı omuzları. nın üstüne düştü. Bü hali gören karısı: — Aman Allahım... Ölüyor... Ko. Cam öldü... » Diye bağırmağa başladı. Artık Cenanın bu yeni darbeye kar. şı metaneti kalmamıştı.. acı bir fer- yad kopardı; olduğu yerde fırıldak gibi döndü ve cesedin yatağı dibinde boylu boyunca düşüp bayıldı. Konu komşu koşup geldiler, Onlar ev sahibesi ve ölüyle meşgul olurlar- ken, kaymakam da genç kadını küv- vetli kolları arasına alarak bahçeye çıkardı. Temiz hava, kolonya Feridun beyin zevcesinin çabucak kendisine gelmesine yardım etti, Perişan bir halde idi. Fakat yavrusunu bulmak ümidi kalbinde kırılmamıştı. Kızının İstanbulda, Köprünün Beyoğlu cihe- tinde oturduğunu biliyordu. Sabırla çe araşlırırsa . elbette ergeç bula. Saç kesmeile $ bu mühim sanayi eserlerini | MEŞ'UM KADIN Aşk ve macera romanı Nü) > ait makineler, tuvalet VE saire iz ediliyor Bir ondülâsyon makinesi lâvantalar sergide gösterilmektedir. Sergi 15 gün açık kalacaktır, Ka- panmazdan evvel saç kesme ve per- manant ondülâsyon için bir dünya yarışı yapılacaktır. Bu yarışta en çok muvaffak olan dünya şampiyonu adı- Güründe ımar faaliyeti var Sellerin önüne geçmek üzere | çarşı deresi tanzim ediliyor Belediye reisi B. KaymakamB. Fuad Orhanoğlu Celâl Döğer Sivas (Akşam) Gürün, Sivasın en eski ve verimli belediyelerinden biridir, Bugün kasabanın 896 küsür evi ve beş bini aşan nüfusu vardır, Kasabada 12 manifatura, 5 tuhafi- yeci, 36 bakkal, 7 demirci, 24 köşker, 8 kunduracı, 5 berber, 3 saraç, 4 ek- mekçi, 4 kasap 3 çilingir, 4 kalaycı, 2 tenekeci, 14 marangoz, 1 dülger, 5 kahve, 3 han, 15 terzi, 2 lokanta dükkânı vasdır, Kasabada günden güne artan bir faaliyet vardır. Gürünün çalışkan belediye reisi ad Orhan oğlu, kasabanın temi ide çok titiz dav- ranmaktadır. Belediye Pınarönü cad- desini iyi bir şekilde yaptırdıktan sonra yolun Kenarlarina akasya ağaç- ları diktirmiş, kasaba ile elektrik santralı arasında 6 kilometre uzun- luğundaki yolu yaptırmış, çeşme su- larını tahlil ettirmiştir. Her yıl kasabayı tehdid eden sel tehlikesinin önüne geçmek için çar- şı deresini nafla idaresi tarafından hazirlanan plân dairesinde tanzime başlamıştır. Dere kenarına kuvvetli setler yaptırılacak ve ağaçlar dikile- cektir. Kaza kaymakamı B. Celâl Döğer de bu imar faaliyetine önayak olmaktadır. Uzunköprüde büyük bir sünnet düğünü Edirme (Hususi) — Uzunköprüde bugüne kadar eşine raslanmamış de- necek kadar ehemmiyetli bir'halk dü- günü yapılmaktadır. Bu düğün çalış- kan Uzunköprü Halkevi ve Çocuk esir- geme kurumlarını ve bütün bir hal. kın müşterek gayretlerile yapılmakta olan sünnet d Her teşebbüsü olduğu gibi bu hayır- lı teşebbüsü de yüksek himayelerinde bulunduran General Kâzım Dirik sün- net edilecek yavrulara bir cemile ol- mak üzere Müfettişlik seyyar sinema- suun Uzunköprüde vazife almasını emir buyurmuşlardır. Düğüne yurdun ünlü pehlivanları davet edilmiş ve onlar dn Uzunköprü. ye gelmişlerdir. i TTefrika No, 21 Kaymakam da ona cesaret veriyor- du: — Üzülmeyin... Her şey düzelir.. Şayed kızınızı deruhde eden adam tekrar buralara müracaat ederse der- hal defterlere kayıd geçiririm ve size bildiririm, — Maatteessüf efendim, adresimi veremiyeceğim... Lâkin ben size yazar haber alırım. Bir çok teşekkürler etti. İhtiyar adamın ölümünü tacil ettirmiş oldu- gunu sanıyor, fena halde üzülüyordu. Hiç olmazsa cenazesini kendi hesabı- na kaldırmaği teklif etti. Çantasın- dan yüz elli lira çıkararak bin ısrarla nihayet kabul ettirdi. Ve kendisini ağırlıyan bu iyi insanlara tekrar tek- rar minnetini söyledikten sonra ora- dan ayrılıp gitti. Küşke girdiği zaman kocası henüz gelmemişti. Hemen elbise değiştirdi. Aşağı salona indi. Misafirlerle konu- şurken Feridun bey göründü. Düşün- mi cümle ile karısının hatırını sorma» ği bile unuttu. Genç kadın başını kaldırdıkça ko- casının kendisini dikkatle süzdüğünü ve erkek gözlerinde derin bir öfke gizlendiğini hissediyordu. Ürkerek kendi kendine: «— Acaba bir şüphesi mi var...» Dİ. yordu. Yemekten sonra kahvelerini içer. ken Feridun karısına yaklaşarak 8or- du: — Bugün sokağa çıktın mi Cenan? — Evet. — Halbuki rahatsız olduğundan bahsediyordun. Hattâ müsamereye bile gitmek istememiştin. — Öyle... Niyetim yatıp dinlenmek» ti ama sonra canım sıkıldı. Biraz çi- kıp hava almak istedim, Bu sözleri söylerken Cenanın kâlbi çarpıyordu. Kocasının kendisini ne kadar kıskandığını çoktan sezmişti, Bü mağrur ve muvazeneli erkeğin kendisini böyle isticvap edişi de buna delil değil miydi? Refika hanımefendinin bir suali bu muhavereye nihayet verdi: — Eh oğlum, söyle bakslım teklif edilen vazifeyi kabul ediyor musun? — Bilmem efendim... Pek niyetim yok... Fakat belki de giderim... Vazi- celi bir hali vardı. Hattâ o kadar dal. | yete göre fikrim değişir... ! gındı ki mutadı veçhile bir kaç sami. Meşguliyet Obahanesile erkenden doğ celâl Koca Meçimiş zarıarar Donanmamızın İnebahtide (Lepan- | (Lep fade ederek İspanya kralı ikinci Filip bizden Tunusu zapteylemiş ve eski sahibi Molla Hüseyinin oğlu Hamide hidiviyet payesi vererek bırakmıştı. (1572) Fakat TTunustan vazgeçe Muharebe hazırlığına başladılar. Bir saya müracaat ederek dar ve tehlike- li zamanlarda deriğ etmediğimiz mua» le kral Filipi sıkıştırmasını iltimas etti. Fakat kral «mezheb mücadeleleri dolayısile Fransa takatsiz bir halde. dir. diyerek özür beyan edip Sokollu. nun teklifini geçiştirdi. Bu itizarın içyüzüne gelince krala müşavirlerinin "Türkiyeye karşı takibini tavsiye ettik- leri politikanın esas hatları şu idi: Paşalarımızı tatlı sözlerle idare et- wek, avutmak, Kudü i kiliselerin muhafazasını ve hiristiyan hacıları. nin selâmetlerini temin eylemek, "Türklere papanın memalikine tecavüz ettirmemek, Fransanın Türkiye ile ticaretini ve alışverişini sekteye uğ- ratmamak, Türklerin muaveneti ve de hiristiyanlığı Al aparatorundan vikaye ve İs- panyayı meşgul etmekti. Hem de İs. panyollar Tunusta tulunabilmek için külliyctli asker bulundurmağa ve faz- la masraflara girmeğe mecbür olunca Fransanın yakasını bırakacakları der- kâr idi, Binaenaleyh Fransanın kuv- vetli düşmanı olan İspanya kralı ikinci Filipl gâilesiz bırakmamak Fransanın işine elveriyordu. Kral Şarl istediğimiz muaveneti deriğ etmiş olduğu halde aradan çok zaman geçmeden Kılıç Ali paşa Tunu- su istirdad eder elmez bize karşı ku- surda bulunduğunu düşünmiyerek küçük biraderi için ricada bulunmak- tan çekinmedi. Şöyle ki: Validesi Ka- terin di Mediçi sevgili küçük oğlu Hanri d'Anjuyu bir krallık ile sevin- dirmek emeline düşmüşlü ve onr Ce» zayiri münasip görüyordu. Kralı teş- vik ederek bu iş hakkında Sokollu ile müzakereye girişmek üzere İstanbul. daki elçisi Noay'ya talimat göndert- mişti. Sokollu bu iltimasın kabul edilemi- yeceğini söylemekle berâber Cezayire bedel İspanya kralına ait olan Siçilya veya Sardunya adalarından birinin ve yahud Felemengin müştereken zaptı ile Hanri d'Anju'ya tahsisini teklif etti. Fakat Şarl henüz dahili gailelerden kurtulamamıştı. Sokollu. nun teklifini cevapsız bıraktı. Ondan biraz zaman sonra Lehistan krallığı münhal oldu. Şarl sefiri vasıtasile tekrar Sokalluya müracaatle b'rade- rinin Lehistan krallığına intihab etti- rilmesi için Türkiyenin delâletini rica etti. Ayni zamandı «müşterek dostu- muz» olan İspanya aleyhine hareket etmek vaadile "Türkiye tarafından kendi dairesine çekildi. Cenan, yat- | mağa geldiği zaman kocasının, yazı » odasında, beş aşağı beş yukarı dolaş- tığını aralık kalan kapıdan görüyor. du. Genç kadın, ses çıkarmadan tuva- let masasının önüne oturdu ve müte- madiyen kalbini, fikrini kurcalıyan düşüncesine daldt. Evet, eğer Feridun bey Avrupaya gitmeği kabul etmezse çok iyi olacak. İstanbula avdet eder etmez Cenan, bol para vererek, becerikli bir adam tutacak ve mahalle mahalle Şermini aratacak!.. İster altı ay sürsün, ister bir sene, ne ehemmiyeti var! Sonun- da maksadma erişecek ya... Tâzım olan bu... Yavrusuna kavuştuktan sonra onu büyüten adama sırrını söyliyecek... Herhalde o kalbi güzel bir insan olsa gerek halden anlar!.. Sonra bir yolu- nu getirip yavrusunu yanına almak ihtimali oluncıya kadar gene kızını ona teslim edecek... Maamafih İstan- bulda yaşarlarsa sık sık gidip onu gö- rebilir, rahat rahat sevebilir, Sevişmelerine rağmen ayrı yatar. Jardı. Yandaki odada Feridun bey dolaşmakta devam ediyordu. Gecenin sükütu içinde ayak sesleri Cenana garib bir tesir yaptı. Ne oluyordu? Genç kaın, kocasını görmeden ya- tıp uyudu. Ertesi sabah kalktığı za- ta) bozgunluğuna uğramasından isti. | iyorduk. | taraftan da sadrazam Sokollu, Fran- | venetlere mukabil kral ikinci Hanri- | nin İspanya memalikine asker sevki- | Fransa kralı dokuzuncu Şarlın Sokolluya müraca- atle biraderini Lehistan krallığına getirtmesi “Tulon tersanesine iki yüz harp gemisi gönderilmesini ve fakat İtalyada İs- panyaya ait yerlerden fetholacak memleketlerin Türkiye memalikine ilâve edilmesi temennisinde bulundu. gunu bir name ile Ikinci Selime bil. dirdi, Diğer taraftan elçisine yolladığı ta- lmatta da diyordu ki: «Memleketi. mizde şürişlerin, iğtişaşlarnm (mezheb mücadeleleri) devamı İspanya aley- hine açıktan açığa harekete geçmek» iğime mâni olmuştur. Lâkin İspan- yaya tâbi yerlerdeki ahâli arasına ni- fak koydum, şürişler çıkarttım. Kral Filipi endişeye düşürdüm. Askerinin bir haylisini memleketi dahilinde alı. koymağa mecbur oldu, Tunusa Tür- kiyeye karşı göndermedi. Eğer teba- amdan aleyhimde harekette bulunan- ları zapt ve tenkilile uğraşmak mec- buriyetinde olmasaydım İspanyolları daha ziyade meşgul ederdim. 'Türkle- re, dediğim gibi, ettiğim hizmetleri anlatarak ve haklarındaki dostluğu- mun samimiyetine dair teminat vere» rek bence gayetle mültezem olan mat- lubumu kabul ettirmenizi rica ede- biraderimin Lehistan krallığına © gönderilmesidir. Padişa- hın Lehistanda meramımı kabul ettir. meğe kadir olduğunu biliyorum. Beni osuretle memnun edecek olur ise pek ziyade müteşekkir ve minnettar olu- rum, Bu işte meharet dirayetinizi tamaâmile sarfederek Lehistan âyanını r intihabına sev. ketmek üzere, Lehistana bir elçi gön- derilmesini kabul € niz. Padişahın tavsiyesi sayesinde biraderimin müş- külâtsız Lehistan krallığına nail ola- cağına eminim. Biraderim maksadına nail olursa her suretle Türkiyeye mü- said ve meclub bulunacaktır. Nankör. lük etmiyerek benim gibi dostane mü- naseballta bulunmaktan geri durmı- yacağını da söyleyiniz.» Türkiyenin gerçi politikasının ica- nca Lehistan krallığına yerlilerden birinin geçmesi idi. Lâkin imparator ile Moskof çarının. Lehistanı paylaş- mak İçin aralarında se bir proto. kol yaptı ı ve nefsi Lehistan eya- letlerinin imparator ve Litvanya ema- retinin çar tarafından zaptedileceği ve ondan Sonra işbu iki hükümdarın asıl Türkiye memalikile Kırıma taar- ruz edecekleri Sokollunun malümu olmuştu. Bu tasavvura karşı gelebil- mek için Fransa kralımın gönlünü hoş edip müzaheretinin temini Türkiye. nin menafii icabındandı. Binaenaleyh Lehistana Ikinci Selim tarafından bir elçi ile bir name gönderilip Hanri d'Anju'nun intihabı gayet mültezemi surette tavsiye olundu. (1573) Lehli- ler Hanri d'Anju'yu krallığa getirdi. lerse de az zaman sonra Şari vefat etti, Erkek evlâdı olmadığından Han. ri d'Anju Lehistanı bırakıp üçüncü Hanri unvanile Fransa krallığına geçti. Salih Münir Çorlu Mütekâid büyük elçi man Feridun çıkmıştı. Merdivenler. den inerken Lemana rasladı. Genç kız hemşiresine yavaş sesle: — Sana havadisim var! Jadı. — Ya... Ne gibi? — Kocana dikkat et... — Kocama mı? — Evet! Sen uyurken yukarıya çık- tım. Lâvantanı alacaktım. Yazı masa« nın çekmesini karıştırdığını gördüm. Hemşiresinin bu sözleri, Cenanın kalbini üzdü. Kocasının şüphelenme- si kibirine dokunuyordu. Ayni zaman- da da korkuyordu. Hissiyatını beli etmiyerek: — Sanki ne çıkar? - Dedi. - Bundan tabi ne var? Feridunun bazı evrakını ben saklarım. Aramak için çekmemi açmıştır. Leman, müstehzi bir bakışla; — Ya? - Dudak büktü. — Ne zannediyordun? — Ben mi?.. Hiç!.. Mademki koca» nın çekmelerini karıştırmasını heş görüyorsun, diyeceğim kalmaz elbet... Ama senin yerinde ben olsam böyle şeylere tahammül edemem! Sonra bir kahkaha :—.. © Ve “arib genç kız, merdivene - «* Diye fıs- Cenan, biran ye —— ken kendi dairada dağlara Bir mi ar yağdı iii .n 29 (Akşam) — Dağlara e MN yalar birdenbire soğudu.