—— HER AKŞAM BİR HİKÂYE di, Perdeleri inik bir oda.. lada, derin derin nefes alışlar ai Komodinin üzerinde duran saat, tat- * H bir sesle on ikiyi vurdu: Öğle ol- Muştu. Mecdi ve zirai henüz otuzuna varmı rahat, derin Sseyretmeleri ve sabaha kadar dansetmeleridir. Üçte eve dönmüşler, ancak dört * yahud da, mahremiyetlerine © — dar nüfuz edemeyiz, dört e - uykuya dalmışlardı. Ve şimdi işte, hâlâ an ©, Mecdi uyandı ve esnedi, ge- rindi ve den. nerede ve tarihler- den hangi tarihte olduğunu anlam: için şöyle azıcık zihin sarfetti. Niha- Yet, hop! ral r Z canbaz çe- Vikliğile sıçrayıp kalktı. Ciğerlerine bol hava ii e vi açtı. am ani Adaletin sanan in e penbe «güzele geldi: buklelerle yüne, Genç kadın bu gürültüden ve bi uyanınca, kocası alaycı le ve sanki ii çoktandır an m Sa aykıl aay e ri Sabah şerifleri- niz? Birayı mini mn mı asla- i tonton popoş kokaşu an vi mn a - uyanı nırsa, öl ynı müterennim tera- neyle hitab söiedi bu karı koca ara- sında âdet olm muştu. Bu sefer de, Mecdi, şakalaşmakta devam ederek çıkı, 2 Yanma. değin mi bu saat- lere kadar uyumağa?... On iki oldu Yahu... Kadın da, kocası gibi, hayatın ro- tası e şöylece bir mevkiini ta- te €ttikten sonra, dudaklarını büz- Daha evvel uyanacaktım da ne gark sanki?... Bugün ne yapmak pi e . Hapı yuttuk azi- Hacı gemisi gibi şapa otur- Bi 8 gibi şapı Acı hakikati ikisi de kavrıyorlardı: . Kaç para- Küçük masanın üstündeki bozuk- Takları saş aydılar: Yirmi Yı 5 kuruş! “ei e Yapacağız Adalı İk EOhdun kolay ne var? Yeşilköye, halama, gideriz. «Seni pek m “İZ geldi. Bir hafta misafir Mi Kelmcağız da bunu sahi sanır, emnun dap b a m eder. Hem Yiyaret, hı un ya AAnlıyorsi ne aym. ie a çıkar otomobilini Barajı » : zir sanki!... Onun da bi- eden m ezin yürür mü? *— Canım, —. Ne mümasei Dün gece ai Yecek diye ai ad : ia Fena havadis... Ne ya- esnada, açık periöireğin bir b Yırtılan kalın bir kumaşın cayır- a gb bi, içeriye girdi er Za e a , ei e “puma yekta gm Adalet yerinden zıpladı: — Gn kısmet ayağımıza “geldi. asıl kısmet? ie anin birini satarsın. erin m kiyordu; / Cepler boş, kalbler — Eskiler alayım... Mantolar, pal- tolar, elbiseler... Mecdi: ıma, n satacağım? - di- ok... Pal- tom iki tanı iri siyah.. imi lr İfrakla SoN a emanet... Lâciverdlerim gıcır vE « Elde: m çıkarsam ne çaya gi- Gelirin ne baloya. Kahve rengilerin? — İnsaf... Üç kere giy dim... — Grilerin! İş emi Münakaşayı bırak. Şu yi bb sağır Yi yola sesi uzaklaşıyor.. dön ki am ha Mei pencereye ştu. Aşağıya — ii Pst! Hşt! - ye seslendi. a, dolaba yaklaşarak, oradaki emrinden bir kurşuni 'takım çi- — Yetmiş bizimde daha altı ay ev- vel e Vah vah:.. Pek de yeni, ci si ei yi ii deve bin akçe- h vücud afi- g a 2 2 EE Be zE g yor. Bakın bi Eskici diseyi bala gi eden 'dikten sonra, mi — Üç lira! - dedi Karı koca bir çığlık kopardılar. Adalet: — Delirdiniz elbise... — Yozum çıksın fazla etmez. Bu- nu yelip benden fıkaradır. İstersa yepyeni olsun, isterse eski ol- mi? Bu kadar yeni dolu... sun, Gene üç liradır. Bi — Hasta lâfı ettiniz. ğim yuf- kadır! Eh oyla ise se le lira. Adalet: — Peki, peki... dedi. Eskici, kostümü katlamağa başla- dı. Fakat tam o esnada, pantalonun arka cebinden, pıt dedi, yere bir renk- li kâğıd düştü. ri e haykırdı. On lira. Haydi bakalım... - . Vallahi on e alayım... ni; buraya kadar Bir rduk... Artık elbiseyi sat- mamıza lüzum kalmadı. Kusura bak- al ei ön gönlünü almak yi e mi rim. viski mi aşa li kn — Ee hayir Tm şey içmam! Si- memnun yor , ben da sevin- dim... Yel a da sizin yibi zen- yindi ir kiza yonlumu ders alın... Şakacı bir eda ile parmağını sal- ladı. Sırtını dönüp gitti. Adalet, onun kökün bir hüzünle: — Zavallı ihtiyar! - dedi. Fakat genç ri ei hüzün kalır mı? » Bavullarını hazı lamağa ein o esnada, ta 'uzak- bariz Rİ söylemeğe, lardı. Cepler boş... Kalbler dol Dünya onlarındı... ıslık çalmağa ya Nuri 4 Nezle Bütün göğüs hastalık- larına yol açabilir: Fakat bir tek GRİPİN Baş, diş adale ağrılar: in ei ile ve ai en kısa zamanda ve en kati şekilde gripe ve emsali gınlığına, alk ar bilhassa, a 3 kaşe alma! icabında alınabili İsim ve arada dikin Taklidlerinden imi Ağızdan alınan mikroplara karşı en müessir devadır iksürük, nezle ve bronşit. boğazdaki bademciklerin iltihabı had ihtilâtlara yol açab REKSAN ENER ŞE m m e PASTILEOR KAPTAN PAŞA GELİYOR. Deniz Romanı Tarihi Yazan: İskender F. Sertel ili maa Tefrika No.41 Sahife 11 - ——————— “Korkunç Filipin eline düştüğüm gün- denberi, günde üç kere dayak yiyor- dum. Kaç yıldır çektiğim işkenceyi anlatsam tüyleriniz ürperir devletlimi, Türk gere yk amağa - - Kaleslen kaçan kuş, iller ie girer — Bulamaz mıyız bek sun? — Şüphe yok. Onu şimdiye kadar kaç kere kaçırdık. Hiç birinde de tu- tamadık. — e icleği işi zıplar, iki zıp! — Üçün: ele geçer e amma İN rsun! — Onu yakalıyamazsak, çok ayıp istiyor- SR nu mu? Korsan Alvaro- ye esin a katmış musun? tmaz olur muyum? Fâkat, a Karr Filipi yakalamak, akalamaktan ha Alvaroyu himdir. — Ne sönmez kini varmış “ melü- nun.. — büyük başlarını Lepantoda pedi, ee a ırmak is- öp Mara eye ng hill lâ saman altından su yürütme çalışıyorlar!... mi ile yorlardı. Yukarıda! ki deniz kurtları arasında geçiyo du. İşte iki levent daha. Bunlar da İstanbuldaki sevgilile- rini güpeienime ee zaman evleneceksin? a kısmet ederse sonbahar- sinin ölme dönebilecek yz en Kapi aşa dan hünkâra Gi nizde üç kese en kalmıyacağını söyl — Demir Recebi beklemiyecek mi- yiz? 2 sb, elim değil ya. O zama- losa dönmezse, arka- a dan İyinin gelir. — Demir Recep “edi in de aklıma galdi: Küçük Sinan şimdi elini acaba! — Vallahi Sinanı ben de man düşünüyorum. Fakat ME » di Mi olduğunu ie ik çok Mir LE onu Cezayir kıyı- Daya mit. le geçeceğini san- miyorum. ii e Hezin kluk tı. Bu sıralarda yakayı ele ie ipe çekileceğini kendi x pek KE Kılıç Ali paşa onu asar mı hiç?... — Ne diyorsun be?! Kılıç Ali p: şa - eğer suçlu ken: oğlu bile ol- sa - affetmez. İpe çeker. Zaten öy- le söylemiş. ıya) sında yavaş erer Mei ba Filip ii geçece Mü Are bir ses EL urtaran yok mu' Duanın a arasından il ba- kimdi? in çi miki Sebili birinden de- nize bir denizci mi düşmüştü? Olabilir ya. i kay- bedip denize düşenler az mıvdı e n bu ses birdenbire yükseldi: «— Allah için nil,» Salih reis güvertede dolaşıyordu. Gemi k — Onu tanıdım ben... Kınk Ah- mede benziyor. — Kırık Ahmed de pike! i Gemici bir kaç kı atı: f an mar Em be Fes atılmıştı... bir şöval. gemisinin güvertesinde top- lanan leventler deri denize ip atarak, imdat istiyen adamı gemiye izan "güvertedeki leventler- m bii a kollarını açarak: Kılıç Ali paşa Kırık Ahmedin omu- zunu okşadı: l — Geçmiş olsun. rk ar- i Ve — — Flip meni ai Eğ sanlar kralı Alvaronun ge — Yi vE yer musun? gördüm, devletlim! lie balığı gibi suyun kâh üstün- den, kâh âltın nik Alvaro- nun iğne doğru gidiyordu. asıl kurtuldun. ani vi balmağa başlayınca cirlerimizi kırdık, suyun üstüne tık. Emi senden başka Türk esi- yı ya esimi Fakat, forsalar arasında başka milletlere 3 ri de vardı. oldu da Filipin gemisine Dai harbinde beni onlar esir ir almıştı Bİ on dokuz Türk de- nizcisi idik. — Ötekiler ne oldu? tikam diye vel dığını duymalıyım, dedi. Günde üç kere usanmış- işkence görmekten —— De yapıyordu sana? Sabahleyin tel kamçı... Ti kürek lie de kum torbası.. Öğle Akşam a Bunların hi yık 'kadaşlarının rin çizgiler belirdi. . Ahmed vaktile sareti, atılganlığile lerdendi. Zaten onun rd mi de a ş mıydı?