| KUBİLÂY HAN Yazan: İskender F. Sertelli No. 1 A; koşarak imparateriçenin yanına geldi: — Romalı kadın, nparatarla başbaşa konuşuyor! dedi. Bölüm 1 Pekin sarayında gizli bir j konuşma Kubilâyın karısı o akşam çok sinir- Uydi. Oda hizmetçisi Ayşe kendisine, Romadan gelen prensesin o gece İm- paratorla birlikte yemek yediğini söy- Temişti. Prenses Salinanın Pekin sarayına geldiği gündenberi, imparator, kar- &na eskisi gibi iltifat etmiyordu. Halbuki Kubilây zevcelerinin arâ- sında en çak Tiyen-Foyu severdi. Tiyen-Fo Çinli bir prensesti, Kubi- lây bu kadınla Sung imparatorluğu- nun yılaldığı gün, Çinde evlenmişti, Tiyen-Fo çok güzel, uzun boylu, sehhar bakışlı ve kibar bir kadındı. Aradan on yıl geçtiği halde henüz gü- zelliğini kaybetmemişti. Romalı prenses, rahip Kroen ile Pekine geldiği tarihte otuz yaşların- da bulunuyordu. # Misyoner Kroen Romadan Pekine (mparatora hıristiyanlık telkin etmek için gelmişti. Kubilâyın karısı rahip Krosnden şikâyetçi değildi. Rahip çok neşeli ve sevimli bir adamdı. Fakat yanındaki Romalı prenses çok İşvebaz, çok fet- tan ve bilhassa çok zeki bir kadındı. Pekinde bir kaç gün misafir kaldık- tan sonra gideceklerdi. Halbuki ara- dan üç ay geçtiği halde saraydan ay- rılmamıştı.. bu gidişle | gideceğe de benzemiyordu. İmparatoriçenin - sadık hizmetçisi bu haberi getirdiği zaman, saray Lâ- malarndan Panta da İimparatoriçe- yi odasında ziyarete gelmişti İmparatoriçe Tiyen-Fo Ayşeden bu haberi almca, Lâmaya döndü: Sen kadın olsan, bu vaziyet kar- gısında ne yapardın, Panto?. Diye sordu. İmparatoriçenin gözlerinden ateş açıyordu. Çok hiddetliydi. O güne kadar imparatora ve prenses hakkın- da, ne de bir başka kadın aleyhinde hiç bir söz söylememişti. Lâma imparatoriçenin kulağına 1ğildi: — Papa Nikola (1), Kubilâyın hi- ristiyanığa Otemayül & gösterdiğini duymuş. Misyoner Kroen (21 i bu işe memur ederek Pekine göndermiş. Umarım ki çok yakında, geldiği gibi, eli boş olarak dönecektir. Dedi, İmparatoriçe gözlerini aça- rak bağırdı w Ya prenses.. onun da bir vazife- si mi var acaba? — Ben, bu prensesin asaletinden şüphelendim, imparaloriçe hazretle- 11) 1269 da Romada papalık mev- küni işgal eden dördüncü Nikola, Bir gün Papanın İrandaki adamlarına, Kubi: lây Hanın İran valisi Ergun: «Haka hıristiyanlığı çok seviyor. Ne duruyor. sunuz) Çine misyonerler gönderip im- paratoru hiristiyan yapmanın zamanı gelmiştir! demiş. Papa bu söz üzerine Kubilâyı hıristiyan yapmak için yıllarca uğraşmıştır. — Moğol tarihi — ril Bu kadın Venedikli bir korsan ka- sına, benziyor. — Nereden anladın bunu? — Geçen akşam ben de imparato- run sofrasında bulunmuştum. Sali. na içki içerken, meyhanelerde oyni- yan rakkaseler gibi, sıkıcı kahkahe- Jarla gülüyordu. Roma saraylarında yetişmiş bir prensesin bu füdar bayar ğı ve lâubali bir tavırla - Kubilây gibi bir imparator karşısında - kendini kaybedercesine o güleceğini sanmıyo- rum, — Ya ne sanıyorsun? — Papa tarafından - imparatoru teshir vazifesile - Romadan para ile tutulup Pekine gönderilmiş hir aşif- te.. Ayşe dışarıya çıktıktan sonra, Lâ- ma ile imparatoriçe başbaşa kaldılar, 'Tiyen-Fo kabına sığamıyordu. çok asab! ve hiddeldiydi: — Bu kadını mutlaka saraydan uzaklaştırmalıyız, Panto! Eğer Kubi- lây bu sahte prensese kapılır da rö- hibin mütemadi telkinlerle hıristi- yan olursa, imparatorluk manen Ro- manın esaretine düşer. papanın yü- zünü güldürmemek için ne mümkün- se yapalım. Kubilâyi ve imparatorlu- gu bu manevi esaretten kurataralım. Lâma akıllı ve âlim bir adamdı. İmparatoriçeyi teskin ettikten son- — Kubilây yahiplere, hocalara, ka» pılsaydı, şimdiye kadar bu dinlerden birini kabul ederdi, dedi, Moğol impa- ratoru hiç bir dine girmeden, hepsi- ne hürmet ederek yaşamağa azmet- miştir. Bu fikrini rahip Krocne açık- ça söyledi ve ben bu sözleri kulâğım- Ia duydum, Onu bu fikir ve kararm- dan, dünyanın bütün güzel ve fettan kadınları bir araya gelseler çevire- mezler. Fakat, bu işi sihirbaz (Moya) ya havle ederseniz, o, umarım ki, Salinayı' Pekinden çabuk kaçırmanın yolunu bulur. İmparatoriçe Tiyen-Fo, Lâma git- tikten sonra, zenci hizmetçisini ça- Kırdı: — Ayşe! Bana hakikati söylüyor- sun... Bana yalan söylemiyorsun, de- gil mi? Haydi, bir daha anlat baka- yım: Prenses Salina imparatorun kar- gısında mi oluruyordu.. yoksa yanın- da mi? Ayşe gördüklerini anlatmağa baş- adı: — Prenses, imparatorun yanında oturuyordu. Rahip te... İmparatoriçenin ince uzun kaşları birden kıvrıldı.. Ayşenin sözünü ağ- ında bıraktı: — Yeter!.. Ben senden rahibi sor- madım, O, nerede oturursa otursun. Demek Romalı kadın, kocamın ya- nında, benim) yerimi işgal ediyor!.. KUBİLÂYIN BİR SÖZÜ: «KANIMIZA, YABANCI KANI KARIŞAMAZ!, Kubilây devrinde büyük Moğol im- pParatorluğunun sınırları çok geniş ve dağınıktı. Tarih, o zamana, Kadar Kubilâyın imparatorluğu kadar ge- 12) Fransiskenlerden: Misyoner Jouani niş bir imparatorluk kaydetmemişti, Civen, (Arkası vaz) AKŞAM Okuyucularımız Bize ne bildiriyor? Gayri mübadillerden bayan iş Namiye Özkayaya Mektubunuzda temas ettiğiniz nok- telarda tamemile haklısınız. Emlâk Satışının arttırılması, bu suretle bo- noların kıymetlendirilmesi için te- şebbüste bulunmak Üzere gayri mü- badiller kâtibi umumisi B. Şehap iki gün evvel Ankaraya gitti. Gayri mübadillerin acıklı vaziyetlerini, bü- tün pürüzlü işleri hükümete arzede- cektir. Teşebbüslerinin neticesini şehs rimize döner dönmez öğrenip vaziyeti gazetemizle okuyucularımıza bildire- Bu itibarla biraz daha sabretmeni- zi tavsiye ederiz Ümit ediyoruz ki Ankarada yapılacak teşebbüslerden hayırlı neticeler istihsal edilecektir. '.. Baytar Müdürlüğüne teşekkür Damızlığı Matsilyadan getirilen (Ligorn) tavuklarım ve diğer cinsi Rotlarda kolera hastalığı zuhur etti. Kırk sekiz saat zarfında yekdiğerini takiben bir haylisi öldü. Kalanlarına İstanbul baytar müdürlüğünde çırın- ga tatbik ettiler ve mühim tesiri gö- rüldü. Baytar müdürlüğünce yapılan tedaviden sonra tavuklarda hiz bir ölen olmadı, dezenfekteyi de biz vap» tık, baytar müdürlüğüne teşekkür ederim, Haliç Fenerinde İnhisarlarda: Tevfik Istanbul 26 Mart 1937 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esham ve Tahvilât İst. dahili o 98,50)İş. B. Hamiline 10,20 Kuponsuz 1933 » Müessis 83,— istikrarı o 99;50İT.C. Merkez Ünitürki 19,55İ Bankası M,50 » 1 1895) Anadoluhin. 23,60 » M 1885İ Telefon 6,25 Mümessil 1 41,30) Terkos 1,5 » ON 43,50) Çimento (o 14,45 . N İttihat değir. 10,90 İş Bankası ( 10,20) Şark O» (o 110 Para (Çek fiatleri Parla 17,20,75) Prağ 22,66,34 Londra 618,—| Berlin 1,96,60 Nev York 79,07,50| Madrit © 11,44,82 Milâno 15.01.62 Belgrai 34,62,75 mil Le pe b e eyi Cenevre | 3,46,92 v Brüksel | 4,69,59) Pengo Oo 40050 Amsterdam 1,44,40| Bükreş 108,09 Sofya © 64,40,12İMoskova 24,69 Ticaret ve zahire borsası » muameleleri Buğday 330 arpa 120 çavdar 75 un 76 kepek 15 mir 90 yapak 1/2 susam 3 B, peynir 9 zey- tinyağı 13 pamuk 2 haşhaş yağı 2 ba- dem iç | ton çakal 845 kedi 201 ka- karca 40 kunduz 93 sansar 885 tavşan 56988 tilki 5401 varşak 15 zerdeva 120 adet, İhracat: Yapak 68 tiftik 6 ton tilki 3590 kunduz 252 tavşan 88000 çakal 2862 zerdeva 49 kokarca 190 adet. 2 — Satışlar; : Buğday yumuşak kilosu 6 kuruş 15 paradan 6 kuruş 25 paraya kadar. Buğ- day sert kilosu 6 kuruş 10 paradan. Arpa kilosu 4 kuruş 5 paradan 4 kuruş 20 paraya kadar. Çavdar kilosu 5 ku- ruştan 5 kuruş 3 paraya kadar. Bar- bunya kilosu 7 kurüş 15 paradan, Mi- tr san kilosu 4 kuruş 25 paradan 4 kuruş 31 paraya kadar. Afyon ince ki- losu 530 küruştan 590 kuruşa kadar. Afyon kaba kilosu 250 kuruştan. Ya- pak Anadol kilosu 53 kuruştan 55 ku- ruş 30 paraya kadar. Yapak Mersin kilosu 61 kuruştan. Peynir beyaz 27 kuruştan 30 kuruşa kadar, Peynir ka- şar kilosu 50 kuruştan. 3 — Telgraflar 25/3/937 Londra mısır İâplata Mert tahmili korteri 27 Şi. | 1/2 Pe, Ki 3 Kr. 84 Sa. Londra keten tohumu lüplata Mart tahmili tonu 13 Ster, 2 1/2 Şi Ki. 7 Kr, 98 San, Anvers arpa Lehistan Mart Nisan tahmili 100 kilosu 130 B. Frank Ki. 5 Kr. 53 SansLiverpul buğday Mart tahmili 100 İlibresi 9 Şi, 9 7/8 Ki 6 Muhtar en sevdiği arkâdaşı Fabri- ye şu mektubu yazıyordu: «Kardeşim Fahri, Ben sana «dünyonım en ciddi ke dınlarından biri ile evleneceğim: de- mez ml idim? Sen de bu sözüme bi- yik altından gülerdin değil mi? Sen gene gül dur. ben aradığım deni kadını buldum ve evleniyorum. Bulduğum kadın, Melihat, hakika- ten dünyanın en ciddi kadını. Tam benim istediğim, özlediğim, aradığım ve nihayet işte bulduğum kadın. Melâhatle üç ay evvel tanıştım, Çok güzel kadındı. Dehşetli hoşuma gidi- yordu. Ş Etrafında pervaneler gibi dönüyor- dum. Bana karşı çok mültefitti. Fa kat biliyorsun ya. benim niyetim ciddi idi, Onu tecrübe etmek istiyor- dum, Acaba en küçük bir bücuma karşı yelkenleri suya indirecek, mu- kavemet edemiyecek takımından mi idi? Lâkin onu tecrübe etmek için Jâ- zimgelen fırsatı bulamıyordum, Hiç yalnız kaldığımız yoktu. Biliyorsun onlar yaz kış Kimltop- — Ben de, dedi, evde yalnızım.. an nem filân iletideki köşke misafir git- tiler. 5 te Melâhati tecrübe etmek için en münasip fırsat gelip çatmıştı, Melâhat: — İçeride sıkıldım. dedi. gece © kadar güzel ki bahçeye çıktım. sö- dalga çiçek kokusu... Ve son derece Romanlarda ve hikâyelerde anla tıla anlatıla bitirilemiyen bir aşk de- koru içinde yapâyalnızdık. Bu başdöndürücü bahar gecesi içinde en çılgın aşk macerasına en clddi insan gözünü kırpmadan atıla- bilirdi. Sahile indik. Suların eteklerine ka- rı ile limana doğru gidiyor. Far kat benim vapuru görecek halim mi Ben yanımı m — Melâhat.. niçin benden kaçı: yorsun?.. Belki dünyanın en mesut insanı biz olabilirdik. eğer İstesey- Çünkü ona o derece diller dök- müştüm, Ve dekor çılgın bir aşk sah-” nesine o derece müsaitti ki... i meti son detece hoşuma gitti, İşle nis hayet dünyanın en ciddi kadınını buldum. Yarın gidip evlenme teklif edeceğim, Dünyanın en mesut adami benim.. gözlerinden öperim.» Muhtar.. Melâhat tg arkadaşı Ferhundeye şu mektubu yazıyordu: «Ferhündeciğim, Ne kadar imüteessir olduğumu sa- na anlatamam. Hani sana yazmış- tam. Üç aydanberi bana flürt eden Muhtar adında bir genç olduğunu an- Jatmıştım. Muhtar iri yarı, güçlü kuvvetli, gü- zel bir delikanlı, Benim de son de- rece hoşuma gidiyordu. Fakat yal- nız kaldığınız bir dakika olmuyordu. Geçen akşafh yemekte bakla vardı. bakla yeni çıkmış. bilirsin ne kadar severim. Bal sarmısaklı yoğurdu üs- tüne döktük. Tıkabasa yedim. mâ- demki kimseyi görmiyeceğim. Ağzım istediğim gibi sarmısak kokabilir. Yemekten sonra annem filân mi- safirliğe Handanların köşküne gitti- ler. Ben yalnız kaldım. Bahçede de- Yaşıyor, uzaktan bitişik köşkteki hani osenin «sporcu delikanlı; adını koys duğun Ahmedin bizim tarafa atlama- sını bekliyordum. Malüm ya Ahmed öyle sarmısak kokusuna filân aldı- rış eden gençlerden değildir. i Fakat tam bu esnada bahçenin par maklıkları önünde biri durup benim ismimi bağırmaz mı? Hemen koştum. Heyecanla içeriye aldım.. onu spor- cu delikanlının gözünden uzaklaştır- mak için sahile götürdüm. Bir ka- yanın üstüne oturduk. bana ne dil- Jer döktü, Elimi tuttu... fakat ne ya- mik ki ağam leş gibi sarmısak koku- yor. Onun yanma bir santim yak- derece yalnızım ki her şeyden korku- yorum, Bu sözlerim üzerine Muhtar, evet O yakışıklı Muhtar köşkten çıktı git- ti. belki onu bir daha göremiyece- ğim. Son derece müteessirim.. göz- lerinden öperim.. Melâhat» (Bir-yıldız) 21 Mart 937 Cumartesi İstanbul — Öğle neşriyatı: 12,30: 'Plâkla Türk musikisi, 12,50; Havadis, 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı, 14 Son. Akşam neşriyatı: Saat 18,30 Plâk- Je dans mufikisi, 19 Şehir tiyatrosu komedi kısmı (Kuyumcuda ve iki ka- dın tipi), 20 Fasıl saz heyeti, 20,30 Ömer Rıza tarafından arabca söylev, 2045 Fasıl saz heyeti: Saat ayar, 21,15 Orkestra, 22,15 Ajans ve borsa 22,30 Plâkla solola, opera ve operet parçaları, 23 Son. Ecnebi istasyonların bu akşamki en Müntehap Programı Milano (368,6) saat 22 (Garp Kızı) operet 3 perde «Puecini) nin. Skala tiyatrosundan nakil, Viyana (506,8) 10,55 operadan nakil, Paris P. T. T. (431/7) 2230 «Kornvil çanları» ope- ret 3 perde, Peşte (549,5) 21,40 Opera orkestrası tarafından konser, Oslo (1153) 23,15 orkestra konseri. Lük- semburg (1293) 23.30 (Bruckner) in üçüncü senfonisi, Berlin (356,7) 20,15 Piyano ve Kontralto, Monako (405,4) 20,40 Piyano konseri, Varşova (1339) Piyano ve Viyola konseri. Bromuens- ter (539,6) 21,30 Konser. Peşte (549,5) 24 Tzigan orkestrası, Dans Musikisi 'Breslav (315,8) saat 23,30 - Pariş P, T.'T. (481,7) 1 - Londra (kısa dal ga) 18,50 - 22 (Music - Hall) ” 28 Mart 937 Pazar İstanbul — Öğle neşriyatı: Santi 12,30 Plâkla Türk musikisi, 12,50 Ha» vadis, 13: Beyoğlu Halkevi gösterit kolu tarafından bir temsil, 14: Son. Akşam neşriyatı: 18,30: Plâkla dans musikisi, 19,30: Konferans: Oy« du saylavı Selim Sırrı Tarcan (Rus musikisi nasıl başladı), 20: Müzeys fından 'Türk musikisi ve halk şarkıla- n, saat ayarı, 21,15: Orkestra: 22,15: Ajans ve borsa haberleri ve ertesi gü- nün programı, 2230: Plâkla sololar, Buna rağmen bu derece mukaye- opera, ve, operet, parçaları, 23: Son, Mg ğe iliki RA DİA | |