AKŞAM 18 Teşrinievvel 1936 “Abdülhamid, Sai hakkı SARAY ve BABLÂLİNİN iç YÜZÜ KANI yöreyi Kiye iktibas hakkımahfuzdur. Ben Arnavutluk nda in bir lâyiha istiyor 'Akidesine bağlanarak hareket vi miş olan bu Arnavutluğun vini İsniperrerame hatırası Arnavutlar ara- sında yaşamıştır. Bu ligin bu ortaya ni Arnavutluk Armavut dilinin ve Skin taam- 8 : İpe 5 E İ Ligin en asndan a murahhası Şeyh b İlieişi fasal bir ariza ile İradesile ikinci ele avdet b ei Sait şa: — Islâhatın şekilleri, sebepleri çok falar arzolunmuştu. Tekrar arızaya lüzum görmüyorum. Cevabını verdi. Arif bey üçüncü de- fa gelişinde: mesel EA Mz dikten sonra kd duğu gibi MN in Derviş paşa Piriştineli ei e İsmail efendiyi, ei büyük yi, Piriştineli müftü Zeynel- e e onuya nefyettir- ha mişti. Abdül , Sonra bunları da İstanbula get rek — birini birer su-| lemiştir. ve ri ve tatyij e yal sonra Arna: i Avrupalılarca, ez E | ri ve keyif istanbulun e eğlence yerlerind tesadüf edilen Kadınlai arasında bir ei biha erkekleri diriyor: Bir eğlence #lemlerinde bu heyecan ve alâka de- vam müretfeh ne LU an kalmacak güzelliğini reletinin ehemmiyeti vardı. Gençti, fakat Du zevkini tatmış, sırlarını şark meselesinin eczasından olup kaldı. ; ukta idareni m ve 15- ri Sadrazam Salt t paşa kl ra ren mabeyine arzeyliyot ise de aim zatını kabul ettire miyordu. > © ve Babıllinin ni olmadan Pe- ii i vâsitasile Arnavutlı Sait pasa elçiyi resmi teşebbüsün te- .hirne kandırdı, Saraya giderek netice- - leri vahim hallere mal “© üzre ıslâhat tedbirlerinin tesrlini arz we tekid etti. Tebliğe vasıta olan mabeyinci Arif avdetinde padişahın ar arasında bul Bükreşte fr: Renaissance Al- banaise, İlalyada da da bir a milli .tin riyasetinde İtalya tabiiyetinde bu- Arnavutlardan elo Lorechio Junan ıvutlar Ansı bulunu; lu. La nazione Albaneso ga- zetesi de bu cemiyetin lerini neşr- liyordu. Manastır vilâyetlerinin. 1896 da Dritta pide yer am ta yapılacak ıslâhatın şu e — eriyeti Arnavut olan Koso- va, ei Yanya, İşkodra vilâyet- bir Arnavut vali idaresine verilmesi, memurların Arnavutça ile “Türkçeye vâkıf olanlar arasından ve müslüman, hıristiyan kaydine bakılmıyarak ikti dar Bim, tâ ME bunu bana 5 gucan bir vasıta ile vadetiniştir.) yo- | lerine birer mutasarı iğ e tirdi. Sait paşa! 3— 4 senede bir tecdit olunmak © Ç — Rusya, Makedonyada yazariyatı- üzere her sancaktan seçilecek altışar e air dur. dt teşkili. Bu mec- nüfusa ği 2 vaid kati ve vazıh bile olsa, itimad iz etmek bence değildir. dere neşr seçki. ve köy- Mi Amavutça ile beraber resmi dil Hm AE or doktor İbrahim M0 da Dritta Bu cemiye- vutlar o umumiyetle Kosova, donyadan Çünkü — (Vakıa müteaddit tezkereler var | ufak maş rl Lİ ise de onları iptal edeceğim. Bu işiçin | söyleniyord ge ei im dale verin. Nazana baylarla emi mi Fa- it bunların z birini e mn ağ intihab imiş 4 Di al di bir yi İşe ve tüccardı, ellisini geçmiş pulumuyordu. düklerini uzun ve e ie ay eg Yekat bina xmikabii hem e hem eli açık. iki di. Hariçte Sabr, 2 a- hoşuna gide- vutların Bulana Sırplara, Rumla- bü ra e. Klan zd Ta karşı haklarını müdafaa etmek, Ar- ira: : ana benim mi? e yeke terakkisile uğ Li pi ri keman neye yarar? Taşmak üzere cemiyetler, Klüpler Kel » irin — bi Kl kil ettiler; 'dılar. eni e beraber imi e hariciyede sefaret kötipler vendden haoşl ti geri kalmı: ili tubbiye ya Te- | yordu. Bunun ze, & başka bir sami ve İttihat cemi; esasını | noktai naz: n zenginliği kadar genç ye i emini ha. izdi. Nazan bu inci noktayı genç m bir çok tebessümler açılacaktır. Bu mekteplerde Avrupa dillerinden biri öğretilecektir. — Arnavutlar Ayinlerimi 36 ra hu- susunda istedikleri dili ihtiyar eyle- mekte serbest bulunacaklardır. trikaların tesirlerini için astırdaki üç büyük dev- letin konsolosları e. e edinciye a rai di. iilerinin Arna ile âyin icra etmesine müsaade etmeme- lerinden ve Arnavut dilini tahkir ve telin eyleme! ortodoks patrikhanesine şikâyetlerde bulunuyorlardı. Fakat gerek iş gerek dini teşeb- büs ve müracaat hiçbirisinden fayda hi ri ye kadar Amavutluğun esi eski hamam, eski tas (Arkası var) anlatmak k istemişti. 'akat e çı en a: a rinin limen hep böyl öylersini er için o ne kadar çalışıyorsa Le 'k sözden fiiliyata geçti mi, onu hür“ o kadar ii çekiyor, yagny, metsizlikli eder: , hatta tatlı lâkırdı! ir, fakat bir t atı e kalkarsımız!, 4 türlü ayaklara dolaşan saadet- «Bir insan bu kadar budala olabilir ten istifi imeğe yordu. | mi? Fakat işinen ün Pek Par yarat ba. oldu. Bize geleceğini biliyordum. Mah- Maamafih, Nazi bu manevrala- | sus hazırlandım. Ka dokuzda geldi. tüccarın gözüne çarptı, Bir akşam Hafif bir rop döşambr Nazana büt bütü giymiştim. Vücudümün bütün gizli ii İs için Bü reşe gidecekti. Nazan nacak şeylerin uzun bir ince zavallının içindeki isi <a Bu hal Nazanı iyice meraka düşür- ordu. Hangi erkek olsa benim hem, Mi ba; çekmeğe hazır er. mu anlardı. Bu budala bana ne dedi, zsiniz! «Affedersiniz, hanımefendi, vakitsiz geldiğimi görü: yorum. Galiba, dü hissediyordu. Bir taraftan bu zengin ve eli açık i, diğer taraftan da ke <kâtibin im ka- anmamış Ol e ince hesaplar e Üçüncü in hay verdi. Levende şu mel «Benim şakacı huyuma bakarak ley tatlı a inanacağıma ihti- eğimin ar? rica ederim, Kalbim şükür ve iie yalnız lâ- a kalıyor. Maamafih, müsaade- ze bir şey sormak isterim: Ne- in bahçesine göz atıyor amış bir çiçeği kok- lamak istiyorsunuz? öğretmiştir. Altın kadar kıymetli bir sadakati ira ig ml bir paraya a, e nlıyorsunuz, değil mi? Onun kanin çekmelerinizi ve ateşli bakışlarınızı başkalarına sakla- yınız. / Nazan Sonra, başka bir kâğıd aldı ve Bük- Teşteki dostuna arı yazdı: ie. dostum, bir çok defalar size karşı ga. yet ki da söylediniz. Görüp geçirmiş lam olduğunuz, için bazı tehlikelere düşmekten kuratarabileceğ temin miz. nuz. İşte ben de so bu nasihatini; dinlemek ve bir ma ye ğunu haber ve hariciye memuri n e bunu siz pek do; tmiştiniz. mü olunuz, ni Çünkü her zehrin gene kendi aresi vardır. Çok kere tn kendi kendiliklerinden zail'oli Düşününüz bir kere, Levend yeğ rolünü e a Bu > > mi dokuz sene kadınları! na > . Fakat bugün ze Zi e gör benii sevilmek, kuvvetli bir sözl bana ne vap verdi, bilir Mini) Uzun bir iç demesin mi? bakışlar. la gülümseyerek «Katiyyen, dedim. inızım. Ö; meye. Ziyaretinizdi en pek me: Sonra, müsaadesini istiyerek uzan- dım. Vücudüm dizlerine dokunuyor- du. şu pek beğendiğiniz bacak- larımdan Bir tanesi de esvaptan dışarı çıkmıştı. Biraz e Sonra göz“ lerimi kapadım. ıp döşümlbrin bir ie # narmı dım. Derhal ayağa — Nezaketiniz, dedi, söyismeğe mâ“ ni ke ama, yorgun olduğunuzu rüyorum. - Bu münasebetsiz saatte yare geldiğimden dolayı beni affe- imi Öptü, çekildi gitti. 8 a ve icabına bakti ki gün sonra, Bükreşte Ömer Kâ- ni e mim mektubunu okuyor. bir iki kere elinde evirip Kn sonra: diye öy kem Kazanın e ar emniyet girince o ka- güzel bir gerdanlık satın aldı. Bir ay sonra, İstanbulun e kadar dalgındır!. sadakat Yazan: İSKENDER F. SER Fran YELKENLİ TN J sebebi şu idi. geçirilm; li rar eden Türklerâi.. bu feda- yiz. Ben de Yunus reis gibi düşünü- , akıncilarımız lere ha- ber vı eden girmeli ve kale muhafızını diri olarak ele ge reisin İngilizlere haber me a girmek istemesinin 8 kârlığı göze -alan akıncılar - hayatları olsa - yabancı kimselerin yer almasını istemezler, hatta buna tahammül bile elbette l (Kale içine girme plânı) nın gizli tutulmasına karar verilmişti. İspanyolların bu gizli yolu bile ica- lann kaçmak sl hazırla. dıkları Şüphesizdi, YERALTINDA ER yüz Kişilk bir bir fe- lile meşaleler yakarak sürüne Ahmed pehlivan güneş doğmadan b yeraltından ilerilerken, döndü, dü- kadar - diğer gün- | şünmüştü. ri lin gli gibi - tap ateşine devam edildi. İspanyollar kalenin içine zeri ba vvetli bir hamle ile bir anda nöbet 7 yere düşürdü. “Ahmed. muşta — Gökten mi indi bu herif?! Diye bağırmak istedi.. kendini ei anyol nöbetçisini delikten aşağı. ya İM delikanlı derhal i yakmayı birdenbire şaşır- ceklerdi. ni e e seslendi. — Başka kimse var mı orada? Nöbetçi kendisini iki sur arasında bulmuştur: Alam üstü ortalığı esmer gölgeler | ki'bir lacak- kaplayınca, Yunus reis Mm e hazırladığı ikinci bir serdengeçti kafi- | Ahmed pehlivan bu kapıda bir zorluk- kapıyı el hum- bine göndermişti. vermişti. İ Bu ikinci fedai kafilesi iki yüz kişi- Yeraltından yürüdükçe genişliyen erleri rg mer yolun tam ortasında ve elli kişi oluyordu. Bunl: dai hizasında iki tarafta da bi- yeraltındaki yoldan kol Sol ari rer çıkıntı gören akıncılar durdular. Fedailerden biri bu çıkıntıların “üs- ig ele Zaten sol cenahta mevzi alan Sinan Tel: eri sağ cenahtan epeyce açıkta duruyordu. Karaya humbarı ve değerli adam- Tarvardı. Ahmed pehlivan ilk hücurü kolunun Ortalık iyice sonra, ilk yeraltı yürü yüşü nya doğru açılmış bir büyük delik lee başını aşağıya iğdi: daşlar, Mim yukarıya çikmi kmak Türk akmcısı mi sözleri söylerken deliğin üstünde ayaklarmı & sarkıtmış olarak uyuklıyan bir İspan- yol nöbetçisini de görmekte gecikme- di, Elile süküt işareti vererek tekrar we yavaşça yukarıya uzandı. nöbetçisinin ayaklarına ihti- ec bir kaç arkadaş daha çıksın ri cevap verdi. Dört beş levend birden deliğe sıçrır yarak yukarıya çıktılar. Buradan ka- iğ a surları yin se imkânı een i