4 Teşrinievvel 1936 AKŞAM Saray ve Babıâlinin iç yüzü Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 759 Abdülhamidin garib bir buluşu, Yeme- ne sarıklı, c übbeli bir vali göndermek. Hi zi | Neclâ yüzünü buruşlurarak, içini e Yarın Nüveyre geliyor, dedi, Melet tatlı tatlı güldü: örümcenden hiç hoşlanmıyor- sun ie Neclâ güzel banyo kostümünün be- lindeki Plajda | yeni bir iman, mat. r demekti. Onun için gülüyor Xi alimd oluyordu. â i AYR oldukları için, yalnız İbi — Bilemezsin ne iie Miesağii o m durdu. Müt ib endamı ü te rengini alacak m ette yi kollarındaki hafif sarı Etme Ri Sonra cevap râi: ve — Pek sevimsiz bir kadın değildir ama İ öyle bir hal var e insa- na sıkıntı veriyor. Daima bi korkar bi. . Dünyada hiç ir eydi almaz. al onu hiç anla- yoğ . Yaşlı güzel. Böyle olduğu halde a hiç zevk almı- Melâhat: hiç bir gaye görmüyor. kal yok. Yüzüme iye bütün kalbimi okuyor. Bu kış eceğiz. Eminim ki bu izdivaç si üzce li edecek bir his bayramı olacaktı Kyani mlm Ein söy- rik etmişti. Çünkü Melâhat — Döğrusü; dedi, ben Nüveyreyi 8€- Nüveyreden verim i ir kızdı tistiri si günü onu karşılama! . hep beraber Haydarpaşa yanana elâhat: b Neclânm yanın — Nüveyreyi bu ki değiştiren yataklı vagonun Ül Vayman Bury şark mektebinde tahi- Der. Bu söz barisiye. nazırı Lord | da fayda vermiyeceğini, tefeyyüze silini ikmal et Arabistanda ço) hoşa gider. | mani olacağını kestirdiği için resmi seneler a den taraflarında ye- | Geminin kN hareket etmesi | vazifesinin haricinde işlere karışmağı di ti; ı$ızca dahi ko- | emri verilir. Fakat Yemen işleri | muvafık yl alan 'Bu hal ve mes- nuşurdu. miz lüman olmuş, şeyh Ab- | her defa b 0 hoşlukla, kolaylıkla | leğile o daima âmirlerinin teveccühü- dullah Mansur ismini nmıştı. halı LU. Yemen nü kazanıyordu. Kemal beyin bile tak- ça hak ve savabi m dahilini casuslarile, sahillerini böy irini celbediyo: ti; beni Allahı - | gemilerile kontrol ederken Men Mektupçuli affak etti; bana hidayet erişti mü- | da boş durmu; ahya, ra Adanaya vali 7m a 6 balm oldum. içinde ya- | Seyid İdris gibi m ol- X Abdü pek ra- Ğ, ah- ğu gibi ih ve reislerle de tsız ettiği sırada Hi Hilmi özüm münasebetlerini sıklaştırıyorlardı. | efendi Avusturya sefaretinin şikâye yaşadığı araplar | 1892 de Yemen imamı ideddin A valiliği zulen a yer, içer, ie Sisizli kalkardı. | isyan etmişti. bulda bulunuyor Asla işret etm > Abdülhamid “Yertetin git, gide üs“ Abdülhamid imam yı çeke- derdi; Sinsi hep'vaktin- | bütün elden çıkması gör- | miyor, asker kuvvetile de hakki: de e orucunu tdi iddia eder/ meğe başlamıştı; en fet Si , Bun 21 her hafta perşembe rar hasıl olacağı- tatlı siyasi tedbirlerle Teri nı elem ve endişe de GİRE elde etmek süretini dü- mazdı; bugünlerde mutlaka e ir yapı dü. lerini kabul eder. (1) Çok dindar | malı, bu müslüman ulema içinde Yemeni iyi ida- ii i Kuş pek meraklı sına verimini dal Te edebilecek kimseyi gör . Arap Pe m bulduğu taşları Şimdiye kadar orasını iyi İzzet e aim ir ağ . Bu mer, e cenubi ( hilâfet, 'kezi ile bağla- | (Maan) 4 ik geçen de- Arabian. dolaşır, dururdu. Başka kuyw irmeğe muvaffak virlerde mil baksle teessüs daha vardı: Gezâiği ii bir vali veya kumandan ç mediği o yerleri nizam altına ei rl fotoğarfilerini mende çoğu bedevi arap- keyi muvaffak olmuş bulunan Hün Bu şeyh hazretleri her defa b , de fa - Se Mai arada bütün ükleri- | ne ix Ri vile- see ii efendi izan ye ni, topladığı malümatı İngiliz ye Te k <Ş islâme öm etmişti; ğu polis teşkilâtına yetiştirmekte hiç uygun bir kiyafet» giydirmek! m üzarlık im tmezdi! Osmanlı hükümetine > üseyi ilmi efendi bir | hü iz seki olmuştu. Abdür- Yemen imanı ee da, herkese | müddet medreseye de devam etmi hamid de 'n hakkındaki ta- hayırhah bir 2 nin Kanunu esasinin ilk ânında a yacml e- savrulan pir ehil addetti; Ye- arkadaşı va! vey, bu da bedildi (29 Zilkade (Hacı AH) un da işi da- | bulunuyordu. Vazifeşinas ve çalışkan 1315) fakat balâ rütbesini haiz olan ha ziyade ki ii mec- | bir memurdu. Namık Kemal beyin | vali efendinin bir kazasker gibi gös- Bislerinde Ateşin neşriyatı gençlerin hayalle! terişli si sarık sarmasını, ln bir cübbe Hağı Alinin (Asir) Seyid İdris ile e iz ri watanper- | gi irade eyl yeti de arası pek iyi idi. veri ile doldurdi ahrara- ulema kıyafeti yes Abla İma; m Yahya e de geber eder- | ne e a için ümidlere ii e a di. İngil abistanda böy- | genişmi ir ed le muktedir vasıtalarla gi mâ: çalışırken İngiliz harb amir ri Yemen sahillerini boşlamı Bir gün Hüdeyde limanına bir 2 arb gemisi gelmişti. yin vg e ndi de a7, gok okumuş mal beyin bü ni okur ve yeni fikirlere meftun olur- runiyetin derecesi o kadar yafet Hüseyin Hilmi paşan gelmişti. Öyle ya! Sıcak ii > yaz sarık, bol cübbeden iyi se sahik fazla idi ki kendisine (Kemal beyin açıkta lu. Daha ilerisi sığ idi. pr im geminin çekilip gitmesi | çömezi) unvanını 'mıştı. Fa Vali efendi vapurun bir sani di ii ” şe ; sonra deniz ortasında ve büste bulunulmasını Londra sefareti* |pılmazdı. Muhayyelâttan ziyade müsbet) buka nakletti. Karaya yaklaşınca Bi irad — : kalem e a üptu. m ve fa- | düz m senbuk ta sig Si z lale selaret Miyetie ie e istikametile, kalemine Vali et yn üsteşarı Abdülhak Hâmid bey İngik | ha a da ren il tere hariciye mi ile görüşür, k di iz olamazdı sr 0 dan ti metli bir mİ memuru olm; Na- | buk i bindi! hın talebini mânasız bulur. Hariciye | mık Keı e mi İndi & Bu pi ve ii ildeylye çk müsteşarı geminin Hüdeydeye gelme- si ayrıca Yaşin asde makrun olm ziyaretten ibaret ee bunda göbek bir şey olmadı. z ğı ceval Abdülhak bey mü — Kendi doj bir hükümdarın anım; dan çekinmemesi nasıl kebil olabilir? ye mülâzemeti de kitabe Er klmyiş vermiş, devlet işlerinde. endisinde muvazeneli mütalea ve mu- ale alışkınlık husulüne yar- etmişti. Yalnız ii Namık Kemal be- an wirları onun tal süküna TE Azgın- ağın, taşkınlığın zamanenin mizacı yani Abdülhamidin siyaseti eki hal Vali yarı çıplak hamalın sı (Arkası Gk m İngiliz misyon: (2) Abdülhak Hâmid beyin bara ifa- nz Âlemi islâm ve esi, (3) Tarih encümeni mecmuası: Ab- dürrahman Şeref. ti bessüm kendisine cevap verdi. Çevik, i sevimli bir kadın trenden atladı. sevinç Bi Büyük bir ag sonra Neclâyi, Melâhati ku- cakla ma bilseniz m kavuş- maktan ne b memnunum, diyor- du. arda meles almak kabil e Gi Neclâ pie grümeeine bakı yordu. Kahkahalar için neşeli, fıkır fıkır genç e tanımıyor. “Eskiden ruhunu mirir gibi onun çehi id bir renk veren Ri çişi €ser Mep ARL b günlerde mar da iy EM e Ç O vakite a dar b > ei sy Nü- vee gir kims r, her- e şakalı eleği km mala kard yyl etrâfına neşe ve hayat ge ii edi, diyor- iveyreye aklım du. hi iye ai Dönyosindi bıkmış nn şimdi, baksana, ha- ne oldu dersin? ER şeytan gibi bir tebessümle a erdi: dedi. Şüphesiz ki aşk! müvemye mianaz çıkmadı, miras eme en yüzü gülecek? Se görmek için e di- Merin şu fikirde idi: iradesi çok kuv iz zi illede biri olacak. Bazı şahsiy: karşılarındaki insanlar zerine e yük tesir a Nüveyrenin nişan- lusı da kuvveti sayesinde onu im olacak. in de, mke sa adaleli sporcu br biri... Yalnız bir bakışile e senin Dalin Nihayet, Nüveyrenin nişanlısı da bir gün Ankâradan geldi. Hep beraber Floryaya gittiler. gi kadar merak ile bekledikleri Kenan orta boylu, cılız pür tatlı yüzlü, kırk yaşların- da kadar bir adamdı. Melâhat ve e ee- a e karaman gözlerini yere indi di. maksatlarını e mış Yk air istiyormuş gibi bir hali vardı, Neclâ ile Melâhat yalnız kalınca Dee ihtisaslarını anlatınağa ne sukutu hayal, mi pimi EN en mânasız yavan keği... Sonra, e ile alay ettiler; ım banyo kostümile ne ki ac kalıyor! a, âdeta korkak... Bir erkek hem çıpi hem ar tavırlı olursa çok kaybe- diyor. imedim, paşam! dedi. Yaşı- Nüveyre A içinde onların Söz- i tahmin etmişti. il a ord: evmek neşesile erme m ÜN kuvvet âşk idi. olan Sizle o eski eni Nüveyre otuz yaşına yaklaşıyordu. gö lşmele iie Gözünün önünde boş bir istikbal açi- Edin , tekrar düş- lıyor, bu karanlık a u e hayali onun gözlerine soluk ile bir yardım rap bir perde çekiyordu. Halbuki şimdi gibi görünüyord Gözleri bir ka i metre uzaktaki ni- Ee a galiba son şanlısına ilişti. Suyun içinde denize yorum ve yaşıyacaj lerde vereceğim, di idi. LKENL Kn RG | Kaptan paşa Yunusu görünce gok m hele.. ben Seni ko- | yıf ir çocuk vücudüne benzi sevinmişti. lay kolay bir Il ! > tanma his“ No. 183 m SN dedi i tu ti onun aşkını 284 verseler yanında oturan deliyordu. Nüv EN rels kendi adını vermek is- | nımıyorlardı. Izun yıllardanberi nerede idin se: bar ei donanmanın sayılı kaptan- Neden bu? iye düşünüyor. heci Yunus reis kaptan paşanın yanına — Bu bir uzun hikâyedi kam larından biri idi: Hüsrev reis. Şehirde iken onu metin, kavi ve zeki GE Kethüda Hasan beyin gemisi.. | girdiği zaman yemek sofrası hazırlan- dama mahküm edildiğimi anladık- buluyordum. AŞ Biliç Al paşa kadirga a kaptan- dön, Sir ve oglen Ali paşaya: dasının gemisi gel- demi 2 WE vim yn gemiler sabahleyin burad Gn hazır- e li Mi Bu $ı- Tad; reis ME kayığa bi- nerek pa gemisine İmei ta Ye reis lm iade or yn kim olduğu belli ii Kılıç Ali paşa geminin ku A iç g iç kasara- ıda Grüyordu.. akla henüz ELİM) , kaptan ii tersane ini endisini PN PAŞA, YUNUS REİSİ erim. eki levendler tersa- ne m da, Yünüs telsi de ta- is kamaradan içeriye girdi ve ayakla dimdik durdu. Gel bakalım Hasan bey... Diye bir kaç kelime çıktı.. fakat, kaptan paşa sözünü tamamlıy: gözlerini açarak hayretle üm yüzüne baktı. boğazma gizli bir el sarılmış gibi, kekelemeğe başladı: — Yunus.. Diyebildi.. kaptan paşanın yanın- reis de Yunusu tanımıştı; — Aman Yarabbi, beş a önce ii si ler deniz ortasında nasıl diriliyor e korku ve al ira; ir Tedi Kiliç Ali paşa iy eee o kadar inanmıştı la yüz ki- i Yunusun tse, ei dinden geri Ke Yann #leriledi.. Kılıç Alinin elleri- ne sarıldı; i e tan sonra bir 15sız adaya çekilerek ra- hipler gibi yaşadım. — Ya şimdi?.. "Tersane kethüdası nerede?.. Onu zak vii attılar. Tsun, attılar? vet.. beni ölüme. le iel Getdi cellâtlar boğ; rılmış- lardı.. kendi gemleleri ii Karta rd lar ve gemiyi li Yunus reis kısaca başına a —e Kılıç Ali paşa; ttıktan sol — Beni ne kadar çok ii bi Mirim dedi, şimdi mı? Fikrinizi öğrenmek istiyo- 'unusu yânına oturt- muştu.. bir kaç kere alnından öptü. omuzunu anam oca asi Saçların ağarmış Sibel ei girin ln öyle mi in doğmüu- ile zel .. dalga Kılıç Ali paşa Hüsrev. a döndü: gibi severim, — Yunusu canım de- di, onun en büyük di iyale idi, t ol canına.. Yu: nusu hiç çekemezdi. Şimdi de Lala adını ulama namaz e isterler Sir aslan- Bilmi sm mir. çaki bir deniz ar bir — Arşipel adalarına birlikte gitmiş- tim, dedi, oradaki altınları İstanbula getirirken, bütün gemicilerte ei o ii zaman onun ma mn ab ti- raf edeyim ki, bütün dai İen- nini ben ondan öğrenmişimdir. Onun yanında çalışmasaydım bugün bir gemi ye nı değil, dümenci bile ola- Hüsrev reisin sözleri hem Yunusun hoşuna gitmişti; hem de kaptan pa- şanın. Kenanın tatili Memi Ankaraya dönüyordu. Ga aş — Bilsen, seni a Yrktağıma kız e gelen bir hamleye Genç ai en de e beraber Ankara“ ya dönüyorum! edi. Çantalarını aa iii düşünü. 3 EE — Bir daha hiç denize girmiyeceğ gim, ahcup. Herkesin içinde e Dak kat ben kendisini seviyorum. Ol tihzasından kurtarmalı ie Bu azmile kuvvet bala Nüveyre Ncelâ ile Melâhatin m iğ- nelerine metanetle mu e edecek MEME kendinde kuvvet vi ve rdIğı eri göğsüne rak e a dön u herkesin is-#