Tü | Tr | Bir izdivaç hikâyesi Biliyorsun! , Amerikaya ait tür- Jü türlü Biyer işite işite aklım çi- . İçimde bir macera aş- t zannederim. ede! — Bravo! Bu dahiyane bir fikir, Bunun ihtira beratini alırım, kârı Amerikaya atmıştım. Fakat n bir Ermeni geldi. Gör. Te kadarı birin! bir e adlara yagis bulayı: ı diye gidip düm öre bini n, kaç pa diye sordum. Bir asansöre verince cel et iki dolardan r di . Zenci hizmetçi: Bar tara- çası! diye haykırdı. Kendimi dışarı attım. GE bir işçi vE sına beyana. Müşteri ilerin ar dan e garsönu arı- aydanberi bura- ğını ve az olduğun ol: dn.” olacak ki tatlı tatlı bana gül- hiç aldırış etmedim. Çünkü in kadınlara söz atmak bir belâ- dır. Polis i yaşında, hukuk mezunu, ini 3 do- lar! ime © ân hüviyetini bildirdi; 'ker, 18 yaşında dak- tilo. iz la re: Burada yok, mütehassıs, 'Türk olduğumu yi gibi mler belli, mu görmek isti; cevabını vermekte balkona çıkardı. Yanyana, tarasanın Mu dayana: a altındaki ar manzaraya hay- Tan kaldık. çok keyifli bir şey pin na maalmemn hele rl temin ederek rai e yanında alayı ei lamaz muyım? diye sordum. Kollej- > çıktığım için ingilizceyi iyi bilir- eek kız güldü: — Siz daha ğe Jamamışsınız, ge or an Tri- bun direktörü mal hususi ki kâtibi; Risale i emniyeti vardır. Fakat ona iii beş ukuk mezunu bir mu- benim buda- yüksekten atmalı, ei itemi budur. — Mersi, Doroth; — Mersi, yetişmez. Bunun için bile Sai isterim, — Komisyon mu? Ne verebilirim E ? — iii .» İN sabah posta ile ge- len EM direktöre veriyordu, bu koca bir yığın teşkil ediyordu, hep- sinin üstüne de benim direktöre yaz- dığım mektubu koymuştu. Verirken de izah ediyordu: — Bunu elden getirdiler. Müstacel bir şey olacak, almış, güzel kâ- Direktör mektubu tibinin baiyesine tevfikan okumağa luktan sonra haykır. miş: — Bu ne tuhaf delikanlı! demiş. Hele bakınız bana neler yazıyor. y bu mektubu bana kendisi Ğ bili- yordu. Fakat hiç bir şeyden haberi yok gibi ME Direktör okuma- ğa Nevyorkta. yalnızım. Beni Vorld 'Tribune'ün nüfuzlu Ususunda da o kadar yeni yeni fikirler vardır. Perşembe İstanbul — 18 Dans musikisi ( 19 Haberler. 19, 15 Muhtelif gli 19,30 Sıhhi konferans: Dr. İhsan Rifat 20 Halk musikisi: lı Veysel v. tarafından. ke; 22 d na Anadolu ajan- sızın gazetelere mahsus havi verilecektir. Bükreş: 21, © na nakil: Bü- yük senfonik k Varşova: Yİ Banda ea. 18,15 Oda musikisi, 22,23 Leh şarkıları, 4 19 Opera uvertür ve Şamta- 21,10 Mahi yerlerden nakil fi ii Viyana: si 10 Piyano - Şarkı, 8 Mayıs Cı — 18 Oda mi ) 9 Haberler. 19,15 o Muhtelif plâklar. 4 30 Zehirli Siz ri hakkında konfe- rans: Kimya muali azhar tarafın- dan, 20 Halk kl Osmaj li- van tarafından, 20,3 üdyo es- traları. 21,30 Son haberler. va 22 den nra Anadolu ajansının gazete! wadis verilecektir. e: 19,30 o Jakobinin Ki adlı opereti, 22 Piyano kon- lapeşte: 23,40 Franz Listin eser- lerinden konser. m 18, 20 Flüt im 21 Var 3 20,20 Griegin' PERG b plaklar 21,10 Orkestra, 23, 30 O Şumannın GENOVE- 'iyana: 21, VA operası. yi Eğlencesi konser. GR e Gazetede senin yerini işgal etmeğe pe izi Fakat pek mütevazı ei mi ei rmuş. Amma adammış > diyormuş, Son, genç kıza sorrm — Ne dersin, Dorothy, ne yapalım buna? — Benim fikrimce bir tavsiyename yazarak bu — Öyle ise, haydi makineye ve iyi bir tavsiye mektubu yazınız. ““* İşte bu sayede World Tribunede ba- na iyi bir vazife verdiler. Dorothy ile uğumuz barın taraçasında bir gün öpüşürken: — Neden ayrı 2; yoruz, ne- den arada çalışmıyoruz? dei tekrar görüşmek isi larını boynuma, doladı: ızın eba z” ei şey» Ke bilirsin ki ben vi aşktan bi başka bir değil hi t i. Polis, di ve ee De) ia — Sahife 9. Kendisine ceza kesen polisi sevdi. sevdi Meşhur çapa ricalinden M. Çurçilin le aykırı düşen hareketleri ile hal- kın zi nazarını üzerelrine çe- mankenile evleneli henüz bir ay geçmemişken kız yeğeni mis Fe- lisiti Strong da Londra polis ne- ferlerinden birile evlenmiştir. Bu son izdivac, şiddetli bir aş- kın neticesidir, Bir sabah Mis Fe- el Strong, e ile Pika- deliy caddesinden çerken, seyrüsefer ed sup bir polis kendisini Murdeiliş* ve demiştir ki: — Mis! Otomobilinizi gayri ni- sevmeğe başlamıştır. Polis memuru da Çurçil ile ka- rabeti bulunduğunu bilmediği şo- ftun ki meyi arkasından baka kalmış- ali bu hayranlığı daha zail olmadan, güzel kız tekrar direk- siyonu geriye çevirmiş ve polise aklaşarak: — İsminizi lütfen bana söyler misiniz? a tekrar görüşmek kabil değil mi? f Polis memuru, bu beklemediği sualden yüzü kıpkırmızı kesilerek cevap vermiş: Benden ne istiyorsunuz? sia bir şey e için yorum, ia ilk defa bir istisna yaparak vet, diyo; işte Dorthy ile see tanıştık ve böyle evlendik. Hikâyeci ertesi ri için de bir dei ta- yin Besi gün vuku bulan mülâkat- ta neler görüşüldüğünü söylemeğe lüzum yoktur. Yalnız iki genç bu- | M luştukları pas kardeşinin kızının mace ap ından lipa A tie nişan. Bu nişanlanma, bir yıl sürmüş, geçen hafta da düğünleri yapıl mıştır, Nişanlanmadan düğüne kadar bir yıl me e aile- sinin bu evlenme; neat et- melerinden değil, kat alta bel d. i etmek kaygusundan ileri gelmiş- ir, Polis memuru, düğünleri yap üniv a ni bitirmek istiyordu. Haki bundan bir ay evvel hukuk üniver- sitesini ve komiserliğe lik maaşı, genç kari kocayı geçindirmeğe kâfidir, Fa- Geçen hafta Rai yor düğün merasimini ali ERSAN bu iz men m lardır. Genç evliler, davetlilerin tebriklerini kabul ettikten sonra tanışmalarına ve bii len- etice ruf İngiliz ric: rine sebebiyet veren otomobi- ie binerek bal aylarını geçirmek için İngilterenin şimaline gitmiş- lerdir. E İskender Fahreddin Biraz ılar sevgili hükümdarlarının matemini tutarken, bu arada firavu- bir adam vardı: Prens Habi, un gözden Ri cariyesi ü almıştı. ine gitti. rensin neşesinden yanii varılmı- yordu. O, halkın matemini ve mii iL Ke Tefrika No. 137 görünce: — Tani firavunun işini ye alabiliri; artık geniş bir nefes . Taninin sevinçle gin gördü.. ke koştu.. Genç — Gel, seni ilkönce ei öpe- yim, benim kurnaz ceylânım Diyerek Taninin boynuna in Tani çok hı : gibi herkesin sevdiği ve taptığı bir hükümdara ölüm hazırla- mak kolay bir iş değildi. Tani firavu- nu kendi elile öldürmediğini, onu aç bir aslanı doyurmak suretile öldür- düğünü anlattı. — Ben artık saraya Ke Trenin! Apak mii MİŞ nı yakıyor. Ben sizin yanınızda kala- cağım! Prens Habinin gözleri ışıldıyo, — Sevincimizi kimseye belli pe meliyiz. Diyerek b Odasının Ki yukaj a İM ni kapadı.. dizinin dibine o oturttu. — Mabutlar bizim yardımcımızdır, Ürn» İaad <İf r tahtına EE birlik- ios. ie edefimize ulaş- mak için, bundan başka yapacağımız işler de var. si urada kalmi liler il > raya gidersin! Anako sara) aştığını duyarsa, ikimizin de boynunu uçurur. — eri ne e yapacağı? Anakonun ortalığı kı kavurması karşısında seyirci üiefik, mı kalacağız? Prens Habi başını önüne iğdi.. Ya- vaş yavaş mırıldandı: — 2 NE iş daha vi yük e an Beni e , kollarımı bağlayı; enez bana bin türlü iiknze ya- pan bu adam ostan daha çok ölüme ene O hayatta iken ben Mı- gır zati imdi öl sırası oni m kim m öllüreöek?- nz emeğe ba eri inek ekol e b değildir e ne ele istesek, hepsi her şeyi gi be li Rami Mg gi — Ben onu öldüremem, prensim! öyle çin bir adamla nasıl bşr rim ali insafsız olacaksın! ve ki, ! On ni kurtuluşu sai SİİDGESİK, Tanif ylseminosun “0 ağ Aradan ü ei yeğ e matemini bu rak ağlaşı mumyalamı; lan ek Tani, bu derken, kendisinin bir tuzağa düşme- sinden korkuyordu. Anako, firavun öldükten hemen dönmesi için haber göndermekle beraber, sarayda firavu- Anakoya yalnız Tani ki bütün saray e er üşman ruşlardı. m same kadar bekleyi- Diyor ve hepsini ayrı ayrı avutu- rdu Prens Habi, Anakonun çarçabuk te hâkim olduğunu görünce, ilkönce onu öldürtmediğine ei du. Şimdi Taninin yüzünü miyordu. TTitana Cizeye dönerse, Habinin bü- tün plânları suya düşecek ve Mısır tahtına rn kolay ottüramıyacaktı, 'Habi ık Anakodan korkuyor- du. asiri kuvvetli taraftarları vardı. Habiye gelince, zavallının iki elin- len ve bir kafasından başka güvene- memlekette etrafında bir harekete iştirak Ani iktan ve baş kaldırma; tait asılzadeleri birer birer e kurban vermekte, (Arkası an ai ai