İ fumurtalarımız ei ,den çok zengindir Muteber gazetenizin «Akşam- n Ak erin en önemlisi de (d) vitami- n d her e Vitam için çok nd insanların k ıvrular iyi büyümezler ve hasta- f eli çok rlar, mızın daima açık havada, güneşin altında güneşin ziya huzmelerin- Hepimiz biliriz ki lim yumurtaların sarısının rengi bazı- larında koyu sarı ve daha lezzetli , olduğu halde bazılarının sarısı Bundan ötürüdür ki şimal ve s0- ğuk memleketlerde Amerika ve ilerde yumurtlayıcı tavukla- n çok güneş görmeleri için kü- abilerin pencereleri gayet geniş yapılmakta ve vitami i cam- alin geçemediğinden vitamin- lerin geçmesi için bu pencerelere hususi camlar takılmıştır. > taraftan da kışın Ml çok yumurtlamaları ve yum rının iyi olmaları için vitaminleri zen- pi "yiyecekler tedarik edip yedir- mektedirler. Bu son senelerde akik den çok zengin olan lık yağı muhtelif şekillerde ve ine “© AKŞAM © 31 Mart 1936 Her akşam bir hikâye | Dört gündenberi Cemilin zih- nine bir fikir saplanmıştı. Buna gazetede mayi bir fıkra sebep olm Bir aksim cadde- sinde bir kalama çantasını elin- ve Seyi kaçmış, fakat arka- kov: alynlar tarafından Şale Güpe gündüz, öyle kalabalık bir gz” böyle bir harekete teşebbüs etmek için gerçekten barça olmak lâzımdı. Maamafih, okaklarda iş gören hırsız- lar zilleri tehlikeye atmı- em de b orlar mıydı beş on pa- ra için, Halbuki öyle büyük cad- GE ee ke hiç engin bir av vurmak ni besliybilrlerdi yapardı? Kalabalık yerleri mi yoksa tenha alize tercih ederdi? Cemil bu sual aklına geldikçe, onu hemen zihninden çıkarmağa ma Ür kendisinin böyle bi r harekete kalkmasına imkân var mıydı? © namuslu adamdı. imsenin malına taarruz edemez- A ii vE Nazimeyi düşünü- yordu. u bu yoksulluk içinde bi vaiz Cemil, şubatın 16 ın- cı ne kadar işte idi. gıdası arasına bu maksatla girmiş- tir. Cafer Fahri Dikmen - yilinda çalıştığı tüccarın ik üzerine açıkta yari Bir çok yere baş vurmuş, türlü bir ek- a Iş bulmak Için Uzun uzun düşünecek yerde AKŞAM gazetesine bir KÜÇÜK İLÂN koydurunuz! Üren sa larınızın bayramı için rul hazırlanınız. mek ie kürk meşguliyet e yet, ie zime vaktile dak- eilolak “e rn oda tekrar a başlamak fikri- zum görülürse, bunun içi Nazi- nin ayrı bir ücret hakkı olacak- i aydır evi Nazimenin kazan- dığı pen idare ediyordu. Fakat bun bii di ayakk: Sokağa öyle perişan bir halde çi- kıyordu. Cemil halimiz ne olacak? diye İ dütimenye dalığı zaman, Nazime TAARRUZ — rine ağam artık tahammülü dileği muştı, LO im de okuduğu havadisin tesiri altında, bir şey yapmak istiyordu. Nazimenin fazla işi olduğu, ye- mekten sonra çalışmağa bir geceyi intihab etti, Fak: yük caddeleri rak a o nın arka cad- FE ii Rovelverini de yanına aldı, Fa- kat fişekleri ihtiyaten evde bırak- ordu. ordu. Cemil adımlarını sık- El ei kadının çarpıl- mış ve aşını ökçelerini Tİ Bu sald di olabilirdi ki? Ce- mil ona taarruzdan vaz geçti. Birdenbir tam icab ettiği za- man, gösareti ti kaçacağını hissetti, Aki Jına ölmüş annesi geldi, Karar verdiği çilgınlktan utandı. Sant yarımı va eve dönmeğe lee, elli adım uzakta bir “ere Geler herk ve Eşiği inde — Ya Sonra, bir ai isaroli yaparak içeri eli Kadın Cemile doğru, mdan ilerliyordu, Kadın yeli k ökçi de, narin endamile şık eleri üzerin- ve kibar görünüyordu. Bu' fırsat seninle Cemilin kararı tekrar kuvvet buldu, Hiç şüphesiz ei ile bir kaç saat ii çirmiş bir kadındı Yanında olmak m çoktu. Belki ie sı yes e nun için, çok gürül- tü eceğine, haykırmıyacağı- na rimel erilebil irdi, dibinden geçiyordu, Cemil için tereddüt etti. Sonra, rd bire geri çekildi. Ağzından boğuk bir ses çıktı: —ow al dan yürüyen, si evvel bir si dudakları- uzatmış olan kadın Nazime idi, kendi karısı idil j Nazime için, na bi rahat temin içi, birl e bir hareket irti- kâp edecekti! Demek aylardanberi Nazime kendisini yn bu türlü pa- ralarla besli; Cemil adm Hemen eve k dip ibüniimi idaracak, bir lâkırdı söyleme ara sonra kendisi de haya- e çekecekti, Mim rp beye ie iyordu. Gi- istasyonuna çıktığı -aba eçmiş oldu- lüğe mi Hp olmuştu Kendisi böyle bir cürüm irtikâb tmeğe r vermiş bi Evi iği zaman, simi kaldırdı, Nkideği pence- rede gördü. Onu bekliyordu. Yukarıdan aksed bu seste öyle bir endişe aynı zamanda ekten mütevellit haki- rar me! kendinde bulamıyacağını hissedi- yordu. Nazime, çabuk olmasını Tica et- tikten sonra pencereyi kaparken Cemil de kendi enli) le bir ee ne bir alçak- lığa Unal Diye ME azime, camın arkasın- sokakta kaldığını gör- müştü. Koşa koşa merdiveni indi, yanına geldi ikisinin de yüzlerinin ifadesi mıştı, Nazime de Cemile bir par- ça ekmek bulmak için namusunu satmıştı, Sonra, karşılıklı itirafların acı lığı akımla ezilerek affı kendile- rine klavuz edindiler, Hıçkırıklar arasında odalsrına çıktılar. Hikâ; İskender Fahreddin €rinos muhafızının alnından oza ağacının dibine Li len başka herkesin el uzattı yorum. Başka bir bildiğin yrettikten Ai umurta sarısı mi..? İkisini de istemem.. . — Niçin? Karnın aç değil mi? — — Hayır. yiyeceğim çok şey İNiL ÇOCUKLA Tefrika No. 103 Rİ) var, Fakat, içmek için bir damla su bulamıyorum, — Ne diyeli Silo? Koskoca peta bir damla su içemedin erim kanatlarını çırparak ve sesler çıkardı: hirlidi: Mikerinos sevgili papağanının ayaklarından tuttu.. Dirseğine koydu: g öyl Silo! Havuzun suyunu kim zehirledi? Bunu sen bilirsin.. Haydi, söyle ana! .. söyliyemem... d veren sensin! Benden niçin kor- kuyorsun? — Havu suyunu sizin GR Mn pir. adam zehirledi, — öldeğe razıyım.. e mem.. Dai etkektir. Başka bir sormayi üni 0s papağanın baz. lan söylediğini bildiği için, Diyez sözüne inanmıyordu. Havuzun su- :ehirliyen adamın eline örebilird i? Firavun papağanile birlikte o- 'dasına girdiği zaman heyecan ve tereddüt içinde bir kaç dakika düşündü. Silo: — Benim dilimden kurtulmak için, havuza zehir attılar.. sabah- tanberi havuzdan su içen kuşların hepsi bahçenin duvar diplerinde ölüp kaldılar... Diye mırıldanıyordu. Mikerinos havuzun suyunu mu- | ayene ettirdi: İki Jattı.. Kı uşlar havuzun suyundan içtiler.. Odanın içinde bir det uçtuk- sonra birer birer yere düştü- ler ve çarçabuk yeli Papağan yüksek sesle kahka- “halar inci ordu. yan e Tape adamı meydana ra karar vermiş ti, Silo ye vs kilitlemiş gibi, artık firavuna bir şey söylemiyordu. Mikerinos, bahçedeki havuzun suyunu zehirliyen adamı araştır- mağa başladı. “Amon, Zalimleri sevmez!, Titana sadık cariyelerinden biri bir ğa kraliçenin kulağına iğil- di: — Bu gece Parus çok sarhoş.. di mütemadiyen şarap içe- rek hi şarkılar söylüyor ve siz- den bahs iyor! Titana o sırad. eğ şça cariyesinin peşine takıldı: — Haydi, kimseye görünmeden 'arusun odi lim. Siyah bornuzlara sarıldılar. Kimseye görünmeden alt kata in- diler. katen sevip sevmedi istiyordu. Odanın önüne gelir gel- Titana, Parusun kendisini haki- k mez ali e şu sesler ler aksettiz — Senin için içiyorum.. Senin pi yaşıyorum.. ve senin için öle- im.. yz kimden bahsediyordu? Titana başını kapıya dayadı.. İlk önce bir inilti.. Sor peri — Demek Parus beni sahiden seviyor! Kendi kendine söylendi. ve ba- — kapıdan een zaman saçla” in dibinden ğına kadar kay- nar su vi 1s ala gibi terlemiş- ti. Dizlerinin üstünde güclükle du- en (Arkası var)