13 Şubat 1936 13 kişi haftada 17 lira ile geçiniyor! Bu paranın içinde sigorta, çamaşır yıkamak, ısınmak, giyim masrafı da var! Madam Brown yedi çocuğana yemek veriyor gündenberi Londra ga- zeteleri, Londra m İsling- za a n eden Birkaç le irmi Ji talk, id bir alacak d a“ Vasından uzun ie bahsede- dava kahramanı al, > e on bir çocuğun i neşretmektedir. Dallpı Yatından dolayı Ki Türk lirası kadar bir borcu var. - Kocası iki seneden iz işsiz olduğu İçin irili gi on bir çocuklu aile- Yi açlıktan öl kadar güç meten hemen çıkarır ve sizi selâm- lum. dım!. İşte Londra gazteleri bir İngiliz hâkiminin biribirlerile âdeta müsabaka edi- yorlar. Brown ailesi gi söylediği- miz gibi, karı koca ile on bir ço- cuktan ibaret. Haftalık varidat ve nel ire il AKŞAM Şii akşam bir hikâye ba ir kadın mendili J Saliha | li dili mi idi?, Yanlış-| Jattı. a bini karış bir çığlık k iin cebinde in alli ük Salihacığ dı: tı. Hayır.. Nej anan böyle bir | de Zi; içindeyim... Si yum — Alçak, rezil.. mendilini rlarmmada ER mendilini nasıl tanıyamadı. hani Naci yerinden fırladı: suna yaklaştı. tüüü., geçen gün sinemada yanağıma du- — ei Mei da kime karıci- | zasını versin. gene can ciğer | dak boyası bulaşmıştıda sileyim paltosunu le cebime ağ yi idi tirtir titriyordu. işti: eğ bir kadın misin tutuyor. ei Sana elbisesi Nefis göğsü titreyen genç bir kaplan hırsile kocasına doğru atılmıştı. içinde kadın pe bu ne?, — Bir mendil. bir kadın men- dili., — Kadın mendili ya.. in paltonun semeri Kepaze rezil... Naci şaşkın ak kai yım Saliha., Saliha yerinden Faili — İzahat istemiyorum.. her şey anlaşıldı. Diyerek öteki odaya geçti. Ora- da eline geçen her şeyi, vazoları, resim velerini kırıyordu. Na- artık ci de are Bu mendil dur: wi Mösyö Brown karısına haftada yirmi bir Türk lirası, iki büyük ço- iğ ğu d da z ia ile baleyaklyrr bei Yi okuz, otuz iyon u inkâr GE iyor. Bi e içinde, Madam Brown p Dn kejtl ei çul altı iŞ kuru; rerek - ödemeği | lira kadar da eski kira borcuna iğ tekliç ediyor. Balayı bakan Re- #istrar Friend ismindeki hâkim inın namuskârlığı ve haftada ancak on yedi Türk lirasile bu ka- dar kalabalık bir aileyi geçindire- bilmek hususundaki muvaffakıye- ti ve ey asi meziyetleri karşı- mütehassis oluyor kri bu ire teklifini ka- €tmiyor ve kararını veriyor: Madam borcunu Ayda yalnız 80 kuruş vermek su- “ii “amana ve şu sözleri ilâ- mahsuben ayırdıktan sonra kalan e ipe EA ie de 13 mel bir larını temin ediyor: ün çen haftada da 130 kuru «Deyli Meyil» mii madam Brownun bir muharririne yaptığı şu beyantı neşrediyor: «— Kira çıktıktan sonra hafta yorum; rn ir mem- Gn ii ie ük tli fevka- Set e bir Mn Koi başım- size hür- Hepimiz için yalnız sekiz yata- ğımız vardır. Yatak çarşafları dai- rdan biri de abı meselesidir; ancak sıra ile ai bir şilt Mpa in bü- yük i kız- dır. Son zamanlarda nişanlandı, yakında evlenecek, On dokuz ay- ık olan en küçük çocuğumuz da nur topu gibi güzeldir! Çocukları: mdan yalnız üçü üçüz olarak, diğerleri leri ise hep birer birer dünyaya Mm Ne Başlıca adimi e ve margarindir. Bazan yumurta, Birime ve sebzede yediğimiz oluyor. Yegâne içkimiz, sudan başka pek idik olarak içti- akkı var: Benim karım hakikaten «fevkalâdeş bir alidedir. Benim yalnız bir kede- rim var, o da doğan on yedi çocu- ee ini sağ kalmamış olmasıdır! al rkadaşı lışlıklar Shiidi. Selim O bekârdı, er di ve içeride > inir buhranı içinde kıvranan elen nın kapısma gitti. Sal aliha hakikaten berbad “bir halde idi. Kendi kendine: ki, beni Ak or. Ar- la yaşa- yamam.. diye kati hükümler veri- rdu. Ne karısının odasının kapısı- bak.. paltoya bak... oni. değil. Gene yan- lışlıkla Selimin paltosunu giymi- im şim... Biraz evvel ağlayan genç kadın şimdi yaşlı gözlerini açmış hayret- le ona bakıyordu: — Selimin paltosu mu?. Naci güldü: — öyle ya.. öyle ya... Çapkın ler kimbilir e karının mendilini cebine Na Lâkin Salihanın siniri bir kerre fena halde bozulmuştu. Bu sefer ap ii le EY to.. “Deği © mendil Selimin pk Som çıktı ha?.. diye soruyor, sonra buhranlar içinde ye du. Naci: — Canım.. artık ne ağlıyorsun... insene.. Lâkin Saliha ona: ık.. çık dışarı.. bir kerre si- nirlerimi hiç yoktan bozdun.. beni yi İniz — ei e di.. ER Saliha bu sefer göz yaşları içinde: Dünyada, dünyad yı HN n telefona sarıldı. Selimi buldu. Ağlaya ağlaya meseleyi an- MA e ben di mişi si a şimdi her şeyi e u. Evet doğru idi. Heyeca: lâşla kendi mendilini ta rdüğü- nü hatırlayınca derin bir nefes aldı. Lâkin Selim telefonda devam ediyordu: — Eyvahlar olsun mele li kocan aldı e “anil kak senin mendilin ei anlas yacak.. senin mendilin benim ce- bimde.. eyvahlar olsun.. mahvol- Saliha büyük bir yeis içinde te- lefonu kapattı: Mah — voldum.. diyordu. Kendi elimle kendi kabahatımın delilini yamam.. “eri inu olduktan sonra layt 1 nedir?. “Telef çaki — Karıcığım.. meni ndili Selime 1 nasi kayıtsız oğlan canım. ya bu mendili sevdiği kadmın ko- o casının eline geçmiş olsaydı.. ap- tal ç aye ne budala in- sanlar va: (Bir 00 kuruştur. için yirmi dl beş kuruşluk pul göndermek lâzumdir. Zilkadı 5. İmsak 2 Öğle ii ta Yatsı 2 1 17,40 19,11 Sahife 9 mn hr ÇOCUKLA Miili Fahreddin N lerini açınca timsahın ini işitti. yattığı yerden sizi doğruldu.. Mikerinos uyu- ve iie kumsala sie yavaş yavaş â Na “la a İle ya e Avaş dağılıyordu. aya sabah ihtiyar Elefan da ri Dim ışardan akseden ii ği “artıyordu. Nar, b a (Nil mabudu) sihir- 1 Uyanmamasından mı hid- detlenmiyiz. ti, un söyleniyordu. teli vi sihirbaz, timsahın her haz inde kendisini karşılar, ona di, ırladığı balıktan ikram eder- Elefan m hâlâ u İş makula) 2 e ikram Fa Prenses yavaş yavaş çar- a ıktı. Akşamdan RI dı. — Bu sabah da mabudu ben m.. çi No. 60 indi. Ufuklar De başla- mıştı.. sonra güneş doğ; (Nil mabudu) gi md nı hisseder etmez suyun içine Tıp kaybolurdu.. güneş yükseli; en timsahın sahilde kaldığı görülme- mişti, Nara timsaha doğru yürüdü. ” Güzel > enses (Nil Melodi bu kadar ından görmemişti. e ey eri tamamile dökül- niz iki avurdunun yan- a Ti dişi kalmıştı, O, ağ- zina yet see bu dişine ta- karak Nildeb vii va ihtiyar tim- sah kalmamıştı. Bundan daha yaş- lı sanılan bir başka ei ve lâhlardan biri öldürdüğü iç di mabutluk bu timsaha geçmiş- ti. Sahillerde ha! lerle geçinmeğe alışan imsah, diler kıyılarda da sık sık görünürdü. nun kuy: tırnakları da kalmamıştı. Bu tim- sah sahile sokulduğu zaman, yer- liler: — Nil mabudu iz Diyerek ellerini işlerini bi rakırlar, yerlere mazi tapınır- lardı. Nara timsahin yanına sokuldu. nı . Fakat, tims e > du. Bekledi.. mabud ağzını sağa sola salıyol açlığını an- rdu, lamayanlar, ağzını sallayışından > e Halbuki ibti- imsah ını doyuran — ye yerek halde LİN mke değildi. Zaten mabudun bir gözü gör- bunu sihirbaz- Tekrar mabudun mini, fırlattı. Timsah gene tut. par- çası yere düştü Naranın canı sıkılmıştı. — ee Elefan onu elile mi doyuruyo: Diye ini ein yanı- et parçasını dişine takarak vi e dele sevelii rip çevirdikten sonra Ml in- dirdi. abuda yemek yedirme- nin yolunu öğrenmişti. Timsah us- lu bir çocuk gibi yerinden kımılda- mıyor, yalnız ağzını açıp kapadık- ça prensesin tüyleri ürperiyordu. ulacak ka- ar büyük ve genişti. Bunlar Nik ve e insa ink bir >> & zahmete sokar mıydım?. elimle doyura- cağım, sen de beni ve kardeşimi bütün felâketlerden koruyacaksın, değil mi? seoda ihtiyar Elefan uyan