i Şubat 1936 5 Garip bir kapris Sesil Sorel garip bir dava açtı İlânlarJda kendi ismi başka artistlerle &yni büyük harflerle yazılmış, tiyatro direktörü kendisini selâmlamamış! Sesil Sorel şhur Fransız artisti Sera çok garip bir sebepten ayı, p büyük müzik Bi Kiler birinin ğa bir tazmi- Dat davası açmıştı A Büyük Fransız aki, mahke- €*me huzurunda davasını teşrih *derek ii ki: , çek beni müzik ho- Kine amele yeri zaman, ari sl amız- apılan kontrato gran İsmil, ilânlarında, ismimin diğer hangi isimden iki mizli Yüklükte bir yer işgal edeceğini taahhüt etmişti. İlk temsil gecesi duvarlara ya- Piştırılanı ilânlarda benimle be- .. ynayan Framel rn yah bir zemin üze- rine beyaz harflerle ie Benim ismim, bir zemin üzerine yeşil harflerle ilân edil mişti, Halbuki siyah zemin ei beyaz harfle, siyah zemin üzerin- de yeşil harflerden daya b göze çarpıyor. Müzik Ti direktörü rezin durmamakla, bana ihanet etmiş! O kadar kızdım ki az kaldı oyna- mıyacaktım. Her neyse. Ben iâln- a Bez kürsi Mn ve şöhretim, harflerin De inis Mir bağlı değildir. . M. Robi eni en çok kız- dıran hareketi, kontratonun son gününde beni locama gelip selâm- lamaması ve sa ir cambaz imişim gibi bir teşekkür kelimesi söylememesidir. Bu sebepten do- layi, müzik hol direktöründen 100,000 frank tazminat istyorum. Bakalım ga bu iddiaya karşı ne karar verecek? mr AKŞAM KE Sahife 4 > Şir akşam bir hikâye | Viyanada bulunduğum sırada Pratere gitmeyi çok severdim. O- rası hem tabiatin güzelliği itibarile hoşuma giderdi. Hem de halk ka- labalığını tetkik etmek bakımın- dan benim için pek alâkayı celbe- derdi. Orada Vi küçük Falcı tün bütün arttırdı. alir Nöbet e arasına ben de karıştım. Nihayet, sıram geldi, içeri girdim. Siyah saçlı, güzel bir çingene ei karşısında bulunuyordum. bakasına mensup halkın yaşama ğlence tarzını tetkik etmeğe imkânlar in Bir gü we Praterde tramvay- dan indiğim zaman, ortalığı mu- taddan fazla kalabalık gördüm. Kü- ük düldkânlar ve eğlence yerleri birdenbire ziyadeleşmişti. Çadır- lar kurulmuştu. Âdeta yol bulup Ski Met tı, Vücudu harikulâde denilecek ilk bakışta insanın gözüne çarpr- yordu. Kulaklarında enli altın halkalar e rim Haeecani ger- — Ne var, bugün? Yortu mu? diye sordum. — Hayır, dediler kermes var. Her halde, My cemiyetlerin- a bir eğlence ter- BD. ei ; tip edildiği mübersii Ben sevdiğim Viyana halkının için. kuldum. Küçük barakaların önün- de durup çocukların, kadınların oradaki atlı karacalara, bunlara benzer türlü türlü makinelere bin- melerini seyrediyordum. rada, bir çadır gözü çarptı. İçinde çok meraklı bi olacaktı ki, dolu idi. nöbet bekleşiyorlardı, Bu çadırda ir falcının Bir aralık çadırın irdad açı lınca, içeride gördüğüm güzel bir kadın çehresi benim aya bü- Siviylere sahin olmak mektir. Sağlam sinirler müthiş hayat mücadelesinde muvaffakiyetin en iyi teminatıdır. Binaenaleyh sinirlerinizi Bromural -knolt. ile kuvvetlendiriniz, bunun aye ve e kav tesiri her (şte görülü. Hiç bir zararı yoktur ve alışıklık v 10 ve 20 komprfmeyf havi tüpe Merde eczanelerde reçete İle satılarş. Knoll A-G., kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshafen s/Rhin, bilezikler. rl Ya . Onlara baktıkça ne söyyeze eğimi şaşırıyor. Bu el , mütebessim, bana çingene kızı, bakıyordu. — Froylayn, dedim, istikbalimi öğrenmek istiyoru; m, Bana elile duvardaki bir levhayı gösterdi. Burada verilecek para ya- ydı. Ben hemen cüzdanıma sarıldım. Muayyen olan fiatin iki mislini verdim. Öyle bir tavır ile uzattım ki: — İstersen sana haytımı bile ve- ririm! Mânasını ifade edebilirdi. O, hiç istifini bozmadan, para- ları aldı. Bana sordu: — Büyük fal mı istersiniz, küçük fal > hangisini isterseniz... Sami kâğıtları aldı. m dı, açtı, Sonra ciddi bir sesle is- tikbalimi haber verdi: sizin hayatınzda hiç bir 1 pe bir taşkınlık gi Evleneceksiniz, mesud ©- yeğ Az evlâd sahibi ola- caksınız. Benimle eğleniyor mıydı, aca- ba?. Belki, fakat benim dikkat e- decek halim yoktu. Sordum: rörmü- — Kiminle evleneceğim dersi- Pep seçecekleri bir kadınla... Tabii, bu ka si sizin kendi mizden olac. eğleni sem ara , dim, Bana e ih- timalki benim hayatımd bir facia vardır. Şüphesiz ki, bir aşk faciasik, dır, bu. İyi bakınız. İçim zulardan biri yakın bir zamanda alaktak edecek mi?. Bunu söyles lâ, bir kız kaçırma vakası gibi bir şey?. Bunları söylerken e bik kendisine yalvarıyordu: leri haykırmak iiyoklmi: ı — Halimi anlasanız a! Ben sizi istiyorum. Beni çileden Pm ç nızın farkında değil mi ink çingene kızı ME e sese le cevap verdi. şe soğuk hi da Sile kaldım — Ben tehuzda hiç böyle bie şey görmüyorum, dedi. endimi tutamadım: caba bir çingene kızı beni e mi?. dedim. o e salladı: a deli gibi haykırdı — me Sevecek! E Bak gös receksini Elini ME liği öptüm. Hiç min etmedi. Fakat ciddi bir sesle: — Falınıza bakıldı, sıra baş sının, dedi. ye Çadırın önünden bir yere ayrıl. adım: köpeği gibi peşinden Ken- av ayrılmıy acağım, diyordum. Tal ri iağılmağa eN | kalmadı. Çadırın perdesi açıldı. üs çingene kızını gördüm. Bu da S vi ir pik otomobili dur du. kızı çevik bir dişi geyik ibi, nde otomobile gir. di. içinde iri ağarmış bir adam vardı, onu öptü, Gözümün önün- den uçar gibi e ar. Baka kalmiştım. Etraftan soruş- turdum. Bu çingene kızı kimdir? dedim. Meğerse çingene değilmiş. Ki. bar bir ailenin kızı imiş. Bir hayır cemiyeti me; GE tertip ediler bu kermi gelmiş. Otomobildeki iz Hakanı! imiş. Her halde benim falımı doğru söylemiş demek oluyordu!. Hikâyeci » NiL L ÇOCUKLARI| De Fahreddin — Kardeşin Nara amcasının ga- Zabına uğramış. benim ima sürgün geldi. “Müjdeler ol Ş Mabutlar mabudu sizi acıdı.. Se öksüz kardeşi biribirine ka- Ti Diyerk Mikerinosun kolundan ttu, prensesin yanına getirdi. he kız Kardeşini görün- “0 kad, şti ki. sini Amon mu gön- — i. O, göğe uçan insanların İş Tar yere indikleri zaman, bu- a u memlekete ve görüştüğü ie Te şeamet ve uğursuzluk ( tirdiğini" biliyordu. o Mısırlılar, Am i m adamı ebediye i e konuşma izi ş veriş et- “ran > yüzünü bile görmek temez) a sini kapadı: nin hile ve tuzaklarına düştüğ ra gündenberi Ni seni düşünüyo! dum. Biz a biribirimi- Tefrika No. 59 ze dayanarak, birimizi tutarak yaşıyacağız, Nari a Dahliksni riya gireli Dedi.. tekrar Gabari yanına v ie li e çeki sokuldu, boynuna saldır. alnın- vE lan öptü I saç b vardı.. Firavun Kefren y yeğenini Mikerin osun göğe mile sahip olmak için, Mi Keüps ehramında eee Kardeşin geçenlerde o tı, bana sığındı. Mabtlar LA, çocuklar! Sevininiz.. ve biribirini- ze sarılınız!. rinoEU m ehram mezarli ve iztırapları birer birer anlatarak: — Nara! Benden korkma.. ben senin kürünü amcam Kefre- nosun ii ayık kor- larını okşadı: — Ben görmeyeli ne kadar da güzelleşmişsin, Nara! Ne iyi oldu e eyer is abahları eri Hzsiş iş eek 2 yunda balık avlamak için kulübe- den uzaklaşıyor, eli boş dönmeme- ğe çalışıyordu. Nara da but; tidai hayata mer başlamıştı. Aradan ay geçmişti. Sihirbazın kulübesinde çok si- a buraya geldin... Seninle dertle- | kışık bir halde oturdukları için, a ve kayıkla Nilde ge- | Mikerinos etraftan kestiği ağaç zeriz.. balık avlarız. şu karşıki | dallarını bir araya toplayarak, ku- siir arasında © Salar düzel el a eri küçük iz il kürliz aç ilğili, Nara! Sana her gün balık ve kuş kızartması yedire- ceğim. Nara yavaş yavaş kardeşine s0- duydukça, kanının kaynadığını İaiasediye e erde en say kabil 1 deği isına- i, Elefan da Ti söylen! salak yalan ve uydur ln anlatmıştı, O gün iki kardeşi biribirine ka- ek iki kardeş a çardak altında yatıyorlardı. Her sene eylülde taşmağa baş- layan Nilin bu kısmına su hücum etmediği için, iki kardeşler bura- da rahatça yaşıyorlardı. ai sıkan YE MESAİ korkutan sabah ziya- retleri olmasaydı, prenses Nara biraz daha emin ve deri in uyuya- caktı. Elefanın alıştırdığı (Nil mabu- du) haftada iki üç kerre kulübe- nin önündeki kumsala geliyor, zarar gelmiyeceğini ihtiyar Elefan y prensese birkaç kerre söylemiş el içindeki korkuyu imei imkânı yoktu, Ve o, bu ıssız ve sas de hayat içinde yalnız (Nil mabudu) nun serileri za rahatsız oluyor: se (Mâra) bir a gözleri i O sabah (Nil mabudu) gene her van yoktu Ki e öd kü Me e j