ZA EA AA KURALA eek EE TE va yy İİ Könunusani 1936 AKŞAM Sahife 9 ie Tita Kristeskunun apari in Manında, zehirlenmiş olarak ba uğunu ve eski âşıkı olan mü. İendisin kendisini zehirlemek Süçile zan altına alındığını yaz- işti, t, Roman; i 3isi ve meziyeti ise diker a ğer birçok noktaları e » çıkarmış, tahkikat aşi Mecraya dökmüştür. İm van yz Tita- ünde si; sü pre i sebebler araştır» Mağa kame Zabıtan, Bist furkasının k sırlarına ği olan Tilki bunları ifşa Z r Kemeile eski fırka arkadaş- u bakımı diğ Romanya komü- bir çol erimli 2 Gene Bük- ve İNE ekil enin ara- Romanya güzellik aliçesini kim öldürdü? Bu işte Rumen komünistlerinin Parmağı olduğu da Bm ya güzellik kraliçesi mat- 5 Tita Kristeskunun son resimlerinden biri ları açılmıştı. Hemşiresi ken- ığı cih ıymetli mücev- ki için hemşiresi timalide O fikrini kurca- amaktad Velhasıl, bir zamanlar ismi et- rafında büyük gürültüler kopari- lan Romanya ri meçhul bir el tarafın. ağına ko- nulan zehirle öldürülmesi tahki- katı henüz bir netice vermemiş” Eski metresini kıskançlık yü- zünden öldürmek suçile zan altı- ei b din mai sumiyeti yavaş a el na çıkmakta ve kend est bırakılması ihtimelleri abil ektedir. Beyoğlu tramvay caddesinde, “Şık, sineması karşısında Kiralık mağaza Beyoğlunun en merkez yi rinde bulunan 154 ima “İstiklâl ,, apartımanı altın- daki mağaza kiralıktır. Gör- mek için apartıman kapıcısına, kiralamak için “AKŞAM,, ilân memuru Nureddine müracaat. Telefon: 24240 | Her akşam bir hikâye | Ahmet Şefik bir kaç günden- beri değişmiş ene Fiy dı etmiyor, gülmüyor, tırnakların! parlatmak pek merakı çenet bak de bile ehemmiyet ve: Kalem arkadaşları on gözle bakıyorlar, DM ballarini görüyorlar, haline ağ ik Fakat kendisine bir şey da cesaret edemiyorlardı Bir sabah, Ahmet Şefik bir e. yazdı ve rast geldiği ilk ma attı, Ertesi akşam, Halim çıkarken İbrahimin kendisini kapıda beklediğini gör- dü. ibrahim merakla dostuna ba- karak: — Hayır ola? Ne var? dedi. r telâş etme, parka sai lim de ii ai konuşuru: ii ciddi bir şey mi 8 iyi eksin — Pek air Parkta tenha yolda, herkesten uzakta, Ahmet Şefik derdini dök- tü: — Fahire beni ere dedi. İbrahim bu sözü işitince o ka- 'dar şaşırdı ki bir adım geriledi ve telâş ile sordu: — Emin misin buna? — Elimde delil yok. Yalniz ve bir şüphe var, İmzasız bir aldım. — Bu mektupta tafsilât verili- yor içe ır, Yalnız karımın beni ii öğle Or, de böyle rezilâne bir ya- ıma olur. a olsun, yeleği dizme iste- im. Onun için — Beni mi? ”. — Öyle ya, senin işin müsait, bahtan akşama kadar şehir içinde dolaşıyorsun. Fahireye ne- # HAKIKAT doğrusunu öğrenmek bin kere ha- ır. — Merak etme, Herhalde müs- terih ol. Bu kadar üzülme. İşin aslı ça olmadığı i be Ili. Edep- ü tahkik. sini haber veriyordu. şüphe edilecek bir şey yoktu. Ha- rehekleri pek tabit idi; Ahmet Şefik dostunun bu ha- berleri ile bir türlü müsterih uldu. Derdini anlattı ve karısını ona da takip ettirmeğe başladı. O akşam İbrahim gene Fahire- nin masumiyetini Ahmet Şefiğe müjdeliyordu. Sonra ilâve etti: — Artık bu manasız vehimleri çekin “a rahat et, Melek gibi ka- dıncağızın günahına girme. ın var ama, bir müd- dettenberi Fahire süsüne kün oldu. Boyanıyor, sürünüyor. — Siz kocalı larsınız. Karıları e pek düş- lâvantalar adam- rıniz Geni Karılarınız süslenseler şüpheye kalkarsınız. Ne yapsın bu zavallı razi ın var ama.. mev kii olsan benim ne müt- vi azaplı ir şey olduğunu anlar- dın... Ne pazar yi bana gel. Sel bir, şey göst rim, — Bir şey mi iken — Evet. — Ne türlü şey bu? zaret asd bana yardım €- — Ben de bilmem. Fakat mut- peni za laka gel. ündül İnsan bu ra olacaktır. kadar iie lar mı? — Bana çok zor ve nazik bir iş tede bir anket okudum. > ye Israr edersen.. , seni şimdiden temin ei ki bu pek alçakça bir ifti- ra olacaktı. şallı ab! Fakat sen bana hakikati söyleyeceksin. Bu şüphe içinde azap kmekten ise işin Sabıkalıları takip etmekte mahir, mütekait, ihtiyar bir zabr- hatıralarını anla- F iri günü si raporunu V İbrahim denle... . ) — Ya! dedi. Gelirim öyle ise! | ar günü iki dost, öğleden mı içeri getirdi. Gözlüğünün üs- len İbrahime dikkatle b Ea Mn Se imar efendi, dedi. lir İl yakın dostumdur, ondan gizli Ibir şeyim yoktur, İhtiyar adam the bir kâ- gıt çıkararak Ahmet Şefiğe uzat- tı, — Buyurunuz, okuyunuz, dedi. Ahmet Şefik cebinden kararlaş- tardıkları ri çıkararak ihtiya teşekkür ederek Arme Şefik sai ellerile kâ- gıdı e ie de izl bana rma et, yerl an gözle“ rim kararıyo; İkisi de raporun üzerine iğile- rek okudular: «Hanımın halinde gayritabif ö bir şey ykaemantazı ee r günü öğleden bey doğru annesinin evine idi Ahmet ei ik kendisini bir | kol tuğa attı — Elhamdü! e Mi şükür rahat bir İbrahim iie — Budalasın sen! Benim sö- züme pri e ge bir tahkikat daha — Hakkın var ama, lı içim rahat etti, Bir öylesi ilk defa olarak seteklarle meşgul olmağa baş- ladı. ibrahim ayağa kalkmıştı: — Artık ben gideyim, müsaa- dedi. — Teşekkür ederim azizim, güle güle... İbrahim köşenin başında yarı gördü. Orada kendisini er liyordu. Yanına yaki Kğ den yirmi lira çrakarak, bir şe: söylemeden, eline tutuşturdu. Hikâyeci İskender Fahreddin Ti — İki gün sonra? itana prensin zabaldanısl ok- tadı; i gün sonra varsin iğ hayata kavuşacaksın Na > Rüya mı görü; a? h rem e Bu kara baş- anların elinden nasıl kurtulup a giri. Ben burada, baba- azırlamış olduğu w > me- ta öleceğim... Ve Kay şt i, tekrar e ve güneşe caksın!. eye yerdeki tasa şarap dol > İki Sakın, Haydi Benim güzel ve asil bu kadın beni bu ge Ni L ÇOCUKLARI) Tefrika No. 47 4 ce öldürecek mi?. Titananın yüzüne dikkatle bak- tı: — e seviyorsun, değilmi Ti- mi unu sormağa lüzum var Kir hayata kavuşturmak > bi Ml kurban receğim. n büyük sevgi iç çil edin.. Amona kurban mi mrere üphesiz. Güneşin doğması için, ii kaybolması lâzım. Terazi nin bir gözü yukarı | kalkar- ken, öbür mabudu (Amon)nun gözleri bizi görür de e merhamet eder. utlar yeraltında olup bi- tenleri sml Barlar Ben ölsem bile, sel malısın! e e seni bekli- yor. Misırlileri zulüm ve işkence- den ancak sen sın! Ben er de, yaşasam da; Mısırlılar e bir şey kazanırlar, ne de bir şey Me timi Fakat, senin ölümün, Mısırlıların ölmesi. demektir. Sen ha kavuşacaklar.. ve ben, Mısırlı lara senin gibi bir hükümdar ka- zandırmakla müteselli ee e Miri ki, sen hükümdar olur- n, benim mezarımı yeraltından, yer üstüne Gi Si biz cek. Mikerinosun dünyaya çıkma. Asyalılar i katın- sı için, Titananın yerin dibine göç- da yatmaktan mi Biz- mesi gerek. en sonra gelecek milletler, benim mezarımı rin bulmalıdır. Mikerinos ağlıyordu: — Ben, senin gibi sadık ve fe akâr bir kadından ayrılamam, Titana! Haydi, gel, şu boş mezara seninle birlikte girelim. Mabutlar “Bu yakışıklı delikanlıyi nasıl öldüreceksin?., Ertesi sabah.. prensten önce uyanmış» ” Mezarlık kapısı ği © laa Ay Biz bir ir Geneli seri yirmi die saat sela e Mileeriimos zarın di- Bekayi Müee a mii ve t bi tıyord ü e ile Eişieli an genç kadına kuma Bilyorun e mim elile işaret etti. günah, günahların en büyü- Titana yavaş yavaş kapıya koş- g 'Tasman sordu: — Ne Ze Hâlâ geber- temedin mi — Bu he her şey bitiyor. Mabet kap raba yor. Eğer bu iş daha çok uzaya- caksa Bn ümid verici bir tavırla: — Hayır, dedi, bir saat sonra beni buradan çıkarınız. araba git- in, — Sahi mi söylüyorsun, Tita na? Demek ki, bugün Mikerinos toprak altına gidecek.. öyle mi?, — Evet. Fakat, bir şartla.. — Ne istersen yapmağa hazırım, Titana!. — Benim ulusal âdetlerime ria- ül di. Kandkd kendi Tanrıma af« ğım, ver: eden sırtımdaki cübbemi vereyim, Titana! Bunun- la vücudunu kaparsın! Seni ara gözle rimi yere indiririm. Yarın ak» g“ ini me- lka prensin cese- yi hizm yere indiğini ilân ede- Be şrahip bu sıradâ sırtından u- zun cübbesini çıkararak genç ka- dına uzattı. — Haydi, al!... İstersen--- Şimdiden örtün (Arkası var)