Zincire bağlı eğik çuval üzerinde yatan li > Jandarmalar kah' Fransada ç na işeknce yapan aileler Az güne çoğal- maktadır, Son zamanlarda bir bir rinde oturan Kornet gari bir gi k ler ve acele binaya girmişlerdir. Köylerdeki halk çok müteces- sis olur. Otomobil sesini duyan komşular derhal (yataklarından kalkarak pencereye koşmuşlar ve içeriye girenlere bakmışlardır. Otomobilden karı koca, bir kız çocuk ve yürüyemiyecek halde bir erkek çocuk tenüielerilir. geçtiği halde er- kek çocuğun meydana çıkmam- sı şüphe uyandırmış, köylüler jan- darmaya müracaat (etmi; işlerdir. Mikerinos, esirin verdiği tafsi- lâtı dikkatle iç mi (Asyalı bir genc) in olduğunu anla- mak istedi: — Sen bu kahramanı tanıyor musun? Ehramlarda bizimle lim., Ecdadım Asyadan buraya inmiş!» derdi. Çok temiz kalpli, cesur ve atılgan bir adı damdı. 3 e bilmiyor musun? 2” — isinden falan bahsetmez iydi El bir kız kardeşi 2 ğunu söyledi. eme onu düşü- mürdü: «Bu esa lk sam, kardeşimi ve Firat boyları- na erde » derdi. nos esirden a ayrıldıktan sn, bahsedilen gencin Asyalı iL ÇOCUKLARI Vicdansız ana babalar | Çocuklarını se- nelerdenberi zincire bağlı tutan bir ana baba yakalandı çocuk ve kili nmamışlar üzere yukarıya ( çıkmış- bütün odalar gözden m fakat çocuk bulunama- elmer- tığı görülmüştür. Çocuk dan kilitli bi ni bir potre- le lm Yanmda bir kaç pus ekmek ve bir tes- vi ındaki bu bedbeht ço- ii si yaşında olduğu halde an- kı ir Jandarmalar çocuğun zincirini müşler, kerdisini hastaneye li Bun ilk defa olarak çocuk rahat bir yatakta yatmış ve kendisine yemek veril miştir. Vicdansız ana baba yaka- lanmışlardır. Her akşam bir hikâye j Selim Nihat becerikli çocuktu. $ parasız ya gitmiş, orada okumuş, ki IŞ, mükemmel bir vaziyette İstanbu- la dönmüştür. Uçarı çapkındı. Amerikadaki maceralarından söz açıldı, Selim Nihat anlatmağa baş- ladı: —Bir gün Nev Yorkta beş parasız Pansiyond. ikiden kalmış Eni ekmeklerle karnımı doyuruyordum. Jilet ve berber param olmadığı için traş ta ola- miyordum. Saçım si ıma ka- rişmiş, gömleğimin yakası kir- den wi olmuştu. Elbisele. rülecek — e Bü- ik Üükkünları trinlerindeki ynalara sizin İliştikçe kendi kendimden m Bir ara- sual geldi, —Acaba şu halimle bir kadın yem alıcı gözile bakar mı?. de- Sonra da düşündüm. a kik kim bilir ne çeşit kadın ba- kardi. Kim bilir bu halimle ba- na bakacak kadın ne âdi idi. Bel- ha- Ben bunları düşünürken ya- nımdan ağır ağır mükellef bir otomobil geçti. Az ına gidiyor: deki şık kadın bana dikkatli dik. Az daha ezile- çarptı... E Derhal otomobilin kapısı il Nefis bir ses İngilizce sor- — Bir şey olmadınız ya. şoförün ( dikkatsizliğine hele... — Bir şey olmadım... e şoförde. değil bende. bakacağım yerde sizin rem ze aptal aptal bakıyordum... Alâkanıza erimi ederim, Ak laha ısmarladık.. Du . Şu balik — Durun.. durun.. nereye gi- diya sizi otomobilimle gö- türe; Yanıma oturursunuz.. Gidecek vi bir yerim yaktu. So- kta maksad: dolaşıyordum. Lâkin genç kadın o kadar güzel- di gidecek bir yerim varmış gibi otomobile bindim. Onunla yanyana, onun mx içinde ne kadar zama kârdı... ki sanki Otomobil ei Oy — Sizi nereye bırakayım?, — Nereye isterseniz... — Nasıl bir yere gitmiyor mu- ime van maksadsız s0- Mai iki Ge içi i güldü: e iyi.. ne iyi. dedi, se İli beraber geliniz. yüzme havuzuna gidiyorum, Üstümü, başımı, traşımın uzun- z e edecek oldum. le... dedi, fena mı? Orijinal bir şey... Herkes di öyley- Ben , memeniz çok güzel. Gelin, ge- Tin, “Yarım saat sonra yüzme havu- zunda beraber şakalaşıyorduk. Öyle neşeli bir kadındı ki... Ha- re karışmış berbat manza- a baktıkça bu iltfatın sebe- bini | bir türlü kavrayamıyord Havuzdan çıktıktan sonra ni evine davet etti... Bir kâşane mi desem? Saraymı desem?. sy kaldım. Bir divanın tünde yanyana oturuyorduk. e olasıca gene tam karşımda kocaman bir end. aynalar dehşetli cesaretimi kırı- ordu. Bir aralık gözüm pabucu: ma ilişti. Aman yarabbi patla- mıştı... enç kadının gözleri de kinin arkasına ir yırtık saklamak iskarpinimi stedim. in o görmüştü. — Ah, dedi, sizin giyişiniz o kadar güzel ki.. Benimle alay ettiğini zann derek az daha sem ap kıza- caktım. Lâkin alay et- miyordu. ğe örn alat et- miyordu. — Öyle ayrı bir pe tar- zınız var ki... dedi, ne iv Etikete hiç mmiyet verme- yen güzel bir Jlâkaydiniz var.. ledi. Bir aralık eli çenemde dolaştı. Ben: Hırpani âşık j — Affedersiniz, dedim, böyle iki karış traşla sizin evinize si dim bnce kaşlarını kaldırarak itiraz — Bi dedi, bilki... — Bek, sizin halinizle « son dere ci memnunum... çehreniz.. . ma armin ag MN güzel... İçimden — Allah Allah.. diyordum, Kas Seve ilimin mwilyönil” bir kala imdi. Gare böyle iki dirhem bir görünce ne k adar şa- rek 1 öyle karşısında beni iki dirhem bir çekirdek görünce yüzünü fena mi ekşitti. Soğuk bir selâm a — Meal dedi, yorum. Ben de Gir e mem ayrıldım. Bu muamelenin mânasını bir türlü keklerden gina getirdim. değişiklik ii enin uza- mış sakalın, lilik baraliiti has lin hoşuma gitmişti. Ne çareki | sen bunu uzun müddet j u devam ettiremedin. Şıklaşmağa kalktın. a Halbuki ben o tipte — rsi meşe sen nden kemi i bulardum. Ni Allaha e Üzer benim bir gün- lük hirpani âşığım»..(Bir deri Tefrika No. 34 (Onok) tan başka biri İlan anlamıştı. Kendi ken — Zavallı Titana.. Çok gü diği imi erkek mi e kaybetm Diye ni Mikerinos onu Amon mabudundaki kurbanlar mall nasıl mer hatır- ladıkça ye enis Titana, Mik ok çimi ab en Ne i hadisat onu bu çok sev- rmiş, ve pren- erinos, o gece, €' fızlarla çevrilmiş i ha kadar ayy Uyumak is- özünün önünde Titana- nin hayalini bura şt. Genç prensin kafasını da yüre- ği kadar tırmelıyan bu kadının hatıralarını kolay kolay unutmak kabil miydi? Titana, veliahde daima cesaret, ea si ekin ei günün 777 rinde kendisinin de babası gibi gom tacını giyeceğini söyler: ill bütün Mısır dilber- leri arasında Titana kadar sadık, temiz yürekli ve cana ii bir kei Ee mi PA ik nü duymuş m Mikerinos bu leri dinledik- ten sonra, ehramlar nazırına büs- bütün düşman olmuştu. .— Sen de bir gün benim Size düşeceksin, Mutkas! Ben de seni yılan ve sir içine peş EE ece Diye: vi içinde güne- şin ei bekliyordu. O gece sabah ne kadar da uza- mış.. Ortalık hâlâ aydınlanma- mıştı! ss Ehramlardaki yeşişii zı unutmak için, müte madiyen çalışınızl..2 Mikerinos sakokılayn güneş doğarken, akrep yağmurunun di; diğini gördü.. Adamlarından biri- MEN ni Anakoya göndererek, askerin başından ayrılmamasını Firavunun oğlu biraz sonra, ya- nına mer li alarak ehram- lara doğru gitmişi Yolda ilkönce Herem ehramı- na uğradı. Ehramın yy me er mı) nı ir per du. Başrahip, prensi kapıdan karşı- ladı: — Mabutlar nihayet sizi bura- ya çektiler, prensim! Babanızın, bütün aileniz efradı için hazırla» dığı mezarları bir kere olsun gör- mek e misiniz? Mikârinos babasının ehramını ei görmeli istediğini söyleme- — Benim için hazırlanan meza- ra - öldüğünüz zaman - sizi göm- sünler. Diyerek mabedin içini gezme- ğe başladı. Mabedin kapısında kırmızı granit üzerin: olan büyük «Iztıraplarınızı — unu! için, mütemadiyen çalışınız!» Firavun Keüps bu sözleri, işçiler benli ; bir rande- f ae sevgilim... & düşünmek fırsatını bulmasınlar a diye söylemişti. Refah ve saadet de yi için. anlara da; «Bol bol şa . Size il n kö lelerinizi cezalandırmakta gecik- Wi eşyalarla süsleyiniz!» diye tav: siye edi e mabedi gezerken başrahibe ör — Burada kaç rahip var? — Elli —Bu Rpleriğ hizmetçileri vak mı? Şüphesiz prensim! Her ra- hibin hükümdar tarafından hedi- ye edilmiş esir bir hizmetçisi var. — Ehramın etrafında kaç mus hafız iy ? — Üç — Çok deği mi? — Mezarl ve mabet için. deki kıymetli eşyayı muhafaza ets bile, Babanızın Fili vE 1 h