| ağ 2 Kânumusani 1936 Marsilyada İandik bir soy davası Iki erkek küçük bir kızın kendi kızları olduğunu iddia ediyorlar! Fransada Marsilya hukuk isti- mahkemesi, el karışık bir meşru ğan küçük bir kız, bir m hafta fasıla ile iki bekâr erk: ee kendi öz kızları e res- kanunen tanı: tanıyan ve kabul erkek te rakibine karşı mukabil bir dava açmış, ve ilk tanima mu- amelesinin feshi teşebbüsüne iti- raz etmiştir, Marsilya hukuk istinaf mesi, bu biribirine zıd iki iddia- 1 uzun uzi tetkik etmiş, ilk bette bulunması, ilk tanımanın feshini icap ettireceğini beyan et- tikten sonra bu babalık iddiala- .cağızın menfaati im tetkik edilmesi icap et- tiğini ve mahkeme iki müddeinin nın kabulünün kızcağızın menfaati an müreci örüldüğ nü ilâve etmiştir. ç Adres, tebdili. için yirmi beş Şev 0 17 — Feri 66 İmsak Gi indi Akşam Yalı L 12,38 wi SE 347 » 14 Va, 5,58 7,25 12,22 1446 17,01 18,38 m Izmir m) — ii Hakimiyeti milliye mektebi talim verde Yi arm olmaktadır. Talebeye daha ziyade tatbil k verilen derslerden büyük (fay- Telgraf; Sıhhatinden hemen haber ver, Perihari Cevap: .Daha ölmedim. Mektup pos- tada Nevzat "ös Perihan kocasinın Almanyada otomobil yarışında yaralanarak kaldırıldığını gaz: de okumuştu. Kocasi Nevzat, aklı başından bir karış yukarıda, spordan i akıllandırmak için uğraşıp dur- Fakat Nevzat bu nasihat- be dakikadan ziyade ta- mmül edemez, uslu, ahlâk der. si veren kadınlara lânetler ede- rek fırlar giderdi. zi bu AK manyadaki a iş- tirâki böyle kafasına Keş nis hayet şu belinin ağam, Wi 2 Teşrinievvel erihancığım, otomobil kaza- sindan ölmedim amma sıkıntıdan ntlrimieini Bir Alman üm süren disiplin kış- ladakinden daha şiddetli. Bir kitap, bir resimli gazete bile ver- miyorlar. Tavana bakarak gün- lerimi geçirmeğe um. Ri- ca ederim, bana mektup sa e kaburga kemiğim acıyor. eği bu sıkı va yes hasta sinden aci... Bana karikatür gaze- teleri de sabi Nevzat evgili Nevz: er MAZİ yolladım. a al e © için bir kaburga kemiğini etti, a, ne olur, üç kaburga k 2 He kızları için feda etsin “de çabuk İstanbula gelsin! Bir çok buselerle: Perihan #7 Perihanla Nevzat arasında mu- Bir şaka rihan, Elsieye dair her mektu- bunda tafsilât vermekte devam ediyordu. Onun elliğini, za- rafetini, şakacılığını anlatmak du. tan kendisini alamıyor: #54 Sevgili Nevzadım, Elsieyi kandırdım. Bir kaç hafta daha İstanbulda kalacak. Ihtimal ki geldiğin zaman kendisini gö- receksin. Senden pek hoşlanıyor. 4 ona öyle bir tarif ettim ki! Sana pek selâm yolluyor. Hatti, öyle zannediyorum ki, bu- rada fazla kalması la seni gör- mek içindir. Fakat, gözünü aç, ha! iri başını Yin Dos- ana mekahet deyrini ge- buk iyi olda gel buraya. erihan sam Matmazel Elsieye Kaburga kemiklerimin hali si- zin bir müddet daha İ Pi almanıza lüzum göst i ca ederim, ben gelmeden İstan- buldan gitmeyiniz, Nevzat Byz Sevgili kocacığım, Elsie sana çok kızdı. Yazdi- ğın mektubu biraz arsızlık diye telâkki etti. Salonda duran mini, ceza olsun diye, duvara çevirdi. Bir mektup yaz da iste, Perihan Li 6 Kârunusanide, Almanyadaki hastanede otuz se si n içinde bi bir heves vardı. Karısı son mek- tuplarında onun bir resmini de disini sema saadete kavuşmak ümidinden pek memnundu. <p geleceğini haber ver- memişti, Birdenbire kapıyı a erihan mesud hayret içinde kocasının kollarına atıldı. Nev- or, birisini yet ibi yordu. Niha; sabredin ae sordu: — Elise mi? alık üme bakmasana! Hani burada misafi- rin Belçikalı matmazel? Perihan kahkahayı se l — Dostum Elsie sana oradaki yalnız günleri alli değil i? vi olmamı şaşılacak surette ri halde, ani tebrik et, Ga- yet geniş bir muhayyelem var demek. — Bu nasıl lâkırdı? — Nasıl lâkırdı olacak? Elsie falan yok, onu ben uydurdum! — Kabil değil. — Orada canının sıkıldığıni gördüm. Mutlaka nevrasteniye ' tutulur dedim. Sana bir eğlence b şeyler düşündüğü genç kız demek h ğ t sukutu okunu yordu ki de dile tatlı s0 kuldu, sordu: — Darılmadın ya? Nevzat soğuk soğuk cevap verdi: — Neye darılacağım? — Benim maksadım sadece bir Kn ibaretti. Sana iyilik ok sun — Ya gönderdiğin resim he mindi? — Ay, tanımadın mi? Thelme Todd, ayol! Nevai sapsarı kesildi, Gülünç #masa cebinden res- uayene ede- İ — Neyse, artık tekesiile iyi | oldun ya? — Oldum! Oldum! levzat, ağır ağır, yemek salo- ü Hikâyeci nuna doğru yürüdü, AK Ankarada ber dilde gazete ucuz olarak AKBA müesse- dalar çe 2 ediliş. e | pi e e. meyli di nekebek sie ni SE oğlan söken G2? selerinde tedarik edebilirsiniz. — İka talebeleri, öğretmenleri z Fakat yataktan kalkamıyordu. Pe- — Hangi dostum? Telefon : 3377 Kalabalığın önünd Mutkas ehramların karşısında lar iğ RI| Mısırlı yüksek sesle şk küçük bi Hazin le tahldı B Ni I L Ç O C U du: i şehire iner, ekseriya sürlesini bu- | tikönce ta yürüyen asiler kn i İskender Fahreddi Tefrika No. 2. — Cizeye keder gideceğiz. | rada geçirirdi ilesini, sonra başını yukarı kal İskender Fahreddin çalışanlar için fırınlar ya- kurulmuş- yol Yüz ı ve ölüm e amda nie kr tüyler ürpertici nzara le Pe Bu kaynaşma arasında açlıktan ve işkenceden ölenler bacakların- dan sürüklenerek derin kuyulara atılıyorlardı. hramlar nazirı Mutkas çok insafsız bir adamdı. Yeni ve yun, kardeşinin ölümünden sonra da onu bu vazifeden iii mamıştı. Mutkas, yeni Firavuna söz ver- mişti; (Kefren ehramı) mı on yi la varmadan bitirecek ıcaklar bastırmıştı. İşçiler taş çekerken düşüp bayılıyor, fakat miuhafızlarının ii altında çarçabuk dirilerek sürüne sürüne işlerini yapmağa çalışıyor- rdı. O gün Mutkas bir çok işçilerin canını yakmıştı. Yeraltında çalı- şan ustalardan bir kaçına kızarak, bacaklarına zincir vurdurmuş diri diri (ölüm kuyusu) na attır. mıştı ek gören işçilerin gözleri ka- tahammülleri taşmış rarmış ve olacak ki, bir nra üç yüz kişi- lik bi rkafile belinde, çalıştıkları yeraltı da si Ye arıya çıkarak hep bir ağ — Mutkas di Bokunu ça çalışmıyacağız. Diye bağrışmağa başladılar, Kalabalık gittikçe artıyordu. Açlıktan ve yorgunluktan buna- an bu sefil ve mağdur adamların çoğunu esirlerden ziyade Mısırlı- lar teşkil ediyordu. Firavuna derdimizi anlatacağız. — Evet.. Mutkası Mal iv. diye bağıracağız. — Kefren, bu zalim vezirinden ayrılamıyacağını söylerse?.. — Biz de amlarda çalışma» diye cevap v: İkisi birden sekel dönerek ve | kaykırd ri — Cizeye gidiyoruz.. Peşimiz- den geliyor musunuz? eş yüz işçinin sesi birden yük- seldi: — Geliyoruz... Yola çi temelleri etrafında Sİ diğer işçiler, bu adamların ne istediklerini ve nereye gittikle- rini bilmiyorlardı. Yolda bu kala- balığa tek tük takılanlar da bu- lundise de, asiler bunları geri çe- virdiler. Ehramlar nazirı bu sırada evin- de yatıyordu.. Başı ucunda seksen kargılı nöbetçi vardı. ri zai kw: “kara e Eaakleşii İşçiler bir Sikini ekmekle eh- ramlarda on sekiz saat mütemadi- yen ra Mutkas köşkünde en nefis me ve e midesini dikği i 0- tuzdan fazla yağı kolları lili ve refah içinde ge- iriyordu. lerin Cizeye doğru ilerile- enini Mutkasa hangi verdikle- nü birdenbire Mutkas gözlerini uğuşturarak Spin fırladı: aldıranlar e kişi,.? Muhafızlardan biri — Beş yüzden elk Diye cevap vermişti, Ehramların etrafında iki bin: yakın kamçılı ve kargılı ikiz vardı. Bunlar yüzer yüzer bölüklere aştı, Mutkas: — Muhafız bölükleri uyuyor- yi gökte dolaşan kara bulut» ları g — Mabut Amon bu herifleri güneşten koruyor. Dokunmayın.. iri bulutlar Siiri ka- dar yürüsünler. Güneş çıkınca peş- İl vE in Pim geçirirsiniz Gökte döle bulutlar ite artıyor ve asiler hafilesi ki diyen yol alıyordu. Ğ | | Mutkasın içini garip bir m | : sarmıştı; i «— Bu herifleri acaba Amon himaye ediyor mu?! Yoksa bu bir tesadüf müdür?» vi Bir müddet pencerede bekledi. © Güneşten eser yoktu.. ortalık gece gibi kararmıştı. . Mutkas hiddetinden ne yapacan. ğını bilmiyordu. ? Maiyet zabitlerinden birine? © ii var) 5 — Şu sefilleri çeviriniz.. (Arkası