Sahife 12 AKŞAM 1 Kânunusani 1936 Geçmiş olsun!.. Yazan: Necdet Rüştü Çalışma masasından doktor Tekin —X doğruldu, Kapıda şık giyinmiş, kibar bir olam buldu .— «Buyurunuz içeri!...» Adam adım ği Bir emin ele dileğini anlattı gKeni asta değilim, | bim leşim hasta, «Nice aydır bıraktı bizi" han | yastal., © «Öyle bir hastalık ki, devası Ee «Bizi utandırıyor.. Bu sözüm olay ii değil: «Düştüğü gündenberi kız kardeşim bu derde, «Mahcup dolaşıyorum dama yi «Keşke verem olsaydı, ina iyi © «Ya ölür, ya kurtulur; bu derli li sonal.. «Halbuki öyle değil ölihüyor, kurtulmuyor, «Bugün fen hastalığın çaresini bulmuyor...» i ELELE e diğediiçek merak içindeydi, Bu, gençlikte düşülen acı, korkunç P bir şeydi!.. | Dedi: © — «Biraz anlatın, bu detdin adı ne i nedir?..» b lam dedi: : Tutuldu kardeşim üğ senedir: Ne diyeyim?.. Harak Banlı var, ani 2.» © Doktor sözünü kesti: ik — «Evet; kleptomani!...» © Adam yine be #Giriyor bir dükkâna, «O sirada öirler adamlar başka yana, «Kasla göz arasında, mutlak birşey içalıyor!.. «Aklı sira en alıyor: «Halbuki üzerinde dükkâncıların gözü, «Kimsenin söy! tutmuyor 5 «Huyunu biliyorlar.. Çıkarıp faturayı, parayı.» sw © Doktor gene düşündü: — «Hastanız kaç yaşında 7.» — Adam dedi: : zi yirmiye yılbaşında!» p Doktor. 0 «Pek gençmiş!..» Dedi... adam » içini çeti, Dedi: — «Bir eş bulacak, oda ra herkes © «Fakat bu hastalığı ir istekli pr. yanıyor için işi, gün kan un akibetine ağlıyoruz, «O hasta dolaşıyor, biz kara bağlıyoruz 1... ... — Kibar adam susmuştu.. doktor düşündü biraz, 5 Dedi: « — «Tedavisi yok bir hastalık : bulunmaz, «Şimdi metin olalım, kederi bırakalım; mi Ni seki çağırınız bakalım!..» mz e dokteği. Bu sözüm değil da yapacak (bir hırsızlık mutlaka, «Burada «Onu geri Doktor dedi: — «Anladım. pi durmayıniz!.» van yalanmı ii bir kız ps Bulutlar dan sanki güneş belirdi Bu, sihirli bir yüzdü. hele baygın kalbederdi gönüllerdeki kişı!.. Doktor bu güzellikle sersemledi ”.. Fakat teşhis lâzımdı * hastalığına zi pe Kız, bir şey arar gibi bakarken sağa, Doktor güzel hastayı ii ML ek, step gibi Çünkü: zavallı hasta Moiiği doğ Belli etmemiş gibi, küçük bir şey aşırdı, Doktor işaret etti, kibar adam şaşırdı!.. Birkaç sorgudan sonra, genç kız çıktı dışarı, Kibar adam atıldı beti benzi — «Bay doktor! Gördünüz ein gene Sl Zümer bir yüzük aldı, çime çin agi, onu, «Hastalık anlaşıldı, çabuk gelecek sonul,..» Doktor ağla: teda; aramağa, Oturduğu koltuktan Gini kalktı ayağa, Dedi: — «Siz düşününüz, ben yüzüğü alayım, «Onu eve yollayım, yanınızda kalayım!,..» ss. Adam dışarı çıktı.. doktor daldı kitaba, Diyordu: «Hangi yoldan eli > Bir usul bulmak için bee isi yordu, Tedavi kitabını durmadan okuyordu!... Yarım saat geçmişti, doktor kalktı yerindi alırım, yüzüne vurmayınız!» | Çin akşam bir hikâye | Ben seviyorum sen # | (Bir İtalyan hikâyesi) j : di Contanza Taylor, gerçek mi söy- lüyor yoksa şii — imi diye dostunun — Beni aldatıyorsun, Marcella, dedi. Yirmi sene Robert onün be- kâr durmuş olması kabil mi? Marcella güldü: — Siz Amerikalıların bu kadar kalın kafalı olmanız gerçekten şa- şılacak şeydir, dedi. Sana Roberto hiç evlenmedi, şimdi Romada otu- ruyor ve elektrik levazımı satıyor. diyorum. Bunâ emin olmasa idim söylermiydim? Hem buna neden | bu kadar şaşıyorsun? Sen kocaya vardın mı? — İnsan'yirmi yaşında iken kal- binde bir aşk hissederse artık onu unutmaz. 3 İleti bir çok kere âşık ol- muş ve dulluğu büyük bir keder telâkki etmeden kabul etmiş olan Marcella omuzlarını silkti: , — Bunlar boş lâflar, sen kendi-. ya si alıyordum. İşte o Zaman, fakir bir talebe olan Ro- be iyorum sen! derdin. lacak şey. Bunları nasıl İmanla? ektuplati bana belki onar a olduğum unutuyor niu- a Ez! ppi em de ne yaparım? st bu sdülilene daldılar. Mazinin hatıraları ia tatlı biz hüzün — Rebel evlenmediğini v biliyorsun? iz gün evvel Romada idim. Gidi! bildiklerden biri beni yı meğe çağırdı. Yemekte sineği; Sarti de vardı. Herşeyi bilen, her bahsin içinden çıkan bu adi bir aralık Roberto Ascheride etti. Onu bir çok medhetti mi duyar du; talebeye karşı duyduğun tırıma geldi. Belli etmeden işi bir az FR etmek istedim. Yazın bir ğunu a Mühendis, o © e biri olacak, çünkü benim bahs- ğim adam evli değildir, dedi. Sonra lâkırdıyı uzattım. Veneto caddesinde mükellef bir yazıha- nesi ez çok para yaptığını öğrendim. sap 'onstanza Roma trenine atla- mıştı. Aldığı bu haber üzerine Pa- riste bir gün bile durmak kabil olmamıştı. Yirmi seneden beri bu hatıra onun kalbinde tazeliğini hiç kay- betmeden yaşıyordu. Bu onun ha- yatının yegâne aşkı idi. Şimdi Ro- berto ismini işidince bütün mazi irmi sene evvel Romadaki o hülya ve saadet gün- şimdi ona yeni bir gençlik veriyordu. u derin saadet bir gün sona omaya koşmuş, oConstanzayı alıp Parise getirmişti. Roberto bu mecbüriyet karşısın- da metanetini muhafazaya çalış- mış ve vo m KE teselli vermek istemi i yirmi se- ne bir ei sonra Ci - za gençliğini, aşkını aramak için ordu. Româya koşuyı Bu bir çılgınlıktı. Fakat ne gü- zel, ne tatlı bir çılgınlık! Ilık bir grup ekti Romaya var- dı. Yorgundu. ardı, Ayni zamanda idi. Kendi kendisine: «Yarın muhakkak, onu görece- ğim, diyordu. Eğer o beni re sa çok değişmiş bulmıyacağına &minim. Biribirimize e sözlü yeceğiz? Nasil'el sıkacağız?» , Bir rüya gördüğüne kanaat ge- irmek ei sip Pirate bakınıs salk 5 idi ve yarın Robertoyu görecekti, Fakat neden şimdi olmasın? Yatağın yanındaki telefon sa- El Onun santralı cevab verdi. İçinde bir korku pek mesud > an ederim, - bana Roberto Ascherinin numarasını veriniz. Damarlarındaki kanlar boşalı- uş gibi, yavaş yavaş .sararı- yordu. Bir ses... Onun sesi mi acaba? Ne kadar değişmişti! Birdenbire yüzü kıpkırmızı ke- sildi. — Constanza, — Beni hatırlıyor musun? — Bekliyerim mi? Ne vakit? Yarın mı? — pa saat dokuzda, onda, zaptede- miyor, zangır zangır titreyordu. Saat e on kalmıştı. Cons- tanza odasına bitişik salonun or- tasında ayakta duruyo ile aynaya Hilmi gözleri bir his içinde gibi, sevinçten parıldı- yordu. Titredi. Kapıya vuruluyordu. Otelin büyük saati dokuzu çaldı. — Buyurunuz! an — Evet madam, ismim Roberto Ascheridir, 1916 mayısında harp- te vefat eden topçu yüzbaşısı Ro- bu şişman ve kırmızı yüzlü adama bakıyordu. O adam şu izahatı ve- riyordu: — Evet, madam, sizi Telin ayı peri e rto, vadosun yaptığı, bir resminizi ik tolakietier mükabilinde satın almıştı. görmekten pek bahtiyar oldum. Zavallı Roberto harbe gittiği za- ilmem ne ine bi resmin» karşısında uzun uzı bir pil ısı kamış. zi yavaş beraber ben işit- Kğ «Ben seviyorum sen!» di- cümle söylüyordu, akıl erdireme- ressam dim. Hikâyeci He oği tramvay caddesinde, “Şık, sineması karşısında Kiralık mağaza Beyoğlunun en merkez ye- rinde bulunan 154 numaralı “İstiklâl ,, apartımanı altın- daki a İsyan Gör- mek içi n kapıcısına, rl için eme ilân uru Nureddine müracaat. Telefon: 24240 İskender Fahreddin n düşmanı senin dos- İn olabilir! Şabaka, Mısırlıları çok seven ve ele hoşlanmı- > bir hükümda: : (ernak) yolunda Tİ yolcu Ertesi sabah ş doğmadan yola çıkmışlardı. İki deve üzerinde yanyana gi- Naca yahinâ bir çok e mücevher almıştı. Mike- adam alacaktı. Yolcuların önünden ayrı bir deve üzerinde giden bir de deve- vardı.-Bu adam yolculara yol Hayatımı sa- İNiL iğ Bh No. 77 RI) lculuktan son- ra am a « varcakla rd, Fıra in Habeşler üze- rine kiye yeni ordu da bir gün sonra yola çıkmıştı, Mikerinos bu orduya rastlamı mak ve Me a onlardan ön- ce varmak <1 al konaklarda durmadan ileriliyord İlk geceyi bir Genk bahçesin- de geçirdiler. İkinci gece Nilin yukarı boyla. rından es üz Deveci re yakın bir ağacı mi — Ortalık sal Daş burada konaklıyalım. Demişti. Prenses Naca çok yı gundu.. Başı ve ağzı kapalı idi. Yolda giderken ni güzel bir kadın u belli etmemek için, Nil körler yaşıyan ka- dınların kıyafetine girmişt, Mikerinos deveden atladi ve sevgilisinin devasine koşarak, onu kucaklayıp yere indirdi. Yanlarında bir kaç günlük yi- acanın ma ağacının dibine uzandı: — Gök aydınlık., Nilin > insana uyku getiriyor. mek yiyelim.. Gözlerim eli yor. Mikerinos ta yorulmuş! ir gece önce koi rs dıklari) bahçede m. in göz“ lerine uyku gi Genç seal; iel seslen- di: — Burada rahahtca uyuyabi- liriz, değil mi? Deveci biraz. daha geride yere bakan devesinin hörgücüne da- yanmış yatıyordü. — Hiç bir tehlike yok, dedi, sabaha kadar emniyetle uyuyabi- lirsiniz! Ağacın dibinde yemek yediler, Şarap içtiler ve birbirlerine sarı- larak yattılar, Saraylarda doğmuş ve kuş tü- ei yataklarda yatmağa alış- ış insanlar, tabiatın minde kolay kolay uyuyabilirler le un başı sevgilisinin öğsüne dayanmıştı. Prenses Na- ca gece yarısına doğru hafif bir gı Si duymuştu.. Gözleri kapalı e başı dumanle idi.. Yarı baygın bir halde yatıyordu. Prensesin kulağına akseden hı- şırtılar gittikce artıyordu. Mikerinos uykusunda dandı: humur- uzgâr mı var? Kulaklarımı tırmalıyan bu hışırtı nedir? Biraz sonra kumların üstünde asta bir insan iniltisini andıran ei dalgalanmağa başlamı Güzel prenses Bai gözlerini açtı.. Ve alaca karanlık- üyük bir timsahın, dikildiğini gördü.. Küçük dilini yutarcasına bağırdı: — Mikerinos.. Ölüyoruz! Nacanın çeteleri korkudan bi- Yibirine girmişti. Mikerinosun u- yanmasını beklemede! sah, iki kürek gibi uzun ağzını aç- mış.. Yolcuların üzerine doğru ati- liyo M uyanmıştı.. Hâlâ başı dünür, Nil boyunda korkulu bir yağ günü sanıyordu. ses Ni ütün kuvvet ve reddin toplıyarak deveciye 3es- lendi — bam İmdad.. Timsah bi- genç kadının sesini du- yar duymaz yattığı yerden fırlayıp kalkmıştı, Nil boyunda yaşıyan fellâhlar, timsahlardan ve su aygırlarından korunma çarelerini iyi bilirlerdi. Fakat, gece yarsı Nilden sahile çı kan timsah o kadar büyük.. Ve yol culara o kadar klaşmıştı ki.. Deveci, bu ğe arşısında der- hal hançerini hi şey yapamadı, (Arkası var)