EAA yp Sahife 10 Kıymetli elmaslar yüzün- den Pariste bir cinayet Ihtiyar bir karı koca odalarında ölü olarak bulundular ihtiyar ticzlenen bir da fali cereyan etrxiştir. - vost namında 62 ya- $ında bir kadın, geçinemedikleri için on sene evvel b: kararı almaksızın kocasından ayrılmış ma mütevazı bir ye bir yaşamağa Mg ihtiyar bkm yanın- da 16 yaşında Rene adında b ordu. vee bir rilip uyumuştur. © Aradan iki saat sonra kızcağız Rene, imdat seslerinden sonra beş tabanca sesi yğ. ve derhal ie rinden fırlıyarak odaya koşı , Fakat odanın içeriden kili Silezmi ve sesine hiç bir cevap verilmediğini görünce bir cinayet olduğundan şüphelenmiş, Ni başlamıştır. Genç kızın feryadını len polis memurları oda kapısını kırarak içeriye ee? Polis- ler odada şu ile ka laşmışlardır. İhtiyar Provost karyolanın di- > çömelmiş bir vaziyette can ordu. İhtiyar kadın, derhal han kaldırılmışsa da bir sa- t sonra ifade veremeden üştür. Pariş ye birinde r karı kocanın ölümile - ne- duyan pan- -Memmafik » zabi tanın ihtiyar vostun cebinde bulduğu bir mektup, bu âile faciasının esrarı- nı aydınlatmıştır. tuptan . anlaşıldığına göre madam Provost k un kı mdisine vermiş oldu- ri ag giderek karısını ter lık am etmiş, fakat zabıta tada bir hırsızlık cürmü di cihetle, bu şikâyeti takip a memiştir, Kişdali bir müddet geçtikten onra bu defa madam Provost Bili e giderek kocasm- dan şikâyet etmiş, fakat polis bu şikâyeti de neticelendirmemiştir. Karı koca arasında, sırf para mez başlıyan ve sene! vam eden geçimsizliğin bu âile Kami meyda: nn anlaşıl- mıştır, Faciadi yan karı koca ölmüş ere ei, tah- kikat dosyası saklanmıştır. Kiralık daire mehi atölyesi gibi kullanılmağa el- vei il zemin katta iki odalı kiralıktır. İM yeni aşik, sineması sında 156 numaralı “İstiklal, apartımanı kapıcısına, görüş- mek için “Akşam, ilân me- Nureddine müracaat. Telefon muru AKBA med De eğ gazele ları bütün elle, en ve İ airiyi ucuz olarak AK selerinde tedarik edebilirsiniz. Telefon : 3377 Zekât ve fitrenizi f ( Hava kurumuna ve- | rini. | AKŞAM GE EK nereli 1935 Her akşam bir hikâye i Bir sergüzeşti | Pariste talebe iken başımdan öyle tuhaf bir vaka geçti ki, ba- kın size de anlatayım. Beş pa- rasız kalmıştım. Mevsim kıştı. Odamda aç, titriyordum. Bir $i- cak yin i ie ç büyük li gibi Biye e yapayım? Ne yapayım? di- ye düşündüm. Nihayet, aletimi O sırada Parisin a Barth idi. Grandotelde dim bi- rig Her gece ğa oy- u göreceğim le vi lanır, rahat rahat otururum. Sonra, geç kaldı diyeçıkar gider- dim. Öyle temiz, sak bir otel de kibar bir kalabalı rmekle- lede biraz içim e. Eğlen- e ytü sokağa fır- il ke bir yi agi ya halde — Madam gece yarısından ev- vel tiyatrodan çıkmaz. Şimdi saat on. — Acelem yok bekliyeceğim. Kapıcı bir şey söylemeğe ce- saret edemedi. Aktrislerin fakir akrabaları çok olur. Beni de meşhur aktrisin bir ku- olacağı şüphe- zeni zannet izdi. e geniş ve rahat koltuğa ku- ruldum, Berri in ta- rafına w: orgun- luk üzerine eğ mükellef otel, bu süslü ve bu rahat koltuk bana dünyanın en büyük bir saadeti gibi görünyordu. İki saat burada üzel bir uyku kestirmek kabil olacak demekti. Ha i madam Martha Barth on bire çeyrek kala otele ai Odansında mükellef bir hazırlatmış ve deeri misafir çi Kpr söylem imetçiler ne yi Ben aşa- üm kendisine söylemişler. Be- im bunlardan haberim yok ya, ies farkına vardım e ote- holde bir ar yas- | Bir garson, be: NCA, denbire polisler tevkife geldiler zannettim. Halbuki ü yük bir nezaketle: Madam sizi beklettiğinden er iy rica la dedi, olduğ rhal kesti: il ve yaran garsonun yü- züne bakaya O devam edi- du: Di g 2 -— Madam sizin saat onda ge- İeceğinizi bilmiy. ş. Yoksa... İşi anladım. Mai ği yapayım? Garsona ne cevap ve- reyim? ne — in için odasında bir süpe hazırlattı, Yukarıya teş- rifinizi rica ediyor, Aktrisin Mem çıktığım za- man başım dönüyordu. Mükellet > bir yemek sofrası kurulmuş, b tün odaya gül demetleri İlki, muştu. Artık dimden geç- tim. Ne olursa olsun, hapishane- yi boylamayı göze aldım, dedim. içeriki odada Martha Barth geziniyordu. Benim için süsleni- yor! diye güldüm. Oda kapısı açıl dı. Güzel aktris hayretler > yüzüme bakıyordu. Kılığım yafetim de o kadar ar > i iü derhal tatmin ettim , Hirsiz değilim, ne de ne arıyorsunuz? » Dışarı: . Aksi ei, ve “ben de an laieniğan d hiç yüzü — Moden bu emilir kaldınız? — Uyumuşum da ondan, 'Gar- son gelip te süpe hazır olduğunu söyleyince... İlk endişe dakikası geçtikten sonra, am Marth beni tepe- den tırna - Hai in delikanlı idim de.. z bir iş yaptınız, ücdi. kilan müdafaa seki — — olmadığını ire rum, — Sizi rim dışarı edebilirdim. — Evet, bu ihtimal vardı. Fa- kat artık bir hırsız olmadığımı anladıktan sonra böyl ir yapmanız nezaketsizlik olur. Be- ladı. kışıklı otel garsonlarının yanında mahçup etmeniz yazık .x mi? — O halde, çekilip'gi R birazcık e başbaşa kalmak ne kadar hoşu- ma giderdi... Müsaade ediniz de bari bir gülünüzü alayım, — Alınız ve gidiniz. Misafi- rim “gelecek. r ederim, çok — Teşekkü ç lü- tufkârsımız. Takı hülya ettiğim gibisini: e il Geldiğimi vi size haber ve- rirdim. Gelir gelmez, elinizi öper- m. di Güzel aktrise yaklaşarak elini tuttum ve öptüm, Hiç ses çıkar- madı. — Halbuki şimdi ğim, Çünkü safiriniz bekliyor. — Kendisinin kâfi hakkını yedini — Çok ene rek biraz hak- kımı yedim. Buna çok memnu- defolup gi- aşağıda asıl mi- derecede sinin. O'benim gibi titremiyor. ere bekliyor. Canı- nın istediği ON mia otura- bilir, Kimse sini dışarı at- maz. Te im güm ui — de de yüz gece emme saray "çünkü si acelesi yoktur. Kendisinden ev- vel yolladığı çiçek demeti gelir. Martha Barth isi ehe iss ğuk bir kış mevsiminin ne de- mek rep ey bilecek! Aktris dn taki gülün yaprakların yoluyordu. Bart üşünceli dü- şünceli sözlerimi dinliyordu. Bir telefon çaldı. — Bon nüi, baron, dedi. Beni affetmenizi rica imi Fena 2 zi ağrıyor. Şimdi ya- tacağı Mahevaif bundan ziyade de” vam edemedi. Çün! mı 'amaz! ivomku. Halbuki ne oğdüm ne bir şey .Sabaah kadar onu seli Hikâyeci İN İskender Fahreddin yi ogün prenseslen ve bek ü ir cevap ki de a bahçede ölmüş göreceğini umuyordu. Öğleye doğru Nacanın evine koştu. Güzel prenses odasında yatıyor- du. Kimi er le geldiğini sapsarı oldu.. Çeneleri biribirine size söylemiştim. la yumruklarını sıkarak üni e Naca! Kar- k. Bu or- iL ÇOCUKLA in No. 12 RI) > ga yemin etti, pren- “Die bahçede duyduklarını an- latm Ki yea hayatının tehlikeye düş- dunun gerdi mem örüyordu. Onun bu yol- yene: a ve önle kıl üstünden yürü- gi gibi bir sulh yapacağından emin-| mekten daha zor, daha korkunçtu. ir, rerinosun işini bitir te tren, sevdiği genç bir sek, ordu Muzaffer olacaktır. Mi- | pren kerinosun bu sırada bi i öbür tarafta, kendisine büyük Gilrermesi ğ omnışıracak ve | ve e muhteşem bir saltanat vadeden Kefren başını sallıyarak hid. detle odadan çıktı. Bahçede iken söyleniyordu: | — Eğer bu kadın beni aldatırsa, onun gözlerini söndüreceğim. Ba kalım o zaman, uyuz hindi gibi, güzelliğine güvenerek yine kaba- racak mı? Ida a2 cariyelerden biri, Kefrenin bu sözlerini işiderek, ko prensese koşmuş: ŞrUŞ e Piravumun a sizin göz“ Naca Geri erime ter- cih edeceğini düşünürk pren- sesin u: rek Siz yavaşca yanına sokuldu Sizi bir vi; gündenberi çok muztarip görüyorum. Bir derdiniz varsa, bana ePİeyİni ii nuz ki ben hayatını size borçi Sadık ve ölümden yılmaz bir e mınızım!, on dan istifade mişti, : i i * Onu iki defa muhafızın taliine Prenslerin ikisinden biri - Bu i besler ül a birtürlü karar yordu. Usağ — Bir sihirbaza ibtiyacım var. Yıldızım bakalım ne söyliyecek?! Seninle ondan sonra konuşu- rum... Dedi. Nut cevap verdi: — Tanınmış sihirbazları bura- ya çağırmak, onlara sır vermek demektir. Arzu ederseniz, ben ta- nıdığım bir genç kızı şimdi gidip getireyim. o Asyalı aisi arınılanı bakarken gördüm. Öğle doğru ve isabetli sözleri var ki,, Herşeyi aşik örmüş, okulağiyle y. ibi söylüyor. Hem de çok na Vu bir kız. — Prenses Naca uşağıma: ydi git.. Onu - kimse gör- meden - buraya getir, dedi, bi: kere de benim yıldizıma baksın, “ Nutun getireceği kadın (Tita- . eşilekeiri i Güzel prensesin sarayandası a prensesten bahseder — Ne yn söylüyeceksin. Çok bahş eletl konuşmasını biliyor, hem de kumun üstüne bir bardak su ln insanın taliini ve başına eceği okuyo; — Kimdir bu kadın? — Civarımızda oturan saray muhafızlarından birinin evinde... “Titena, bull ça sile pren- sesin uzaktan görü mm kapılı sarayına h bakar, ün yüksek duvarların üzerinde dola- şan yaban kuşlarını hayretle sey- rederdi. Yolda gelirken Nuta sordu: (Arkası var)